Anne ve bebekler için el ele
ayatta hiç tanımadığımız birinin yaşamını kurtarmak kadar mutluluk verici çok az şey vardır. Ailemiz, yakın çevremiz veya arkadaşlarımız için gösterdiğimiz yardım ya da fedakarlık, bir bakıma sorumluluklarımız kapsamındadır. Oysa, hiç görmediğimiz ve varlığımızdan haberdar olmayan birilerine mutluluk vermek, periye dönüşüp eline sihirli değnek almak gibi bir his... Mutluluğun en saf hali... Hele ki, bir anne ve bebeğin hayatını kurtarabilmek, elinizdeki değneği küçücük oynatmanıza bağlıysa... Ne bir teşekkür ne de minnet beklemeden vermenin, birilerinin hayatına değmenin, kendini işe yarar hissetmenin tarifsiz sevinci için şimdi bir fırsatımız var!
Sosyal sorumluluk projelerinin, genellikle çok işe yarar olmadığını, sansasyonu bol ama hayata katkısı olmayan reklam amaçlı olmaktan öteye gitmediğini sıklıkla belirtiyorum. 2011 yılında UNICEF ve Prima’nın ortak yürüttüğü bir sosyal sorumluluk projesine katılmıştım.
Her UNICEF logolu Prima paketi için, firmanın bir tane “Anne ve yenidoğan tetanoz” aşısı bağışlaması ile yürüyen bu kampanya sonucunda, her 9 dakikada bir bebeğin yaşamını kaybettiği 8 ülkede bugün, “Anne ve yenidoğan tetanoz”unun tamamen ortadan kalktığını öğrendim. Bugüne
kadar, bu denli çarpıcı bir başarı elde eden kaç sosyal sorumluluk projesi olmuştur bilmiyorum ama ben bu sonucun içinde tuz tanesi kadar da olsa katkımın olmasından dolayı tarifsiz bir mutluluk yaşıyorum.
Hayatı kolaylaştıran yardım çantaları tasarladık
Bu yıl, “1 paket=1 hayat” kampanyası, tüm dünyada “Anne ve yenidoğan tetanozu”nu ortadan kaldırmak amacıyla, daha geniş ve güçlü yeni bir proje için hepimizin desteğini bekliyor. Önceki kampanya, sadece küçük bebeği olan ve Prima kullanan annelerin katılımına yönelikken, yeni proje ilaveten Prima kullanıcısı olmayanlar için de aşı bağışını mümkün kılıyor. Yapılacak şey çok basit, anneler, çocuklarının kendileriyle birlikte olan bir bebeklik fotoğrafını, Prima’nın facebook sayfası olan Prima dünyasında paylaştıklarında, bir aşı bağışlamış olacaklar. Prima, sayfasına yüklenen her anne-bebek fotoğrafı için, UNICEF’e bir “anne ve yenidoğan tetanoz” aşısı bağışlayarak, anne ve bebek ölümlerinin en baş sebebinin önüne geçmek için tüm anneleri iş birliğine davet ediyor. Paylaşacağınız tek bir fotoğrafla, bir anne ve bebeğin yaşamını kurtarmış olmanın sonsuz mutluluğunun yanı sıra bir de sürpriz var: Tasarımcı Özlem Süer’le birlikte, Ceyda Düvenci, Defne Samyeli ve ben, birer bebek çantası tasarladık. Anneler çok iyi bilir ki; bez, biberon, kaşık, yedek giysi
derken bavul kadar bir çanta hayatın ayrılmaz parçası oluverir.
Üstelik niyeyse bu çantalar işlevsel oldukları oranda çirkindirler. Yeni doğum yapmış kadınların, bir yandan da hâlâ kadın oldukları ve estetik değerleri olduğunu görmezden gelen üreticilere inat, biz Özlem Süer’in önderliğinde son derece sevimli, renkli ve kullanışlı çantalar tasarladık. Üstelik, seçimlerimizi, babaların omuzuna da yakışacak şekilde yaptık. Böylelikle, bu çantaları eşinize de rahatlıkla taşıtabileceksiniz.
Facebook’ta Prima dünyasına, bebekleriyle olan fotoğraflarını yükleyenler arasından yüzden fazla anneye tasarladığımız bu çantalar hediye edilecek. Ülkemizde olduğu gibi tüm ülkelerde, yenidoğan tetanosundan ölümler
tamamen bitene kadar, hep birlikte yola devam etmeliyiz.
Eminim, bu konudaki en büyük katılım, Türkiye’den olacak. Bu proje artık, sadece Prima, UNICEF’in değil, hepimizin... Ve ben, “bize” güveniyorum.
Ceyda Düvenci
Vücudumun ihtiyacından fazlasını yemiyorum
Hazır Ceyda ile bir araya gelince fark ediyoruz ki laf bitmiyor. Ana konumuz tabii ki kızlarımız. Bir de seyahat... Bir fincan kahvenin eşliğinde, dünya seyahati yapıyoruz neredeyse. Fark ediyorum ki, hayat gailesinden sıkça görüşemesek de 15 yıllık muhabbetimiz her dem taze... Sohbetimiz devam ederken, twitter’da bir fotoğrafımızı paylaşmayı da ihmal etmiyorum. Aman Allah’ım, sayfam bir anda “Ceyda nasıl zayıflamış bu kadar” sorularıyla dolup taşıyor. Bir yıl önce de çok zayıfladığımda sürekli bana sorulan aynı soruyu hazır üç kilo geri almışken ben Ceyda’ya soruyorum...
