Şampiy10
Magazin
Gündem

Suyla incelirken sağlığınızı koruyun

Yaz sıcaklarında spor yaparak zayıflamak en zor aktivitelerden biri. Hele de pedal çevirmek işkence gibi gelebilir. Oysa suyun içinde pedal çevirerek form tutmak isterseniz bunun için seçenek var…

Yaz sıcaklarında pedal çevirerek form tutmak isterseniz havuza bile gitmeden, üstelik bir mekanda tek başınıza keyifle gerçekleştirebiliyorsunuz.

Hydroshape adı verilen bu yöntemi Türkiye’ye getiren genç girişimci Mehmet Özarslan’ın sistemle tanışması ilginç. “Sık sık Paris’e giderim. Bir iş gezisinde birçok kişinin başına gelen benim de geldi ve bel ağrılarım tuttu. Bir Kineterapist ile tanıştım ve bana ağrılarım için bir merkez önerdi. Fizik tedavi merkezi olduğunu sandığım için moralim bozuldu. Sonra o merkezde Hydroshape cihazını kullanınca ne kadar zevkli ve sportif olarak tatmin edici olduğunu fark ettim, ağrılarıma da çok iyi gelmişti. Daha sonra bu cihazların asıl işlevinin ağrıları azaltmaktan çok selülit tedavisi, sağlıklı kilo kaybı, lenf drenajı sağlaması, sıkılaşma olduğunu öğrendim.

Kısa bir zaman sonra cihazların Türkiye distribütörü oldum. 2016’dan bu yana cihazların satışını yaparken, tüm cihazların yer alacağı; eğitimden konsepte tam bir hizmet verebileceğimiz kendi yerimiz de olsun istedim. Ve sistemin adını Slimwell Konsept koyduk.”

Bizim oluşturduğumuz konsept içinde; Suda pedal çevirmek veya vakum ortamında koşu bandı, elektrikli uzak doğu masaj cihazı ve rahatlama masajı yapan dinlenme koltuğu yer alıyor.

Hydroshape ile varis ve ödem sorunu çözülebilir

Hydroshape en basit haliyle suda pedal çevirmektir. İlk olarak İtalya’da fitness ve fizik tedavi merkezlerinde yüksek kalori yakımı, lenf drenaj (ödem atımı) ve selülit tedavisindeki başarılarından dolayı kullanılmaya başladı, oradan Avrupa ve Amerika’ya yayıldı.

Aquabiking konseptini, tek kişilik bir makinede, 16 hidromasaj ünitesi, renk terapisi, suya ilave edilen inceltici aromaterapik yağlar/tuzlar ve ekolojik bir teknik oda ile birleştirerek patentli “Hydroshape”i yarattı. 2014 itibarı ile sadece Fransa’da 300’den fazla aquabiking merkezi var, hızla büyüyen talepleri karşılamak için iki yılda bu sayının 600’e ulaşacağı tahmin ediliyor.

“Hydroshape” size egzersiz ve inceltici terapileri bir arada sunan bir konsept. Suda yapılan diğer egzersizler gibi sadece formu korumak amaçlı değil, varis ve ödem tedavilerine yardımcı olmak, sakatlanan sporcuların rehabilitasyonu ve ileri yaş egzersizlerinde de kullanılıyor.

Çalışan bir kadın kullanıcı iseniz; saç kurutma, makyaj silme derdiniz olmayacak, çünkü sadece belinize kadar su içindesiniz.

Dünyada kullanan ünlüler

PippaMiddleton, Beyonce, LaureManaudou (Fransız milli yüzücü), Kate Middleton, NolwennLeroy, MelanieLaurent, BritneySpears; Hydroshape kullanıcısı.

Özarslan’a göre, konsepte dahil olan diğer etkili cihaz ise; 2500 yıllık Uzakdoğu masaj tekniğinin ileri teknoloji ile günümüze uyarlanmış hali Rollshape. Klasik masajda kullanılan el masaj aletlerinin, teknolojik donanıma sahip versiyonu olan bu cihaz; güçlü etkisi sayesinde selülitle savaşta büyük bir başarı sağlıyor. Kromoterapi, kolajen, hava iyonizasyonu ve kızılötesi özellikleri ile de kan dolaşımını artırarak; yumuşak doku zedelenmesi, kas spazmı, eklem ve kas ağrıları ile toksin ve ödem atımına, sarkan vücut problemlerinde etkili çözümler sunuyor. Tüm cihazların kullanıldığı bu zayıflama prosedürü, 1,5 saat süre ile spor salonunda geçireceğiniz aynı zaman diliminden daha etkili bir spor imkanı yaratıyor.

