Şampiy10
Magazin
Gündem

Yalnızsan grip bile ağır geçer

Yalnızsanız kahve bile keyif vermez. Hatta grip de olduğundan ağır yaşanır ya da öyle sanırsınız.

Yeni araştırmalara göre, kendinizi yalnız hissettiğinizde aldığınız grip mikrobu bile daha kötü seyrediyor. Amerikan sağlık psikolojisi dergisinde yayınlanan bir çalışma; grip soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkların, yalnız yaşayan insanların hastalık semptomlarını yüzde 38.5 daha şiddetli hissettiğini ortaya çıkardı. Önceki araştırmalar, yalnızlığın kanser ve kalp rahatsızlığı gibi kronik hastalıklarda olumsuz sağlık sonuçlarıyla ilişkili olduğunu gösterirken şimdiye kadar soğuk algınlığı gibi daha yaygın hastalıkların sonuçlarında rol oynayıp oymadığına bakılmamıştı.

Ne kadar yalnızsanız o kadar hasta oluyorsunuz

Çalışmada, bir soğuk algınlığı virüsü olan rinovirüs 39 ile enfekte olmayı kabul eden 213 kişi para karşılığı deneye alındı. Ve araştırmacılar, katılımcılara soğuk algınlığı yaşatmak için burun damlaları kullandı. Enfekte olanların 213’ünden 160’ı beş gün boyunca otel odalarında tek başına karantinaya alındı. Bu süre zarfında günde üç öğün yemek verildi ve diğer gönüllülerle ve çalışmayı yürüten insanlarla çok az temas kurduruldu. Ayrıca her gün hastalık semptomları kaydedildi. Elde edilen veriler ilginçti. Yalnız insanların soğuk algınlığı bulguları ağır olurken, katılımcıların sosyal ağlarının kalabalık olup olmamasının sonuçları etkilemediği görüldü.

Yalnız insanlar ile olmayanların yaşadığı hastalık aslında aynı.

Yanında bir yakını olmayan kötü hissediyor

Deney boyunca ortaya çıkan kirli dokular toplandı ve her bir katılımcının ne kadar mukus ürettiğine bakılıp bunlar tartıldı.

Araştırmacılar, yalnızların ve yalnız olmayanların dokularında aynı miktarda mukus olduğunu ve yalnızlığın mukus üretiminin artışına dair kabul edilebilir bir artış ortaya çıkarmadığını ileri sürdü.

Bulgular böyle olsa da “iyi hissetmiyorum” algısı, çok hasta olduğumuzu fark etmemiz bizi evde kalmaya yönlendiriyor ve bu durum ciddi ekonomik kayıp getiriyor. 2002 yılındaki bir araştırma soğuk algınlığından sorumlu tutulabilen ekonomik maliyetin 25 milyar dolara yaklaşmış olduğunu ortaya çıkardı.

Sonuç olarak çalışma gösteriyor ki yalnız olanlar aslında kendilerine bakabilecek, yanlarında psikolojik ve fiziksel destek olabilecek bir yakınları olmadığı için hastalığı daha ağır hissediyor.

Yazının devamı...

Erkekler anne arıyor kadınlar ilgi bekliyor

Levent Ülgen ve Goncagül Sunar’ın rol aldığı Yatak Odası Diyalogları, altı yıldır sahnede. Birol Güven’in kitabından uyarlanan ve 250 gösteriye ulaşan oyun doğaçlamalarla farklı bir noktaya geldi. Ülgen ve Sunar ile kadın erkek ilişkilerini konuştuk.

Goncagül Sunar - Erkekler anne arıyor

Kadın ayrıntıda gizli

Oyunun ikinci perdesi erkek ve kadın dünyasındaki farklılıkları çok net anlatıyor. Adamın kirli çoraplarını neden iki defa giydiğine dair bölüm var. Ve biraz daha ayrıntıya girilip erkeklerin doğaları gereği hayatlarını partneri ile paylaşmaması ele alınıyor. Kadınlar her şeyi anlamlandırmaya çalışırken erkekler ise ne var canım bunda diye kestirip atıyor.

Erkek anlık yaşıyor

Kadınlar ilişki içindeyken konuşmayı tercih ediyor. Mesela erkeğin, “Ne düşünüyorsun, neler geçiyor kafandan?” diye sormasını istiyor. Erkek ise bununla ilgilenmiyor. Çok anlık yaşıyor çünkü. Sevgililikte de evlilik de.

Evlilik aşk katili

Oyun, “Evlilik güzel bir ilişkiyi bitirmenin en kısa yoludur” cümlesi ile başlıyor. Katılıyorum. Çoğu zaman aşk katilidir. Araya çocuklar, aile girer. Kafa kurcalayıcı zor bir şey sonuçta. Seyircinin tat almasındaki sebep, neyi anlattığınızdan ziyade, nasıl anlattığınız. Pek çok klişe var oyunda ama o klişeler geçerlidir, evliliğin kendisi klişedir zaten. Bütün bunları enerjimizle tatlı hale getirdik. Ahmet ve İpek varoluşlarıyla öne çıkıyor sahnede.

