Üniversite seçimi en önemli kararlardan biri. Seçeceğiniz üniversite veya bölüm, yaşamın şekillenmesinde büyük önem taşıyor. Ülke ekonomisi, toplumun ortalama eğitim düzeyi ile yakından ilişkili. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde halkın önemli bir bölümü üniversite veya yüksekokul mezunu. Üniversite mezunlarının yaşam standardı, üniversite mezunu olmayanlardan daha yüksektir. İş kurup istihdam yaratanlar arasında üniversite mezunlarının başarı oranı yüksektir. OECD’nin 2012 Eğitim Raporu’nda, üniversite eğitimi görenlerin oranına göre Türkiye 39 ülke arasında 36’ncı sırada bulunuyor. Yükseköğrenim görenlerin oranı yükseldikçe, kişinin ve ülkenin refah düzeyi artacaktır. Gençler, kendilerine en uygun bölüm ve üniversiteyi seçerek iş yaşamındaki başarı şansını arttırıp ülke ekonomisine önemli katkılar yapabilirler.ODTÜ önceki Rektörü ve URAP Koordinatörü Prof. Dr. Ural Akbulut, üniversite sıralamalarının, tercih aşamasındaki adayların üniversite ve bölüm seçmesine yardımcı olacağını, ancak karar vermek için yeterli olmadığını belirtiyor. Adayın aldığı puan veya başarı sırası belirleyici bir faktör olsa da, her adaya karar vermeden önce, okurken mutlu olacağı bölümlerin listesini hazırlamasını tavsiye eden Prof. Akbulut, tavsiyelerini şöyle sıralıyor:“Adayların, aile, arkadaş, danışman ve öğretmenlerinin görüşlerini alıp onların tecrübelerinden yararlanması da yarar sağlar. Adaylar, kendilerine en uygun olan bölümler hakkındaki son kararı mutlaka kendileri vermelidir. Puanı yüksek adayların, puanım ziyan olmasın diye kendilerine uygun olmayan yüksek puanlı bölümleri yazması hata olur. Puanı düşük olan adaylar ise okumaktan mutlu olacakları düşük puanlı bölümleri seçmekten çekinmemelidir. Düşük puanlı bölümlerde, iyi bir eğitim alıp iş yaşamında başarılı olma şanslarını artırabilirler.”Üniversite sıralaması ABD’de başladıABD, dünyada en fazla üniversitesi olan ülke. ABD’de 4 bin 500 yükseköğretim kurumu var. Yaklaşık 20 milyon öğrenci yükseköğrenim görüyor. Bunun yansıması olarak da ABD’nin milli geliri 15 trilyon dolardır. ABD, dünyada en fazla üniversiteye sahip ülke olduğu için, orada da üniversite seçimi zordur. Tercih aşamasında bulunan adaylara ve ailelerine yardımcı olmak için, 1983’te US News and World Report dergisi ABD üniversitelerini sıraladı. Dünyanın ilk üniversite sıralaması sayılan bu sıralama diğer ülkelere de örnek oldu. Çok sayıda ülkede, öğrenciler bölüm ve üniversite tercihi sırasında üniversite sıralamalarından yararlanıyor. Ülke içi sıralamalar dışında 2003’te ilk kez dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralandı. Ardından Times, QS, Leiden, Webometrics, Scimago, HEEACT gibi kurumlar dünya üniversite sıralamalarını yayınlamaya başladı. ODTÜ’de 2009’da kurulan URAP (University Ranking by Academic Performance) laboratuvarı, dünya üniversitelerinin genel ve alan bazlı sıralamasını her yıl yayınlıyor. URAP ayrıca Türk üniversiteleri için geliştirilen özel bir sıralama da yapıyor. Adaylar, son karardan önce bu sıralamaları inceleyerek seçim yaparsa hayattaki ve üniversite hayatındaki başarı şanslarını o derece artırırlar.Üniversitelerin yüzde 23’ü ABD’denURAP, 2014-2015 alan sıralamasında en az bir üniversitesi olan ülke sayısı 90 olarak açıklandı. 23 alan sıralamasında, üniversitelerin yüzde 23,1’i ABD, yüzde 8,6’sı Çin, yüzde 7,6’sı İngiltere’den yer aldı. Türk üniversitelerinde bu rakam yüzde 1,2’de kaldı.Açıklanan 23 alan sıralamasının tümünde üniversitesi olan ülkeler, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Hollanda oldu. Türk üniversiteleri ise açıklanan alanların 13’ünde yer aldı.Ülke sıralaması yardımcı olabilirTürkiye sıralaması, adaylara üniversitelerimizin genel durumu hakkında oldukça sağlıklı bilgi verebilir. Adaylar önce, aldıkları başarı sırasına ve kendi beklentilerine en uygun olan bölümleri belirlemeli ve sonra okumaktan mutlu olacakları üniversiteleri listelemeli. Ardından, ilgilendikleri üniversitelerin ilgilendikleri bölümlerini gezip bilgi almalıdır. Böylece bazı bölüm ve üniversiteleri listeden çıkartabilirler. Son kararlarını verecekleri zaman, ülke içi üniversite sıralamalarını incelemek yararlı olur.
Bu yazı için biraz bekledim, acele etmedim, biraz farklı olsun istedim. Bunca zamandır ne yaptık? Tercih listesi şöyle hazırlanır, böyle sıralanır, şuna dikkat edin, böyle yapın vb. dedik; biraz ‘beylik’ davrandık. Böyle davranmakla, bir şeyi görmezden geldik, sizlerin bu süreci ilk kez yaşadığını dikkate almadık, söylediklerimizi sanki biliyormuşsunuz gibi davrandık, oysa sizler bu önemli olayla ilk kez karşılaşıyordunuz, bizlerse yıllarca aynı işi yapıyorduk.Onun için şöyle bir yöntem izledim; sizlerin en çok sorduğu, en çok öğrenmek istediği ve bu olayla ilgili en can alıcı noktalara değindim. Öyle lafı fazla uzatmadan, olayı çetrefilli boyutlara getirmeden, az ve net bir şekilde özetlemeye çalıştım.Şimdi gelelim can alıcı sorulara, bunları okuduğunuzda aklınızdaki pek sorunun yanıtını bulacaksınız, ama yine de somak istedikleriniz olursa sgultekin@gazetevatan.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.30 tercihin hepsini dolduralım mı?Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 30’ncu tercihiniz bile okuyacağınız tercihse, doldurmakta sakınca yok! ‘Hele bir yazalım, sonra bakarız’ demeyin.Çok tercih yapmak kazanma şansını artırır mı?Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İllaki 30 tercih yapacağız diye bir kural yok, ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.Puana göre mi, başarı sırasına göre mi?Tercihleri yaparken başarı sırasını kullanın, puanları dikkate almayın. Kendi başarı sıranızla, girmek istediğiniz bölümün başarı sırasını kıyaslayın.Kendi sıramızın ne kadar üstünden başlayalım?Adayın MF-4’den başarı sırası 170 bin olsun, şayet tercih sayımız 30’u çok aşmıyorsa, bu adayın tercihlerini 100 binden başlatmasında hiçbir sakınca yoktur. Hemen soracaksınız, ‘Peki, olur mu?’ Yanıt vereyim: ‘Ben de biliyorum olmayacağını, ama ne sakıncası var? Olmazsa olmasın! Aklınızda kalacağına, kağıtta kalsın...’ İlk birkaç tercihiniz, sıradan ve puandan bağımsız olsun, gönlünüzde yatan aslan olsun...Nereye kadar düşelim?Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken, sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz; ben bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ düşüncesi olmalı...‘Ülü tercih’ tam anlaşılmadı…Örneğin tercihlerimizden birinin sırası 150.616 olsun. Kalkıp da bunun altına 120.387’nci sıradaki bir yeri yazarsak, işte bu ölü tercih olur! Neden mi? Şöyle açıklayayım: 150.616’ncı tercihe giremeyen bir aday, ondan daha yukarı sırada bulunan 120.387’nci sıraya yerleşebilir mi? Bu mümkün değil, işte ‘ölü tercih’ bu demektir... Böyle yaptığınız taktirde, fazladan yer işgal eden bir tercih yapmış olursunuz.Tercihler küçükten büyüğe doğru mu sıralanmalı?Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir, yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi, ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul bir fark vardır.Bir tercihi daha üst sıraya yazan mı avantajlıdır?Kaçıncı sıraya yazarsa yazsın, kimin puanı daha yüksekse, o avantajlıdır! Cengiz’in TM-1 puanı 485, Sadık’ın TM-1 puanı 486 olsun, Cengiz aynı tercihi 1’nci sıraya, Sadık da aynı tercihi 30’ncu sıraya yazmış olsun, şayet o bölüme bir aday alınacaksa, bu Sadık olacaktır, çünkü Sadık’ın puanı Cengiz’den yüksektir. ‘Peki, bu durumda sıranın ne önemi var’ diyeceksiniz. Şu önemi var: Cengiz, bu bölümü diğer tercihlerinden önce istiyor, Sadık da ‘diğer tercihlerim olmazsa, en son bu tercihime yerleşeyim’ diyor...Farklı puan türlerini nasıl karıştıracağız?1- Aday şöyle diyebilir: Ben, önce MF’leri, daha sonra da TM’leri istiyorum. Bu durumda aday, önce MF listesindeki tercihleri olduğu gibi bu kağıda aktarır, sonra bunun altına TM listesindeki tercihlerini sıralayabilir.2- Aday şöyle de diyebilir: Ben, önce TM’leri istiyorum, bunlar olmazsa, o zaman MF tercihlerini istiyorum. O zaman, önce TM listesindeki tercihler buraya aktarılacak, daha sonra da MF tercihleri yazılacak.3- Aday şunu da yapabilir: İlk tercihim, MF’nin ilk sırasındaki yer olmalı, 2’nci tercih olarak yine MF listesinde bulunan 2’nci sıradaki yeri istiyorum. 3’ncü sırada, TM listesinin ilk sırasında bulunan yeri, 4’ncü sıraya MF listesindeki 3’ncü tercihi yazmak istiyorum... Ve bu işlem bu şekilde sürüp gider.Bu üç şekil de doğru, ama adayın olaya yaklaşım tarzı farklı; işte bunun nasıl olması gerektiğine adayın kendisinin karar vermesi gerekir.Üniversitede hangi bölüm iş ararken avantaj sağlar?Her yıl 10 binlerce genç liseden mezun olup çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerine giriyor. Bu gençlerin bölüm tercih ederken pek çoğunun aklında ise üniversiteyi bitirdikten sonra kolay iş bulup bulamayacakları yatıyor, çünkü her aday üniversiteden mezun olduktan sonra iyi bir ücret ve iyi bir unvanla iş hayatına başlamak istiyor.Deneyimsiz gençlere en çok yer veren sektörler arasında ilk sıralarda perakende, turizm, hizmet, bilişim, sağlık, tekstil, gıda, çağrı merkezi ve inşaat bulunuyor. Savunma sanayi, ziraat, prodüksiyon ve denizcilik ise yeni mezun alımlarının en az yapıldığı sektörler arasında.En çok alım satış alanındaÜniversiteye başlayacak gençlerin, öncelikle hangi alanlara ilgi duyduklarını keşfetmeleri gerekiyor. Bunu gönüllü işler yaparak, çeşitli mesleklerden çevre oluşturarak, farklı projelerde görev alarak veya stajla deneyerek bulabilirler. Bütün sektörlerde en çok eleman aranan iş alanının satış olduğu görülüyor. Bilişim sektöründeki pozisyonlarda da ciddi bir açık söz konusu. Özellikle web ve mobil yazılım bilişimde başı çekecek. Kullanıcı sayısının 10 milyonu geçmesi beklenen e-ticaret sektörü de alımlarını hızla sürdürecek sektörlerin başında. Satış temsilcisi, çağrı merkezi elemanı, yazılım uzmanı, banka pozisyonlarının da önümüzdeki dönemlerde popülerliğini sürdürmesi bekleniyor.Dijital işlerin geleceği parlakSon yıllarda dijital pazarlamadan yazılım mühendisine, web tasarımdan arama motoru optimizasyonu uzmanına kadar çeşitli dijital işler gençlerin ilgi alanında. Ve bu alanda büyüyen bir pazar mevcut. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda tercihini bu sektörden yana kullanan gençlerin iş bulma konusunda daha rahat olacağı görülüyor.Yeşil işler yaygınlaşacakBir başka potansiyel ise yeşil işlerde. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın açıkladığı rapora göre dünya genelinde yenilenebilir enerji alanında çalışan sayısı yüzde 14 oranında artarak 6.5 milyon kişiye ulaşmış durumda. Çin, bu alanda en fazla eleman alımı yapan ülke konumunda. Güneş enerjisi üretimi, başı çekiyor. Türkiye’de de yeşil işlerin yaygınlaşması bekleniyor.İkinci dil bilmek avantaj sağlarÜniversiteye giren gençlerin İngilizce dışında ikinci hatta üçüncü bir dil öğrenmeleri mezun olduktan sonra büyük bir avantaj sağlayacak, çünkü özellikle inşaat sektöründe yatırımların artması, yerli firmaların dışa açılması, yurtdışı projeler gibi sebeplerle işletmeler, İngilizce dışında Çince, Rusça, Arapça gibi dil bilen özellikle uzman ve mühendislere ihtiyaç duyuyor. Yeni mezun gençlerden hedefi ve vizyonu olan, üniversite yıllarında staj ve iş deneyimi edinmiş, seçtiği alanda kendini sürekli geliştiren, şirkete yapabileceği katkıları önceden düşünmüş, iş için istek ve tutku duyanlar önde olacak.SORULAR&YANITLARÖ. AlbayrakSosyoloji ve felsefe bitirdikten sonra, özel kurumlarda çalışacaksak hangi üniversiteden mezun olduğumuzun bir önemi var mı?Cevap: Sosyoloji ve felsefe mezunları, bölümlerini bitirdikten sonra, reklamcılık, radyo-TV, halkla ilişkiler, insan kaynakları, işletme alanlarında yüksek lisans yaptıktan sonra, adını saydığımız bu alanlarda rahatlıkla faaliyet gösterebilirler. Mezun olduğunuzda, hangi üniversiteden geldiğiniz değil de, nasıl geldiğiniz ve ne fark yaratacağınız önemli...S. KarakuşMF-4’de 44 bindeyim. Glüm hem yüzde 100 İngilizce eğitimi olmasından hem de çalışma alanlarının geniş olmasından dolayı YTÜ’den yana. Sizce ne yapmalıyım? Lütfen yardımcı olur musunuz?Yardımcı olmama gerek yok ki, sen zaten doğru kararı vermişsin. Aferin sana, metalurji ve malzeme mühendisliğini güzel teşhis etmişsin. Yolun açık, yakınlarının söylediklerine kulaklarını tıka ve yoluna devam et!S. PintoMF-4 Puanım 38.848. Endüstri Mühendisliği istiyorum fakat İTÜ ve Yıldız Teknik için yeterli değil. Özyeğin, MEF mi tercih edeyim, yoksa puanım yeterli geleceği İTÜ ÇEvre Mühendisliği (İngilizce), Metalurji Ve Malzeme Mühendisliği, Şehir ve Bölge Planlama (İngilizce) ve Yıldız Teknik Gıda Müh., Kimya Müh, Matematik Müh. (İngilizce) tercih etmeliyim.Ben derim ki, önceliği Özyeğin’e ver, sonra da MEF’i yaz; daha sonra İTÜ Metalurji ve Malzeme gelsin, YTÜ Gıda ve Kimya’yı da bunlardan sonra düşünebilirsin...
Her yıl yaklaşık iki milyon genç üniversiteye yerleşebilmek için bugünkü adıyla YGS ve LYS sınavlarına hazırlanıyor. Bu sınavlarda başarıyı hedefleyen öğrenci ve velilerin sınavlara hazırlık sürecinde ve sınav sonrasında yaşadıkları duygular farklılık gösteriyor. Kimi zaman motive olmanın, çaba ve hedefe kilitlenmenin getirdiği yüksek enerji, kimi zaman da beklentilerin yorduğu bıkkın ve dağınık bir ruh hali... Hemen her gencin yaşadığı inişli çıkışlı bu ruh hali sınavlardan sonra yerini başka sürece bırakıyor.Tercih dönemleri, aslında gençlerin sınava hazırlanırken yaşadığı stresi, biraz daha fazla olarak anne ve babanın da işin içine girdiği duygusal ve bir o kadar da zor karar verme sürecine dönüşüyor. Yaklaşık iki milyon öğrenci ve ailesi için sınav ve sınav sonrası yaşanan kaygının ana temeli hemen herkesin bu sınavlara yüklediği anlamda yatıyor.Üniversiteye girmek, bir bölümde okumak ama hangi bölüm olursa olsun bir yere yerleşmek arzusu, gençlerimiz ve aileleri için meslek edinmenin birinci şartı. Bu durumun nedenini, Türkiye’nin içinde yaşadığı sosyal ve ekonomik dönüşümün Türk aile yapısına yönelik yansımasında aramak gerekiyor.Genç, kendini ne kadar iyi tanır, önünde yer alan kariyer seçenekleri içerisinde kendisine en uygununu belirler ve bu doğrultuda seçimler gerçekleştirirse, sınava ve sınav sonucu elde ettiği başarıya o kadar doğru anlamlar yükleyebilir.Anne babalar, çocuklarıyla klişelerden uzak ilişki kurmayı, onların sınırlarını bilerek güçlü yönlerine odaklanmayı ve olaylara ve durumlara kendi pencerelerinden değil, çocuklarının kişilik özelliklerini de gözeterek kariyer planlamalarına destek olmayı başarabilmeli. Bu yaklaşım, sınav sonrası süreci hem çocuklar hem de aileleri ile sorunsuz yaşamalarına neden olacaktır.İstek sırası en doğru olanıÖğrencilerin tercih listelerini oluştururken sıklıkla yaşadıkları sorun, seçecekleri yükseköğrenim programlarını nasıl sıralayacaklarıyla ilgili oluyor. Bu noktada adayların kafası karışıyor ve neyi kıstas alacaklarını bilemiyorlar. Kimisi girmek istediği programları en yüksek puandan en düşük puana göre sıralıyor, kimisi önce tıp fakültelerini sonra mühendislikleri sonra işletmeleri sıralalıyor, kimi aday üniversitenin bulunduğu ile göre sıralama yapıyor, kimi önce devlet üniversitelerini sonra vakıf üniversitelerini yazıyor.Bu konuda birçok şekilde davranılıyor, ama tek bir doğru yöntem var; adayın gerçekten okumak istediği bölümleri, en çok okumak istediğinden başlayarak sıralamasıdır. Yani İSTEK sırası yapmasıdır. Bu tip bir listede düşük bir programdan sonra ondan daha yüksek puanlı bir program gelebilir. Birçok kişi bu durumun hatalı olduğunu, yüksek puanlı programın düşük puanlı programın üstüne yazılması gerektiğini, aksi durumunda ‘ölü tercih’ olacağını söyler.Günümüzün en popüler meslekleriYetenek ve ilgilerine uygun meslek seçen bireylerin işlerini