Hidro masaj dolaşım bozukluklarına etkili

Dr. SergeHosana, “Suyun içinde bulunan hidro masajın bisikletle birleşimi ve cromoterapi (renk terapisi) incelme, zayıflama, daha iyi bir kan-lenf dolaşımı alanında etkili sonuçlar elde etmeyi sağlıyor” diyor. Dolaşım Bozuklukları ve Kardiyovasküler Hastalıklar Uzmanı Dr. PhilippeBlanceMaison ise suda egzersiz yaparken, suyun gittikçe güçlenen direnci dayanıklılığı artırdığını belirterek şunları anlatıyor, “Ayrıca, su jetlerinin ürettiği akım, vücuttaki fazla yağların atılmasına yardımcı.Yağ yakmanın halihazırda mevcut iyi yöntemi suda pedal çevirmek. HydroshapeAquabiking; damar ve lenf ağlarının giderilmesini, selülitlerin azalmasını sağlıyor ve vücutta su tutulmasını engelliyor” diye anlatıyor.

Faydası ne kadar?

Pedal hızınıza göre her seansta 300 ila 500 kalori yakarsınız. Bu 45 dakikalık Zumba dersine eşdeğer.

Yazının devamı...

Sıcak hava dalgası aslında bir afettir

Suyun içinde boğuluyorsunuz hissi yaratan nemli sıcaklar giderek artıyor. Bunaltıcı havalarla başa çıkma yöntemlerini Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu anlattı.

Temmuz ayı ile birlikte malum yaz sıcaklarının ilk dalgası Türkiye’yi vurdu. Birkaç gündür nem iyice arttı. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na göre; bize kendimizi kötü hissettiren şey, yoğun nem ve bu sıcakların yılın ilk sıcak hava dalgası olması. Kadıoğlu, “Bu yılın ilk sıcağıyla karşılaştı insanlar. Önümüzdeki haftalarda sıcaklar yine gelecek ama ilk dalga kadar problem olmayacak, çünkü vücutlar alışacak. Ancak, bundan sonra yaşanacak tehlike ise aynı sıcakların kendini gece de hissettirecek olması. Önümüzdeki günlerde gece ve gündüz sıcaklığı ayrıca nemli olacak. O zaman insanların vücutları tüm gün nemle mücadele edecek ve hiç dinlenemeyecek. Esas sıkıntı o zaman. Bu nedenle insanların yayla gibi yüksek yerlere gitmesi lazım. Bu bir yaşam tarzı olmalı. Oysa gerçekte bakınca pek çok kişi sıcaktan bunalıp daha sıcak olan Güney’e gidiyor. İstatistik yok ama bu durumda ölümler artıyor” diyor.

“Sıcak hava için birey olarak önlem alırken dışarıdaki açık hava işlerinin zamanlaması önemli. 10-16 arası güneşte kalmayı gerektirecek iş yapılmamalı. Çocuklara hep, ‘gölgeni görmüyorsan gölgeye kaç çünkü güneş ışınları dik gelir’ deriz. Bunu önemsemeli. Bol sıvı almalı. Bol giyinmek lazım. Güneş gözlüğü mutlaka kullanılmalı. Bu aylarda okullar tatil olduğu için çocuklar sokakta oluyor ama güneşin altında kalmasınlar. Çocukken görülen güneş yanıkları ileri yaşta cilt kanseri riskini yüzde 50 artırıyor. Güneş ışığı sağlıklı ama evde yine de güneşlikleri örtmeli.”