Bak twitter’da herkes “Ceyda nasıl zayıfladı” diye soruyor, geçen yıl sen bana sormuştun. Şimdi ben
sana soruyorum, nasıl zayıfladın bu kadar sahi?
Benim yemekle ilişkim kesildi sanırım. Yemek yemek aklıma bile gelmiyor. Sadece ihtiyacım kadarını yiyorum. Aslında açlık bile hissetmiyorum diyebilirim. Bazen yemeği unutuyorum, bakıyorum başım dönmeye başlıyor, yemek yemem gerektiği için yiyorum. Az az yiyorum. Sofradan genellikle aç kalkıyorum. Vücudun ihtiyacı kadarından fazlasını yemiyorum 10 aydır.
Ekmek, meyve filan?
Genellikle yemiyorum. Ya da az yiyorum diyelim.
Biz Dukan rejimi yapmıştık seninki de bunun gibi bir şey mi?
Benimki hiçbir adı olan bir şey değil. Dedim ya yemekle ilişkim eskisi gibi değil artık. Sadece ihtiyaç olarak yiyorum, o kadar. Canım da pek istemiyor. Az az her şeyi yiyorum ama karbonhidratı hiç yememeye çalışıyorum.
Canın lahmacun filan çektiğinde?
Az yiyorum. 1 lahmacun değil yarım lahmacun yiyorum mesela.
Kilolu ya da zayıf fark etmiyor, benim için Ceyda’nın güzelliği, gülerken hafif kısılan, o sıcacık bakan gözlerinden geliyor. Bu sosyal sorumluluk projesinde iyi ki beraber çalışıyoruz Ceyda’yla. Kendi bebeğinin doğumunda ve doğum sonrasında zorlu günler yaşayan bu güzel anne, başka çocukların hayatının da üzerine titriyor. Güzeller güzeli kızına “balköpüğüm” diyor. Kızına bakarken, bir başka gülüyor. Biz, bir araya geldik, anneler ve bebekler için elele verdik, sizin de bu güzel birlikteliğe katılmanızı bekliyoruz.
Anne ve ‘yenidoğan tetanozu’ nedir?
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 9 dakikada bir bebek, anne ve yenidoğan tetanozundan (AYT) hayatını kaybediyor. Gelişmiş ülkelerde annelerin büyük kısmı hastanelerde doğum yapar ve bebekler hem hayatlarının ilk yılında, hem de sonraki dönemde rutin olarak aşılanır. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde AYT hâlâ anneleri ve doğacak bebeklerini tehdit ediyor.
“Sessiz katil” olarak da bilinen anne ve yenidoğan tetanozu, en çok sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde kendini gösteriyor. Yenidoğanlar, göbek bağının sterilize olmayan aletlerle kesilmesi, kirli ellerle sarılması gibi sağlıksız doğum uygulamalarından ötürü hastalığa yakalanmakta. Yenidoğan tetanozu, bebeklerin doğumdan 3 ila 28 gün sonra yakalandıkları bir hastalık. Daha sonra meydana gelirse, sadece tetanoz olarak adlandırılır. Anne tetanozu ise hamilelikte veya doğumdan sonraki 42 gün içinde meydana gelen tetanozdur. Ülkemizde bu tehdit yıllar önce aşılarla bertaraf edilmiştir.
Hastalanan bebeklerden tedavi görenlerin arasında bile ilk ayda ölüm oranı yüzde 70’i bulmakta. Anne ve yenidoğan tetanozu, hamilelik sırasında yapılan basit aşılarla önlenerek bu hassas dönemde kadınla birlikte doğmamış bebeği de korumaya alınabilir. Tetanoz aşısının hamile kadına uygulanmasının ardından,
antikorlar plasenta üzerinden cenine geçer. İki doz aşı, annenin ve üç yıllık bir sürede doğuracağı bebeklerin korunması için yeterli. Bebekler doğumdan sonraki ilk iki ayda koruma altındadır.
Kısaca UNICEF: 170’den fazla ülkede ve bölgede çalışmalar yürüten, erken dönemden ergenliğe kadar olan çocukların yaşayıp, gelişmelerine yardımcı olmayı ilke edinmiş bir kuruluş. Çocukların yaşamını iyileştirmek için, eğitimden sağlığa ve AIDS’ten korunmaya, şiddetten sömürüye varan, çeşitli konularda çalışmalar yapar. 1951 yılından bu yana Türkiye ofisi bulunuyor. UNICEF, kişiler, iş çevreleri, vakıflar, hükümetin gönüllü katkıları ile finans elde eder. Gönüllü olmak ya da katkı sağlamak isteyenler için
detaylı bilgi: www.unicef.org.tr