Yaklaşık 1 milyon 273 bin öğrenci liselere girişte kullanılacak TEOG-YEP sonuçlarını beklerken, bakanlıktan son dakika açıklaması geldi. TEOG ortak sınavları kapsamındaki bir soruya dava açıldığından, YEP sonuçları için mahkeme kararının bekleneceği belirtildi.***Dün, saat 11.50 sularında Milli Eğitim Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden şöyle bir basın açıklaması geldi:Sayın Sadık Gültekin,Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu yayımlanmıştır. İş ve işlemler kılavuzda belirtilen takvim doğrultusunda yürütülmektedir. Kılavuzda, Yerleştirme Esas Puanların (YEP) 24 Haziran 2015 tarihinde ilan edileceği duyurulmuştu. Ancak süreç içerisinde 1 (bir) soruya açılan davaya ilişkin mahkeme kararı beklendiğinden, yerleştirmeye esas puanların açıklanması idari mahkeme kararı neticesi yapılacaktır.Konuyla ilgili basın açıklaması ekte bilgilerinize sunulmuştur...***Komedi, resmen şaka gibi...Basın açıklamasında diyor ki ‘iş ve işlemler kılavuzda belirtilen takvim doğrultusunda yürütülmektedir...’ Şaka gibi, ortada ilan edilen sonuç yok, puan yok, yüzdelik dilim yok, siz hangi işlemden söz ediyorsunuz! Bırakın sonucu filan, ortada ciddiyet yok...Özel okul kayıtları dün başladı, ortada sınav sonuçları yok, ama özel okullara kayıtlar başladı; adama sormazlar mı ‘siz hangi cumhuriyetin bakanlığısınız’ diye...***Yılda sadece iki sınav yapıyorsunuz, sınav sayısı az, ama kırdığınız ceviz sayısı çok. Maşallah her sınavda hatalı birkaç soru, değerlendirmede bir sürü hata, yetmedi yerleştirmede kilometrelerce hata; say say bitmiyor...Almanca testini, İngilizce yanıt anahtarıyla değerlendirdiniz, yetmedi tüm sınavı bir daha değerlendirdiniz, yetmedi çocukları tercih etmedikleri okullara ve tercih listesine yazmadığı şehirlere yerleştirdiniz, bumlarla da yetinmediniz yerleşim yerinden 150 km uzağa çocuk yolladınız. Yetti gari...***‘Mary Sanders’ sorusu hakkında tartışmalar halen sürüyor. Sınavdan bir sonraki gün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “Orada bir sorun yok. Türkçe düşünmekten kaynaklanan bir yanlış anlama veya yanlış işaretleme olabilir; ama sorunun düzenlemesinin doğru olduğu konusunda uzmanlarımız hemfikir” demişti. Bakan, sorunun hatalı olmadığı konusunda o kadar emin konuştu ki, biz Türkçe ve İngilizce bilgimizden şüphe eder duruma düştük...***Sonuçların dün açıklandığı önceden belliydi; peki, tartışmalı sorunun mahkemelik olduğu belli değil miydi, soru dün akşam mı mahkemeye verildi? Herkes sonuçları beklerken, bir anda ekranlarda ‘İPTAL!’ alt yazısı geçmeye başladı. Aslında iptal olan sonuçlar değil, Milli Eğitim Bakanlığı...***Amacım ız sorunun iptal edilmesi ya da edilmemesi k onusu değil, mevcut durumda binlerce kişinin göz göre göre mağdur edi lmemesi ve tek bir öğrencinin bile haksızlığa uğramaması. Şayet bir soruya itiraz varsa -bu itiraz haklı da olabilir, haksız da- oturur incelersin, herkesin anlayabileceği dilden açıklarsın, olur biter. Hatalıysa iptal edersin veya çift cevaplıysa her iki yanıtı da kabul edersin vb. Ancak bu işin mahkemeye taşınmaması gerekirdi. Şimdi n’oldu, güven sarsıldı, zaten güven yerlerdeydi; şimdi hiç kalmadı. Futbol değimiyle ‘dakka bir, gol bir’ oldu. Bu durum karşısında Milli Eğitim Bakanlığı’na da şunu söylemek kalır:‘Önümüzdeki maçlara bakacağız!’
