Şampiy10
Magazin
Gündem

Hayvana işkenceye acil sert ve caydırıcı cezalar getirilmeli

Yavru bir köpek ve kedinin bacaklarını kesip öldüren psikopatların canlılara zarar vermelerine engel olmak nasıl mümkün olabilir?

Ne yazık ki son yıllarda hayvanlara şiddet uygulanması ya da hayvanın cinsel istismarı ile ilgili haberlerin sayısı arttı. Kendini koruyamayan bu masum canlılara yapılanlar karşısında duyulan üzüntü ve kızgınlığın yanı sıra, bu durum, insanlarda kaygı da yaratıyor. Çünkü bu tür şiddeti gösterenlerin kendilerini koruyamayacak durumdaki çocuk, yaşlı, engelli bireylere de işkence yapıp yapmayacağı gibi soru işaretlerini barındırıyor.

Cezai ehliyetleri var

Psikiyatr Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Hayvanlara şiddet gösterenleri incelediğimizde; evcil hayvanın sahibine kızarak intikam amaçlı olarak hayvana zarar veren öfke kontrolünden yoksun kişileri izliyoruz. Hayvanı cinsel tatmin amaçlı kullanarak zarar veren zoofililer var. Bunlar dışında amacını, niyetini anlayamadığımız, gerçekten psikopatoloji gösteren büyük bir grup var. Bu grubun içinde yaptığı fiilin sonuçlarından habersiz olan zeka geriliği bulunan grup azınlıkta. Haberleri izlediğimizde hayvanlara zarar veren birçok kişinin cezai ehliyetini ortadan kaldıracak ölçüde muhakeme bozukluğu yaşamayan, normal bir günlük yaşantı süren ve toplum içinde barınan insanlar görüyoruz.

Hayatı normal bir insan gibi yaşıyorlar

Bu grup büyük oranda antisosyal kişilik bozukluğu sergileyen yani başkalarının haklarını umursamayan ve çiğneyen bir kişilik örüntüsü gösteren, yaptıklarına kendince bir kılıf uydurarak vicdan azabı çekmeyen, pişmanlık duymayan kişilerden oluşuyor. Araştırmalar hayvan istismarında bulunan kişilerin insanlara ve hayvanlara empati yapabilme kabiliyetine sahip olmadıklarını gösteriyor. Diğer canlılara empati yapma kabiliyetinden uzak görüntü seri katillerde de gösterilmiş bir özellik. Hayvanlara kasıtlı zarar verme, bazı kriminologlar ve psikologların tanımladıkları “cinayet üçlüsü”nün bir maddesi. Ergenlik döneminde kalıcı ve tekrarlar biçimde gece yatak ıslatma, yangın çıkarma ve hayvanlara zarar verme belirti ve davranışlarından ikisini birden bulunmasının, kişinin ileride cinayet işleme potansiyelinin olması ile ilişkilendirilmiş. Daha yaygın kabul gören fikir; hayvanlara zarar verenlerin genellikle ebeveyn istismarı, aile içi şiddete tanıklık, ebeveyn ihmali görmüş olduklarıdır.

Bu dünya tüm canlılara ait. Hayvan refahı için çalışan profesyoneller ve kurumlar, insanlar ve hayvanlar tarafından paylaşılan ortamların hiçbir canlının zarar görmeyeceği biçimde düzenlenebilmesi, başka canlılara karşı işlenen suçların cezasız kalmaması için gerekli önlemleri almalıdır.

Yazının devamı...

Eşinizden değil hayallerinizden boşanın

Ünlü pek çok çift boşanıyor. Bu da dikkatleri ayrılık ve sadakatsizlik konusuna çekiyor. Artık ‘hastalıkta, sağlıkta’ sözü hayal oldu. Özellikle erkekler alternatiflere güvenip gitmekte sakınca görmüyor.

Boşanmalar çoğaldı, her yıl bir öncekine göre sayılar binlerle ifade ediliyor. Peki bu ayrılıkların suçlusu erkekler mi ? Sekse kolay ulaşım, teknolojinin gelişmesi, ekonomik rahatlama ve evlilikle birlikte; yaşanan olaylar sonucu eskiyen, fiziksel olarak yaşlanan eşlerin yerine daha genç ve umut verenlerin boşluğu doldurması ayrılık kararında etkili oluyor? Durum tüm dünyada aynı. Uzmanlara göre, boşanmaların baş sebeplerinden biri sadakatsizlik. Sosyal medya sadakatsizliği daha basit hale getiriyor. Bunu önceleri mesajlarla, sonra Facebook’la, şimdi de Whatsapp ve benzeri uygulamalarla deneyimliyoruz...

