.. ve KCK da devreye girdi
.
Doğru hesaplanmış bir çözümsüzlük planı da çözümün anahtarı olabilir.
Çünkü terörle mücadele anlık kararlarla yürür. Kaçırdığın zaman ikinci bir fırsatı belki yakalarsın.
Ama çoğu zaman ardından bakar kalırsın.
HDP’nin müzakerecileri geçen gün Kandil’de KCK yetkilileri ile 7 saat süren bir toplantı yaptılar.
Bu toplantıda KCK tarafı AKP hükümetinin sürece hâlâ ciddi olarak yaklaşmadığından şikâyet etti.
Kürt tarafı müzakereleri üç kanattan yürütüyor; HDP ve KCK heyetleri ve Öcalan.
Toplantıda açığa vurulan yakınmalar, bizzat Öcalan tarafından hazırlanmış çalışma takvimine uygun yürümek için gerekli olan hızlanmanın sağlanamadığı noktasında buluşuyor.
Öcalan’ın da paylaştığı kaygı sürecin hızlandırılması gereğidir.
HDP çıkışlı açıklamada bu durum şu ifadelerle belirtiliyor:
“AKP Hükümetinin süreci zorlayan bu tehlikeli politikalardan vazgeçmesi gerektiği belirtilmiş, müzakere sürecini güçlendirecek olan demokratikleşme adımlarını hayata geçirmesinin önemi heyetimize aktarılmıştır.”
Yeteri kadar zaman geçtiği halde Kürt tarafının şikâyetleri azalmamıştır.
Açıklayıcı raporda Türkiye’nin çözümsüzlük ısrarının devam ettiği zamanın iyi kullanılmaması halinde doğacak riskler, dikkatli ifadelerle ortaya konulmuştur.
Zaman kazanmak ve Çözüm Süreci ile ilgili ilerlemeleri Haziran ayındaki seçimin sonrasına bırakmak bir müzakere taktiği kabul edilebilir.
Ama bu taktik iyi midir, yoksa kötü mü; onu yaşamadan bilemeyiz.
Çözüm yolunda bir durağanlık barış arayışlarını yavaşlatmak yerine tamamen durduran bir sona da mahkûm edebilir.
Çözümsüzlüğü seçenek olarak görme yanlışına asla düşmemeli.
Aman durun şeytan doldurur
İnsan onuruna saldırının en kaba yöntemi onu korkutmaktır.
Uzun zamandır eski korkuları yaşamaktan kurtulmuştuk.
İki gün önce TV ‘de teşhir edilen silâh ve cephaneyi görene kadar...
Silâh uslu durmaz.
Bir yere girmişse, bir gün patlayacaktır. Hafife alamayız onu.
Evet, korkunç olan silâhın kendisi değil sahibi kimse o’dur.
Ama iyiyi, kötüyü nasıl ayıracağız? Yaygın bir halk deyişimiz boş silâhın bile her zaman güvenli olmadığını hatırlatır: Anadolu’da “şeytan doldurur” diye uyarırlar.
Böyle küçümseyen bulgularla başlayan ama Ergenekon’a uzanan bir hakareti üstesinden gelip henüz yeni düze çıktık.
Benzer bir yeni macera mı?
Eksik olsun!