- Tercihler 6 Temmuz 2015 tarihinden itibaren 16 Temmuz 2015 saat 13:00’e kadar e-okul.meb.gov.tr internet adresinden yapılabilir.- Tercihler mutlaka herhangi bir ortaokul müdürlüğü tarafından elektronik ortamda onaylanacaktır. Düzeltmeler bu işlemden önce yapılmalıdır.- En çok 25 okul tercih edilecektir.- Okulların tercih kodları, öğrencinin yüzdelik dilimi, okulların kontenjan tablolarında ifade edilen yüzdelik dilimi, yerleştirmeye esas puanı dikkate alınmalı ve özellikle okulların kontenjan durumları ve tanıtım bilgileri incelenmeli.- 24 Haziran - 05 Temmuz 2015 tarihleri arasında özel okullara kayıt yaptıran öğrenciler, tercihte bulunamayacak. Kayıt işlemini yapan bu öğrencilere tercih ekranı açılmayacaktır. Bu öğrenciler okul değiştirmek isterlerse bu işlem yerleştirmeye esas nakil döneminde mümkün olabilir.- “ÖZEL OKULA KAYIT YAPTIRACAĞIM TERCİH YAPMAYACAĞIM” butonu işaretlendiği halde 11 Eylül 2015 tarihine kadar herhangi bir okula kaydını yaptırmayan öğrencileri yerleştirmeleri açık ortaöğretim kurumuna otomatik olarak yapılacak.- Yerleştirme sonuçları 14 Ağustos 2015 tarihinde e-okul.meb.gov.tr internet adresinden ilan edilecek.- Yerleştirme işlemleri sonucunda öğrencilerin öğrenim görmeye hak kazandıkları okullar belirlenmiş olup kayıtları otomatik olarak yapılacak.- Tercih yapmayan renciler, açık öğretim kurumlarına yerleştirilecek.- Boş kalan kontenjanlar, 14 Ağustos 2015 tarihinde oges.meb.gov.tr internet adresinden ilan edilecek.- Kayıtlı bulundukları okuldan başka bir okula geçmek isteyen tüm öğrenciler yerleştirmeye esas nakil işlemleri için tercih yapabilir.- Yerleştirmeye esas nakil işlemleri için tercih başvuruları, 17-21 Ağustos / 24-28 Ağustos / 31 Ağustos-4 Eylül tarihlerinde olmak üzere 3 kez yapılacak.- Yerleştirmeye esas nakil başvuruları, herhangi bir ortaokul müdürlüğünden yapılabilir. Okul müdürlükleri tarafından elektronik ortamda onaylanan tercih bilgilerinin 2 nüsha çıktısı alınacak, bunlar veliye imzalatıldıktan sonra bir nüshası okulda saklanacak, diğer nüsha veliye verilecek.- Öğrenciler yerleştirmeye esas nakil başvurularının her birinde üçer okul tercihi yapabilecek ve tercihlerde boş kontenjan şartı olmayacak.- Yerleştirmeye esas nakil işlemlerinin her birinde, isteyen öğrencilerin tercih başvurusunda bulunması esastır.- Yerleştirmeye esas nakil işlemlerinin sonuçları, 24 Ağustos - 31 Ağustos - 7 Eylül tarihlerinde e-okul.meb.gov.tr internet adresinden ilan edilecek.- Sadece açık öğretim kurumlarına yerleştirilen öğrenciler, istemeleri halinde millî eğitim müdürlüklerinde kurulan il/ilçe öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonlarına tercih başvurusu yapabilecek ve komisyonlar tarafından il/ilçe sınırları içindeki okullarda boş kalan kontenjanlara yerleştirilecek.- İl/ilçe öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonları, 07-10 Eylül 2015 tarihlerinde tercih başvurusu alacak. Öğrenciler bu başvuruda il/ilçe sınırları içinde yer alan 3 okul tercih edecek. Yerleştirme sonuçları, 11 Eylül 2015 tarihinde e-okul.meb.gov.tr internet adresinden ilan edilecek.