Acil yardım planı olmak zorunda

Gelişmiş ülkelerin “Sıcak Hava Dalgası Afet Müdahale Planı” var. Çünkü, sıcak yaz günlerinde ısı ile nemin birleşimi ölümlere sebep olur. ABD’de 1936-1975 yılları arasında 20 bin kişi hayatını sıcak hava dalgalarından dolayı kaybetmiş. 2003 Ağustos’unda ise Fransa ve İspanya civarında sıcak hava dalgaları nedeniyle 35 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Türkiye’de ise sıcak hava dalgalarının tetiklediği ölümler ile ilgili yeterli veri bulunmuyor; yani kayıt dışıdır! Sıcak ve nemli bunaltıcı günlerde hissedilen sıcaklıklar 40.6 derece C ve daha yüksek olması durumuna “sıcak hava dalgası” denir. Sıcak hava dalgasının en az iki gün süreceği belirlendiğinde “sıcak hava dalgası” uyarısı yapılır. Hava sıcaklıkları normal değerinden 6 derece C ve daha yüksek olduğunda “aşırı yüksek hava sıcaklığı” olarak adlandırılır. Maalesef ülkemizde bu tür kriterlerin kullanımı afet vb. planlarımızda yok ve afet yönetimine de bilimsel bakamıyor, daha çok deneme yanılma yöntemi, el yordamı ve ezberlerimiz ile bir şey yapmaya çalışıyoruz. Hala deprem, sel, vb. afetleri kapsayan bir “Ulusal Afet Müdahale Planı”mız bile yok. Bu durumda “Sıcak Hava Dalgaları”nı afet ve acil yardım planları kapsamında ele almak yerine klasik genelgeler ile idare etmek zorunda kalıyoruz.

Gölgede, hafif ve sulu kalın!

Küresel ısınma ile birlikte ülkemizde sıcak hava dalgaları daha sık, uzun süreli ve şiddetli olabilecek. Bu durumda da “Aşırı sıcak günlerde birey olarak ben ne yapmalıyım?” diye sorarsanız işte bazı öneriler: Yavaşlayın, yorucu aktivitelerden, çok fazla güneşten kaçının, kapalı mekanlarda kalın; ısıyı dışarda, soğuk havayı içerde tutun, susamasanız bile bol miktarda sıvı tüketin; alkol veya kafeinli içeceklerden kaçının; az ama sık yiyin; kapalı araçlarda tek başına çocuk ve evcil hayvanları bırakmayın. Özetle, gölgede ve beyaz kalın; hafif, yavaş ve sulu bir yaşam sürün.

Yerel yönetim önlem almalı

Yerel yönetimler sıcak hava için de önlem almalı. Belediyeler yatalak insanların evine geçici klima takmalı. Yollar sulanmalı. Ağaçların budanması sıcakları kat kat artırıyor, buna son verilmeli. Türkiye’de sıcak hava dalgaları afet olarak görülmüyor çünkü kitlesel ölüm istatistikleri yok. Akdeniz ülkelerinde siesta yapılıyor, bizde de yapılmalı. Bu aylarda en önemli problemlerden biri yerde oluşan sis pus. Bu sis otomobillerden gelen gazla birleşip yerde ozon gazı oluşturuyor bu da çok önemli akciğer kanseri nedeni.

Yazının devamı...

70 yaşında da silikon taktırılabilir

Ajda Pekkan’ın 72’sinde göğüslerindeki silikonları yeniletmesi medyada çok konuşuldu. İleri yaşta yapılan estetik girişimlerin sonucu tartışma yarattı. Estetik cerrahlara göre bu yapılabilir ama kalıcılığı tartışılır.

Bayramda Kıbrıs’ta sahne alan Ajda Pekkan’ın göğüslerindeki silikonları yenilettiği dikkatlerden kaçmadı. 72 yaşındaki Pekkan’ın estetik ameliyat yaptırması medyada en çok okunan haberlerden biri oldu. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah Prof Dr Reha Yavuzer yaşla birlikte vücuttaki dokuların dayanıklığının azaldığına dikkat çekerek dolayısıyla ameliyatların da kalıcılığının zorlaştığını söylüyor.

Cilt gevşiyor

Estetik müdahalelerin yaşla birlikte dayanıklılığı azalıyor mu?