İnsanlar kendi hayalleriyle evlenip gerçeklerle yüzleşiyor

Evlilik terapisti psikiyatr Mehmet Sungur’a göre, ABD’de evliliklerin yüzde 60’ı, Avrupa’da ise yüzde 50’si boşanma ile bitiyor. Birlikte yaşamalar da artıyor ve araştırmalar birlikte yaşamaların sonuçlarının da evlilikten iyi olmadığını gösteriyor. Bugüne kadar evliliğin yerini daha anlamlı dolduracak kurum bulunmadı. Dolayısıyla huzuru anlamı mutluluğu belirleyen şeylerden biri evlilik, ikincisi de yaşadıklarımız değil yaşadıklarımızda bulduğumuz anlam. Böyle bakınca o zaman evlilik çok önemli bir kurum. Peki, boşanmalar da neden artıyor? Benim yanıtım: Kiminle evli olduğunuzun farkında olun. İnsanlar hayalleriyle evleniyor. Eşinizden boşanmak yerine hayallerinizden boşanın. Hayal edilenle gerçek örtüşmüyor çünkü. Biriyle evlenince onu ona rağmen severseniz evlilik devam eder. Kiminle evli olduğunuzu tanıyın. Olduğu gibi kabul edin değil. Önce kiminle beraberiz ve ne kadar esneyebiliriz buna bakın. Evlilikte en önemli farkındalık şu olmalı: Mutsuz evliliklerde ne konuşuluyorsa mutlu evliliklerde de bu konuşuluyor. İçerik hepsinde aynı fark ise mutlular sorun çıkınca sorunu karşılarına alıyor mutsuzlar sorunu birbirlerine karşı alıyor. Sorunu birlikte çözebiliriz diye bakan çözülebilir dile bakanlar daha mutlu oluyor.

Özerklik yanılsaması

Ben evlenmeden önceki hayatımı sürdüreceğim sanrısı. Evlilik bekarlık gibi sürmez. Ben buyum işine gelirse algısı ilişkiyi bozar. Kendi isteklerinden vazgeçmek önemlidir evlilikte.

Bir başka önemli sebep yabancılaşma. Evlilikte yabancılaşma sık karşılaşılan bir şey. Aynı evde iki konuk gibi yaşamak. Evlilik yorgunluğu bu. Fiziksel, duygusal zihinsel bir yorgunluk. Tükenmişlik hali. Farklı yaşam biçimleri bunu getiriyor. Ben olurken bizi kaybediyor çiftler. Burada umutlar, sürprizler azalıyor. Yakınlık yok oluyor. Evlilik ortak banka hesabıdır. Bu kumbaraya para atmıyorlar artık ve boşanmaya doğru gidiyor çiftler.

İyi ilişkide uzak durulması gereken erkekler ve durumlar

- En önemlisi şiddet gösterenler

- Madde, alkol bağımlısı olanlar

- Tekrar eden sadakatsizlik

- Eşler arasındaki güç dengesinin bozulması. Biri ileri gidiyor diğeri yerinde sayıyor

- Bir başka uzak durulması gereken partner tipi aşırı kıskanç olanlar

- Partneri kendi biçimine uydurmaya çalışan ve bunda ısrar eden erkekler

- Hep almaya çalışıp vermeye razı görünmeyenler

- İyi ilişki için iletişim, birlikte sorun çözmek, ekip olabilmek, benleri koruyup biz olmak önemli. Evlik eşittir rutinin içinde mutlu olmayı öğrenmektir.

Yazının devamı...

Menajer oyuncuyu rezil de vezir de edebilir

“Oyuncu menajeri” Tümay Özokur, “Oyuncu Olmak İsteyen Parmak Kaldırsın” kitabında, biriktirdiği hayatı okurla paylaştığını söylüyor. Özokur’un kitabının geliriyle, beş ay önce kaybettiği tıp doktoru babasının adına bir kız çocuğu tıp fakültesinde okutulacak.

Niye bu kitap ?

Yıllardır biriktiriyorum. Hayattan öğrendiklerimi hep not ettim. Şimdi ikinci bir kitabım daha var. Adını da babam koymuştu... “Hayata Serenat”. Onu da yazıyorum.

Nasıl tepkiler aldınız kitapla ilgili?