- Özel okullarda yüzde 100 burslu okutulacak öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, puan üstünlüğü esasına göre yüzde 5’lik dilimden seçilerek yapılacaktır. Yerel şartları dolayısıyla Türkiye genelindeki ilk yüzde 5’lik dilimden öğrenci alamayan özel okullar, tam bursluluğa karşılık gelen boş kontenjanlarını il genelindeki ilk yüzde 5’lik dilimden karşılayabilecek.- Yerleştirmeye esas puanların eşit olması hâlinde, ağırlıklandırılmış ortak sınav puanı, eşitliğin devam etmesi hâlinde sırasıyla 8’inci, 7’nci ve 6’ncı sınıflardaki yılsonu başarı puanı üstünlüğü, eşitliğin devam etmesi hâlinde tercih önceliği, yine eşitliğin devam etmesi hâlinde okula özürsüz devamsızlık yapılan gün sayısının azlığı, bunların da eşit olması hâlinde ise öğrencinin doğum tarihine göre yaşça küçük olanların önceliği dikkate alınır.- Yetenek sınavlarında başarılı olan öğrenciler, güzel sanatlar lisesi veya spor liselerine 10 Temmuz 2015 tarihine kadar kayıt yaptırabilir.Yerleştirmeye esas nakil işlemleri için de kayıt yapabilirler; ancak, bu öğrenciler tercihleri doğrultusunda bir okula yerleştirilmeleri halinde, güzel sanatlar lisesi veya spor lisesindeki kayıtları iptal olacaktır.
Sıcak bir haftaya girdik, 24 Haziran Çarşamba günü TEOG yerleştirme sonuçları, 25 veya 26 Haziran’da da LYS sonuçları açıklanacak, ondan sonra da tercih koşuşturması başlayacak.Yeni sisteminin temel amacı, öncelikle özel okulları tercih edecek öğrencilerin sistemden çıkmasını sağlamak…Bunda bir hata var mı?Yok, gibi görünüyor…Böylelikle MEB, resmi okullara daha yetkin yerleştirme yapmayı hedefliyor. Bu nedenle, özel okul kayıtları daha erken tarihte, 24 Haziran - 5 Temmuz tarihleri arasında yapılıyor. Özel okul tercihleri tamamlandıktan sonra, 6 - 16 Temmuz tarihleri arasında merkezi yerleştirme tercihleri alınacak. Böylelikle özel okulları tercih edecek öğrenciler sistemden çıkarılacak, geriye kalanlar ise merkezi yerleştirme sistemine girecek . Kağıt üzerinde, teoride doğru gözüken uygulama, pratikte büyük sıkıntılara neden olacak.Bundan en çok etkilenecek ve bundan en çok mağdur olacak kesim de, en iyiler olacak…En iyiler derken, en iyi puana ve yüzdelik dilime sahip olan öğrencileri vurgulamaya çalışıyorum.Şöyle bir örnek verelim: Diyelim ki çocuğun YEP’teki yüzdelik dilimi 0,03 olsun. Bu çocuk, devlet okullarından İstanbul Erkek ve Galatasaray’a, özel okullardan da Robert’e girmeye adaydır. MEB, bu çocuğa şunu diyor: Kararını baştan ver, ya özel okulu ya da devleti seç, aynı anda ikisine de ulaşma şansın yok!İşin ilginci, çocuk ikisine de ulaşabiliyor ve siz bu hakkı, çocuğun, üstelik de bu başarıyı gösteren çocuğun elinden alıyorsunuz.Bu sistem, en çok bu çocukların canını yakacak. Özeli seçtiğinde, kazanabildiği halde devletten vazgeçmiş olacak; devleti seçse, özel dolmuş olacak, yani çocuk iki arada bir derede kalacak ve ne yapacağını bilemeyecek...Sistemde bir sorun, bir açık daha var; özel okulların büyük çoğunluğu (isterse), resmi okulları denemek isteyen öğrencilerinin kayıtlarını e-okula işlemeyebilir, bekletebilir. İşte, sorun da burada başlıyor; ‘bekletebilir’in mahiyeti ne olacak, bedeli ne olacak?3 tavsiyeİlk tavsiyem özel okul kararı alanlara; Okullar puanlarını açıkladı. Çocuğunuzun puanı da belli. İstediğiniz özel okul ile çocuğunuzun puanı örtüşüyorsa, maddi imkanınız da varsa kayıdını yaptırın. Devlet okullarının da durumunu bir göreyim diye beklemeye geçerseniz, tercih oranı yüksek özel okullardaki kontenjan kısa sürede dolabilir. Riske girmeye gerek yok.