Şampiy10
Magazin
Gündem

Köpeğinizin sizi yalaması güvenli mi?

Evcil hayvanların sahibini yalaması mutluluk verir ama her zaman değil...

Pek çok insan, evinde kedi ya da köpeği olan yakınlarının onlarla kurduğu ilişkiye şaşırır. Yatak odasında, mutfakta, kahvaltıda birlikte olmalarına anlam veremez. Hele de sahiplerinin elini-yüzünü yalamasına hiç... Ancak, bu çok önemli bir yakınlaşmadır ve özellikle köpeklerin sevgisini belirtme yollarından en önemlisidir. Çoğunlukla bir hastalık riski de yoktur. Fakat ne kadar sorun çıkarmasa da bazen ummadığımız hastalıkları beraberinde getirebilir. Çünkü, köpeklerin dışkısında üreyen bakteriler; eğer açık yara varsa, öpücük yoluyla bazen insana zarar verebilir. Örneğin, 2001 ve 2011 yılların arasında Fransa’da 42 bebekte kedi ve köpek teması yoluyla oluşan menenjit vakası görülmüş. Bu arada; köpeklerin insanları neden yaladıklarının yanıtı ise net olarak verilemiyor. Köpekler anneleri tarafından büyütülürken yalandıkları için bunu yapıyor olabilir. Sahibinin dikkatini çekmek de nedenler arasında sayılabilir.

Bakteriler zarar verebilir

Köpeklerin ağzının insanların ağzından daha temiz olduğuna inanılır. Bu doğrudur ama aynı zamanda ağızlarında birçok bakteri bulunur. Bu bakteriler köpekler için zararlı değildir, ama insanların açık yaralarının yalanması veya köpekler tarafından ısırılması bu bakterinin size geçmesine neden olabilir.

Zararlı mı?

Köpekler sevdiği için yalar ama her şeyi koklar ve yalar. İnsanlar için tiksindirici olan şeyler köpekler için keşfedilecek bir oyun alanı olabilir. Çöpler, dışkı gibi... Bunların çok azı bir köpek için tehlike teşkil eder. Çünkü bunun sebebi köpeklerin bağışıklık sistemlerinin insanlardan çok farklı olmasıdır. Bir köpek için hiç bir zararı bulunmayan virüs ya da bakteri, bir insan için tehlikeli kabul edilebilir.

Köpeklerden insanlara geçen hastalıklar

Mantar ve deri kızarıklıkları

“Ringworm” halka şeklinde kızarıklıklarla vücutta belirginleşen kaşıntılı bir mantar türüdür ve köpeklerden insanlara bulaşması çok yaygındır. Düzenli yıkanan ve temizlenen ev köpeklerinde görülme sıklığı azdır ancak kedilerde dahil olmak üzere sokak hayvanlarında sık görülür.

Menenjit ve kangren

Köpek salyasında bulunan “Capnocytophaga canimorsus” ve “Pasteurella” adı verilen bakteriler insan vücudunda açık bir yara ile temas edip metabolizmaya yerleştiğinde, enfeksiyon oluşturuyor ve tedavi süreci eksik bırakılırsa sağlık problemlerine sebep olabiliyor. Açık bir yaranız varsa köpeğinizin yalamasına, o yara ile temas etmesine asla izin vermeyin.

Ağızda yaralar oluşabilir

Köpeğinizin ağzınızı yalaması size ağız içi yaraları olarak dönebilir. Özellikle sokak köpeklerine sevginizi gösterirken ağzınızı yalamalarına izin vermemeniz genel sağlığınız açınızdan iyi olacaktır.

Yazının devamı...

Hafta sonunda Yedigöller kaçamağı

Bolu'ya 42 km uzaklıkta 16 bin 23 km2 alanda yer alan Yedigöller Milli Parkı, irili ufaklı yedi gölden oluşuyor. Göllerin çevresi ise ağaçlarla kaplı. Sarıdan kızıla bürünen Yedigöller’e gitmek için sonbahar ideal.

Bolu'ya 42 km uzaklıktaki Yedigöller Mili Parkı’na İstanbul’dan gitmek isterseniz 3-3.5 saat, Ankara’dan ise 2-2.5 saatte ulaşıyorsunuz. Yani bir günübirlik ya da hafta sonu kaçamağı yapmak için bu yakın rotaya gitmenin tam zamanı. Heyelan sonucu oluşan göllerin çevresi bu mevsimde yağlı boya tabloları andırıyor. Kayın, meşe, gürgen, ıhlamur, karaçam, sarıçam, köknar gibi ağaçlarla kaplı. 29 Ekim’den, Kasım sonuna kadar; sarıdan kızıl tonlara her türlü renge bürünen kayınlar ve diğer geniş yapraklı ağaçların oluşturduğu görüntüler fotoğrafçıları bölgeye çekiyor. Yedigöller'e gitmeye karar verince sabah erken saatlerde Maşukiye’ de muhteşem köy kahvaltısı yapabilir Yedigöller’e varınca orman içi parkurlarda yaklaşık 2 saat yürüyüş yapabilirsiniz. Parkur boyunca uygun noktalarda molalar da verebilirsiniz.

Milli Park’ta etkili koruma yapılıyor

Etkili koruma ile Parkın içerisinde ve yakın çevresindeki sahalarda sayıları artan geyik, karaca, ayı, yabani domuz, kurt, tilki ve sincap türleri bulunuyor.

