Şampiy10
Magazin
Gündem

Özrü kabahatinden çok büyük

.

ABONE OL
Vatan Haber

16 Ekim tarihinde Yargıtay tarafından Trabzonspor başkanlığı düşürülen İbrahim Hacıosmanoğlu bir açıklama yaptı ve büyük tepki aldı. "Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız" diyen eski başkanın bir maçtan sonra 4,5 saat hakemleri rehin alması ve ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonuyla serbest bıraktığı iddiaları bile bu sözün gölgesinde kaldı. Katıldığı bir programda, önce Türkiye Futbol Federasyonu ve sonra hakemler aleyhine veryansın eden Hacıosmanoğlu'nun Kurtlar Vadisi dizini aratmayacak tehditleri bile "Kadın gibi yaşamayacağız" açıklaması kadar tepki çekmedi. Futboldaki mafyöz olayların geldiği nokta ve olaya karışanların vukuatlarından ötürü alacağı cezalarla Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı ve Futbol Federasyonu ilgilene dursun, biz Hacıosmanoğlu'nun "özrü kabahatinden büyük" açıklamalarına göz atalım.

Öncelikle ben kendi adıma Hacıosmanoğlu'nun sözlerinde büyük bir doğruluk payı olduğunu hemen Twitter hesabımdan açıkladım. Elbette "kadın gibi yaşamak" herkesin haddine değildir. Güç ister, cesaret ister, fedakârlık ister, tek başına ayakta durabilmek marifeti ister. Kadın gibi yaşamak, belindeki silaha güvenerek değil, kendine doğrultulmuş silaha rağmen yaşamayı seçmekten geçer. Tehdit savurarak yasaklı yollardan yürümek değil, tehditlere rağmen bildiği yoldan dönmemek yüreği ister. Velhasıl kelâm sahiden "kadın gibi yaşamak" insan gibi yürek ister. Maalesef, bu açıklamayı, kadını her daim aşağı gören zihniyetin dile pelesenk ettiği yakışıksız bir fikir-zikir sapması olarak düşünmek isterdim yine de... Ama eski başkanın güyâ özür dileyen açıklamaları, sözün kabahatini aştı! Efendim neymiş; Karadeniz'de böyle denirmiş, yoksa kadınlardan özür dilermiş, anası-karısı varmış, onlar da kadınmış. Ama gene de Milletvekili Nazlı Özkaya'dan özür dilemezmiş. "Kadın gibi yaşamak" mecazmış da Karadenizliler öyle dermiş ama kadını aşağılamak için demezmiş ama gene de bu söze karşı çıkan kadın milletvekilinin de yarası varmış ki bu söze alınmış. Mış-mış-mış... E pes yahu! Bu kadar Futbol Federasyonu'nu kasıp kavuracak adamınız var da basın açıklamanıza göz atacak adamınız yok mu! Kadınlara hakaret et, yetmesin azıcık lafı doğrultayım derken, kadını bu topraklar için canını vermiş Karadenizlileri töhmet altında bırak, o da yetmesin cinsiyet ayrımcılığının karşısında duran kadınlara "yarası var" diye hakareti ikiye katla! Hacıosmanoğlu'nun ağzından çıkanın sağlamasını yapması çok kolay oysa! "Biz adam gibi ölürüz, kadın gibi yaşamayız" lâfındaki, "kadın" kelimesini yerine tüm sevdiklerinin ismini, hatta başkanlık ettiği kulübün, doğduğu şehrin adını koyar, sonra bakar söylemeye dili varacak mı! Ha, "Haaaa şaaaaa, benim memleketime hakaret" derse, "kadın" kelimesini de ağzına alırken dikkat eder belki bir daha! Yoksa Allah muhafaza, Karadeniz'in aslan yürekli kadınlarından biri ne bileyim mesela tek başına bir tabur adama kafa tutmuş Havva Ana gibi bir koca gönüllü kadın çıkar karşısına da, kendisine "kadın gibi yaşamak" neye benzer, öğretiverir sonra!

UNICEF SANAL GÖZLÜKLERİ

Gün geçmiyor ki haketmediği bir vahşetin altında ezilen çocuklar için ağlamayalım! Sadece haberlerde değil, sokaklarda yaşam mücadelesi veren, gelmekte olan kış aylarını düşündükçe içimizi bir başka titreten Suriyeli çocuklar her gün gözümüzün önünde... Üstelik onlar şanslı bile sayılıyor, ülkesinde, mülteci kamplarda ölüm kalım mücadelesi veren kardeşlerine bakınca. Bize kalansa, çocuklarımıza yedirdiğiniz her lokmada boğazımıza düğümlenen çaresizliğin ağır yükü... Belki savaşa son veremeyiz ama Ürdün’deki mülteci kamplarında yaşananları yakından görüp, ordaki çocuklar için küçücük de olsa yardım edebilecek bir fırsat var elimizde. UNICEF’in mülteci kamplarda yaşayan Suriyeli çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak için başlattığı teknolojik kampanyadan söz ediyorum. Ürdün’deki Za’atari Mülteci kampında yaşayan 12 yaşındaki Sidra’nın bir gününü, UNICEF’in hazırladığı sanal gözlükle sanki orda ve onunla yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Sakın “yüreğim kaldırmaz” demeyin! Eğer çocuklar bu yükün gerçeğini kaldırabiliyorsa, biz de bu yükü içimizde duyumsayabiliriz. Duyumsadıkça, bu savaş yükü altında yaşam mücadelesi veren çocuklara daha çok el uzatmak isteyeceğinize emin olun. En azından bu kadarını yapmak insanlık görevimiz. Özellikle 12 yaş ve üzeri çocukların da bu gerçekliğe tanıklık etmesi, yaşama dair büyük bir deneyim bence. UNICEF’in “Sanal Gerçeklik Gözlükleri”ni, AVM’lerdeki UNICEF standlarından satın alarak hem Sidra’nın mülteci kamplarında yaşadıklarına yakından tanıklık edebilir hem de bu sayede kazanılacak gelirle UNICEF’in Za’atari kampında yaşayan çocukların beslenme, sağlık, giyim, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamasına destek olabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Müslüm filmine dair...
  2. Kızkardeşlik duvarı
  3. Gelecek bize nasıl gelecek
  4. Yoksa siz “Tarihin sıfır noktası”nı hala görmediniz mi?
  5. Nafaka...
  6. Okullar açılırken veli dilekleri
  7. Geç gelen yaz geç gider
  8. Nobel Akademisi’nde kriz
  9. “Y” ile “Z” kuşağı yetersiz ve mutsuz
  10. Çocukları kandileriyle başbaşa bırakın

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.