İkinci tavsiyem orta düzey puan alan öğrencilere; Bu öğrenciler ne yüksek puan isteyen devlet liselerine ne de özel okullara girebilir. Ancak orta düzey puan isteyen devlet liselerine gidebilirler. Bu yüzden 6-16 Temmuz’daki devlet liseleri tercih dönemini bekleyebilirler. Eğer burada istedikleri okul olmazsa, orta düzey özel okulların kontenjanlarında boşluk beklediğimiz için buralara nakil yapabilirler. Acele etmelerine gerek yok.Üçüncü tavsiyem yüksek puanlı öğrencilere; İlk TEOG sınavından yaklaşık 5 bin birinci çıktı. Bukadar birincinin olduğu sistemde herkes Galatasaray, İstanbul Erkek gibi liselere gitmek ister ancak bu okulların kapasitesi belli ve birinci sayısından daha az kapasiteleri olduğu da bir gerçek. İşte bu noktada önünüzde ufak bir risk varsa, riske girmeyin. Çünkü yüksek puanınız ile eğitim düzeyi yüksek özel okullara girebiliyorsunuz. Ancak devlet lisesini beklediğinizde bu okulların kontenjanları dolabilir. O noktada istediğiniz devlet okulunu kıl payı kaçırdığınızda, eğitim kalitesi ikinci hatta üçüncü düzeydeki özel okullara kayıt yaptırmak durumunda kalabilirsiniz. Bu yüzden durumunuz kesin değilse riske girmeyin, özel okula kayıdınızı yaptırın.YARINTakvim nasıl işleyecek? TEOG tercihlerinde dikkat edilmesi gereken unsurlar neler?
2015 - LYS oturumları dikkate alındığında, ana derslerin (MF puan türü için Matematik, TM puan türü için Matematik ve Edebiyat, TS puan türü için ise Türk Dili ve Edebiyatı) sorularının, adayları zorlayıcı olduğu ve bu sayede de sıralamalarının belli aralıklara yığılmasının engellenmek istendiği düşünülebilir.Türk Dili ve Edebiyatı: Öğrencilerden edindiğimiz bilgilere göre, 2015 LYS-3’te de daha önceki yıllardaki dağılımlara benzer bir konu dağılımı yapılmış. Edebiyat testinin, hem soru sayısının fazla olması, hem de bilgi gerektiren ve dikkatli okuma becerisi isteyen sorular olması nedeniyle iyi hazırlık yapmış öğrencileri ayırt edici bir sınav olduğu söylenebilir. Okuma alışkanlığı olan, hızlı okuyan öğrenciler bu sınavda avantaj sağlar. Sınavda, günümüz yazarlarından da sorulara yer verilerek güncellik yakalanmış. Soru dağılımında İslamiyet Öncesi, Divan, Tanzimat, Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Milli Edebiyat dönemleri de sorularak lise müfredatının tamamı yoklanmış. Ayrıca Batı Edebiyatı Akımlarıyla ve Söz Sanatlarıyla ilgili sorulara da yer verilmiş. Özellikle Edebiyat sorularında öğrencilerin hem bilgisini hem de yorum güçlerini ön plana çıkartan sorulara yer verilmesi, sınavın kalitesini yükseltmiş.Coğrafya: Öğrencilerden edindiğimiz geri bildirimler genel anlamda olumlu. Sınavın zorluk düzeyi orta seviyede. Hem Türkiye, hem de dünya haritası üzerinde birçok coğrafi bilgi sorgulanmış. Harita okuma becerileri yüksek olan adayların avantajlı olduğu söylenebilir. Soruların konu kapsamı, ağırlıklı olarak 10 ve 11. sınıf müfredatı kapsıyor. 