Türkiye'de ilk kültür alabalığı üretme istasyonu 1969 yılında bu Milli Parkta kurulmuş. Dolayısıyla rekreasyonel açıdan olta balıkçılığına kaynak olmuş. Ancak, balıkçıların Abant'tan getirdikleri Alabalık türü, Yedigöller’in doğal alabalık çeşitlerinin yumurtalarını yiyerek yok olma noktasına getirmiş. Milli Park içinde kampçılık, günübirlik piknik, yürüyüş, fotoğraf çekimi gibi rekreaktif faaliyetler yapılırken konaklama ve yiyecek ihtiyaçları da tesis edilen dinlenme evleri, kır gazinosu ve kantinden karşılanılabiliyor.

Milli Parkta çadırla ve karavanla konaklanabildiği gibi, misafirhane ve bungalovlardan da faydalanılabiliyor.

Nasıl gidilir

Milli Parka Bolu İli Mengen ilçesinden ulaşım mümkün. Ayrıca Ankara-İstanbul karayolunun 152’inci km'sinden Yeniçağa ve 190 km'sindeki Bolu ilinden kuzeye ayrılan yollarla ulaşılıyor. Kışın Bolu-Yedigöller güzergahı karla kapalı olduğundan ulaşım sadece Yeniçağa-Mengen-Yazıcık üzerinden yapılıyor. Her iki yolun da yaklaşık 30 km'lik bölümü stabilize. 2015 Sonbahar aylarında Bolu ilinden kuzeye ayrılan yol yapım tadilatının ilk etabı bitirilip yol ulaşıma açıldı.

Görülebilecek Yerler:

1380 metredeki Kapankaya Tepesi Manzara Seyir Yeri gölleri ve vadiyi izlemek için ideal. Bu güzergah üzerinde anıt ağaç bulunuyor.

Park içindeki restoran var

Park içindeki restoranda Türk mutfağının özel lezzetleri, her gün taze olarak alınan alabalıkları ayrıca dünya mutfağından oluşan menü var.

Bungalo evlerde kalınabiliyor

Toplam 18 adet olmak üzere, 5 adedi şömineli , 5 adedi merkezi ısıtma sistemli , 8 adedi ise elektirikli ısıtıcı ile ısınması sağlanıyor ve Yedigöller Milli Parkı içinde 3 ana bölgede toplanıyor.

Platonun en geniş gölü Nazlıgöl...

Yedigöller'de daha önceleri Orman Bakanlığı'na bağlı evleri turizme açan Habitat Mesire Yerleri'nin verdiği bigilere göre; Göller, aralarında 100 metre yükselti farkı bulunan iki plato üzerinde. Ortalama 780 m. yükseklikte olan platodaki göllerin en büyüğü Büyükgöl. Alanı 24895 m2, en derin yeri ise 15m.'dir. Büyükgöl'ün güneydoğusundaki Deringöl (15063 m2), 20 m. uzunluğundaki akan bölümü ile Büyükgöl'e bağlı. Platonun en geniş gölü ise Nazlıgöl (15780 m2).

Sportif olta balıkçılığı yapılabilen göller

Yedigöller Milli Parkı bilimsel inceleme ve araştırmalar için iyi bir altyapıya sahip. Zambak, sıklamen, çiğdem ve orkide olmak üzere toplam 236 adet bitki türünü içeren park, Türkiye’nin en güzel karışık doğal ormanlarına da sahip. 40 yıldır Milli Park olarak koruma altında olan Yedigöller Bölgesi, barındırdığı ölü ağaçlar ile biyolojik çeşitliliğin devamını sağlıyor. Yaban hayvanlarından ayı, yaban domuzu, kurt, tilki, dağ kedisi, vaşak, porsuk, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan var. Milli Park sahasında yabani ördek, güvercin, ağaçkakan, üveyik, bıldırcın, çulluk, sığırcık, alakarga ve keklik gibi 100'ün üzerinde kuş türü tespit edilmiş. Bu özellikleriyle Yedigöller Milli Parkı, tam bir doğa cenneti. Her yıl Mayıs - Eylül dönemlerinde Büyükgöl ve Deringöl'de ücret karşılığı sportif olta balıkçılığı yapılabiliyor. Göllerde göl alası ve gökkuşağı alabalığı vardır.

Büyük Evler

250TL hafta içi

350TL hafta sonu

4 kişi kapasiteli, 1 çift kişilik, 2 tek kişilik yataktan oluşan, toplam 7 adet 2+1 evlerde, ısınma sistemi olarak Elektrikli sobalar yer alıyor.

Nazlı Evler

350TL hafta içi

450TL hafta sonu

4 kişi kapasiteli, 1 çift kişilik, 2 tek kişilik yataktan oluşan, toplam 6 adet 1+1 ve 2+1 evlerde, ısınma sistemi olarak Şömine ve Elektrikli Isınma sistemleri bulunuyor.

Serin Evler

250TL hafta içi

350TL hafta sonu

4 kişi kapasiteli, 1 çift kişilik yatak ve 1 ranzadan oluşan, toplam 5 adet 2+1 evlerde, ısınma sistemi olarak Kalorifer bulunuyor.

Yazının devamı...

Sonbaharda tatil başkadır

Yeşilin; sarıya ve kırmızıya döndüğü, güneşin etkisini kaybettiği bir mevsimdeyiz. Tatili denize girip güneşlenmekle sınırlayanlar bu keyfi gelecek yaza erteledi bile. Oysa sonbaharda tatil tam bir kaçamak duygusu yaşatır...