Kadın iltifat ister

Evlilikle sahip olma duygusu geliyor ya insanlara. Kadınlar gün içinde iltifat duymak ister. Çiçek-böcek hikaye. Bir kadına güzel olduğunu hissettirdiğin anda başka bir şeye dönüşüyor olay. “Bu adam beni hala seviyor, arzuluyor” noktasına varıyorsun.

Herkes ‘ben’ diyor

İnsan doğasına aykırı olan bir şeyi devam ettirmek durumunda kalındığı için evliliği yürütmek çok zor. İnsanlar zaten sabırsız, kişisel gelişim kitapları yaptı bizi böyle. Herkes “Önce ben, önce ben!” diyor...

İpek’le özdeşleştirmiyorum kendimi. Beklentilerim çok farklı çünkü. Ama belki, İpek’in “Başkalarının yanında benimle ilgilenmiyorsun, elimi tutmuyorsun” demesine katılıyorum. Bu çok önemli. Kadına kendini mutlu hissettiren bir şey. İpek başka yerden bakıyor. O genel kadın bakış açısına çok daha uygun.

Düzen kuran mutlu

Erkekler anne arıyorlar ne yazık ki. O zaman anneleriyle evlensinler! İstisnalar da vardır ama böyle. Hayatını kendi idame ettiriyorsa, düzenini kurmuşsa evliliğinde de mutlu olur adam. Bütün tanık olduklarım, filmlerde dizilerdeki durum bu.

Levent Ülgen - Seviştikten sonra uyuma

Herkes yaşıyor bunları

Oyunun adına bakıp da müstehcen zannedilmesin. Her karı-kocanın konuştuğu şeyler bunlar. Ama saklanır ya sanki bir şey olmamış gibi, onları ortaya konuşuyoruz. Esprilerin 50-60 tanesi benim ya da Goncagül’ün özel hayatından. “Eve giriyorsun TV’yle konuşup benle konuşmuyorsun” der mesela eşim. Veya eski pijamalarımı soruyorum “Kirliye attım temizini giy” der. O yüzden ‘atıcı’ karım derim. Veya yastığım vardır onsuz uyuyamam. Nermin adı. Bir de Şermin var kardeşi... Yani bunların çoğu özel hayatımızdan.

Kadın konuşmak ister

Sevişme sahnesini sembolik olarak gösteriyoruz. Kadın seviştikten sonra konuşmak istiyor mesela, adam uyuyor. Kadın da gıcık oluyor. Diyor ki” Evleneli 8 yıl oldu. Sen beni ilk gördüğünde ne düşündün, ne hissettin?”

Oyun evlenmemi sağladı

Final replikleri çok önemli. Bir Türk erkeğinin karısına nasıl davranması gerektiğinin formülü orada var. Çünkü ben bu yüzden evlendim. Boşanmıştım ve tövbe etmiştim. Oyunla beraber şunu öğrendim ki, evlenmekten değil, bunu sürdürememekten korkuyormuşum. Oyundaki Ahmet gibi davranmazsam evliliği sürdürebilirim dedim.

Tek derdin seks

İşte oyunun bağlamı burada ortaya çıkıyor. Kadın, “Senin tek derdin, yemek yiyip sevişmek, uyumak. Beni al sinemaya, yemeğe götür bir şey yap” diyor. Yani oyun onun üzerine başlıyor. Bulaşık yıkarken erkek dikiliyor karşısında. Kadının hazırlanmaya ihtiyacı var bir de yani.

Erkek, “Bugün yeni şeyler öğrendim, kadınların orgazmları yalanmış çoğu taklit yapıyormuş” diyor. Kadına soruyor, o da, “Yapmak zorunda kalıyorum” diyor. Erkek de çıldırıyor. Kadın, “Dizi seyredeceğim. Sonunu kaçırmamak için orgazm taklidi yapıp hemen kurtuluyorum” diyor. Yapmayan var mıdır?

Mum ışığını görmeyiz

Düşünün barışma yemeği yenecek, kadın erkeği kovmuş acımış geri çağırmış. Adam, mum ışığını farketmeyip, yahu elektrik mi kesildi diye soruyor eşine şaşkınlıkla. Sevgiliyken daha titiz erkekler. Evlilikten sonra kalkıyor o titizlik.

Kadınla başa çıkılmaz

Erkekler evlenecekken beyaz bayrağı eline almalı. Mümkün değil kadınla başa çıkmak. Annemden, eşimden, kızımdan biliyorum, yok yani. Her Türk erkeği kendi dediğinin yapıldığını zanneder halbuki öyle değil. Hep kadınların istediği olur.

