Şampiy10
Magazin
Gündem

Bedelli giden tazminat talep edebilir

Ne bedelliymiş arkadaş! Ne çok kişi bekliyormuş…

Seçim sonrası gündemi en çok meşgul eden konulardan biri olan bedelli askerlik sonunda kabul edildi ve yaklaşık 1.5 milyon kişiye müjdeli haber geldi.

Bedelli konusunda kısmen muradına erenler olsa da 21 günlük hizmet verecek olmanın üzüntüsünü de yaşayanlar içimizde mevcut.

Bedelli kabul oldu olmasına ancak iş hayatında da önemli soruları beraberinde getirmiş oldu.

Kıdem tazminatı talep edilebilecek mi?

Askerlik hizmeti için işten ayrılan her genç kıdem için şartları uygunsa tazminatını talep edebilecek. Kıdem tazminatı talep edebilmesi için o işyerinde en az bir yıllık hizmetinin olması gerekiyor.

Bir yıldan fazla hizmeti olan çalışanlar askerlik sevk belgesi ile işyerlerine müracaat ederek kıdem tazminatlarını talep edebilirler. Bedelli olarak askerlik hizmetlerini yerine getirecek kişiler de sevk belgesini işyerlerine sunarak kıdem tazminatlarını talep edebilecekler.

Bir önceki bedelli askerlik düzenlemesinde 21 günlük hizmet süresi bulunmadığından bu kişilerin işten ayrılmaları ya da tazminat talep etmeleri gibi bir imkanları yoktu. Ancak 21 günlük hizmet şartından dolayı dileyen kıdem tazminatını talep ederek iş akdini sonlandırabilecek.

Memurlarda durum ne olacak?

Bedelli askerlik yapacak memurlar 21 gün boyunca aylıksız izinli sayılacaklar. Memurların izninin kamu kurum ve kuruluşları tarafından onaylanmaması da söz konusu olmayacak.

Bedelli askere giden memurun izni amiri tarafından onaylanmak zorunda olacak. Bedelliye giden memur 21 gün sonra görevine aynı şartlarda ve kaldığı yerden devam edecek.

İşten ayrılmadan askerlik yapılabilecek mi?

Öncelikle mevcut işinde yıllık izin hakkı mevcut olan sigortalılar bu hakkını kullanabilecekler. 6 yıllık kıdeme sahip personellerin yıllık izin süreleri bedelli askerlik süresi ile aynı olacağından hiçbir işleme gerek kalmaksızın yıllık izinlerine saydırabilecekler.

6 yıldan az kıdeme sahip olan çalışanlar ise 14 günlük yıllık izinlerini kullanabilir geri kalan 7 günlük süreler için de ücretsiz izin talebinde bulunabilirler. Böylelikle işlerinden çıkış bildirimleri yapılmadan askerlik hizmetini yerine getirebilecekler.

Yazının devamı...

Gençler fazla maaşı SGK’ya tercih etti

Türkiye’de kayıt dışı çalışma mecburiyet değil aslında bir tercih. Gençlerin sadece yüzde 83’ü ‘Maaşım fazla olsun ama sigortam olmasa da olur’ diyor. Yüksek boşanma oranı da kayıt dışılığı körüklüyor. Erkekler nafakadan kaçmak için kayıt dışı çalışıyor

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası: Madda 60- Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.

Anayasamızdaki sosyal güvenlik hakkımıza ilişkin maddeyi yazdım. Madde gayet açık ve net! Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve anayasa gereği bu haktan vazgeçilemez.

Bu haktan vazgeçilemez ise, insanlar neden bu haklarından vazgeçiyor?

Ülkemizin istihdam sorunlarının başında gelen bu sorunu ele almanın vakti bence… Ülkemizde mevcutta emeklilik yaşı 09/09/1999 sonrası girişliler için 60. Bu tarih öncesi sigorta başlangıcı olanlar ise kademeli olarak 58, 57, 56 şeklinde iki yılda bir geriye doğru giderek değişir. 2008 sonrası ilk defa sigorta başlangıcı olan erkek sigortalılarda tavan kademeli olarak 65’e kadar gidiyor.