Yeşilin sarıya ve kırmızıya döndüğü, güneşin etkisini kaybettiği bir mevsim sonbahar. Ve tatili; denize girip güneşlenmekle sınırlayanların, dinlenmeyi ve keyif yapmayı gelecek yaza erteledikleri bir zaman dilimi hatta... Oysa sonbaharda tatil yapmanın keyfi başka. Çünkü doğayı saran renk cümbüşünün içinde, ister hafta sonu isterseniz bir hafta boyunca unutamayacağınız kadar güzel sabahlara uyanıp, akşamın oluşunu zevkle izleyebilirsiniz. Gerisi valizinize bir kaç kazak, mont, hırka ve bot alıp yola çıkmanıza kalmış.

Ege'de bir zeytin diyarı Ayvalık

Ege'nin en güzel şehirlerinden biri Ayvalık, Balıkesir'in Ege denizi sınırında ve yılın 4 mevsiminde de ziyaretçisi çok bir tatil bölgesi. Ayvalık otelleri, mimari yapıları, tarihi dokuları ile turistleri şahane bir yolculuğa çıkarıyor. Siz de Ayvalık'ta oksijene doymak, tarih kokan sokaklarda dolaşmak, Şeytan Sofrası'nda güneşin batışını seyretmek ve dünyanın en güzel zeytin yağlarını denemek isterseniz bu mevsimde Ayvalık’a gidin.

Ayvalık'ın kent merkezi ve çevresi görülmeye değer doğal ve kültürel güzelliklerle kaplı. Merkezdeki taş sokaklar, kiliseden camiye dönüştürülmüş tarihi yapılar, evler oldukça etkileyici. Kent merkeziyle birlikte bölgede gezilmesi gereken diğer yerler ise;

Şeytan Sofrası: Lav birikintisi olan Şeytan Sofrası'nın tepe kısmı yuvarlak bir sofra gibi. Alanda demir kafes içinde şeytana ait olduğu söylenen büyük bir ayak izi mevcut

Cunda Adası: Cunda (Alibey Adası), Ayvalık Adaları olarak isimlendirilen irili ufaklı 22 adadan yerleşime uygun tek ada. Ege'deki Türkiye'nin en büyük 4. adası

Küçükköy Sarımsaklı: Ayvalık'ta gezilecek yerlere eklenmesi gerekir.

Güzel atlar ülkesi

Kapadokya, 60 milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lavların yağmur ve rüzgâr tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan, doğanın bir sanat eseri gibi işlediği büyülü bir coğrafya. Adını Kapadokya Krallığı’nın eski ismi olan “Katpatuka”dan alan ve Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Kapadokya, Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresini içine alan bir bölge.

Yeraltı şehirleri kuran, yüksek kayalıklarda delikli mağaralar açan ilk Hristiyanlar, toprağın bereketini güvercin gübreleriyle kuvvetlendirip tarım toplumu gibi ekip biçerek yaşamlarını sürdürmüş. Bir taraftan dünyanın her yerinden gelen turistler, Göreme’deki ucuz pansiyonlarda haftalarca konaklayıp barlarında çılgınca eğlenirken, bir taraftan da yukarılardaki Uçhisar, yakın bir zamanda, bölgenin en çarpıcı kaya otelleri ve şık restoranlara ev sahipliği yapıyor. Esbelli bölgesi gibi, Kapadokya’da da kalınacak bozulmamış yerlerden biri burası.

Manzara noktaları

Tipik bir Kapadokya kartpostalı çekmek için; akşamüstü Göreme-Uçhisar arasındaki Esentepe Mevkii, Kaptan Osman’ın Yeri.

Ürgüp’ün Nevşehir tarafından girişinde solda, “Üçgüzeller” diye bilinen Kapadokya’nın sembolü peribacaları. Ihlara Kanyonu’nun başlangıç ve bitiş noktaları.

Ormanla gölün buluştuğu yer Sapanca

Sonbaharın getirdiği yorgunluktan kurtulmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve vücudu kışa hazırlamak için fiziksel ve ruhsal arınmanın tam sırası.

Sonbaharın yüzünü göstermeye başladığı şu günlerde hem bedeninizi hem de ruhunuzu yeni sezona Sapanca’nın eşsiz doğasında küçük bir kaçamak yaparak hazırlayabilirsiniz. İstanbul'a sadece 1.5 saat uzakta olduğu için bir günlüğüne bile gidebilirsiniz Sapanca'ya. Göl kıyısında yürüyüşler yapmak, bir öğle yemeği için kıyıdaki restoranlara gitmek için ideal bir yer. Tabii ki fotoğraf çekmek için de. Bölgede bulunan otellerde konaklamak isterseniz seçenek çok değil ama Güral Sapanca ve Richmond Nua Welness-Spa önemli adresler diyebiliriz. Richmond Nua Wellness-Spa, vücudunuzun kış öncesi direncini artırmak için 3, 5, 7, 10 ve 14 günlük detoks programları sunuyor. Nua’da “Raw Food” ve“Green Sıvı” yöntemleri ile uygulanan programların olumlu düşünmeye, enerji seviyesini yükseltmeye, stresi azaltmaya, zinde ve sağlıklı bir vücuda sahip olmaya, bedensel ve ruhsal rahatlamaya etkisi oluyor. Nua'da sıcaklıkları 40 ile 100 derece arasında değişen buhar odaları var. Yani göl kıyısında doğanın içinde hem de 2,700 metrekarelik spa alanında tatil yapmak isterseniz gidin mutlaka. Unutmadan, otel "BeautyFood" menüsünde tamamen doğal ve sağlıklı ürünleri bir araya getiriyor.