Yazının devamı...

Kedilere piyano çalan adam

Sarper Duman ve 13 kedisi 400 bini geçen hayran kitlesine her gece yepyeni fotoğraf ve videolar ile merhaba diyor. Özellikle Duman ve piyanist kedisi büyüleyici performansları ile herkesi etkiliyor. Onların evine konuk olduk...

Sarper Duman adı hayatımıza kedilerine piyano çalan adam olarak girdi. Duman’ın instagram hesabındaki video ve fotoğraflar ona 400 bine yakın takipçi ve haklı bir ün getirdi. Hepsini sokaktan yaralı ve yardıma muhtaç olarak bulduğu 13 kedisi ile yaşayan piyanist Duman’ın kendi adına da bir sanat merkezi var. Müziğe 6 yaşında evde org çalarak başlayan İTÜ Konservatuar mezunu Duman’la müzikten çok kedi aşkını konuştuk.

Okul harçlığı ile kedilere mama alırdı

“Hayvan sevgisinin sonradan geliştiğini düşünmüyorum. Bu sevgiyle doğduğumuza inanıyorum. Kişisel sevgi maceramdan bahsedecek olursam da; Çocukluğumda her yaz köye giderdik. Orada anneannem dedem ve ailem hayvanlara karşı hep şefkatli, merhametliydi. Ninem bir gün bahçesine giren bir yılanı fırsatı olmasına rağmen öldürmemiş, doğasına salmıştı, yaşamak onun da hakkı demişti. O kararı bütün canlıların yaşam hakkı konusunda aklımda hep önemli yer edinmiştir. Öyle bir ailede büyümemin etkisi büyük tabii hayvan sevgim de. İlkokuldayken okul harçlığımla kedilere mama alır, okuldan eve gidene kadar gördüğüm kedilere verirdim. Zamanla her gün geçtiğim saatleri ezberlemişlerdi. “

Hayvanlar yaşam mücadelesi veriyor

Özellikle hasta ve yardıma muhtaç olanları seçiyorsun...

Hepimiz günlük ve iş hayatımızda, tüm insan ilişkilerimizde nelere göz yumuyoruz? Yaşadığımız dönem, insanların sahteleştiği, ikilli ilişkilerin stratejik hamlelerle ilerlediği, samimiyetten uzak bir dönem. İnsanlarda ikiyüzlülüklere, stratejilere, tamamen çıkar üstüne kurulmuş ikili ilişkilere göz yumuyoruz da, en saf haliyle seven, bebek gibi kirlenmemiş duygularıyla yaşam mücadelesi veren hayvanların tuvaletine, tüyüne mi göz yumamayacağız?

Telefonu sattı kediyi ameliyat ettirdi

“Hayatımda birçok güzel gelişmeye vesile olan piyanist kedimle, hayatımın maddi açıdan en zor sürecinde karşılaştım. Bir çöp poşetinin ağzı bağlanmış şekilde, çöp konteynırına atılmış, ölüme terk edilmişti. Eve giderken tesadüf eseri sesini duydum, poşeti yırttığımda, ayağı kırık, yaralı bir halde onunla karşılaştım. Cebimde param yoktu fakat onu öyle bırakamazdım. Telefonumu sattım ve ameliyat ettirdim. Şimdi maşallahı var. Maddi olarak tabii ki zorlanıyorum ama piyano dersleri vererek bir şekilde başa çıkmaya çalışıyorum.”

Sevgilim olacaksa hayvan sevmeli

Sevgilin var mı ve kedilerle olan yaşamını paylaşıyor mu

Yok. Bir kız arkadaşım olacaksa, hayvanlara karşı en az benim kadar hassas olmalı, benimle sokak beslemelerime gelmeli, yeri geldiğinde veterinerlerde sabahlamalı, kısacası önceliği hayvanlar olmalı. Ve geceyi gündüzden daha çok sevmeli. Ayrıca ben oldukça duygusal, plansız şeffaf ve sakinliği seven bir insanım. Böyle birine rastlarsam olabilir.

Agresif hayvansever imajı artık yıkılmalı

“Türkiye’de hayvanların kurtuluşu için toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Agresif hayvan sever imajının yıkılması, tüm zorluklara rağmen bu farkındalığa insan kazanabilmek adına hayvan severlerin daha güler yüzlü, daha ılımlı davranması gerekiyor. Hayvan severlerin ve derneklerin ‘kim daha hayvan sever’kavgasını bırakıp, kişisel egolarını bu kutsal davadan uzak tutup, el ele vermesi gerekiyor.

Mucize’nin durumu herkese örnek olsun

Türkiye’de hayvanların kurtuluşu nasıl mümkün olabilir ve senin çocukları biraz anlatır mısın?