Emekliliğe inanç yok

Sosyal medyada yapılan anketin sonuçlarına dikkat!

Gençlerle sorduk. ‘Sigorta mı, fazla para mı?’ diye; 100 kişiden sadece 17’si SGK’yı tercih etti. 83 kişi ise emekliliğini görebileceğini düşünmüyor bile. ‘Sigorta mı, para mı?’ sorusunun cevabı hep paradan yana. Asgari ücretin açlık sınırının altında olması sebebiyle bu cevap aslında çok da şaşırtmamıştır sanırım sizleri.

Elbette ki, bu sorunun cevabı ne zaman ‘Sigorta’ olur işte o zaman SGK açık vermeyen, kayıt dışı istihdamı tam manasıyla asgari seviyeye indirmiş bir kurum olur.

İcra takibinden nasıl kaçarsın?

Borcunuz var ödeyemediniz. Adınıza yasal takip başlayınca ve icralar arka arkaya gelince sigortalı bir iş değil sigortasız bir iş aramaya başlıyorsunuz haliyle.

Gelin size bazı rakamlar vereyim; Türkiye Bankalar Birliği raporuna göre 32 milyon kredi kartlısı mevcut. 3 milyon 248 kişi kredi kartı veya bireysel kredi alacakları yüzünden ‘yasal takipte’. Mahkemelerde bekleyen yaklaşık 25 milyon icra dosyası var. Toplam icralık kişi sayısı 7 milyonu geçmiş durumda. Hal böyle olunca sırf maaşına haciz gelmesin diye sigortasız çalışmayı kabul ediyor ahali. İşverenler de SGK ve vergi yükünden kurtulacağını zannederek durumu kabul ediyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nda kayıtlı çalışması olan kişiler tespit edilir ve haklarında icra kesintisi uygulanır, kaydı olmayan kişilerin ise gelirleri olmadığından kesinti uygulanamaz.

Bu yüzden normalde 4 çalışan bir emekliye bakmalıyken, Türkiye’de oran 1.63 çalışana karşılık 1 emekliye kadar düşmüş vaziyette.

Boşanmalar da kayıt dışılıkta çok etkili

Kayıt dışı istihdama Türkiye’deki yüksek boşanma oranı da etki ediyor.

‘Boşanmaların ne gibi bir etkisi olabilir?’ sorusunun yanıtını sizlere bir iki paragraf ile özetlemeye çalışırsam; işsizliğin az olduğu ülkeler incelendiğinde boşanma sayılarının oldukça düşük olduğu görülür. Ülkemizde yılda 130 bin civarında boşanma davası açılıyor. Bu davaların yaklaşık 40 bini nafaka bağlanması ile sonuçlanıyor. Kimse kimseye para ödemek istemez, bu bir de boşandığınız eşinizse! Bu gibi yükümlülük altında bırakılan kişiler haliyle ödememe yoluna gidiyorlar. Ödemedikleri takdirde karşı taraf soluğu icra dairelerinde alıyor.

Sırf eşine nafaka ödememek için sigortasız çalışan binlerce erkek sigortalı var bu ülkede…

Yazının devamı...

Türk işçisine yurt dışında da rahat yok

Sanıyorum, yurt dışında şiddet görmeniz için Türk olmanız yeterli.

Almanya’da yaklaşık olarak 1 milyon Türk vatandaşı çalışıyor.

Türk işçileri geçtim, Berlin’de futbol maçı oynanıyor. Karşı takımın taraftarları Türk taraftarların olduğu yöne doğru pet şişe ve yabancı maddeler ile saldırıyor. Olaya anında müdahale etmeyen emniyet güçleri Türkler’in de karşılık vermesini bekliyor ve karşılık verdiği anda Türkler’i şiddet kullanarak gözaltına alıyorlar.

Almanya’daki Türk işçilerin son 5 yılına baktığımızda asgari ücretleri düşük ve çoğunlukla kiralık işçi statüsünde çalıştığını görüyoruz. Geçirdikleri kazalara soruşturma bile açılmıyor.