Bir sonbahar klasiği Abant

Abant; İstanbul, Ankara, Bursa, İzmit, Yalova gibi kentlerdeki insanların kalabalıktan ve stresten kaçış noktası. Yemyeşil yaylalar, sakin bir göl ve Bolu’nun dağları ile çevrili olan Abant’ta güne köy kahvaltısı ile başlayın. Sonra çevreyi gezmeye başlayın. Abant’ta tarihi yapılar çok değil. Bolu merkezde camiler, medreseler ve farklı yapılar bulunuyor. Ancak Abant’ta gezilecek yerler içinde sizi en mutlu edecek olanlar yeşil yaylalar ve göl çevresi olacak. Ayrıca:

Yedigöller Milli Parkı

Örmeci Yaylası

Sinekli Yaylası

Samandere Şelalesi

Güzeldere Şelalesi’ni gezip, Bolu’nun tarihi mekanlarını ziyaret edebilirsiniz.

Yazının devamı...

Yaza Vodafone Red Famous Cup ile veda

Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ve Bodrum Marina Yat Kulübü tarafından Vodafone Red sponsorluğunda düzenlenen Vodafone Red Famous Cup Yelken Yarışları tamamlandı. Bu yıl 11’incisi düzenlenen yarışta Türkiye’nin sevilen yüzleri profesyonel sporcularla birlikte yelken açarak 7’den 70’e herkesi yelken yapmaya davet etti. Vodafone Red Famous Cup’ın galibi genel klasmanda “Matador” teknesi oldu.

Genel klasmanda “Matador” birinci oldu

İki gün boyunca kıyasıya bir mücadeleye sahne olan Vodafone Red Famous Cup’ta genel klasmanda “Matador” teknesiyle Cüneyt Büyükuçak ve ekibi birinci olurken, IRC 1 kategorisinin galibi “Renault Farr Away” teknesiyle Team Özonur oldu. IRC 2 kategorisinde “Kum B” teknesiyle Cemre Metin ve ekibi, IRC 3 kategorisinde “Matador” teknesiyle Cüneyt Büyükuçak ve ekibi birinci, IRC 4 kategorisinde ise “Blues 1” teknesiyle Mustafa Söyler ve ekibi birinci oldu. Destek sınıfı kategorisinde de “Smyrna Sailing Fıçı” teknesiyle Zeynep Karadağ ve ekibi birinciliğin sahibi oldu.

Tekneler “Vodafone 4.5G” ile takip edildi

30 tekne ve 300’e yakın yelkencinin mücadele ettiği Vodafone Red Famous Cup’ta açıkdenizdeki tekneler “Vodafone 4.5G” ile anlık takip edilirken, tüm organizasyon www.redfamouscup.com, Facebook ve daha pek çok dijital platformdan canlı yayınlandı. Yarışlar, Vodafone’un gerçekleştirdiği dijital kurgularla 5 milyonu aşkın kişi tarafından anlık takip edildi. Yarışların 360 videosu Vodafone Türkiye YouTube kanalından izlenebiliyor.

RED FAMOUS CUP hakkında...

Bu yıl 11’incisi düzenlendi.

Red 5 yıldır sponsor oluyor. yıl ortalama ’den fazla katılımcısı ile Türkiye’nin en büyük yelken yarışlarından biri.

10 yılda: 321 deniz mili yol kat edildi.

Toplam 232 tekne katıldı,

1.649 yelkenci yarıştı,

235 ünlü isim katıldı.

Bu yıl 30 tekne, 300’e yakın yelkenci ve 25 ünlü isim katıldı.

3 yılda: 27 tekne, 151 yelkenci ve 20 ünlü isim katıldı.

Vodafone Red sponsorluğuyla son 4 yılda bilinirlik yüzde 15, katılımcı sayısı yüzde 20 arttı.

Gerçekleştirilen dijital kurgularla 2015 yılında 500 binden fazla kişi, 2016 yılında da 5 milyonu aşkın kişi yarışı anlık olarak takip etti.

Yazının devamı...

Çeşme'nin en sakin koyunda tatil

Çeşme Ilıca Yıldızburnu Alaçatı’ya 4 km. mesafede olmasına rağmen sakin denizi ve ortamı ile huzurlu tatil yapmak isteyenlerin adresi. 5 yıldızlı otellerin yanı sıra butik otellerin de yer aldığı bölge kalabalıktan uzak kalmak için ideal.

Şimdilerin popüler tatil beldesi Alaçatı'ya oldukça yakın Yıldızburnu gündüzleri denizin tadını çıkarmak, geceleri ise sahil kenarında bir masada oturup sohbet etmek isteyenlerin tercihi. Klasik eğlence anlayışının alternatifi mekanların yer aldığı bölge aynı zamanda Alaçatı gecelerini de seçenekler arasında sunuyor. Yıldızburnu’nda genellikle rüzgarsız olan denizde 100 metre açılıp karaya baktığınızda kendinizi eski Yeşilçam filmlerinde hissedebilirsiniz çünkü, çoğu 3-4 katı geçmeyen yapılar ve bozulmamış sahil bu havayı fazlasıyla sunuyor.