Yaş alma sürecinde bedenimizde pek çok değişiklik meydana geliyor. Kemik dokularda azalma, cilt altı yağ dokusunda azalma, kaslarda küçülme ve gerginliklerinde azalma, deri dokusunda ise esneklik kaybına bağlı uzama.Tüm bu süreçlerde ister ameliyat yapılmış olsun ister yapılmamış olsun dış görüntümüze yansıyan bir değişim söz konusu. Yaş aldıkça özelliklle 50’li yaşlardan itibaren bu değişikliklerin daha da hızlı meydana geldiğini tıbben biliyoruz. Estetik ameliyat sonrasında da ilerleyen yaşlarda bu süreçler devam ettiği için yıpranmaya bağlı olarak ameliyat ile elde edilen sonuçların korunabildiği süre kısalmakta. Ameliyatlara ek olarak yapılan cerrahi dışı estetik girişimlere olan ihtiyaç miktarı ve sıklığı da artmaktadır.

70, tıbben ileri bir yaş değil

Yazının devamı...

O son üç kilo verilecek!

Son 3 kiloyu vermek zordur. Bu nedenle hedef, bu kiloları hızlı şekilde vermek değil, onlardan kalıcı olarak kurtulmaktır. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ferin Batman inatçı kilolardan kurtulmanın formüllerini Son 3 Kilo Diyeti kitabında anlattı.

İdeal kiloya yaklaşırken son 3 ya da 5 kiloyu vermek için daha spesifik bir beslenme düzeni gerekir. Ferin Batman’a göre, “Son 3 Kilo Diyeti’nin prensipleri var. Tıpkı reçete gibi uygulamak gerek. Doğru bildiğiniz yanlışları ve şimdiye kadar yaşadığınız diyet geçmişinizi kenara bırakıp son 3 Kilo Diyeti’ni uygulamaya sıfırdan başlayın çünkü bu, diğer diyetlerden farklıdır. Etkileşimi olan süper besinler, öğünlerde daha fazla bitkisel kaynaklı protein ve kurallı bir beslenme sistemi içerir. En az 2 hafta sürecek bu programla sadece kilo vermeyecek, aynı zamanda toksinlerden de arınacaksınız ve ideal kilonuzu korumaya geçeceksiniz.” Batman diyetin kurallarını şöyle sıralıyor.

Hemen başlayın

Son 3 Kilo Diyeti, pazartesi, yılbaşı, tatil beklemez; hemen başlar ve biter. Ertelediğiniz her şey size daha da büyümüş problem olarak geri döner. Son 3 kiloyu vereceğinizi sanırken, sonuç alamamak, sizi başarısız hissettirecektir. Unutmayın ki, sosyal aktiviteler ve sorumluluklar hep olacak.

Her gün tartılın, yediklerinizi yazın

Son kiloları verirken ya da ideal kilonuzu korurken her gün tartılın. Doğru vücut ağırlığınızı görmek için sabah saatlerinde, en az 8 saat aç kalmış olarak su/çay/kahve içmeden, tuvalet sonrası kıyafetsiz halde tartılın. Vücut ağırlığınızı takip edin.

Baharatlardan faydalanın

Yemeklerinizi hazırlarken baharatlardan faydalanın, böylece vücuttaki inflamasyonu azaltabilirsiniz. Baharatlar ayrıca metabolizmayı ateşler, ekstra kalori ve yağ yakmanıza yardımcı olur.

Diyetinizde küçük bir değişiklik bile yapmayın

Son 3 Kilo Diyeti bir şok diyet uygulaması değildir. Buradaki hedef, kalıcı ve sağlıklı yollardan sürdürülebilir bir yeme düzeniyle son kilolara veda etmektir. Diyetinizde yazan miktarları aşmamaya özen gösterin, porsiyonlarınızı artırmayın. Ekmek, yoğurt, süt, sebze ve meyve konusunda, diyette size önerilen çeşidi tercih edin. Diyetinizi ilaç reçetesine riayet eder gibi titizlikle uygulamanız gerekli.