2006 yılında Tengiz’de petrol arama faaliyetleri yürüten ABD sermayeli bir Türk firmasında görevlendirilen 200 Türk işçi 400 Kazak işçileri tarafından şiddete maruz kalmıştı.

Yapılan denetim ve incelemelerde bazı işçilerin çırılçıplak soyularak dövüldüğü, ağır yaralı 9 işçimizin uçakla İstanbul’a getirildiği ortaya çıkmıştı.

Olayın üstünden tam 12 yıl geçmesine rağmen günlük gündem değişikliği yaşanan ülkemizde son aşamada mağdur kişilere ne oldu kimse bilmiyor.

Haziran ayında Rusya’da iş yapan Türk inşaat şirketinin şantiyesinde çalışan iki işçimiz, trafik kazasında hayatını kaybetti.

İsrail’in Bnei Brak kentinde çalışan Türk işçi üzerine mermer blok düşmesi sonucunda hayatını kaybetti. Aynı inşaatta daha öncede yaşanan kazalara rağmen önlem alınmadığı tespit edildi ancak soruşturma dahi açılmadı.

Libya’da kaçırılan ve çalıştıkları şantiyelerde vurularak öldürülen işçilerimiz de dün gibi aklımızda.

Türk işçiler ayaklandı

Suudi Arabistan’ta özel bir inşaatta çalışan işçilerimiz, 4 aydır maaşlarını alamadıkları ve kötü çalışma koşulları nedeniyle greve başladılar.

Tunus’un Bizerte vilayetine bağlı Menzeh Tamim bölgesinde bir Türk’e ait alüminyum doğrama fabrikasında çalışan Hüseyin Küçük isimli işçi öldürüldü. Faili hâlâ bulunamadı…

Geçtiğimiz yıllarda hatırlarsınız Bağdat’ta Nurol Holding çalışanı 18 Türk işçi ve mühendis askeri üniforma giyen maskeli kişilerce kaçırıldı.

Avusturya’ya çok dikkat

Avusturya’da ticaretle uğraşan Türkler’e ırkçı saldırılar devam ediyor. Hatırlayın geçen sene hem vatandaşlarımızı hem işçilerimizi havalimanında köpeklere aratmışlardı. Hiçbir sebep yokken gözaltına alınan ve saatlerce bekletilen işçilerimizin haberleri de basına yansımıştı.

Kaçırılanı, gözaltına alınanı, vurulanı, dövüleni, haince öldürüleni…

Biz bu ülkede iş güvenliğini beceremedik onu zaten biliyoruz ama Türk işçilerimize anlıyoruz ki yurt dışında da rahat yok…

Yazının devamı...

Küçük işletmeye de BES zorunlu oldu

Çalışan sayısı 10’dan fazla 50’den az olan işletmelerde de Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), Temmuz ayı itibarıyla devreye girdi. 2.7 milyon çalışanın sisteme sokulması işverenin sorumluluğunda. Bunu yapmayan işverenlere işçi başına 100 lira idari para cezası kesilecek.

Hükümetin büyük umutlarla hayata geçirdiği zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) hayal kırıklığıyla devam etse de kademeli katılım süreleri geldikçe zorunlu kapsama alınan personel sayısı da artıyor.

6740 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla kademeli olarak 1.000 ve üzeri işçi çalıştıran işverenler için

1 Ocak 2017’de yürürlüğe girmiş ve yaklaşık 1 milyon 750 bin kişi BES’e dahil olmuştu.

Nisan ve Temmuz 2017 dönemlerinde 6.5 milyon işçi ve memur sisteme mecburi giriş yaptı.

Çalışan sayısı 10 ve üzerinde ancak 50’den az olan bir işverene bağlı olarak çalışanlar da 1 Temmuz 2018 tarihinden itibaren sisteme dahil oldular. Yani bu grupla beraber otomatik BES’e 2 milyon 701 bin 698 çalışan daha eklendi.

BES, eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik döneminden bu yana gündemde tutulmaktaydı. Faruk Çelik zamanında temeli atılmış, plan projesi yapılmış uygulama yine eski Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu zamanında uygulamaya konulmuştu.