9. sınıf ve 12. sınıf kazanımları daha az sorgulanmış. Küresel ortam, çevre ve toplum, iklim ile ekonomik coğrafya ağırlıklı konuları oluşturuyor. Coğrafya soruları, beşeri ve ekonomik coğrafya ağırlıklı olup, okuduğunu anlama ve yorumlamayı gerektiriyor. Coğrafya bilgilerini güncel olaylarla birleştirebilen adayların, sınavda daha başarılı olacağı kanısındayım…
MF puan türünden tercih yapacak öğrencilerin LYS-2 Fen Bilimleri sınavı ile birlikte sınav maratonu sona erdi. Geçen hafta yapılan LYS-1 Matematik-Geometri sorularının zorlayıcı olması , LYS-2 Fen Bilimleri sınavının önemini daha da artırdı. Fen Bilimleri sınavında yer alan soruların müfredata uygun olmasıyla birlikte, genelde zorlayıcı olduğu söylenebilir.Kimya: Sınava gir en öğrencilerden edindiğimiz bilgilere göre, sınavda müfredat dışı soru yok. Soruların konu dağılımı, geçen yıllarda olduğu gibi dengeli. Seçici, ayrıntılı bilgiler içeren sorular ‘Organik Kimya’ bölümünde yer almış. Bilgi açığı olmayan öğrencilerin başarılı bir sınav geçirdiğini söyleyebiliriz.Fizik: 201 5-LYS Fizik testindeki sorular, lise fizik müfredatın tamamın ı kapsayacak şekilde sorulmuş. Sorulardaki konu kapsamı, geçen yılki sınav la paralellik göstermekle birlikte, matematiksel işlemler biraz daha ön plana çıkmış. Öğrenciler, fizik testinin geçen yıla göre daha zor olduğunu belirtiyor.Biyoloji: Hatalı, yanlış ve müfredat dışı herhangi bir soru göze çarpmadı, öğrenci yorumları bu doğrultuda… Son yıllarda olduğu gibi, sorular 12. sf konuları ağırlıklı olmakla birlikte 9, 10 ve 11. sınıf müfredatından da sorular sorulmuş. Geçmiş yıllara göre soruların biraz daha zorlayıcı, detaylı ve ayırt edici sorular olduğunu söyleyebiliriz.
Bu yıl, LYS-3 Edebiyat-Coğrafya sınavı için 772 bin 734 başvuru yapıldı, geçen yıl 752 bin aday başvuru yaptı, bunlardan 719 bini sınava katıldı. Zaten en fazla başvurunun yapıldığı sınav LYS-3, bunu LYS-1 (Matematik-Geometri) sınavı takip ediyor.Türk Dili ve Edebiyatı testinde bulunan 56 sorunun Türkiye ortalaması yaklaşık 19 net. Matematik-Geometri ya da Fen Bilimleri testindeki düşük ortalamayı anlarım da, bu testteki ortalamanın düşük olmasını kesinlikle anlayamam! Neden bu ortalama bu kadar düşük, sakın bana kimse sorular zor filan demesin, hayatta inanmam…Doğru düzgün çalıştıktan sonra, yapamamayı kesinlikle kabul etmem. Edebiyat-Coğrafya, yapılması gereken, soru kaçırılmaması gereken bir sınav. Oturur çalışırsın, yeterince tekrar yaparsın, çıkan soruları incelersin, çıkabilecek soruları çözersin oldu bitti…Biraz dikkatli olursanız, işi biraz daha ciddiye alırsanız, bu testteki 56 sorudan 47-48 net çıkarmak işten bile değil!Gelelim Coğrafya-1 testine… Topu topu 24 soru var bu testte, 24 sorunun Türkiye ortalaması 8,7 net. E yani… Sınava giren adaylar, ancak 3 sorudan birini doğru yanıtlamış. Olmaz, kabul edilemez; böylesi kolay bir sınavda, bu netler çok düşük. 