Hayvansal proteinlerin yanına yoğurt eklenmez

Hayvansal proteinin ağırlıklı olduğu bir öğünde yoğurt ve ekmek tüketmeyin. Yanına sebze, salata veya yeşillik ekleyin. Son 3 Kilo Diyeti’nde her öğünde kaliteli protein tüketmeniz gerekir. Süt ürünleri, içerdiği protein ve kalsiyumla Son 3 Kilo Diyeti’nin yağ yakıcı en önemli besinleridir. Bu nedenle etle birlikte proteini zaten aldığınız bir öğünde yemeğin yanına yoğurt eklemeyin. Yoğurt hakkınızı ara öğünde kulanın. Demir içeriği yüksek eti ve yumurtayı tüketirken süt içmeyin.

Probiyotikten vazgeçmeyin

Probiyotikleri ve prebiyotikleri birlikte kullanmak uygundur. İyi bir bağırsak florasına sahip olarak zayıflamanıza içeriden destek olursunuz. Probiyotikleri diyetinizle birlikte takviye olarak alabileceğiniz gibi, probiyotik içeriği zengin yoğurt ve kefiri de tüketebilirsiniz.

Egzersiz yapın ama ağırlık çalışmayın

Son 3 Kilo Diyeti’nin kurallarından biri de haftada toplam 150 dk egzersiz yapmanızdır. Eğer spor yapıyorsanız programınıza kardiyo egzersizler de ekleyerek devam edin. Bazal Yeni egzersiz programınız iştahınızı açmayan, kolayca yaşam tarzı haline getirebileceğiniz bir program olmalı.

Egzersiz yapın ama ağırlık çalışmayın

Son 3 Kilo Diyeti’nin kurallarından biri de haftada toplam 150 dk egzersiz yapmanızdır. Eğer spor yapıyorsanız programınıza kardiyo egzersizler de ekleyerek devam edin. Bazal metabolizma hızınız düşük çıktıysa kardiyo-egzersizleri (tempolu yürüyüş gibi) yapmanız gerekir. Yeni egzersiz programınız iştahınızı açmayan, kolayca yaşam tarzı haline getirebileceğiniz bir program olmalıdır. 1-2 saat süren eğlenceli bir yürü- yüş programıyla işe başlamanızı önerebilirim.

Bitkisel protein kaynakları

Mercimek: 1 bardak pişmiş mercimek 18 gr protein içerir.

Kinoa: 1 bardak pişmiş kinoa, 9 gr protein içeriyor. Glüten içermeyen kinoayı pişirip salatalarınıza katabilir, sabahları yulaf yerine tüketebilirsiniz. Karabuğday: 1 bardak pişmiş karabuğday yaklaşık 9 gr protein içerir.

Fasulye: 1 bardak pişmiş fasulye yaklaşık 15 gr protein içerir.

Bezelye: 1 bardak bezelye 15 gr protein içerir.

Antepfıstığı: 28 gramında (49 adet) 6 gr protein vardır.

Kabak çekirdeği: 28 gramında (85 adet) 5 gr protein vardır.

Chia tohumu: 2 yemek kaşığında 6 gr protein var. Orta Amerika’da yüzyıllardır kullanılan chia tohumu, son yıllarda popüler süper besin oldu. Chia tohumlarını smoothie’lere, salatalara, yulaf ezmesine katabilirsiniz.

Yazının devamı...

3 Bin kişi doğa ile iç içe koştu

Bozcaada’nın huzur veren doğasıyla iç içe koşulan ve her sene binlerce kişiyi bir araya getiren New Balance maratonu, Türkiye´nin dört bir yanından gelen amatör ve profesyonel sporcuların yarışına sahne oldu.

Eskiden bir Rum köyü olan ve mimarisi, kültürü ile tatil yapmak isteyenlerin tercih ettiği Bozcaada yazın mutlaka gidip görülmesi gereken yerlerden biri. Geçimini turizmden sağlayan ada halkı gerçekten misafirperver. Bozcaada’ya ister tatil, isterseniz maraton için gelin mutlaka bademli damla sakızlı kurabiyelerin, domates ve gelincik reçellerininin tadına bakın. Ayrıca Bozcaada şaraplarından için. Akşamları ise Ege’nin ılık rüzgarında deniz kıyısındaki restoranlarda adanın keyfini çıkarın.