Ancak mevcut durumda hükümet beklediği verimi BES’ten ne yazık ki alamadı! Konuyla ilgili Ekonomi, Maliye ve Çalışma Bakanlığı ortak çalışmasıyla 7103 sayılı kanunla düzenlemeler yapıldı.

Söz konusu düzenlemelerden ilki, otomatik katılımlı BES kapsamında çalışanların cayma hakkının Bakanlar Kurulu kararıyla 6 aya kadar uzatılabilecek. Diğer önemli düzenleme de otomatik katılımlı bireysel emeklilik sözleşmesi bulunan çalışanın işyerinin değişmesi halinde, yeni iş yerindeki sözleşmeye birikimlerinin aktarılması ve eski sözleşmeye devam edebilme hakkının kaldırılması.

Yazının devamı...

İşe giriş bildiriminizi kendiniz de yapabilirsiniz

2008 yılından bu yana Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca işveren denetimleri sıkılaştırıldı, idari para cezaları artırıldı ve işçi şikâyetlerine gerçekten önem verilmeye başlandı.

Önceleri kuruma verilen şikâyet dilekçesi ile denetlenen işyerleri daha sonrasında BİMER, CİMER ve Alo 170’e yapılan şikayetlerle de denetim mekanizmasına alınmaya başlandı.

Hükümet her ne kadar yatırım ve yatırımcının yanında yer alıyor olsa da işçi ve beden gücü olmadan gelişimin olmayacağı prensibine de sahip çıkıyor.

Bu açıdan destek ve teşviklerin yanı sıra denetim, şikâyet ve yargı mercilerinde en fazla ceza işverene kesiliyor.

8 milyonu geçti!

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz şikâyet kanalları aracılığı ile kuruma binlerce şikâyet kaydı oluşturulmuş durumda. Alo 170 verilerine göre, sadece 2018 yılında 8 milyon 65 bin 108 müracaat çözüme kavuşmuş durumda.

Bir günde tüm ülke genelinde sadece Alo 170 kanalından 30 bin istek, öneri ve şikâyet kaydı alınıyor.

BİMER ve CİMER kanallarının kesin rakamları yayımlanmamış olsa da tahmini olarak Alo 170 kanalıyla birlikte kuruma aylık 1 milyona yakın müracaat yapılıyor.

İşçi bildirebilecek

Geçtiğimiz hafta Radyo, TV ve internet sitelerinde yayınlanmaya başlayan ‘İşe Giriş Bildiriminizi Siz de Yapabilirsiniz’ isimli kamu spotu işverenler tarafından tepki çekti.

İzlediniz mi kamu spotunu? İzlemediyseniz anlatmaya çalışayım;

Eski maaşının 2 katı isteyen, günde 3 öğün yemek talep eden, işe gidiş gelişlerde VIP servis isteyen ama en önemlisi sigorta girişinin hemen yapılmasını isteyen işe çoktan kabul edilmiş adaya yetkili diyor ki; ‘Onu artık siz de yapabilirsiniz…’

E-Devlet üzerinden kişilerin işe giriş tarihlerini kendilerince belirleyebileceği sistem oluşturan Çalışma Bakanlığı, kayıt oluşturan işçilerin işe girişleri ile işverenin girdiği tarihleri karşılaştıracak.

Uygunsuz veri kaydının tespiti halinde işverenden düzeltme istenilmesi durumunda geriye dönük işe giriş bildirgesi düzenleneceğinden 5510 Sayılı Kanunun 102-a/2 maddesi gereği 4. bin 59 TL idari para cezası tebliğ edilmesi gerekecek.

Her bir personel için ayrı ayrı işlem görülmesi halinde bu sayı katlanarak artacak.

İşveren açıklama bekliyor

KOBİ statüsünde bulunan işyerleri durumu pek kayda değer bulmasa da büyük işletmeler ve sanayi kuruluşlarında bu durum tam anlamıyla can sıkmış durumda. Geriye yönelik işe giriş düzenlemesi verilebilen bu uygulama neticesinde bakanlık denetim uygulayacak mı, uygularsa sadece o personel için mi geçerli olacak ya da işveren kendisi düzeltme verebilecek mi?