Ve bu şahane koyda, uzun yıllar aile evi olarak kullanılmış, şimdi artık butik otele dönüştürülmüş Villa Kore Çeşme; sakinliğin, yeşilin içinde aynı zamanda eğlenceyi de vadediyor. Hayvansever sahipleri sayesinde bahçesinde kedilerin, kirpilerin özgürce gezdiği otel iki binadan oluşuyor. Kendinizi evinizde hissedebileceğiniz ortamı hazırlayan otelin sahiplerinden Ayşen Ertenü, villanın otele dönüşmesi aşamasında arka bahçedeki zeytin ağaçlarını Alaçatı'daki bahçelerine taşıdıklarını özellikle belirtiyor.

Ilıca’da ne yenir?

Çok sayıda kafe, restoran ve barın yer aldığı Yıldızburnu’nda Kumrucu Şevki’ye mutlaka uğramak lazım. Çeşme’nin en güzel kumrusunu yiyebileceğiniz Yıldız Burnu yakınındaki mekana uğramadan çeşme turunuzu sonlandırmayın.

Gözde Balık Restaurant

Deniz ürünleri sunan aile işletmesi mekanda balıklar hep taze ve aynı lezzette.

Rouje

Koyun en başındaki kırmızı ev. 4-5 yıldır çok iyi sushi, steak&burger yapıyorlar.

Mezzaluna

Yıldızburnu’nun en güzel manzarasına sahip iki katlı bu ev-restoran küçük bir soluklanma, içilen şarabın keyfine varmak ve doyasıya sohbet etmek için muhteşem.

Yazının devamı...

18 cm’ken avlanırsa soyu tükenir

2012-2016 arasında resmi olarak boyu 20 cm'in altında ise avlanması yasak olan Lüfer, artık 18 cm'e ulaşmışsa avlanabilecek. Ancak, balıkçılar, işletme sahipleri ve sivil toplum kuruluşları bu kararın Lüfer'in soyunu tehlikeye sokacağını iddia ediyor.

Ağustos ayının 13'ünde, halen 20 cm olan lüferin avlanma alt boyu 18 cm'e çekildi. Ve av yasağının kalkması öncesinde tartışmalar başladı. 6 yıldır konunun aktif savunucularından Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar hareketinin kurucusu Defne Koryürek, " Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu FAO'nun "sürdürülebilirlik adına, türün en az bir kez üremesine fırsat verilmeli" uyarısını hatırlatmaya, lüferin üreme boyunun 27 cm olduğunu vurgulamaya gerek olmadığını düşünüyoruz" diyor ve ekliyor. "Zira lüferin üreme boyunu belgeleyen bilimsel rapor da, lüferin tükenişe girdiği analizini içeren son dönem çalışmaları da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda mevcut. 4/1 numaralı tebliğin bize söylediği en önemli şey; orkinosun, uskumrunun ardından lüferin de sularımızı terk etmesinin, artık kaçınılmaz olduğu."

Çaresizlik bizi öfkelendiriyor

“Öfkeliyiz, zira denetimin zaten gerçekleşmediği bu alanda, tezgahlarda yavru balıkların satıldığı, yaz vakti toriklerin pazarları süslediği, Adalar bölgesinde trollerin çekildiği ve hal satış listesinde "demet lüfer" tabirinin dahi yer alabildiği bir dönemde, bugün yokoluşun kıyısında çaresiziz. Bu çaresizlik bizi öfkelendiriyor.”

Doğa konuşamıyor, makaleler, söylevler kaleme alamıyor

Koryürek uzun zamandır lüferin İstanbul coğrafyası ile ilişkisini seslendirmeye çalıştıklarının altını çiziyor. Naif bir dil benimseyerek, “İstanbul lüfere hasret kalmasın” dediklerini belirten Koryürek şunları anlatıyor, “Şiddet dolu bir dünyada Trabzon hamsisine, İzmir çipurasına, Bodrum dil balığına sahip çıksa neler değişir diye hayal ettik. Bu gayretimiz aslen gelecek kuşaklara ve bu gezegene sorumluluklarımızın özetiydi. İyi, temiz ve adil bir yönetim, sürdürülebilir uygulamalar ve bereketini kaybetmemiş bir coğrafya adına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nı 4/1 numaralığı tebliği acilen gözden geçirmeye davet ediyoruz.

Doğayı rahat bırakın

Bu kararı aklileştirmek zor. Maalesef bir önceki boy da yetmiyordu. Bu boyun bırakın indirilmesi, aksine artırılması gerekiyordu. Dünya, balıkçılık mesleğini korumaya çalışırken böyle bir kararın verilmesini anlamıyorum. Bu, nereden bakarsanız bakın kısa vadeli bir kazanç. Birilerini memnun etme çabası var ama bakınca bunu destekleyen balıkçılar ne yazık ki ileride çocuklarına bu işi yapamamaları için ortam oluşturuyorlar. Çocuklarına balık bırakmamayı da onaylıyorlar. 'Ne toplarsam kardır yarın ne olacağı önemli değil' diyorlarsa bilemem ama bu bölgenin geleceğine güveniyorsak bunu yapmamamız lazım. İşin acıklı olan yanı ise şu: Doğayı rahat bıraksak çok hızlı toparlar ama bir türün nesli tükenirse geri gelmemek üzere yok oluyor. Bu meselenin, hem doğanın dengesi hem de beslenme tarafı var. Vatanseverler en çok buna karşı çıkmalı. Balık da milli değer tabii ki. Belirli bir süre sonra balık kalmayacak ve o da ithal edilecek. o zaman ne balıkçı teknesi ne onun uzantısı ekonomiler kalacak. İşin kültürel tarafı da önemli çünkü, İstanbul'un sembolü olabilecek bir balıktan bahsediyoruz.

