İşsizlik sorunu ve eğitim düzeyi
Perşembe günü yazımı yollayamadım. Maalesef seyahat programımda bir karışıklık oldu. Niyetim istihdam ve işsizlik dizisini bitirmekti. Bugün Merkez Bankası’nın son Enflasyon Raporu’na bakacaktım. Haftaya kaldı.
İstihdam ve işsizlik sorununun vatandaşın gündemindeki öncelikli yeri biliniyor. İşsizlik artışının ciddi siyasi ve toplumsal tehlikelere yol açabileceği de kabul ediliyor. Mevcut politikaların ne ölçüde istihdam dostu olduğu uzun süredir tartışılıyor.
Şöyle bir yöntem uyguladık. Önce Türkiye’nin yapısal farklarını saptadık. Nüfus artışı, yüksek tarım istihdamı ve düşük ücretli istihdamı öne çıktı. Sonra ölçme sorunlarına girdik. Daha gerçekçi göstergeler aradık.
Toplam istihdam yerine ücretli istihdamını tercih ettik. Karşılaştırmayı da işgücü yerine çalışabilir yaştaki nüfusla (15-64 yaş arası) yaptık. İstihdam olanaklarını daha iyi görebildik. Ardından istihdamın kalitesini görmek için sanayi istihdamının seyrini ele aldık.
Yükselen eğitim düzeyi
Bugün çalışabilir yaştaki nüfusun eğitim düzeyine bakmak istiyorum. Orta vadeli eğilimleri anlamak açısından fevkalade önemli olduğunu söyleyebilirim. Yeterince üstünde durulmadığını da görüyorum.
Nüfusun bir akım olduğunu özellikle hatırlatmalıyız. Her yıl 1.5 milyon kişi 15 yaşına basarak çalışabilir yaş grubuna katılıyor. Buna karşılık 500 bin kişi 65 yaşını doldurup bu grubu terkediyor.
Bu olgu bizim açımızdan çok önemlidir. Çünkü çalışabilir yaş grubuna yeni katılanların eğitim düzeyi ile terkedenlerin eğitim düzeyi arasında büyük fark var. Dolayısı ile her yıl yaş grubunun hem sayısı hem de nitelikleri değişiyor.
TÜİK’in 2009 nüfus verilerini kullandım. Eşiklerden ilki kolaydı: kadın-erkek. Cinsiyetle ilgili eğitim sorunları biliniyor. Diğeri daha zordu. Ortaokul (ilköğretim okulu) diplomasıni seçtim. Grafiği fazla büyütmemek için 18-54 yaş grubu ile sınırladım.
50-54 yaş grubunda (1955-60 doğumlu) ortaokul ve üstü diplomalıların oranı erkeklerde yüzde 41, kadınlarda yüzde 24’dür. Onu izleyen yaş gruplarında düzenli ama küçük artışlar görülüyor.
30-34 yaş grubunda (1975-79 doğumlu) oranı erkeklerde yüzde 61’e, kadınlarda yüzde 44’e yükseliyor. Ardından artış hızlanıyor. 18-21 yaş grubunda (1988-91 doğumlu) ortaokul ve üstü diplomalı oranı erkeklerde yüzde 93’e, kadınlarda yüzde 88’e fırlıyor.
İstihdam dostu büyüme
Bu sayıları unutmayın. 50-54 yaş grubuna kıyasla 18-21 yaş grubunda ortaokul ve üstü diplomalı oranı erkeklerde iki katı, kadınlarda neredeyse dört katı artmıştır. Bu hesabı lise yada üniversite mezunu eşiğine göre yapınca daha da çarpıcı sonuçlara ulaşıyoruz.
Manzara çok nettir. Türkiye’de yıldan yıla sadece çalışabilir yaştaki nüfus artmıyor. Aynı anda nüfusun eğitim düzeyi de yükseliyor. Üstelik, bu eğilimin kadınlarda çok daha güçlü olduğu görülüyor.
Genç ve nisbeten iyi eğitimli bir nüfusun ekonominin dinamizmi açısından avantaj olduğu sık sık vurgulanır. Doğrudur. Ama ekonominin bu insanlara beklentileri ile uyumlu ücret ödeyen istihdam olanakları yaratması gerekir.
“İstihdam dostu büyüme” ile kastedilen tam budur. Aksi halde önümüzdeki dönemde işsizlik oranında öngörülenin çok ötesinde artışlar kaçınılmazdır.