severek yaptıklarını ve mesleki başarılarının her gün biraz daha arttığını, buna dayalı olarak daha verimli ve mutlu bir yaşam sürdürdüklerini görüyoruz. Bu konuda doğru karar verebilmek için meslekleri ve kendinizi iyi tanımalı, seçeceğiniz mesleğin kendinize uygunluğunu ölçmelisiniz.Yönetim Bilişim Uzmanı:Bilginin eskiye oranla daha kapsamlı olması, çağdaş yöntem ve araçlarla işlenmesi zorunluluğundan dolayı bölüm mezunlarına giderek artan bir gereksinim vardır.Avrupa Birliği ve AB İlişkileri Uzmanı Avrupa Birliği’nin oluşum süreci, üye ülkelerin birlikten beklentileri, birliğin kurumları ve politikaları ile genişleme sürecine hakim ve Türkiye ile AB arasında ilişkilerin başlangıcından bugüne kadar gelinen gelişim süreci ve ilişkilerin bugün vardığı düzey ve devamlılığı konusunda eğitim alan uzmanlara ihtiyaç 2004 yılında başlayan tam üyelik müzakereleri ile tavan yaptı.Uluslararası Finans - Uluslararası Ticaret Uzmanlığı:Uluslararası gelişmeler, refahın artması yolunun ticaretten geçtiğini göstermekte. Uluslararası gelişmeleri izleyen, bunu ülke çıkarları ile birleştiren, küresel rekabete açık, büyük düşünen, ülkemizin potansiyelini değerlendirirken uluslararası rekabette ön plana geçilmesini hedefleyen uzmanlara ihtiyaç artmakta.Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanlığı Hareket ve fonksiyonların çeşitli nedenlerle tehdit edildiği durumlarda kişinin bağımsız hareket edebilme ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesini artırmasında fizik tedavi uzmanlarının uygulamaları önem kazanmıştır. Bu sayede kişinin toplumsal yaşamdan kopmaması, en azından günlük yaşantısına devamı sağlanmış olacak.Endüstri Mühendisliği:Hem iyi bir mühendislik hem de yönetim eğitimi alan endüstri mühendislerine ürünün hammaddeden eşyaya dönüşme sürecinde zaman ve kullanılacak iş gücünün belirlenmesi, işletmenin devamlılığının sağlanmasında kısa, orta ve uzun vadedeki hedeflerin belirlenmesi ve uygulamaların planlanmasında ihtiyaç var.Elektronik Haberleşme Mühendisliği Dünyadaki uzak mesafe fiber-optik haberleşme sistemleri ve bir bölgeden başka bir bölgeye bilgi gönderen teknolojilere bakıldığında bu tesislerin kesintisiz üretim yapmaları, bakımlarının yapılması, yenilenmel ve geliştirilmeleri gerektiği düşünüldüğünde uzman mühendislere ihtiyaç artacak.Mekatronik Mühendisliği İnsanoğlunun, yaşadığımız kolaylıkların giderek artması için teknolojiden beklentilerinin had safhaya ulaştığı gözlemleniyor. Yaşamımızı kolaylaştıran teknoloji ürünlerininse daha karmaşıklaşmakta ve bu ürünün tasarımından kullanım aşamasına kadar disiplinlerarası bir çalışma sonucu ortaya çıktığını görüyoruz. O yüzden de makine, elektrik, elektronik disiplinlerinin birlikte sunulduğu mekatronik alanından mezun uzmanlara da bu süreçte ihtiyaç arttı.Psikoloji Modern insanın karmaşık sosyal ilişkileri ve kendi ile kurduğu olumlu diyalogları sağlaması, toplumdan izole yeni nesillerin artmaması, mutlu olan ve mutlu edebilen bireylerin sayısının artması için yardımcı tampon mekanizma psikologlarca sağlanacağından psikoloji insan var oldukça değerini koruyacak ve değeri daha da artıracak.Görsel İletişim TasarımıGünümüzde bir fikir, bir hizmet ya da bir ürünü meydana getirmek kadar, onun bilinirliğini sağlamak da öncelikli zorunluluklardan biri haline gelmiştir. Kurum ve kuruluşların zihnindeki imgesini etkili ve kalıcı şekilde oluşturmakla yükümlü, hedef kitleyi saptayan, yeni iletişim kanalları keşfederek yeni anlatım dilleri oluşturan, bunları kurumsal kimliğin tutarlı bütünlüğü içinde etkili bir biçimde kullanan uzman kişilere ihtiyaç giderek artmakta.Moleküler Biyoloji ve Genetik - Biyoteknoloji Uzmanı Teknolojik gelişmelerin tıp alanına yansımaları gözlendiğinde dijital gen haritaları ve tek gen üzerinden bilgi alınarak yazılacak kodların çeşitli hastalıkların tedavi sürecini belirleyeceği ve bu uygulamaların da insan sağlığının devamı ve niteliğinin artmasıyla sonuç vereceği hesap edildiğinde bu bölüm mezunlarının önemi ortaya çıkıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde moleküler düzeyde ve biyoteknolojide genetik mühendisliği tekniklerinin gelişmeleri 21. yüzyılın “biyoloji çağı” olacağı görüşünü yaygınlaştırıyor.Yazılım Mühendisliği: Bilişim ve ağ sistemlerinin çalışması sırasında güncel verilerin oluşturulması, talebin azaldığı donanımların eksiklerinin belirlenmesi ve talepleri karşılayacak verilerin hazırlanmasında yazılım mühendislerine ihtiyaç var.Tıp Teknolojik ve bilimsel alanda ilerlemelerin insanların yaşam süresinin artmasına, daha sağlıklı ve nitelikli yaşam koşullarının oluşturulmasına katkı sağlaması gerekir. Tıp alanında ileri teknoloji ürünlerinin kullanımı giderek artıyor. Özellikle tedavi süresinin kısaltılması, bedenin en az tahribatla tedavi sürecini tamamlaması ve kişinin sağlığına kavuşması için günümüzde, nano boyutta fonksiyonel olabilen robotlar tasarlanıyor. Bu robotlar insan vücudu içerisinde hasarlı organı onarabilecek şekilde kodlanmakta, kodlandığı işlevi de damar içinde gerçekleştiriyor. İnsanların sağlığını koruma ve geliştirme, hastalık ve sakatlıklarını iyileştirme alanında çalışacak sağlık personellerine ihtiyaç hep vardır.Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Metalurji ve malzeme mühendisleri hammadde üretimini, malzemenin sentezlenmesini ve işlenmesini, ürün tasarımını, geliştirilmesini ve üretimini ve ömrünü tamamlamış malzemelerin geri kazanımını kapsayan tüm aşamalarda ye ralır. Bu bölüm bölümü kimya, makine, inşaat, uzay-uçak, elektrik-elektronik, çevre ve tıp alanlarına yayılmış çok disiplinli bir bilim ve teknoloji dalı olarak gelişmesini sürdürmekte ve verimlilik, enerji ve hammadde üçlüsü ile uyum içinde olan üretim süreçlerinin sektöre kazandırılmasında önemli rol oynamakta.Meslek yüksekokulları çok önemliÜlkemizde uzman personele duyulan ihtiyaç kadar yardımcı personele yani ara elemana da ihtiyaç var. Teknoloji ürünlerinin kullanımıyla ilgili sıkıntılar çıktığında aksaklıkların giderilmesi için görev alacak teknisyenlere ihtiyacımız olacak. Ürünün ya da hizmetin kullanılabilir hale getirilmesinde çalışan uzman sayısı bu ürün veya hizmetin piyasaya çıktığında kullanan insan sayısından azdır. Tüketicilerin fazlalığı nedeniyle çıkan aksaklıkları giderecek kadar mesleki eğitim almış kişilere de sektörde fazlaca ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın karşılanması yönünde eğitim veren önlisans programlarından bazıları şunlardır: Otomotiv, endüstriyel elektronik, dış ticaret ve Avrupa birliği, elektrik, iklimlendirme ve soğutma, makine, mekatronik, harita kadastro, sigortacılık, bilgisayar teknolojisi ve programlama vb. gibi. Türkiye sosyal yapısı gereği kendi kişisel ilgi ve yeteneklerinin farkında, alan bilgisi tam, gelişmelere açık, çabuk ulaşıp çabuk uygulayabilen uzmanlara her zaman ihtiyaç duyacak.
Tercih listesi hazırlarken, puandan ziyade başarı sıranı dikkate alın. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl puanlar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı veriyi sağlar.Alternatifi bol olan tercih listesi oluşturun. Tek bir üniversite ya da birkaç bölüm üzerine odaklanmayın.Bir bölüme takılıp kalmayın. İstediğiniz bölüm ile ortak özelliklere sahip başka bölümlerin de olup olmadığını araştırın. Geçişli bölümleri göz önünde bulundurarak tercih listenizde alternatif yaratın.Alternatifli oluşturduğunuz tercih listesini, önceliklerinizi göz önünde bulundurarak ve uzman yardımı alarak, sadeleştirmeye çalışın.Tercihlerinizi yaparken ilk beş ya da altı tercihin, kendi başarı sıranızdan yukarıda ve en çok istediğiniz üniversite ve bölümler olmasına dikkat edin.Tercih listenizde kendi başarı sıranızdan yüksek tercihlere yer verdikten sonra, kendi başarı sıranıza yakın ya da denk olan 20 tercih yapabilirsiniz.Yerleştirmede önemli olan tercih sırası değil, puanın yüksek olmasıdır. Puanı birbirinden farklı iki öğrenciden, ilgili bölümü önce tercih eden değil, puanı yüksek olan aday yerleştirilir. Son beş veya altı tercih -girmek istediğiniz bölüm ve üniversiteleri göz ardı etmeden- kazandığınızda asla pişman olmayacağınız ve tekrar sınava girmek istemeyeceğiniz yerler olmalı. Yazdığınız son tercih, sizin gitmeyi tercih ettiğiniz en son üniversite ve bölüm olmalıdır.Acele etmeyin, tercih dönemini, açıklanan tarihleri göz önünde bulundurarak son gününe kadar değerlendirin. Üniversiteleri ziyaret edin, öğretim üyelerinden bölümler hakkında bilgi alın, uzmanlarla görüşün…Yurt dışında eğitim almayı düşünüyorsanız, YÖK Denklik Bürosu’ndan okumayı düşündüğünüz üniversitenin denkliği olup olmadığını öğrenin. Türkiye’de geçerliliği olmayan üniversiteleri asla tercih etmeyin.SORULAR YANITLARG. KayaBenim TM-1 sıralamam 54 bin. Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat 46 bin. Sizce girme ihtimalim nedir, sıralamalarda çok sapma olur mu, ne düşünüyorsunuz?Cevap: Sıralamalarda çok sapma olacağını sanmıyorum, çünkü geçen yıla göre kontenjanlarda bir artış olmadı. Üstelik bu bölüm çok tercih ediliyor. Yanılmayı dilerim, ama sözünü ettiğiniz yere girme olasılığınız oldukça düşük gibi…G. Acarİlk sıralara puanımdan bir hayli yüksek yerleri yazdım. 4 üniversite, gelme olasılığı çok zor olan ama çok istediğim yerler. Daha sonraki iki sıralamam da, gelmesi muhtemel yerler. İstediğim bölüm, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler. Sıralamam 194 binlerde. İstediğim vakıf üniversitesi 199 bin başarı sıralaması ve ben oradan başka bir yer istemiyorum. Olur mu? Bir de olmasına kesin gözüyle baktığım reklam tasarımı ve iletişimi bölümü var. Sizce bu nasıl bir bölüm, kimler tercih etmeli ve geleceği var mı?Cevap: Girmeyi düşündüğünüz bölümle, aranızda 5 binlik bir avantaj var. Küçük bir avantaj gibi gözükse de, bence önemli bir fark, yani önemli bir avantaj. Kazanma olasılığınızı yüksek görüyorum. Üstelik işin ucunda ücret varsa, bu avantaj farkının kapanmayacağı kanısındayım. Reklam tasarımı ve iletişimi bölümüne gelince… Kimler seçmeli demişsiniz, bu mesleğe meraklı olanlar, ilgi duyanlar seçmeli. Son derece dinamik, keyifli ve önü açık bir meslek. İnsan ilişkileri, dinamizim, merak, yaratıcılık bu mesleğin olmazsa olmazları…E. ÇiçekSıralamam MF-4’te 33.329. İstanbul İnşaat Müh. 31.900.i Sizce gelir mi, tercihe hangi sıradan başlayayım?Kazanma ihtimaliniz var, ama bıçak sırtında olduğumuzu da bilin. Şansımız yüzde 49 dolaylarında; yazıp, beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Bu sıralamadaki alternatifleri çoğaltmanızı tavsiye