Lüferin olgunluk boyu 25.4

Lüferin olgunluk boyuna dair bilimsel makaleler de var. Tevfik Ceyhan ve arkadaşlarının makalesi için araştırma Marmara Denizi'ndeki lüfer popülasyonu üzerine yapılmış. Bu araştırmadan daha taze, daha yeni bir araştırma sonucu henüz yayınlanmadı Türkiye'de. Ceyhan ve ekibi; lüferlerin yüzde 50'sinin olgunluk boyunu bu makalede, araştırmalarına dayandırarak, 25.4 cm (çatal boy) olarak veriyor. Diğer araştırma ise lüfer popülasyonu Kuzey Atlantik Okyanusu'nda araştırmış. Daniel Salerno ve arkadaşları araştırmalarını yine hakemli bir dergide yayınlamışlar. Oradaki açıklamalarına bakarsak, lüfer popülasyonunun yüzde 50'sinin olgunluk boyları 33-34 cm (çatal boyu) civarında tespit edilmiş. Bizim ülkemizde su ürünlerinin avcılığı ve ticaretini düzenleyen 1380 sayılı yasa gereğince balıklar total boy üzerinden değerlendiriliyor. yani, lüferde avlanma alt boyu 18 cm denildiğinde bunun total boy olduğunu unutmamak gerekiyor. Tevfik Ceyhan ve arkadaşlarının bulgusu 25,4 cm çatal boy, totale uyarlandığında 27 cm'dir.

Koryürek bu araştırmaların sonuçlarına ilişkin olarak da, “18 cm alt boyda avlanan lüfer üremeye fırsat bulamamış lüferdir, soy kırmanın yasayla onaylanmış halidir. bakanlığın bu kararını hızla gözden geçirmesi adına vatan dediğimiz bu denizler, bu balıklar ve bu bereket için elzemdir” diyor.

18 cm’e karşıyız

Biz işletme olarak av yasağı bitmesine ve bu izne rağmen balıkların zamanından önce avlanmasına kesinlikle karşıyız. Lüferde olması gereken minimum normal boy 20 cm. Dolayısıyla biz lüfer 20 cm olmadan işletmemiz Beluga için satın almasını yapmıyoruz.

Yazının devamı...

Şifa deposu deniz ürünleri

“Denizden ne çıksa yerim”?diyenler beslenme konusunda doğru bir diyet uyguluyor. Çünkü karidesten ahtapota, levrekten midyeye neredeyse tüm deniz ürünleri aslında birer sağlık ve şifa kaynağı.

İnsanoğlu daha anne karnında iken omega-3 yağ asitlerine ihtiyaç duyuyor ve hayatın her evresinde bu ihtiyaç, artarak devam ediyor. Bunun için sadece çocuk ve yaşlıların değil her yaş grubundaki insanların özellikle anne adaylarının haftada en az iki gün (100'er Gram) yemeleri gerekiyor.

Çağımızda ölümlerin yüzde elliden fazlasının kalp krizi, damar tıkanıklığı, yüksek kolesterol ve kansere bağlı hastalıklardan kaynaklandığı ve depresyon, stres, şiddet, intihar vakalarının çok fazla arttığı düşünülürse, balık tüketiminin önemi daha iyi anlaşılır.

Sonuç olarak sağlıklı bireyler için Omega-3 yağ asitlerinin mutlaka karşılanması, EPHA bakımından eşsiz bir kaynak olan balığın haftada en az iki kez tüketilmesi (100'er Gram) tüketilmesi gerekli.

Ancak, ne yazık ki Türkiye'de balık tüketimi, dünya ortalamasına göre son derece düşük. Oysa deniz ürünleri tam bir şifa deposu. Omega-3 yağ asitlerinin; kalp krizi, kalp damar hastalıkları, alzheimer, depresyon, migren türü baş ağrıları, eklem romatizmaları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve tansiyon , bazı alerji türleri ile kanser gibi birçok hastalıktan korunmada önemli etkisi olduğu tespit edilmiş durumda. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Beslenme ve Fitoterapi Uzmanı Ece Günay Akkuş, şifa dolu deniz ürünlerine dikkat çekiyor;

Siz de sağlıklı bir bedene ve zihne sahip olmak istiyorsanız bunları mutlaka tüketin.

Fosfor kaynağı: Sardalya

Özellikle yüksek düzeyde B12 vitamini ve triptofan içeriyor. Ayrıca selenyum, vitamin D ,omega-3 yağ asitleri, protein ,kalsiyum ve fosforun da büyük bir kaynağı.

Somon kanser düşmanı

Somon balığı bol miktarda protein içeriyor. Somon balığı tüketimi düzenli yapıldığı durumda çok tehlikeli olan kolon, ağız, pankreas kanserlerine yakalanma riski azaltılmış olur.