Son olarak 1 ay önce felç olduğu için ötenazi yapılması uygun görülen fakat karşı çıktığım, Mucize adını verdiğim ve adının hakkını vererek yürümeye başlayan Mucize’nin hikayesine istinaden, ötenazi kararı verilmeden önce, bu aşamada olanların profilime bakarak, Mucize’nin tüm sürecini görmelerini tavsiye ediyorum.

Yazının devamı...

Seramik tutkusu iddialı takı tasarımlarına dönüştü

Sunucu Hande Demirel sanat tutkusunu seramik takı çalışmalarıyla şekillendiriyor ve iddialı tasarımlar yapıyor.

Hande Demirel, Bloomberg HT’de sabahları radyo programı, hafta içi saat 14:00’den itibaren de Piyasa Hattı isimli programı sunuyor. Piyasa oyuncuları ile verileri yorumlayıp, şirket stratejileri üzerine konuşuyor. Ancak onun sanat tutkusu öylesine bir aşamaya gelmiş durumda ki seramik çalışmaları bu defa takılara dönüştü. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitirip gazeteci olan Demirel, “Seramik benim için bir tutkuydu ve içimde kalmamalıydı. Çeşitli objeler üzerinde çalıştım ama seramikten takı yapmak gibi hayalim yoktu.”

Profesyonel ve sanatsal tasarımlar ortaya çıkmış. Profesyonel biri seramiklerimi değerlendirsin istedim. Zeynep Ateş’le tanıştım. Bir mimar. Gümüş takı tasarımı yapıyor. Sosyal medyada satıyor. Seramiklerimi beğendi. “Takı yapmak gibi bir fikrim var, bunları alıp değerlendirir misiniz?” diye sordum. Olumlu yanıt verdi. Beraber fikir alışverişi yapa yapa güzel birkaç model çıkardık ortaya.

Önceden çalıştığın parçalar mı?

Başka şeyler yapmıştım. Duvar panoları, tabak-çanak gibi. Tıpkı değerli bir taş gibi insanların seramiği kullanmasını istedim.

Takıların formlarına birlikte mi karar veriyorsunuz?

Tamamen benim parçalarım. Zeynep Ateş üzerine bir şeyler koydu. Birbirimizin de hayal gücünü tamamen tetikledik. Başlangıcımız böyle oldu.

Kendi atölyemi evime kurdum

Yazının devamı...

Sevdiklerini “Aşk”tan öldürüyorlar

Vatan Şaşmaz bir otel odasında eski manken Filiz Aker tarafından öldürülünce takıntılı aşk ve aşıklar yine gündeme geldi. İlişkiyi saplantı haline getiren kişilik özellikleri ve tedavi yöntemlerini uzmanlarla konuştuk.

Takıntılar üzerine çalışan uzman psikolog Zehra Erol, romantik aşkın ilk aylarında her an sevilen kişiyi istemenin normal olduğuna dikkat çekiyor.Erol’a göre, iki kişi gerçekten aşk yaşıyorsa birbirine saygı gösterir, ihtiyaçlarını önemser. Herkes bazen kıskançlık yaşar. Ama aşırıya kaçarsa sıkıntı verir. Takıntılı aşklarda kıskançlık çok yıkıcıdır ve aşırı durumda intihar - cinayet açısından risk oluşturur. Takıntılı aşk; sahip olma arzusunun baskın olduğu, reddedilmeyi kabul edemeyen ve başarısızlık olarak gören, duygularını aşk ile tanımlasa da öfke, kaygı, hırs duygularının belirgin ve yoğun yaşandığı bir süreçtir.

Tehlikeli takıntılı aşıklar

Tehlikeli takıntılı aşkta duygularda aşırılık obsesyona dönüşür. Kişinin sosyal yaşam ve kişisel amaçlarına ilgisi azalır. İlgi kaynağı aşık olunan kişidir. Ve onun ilgisi istenir, bu yeterli olmadığında acı, kaygı, üzüntü vardır. Bu kişiye olumlu tepki vermek takıntısının devamı için pekiştireç görevi görür. Bu insanlar aşık olduklarını gözetler, yaşamındaki süreçlere hakim olma ve kontrol edebilme arzusu vardır ve bu istek ilişki sürecinde de, ilişki bittikten sonra da devam eder. Saplantılı kişi aşık olduğu kişinin üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak ister. Birliktelik sürecinde olduğu gibi sonrasında da ‘hayır’ı cevap olarak kabul etmez. Evet dedirtene kadar çabalar.

Sahip olmak önemli

Yazının devamı...

Hangi bölgede tatil yapmak kaç kalori aldırıyor

Tatile çıkmak dinlendirici ve insanı özgür kılıyor ama her bölgesinde ayrı lezzetler barındıran Türkiye’de tatilden kilo alarak dönmek de var. Diyetisyen Emre Uzun anlattı.