ederim. Yeriniz varsa, yani tercih sayınız 30’u aşmıyorsa, ilk sıradaki tercihlerinizi 20 bin dolaylarından başlatabilirsiniz.B. EkimOkan Üni. Beslenme ve Diyetetik mi, yoksa İTÜ Şehir ve Bölge Planlama mı, yoksa YTÜ Kimya Mühendisliği mi yazmalıyım? Bu konudaki görüşleriniz benim için önemli veya sizin üçüncü bir seçenek var mı?Zor bir durum ve zor bir soru. Sizi tanımadan, karşılıklı görüşmeden, ne istediğinizi tam bilmeden verilmiş bir yanıt olacak, bunun farkındayım. Bunların tümüne puanınızın yattığını düşünerek, şöyle bir yanıt vermeye çalışacağım: Ben, ilk sıraya Okan Üni. Beslenme ve Diyetetik bölümünü koyardım. Son derece geçerli bir dal. Okan, bu bölümlere iyi yatırım yaptı ve gelişen, dinamik bir üniversite. Daha sonra YTÜ Kimya Müh. tercih ederdim, ama bu mühendisliğin yanına ya gıda müh. ya da end. müh. eklerdim, yani tek başına bırakmazdım, yetmez çünkü! Son sırada da İTÜ Şehir ve Bölge Planlama bölümünü tercih ederdim. Benim sıralamam böyle olurdu…Z. YıldırımTM-3 sıralamam 23.833 ve hukuk istiyorum. Akdeniz Üni. Hukuk geçen yıl 23.500 ile almış, bu yıl oraya gitme ihtimalim nedir? Cevaplarsanız çok sevinirim.Bu yılki sıranız, geçen yılın 24 bini anlamına geliyor… Çok riskli bir durum. Geçen yıla göre ne genel kontenjan arttı, ne de hukuk fakültelerinin kontenjanında bir artış oldu. Üstüne üstlük hukuk çok tercih edilen bir dal, dolayısıyla şartlar bizi bir hayli zorluyor! Bana zor geliyor, ama inşallah yanılırım…Aslında hiçbir tercih ölü değildirAdaylar şunu iyi bilmelidir, hiçbir tercih ölü tercih değildir. Aslında işin özü şu: Puanı yetmediği için düşük puanlı programa giremeyen bir aday, bundan sonra yazmış olduğu daha yüksek puanlı programa da giremez. Ancak adaylar şunu unutmamalı: Üniversite programlarının taban puanları yıldan yıla değişir. Puanlarda bazı yıllar artış, bazı yıllar azalış olabilir. Bu nedenle düşük puanlı bir programdan sonra yazmış olduğunuz yüksek puanlı bir program, o yılki tercihlere bağlı olarak daha düşük bir puana gerileyebilir.Adayların tercih listelerini istek sırasına göre yapmalarının doğru bir yöntem olduğunu söyledik. Ama bu her zaman kolayca yapılabilen bir durum değildir. Aday ne istediğini bilmiyor veya kararlaştırmamış olabilir ya da seçeceği programların hangisini önce hangisini sonra yazacağı konusunda tereddütleri olabilir. Bu, tabi ki tercih dönemine bırakılmaması gereken bir durum. Aday, lise eğitimi ve öğretimi süresince ilgi duyduğu meslekler, üniversite ve lisans programları, kendi kişisel özellikleri, yetenek ve becerileri ile ilgili bilgi toplamalı ve bunları değerlendirmelidir.Ülkemizde üniversite lisans programlarına yerleşen birçok adayın, daha sonra kazandığı bölüm veya üniversiteden memnun olmayıp tekrar sınava girdiğini biliyoruz. İnsan, değişen dinamik bir canlıdır. Bu açıdan bakıldığında karar, fikir, beğeni ve ihtiyaçların daha sonraki bir süreçte değişmesi normaldir, ancak tercih döneminde var olan bilgilerin yeterince iyi değerlendirilip doğru sonuca ulaşılması gerekir. Bunun için tercih danışmanlığı veren kişinin, adayı çeşitli özellikleriyle tanıyor olması ve var olan tüm bilgileri empatik bir şekilde yorumlayarak, adayın kendisi için en doğru kararı almasına yardımcı olmalıdır. TERCİH SIRALAMASINDA PUAN DERİNLİĞİDikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, tercih edilen programların puan dağılımının açıkta kalma riskini en aza indirecek şekilde geniş tutulmasıdır. Ancak bu durum, tercih listesinde derinlik yaratmak adına, hiç gidilmek istenmeyen bir programın listeye eklenmesi şeklinde algılanmamalı. Puan aralığı olarak dar bir tercih listesi oluşturmak, herhangi bir programa yerleşememe riskini de göze almak anlamına gelir.PUAN TÜRLERİNİ KONTROL EDİNFarklı puan türlerinden programlar tercih eden aday, yine İSTEK sırası ilkesinden şaşmadan, listesini oluşturmalıdır. Aday gitmek istediği programın, kılavuzda belirtilmiş olan özel şartlarını mutlaka okumalı. Seçmek istediği programın özel şartlarına uygun olmayan adaylar, bu programları tercih listelerinden çıkarmalıdır.YARIN: En popüler meslekler hangileri?
Şunu unutmayalım ki, bu bizim tercih listemiz değil! Evet, bu çocuklar bizim yavrumuz, bizim parçamız, ama onların hayattan beklentileri, yetenekleri, başarılı oldukları alanlar, yapmak istedikleri, hayata bakış açıları bizden farklı. Bize düşen en büyük görev, onların isteklerine saygı duymak, gücümüz yettiğince onlara maddi ve manevi destek olmak. Aslında iyi olsun diye bir takım telkinlerde bulunuyoruz, ancak bazen kantarın topuzu kaçıyor; tavsiye niteliğinde olan bazı bilgiler, zorlamaya dönüşüyor. Tabii ki bilgi birikimimiz, tecrübemiz, deneyimimiz onlardan daha fazla; bunları onlara aktarmamız gerekir, buraya kadar bir sıkıntı yok. Sıkıntı, bu aktarımın baskıya dönüşmesinde... Bundan kaçınalım, bırakın, kendileri karar versin; sorarlarsa yanıtlayalım, danışmak istediklerinde yol gösterelim, sonra kenara çekilelim ve kararlarını kendileri versinler. Ortada kötü bir şey yok , hani bırakalım da, yanlış bir şeyi seçsinler. Ortadaki en iyi şey, onlara uyan ve onların istedikleridir.Karma tercih nasıl yapılır? MF-4 puan türündeki başarı sırası 44.400, TM-1’deki başarı sırası da 60.527 olan bir adayın, her iki puan türünden