Yengeç kasları yenileyip kireçlenmeyi engeller

Yengeç eti yüksek kaliteli protein,vitamin ve minerallerin mükemmel bir kaynağı. Özellikle B kompleks vitaminleri; Magnezyum, fosfo, çinko, bakır, kalsiyum ve demir açısından zengin. Mavi yengeçlerde özellikle yağ çok düşük. Ve yengeç etinin kolesterolü de oldukça yüksek. Yüksek kolesterollü hastaların tüketirken dikkat etmeleri gerekir. Yengeç etinin 100 gr’ında yalnızca 102 kalori var. Onun yanında 100 gr yengeç eti 1 gr yağ, 0 gr karbonhidrat, 20 gr da protein içeriyor. Yüksek protein içeriği ile yengeç etini öğle ya da akşam yemeklerinde tüketebilirsiniz. Spor sonrası vücudunuz bol miktarda proteine ihtiyaç duyar. Siz de egzersizden

1 saat sonra lezzetli yengeç eti ile hazırlanmış bir salatayı tercih edebilirsiniz. Yengeç eti, tavuk etinden çok daha fazla protein içerir. Bu nedenle bu et, egzersiz sonrası kaslarınızı yeniler ve tamir eder, onun yanı sıra aynı zamanda iştahınızın açılmasını da engeller. Sedef, kireçlenme gibi hastalıklardan korunmanıza da yardımcı olan yengeç eti, aynı zamanda zengin omega3 içeriği ile de biliniyor.

Palamut saçları güçlendirir

Bol miktarda D vitamini içeriyor. Bunun dışında da protein açısından da zengin.

Düzenli tüketilmesi özellikle diş ve kemik sağlığının korunmasına yardımcı oluyor. Diğer türlerinden farklı olarak saç sağlığını koruyan vitamin ve mineralleri içeriyor. Aynı zamanda palamut göz sağlığı için de faydalı.

Midye beyni koruyor

Midye, kaliteli bir protein, demir ve B12 kaynağı. Midyenin demir ve B12 içeriği kırmızı etten daha fazla. Bir porsiyon midye insan vücudu için gerekli olan çinko ihtiyacını karşılıyor, bu da sağlıklı büyüme ve sağlıklı beyin fonksiyonları, grip ve soğuk algınlığına karşı güçlü bağışıklık demek.

Levrek tam bir kalp dostu

Levrek balığı içeriğindeki sağlıklı vitamin ve mineral gibi bileşikler sayesinde insan sağlığına oldukça faydalı. Levreğin en büyük özelliği ise kalp hastalıkları, düşük kolesterolü ve kan basınçlarını önlemesi. Levrek vücudun sağlıklı yapısını korur. Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve serbest radikallerin vücut hasarlarına karşı mücadele edebilmesi için ihtiyaç duyduğu A ile D vitamin açısından oldukça iyi bir kaynak.

Karides doğurganlığı artırıp gençleştiriyor

Karides içerdiği B vitaminleri ve minerallerle yaşlanmayı geciktiriyor. İçindeki B12 vitamini, beyin fonksiyonlarını geliştirip yorgunluğu azaltır. B3 vitamini hafızayı korur. Troid bezlerinin düzenli çalışması için çok önemli olan iyotla, kemiklerini güçlendiren kalsiyumda karideste bolca var. Karidesteki çinko da doğurganlığı artırır.

B12 deposu Ahtapot

Diğer deniz ürünlerinden farklı olarak ahtapot pek çok hastalığa iyi gelir ve vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek direncini yükseltir.

Balık ve özellikle de ahtapot tüketen insanların mide, kolon, prostat, pankreas ve akciğer kanserine yakalanma riskleri çok düşüktür.

Diğer balıklardan farklı olarak ahtapot bronşların temizlenmesinde de etkili bir besindir. Bu nedenle birçok ülkede astım hastalığının tedavisinde aktif olarak kullanılıyor.

Yazının devamı...

7 milyon kişi saatli bomba gibi dolaşıyor

Anevrizma çoğunlukla belirti vermiyor, bazen de inatçı bir baş ağrısı ile kendini gösteriyor. Beyindeki damarlarda oluşan baloncukların patlaması ile karakterize bu olay, yüzde 50 oranında ölümle sonuçlanıyor. Prof. Dr. Özenç Minareci anlattı.

Beyin damarlarında görülen ve anevrizma adı verilen baloncuklar basınç sonucu kanama yaptığı takdirde yüksek oranda ölüm ve sakatlık riski taşıyor. Liv Hospital Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özenç Minareci'ye göre; anevrizma, saptanması halinde mutlaka tedavi edilmeli. Minareci anevrizma ve tedavi yöntemlerini anlattı.

Türkiye'de anevrizma oranları

“Beyin damarlarında görülen anevrizmaların sıklığı hakkında ülkemizde yapılmış güvenilir bir istatistiki çalışma yok. Ancak ABD’ de yapılan büyük otopsi serileri toplumda beyin anevrizması sıklığının yüzde 5-10 arasında değiştiğini gösteriyor. Bu durumu ülkemiz nüfusuna oranlayacak olursak; yaklaşık 7 milyon kişide anevrizma olabilir. Yani ülkemizde her yıl 10 bin kişi beyin anevrizmasına bağlı “beyin kanaması “ geçiriyor. Bu hastaların 1/5’i hastaneye dahi ulaşamadan ölüyor, kalan hastaların da yarısı bir ay içerisinde kaybediliyor. Anevrizma, damar duvarının zayıf bir noktasının balonlaşması olduğuna göre, bu zayıflık doğuştan olabileceği gibi, sonradan da gelişebiliyor. Bazı kalıtsal hastalıklarda görülme sıklığı daha fazla ( polikistik böbrek hastalıkları, fibromusküler displazi gibi ). Bir hastada 2’den fazla anevrizma bulunursa birinci derece akrabalarında da anevrizma bulunma olasılığı 5 kat artıyor.