Tatil demek, yeni şehirler, yeni insanlar ve yeni tatlar tanımak demektir… Ve bunların tadını çıkarırken aynı zamanda iştah kabartan, kalorili lezzetlerin de tadı çıkarıyoruz. Çünkü bulunduğumuz şehrin yöresel lezzetlerini de tatmak istiyoruz. Tatil yaptığımız bölgeye göre tercih ettiğimiz yemekler de değişiyor. Peki, Anadolu’nun hangi bölgesinde neler yiyeceğiz ve nasıl dengeleyeceğiz, ayrıca sonrasında nasıl kilo vereceğiz?

Marmara Bölgesi’nde tatilden sonra tempolu yürüyüş şart

Marmara Bölgesi’nde Bursa’da İskender, Edirne’de ciğer tava yemeden olmaz. 300 gram bir İskender kebap 580 kalori. Bunun yağa dönüşmesini engellemek 2 saat bisiklet pedalı çevirmek gerekiyor. Diyelim günümüzü Tekirdağ’da geçireceğiz. Tabi ki kahvaltımızda; cizlemenin tadına bakacağız. 1 porsiyon cizleme 100 kalori. Yanında diğer kahvaltılık ürünlerle yaklaşık 400 kalori alınıyor.

Öğle yemeğinde yenilecek kandilli mantının porsiyonu 400 kalori. Akşam yemeğinde adeti 50-60 kalori olan Tekirdağ köftesi yenebilir. Yanında salata tüketilebilir.

O kadar geldim Trakya rakısını içmeden mi gideceğim diyorsak aşırıya kaçmadan tatil süresince günde ortalama 1 kadeh/şişe/duble’yi geçmemeye gayret etmeliyiz. Ama o günlerde mutlaka su tüketimimizi yaklaşık 1 litre kadar artırmalı ve gün içindeki öğünlerimizi hafifleterek dengelemeliyiz. Örneğin, o gün tatlı hamur işi vb. hiçbir kaçamağımız olmasın, gün içinde 2-3 porsiyon meyveyi azaltıp, akşam yemeğinde et yerine sebze yemeği yiyelim.

Ve tüm bu yiyeceklerin vücutta yağa dönüşmemesi için fiziksel aktiviteyle dengelememiz gerekiyor.

Zeytinyağı ile ünlü Ege’de kumruya dikkat

İzmir’de boyozlu, baharatlanmış sızma zeytinyağlı, İzmir tulum peynirli, kırma yeşil zeytinli, bol yeşillikli ve ev yapımı turunç reçelli güzel bir ege kahvaltısı ile güne başlamadan olmaz. Bu kahvaltı; 1 porsiyonu yaklaşık 250 kalori içeren boyozla birlikte en az 500-600 kalori. Kahvaltı sonrası 45 dakikalık bisiklet turu fazladan aldığımız kalorileri dengeler. Öğle yemeğindeki 1 porsiyon kumru 350 kalori. Bunu yarım saat yüzerek dengeleyebilirsiniz.

Akşam yemeğinde ise ızgara balık ve adını bile duymadığınız otları deneyin. Otlar taze, haşlanarak, kavrularak yeniyor. Böyle bir akşam yemeği ile 500 kalori enerji almış olursunuz.

İç Anadolu yemekleri karbonhidrat zengini

İç Anadolu ‘da Kayseri’ye gidenleri bol hamur işli bir kahvaltı sizi karşılıyor ve yanında pastırma olmadan olmaz. 75 kalori olan 1 porsiyon pastırma 20 dakikalık yürüyüş, 600 kalori olan kahvaltı ise bir saatlik yürüyüşle yakılır. Kayseri denildiğinde akla ilk gelen yemek mantı. Porsiyonu 350 kalori içeren mantı da 1 saat yürüme ya da yarım saat koşu ile yakılıyor.

Akşam yemeğinde ince hamur üzerinde salçalı, kıymalı, soğanlı harçla hazırlanan ve yoğurtla servis edilen yağlamayı tercih ettiğinizde 550 kalori almış olursunuz. Bunu ise yaklaşık olarak 80 dakika koşarak dengeleyebilirsiniz.

Akdeniz’de sebze değil kebap öne çıkıyor

Adana’da kahvaltıda ciğer, paça çorbası içilir. 1 porsiyon ciğer şiş 300 kalori. Öğlende 1 porsiyon adana kebap yerseniz 360 kalori. 1 saat yürüyerek yakılabilir. 1 porsiyon tantuni 380 kalori ve ve tatlı olarak künefe ise yaklaşık 380 kalori içeriyor. Fazla miktarda yağ ve şeker içerdiğinden dolayı istenmeyen kiloların başlıca sebebi olabilir.