de tercih yaptığını var sayalım...Adayın ilk önce iki ayrı liste hazırlaması gerekiyor; MF-4 tercihleri için ayrı bir liste, TM-1 tercihleri için ayrı bir liste. MF-4 sıralaması 44 bin dolaylarında olan bir adayın, bu puan türündeki ilk tercihlerini 30 bin dolaylarından başlatmasında herhangi bir sakınca yoktur. İlk tercihler, gönlünüzdeki yerler olsun. Bu aday, TM-1’deki tercihlerini de 40-45 binlik sıralardan başlatabilir.Adayın MF-4’te 64 bine kadar düşmesi, kendini garantiye alması anlamına gelir, tabii kazandığında pişman olmamak koşuluyla... TM-1 puan türünde 75 binlere kadar inilmesi, adayın bu puan türünde de garantiye alacaktır.Her iki puan türünde de orta sıralardaki 15-20 tercihin, bizim bulunduğumuz sıradaki yerlerden veya bizim sıramızın biraz biraz altındaki yerlerden olmasında yarar var. Daha sonra yapmamız gereken şey, bu iki listeyi birleştirmek. Kendimize sormamız gereken ilk soru: Ben, önce 1’inci sıradaki MF-4’lü bölümü mü istiyorum, yoksa TM-1 ile alan yeri mi? Aday, ilk sıraya MF-4’ten öğrenci alan bölümü yazacak. Daha sonra aynı soruyu şu şekilde soracak: Ben, ikinci sıradaki MF-4 ile öğrenci alan yeri mi istiyorum, yoksa 1’inci sıradaki TM-1 ile öğrenci alan yeri mi? Adayın cevabının yine MF-4 olduğunu varsayalım. Bu kez adayın kendine şu soruyu sorması gerekir: Ben, 3’üncü sıradaki MF-4’lü yeri mi, yoksa TM-1’li yeri mi tercih ediyorum? Yanıtın TM-1’li bölüm olduğunu varsayalım. Böylelikle ilk üç tercihi sıralamış oluyoruz. Bu işlem, son tercihe kadar bu şekilde soru-cevap şeklinde devam etmeli...SORULAR YANITLARB. AbedanBenim MF-4 puan türünde sıralamam 58340. Marmara Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü (61.000 sıralamadan almış geçen yıl) ve İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği (80.000’den almış). Bu bölümlerinin olma ihtimali çok yüksek ve tercihlerim arasında. Fakat kararsızım, normalde inşaat mühendisliği ve mimarlık gibi bölümleri düşünüyordum. Kimya mühendisliğinin çok geniş sektörlere hitap ettiğinin farkındayım fakat Marmara Üniversitesi’nden alacağım mühendislik eğitimi ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasında dağlar kadar fark var. Sizce hangisini tercih etmem daha doğru olur? Yanıt: Yine de MÜ Kimya Müh. Tercih edin derim. Madem kimya ile ilgili alanları düşünüyorsunuz, neden tercihlerinizin arasında Yıldız Teknik Üni. Metalurji ve Mazleme Müh. yok? İTÜ jeoloji veya MÜ Kimya Müh. yerine, YTÜ Metalurji ve Malzeme Müh. çok çok iyi bir tercih olacaktır. İş olanakları iyi bölümden söz ediyorum, bir düşünün derim!B. ŞahinMF-4 puanım 53.000. Endüstri, Bilgisayar, Elektrik- Elektronik ve Biyomedikal Müh. arasında kararsız kaldım. İş bulma olanakları ve bir bayana göre en iyisi sizce hangisi? Ayrıca son olarak Başkent,TED ve Ankara üniversitelerini mühendislik alanı açısından sıraya koyabilirseniz çok sevinirim.Öncelik biyomedikal mühendisliğinde olsun, sonra elektrik-elektronik, daha sonra bilgisayar ve son sırada endüstri müh. olsun. Tabii ki bu sıralamanın şahsi olduğunun farkındayım, benim sıralamam bu şekilde olurdu. Siz, bunların yerlerini değiştirebilirsiniz, o da yanlış olmaz; bunların hepsi kişisel tercihlerdir. Bu mühendislikleri okuduktan sonra üzerine end. Mühendisliğinde yüksek lisans yapardım. Üniversite sıralamam da şu şekilde olurdu: TED, Başkent, Ankara...Ö. YavuzTM-3 sıralamam 29590. Bilkent Hukuk şansım var mı? Bilkent, Bilgi, TOBB, Bahçeşehir,Koç hukuk sıralaması nasıl olmalı?Bu yılki TM-3 sıranız, geçen yılın TM-2’de 29727’inci sıraya denk geldiğini belirtelim. İnşallah olsun, ama bu sıranın İ. D. Bilkent Üni. Hukuk Fak. Yeteceğini çok sanmıyorum. Puandan ve sıralamadan bağımsız düşündüğümüzde, benim yukarıdaki üniversite sıralamam şöyle olurdu: İ. D. Bilkent, Koç, İ. Bilgi, TOBB ve Bahçeşehir...EN YENİLİKÇİ VE GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTELERTÜBİTAK, ‘Türkiye’nin en yenilikçi ve en girişimci 50 üniversitesi’ listesini açıkladı. Liste, üniversitelerin Ar-Ge’ye ayırdığı bütçe, fikri mülkiyet havuzu, işbirliği ve etkileşim, girişimcilik ve yenilikçilik kültürü gibi kriterleri baz alınarak hazırlandı. Listede, son iki yıldır ikinci olan Sabancı, bu yıl ODTÜ’yü geride bırakarak birinci oldu, ODTÜ ikinci sıraya gerilerken, Boğaziçi Üniversitesi üçüncü sırada yer aldı.TM-2 ve TM-3 puan ve başarı sıralaması karşılaştırmasıHukuk fakültelerinin puan türünün değişmesi, kafaların karışmasına neden oldu. Geçen yıl TM-2 puan türüyle öğrenci alan hukuk fakültelerinin, bu yıl TM-3 puan türüyle öğrenci alması, birçok adayın bu konuda sıkıntı yaşamasına neden oldu. Aşağıda verdiğimiz tablo, bu sıkıntıyı aşmanızda en büyük yardımcınız olacak. Tabloyu nasıl kullanacaksınız: Bu yılki TM-3 sıranızın 10690 olduğunu varsayalım. Aşağıdaki tablodan, TM-3 sütununda 10690’ı bulacaksınız ve bun sıranın geçen yıl 435 puana karşılık geldiğini, TM-2 sırasının da 11429 olduğunu göreceksiniz. Bu yöntemle TM-3 puanınızın, geçen yılki TM-2 karşılığını öğrenmiş olacaksınız. Artık TM-2 sıranızı, hukuk fakültelerinin geçen yılki TM-2 sırasıyla kıyaslayabilirsiniz...