Herkes dedikodu mantığında şeyler bekliyormuş. Dedikodu yapmaya kalksam zaten benim kulağımın duydukları, gözümün gördükleriyle sektörü çok karıştırırım. Çok ortalığı birbirine katardım.

Kaç yıl oldu?

Yirmi sene sadece ajans tecrübem, ondan önce yaklaşık 10 seneye yakın radyo, dergi, prodüksüyon, genel koordinatörlük var. İşin mutfağımdan A’dan Z’ye geldim.

Sizden piyasaya çıkan oyuncular?

Saymakla bitmez. Murat Yıldırım, Engin Altan Düzyatan, Mustafa Üstündağ, İlker Ayrık, Demet Evgar, Burçin Terzioğlu, Ertan Saban, Hatice Aslan Kaleli. Eskilerden Asuman Dabak, Ayta Sözeri, Yağmur Tanrısevsin.

‘Ben oyuncu olmak istiyorum’ diyen birinin olup olamayacağını nasıl anlarsınız?

Mankenlik ajansı olmadığım için oyuncunun güzellik veya çirkinliği ilgilenmem. Bu, artık bir hissiyat benim için. Bana bir çok oyuncu için bundan olmaz dediklerinde ısrarla oldurttum. Bahsettiğim noktalarda gerçekten zordu pek çok ismi kabul ettirmek. İlk başladığında Mustafa Üstündağ, Demet Evgar çok yetenekliydi. Şimdi olsa seçmelere göndermek, ne kadar yetenekli olduklarını ispat etmek gerçekten zor. İlker Ayrık olsun, Asuman Dabak olsun bunların hepsi önemli birer yetenek.

Oyunculukta eski ve yeni ne farkı?

Eskiden oyuncu kavramı yetenekle ölçülüyordu. Şimdi reklam öne çıktı. Eskiden kalite ön plandayken şimdi ucuzladı. Yarışma programlarından çıkanlara böyle şans verilmiyordu, şimdi ünlü oluyorlar. Sosyal medyanın yarattığı star algısı oyunculuğu geçti.

Kıvanç Tatlıtuğ gibi başarılı olmak için emek vermek lazım

Yazının devamı...

Bahar geldi dans kurslarını doldurduk

Baharla birlikte dans salonlarını doldurduk. Aylık 200 liradan başlayan fiyatlarla siz de dans etmeyi deneyin.

Türkiye’de dans kurslarına ilgi artıyor. Kurslar hemen her şehrin merkezinde açılmaya başladı. Üniversitelerin dans kulüpleri, tv programları ve sosyal medyanın da gücü ile herkes dansın çeşitli branşlarını fark edip denemeye çalışıyor. Kurslara katılanların yüzde 70’i kadın 30’u ise erkeklerden oluşuyor. Dansstüdyo Dans Kursu kurucusu İlker Şahinbaş, Türk insanının fiziksel yapısının tüm danslara yatkın olduğunu belirterek, “Fiziksel açıdan Türk insanını zorlayacak dans yok. Fakat, kültüre en uygun danslar; zeybek, halk oyunları, çiftetelli, roman dansları diye dağılım gösterse de Latin, tango, hiphop ilgi görüyor ve yapıya uygun” diyor.

Aileler çocuklarının yeteneğini fark etsin

Dans eğitmeni Yuriy Mezokh Türk insanının dansa yeteneği konusunda, “Türk insanları dansa çok yetenekli ve katılım sayısı da dansa milyonları buluyor” diyor ve ekliyor “Aileler çocuklarındaki yeteneği fark etmeleri için çocuklarını dans kurslarına göndermeli. Diğer ülkelerde olduğu gibi doktorlar motivasyon ve moral için hastalarını dans’a yönlendirmeliler. Sadece özel okullarda değil, devlet okullarının hepsinde dans dersi olmalı.

Genelde Türk insanı “dans” denilince 1- 2 adım geri kaçıyor, ama dansta 1- 2 adım bizim için bir figür. Samimiyetimle söyleyebilirim ki 7’den 70’e herkes yetenekli, yetenek eğitim ile desteklenirse gelişir, gelişirse başarı elde edilir. Sosyalleşmek ve fit kalmak içinde dans eden birçok kişi var. Herkes dans etmeli, dans eden insanlar daha sağlıklı ve daha mutlu olurlar.”