Öncelikle işe doğal beslenerek başlamalı ve toksinlerden arınmak için çaba göstermeliyiz. Detoks aslında bu konuda tam da istediğimiz şey. Yani sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu ana öğünler, sebze ve meyve sularının içildiği ara öğünler, tam tahıl ekmeği, kuru baklagiller, balık, yoğurt, yağlı tohumlar, probiyotik ürünler ve bol sıvı desteği evimizde kolaylıkla uygulayabileceğimiz arınma programlarının içerisinde yer almalıdır. Bu sırada kaybedilen sıvı ve elektrolit dengesini yerine koymak için gün 2,5-3 litre su, 1-2 şişe maden suyu çok önemli.

Kolesterol artıran Karadeniz mutfağı

Karadeniz’de kahvaltıda mıhlama ve bir iki dilim mısır ekmeği iyi gider. 1 porsiyon mıhlama 490 kalori, iki dilim mısır ekmeği 160 kalori. Yani kahvaltıda toplam 650 kalori alınıyor. Bu kaloriler 1 saat yüzerek dengelenebilir. Ara öğünde omega-3 deposu, ortalama 120 kalori olan 10 fındık yenebilir. Öğle öğününde 280 kalori olan bir porsiyon hamsili pilav yenebilir. Bu, yaylalarıa 50 dakika yürüyüş demek.

Tatlı severler 1 dilimi 200 kalori olan Laz böreğini yiyebilir.

Akşam 1 porsiyonu 120 kalori içeren karalahana sarması ve sonra bol hareketli günler gerek.

Güneydoğu et ve tatlı demek

Güneydoğu Anadolu mutfağı denince Antep geliyor akla. Katmerli kahvaltı yanında bir bardak süt içilince 600 kalori alınıyor. Öğle yemeğinde lahmacu yiyeceksek; 1 adet lahmacun (80gr) 160 kaloriye mal oluyor. Bunu yakmak için 30-45 dakika basketbol oynamak gerekiyor. 40 gramlık bir dilim baklavayı tüketmenin faturası 240 kalori. Onu yakabilmek için ise hiç durmadan 1 buçuk saat dans etmek gerekiyor.

Akşam beyran çorbası, yanına bir de güneydoğu ile özdeşleşmiş meşhur içli köfteyi tüketince 600 kalori alınıyor. Bunun için bir saatlik koşu gerekir.

En yüksek kalori Doğu Anadolu’da

Doğu Anadolu’da Van kahvaltısı yapılır. Otlu, örme peynir (230 Kkal) bal, yayık tereyağı, sucuklu yumurta, kaymak çok tüketilen yiyecekler. Öğle yemeğinde Van’ın kavurmalı uşgun ekşilisi yenebilir. Tandır ekmeği iyi bir eşlikçidir. Bir adet tandır ekmeği yaklaşık 440 kalori. Porsiyonun dörtte birini tüketilince kavurmalı uşgun ekşilisiyle beraber 600-700 kalori alınır. Bunun için yaklaşık 2 saatlik yürüyüş gerek, Tabi ardından hafif bir akşam öğünü tercih etmeliyiz. Ve ayrıca Van gölü etrafında yaklaşık 1 saatlik bisiklet turu yenilenlerin yakılmasını sağlayabilir.

Tatilde alınan kilodan kurtulma tüyoları

Tatil boyunca kaçamak üstüne kaçamak yaparsak vücut ağırlığımızda haftada ortalama 2 kg artış görürsek şaşırmamalıyız. Peki dönüşte nasıl bir arınma programı uygulamalıyız?

Tatile gidip 2 kilo alarak dönmeyin

Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme Uzmanı Tuba Örnek bölgelere göre menü önerileri verdi.

EGE BÖLGESİ

Kahvaltı: (700kkal)

- 1 boyoz,

- 2 yemek kaşığı zeytinyağı

- 5 zeytin

- domates, salatalık,

- 2 dilim İzmir tulumu

- 2 yemek kaşığı incir reçeli

Öğle: (700 kkal)

- Trança çorbası

- 2 adet enginar dolması

Akşam: (510 kkal)

- Balık

- Zeytinyağlı börülce

5 adet zeytinyağlı yaprak sarma

Toplam 1910 kkal.

AKDENİZ BÖLGESİ

Kahvaltı: (505 kkal)

- Yarım peynirli gözleme

- 1 kaşık turunç reçeli

- 2 kaşık çökelek

- Domates

- 3 zeytin

Öğle: (730 kkal)

- Analı kızlı çorba

- 4 yemek kaşığı Borana

- 1 porsiyon Kabak tatlısı

Akşam: (500 kkal)

- Adana kebap

- 1 bardak şalgam suyu

- yeşillikli salata

- süzme yoğurt

Toplam 1735 kkal.