24 soruda hedefiniz 18-19 net olmalı; inandıktan sonra neden olmasın, olmaması için bir neden yok!Edebiyat-Coğrafya sınavı, hem TM hem de TS puanı için olmazsa olmaz, sonucu belirleyen en önemli sınav. Az önce de belirttiğim gibi, kazanmak istiyorsak, artık bu sınavdan çok iyi netler çıkarmamız gerekiyor. TM ve TS puan türlerinde aday sayısı çok, alınan aday sayısı az, dolayısıyla bu puan türlerinde amansız bir yarış var. TM’de her 3 adaydan biri, TS’de de her 8 adaydan biri ancak üniversiteye yerleşebiliyor. Bundan dolayı bu sınav son derece önemli…Her sınavın bir belirleyicisi var, bu sınavın belirleyicisi de Coğrafya-1 testi. İyi kötü herkes Türk Dili ve Edebiyatı testini yapmaya çalışacak, ancak Coğrafya testine yaklaşım daha farklı; bu teste önyargılı yaklaşan, sevmeyen, yapamam diyen aday sayısı çok fazla. İlk testin yanına bunu da ekleyen, amacına kesinlikle ulaşacaktır.Coğrafya-1 testine yüklenin diyorum, boşuna demiyorum; aşağıda TM ve TS paun türlerinnde 2014 yılında Türkiye genelinde alınan toplam öğrenci sayısı tablosunu verdim, bu tabloyu inceleyin, neden böyle dediğimi çok daha iyi anlarsınız:Koskoca iki puan türünden alınan aday sayısı 200 bin var yok, sadece devlet üniversiteleri olsun dediğinizde, bu sayı 160 bine iniyor. Oysa bu puan türlerinden tercih yapan aday sayısına baktığınızda, neredeyse 1 milyona yakın adayla karşılaşıyorsunuz... Bilmem derdimi anlatabildim mi?EN ÇOK BU KONULARDAN SORU ÇIKTI:- Türk Dili ve Edebiyatı Testi: Paragrafta anlatım türleri, Paragrafta Düşünce, Tanzimat Edebiyatı, Serveti Fünun Edebiyatı, Milli Edebiyat, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı.- Coğrafya-1 Testi: Sanayileşme-Şehirleşme-Göçler, Akarsular, Grafik okuma, Türkiye’nin Yerşekilleri, Türkiye’nin İklimi, Bölgeler Coğrafyası, Enerji kaynakları, Atıklar ve Ekolojik denge.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes “Bilgi temelli ekonomide, bilgiyi üretecek ve kullanacak bireylerin gerekli becerilere sahip olması büyük önem taşıyor. Bu becerilerin başında, STEM geliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksi’ne baktığımızda ülkemizin 144 ülke içinde 45’inci sırada yer aldığını görüyoruz. Yine Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı ‘Beşeri Sermaye’ raporunda, Türkiye 124 ülke arasında maalesef 68’inci sırada yer alıyor. Hem eğitimin niteliğini yükseltmek hem de ülkemizi küresel rekabette üst sıralara taşımak için eğitimde erken yaşlardan başlayarak STEM konusuna daha fazla yatırım yapmaktan başka çıkar yolumuz yok” diyor…STEM’in ne olduğunu açıklamadan önce, TÜSİAD’ın bu olayla neden ilgilendiğini açıklayalım…Örneğin ABD’de STEM eğitimi almış insan gücüne ihtiyaç duyan işlerin payı tüm işlerin yüzde 20’sini oluşturuyor ve bu payın önümüzdeki yıllarda çok daha artması bekleniyor.Başkan Obama önderliğinde geliştirilen ‘Bütçe Program Teklifi’nde iddialı hedefler konmuş:- 10 yıl içerisinde 100 bin mükemmel STEM öğretmeni yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi hedeflenmiş.- 10 yıl içerisinde üniversitelerin, mevcuda ek olarak, 1 milyon STEM mezunu vermeleri hedeflenmiş.