Yaşa göre Türkiye’de en çok ilgi gören danslar

5-8 yaş arası: Bale, Jazz, Halk Oyunları

8-16 yaş arası: K-pop, Hip-Hop, Break Dans

17-27 yaş arası: Moden Dans, Latin Dansları / Salsa, Bachata, Kizomba, HipHop, LindyHop

27-40 yaş arası: Zumba, Oryantal, Latin Dansları, Tango, Tap Dans, Halk Oyunları

40-75 yaş arası: Tap Dans, Zeybek, Sirtaki, Tango, Vals, Latin Dansları en yoğun ilgi gören danslar olarak sıralayabiliriz.

18 yılda 5 bin kişi tango öğrendi

Tangoist Dans Okulu kurucusu Aydın Kocamusaoğlu, “2001’den beri 5 bine yakın bedenle atölye çalışmalarını halen sürdürüyoruz” diyor. Kocamusaoğlu’na göre; Tangoyu farklı kılan hareket skalasının genişliği ve eşli danslar arasındaki alternatif adımın tangoya has bir adım olması. Tangonun Avrupa’ya gelişiyle, Türkiye’de müziği ve dansı popüler hale gelmiş. Yani geçmişten beri gelen müzik adına bir bilgi birikimi ve aşina olma durumu söz konusu, fakat dans olarak geride kalmış. Arjantin ve Türkiye ekonomik ve sosyokültürel açıdan birbirine benzer iki ülke. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasının bir parçası kabul edilen tango evrensel dili ile insanımızı kucaklıyor. 1995’de yeni jenerasyonun tango formuyla tanışmasıyla birlikte tangoya olan ilgi arttı.

Dans kursuna başlarken...

- Kursa başlamadan önce mutlaka kurs mekanını görün.

- Kursa deneme teklif edin veya bir dersi izlemek isteyin. Her iyi dans eden kişi iyi eğitmen değildir.

- Öğretmek farklı bir yetenek türüdür ve her dansçıda bulunmaz.

- Kurs, pratik imkanı sağlıyor mu araştırın.

Sirtaki öğrencisi Ruhat Ataözden

Üç yıldır sirtaki yapıyor

“Dans bir beyin boşaltma yöntemi. Gençlik yıllarımdan beri çok iyi dans etmeyi hep isterdim. Ama hiç vakit bulamamıştım. Şimdi Sirtaki kursu aldım çünkü tango partner olmadan yapılacak bir dans değil. Üç yıldır hiç aksatmadan gidiyorum. Bir ülkenin dansını öğrenirken o ülkenin kültürünü de öğreniyorsun.“

Sirtaki öğrencisi Dilcu Aygün

Hayat böyle çok keyifli

“Dans etmeye yıllar önce Latin dansları ve müziğine olan hayranlığımla başladım. Süreç içinde latin danslarının partnersiz yapılamaması beni Sirtaki’ye yöneltti. Ve çok hoşuma gitti. 3 yıldır aynı dans okulunda farklı koreografiler öğreniyoruz ve her biri birbirinden keyifli. Çok sevdim ve hala devam ediyorum.”

Yazının devamı...

Türkiye bu sofralarda kahvaltı ediyor

Cemal Süreyya, şiirinde “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” demiş. Süreyya çok haklı. Dünyanın birçok ülkesinde güne merhaba diyen insanlar kuru fasülyeden tatlandırılmış kahveye kadar çeşitli lezzetleri kahvaltı öğünü olarak tüketiyor. Oysa Türk kahvaltıları öyle değil. En fakir sofralarda bile vücudun beslenmesi için gerekli pek çok yiyecek var. Peynir, zeytin, yumurta, domates, salatalık başta olmak üzere… Çay ise kahvaltının vazgeçilmezi.

En sevdiğimiz kahvaltılıklar

- Taze demlenmiş çay

- Taze tereyağı

- Reçel ve bal

- Beyaz peynir ve çeşitleri

- Siyah ve yeşil zeytin

- Sucuk ve pastırma

- Salam ve sosis

- Kızarmış ekmek

- Simit, poğaça, börek, gözleme, kurabiye ve çörek çeşitleri

- Haşlanmış ve sahanda yumurta.

Türk kahvaltısının en önemli özelliği, beyaz koyun peyniri ile her türlü zeytin çeşidinin kahvaltı sofrasında yer alması denebilir. Ayrıca, domates, sivri biber ve salatalık gibi pek çok sebzenin yanı sıra simit, börek, gözleme, çörek çeşitleri ile meyvelerin kahvaltı masasında aynı anda bulunması da Türk kahvaltılarının olmazsa olmazı. Tavşan kanı çay da bizim için en önemli kahvaltı eşlikçisi denebilir. İşte Türkiye’nin farklı bölgelerinde öne çıkan menüler.

