Kitap kurdu yeni nesil TÜYAP’ı coşturuyor
TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı için bugün son şansınız. Gidin ve sandığınızdan çok daha fazla olan o kitap sevdalısı gençleri görüp, ülkenin geleceği için umut besleyin. Kendinize bir iyilik yapın ve bu yıl 34’üncüsü düzenlenen bu şahane fuarı sakın kaçırmayın.
Hani “kitap kurdu” derler ya, işte tam da öyle bir kızım var. Günde 500 sayfa kitap okuyor. İnanın abartmıyorum. Hatta her şeyin fazlası zarar derler ya, TEOG sınavına 10 gün sonra gireceğinden Ada için de bu kitap sevdası zorlayıcı olmaya başladı. Zaten yoğun bir tempoda çalıştığı şu dönemde, bulduğu azıcık dinlenme molalarında ya da yemeklerde de kitaplarına gömülünce olan gözlere oluyor. İnsan da çocuğuna dönüp “yeter artık kitap okumanı istemiyorum” demek istemiyor. Ama itiraf edeyim, utana sıkıla “hadi annecim biraz gözünü dinlendir, kitabı gel kurabiye yapalım” filan demeye başladım. Maalesef, ülkemizdeki eğitim ve sınav sistemi, kitap okumaya bile ancak bir ölçüde müsaade ediyor. Yapılacak bir şey yok, kazanmak istediği önemli liseler var ve bu uğurda da kendi başına büyük çaba gösteriyor. Kitaplar arasında saatlerce, günlerce kaybolma hayallerini ise mecburen yaza öteliyor.
Kitap kurdu gençler
Böyle bir sınav ortamında ise Ada’nın bir tutam nefes almasını sağlayan, TÜYAP Kitap Fuarı oldu. En yoğun çalıştığı dönemde, üstelik cumartesi- pazar bile okula gidiyorken, ders kaçırmayı göze alıp kendi gibi kitap müptelası arkadaşı Sinem’le açıldığı gün fuara koştu ve akşam kovulana kadar kitap kokusuyla hemhâl oldu. Bana ilginç gelen ise, Ada’nın yalnız olmadığını, onun gibi kitap kurdu yüzlerce öğrenci olduğunu görmek oldu. Hani hep “şimdiki çocuklar- gençler kitap okumuyor” diyoruz ya, anladım ki büyük haksızlık ediyoruz. Bana inanmıyorsanız, gidin fuara ve aynı aşkla buluşmuş olanların apayrı dünyasına tanık olun.
Çocuklarda kitap alışkanlığını geliştirmek için ne yapılması gerektiği ile ilgili sihirli bir formül var mı bilmiyorum. Sadece benim Ada, bu sevdaya nasıl düştü ondan söz edebilirim. Açıkçası, okumayı söktüğünde çok rahatladığımı hatırlıyorum. Saatlerce durmadan kitap okuturdu bana. İlkokula başlayıp da hecelemeye başladığı ân duyduğum sevinç ikiye katlandı çünkü artık beni kitaplarla arasından çıkarmıştı. Önceleri her şey gayet ortalama ilerliyordu. İlkokul 4. sınıfta yani okumanın iyice akıcı hale geldiği dönemde, mitoloji ve macerayı harmanlayan bol çocuk edebiyatı ödüllü Percy Jackson serisi baştan çıkardı sanırım onu ilk olarak.
Ada şimdi orta mektep sonda ve “ne olmak istersin” sorusu sorulduğunda, “seneye lisede, kitap fuarında Pegasus Yayınları‘nın standında çalışmak” diye yanıt veriyor. Tüm harçlığını biraz da pahalı olan Pegasus yayınlarına kaptırdığından, çalışması karşılığı kitap kazanmayı hesap ediyor sanırım.
Belki kiminize çok yakın, kiminize çok uzak geldi anlattıklarım. Ama ben, haftada 6-7 kitap okuyan, ne bilgisayar oyunu ne televizyon sadece kitaplarla mutlu olan hatta geceleri bile koynuna kitabını alıp okuyan kızımı çok kendine özel ve farklı sanıyordum. Meğer yeni jenerasyonda o kadar çoklarmış ki...
Sosyal medyadalar
Sosyal medyada birbirlerini bulan ve kendi fenomenlerini üreten 12-21 yaş arası, bambaşka bir dünyası olan çocukların ve gençlerin sayısı insanı şaşırtıyor. Kitaplarla ilgili bilgi ve yorum içeren instagram hesapları ile yine kitaplar üzerinden sosyalleşiyorlar. Okudukları serilerin yeni kitabını ilk alan olmak için kitapçıların kapısında yarışıyorlar. Eğer, Türkiye’de çıkış tarihi gecikirse yayınevlerinin burnundan getiriyorlar. Kitap pahallılığı karşısında sosyal medyada etiketler oluşturup, yayınevlerine baskı kurup indirim alıyorlar. Henüz ülkemizde çıkmamış bir kitap ise tüm imkanları zorlayıp yurt dışından getirip, marka spor pabuçları ile değil kitapları ile hava atıyorlar ve tabii sonra arkadaşlarıyla paylaşmanın keyfini çıkarıyorlar. Instagram’da yabancı yazarlarla yazışıyorlar. Her aldıkları cevaptan sonra mutluluk sarhoşu oluyorlar. “Hediye” deyince birbirlerine kitap alıyorlar ve günün birinde yaptırmak hayaliyle dergilerden kitaplık- kütüphane fotoğrafı kesip biriktiriyorlar. Sayıları hiç az değil. Bana inanmazsanız gidin kitap fuarına ve standlarda duran sosyal medya kitap paylaşımı fenomenlerine nasıl pop stara bakar gibi baktıklarını görün. Kitapları koklayanları, saatlerce yazardan imza almak için bekleyenleri, harçlık yetmeyince, bir kitap daha alabilmek uğruna aralarında nasıl bozuk paraları birleştirdiklerini izleyin. Onlar bu ülkenin geleceği. Anne-babalarının “bırak artık kitabı da biraz test çöz” demesine rağmen, bu ezberci eğitim ve bu vahşi sınav sistemine rağmen edebiyattan vazgeçmeyen, özgür düşünceyi, sorgulamayı ve bilgiyi seçen gençler. Onlar bu ülkeyi umut yolculuğunda hayallerinin üzerinde taşıyacak olanlar. Onlar sandığınızdan çok daha fazlalar. Size de kitaplarla dolu mutlu pazarlar.