- Kızların STEM alanlarına katılımını destekleyici aksiyonlar öngörülmüş.TÜSİAD, ‘nitelikli insan gücünün önemini’ sürekli vurguluyor. Bugünün öğrencileri, yarının çalışan nüfusu olacak. Ekonominin bilgiye giderek daha çok dayanması, ekonomiyi büyütecek işlerin bilgi temelli işler olması, bilgiyi üretecek ve kullanacak bireylerin gerekli donanıma sahip olmasını gerektiriyor. Yeni kuşaklara katma değeri yüksek beceriler kazandırılması kritik önem taşıyor. Bu becerilerin başında, bugünün ve geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerinin temelini oluşturan STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics), yani bilim, teknoloji, mühendislik, matematik geliyor.Türkiye’nin yalnızca teknolojiyi ithal eden ve kullanan değil, üreten ve bu alanda dünya çapında rekabet gücüne sahip bir ülke konumuna gelebilmesi için STEM alanında iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyacı var. Genç nüfusun STEM alanlarında başarı düzeyini yükselterek, analitik ve eleştirel düşünme yeteneğini kazandırarak, problem çözme becerilerini geliştirerek, bilim ve teknolojide ilerlememiz mümkün olacak.STEM becerilerine yapılacak yatırım, bir yandan bireyin kişisel gelişimini, daha iyi işlere ulaşmasını ve daha iyi bir yaşam sürmesini sağlarken, ülkemizi de küresel rekabet ortamında bir adım öne çıkaracak. Bu nedenle, okul öncesi eğitiminden başlayarak, eğitim sisteminin her kademesinde STEM çalışmalarının ön plana çıkarılması gerekiyor. TÜSİAD, STEM konusunu önceliklerinden biri olarak belirledi.STEM: Science (Fen), Technology (Teknoloji), Engineering (Mühendislik) ve Mathematics (Matematik) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. İngilizce’de bir bitkinin gövdesi anlamına geliyor. Gövde gelişir ve yaprakları, dalları, çiçekleri ve meyveleri taşır…STEM eğitimi, bugün artık ülkelerin dünyada ekonomik olarak rekabet edebilmesinin bir ön şartı olarak görülüyor. Yani şimdiye kadar gördüğümüz matematik sınavlarından, kağıt üzerindeki deney çizimlerinden, ÖSYM ve MEB sınavlarından farklı bir mantık...STEM, aslında küçük yaşlarda sahip olduğumuz yaratıcılığı kullanarak, destekleyerek, tetikleyerek, problem odaklı çalışmaya, çocuklardaki merak duygusundan yola çıkarak çözümler bulmaya odaklı bir sistem. STEM, edinilen bilgilerin hayata adapte edilmesini sağlayan bir proje.‘Hayata Doğru Okulları’ Akademik Direktörü Gülbin Baltacıoğlu, STEM eğitimi alan çocukların gelecekte söz sahibi olacağını vurguluyor. Yılların eğitimcisi Baltacıoğlu, okul öncesinden başlayarak tüm öğretim programlarının bu anlayışla yeniden ve temelden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.Bu konuda ilk adımları atan Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü de ayrıca tebrik etmek gerekir…
2014 LYS-2’ye 388 bin dolayında aday katılırken, bu yıl 421 bin aday bu sınava katılıyor, yani sadece LYS-2 sınavında bile geçen yıla göre 40 binlik bir artış var.LYS’lerin 5 oturumuna baktığımızda, yine aynı tabloyla karşılaşıyoruz; geçen yıl 2 milyon 386 bin 348 olan LYS’lerin toplam başvuru sayısı, bu yıl 2 milyon 538 bin 556’ya ulaştı. Geçen yıla göre 150 binlik artış var.Bu iyi mi, kötü mü?Baktığınız yere bağlı; adaylar açısından kötü, rakip çoğalmış; üniversiteler açısından baktığınızda iyi, aday sayısı artmış. Aday sayısının artması, belki puan kalitesinin yükselmesini de