MARMARA KAHVALTISI

Bu zengin sofra kalbinizi de aklınızı da Ege’de bırakır! Yeşillik konusunda cömert davranan

- Bir dilim beyaz ekmek 90 kalori

- Beyaz peynir dilim 275 kalori

- Kaşar peyniri 413 kalori

- Yumurta 80 kalori

- Zeytin 115 kalori

- Domates: 17,7 kcal

- Salatalık: 15,5 kcal

İÇ ANADOLU KAHVALTISI

Kalorisi yüksek İç Anadolu kahvaltı sofrasının en önemli yiyecekleri sucuk, pastırma ve hamur işi tarzında yiyecekler.

- Haşhaşlı ekmek 318 kcal

- Çiğbörek, 528 kcal

- Bazlama 177 kcal

- Yumurtalı pastırma 165 kcal

- 100 gr çemen 323 kcal

- Tulum peyniri 100 kcal

- Şekerli katmer 503 kcal

- Tahinli hamur 594 kcal

- Sucuk 425 kcal

EGE KAHVALTISI

Moda’daki Say Hello Brasserie’nin sahibi Yankı Kural’a göre; Bu sofra aslında, “Sabah akşam keşke kahvaltı yapsam” dedirtecek nitelikte. Doğanın yeşillik konusunda cömert davrandığı coğrafya sofralara da bu çeşitliliği sunuyor. Yani Ege’nin kahvaltı sofrasının da vazgeçilmezi yeşillikler ve otlar. Şahane reçeller, pişi, yumurtalı ekmek gibi hamur işleri de sofranın önemli yiyecekleri arasında sayılabilir.

- Ezine ve tulum peyniri 194 kcal

- Biberli lor ve sepet peyniri 245 kcal

- Zeytinyağlı kekikli domates 120 kcal

- Siyah-yeşil zeytin 225 kalori

- Petek bal-kaymak-tereyağı 170 kcal

- İncir ve Ayva reçeli 100 kcal

- Pişi 122 kcal

- Yumutları ekmek 174 kcal

- Haşlama yumurta 70 kcal

Yumurta, peynir ve yoğurt çeşitleri sayesinde protein içeriği yüksek olan Ege kahvaltısında lorun sık kullanılması kalsiyum içeriğini artırıyor. Omega 9 içeriği yüksek kalp sağlığını koruyucu bir kahvaltı çeşidi.

GAZİANTEP KAHVALTISI

Kahvaltı öğününde doymak çok önemli, hatta zengin gibi yemek diye tabir ediliyor. Sadece midenizi değil gözünüzü de doyurmak için Gaziantep kahvaltısı en önemli seçeneklerden biri. Bu sofrada yok yok. Katmer, zahter, nohut dürüm, beyran çorbası derken tatlısından tuzlusuna damağınızdaki tüm lezzetleri size sunacak bir sofra var.

- Tarhana, ciğer kavurma 360 kcal

- Semsek ve sigara böreği 410 kalori

- Su böreği 300 gr 750 kalori

- 1 tk kaymak ve reçel 95 kalori

- 30 gr antep peyniri 120 kalori

- 1 dilim fıstıklı antep katmeri ve peynirli ekmek 500 kalori

- 1 dilim fıstıklı dürüm 250 kalori

Doymuş yağ içeriği çok yüksek olduğu için, kalp rahatsızlığı riskini artıran ve aynı zamanda karaciğer yağlanmasına sebep olabilecek bir kahvaltı. Sıklıkla tüketilmesi uygun değil. Örneğin katmer ve peynirli tatlı lorlu çöreğin dilimi ortalama 250 kcal.

VAN KAHVALTISI

Kavrulmuş buğdaydan yapılan kavut, un, yağ ve yumurtadan yapılan murtuğa, kuru cacık, tabi ki Van otlu peyniri, Van çöreği... Van kahvaltısı hazırlanan bir mekana giderseniz bu yiyeceklerin tadı damağınızda kalacak emin olun.