MARMARA BÖLGESİ

Kahvaltı: (420 kkal)

- Yarım Simitl 1 dilim yumurtalı ekmek

- 2 kaşık çeçil peyniri

- 1 kaşık reçel

- Domates salatalık

Öğle:(550 kkal)

- 1 porsiyon yeşil mercimek

- 4 pilav

- Çengelköy salatası

Akşam: (950 kkal)

- 1 porsiyon Bursa İskender

- 1 bardak Susurluk ayranı

- salata

Toplam 1920 kkal.

KARADENİZ BÖLGESİ

Kahvaltı: (410 kkal)

- Çay

- 4 yemek kaşığı Mıhlama

- 2 dilim mısır ekmeği

- 1 yemek kaşığı dut pekmezi

Öğle: (700kkal)

- 4 adet karalahana dolması (yoğurtlu)

- 1 adet laz böreği

Akşam: (630 kkal)

- Hamsili pilav

- Fasulye turşusu

Toplam 1740kkal.

İÇ ANADOLU BÖLGESİ

Kahvaltı: (550kkal) - 1 adet bazlama

- 2 dolu yemek kaşığı bez tulum peyniri

- 1 dilim Küflü peynir

- 1 yemek kaşığı çemen

- Yeşil biber Öğle: (650kkal)

- Tarhana çorbasıl 4 dolu yemek kaşığı ankara tava

- Ayran

Akşam: (550kkal)

- Kayseri mantısı l Salata

Toplam 1750 kalori.

550 kalori 80 dakika koşarak yakılabilir

D.ANADOLU BÖLGESİ

Kahvaltı: (560kkal)

- 1 adet Van çöreği l 2 dilim Van otlu peynir l 1 dilim Kars kaşarı

- 1 haşlanmış yumurta l 3 adet zeytin Öğle: (500kkal)

- 1 kase Ayran aşı çorba l

-1 adet Kars böreği

Akşam: (800kkal)

- Cağ kebabı

- 4 yemek kaşığı Börülceli bulgur

Toplam 1860kalori.

G.DOĞU ANADOLU

Kahvaltı: (710kkal)

- 1 adet Diyarbakır çöreği/ katmer

- 2 Antep peyniri l 2 yemek kaşığı Jaji l 1 yemek kaşığı zahter

Öğle: (500kkal)

- 2 adet İçli köfte (haşlanmış)

-1 bardak Ayran

Akşam:

(700kkal) l İslim kebabı l 4 yemek kaşığı Pilav l Şalgam

Toplam 1910 kkal.

Yazının devamı...

Turizmin geleceği macera turlarında

Dünyada macera olsun diye 400 milyar dolara yakın para harcanıyor. Doğa ve macera turizmi ise yıllık yüzde 20-30 büyüme gösteriyor. Bu da tüm ülkeleri olduğu gibi Türkiye’yi de macera turizmine yatırım yapmaya zorluyor.

Doğa turizmine ilgi giderek artarken, doğada yapılan macera turizmi dünyada trend haline geldi. Tüketicilerin 3’te 1’i çevreye duyarlı tatil için yüzde 2 ile yüzde 40 arasında daha fazla ödemeye gönüllü. Seyahat eden insanların yüzde 15’i macera sporlarını tercih ediyor. TÜRSAB, Türkiye’de sadece gençlerin rağbet ettiği düşünülen bu alanın yabancı turistleri ülkeye çekmek için çok önemli bir seçenek olacağı görüşünde. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, Macera Turizmi ve Ticaret Birliği verilerine göre doğa turizminin büyüklüğü 400 milyar dolar civarında. Bunun içinde macera segmentinin payı ise 263 milyar dolar düzeyinde. Böyle olunca turizmde boy gösteren birçok ülke macera düşkünü turisti kendisine çekmeye çalışıyor. Raftingten yamaç paraşütüne, balondan, dalış sporlarına kadar birçok alanda potansiyeli bulunan Türkiye de bu maceradan pay istiyor. Türkiye ve dünyada bu alandaki gelişmeleri masaya yatıran TÜRSAB tarafından hazırlanan rapora göre, Türkiye’de çok acil olarak doğa ve macera turizmi stratejisi planı yapılması gerekiyor.

Potansiyelimiz yüksek

Türkiye’de 3 bini aşkın koruma altında alan var. Ve doğa turizmi geliştirmek için 81 ilde 527 adet doğa turizm alanı belirlendi. 420’den çok kuş türünün yaşadığı Türkiye’de, Avrupa’da tespit edilen yaklaşık 12 bin bitki türünün, 9 bini yetişiyor.

“Doğaya duyarlıyım” diyen 1 milyar insan var

- Tüketicilerin 3’te 1’inin çevreye duyarlı tatiller için yüzde 2 ila yüzde 40 arasında daha fazla ödeme yapmaya gönüllü oldukları vurgulanıyor.