beraberinde getirir; yani bu artış, üniversitelerin işine gelir, bilhassa da vakıf üniversitelerinin…20 Haziran’da LYS-2 var, sondan bir önceki sınav… LYS-2, MF puan türünün son sınavı ve son sözü söyleyen sınavı… Hafta içi yine adaylarla beraberdim, bu kez de LYS-1’in kötü geçtiğini, birkaç gün yataktan çıkamadıklarını, morallerinin bozulduğunu vb. vurguluyorlar…Çocuklar, sevgili yavrularımız; n’olur şu sözlerime bir kulak verin:Neden en ufak bir olumsuzlukta pes ediyorsunuz, neden hemen yelkenler suya iniyor, neden hemen moraller bozuluyor. Daha henüz biten bir şey yok ki, daha kazanan kaybeden belli değil ki, sen neden böyle bir havaya bürünüyorsun; önünüzde daha koskoca, 90 soruluk Fen Bilimleri sınavı var, neticeyi belirleyecek koca bir parça önümüzde duruyor. Çocukça davranışlara, duygusal yaklaşımlara gerek yok; LYS-1 sıkıntılı geçtiyse, bir gün üzül, ikinci gün işine koyul; sınav iyi geçtiyse, bir gün sevin, ikinci gün dersin başına otur! Şunu da unutma: Sınav beklediğin gibi geçmediyse, aynı durum diğer adaylar için de geçerli, onların da sınavı iyi geçmedi. Bu durumda yapılacak tek şey; bir sonraki sınavda, yani LYS-2’de dengeyi bozmak. Otur, önündeki sınava yoğunlaş; diğer adaylarla farkı, o sınavda bozmaya çalış.Geçen yılki veriler çok hoş değil, her zaman olduğu gibi… 30 soruluk Fizik testindeki Türkiye ortalaması 5 net, yine 30 soruluk Kimya’nın ortalaması 7,5 net ve 30 soruluk Biyoloji testinin ortalaması da 9 net…Netler ne kadar düşük değil mi? Diyeceksiniz ki, hocam sorular mı zor? Değil, kesinlikle değil! Çıkan sorular ortada mı, ortada… Çıkabilecek sorular da ortada mı, ortada; peki, Allah aşkına bana söyler misiniz, geriye ne kalıyor?Geriye kalan tek şey: Ders ayrımı yapmadan, bıkmadan, usanmadan, korkmadan, kaçmadan, yılmadan çalışmak…Bundan 38 yıl önce dershaneye giderken, ilk derste hocanın söylediği şey, hala kulaklarımda. Demişti ki; Soruyu çözerken, eliniz beyninizden önce işlemeli!Bu şu anlama geliyor: Öyle pratik yapacaksın ki, soruyla karşılaştığın zaman, artık hiç düşünmeden, şaşırmadan, tereddüt etmeden ve hatta düşünmene gerek kalmadan elin soruyu çözmeye başlayacak… İlk baştan bunun ne anlama geldiğini anlamadık, hatta bize anlamsız ve saçma gelmişti; ama sonradan işin aslını anladık, şu elin çok soru çözecek, o kadar çok soru çözecek ki, artık soruyla karşılaştığı zaman, hiç düşünmeden çözmeye başlayacak…LYS-2’ye geri dönersek… Bence bu sınavın kilit noktasını, kırılma noktasını Fizik testi oluşturuyor. Nedense adayların bu teste yaklaşımı pozitif değil, adaylar bu derse mesafeli davranıyor… Bu dersi sevmiyorlar, uğraşmak istemiyorlar ve kaçıyorlar… Bence bunlar doğru olmayan yaklaşımlar. Ben olsam, herkesin uğraşmak istemediği, yapamam dediği, korkup kaçtığı, sevmediği teste daha çok önem veririm, onunla daha çok uğraşırım. İşin kolayına kaçmamak, bence işin püf noktası.Son tavsiye: Biyoloji testine çok önem verin, çünkü Fen Bilimleri sınavında aslında en kolay yanıtlanacak test, Biyoloji testidir. Okuyup, doğrudan cevabı işaretleyeceksiniz; uğraşmak yok, işlem yapmak yok, işlem yaparken yanlış yapma riski yok, zaman kaybı da yok… Bu testi iyi değerlendirin…