- Van otlu peynir 98 kcal

- Örgü peynir 97 kcal

- Eski kaşar 137 kcal

- Zeytinyağlı kekikli domates 120 kcal

- Siyah-yeşil zeytin 225 kcal

- Bal-kaymak-tereyağı 170 kcal

- Beyaz peynir 96 kcal

- Tahin-pekmez 1 yemek kaşığı 70 kcal

- Van usulü cacık 130 kcal

- Murtaga 1 kişilik 302 kcal

- Kavut 1 kişilik 308 kcal

AKDENİZ KAHVALTISI

Akdeniz bölgesinde nerede kahvaltı yaparsanız yapın mutlaka turunçgil reçelinin tadına bakacaksınız. Zeytin, peynir, domates ise bu bölgenin tüm öğünlerinde karşınıza çıkacaktır.

- Beyaz peynir 96 kcal

- Dil peyniri 107 kcal

- Yörük peyniri 100 kcal

- Keçi peyniri 113 kcal

- Zeytinyağlı domates 120 kcal

- Siyah-yeşil zeytin 225 kcal

- Bal-kaymak-tereyağ 170 kcal

- Patlıcan ve turunç reçeli 86 kcal

- Cevizli nar ekşili zeytin 100 kcal

- Zahterli çökelek 65 kcal

- Domates marina 30 kcal

- Pekmezli yoğurt 165 kcal

Kalsiyum, Omega 9 içeriği yüksek. Peynir ve yoğurt çeşidi çok bir kahvaltı.

KARADENİZ KAHVALTISI

Karadeniz’de kahvaltı masasına önce sofraya iki şey konur: Mısır ekmeği ve mıhlama. Sonrasında tereyağı, bal ve diğer malzemeler gelir.

- Tel peyniri 100 kcal

- Tonya kaşarı 130 kcal

- Kekikli domates 120 kcal

- Siyah-yeşil zeytin 225 kcal

- Bal-kaymak-tereyağı 170 kcal

- Mıhlama(kuymak) 150 gr 540 kcal

- Fasülye turşu kavurması 90 kcal

- Haşlanmış yumurta 70 kcal

Yazının devamı...

Dondurmanızı hangi butikten alırsınız?

Yaz geldi ve dondurma sezonu açıldı. Dondurma demişken; artık kahve ve çikolatada olduğu gibi dondurmada da butik adresler çoğaldı ve onları tercih ediyoruz.

Yaz aylarında herkes tarafından çok sevilerek tüketilen tatlı dondurma, diğer tatlılara göre daha besleyici bir gıda. Asıl yapısını süt oluşturuyor. Bu nedenle sütün içermiş olduğu besin öğelerine benzer oranda ve hatta daha fazla kalsiyum, fosfor, protein, riboflavin (B2), A vitamini ve diğer esansiyel besin öğeleri var.

100 gramı 148 mg kalsiyum

Diyetisyen Ferin Batman’a göre; Dondurma, değişik besin ögelerini bünyesinde toplayan bir yiyecek. 100 gr sütlü dondurma yaklaşık olarak 148 mg kalsiyum içeriyor. Yani çocuklar dondurma yiyerek günlük kalsiyum gereksinmelerini kolaylıkla karşılayabilir. Diyabetli ya da enerji kısıtlaması gereken, zayıflama sürecindeki kişiler için tatlandırıcılar ile hazırlanmış dondurmalar da var. Son yıllarda giderek artan dondurma tüketimi Türkiye’ye yabancı, özellikle İtalyan ve Amerikan dondurmalarının da girişini sağladı. Herkesin damak tadı farklı olsa da butik dondurmalar en çok tercih edilenleri. Bir zamanlar Moda’da bulunan ve hala önünde kuyruklar oluşan Ali’ye rakip pek çok yeni adres şimdi farklı lezzetleri tüketiciye sunuyor.

Dondurmalı zayıflama diyeti örneği

Sabah

Bir dilim peynir, 1 yumurta ile hazırlanmış omlet. Bir dilim kepekli ekmek, istendiği kadar domates ve salatalık

Öğlen

2 baget but kadar ızgara tavuk veya balık, 4 yemek kaşığı sebze yemeği, bir dilim kepekli ekmek ve salata.

İkindi

100 gram dondurma.

Akşam

Bir kepçe çorba, 2 biber dolma veya 4 yemek kaşığı sebze yemeği, salata, 2 yemek kaşığı yoğurt.

Gece

2 adet meyve.

Evde muzlu, çilekli hurmalı dondurma

- 5 dilimlenmiş dondurulmuş muz

- 6 iri çilek

- 2-3 hurma.

Blenderda krema kıvamına gelinceye kadar karıştırın. İçine doğranmış çilek ve hurma parçaları ekleyin, karıştırın, sabırlı olun iyice dondurun.