Bozcaada’nın üzüm bağları, denize sakin bir ortamda girebileceğiniz bakir koyları, Rum mimarisinin izlerini taşıyan yapıları sizi adaya bağlayacak ve belki de dönmek istemeyeceksiniz. Adanın tek bir dezavantaj gibi görünen ulaşım sorunu aslında avantajı halne dönüşüyor. Çünkü ne kadar sevilirse sevilsin adaya varmak uzun saatler gerektiriyor.

Zorlu parkurlarda yarış

Bozcaada´nın eğlenceli ve bir o kadar da zorlu parkurunda gerçekleşen koşuda; Yarı Maraton 21K ve 10K olmak üzere iki parkur koşuldu. 21 km koşulan Yarı Maraton´un, erkekler kategorisinde genel klasman birincisi Üzeyir Söylemez olurken ikinci Serdar Çetin, üçüncü ise Erkan Bacak oldu.

Yarı Maraton kadınlar kategorisinde ise Yeliz Karayel birinci, Buse Aygün ikinci ve Raluca Apostol üçüncü oldu.

Erkekler 10 kilometre koşusu genel klasman birincisi Resul Çevik, ikincisi Yahya Tedbirli, üçüncü Ramazan Bostancı oldu. Kadınlar 10 kilometrede genel klasmanda Nursel Karataş birinci, Elif Gökçe Avcı ikinci, Benhür Öncel de üçüncü oldu. Kazanan sporcular ödüllerini yarışma sonrası düzenlenen törenle aldılar.

Her yaştan koşucu Bozcaada’da buluştu

Bu sene 4. kez koşulan “Minikler Maratonu” 4-8 yaş arası minik sporcuların yarışına da sahne oldu. New Balance Bozcaada Yarı Maratonu Ve 10K Koşusu’nun en yaşlı katılımcısı ise 76 yaşındaki Metin Özkuruoğlu, 10K koşusunu 1:24:19 sürede tamamladı.

Koşu parkurunu tamamlayan sporcular dinlenme alanlarında gerçekleştirilen aktiviteler ile yorgunluklarını attılar. Katılımcılar Bozcaada meydanında kurulan stant ve etkinlik alanlarında enfes ada lezzetlerini tatma olanağı da elde ettiler.

Yazının devamı...

İstanbul’u herkesten çok seven Amerikalı

Fizik profesörü John Freely 50 yılı aşkındır yaşadığı İstanbul’da geçtiğimiz hafta hayatını kaybetti. ABD vatandaşı olan ve yıllarca Boğaziçi Üniversitesi’nde ders veren Freely çoğu İstanbul ve Osmanlı tarihi olmak üzere 55 kitap kaleme aldı. Yazdığı kitaplarla İstanbul ve Osmanlı’yı dünyaya tanıtan fizikçinin kendi hayat hikayesi de kitap olacak nitelikte... Ailesi İrlandalı olan Freely’nin anne ve babası evlendikten sonra New York’a taşınır. Babası mezarcı annesi ise temizlikçidir. 1926 yılında New York’da dünyaya gelen Freely’nin hayatı çok da kolay geçmez. Dört yaşındayken babası işsiz kaldığı için New York’tan İrlanda’ya dönerler ama baba New York’ta yeniden iş bulunca Freely, anne ve kız kardeşiyle gemiye binip yeniden New York’a doğru yola çıkar. Freely tuvaleti, elektriği, musluktan su aktığını, otomobili ilk kez New York’ta görür! Lisede okurken denizci olarak II. Dünya savaşına katılan fizik hocası savaş sonrasında Roosevelt yönetiminin savaşa katılanlara, lise mezunu olmasa bile üniversite bursu vereceğini öğrenince fizik okumaya karar verir. Mezun olduktan sonra Oxford’ta doktora yapar ve Princeton Üniversitesi’nde dersler verir.

