Ücretli istihdamı
.
İstihdam ve işsizliği değerlendirmeye çalışıyoruz. İlk yazıda bir çerçeve oluşturduk. Önce Türkiye’nin yapısal farklarını belirledik. Şunlar öne çıktı: nüfus artışı; tarımda fazla istihdam; yetersiz istihdam oranı ve düşük ücretli istihdamı.
Ardından metodolojik sorunlara girdik. Kendi hesabına yada aile işinde ücretsiz çalışan sayısındaki artışın istihdam açısından anlamını sorguladık. Karşılaştırmanın çalışma yaşındaki nüfusu kapsayacak şekilde yapılması gereğini anlattık.
Bu açıdan bakınca, işsizlik oranı, tarım-dışı istihdam artışı, katılım oranı gibi göstergeler sorunları kavramak için yetersiz kalıyor. Bunlar emek piyasası gerçeklerini tam yansıtmıyor. Başka oranlar geliştirmek gerekiyor.
Gerçekçi bir oran
Lafı çok dolaştırmayalım. Türkiye’nin gerçeği biliniyor. Vatandaş “iş bulma” deyince kafası aslında net. Bakkal ya da büfe açmayı ya da aile tarlasını sürmeyi kasdetmiyor. Kamuda ya da özel kesimde ücretli iş arıyor.
Halbuki TÜİK’in istihdam tanımı ücret-dışı istihdamı da kapsıyor. Bu anlama vatandaşın olaya bakışı ile çelişiyor. Yanlış anlama olmasın; TÜİK’in tanımı yanlış demiyorum. Yetersiz diyorum.
Çözüm bellidir. Toplam istihdam ve tarım-dışı istihdam genel kategorileri yerine doğrudan ücretli istihdamına odaklanmak gerekiyor. TÜİK ücret, maaş ve yevmiye ile çalışanları tek kalemde topluyor.
Gelişmiş ülkelerde esas izlenen ücretli istihdamıdır. İngilizce bordrolu (payroll) istihdamı denir. Veriler doğrudan işverenlerden toplanır. Sosyal güvenlik verileri ile kontrol edilir. İstihdam sözcüğünün asıl içeriğini oluşturur.
Ekonominin yarattığı istihdamın mutlak büyüklüğü bize yetmez. Mühim olan nüfus artışını da kapsayacak bir oran bulmaktır.
O amaçla çalışma yaşındaki nüfusu kullanabiliriz. Ücretli istihdamın 15-64 yaş grubuna oranı kritik gösterge olur.
Son beş yıl
2005’ten günümüze ücretli istihdam/15-64 yaş grubu oranının seyri aşağıdaki grafikte görülüyor. 2005 başında yaş grubunda takriben dört kişiden biri (yüzde 25.5) ücretli olarak çalışıyor. 2008 ortasına kadar oran yükseliyor. Haziran 2008’de yüzde 28.3’e ulaşıyor.
Anlamı açıktır. 2005-08 arası büyüme ücretli istihdamının nüfustan hızlı artmasına olanak sağlıyor. Ekonomi istihdam yaratıyor. Ama ardından kriz geliyor. Nisan 2009’da oran yüzde 26.8’e geriliyor. Krizin istihdamda yarattığı şok çok belirgindir.
2009 yazında ekonomi ile birlikte ücretli istihdam oranı da toparlanıyor. Kriz öncesi düzeye Şubat 2010’da ulaşıyor. Özellikle Nisan 2010’da dikkati çeken bir artışla yüzde 28.6 ile kriz öncesinin üzerine çıkıyor. Toparlanmanın da istihdam yarattığı sonucuna varıyoruz.
Yeterli mi? Bu soruya cevap vermek için gelişmiş ülkelerle karşılaştırma yapacağız. Kriz öncesi dönemde ücretli istihdamın 15-64 yaş grubuna oranı ABD’de ve Japonya’da yüzde 60’ın üzerinde, AB’de az altındadır. Yani Türkiye’nin iki katından fazladır.
Özetleyelim. Bir: son beş yılı bir bütün olarak aldığımızda ücretli istihdam artışı nüfus artışının üstündedir. İki: 2010 ilkbaharında ücretli istihdam oranında kriz öncesi geçilmiştir. Üç: bu tempo ile gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmak hayaldir.
Bu çok önemli konuya devam edeceğim.