Butik dondurmacılar

Yasemin &Tuncel

Doğal ve lezzetli dondurmanın adreslerinden biri de Göktürk’te bulunan Yasemin&Tuncel. İtalya’da dondurma eğitimleri alan çift mevsim meyvelerine göre dondurma yapıyor.Ürünleri seradan değil bahçeden aldıklarını söyleyen çift bunun nedenini, ‘zaten meyve ülkesiyiz’ diye açıklıyor.

Serez Dondurma

Sloganları, ‘’Katkısız Dondurma’’. Dondurma yapmak için gerekli tüm ürünleri direkt üreticiden alan mekan için olmazsa olmaz şey, gereken neyse onun en doğalını gerçek üreticisinden almak. Mekanın yoğurtlu dondurması da çok seviliyor. İstanbul Maltepe - Kartal’da ve Acıbadem’deki mekanın Alaçatı’da da şubesi var.

Pınar Dondurma

Anadolu Yakası’ndaki dondurmacı 1955’de Üsküp’den İstanbul’a yerleşen bir ailenin işletmesi. Gerçekten lezzetli bir limonlu dondurma yemek isterseniz Pınar’da mutlaka deneyin.

Sahrayıcedit’te bulunan mekanın diğer dondurmaları da çok lezzetli.

MUA

Mua’nın iddiası da mevsiminde yetişen en taze ürünlerle doğal bir dondurma yapmak. Hatta koruyucu ve katkı maddesi eklenmediği söyleniyor. İtalyan usulü dondurma yapan MUA’nın bütün iddiası doğallık ve lezzet. Mekan İstanbul Yeniköy’de bulunuyor. Yolunuz boğaza düşerse mutlaka gidin.

Dondurmacı Yaşar Usta

İstanbul’da 10’u aşkın şubesi bulunan Dondurmacı Yaşar Usta pek çok meyveden, hatta çiçekten dondurma üretiyor. Hurma, gül gibi... Yaşar Usta’ya göre dondurmanın sırrı gayet basit, temizlik- dürüstlük - sevgi ve tüm müşterileri aile ferdi olarak görmek...

Mini Dondurma

Bebek’te uzun zamandır çok küçük bir alanda hizmet veren Mini dondurma bilenlerin severek tükettiği butik bir yer. Onların da iddiası katkısız bir dondurma yaptıkları. Akşam saatlerinde önünde uzun kuyruklar oluşan bu dondurmacıda gülden kestaneye pek çok farklı lezzet bulunuyor.

Dondurmacci

Etiler’de kurulmuş olan Dondurmacci butik dondurmacılar arasında önemli adreslerden biri. Lavantalı ve Bodrum mandalinası aromalı lezzetleri müthiş. Mekanın dekorasyonu da gerçekten çok özel. Dışarıdan görüntüsü bile size dondurmacı olduğunu kanıtlıyor.

Damla Dondurma

Yaklaşık olarak 28 yıldır Şişli Kurtuluş’ta bulunan ufak bir dükkanda kışın boza yazın ise dondurma satılıyor. Mekanın dondurmaları arasında; damla sakızlı ve sade sütlüsü, sorbeler arasından da böğürtlenli olanları müşteriler tarafından çok seviliyor.

Yazının devamı...

Aşk tesadüflerle ilgili büyük bir mucizedir

Paris merkezli mobil tanışma uygulaması happn’ın CEO’su ve kurucu ortağı Didier Rappaport, ‘Deneyim’ etkinliğine konuşmacı olarak katıldı. Dailymotion’ın da kurucu ortağı olan girişimci ile yapay zeka ve insan ilişkilerini konuştuk.

Happn’ı 5 yıl önce kuran Didier Rappaport, happn’ın arkasındaki fikri şöyle özetliyor,”Çok fazla sanal olan tanışma dünyasıyla gerçek hayatı bir araya getirmek istedik. Bu fikirle yola çıktım ama bu fikir etrafında benimle çalışan güçlü bir ekip vardı. Bana göre aşk sadece bir eşleşme algoritmasından ibaret değil. Aşkın daha çok bir mucize olduğuna ve küçük tesadüflerle ilgisi olduğuna inanıyorum. Yani bir sabah sıradan bir güne uyanırsınız ve o gün sokakta bir yerde ruh eşiniz olan insana rastlayıverirsiniz. Kimi zaman bu küçük tesadüfleri değerlendiremeyip ruh eşimiz olacak o kişinin yanımızdan geçip gitmesine izin veririz. İşte happn, tanışma fırsatını kaçırdığımız ruh eşimizle yeniden karşılaşmak için ikinci bir şans yaratmak amacıyla tasarlandı.”