- Seyahat eden insanların yüzde 98’i kendini çevreye duyarlı addediyor. Bu da 1 milyardan fazla kişiye tekabül ediyor.

- Seyahat eden insanların yüzde 79’u çevreye duyarlı tesislerde konaklamak istiyor.

- Seyahat eden insanların yüzde 20’si milli parkları ziyaret etmeyi tercih ediyor.

- Seyahat eden insanların yüzde 15’i alışılmadık macera sporlarını tercih ediyor.

Kapadokya balon turları

Kapadokya’ya giden her turist mutlaka balon turlarını deniyor. Sabah saatlerinden itibaren hava rüzgarsız ve yağışsızsa, gökyüzünü balonlar kaplıyor. Her yıl ortalama 1 milyon kişi katılıyor. Balonlar 1000 -5500 feetlik yüksekliğe çıkarak güneş doğuşunu, vadi içlerine girerek peri bacalarını ve vadi manzaralarını misafirlere izletiyor. Uçuş sona erince de kutlama ve parti yapılıyor. Bazı firmalar hatıra olarak uçuş sertifikası ve balon şapkası veriyor. Konuklar tekrar otellerine bırakılıp etkinlik sona eriyor. 60 ve 90 dakika uçuşları var. Fiyatları ise 150 Euro’dan başlayıp, 250 Euro’ya kadar çıkabiliyor.

4x4 Jeep Safari keyfi

Maksimum 3 saat süren bu turların fiyatı 100 TL civarında. Türkiye’de jeep safari ve off road ülkemizin saklı kalmış güzelliklerini keşfetmek için en ideal, adrenalin dolu aktivitelerden biri. Aracı kendiniz ya da rehber kullanabiliyor ve konvoy halinde ilerliyorsunuz.

Yamaç paraşütü

Fethiye Babadağ’dan aşağı paraşütle atlamak için önceden otel gibi önceden rezervasyon yapılıyor. Uçuş Süresi 25-45 dakika ve maksimum ağırlık 100 kg olması lazım.Uçuş Saatleri 9, 11, 13, 15, 17 arasında. Mayıs-Haziran-Ekim aylarında kişi başı 260TL.

Dalış turlarının cenneti Kaş

Dalış teknelerinde öncelikle kullanıcıların rahatı düşünülüyor. Malzeme askıları, soyunma bölümü, bar, duş, wc, fotoğraf ekipmanları için hazırlık ve temizleme masaları var. Brifingler ve eğitimler, Türkçe, İngilizce ve Fransızca olarak veriliyor. Ekipmansız dalış 70, tek dalış 399 ve 10’lu dalış ise 1190 TL.

Uzunetap bizi ultra maratonla tanıştırdı

Argos in Cappadocia Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü, Türkiye’yi ultra maraton ile tanıştıran Uzunetap şirketinin kurucusu Gökşin Ilıcalı macera turizmini anlattı.

Ne zamandan beri bu tür turları düzenliyorsunuz?

2008 yılında doğa sporlarına başlamak istedim. Doğa sporlarının en zor kategorisi ultra maratondu. Türkiye’de ultra maraton yapan yalnızca iki kişi vardı. O dönem Likya Yolu da yeni işaretlenmişti, 300 kilometre ve çok güzel bir yerdi. 2010 yılında ilk defa ultra maraton yaptık, 14 kişi katıldı. Sonra arkasından Kapadokya’da yaptık. Bu iki maratonla, aradan 7 yıl geçti, şimdi Türkiye’de ultra maraton koşan 1000’in üzerinde kişi var. Tematik şeyler de yapmaya başladık.

Garmin Runfire Tuz Gölü Ultra Trail’den bahseder misiniz?

Tuz Gölü benzersiz bir tecrübe. Bir Tuz deryasının ortasında, 20-30 kilometre tuz içinde olmak çok enteresan bir deneyim. Mesela Longest Night etkinliği de yapıyoruz. Ormanı işaretliyoruz Çekmeköy’de. Koşucu ve bisikletçiler oluyor. Sabah gün ışıyana kadar devam edilebiliyor. Işıklarla ateşböceği gibi ilerliyoruz. Bu da çok ilginç oluyor.

Dolunay’da Kapadokya vadilerine yürüyüş...

21 yıldır buradayım. Kapadokya’ya gelip, yalnızca kilise, müze vs gezmek olmuyor. Dolunayda vadiler inanılmaz güzel oluyor. Dolunayın ışığıyla hiçbir şey kullanmadan yürümek mümkün. O vadide kır kahvesi var, çayımızı içiyoruz. Konser aktivitemiz oluyor kilisede. Kapadokya’nın başka bir yüzünü göstermiş oluyoruz.

Acayip etkileniyorlar. İçindeki sürprizler de güzel oluyor. Zor bir parkur değil, 5 kilometre. Gece olduğundan

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.