İstanbul’a 1960 yılında Robert Kolej’de fizik öğretmenliği yapmak için gelen fizikçi bu okuldan 1976’da ayrıldı. New York, Boston, Londra, Atina ve Venedik’te yaşadıktan sonra 1993 yılında akademisyen olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne döndü. John Freely, sadece Boğaziçi Üniversitesi’nde hocalık yapmadı. Osmanlı, Türk tarihine ve İstanbul’a olan ilgisiyle Türkiye’nin de hafızası olarak nitelendirildi. Freely, Osmanlı tarihi ile çok ilgilendi. Yazdığı, Büyük Türk-İki Denizin Hakimi Fatih Sultan Mehmed ilgi uyandırdı. Fizikçi, “Padişahlar da insan ama kimse onların insani tarafı ile ilgilenmedi” diyordu. John Freely’ye göre Osmanlı padişahlardan en ilginci Fatih Sultan Mehmed’tir. Çünkü o sarayda çok zaman geçirmedi. Okuyordu, ilme âşıktı. Şehri korumasız geziyor, insanların arasına karışıyor, tüm inançlara saygı duyuyordu. Kilisede ayin izliyordu. Muhteşem bir devlet adamı ve olağanüstü bir entelektüeldi.

Freely’nin şehri

Freely’nin büyük dedesi, Kırım Savaşı’nda İngiliz ordusunda savaşırken yaralanınca İstanbul Selimiye’de tedavi görmüş. Büyük dedesi İstanbul’da kaldığı sürede bir kitap satın almış, içinde 1850 yılının İstanbul’unu tasvir eden gravürler bulunuyormuş. Freely “Büyük dedem o zaman 17 yaşındaymış. İrlanda’ya dönünce, kızını yani benim büyükannemi okula göndermiş. Ben beş yaşımdayken, büyükannem dedemin İstanbul’u anlatan kitabı sayesinde bana okuma yazma öğretti. İstanbul diye bir yer olduğunu o kitap sayesinde öğrendim” diyor. Freely, bu gravür kitabının hala İrlanda’da olduğunu söylüyor: “O kitaba baktığımda İstanbul’u Binbirgece Masalları’ndaki gibi bir yer olarak hayal etmiştim.”

Dolores’e aşık oldu

21 yaşında hayatının aşkı Dolores ile tanıştı. Çiftin, Maureen, Eileen ve Brandon olmak üzere üç çocuğu oldu. 1971’de Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmaya başlayan John Freely, 1976’da okulun bütçesi olmadığı için görevinden ayrılıp Yunanistan, Boston ve İngiltere’de öğretmenlik yaptı. Sonra Özel Koç Lisesi’nden teklif alınca yeniden İstanbul’a döndü. Üç yılın ardından Venedik’e giden Freely, oradayken dönemin Boğaziçi Üniversitesi’nin rektör yardımcısı Prof. Dr. Gülen Aktaş ile tanıştı. Aktaş kendisine iş teklif edince 1993’te Boğaziçi Üniversitesi’ne geldi. Freely “Buraya geldiğimde cebimde 5 dolarım vardı. Kızım ‘Demek ki Venedik’te sadece bir gün kalabilirdik’ demişti” diyor.

İstanbul çok insanî bir kent

Ona İstanbul’u bu kadar sevdiren şeyi ise şöyle anlatıyor: “İstanbul benim için her şey demek. Başka kentlerdeyken çok özlüyorum. Türkiye’nin ve dünyanın birçok şehrinden gelen insanlar burada uyumlu yaşayabiliyor. Doğduğum yer New York da büyük bir şehir, oraya da her yerden insanlar geliyor, ama buradaki gibi kardeşlik ve beraberlik hissi orada yok. New York çok zor ve çirkin bir kent. İstanbul ise insanî bir şehir. Birçok şehirde, ülkede ve kültürde yaşadım. Ama hiçbir yerde buradaki yakınlığı ve sıcaklığı bulamadım.”

İstanbul’un en çok sevdiği insanî yönünü ise yaşadığı iki olayla anlatıyor John Freely: “Dedemin bir eşek arabası vardı. Onunla New York’ta babama gazete almaya gittim. Sokakta bir zenci ölmüştü. Ama kimse ilgilenmiyordu. Yıllar sonra İstanbul’da Haliç‘te karpuz satan bir esnafın atı aniden ölmüştü. Çevrede herkesin işini gücünü bırakarak ona yardım için koştuğunu gördüm. Bu beni çok etkilemişti. Öldüğümde buraya gömülmek isterim.”

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.