Tadından yenmez gari
Kaliteli emek ve enerji, dünyanın her yerinde aranan değerlerdir.
İsrafından sakınmak gerekir.
2013 yılında ülkenin siyasi gündemi neredeyse bugünün aynıydı.
Ülkenin düşünen insanları, anayasa partiler ve yönetim modelleri konusunda söyleyecek sözü olanlar birikimlerini ortaya döktüler.
Tek başına Hasan Celâl Güzel sahibi olduğu Yeni Türkiye dergisine bin sayfayı aşan zenginlikte bir özel sayı yayınlattı.
Bakıyoruz şimdi o bilgi birikimi neredeyse aynı içerikle tekrar aranıyor. Yeni unsurlarla geliştirmek kimsenin aklına gelmiyor mu?.
Tek fark AKP’nin Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu’ya yönelik nükteli sataşmalar.
Bu da olmasa Meclis kapısından içeri bağırmaya kalkışacağız:
“Orda kimse yok miii?”
Diyalog mecrasında gelişiyor;
AKP’li Burhan Kuzu İslâm İşbirliği Teşkilâtı’nın başına getirilse ne olur?
El cevap: Tadından yenmez gari!
“Her şey yalan” mesajı, dedikleri ile yaptıklarının uyumsuzluğunu yeterli açıklıkla anlatmıyor zaten.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendini prangaya vurulmuş hissettiğini de söylüyor.
Partinin seçim işlerinden sorumlu üyesi Mustafa Şentop, iki başlı yönetimi kötülüyor ve kurulu sistemin tabiatına en uygun modelin “yarı başkanlık” olacağını fasılasız her yerde anlatıyor.
Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay’a gelince..
“Hepsi yalandı“ diyen yaramaz bir çocuğa benziyor.
Ama bir yandan da baştaki sözünü çürüten bir yeni mecra açıyor.
Çünkü AKP’nin en yetkili ağızlarından biri olan Atalay “Ortada bir metin bile yok!” demektedir.
Çözüm Süreci ve Yeni Anayasa...
Kimse birini ötekine feda etmesin.
Çözüme katkı sağlayacak olanlar arşivlere girip derslerine iyi hazırlanmalı.
Hakikat nerede?
“Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü”
Abdullah Öcalan’ın kitabı yayınlandı.
İmralı’da 2010 yılına kadar tuttuğu notlardan oluşan kitabında PKK önderinin kadın-erkek ilişkileri, din ve tarikatler, ulus devlet ve daha bir çok konudaki görüşleri yer alıyor.
Terör örgütünün başı “kendisi için İmralı Cezaevi, Kürt olgusunu ve sorununu algılamak, çözüm imkânlarını kurgulamak açısından tam bir hakikat savaşı alanına dönüş” olduğunu anlatmış.
“Ulus devletçiliği aşmak benim için çok önemliydi.. Ulus devleti ret etmekte tereddüt etmedim” diyor.
Barış ve özgürlük geldiğinde iyiliğin daha geniş bir eylem alanı bulacağına inanabiliriz!