Cumhuriyetin teminatı kadınlar...
.
Bu hafta Cumhuriyetimizin kuruluşunun 92’nci yılını kutladık. Sahip olduğum her şeyi Türkiye Cumhuriyeti ve Ulu Önder Atatürk’e borçlu olduğumu biliyorum. Hele ki bir kadın ve bir kız çocuğu annesi olarak bu minnetimin her geçen gün katlanarak arttığını hissediyorum. Bugün, Cumhuriyeti koruyup kollamanın da en çok ülkemiz kadınlarına vazife olduğuna inanıyorum. Kurtarıcımızın, Ulu Önder Atatürk olduğunu her daim hatırlayıp; başı dik, kendi ayaklarının üzerinde durabilecek özgürlüğe sahip olabilmek için tek tutunacak dalımız Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız. Bugün; okuyabiliyorsak, çalışabiliyorsak, mal sahibi olabiliyorsak, sokakta kendi irademizle dolaşabiliyorsak, eşimizi kendimiz seçip istediğimizde hayatımıza yalnız devam edebiliyorsak, sahneye çıkabiliyorsak, koskoca şirketleri ve hatta devleti yönetebiliyorsak ve tabii ki seçebiliyor, seçilebiliyorsak kısaca erkeklerin köleliğinden kurtulmuşsak Atatürk ve Cumhuriyetimiz sayesinde olduğunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız. Keşke günümüzde, her kadın eşit bir şekilde Atatürk’ün açtığı yoldan ilerleyebilme şansına sahip olsa... Keşke, Cumhuriyetin tüm kazanımları lâyığı ile uygulansa... Kadınların yeniden erkeğin ayağının altına atılıp köleleştirilmek istendiği, kadınlar için ne yazık ki Cumhuriyet tarihimizin en kanlı döneminden geçiyoruz. İşte en azından bu yüzden, belki de sırf bu yüzden biz kadınların birlik olup her zamankinden daha sıkıca Cumhuriyeti bağrımızda saklayıp sakınmamız gerek. Cumhuriyet; en çok biz kadınlara gerek! “Cumhuriyetin bize kazandırdığı hakların ne kadarını günümüzde yaşayabiliyoruz!” Sadece birkaç ufak hatırlatma yapıp, yorumu size bırakıyorum.
Basın özgürlüğü: Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından biri... Salatanatlık döneminde kat’a olmayan bir hak. Düşünce ve fikirleri basın yoluyla ifade edebilme ve yayabilme özgürlüğü, Atatürk sayesinde anayasal olarak garantiye alındı. Buyurun, hadi özgürce fikirlerinizi paylaşın, yorum sizin! Efendim, duyamadım, bir şey mi dediniz?
Din ve vicdan özgürlüğü: Tüm inançlara ortak mesafede bir yönetim şeklini benimseyen laiklik ise vatandaşı inançlarında özgür bırakıp, dini siyasete alet ederek yozlaştırıp kirletmek isteyenlere karşı koruma kalkınıdır. Aksi halde, Cumhuriyet hakları ihlal ediliyor, demektir. Şimdi yorum sizde: Günümüz Türkiye’sinde din ve siyaset birbiriyle ilişkili mi sizce?
Özel Hayatın Gizliliği: Cumhuriyet ile birlikte vatandaşların özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesi Anayasa ile korunma altına alınmıştır. Bu kural bugün milletvekiileri, bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı için fevkalade geçerlidir. “Vatandaşın özel hayatına saygı“ Siz böyle bir “hak” duydunuz mu acaba?
Düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü: Bireylerin, düşüncelerini ifade edebilmek için toplanıp yürüyüş yapabilmeleri özgürlüğü de Cumhuriyetin bir parçasıdır. Aslında, biber gazı, cop ve gaz fişeklerini saymazsak, ülkemizde özgürce yürüyüş ve gösteri yapılabildiğini söyleyebiliriz. Günün sonunda kör kalmak ya da hakkın rahmetine kavuşmak ise “Günümüz Türkiye’sinde gösteri yapmanın fıtratında var” der, geçeriz.
Eğitim hakkı: Eşit şartlarda eğitim hakkı, Cumhuriyet’imizin temel kurallarından biri. Açıkçası, parası olanlar için eğitim hiç bugünkü kadar eşit olmamıştı.
Yaşama Hakkı: Cumhuriyetin kazandırdığı en önemli temel hak. Saltanat dönemindeki bir kişinin dudağının ucunda olan yaşam hakkı, yasalarla koruma altına alındı. Peki ya bugün nasıl yaşıyoruz? Orhan Veli’nin dediği gibi, “Bedava yaşıyoruz, bedava...’’