Anevrizmanın belirtisi var mı

kesin tanı yöntemleri neler?

Çoğu kez anevrizma hastalarının hiçbir yakınması yoktur. Ya tesadüfen tanı konulur, ya da beyin kanaması ile ortaya çıkar. Bazı durumlarda, anevrizmanın komşu sinir dokusunu sıkıştırması sonucu, yerine göre değişen yakınmalara yol açabilir. Kesin tanı yöntemi “güvenilir bir damar görüntüleme yöntemi”dir. BT veya MR ile elde edilen damar görüntüleri bir ön fikir verse de, damar görüntüleme konusunda en güvenilir yöntem DSA anjiografi incelemesidir.

Anevrizma nedenleri

Anevrizmanın oluş nedeni tam olarak bilinmese de birçok faktörün gelişiminde rolü olduğu biliniyor: 1) Hipertansiyon (yüksek kan basıncı); 2) Sigara içilmesi/nikotin kullanımı; 3) Şeker hastalığı; 4) Aşırı alkol tüketimi; 5) Doğuştan gelen (genetik) yatkınlık; 6) Kan damarlarına hasar (özellikle damar sertliği) veya travma ve 7) Bazı enfeksiyonlar.

Beyin anevrizmalarının farkları neler

Anevrizmalar boyut, şekil ve yerleşimine göre farklılıklar gösterir:

Boyutuna göre: Küçük anevrizma: 5 mm’den küçük. Orta boy: 6- 15 mm boyutlu. Büyük boy: 16-25 mm boyutlu. Dev: 25 mm’ den büyük boyutlu.

Şekline göre: Sakküler: Boyutuna göre dar boyunlu balon. Geniş boyunlu: Boyutuna göre geniş boyunlu balon. Fuziform: Damarın bir segmentinin tüm cidarlarında genişlemesi şeklinde.

Yerine göre: Genellikle beyin dokusunun yakın komşuluğundaki ana atardamarlarda görülür. Düz damarın yan duvarından kaynaklanırsa “Yan duvar anevrizması”, damarın çatallanma bölgesinde “Bifurkasyon anevrizması” adını alır. Beynin önündeki damarlardan kaynaklananlara “ön dolaşım anevrizması”, arka tarafındaki damarlardan kaynaklanırsa “arka dolaşım anevrizması” adını alır.

İşte belirtiler...

Kanamamış anevrizması olan kişilerin çoğunda hiçbir belirti görülmeyebilir. Az bir hasta grubunda aşağıdaki belirtilerin bazıları veya tümü görülebilir: Göz sinirlerinde felçler (göz kapağının düşmesi, gözü rahatça hareket ettirememe gibi) Tek taraflı genişlemiş göz bebeği, gözün arkası veya üstünde ağrı.

Anevrizma niye kanar?

Anevrizmanın kanamasına hangi etkenin rol oynadığı veya bir anevrizmanın ne zaman kanayacağını tam olarak bilemeyiz. Ancak, kanama olasılığını artıran nedenler belirlidir:

- Kan basıncı (tansiyon) yüksekliği kanama riskini artırır. Ağır kaldırmak veya ıkınmak beyin damarındaki basıncı arttırarak anevrizmanın kanamasına neden olabilir.

-Kan basıncının yükselmesine neden olan şiddetli duygusal fırtınalar (Üzüntü, öfke gibi) kanama riskini artırır.

- Bazı ilaçlar (Efedrin, amfetamin, diyet ilaçları) ve kokain gibi maddelerin kullanımı anevrizmanın kanama riskini artırır.

- Sigara içilmesi kanama riskini artırır.

Anevrizma kanaması nelere yol açar?

Beyin-omurilik sıvısına kanama olunca beynimizin cevabı farklı şekillerde olabilir;

- Kanayan hastaların yaklaşık yüzde 20’sinde ani ölüm olur.

- Birkaç saat veya gün süren çok şiddetli baş ağrısı görülür. Hastalar bu ağrıyı genellikle “Hayatımın en şiddetli baş ağrısı” diye tarif eder.

- Bulantı, kusma görülebilir.

- Boyun hareketleri ve ensede şiddetli ağrı olur, hareketleri kısıtlanır.

- Uykuya eğilim veya koma gelişebilir.

- Kanamanın kısmen beyin dokusu içerisine de olması halinde kol ve/veya bacakta kuvvet kaybı olur.

Başka tetkiklerde ortaya çıkıyor

Kanamamış anevrizmalar genellikle bir bulguya neden olmaz. Çoğu kez, başka bir nedenle yapılan beyin görüntülemesinde tesadüfen saptanır. Bazı anevrizmalar ise sessiz bir şekilde büyüyerek etrafındaki sinirleri veya başka oluşumları sıkıştırır ve onun fonksiyonunun aksamasına neden olduğu için tanı konulabilir. Daha nadir olarak da, büyük veya dev anevrizmaların içerisinde kısmen pıhtı oluşması ve bu pıhtının bir parçasının koparak bir damarı tıkaması sonucunda bazı bulgulara neden oldukları için tanı alırlar.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.