Taş, yapısı gereği ısı yalıtımına mukavemetli. İçerdeki ısıyı dışarı, dışarıdakini ise içeri verme katsayısı düşük. Bu nedenle Erzurum, Kars gibi soğuk şehirlerde az katlı yapılarda çoğunlukla taş kullanılmış. Bu nedenle eğer şehirler dikey yapılarla değil 2 yada 3 katlı yatay yapılarla oluşsa idi, ısı adacıkları açısından bu günkünden çok daha konforlu şehirlerde yaşamak mümkün olabilirdi.
İstanbul’da en fazla 5 milyon nüfus barınmalı
Yaşam için en temel ihtiyaçlar hava, su ve besin. Şehirler planlanırken bu üç temel parametre göz önünde bulundurulmuyor. Atmosferin normal sirkülasyonu kendi içinde bir denge halinde. Yüksek katlı gökdelenler şehirlerimizin rüzgar akışı önüne Çin seddi gibi yükseliyor ve şehrin rüzgar yapısını bloke ederek şehirleri nefessiz bırakıyor. En fazla 5 milyon kişiye yetebilecek su rezervine 20 milyona yakın nüfus yerleşince Melen ve Istırancalar gibi şehir dışından su taşınmak zorunda kalınıyor. İstanbul’un şehir olarak havası, suyu ve besiniyle rahat etmesi için ortalama 5 milyon nüfusu barındıran yapıların dışında kalan tüm yapıların azaltılması gerekiyor.
İstanbul’un en sıcak semtleri
İstanbul’un en sıcak semtleri şehir nüfusunun ve bina stokunun fazla olduğu güney sahilleri. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ölçümlerine ve yapılan bilimsel çalışmalara baktığımızda Bakırköy, Kadıköy, Çekmeköy, Eyüp, Tuzla, Sarıyer (Maslak bölgesi) genelde İstanbul’un en sıcak ilçeleri karşımıza çıkarken, yeşil ve ormanın daha fazla olduğu Karadeniz sahilinde kalan ilçeler Çatalca, Beykoz ve Şile en serin ilçeleri.
Çözüm ne olabilir?
ŞEHİR ISI ADASI etkisini azaltmak için yapılacak çalışmalardan bazıları şöyle:
- Şehir içlerinde büyük yeşil alanlar oluşturarak küçük ölçekli şehir meltemleri oluşturulabilir.
- Yeni planlanan yerleşim alanlarında cadde genişlikleri ve çevresindeki kat sayıları gök görüş oranı dikkate alınarak hesaplanmalı. Çünkü küçük değerli gök görüş oranına sahip şehir kanyonları rüzgar hızını düşürerek sıcaklık ve kirlilik dağılımını etkiliyor.
- Gökdelenlerin cephesi, şeffaf cam malzeme kullanılarak yapıldığında, aşırı ısı, ışık ve parlama sorunları ile karşılaşılıyor ve bu sorunları önlemek için ek gölgelendirme tedbirlerinin alınması gerekiyor. Gökdelenler cam kutular olarak değil, opak (dolu) cepheler olarak tasarlanmalı.
- Doğada olmayan bir yükselti yaptığınızda (gökdelen gibi), rüzgârın gücünü ve doğal esinti yönünü etkilersiniz. Rüzgar gökdelenin gövdesine çarptığında, bina yüksekliğinin 50 katına kadar uzayabilen mesafede rüzgarsız alan oluşur ve bina yüzeyi boyunca düşey hareket eğilimi gösteren rüzgar, gökdelenin dibindeki insanları rahatsız edecek kuvvette türbülans oluşturur.
- Yüksek binaların önlerini kapatması yüzünden, şehirlerin akciğerleri olarak adlandırılan hava koridorlarında sirkülasyonun bozulduğu, olağan dışı rüzgar yapılarının meydana geldiğini örnekler üzerinden görebilmek mümkün. İstanbul’daki birçok site bu tip oluşumlara örnektir. Gökdelenler mahallesinin, tüm kentin rüzgar rejimini bile etkileyebileceği artık kabul edilmiştir.