İnsanın temel ihtiyacı bağlanmak

Happn Türkiye’ye dünya ile aynı anda mı girdi?

Uygulamayı ilk olarak Şubat 2014’te Paris’te hayata geçirdik. Aynı yıl Mayıs ayında Londra’da, Temmuz’da Berlin’de ve Eylül’de New York’ta kullanıma sunduk. Türkiye pazarına 2015 yılında, Paris tanıtımdan bir yıl sonrasında girdik.

Türk kullanıcı profiline bakarsak kimler, hangi yaş aralığı kullanıyor, nasıl kullanıyor?

Türkiye’de 2,7 milyon kullanıcımız var. 1,6 milyonu İstanbul’da. Uygulamanın kullanımı tüm dünyada benzer. Çünkü insanoğlunun en temel ihtiyacı birbirine bağlı olmak, bağlanmak.Uygulamanın kullanıldığı ülkelerde kullanım alışkanlıklarında çok büyük farklar yok. Mumbai, New York, Paris, Londra, İstanbul ve Sao Paolo’da insanlar aynı şekilde kullanıyor. happn’ın en büyük başarılarından biri, her yaş grubundan bekarlar tarafından kullanılıyor olması diyebilirim. Bundan yaklaşık 15 yıl önce, yalnızca genç insanların bekar olduğunu söyleyebilirdiniz, çünkü evlilikler uzun yıllar sürüyordu. Günümüzde artık boşanan ve 40 yaş üzerinde de bekar olan çok sayıda insan var. Bu insanlar da happn kullanıyor. Bu da bizim başarımızın bir ispatı. Daha önce tanışma uygulamalarını kullanmamış olan ve bu uygulamaları sadece gençlere göre olduğunu düşünen belli bir yaşın üstündeki kesim de artık kullanıcılarımız arasında.

Türkiye’de kullanıcılarımızın yüzde 30’unu 18-24 yaş grubundaki gençler oluşturuyor. Yüzde 52’si 25-34 yaş aralığındaki insanlar. Onları, yüzde 15 ile 35-44 yaş grubu kişiler takip ediyor. Kullanıcılarımızın yüzde 3’ü de 45 yaşın üzerinde. Sonuçta baktığınızda nüfusun tüm yaş gruplarına hitap ediyoruz. Ama tabii ki kullanıcımızın çoğunluğu ruh eşlerini bulmak isteyen 25-34 yaş aralığındaki kişiler. Happn kullanıma sunulduğugünden bu yana uygulamada çok büyük değişiklikler yapmadık. Ama çok yakında Türkiye’de yeni zaman tüneli ve yeni özellikleri görecek ve keşfedeceksiniz. Yeni zaman tüneli biraz daha farklı. Birini beğendiğiniz zaman o kişinin profili bir daha sadece kendisiyle yollarınız yeniden kesişirse karşınıza çıkacak. Profil fotoğrafı telefon ekranının tamamını kaplayacak, kişinin görüntüsü daha geniş olacak. Kullanıcılarımız daha anlaşılır ve etkileyici profil fotoğrafları kullanma imkanına sahip olacaklar.

Uygulamada tanışıp evlenen çok insan var

“ Bize ulaşan çok fazla hikâye oluyor. Uygulamada tanışıp evlenen ve bizi düğününe çağıran pek çok kullanıcımız da oluyor. Tabii her zaman bu tanışma hikâyelerinden haberimiz olmayabiliyor, sonuçta bu insanların özel hayatı. Ancak binlerce insan bize her gün tanışmalarına vesile olduğumuz için teşekkür eden mesajlar atıyor, fotoğraflarını paylaşıyor, düğünlerini ve hatta çocuklarının fotoğraflarını gönderiyor. İşte böyle zamanlarda insanları mutlu eden bir şey yaptığımızı düşünerek biz de çok mutlu oluyoruz. Üstelik bu hikayelerden biri happn ofisinde gerçekleşti. Kurucu ortaklarımızdan, şu anda da happn’ın CTO’su olarak görev yapan bir arkadaşımız, happn’dan tanıştığı kız arkadaşıyla evlendi ve şimdi bir bebek bekliyorlar. Böyle hikayeler Türkiye’den de geliyor.”

Her 10 İstanbulludan 6’sı tanışma uygulaması kullanmış

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.