Kamu spotunu izleyen işçiler kayıtlarını ata dursun, işverenler en azından kendilerini de savunabilecekleri bir açıklama bekliyorlar.

SGK teknolojisi birilerini sevindirirken birilerini endişeye sürüklüyor.

Hayırlısı diyelim…

Yazının devamı...

Prim günü eksik emekli adayına Ziraat kredisi

Ziraat Bankası ile SGK, 31 Mayıs’ta sona eren kredi protokolünü uzattı. SGK merkezlerinde yaşanan aksamalar da böylece bitmiş oldu. Artık prim günü eksik olanlar tamamlama kredisi ile emekli olmaya hak kazanabiliyor

Emekli olmak için prim günü eksik olanların kurtarıcısı hizmet borçlanmaları. Kişinin yurt dışında veya askerde geçirdiği süreler, annelik sebebi ile çalışılamamış günler toplu borçlanma yolu ile sigortalının prim gününe eklenebiliyor. Ancak prim borçlanması, cüzi bir emekli maaşı almak için uğraşan vatandaşın cebini yakabiliyor. 3 çocuğu için borçlanma yapan sigortalı 2 bin 160 gün kazanmak için 2018 yılında 46 bin 752 lira ödemek zorunda.

Başvurular alınmayınca

Sosyal Güvenlik Kurumu vatandaşın bu mağduriyetini ortadan kaldırmak için 2018 Mart ayında borçlandığı prim günü ile emekli olmayı hak eden vatandaşa kredi vermesi hususunda Ziraat Bankası ile 31 Mayıs 2018 günü sona erecek bir protokol imzaladı. Protokolün vadesinin dolmasının ardından bu kolaylıktan faydalanamayan binlerce vatandaşımızın mağdur olmaması adına Sosyal Güvenlik Kurumu kendi internet sitesinden yaptığı duyuru ile 04.06.2018 tarihinde protokolün uzatıldığını aktardı.

Duyurunun yayımlanması ile birlikte borçlu vatandaşlar SGK merkezlerine akın etti. Ancak SGK merkezleri gelen vatandaşlara ‘Henüz bize gelen bir duyuru yok’ diyerek geri çevirdi. Bazı kurumlarda bu durumdan dolayı tansiyon oldukça yükselirken, memurların da vatandaşlara yardımcı olmak adına hiçbir açıklama yapmaması tepkilere neden oldu. Elleri boş dönmek istemeyen borçlu emekli adaylarına SGK Merkezleri tarafından 11.06.2018 tarihinden sonra tekrardan başvuru yapmaları söylendi. 7143 Sayılı kanun kapsamında borçlarını tescil ve taksitlendirmek isteyen işverenler ve kişiler de ‘henüz bize gelen bir genelge yok’ denilerek geri çevriliyordu. Kurum yetkilerinden alınan bilgiler doğrultusunda tüm işlemlerin tekrar başladığını öğrendik.

Prim borcu için kuruma gitmeye bile gerek kalmadı

İşverenlerin ödemedikleri sigorta prim borçlarını tescil ve taksitlendirmeleri için kuruma kadar gitmelerine gerek bulunmamaktadır. Mevcutta kullanmakta oldukları e-Bildirge şifreleri ile SGK’nın işveren sistemine girerek tescil ve taksitlendirme başvurularını gerçekleştirebilir, istedikleri kadar taksit sayısını belirleyebilir ve aynı ortamdan ödeme planlarını temin edebilirler. Ayrıca 7143 sayılı Kanun ile GSS borçlarının da yapılandırılması ve faizlerinin silinmesi ile ilgili yine vatandaşların kuruma gitmelerine gerek olmadan e-Devlet sistemi üzerinden yapılandırma taleplerinde bulunabilme imkânı getirilmiştir. Aynı şekilde buradan dilerlerse faiz ve gecikme zammı olmadan kredi kartı ile peşin ödeme de yapılması mümkündür. Bu fırsatlar her zaman ayağınıza kadar gelmez, bizce faydalanmanız yararınıza olacaktır.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.