Üniversite adayları 14 Temmuz’a kadar tercih yapacak. VATAN Eğitim Uzmanı Sadık Gültekin bu zorlu süreçte rehberlik yapacak. Yazı dizisine bugün başladık.Bu yılın en büyük sürprizlerinden biri, hukuk fakültelerine ve tıp fakültelerine getirilen başarı sıralaması barajı. MF-3’te tıp için ilk 40 bin, hukuk için de TM-3 puan türünde ilk 150 binde olmayanlar bu bölümleri tercih edemeyecek. KKTC üniversiteleri bu sıralamadan ve sınırlamadan bu yıl muaf tutuluyor, ancak önümüzdeki yıldan itibaren aynı kısıtlama onlar için de geçerli olacak.Hukuk, en çok tercih edilen bölümlerin başında geliyor. Baraj sınırlamasının yanında, hukuk tercihi yapacak adayları bekleyen bir başka sıkıntı daha var; hukuk fakültelerine alınacak aday sayısı, geçtiğimiz yıla göre bir artış göstermedi, yani kontenjan aynı kaldı.Hangi mesleğe ihtiyaç varTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2013 yılında işgücü içerisinde yaklaşık 5 milyon üniversite ve yüksekokul mezunu bulunuyor.500 bin işsiz5 milyon üniversite ve yüksekokul mezunundan yaklaşık 500 bini işsiz, yani bu gruptaki işsizlik oranı yüzde 10 düzeyinde.Üniversite mezunları arasında işsizlik oranının yüzde 10 ortalamanın altında kaldığı alanlar arasında öğretmenlik ve eğitim bilimleri (yüzde 6,7), beşeri bilimler (yüzde 7,3), mühendislik ve doğa bilimleri (8,6), sosyal bilimler (yüzde 9,3) mimarlık ve inşaat (yüzde 9,4) olarak sıralanıyor.Tercihi üst sıraya yazmak avantaj sağlar mı?Sağlamaz... Herhangi bir tercihi, üst sıraya veya daha alta sıraya yazmak, kişinin kendi kararı ve kendi tercihidir; bunun bir başkasının tercihiyle veya sırasıyla hiçbir alakası yoktur. Kişiler, bu şekilde bir başkasına nazaran ne avantaj sağlayabilirler ne de dezavantajlı bir duruma düşerler. Şöyle bir örnek verelim: A bölümünü Ahmet 1. Sıraya, ben de 30. Sıraya yazayım. Bu bölüme bir kişinin alınacağını varsayalım ve benim puanım 407, 001 olsun, Ahmet’in puanı da 407, 000 olsun. Bu bölüme ben yerleştirilirim, çünkü puanımın virgülden sonraki 3. basamağı Ahmet’in puanından yüksek. Önemli olan sıra değil, puan; sıra sadece kişinin tercihini yansıtır, yani hangi bölümü hangi bölümden önce veya sonra istiyorum anlamına gelir...Kontenjanlar artmadıGeçen yıla göre kontenjanlarda fazla bir artış yok. Türkiye genelinde sadece 10 binlik bir artıştan söz edebiliriz. MF, TM ve TS puan türlerinde toplamda 9 bin (her puan türünde 3 bin), DİL puan türünde de sadece bin kontenjan artışı oldu. Dolayısıyla kontenjanların geçtiğimiz yıla göre çok fazla değişmediğini görüyoruz.Ölü tercih nedir?Örneğin, 120 binlik tercihin altına, ondan daha küçük sıradaki bir yerin, örneğin 80 binlik bir yerin yazılmasıdır... Şöyle düşünün; 120 binlik bir yeri kazanamayan bir aday, 80 binlik sırada bulunan bir yeri kazanabilir mi, bu mümkün değil; çünkü 80 binlik yerin puanı, onun üstüne yazdığımız 120 binlik sırada bulunan tercihten daha yüksektir, üstelik oldukça da yüksektir... Doğrusu, 120 binin altına 125 veya 130 binlik sırada bulunan yerlerin yazılmasıdır.Yeni açılan bölümlerin puanı ne olur?Bu sorunun yanıtını, kıyaslamak yaparak bulabiliriz. Örneğin, İstanbul Üniversitesi’nde yeni bir bölümün açıldığını var sayalım; şayet bu bölüm, Marmara Üniversitesi’nde daha önceden varsa ve puanı da belliyse, yeni açılan İstanbul Üniversitesi’ndeki bölümün puanı da onun gibi veya ona yakın bir şey olacaktır. Vakıf üniversitelerinde bazı yeni açılan burslu bölümler var, bunları, daha önceden puanı belli olan vakıf üniversitelerindeki bölümlerle kıyaslayabilirsiniz.Sadık Hoca’nın favori bölümleri...- Harita Müh.- Metalurji ve Malzeme Müh.- Enerji Sistemleri Müh.- Gemi İnşaatı Müh. / Gemi İşletmeleri Müh.- Biyomedikal Müh.- Kontrol ve Sistem Müh.- Uluslararası Ticaret- Uluslararası Finans- Uluslararası Lojistik- Yönetim Bilişim Sistemleri- Sağlık Yönetimi- Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği- Yeni MedyaTercih aralığı ne olmalı?Örneğin; başarı sıralaması 100 binde olan bir adayın, tercihlerini 75 binden başlatması son derece mantıklı olur. İlk 4-5 tercihini bu şekilde yapabilir. İlk tercihleriniz, gönlünüzde yatan bölümler olsun. Listenin ortada sıralarındaki 20 tercih, makul düzeydeki yerler olsun, yani bizim başarı sıramızın ulaşabileceği bölümlere yer verelim. Son sıradaki 4-5 tercihin 140-150 bin dolaylarında olması, bu adayı büyük ölçüde garantiye alır. Ancak burada şuna dikkat etmek gerekiyor; son sırada yer verdiğiniz tercihler, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz bölümler olmadır, yoksa sonradan pişman olmanın bize faydası olmaz.YARIN: Tercih listesi nasıl hazırlanır, karma tercih listesi nasıl yapılır?
Adayların her testte yaptıkları net sayısı ölçmenin kalitesi hakkında bilgi verdiği gibi, Türkiye’deki ortaöğretimin çıktıları hakkında da önemli bilgiler verir.İstatistik kurallarına göre sınav veya test sonuçlarının ‘çan eğrisi’ oluşturması beklenir. Bunun anlamı, çok başarılı ve çok başarısız adayların sayısının az, orta düzeyde başarılı olan aday sayısının yüksek olmasıdır. Gerek üniversite sınavının ilk ayağı YGS’de gerekse final sınavı LYS’lerde sözel test sonuçları bu bağlamda beklenen dağılıma uygun sonuçlar veriyor; ancak sayısal testlerdeki dağılım, istatistik kurallarıyla çelişiyor ve bu kurallara uymuyor.***Sayısal testlerdeki dağılıma baktığımızda, çok sayıda adayın başarısız, az sayıdaki adayın başarılı olduğunu görüyoruz. Matematik ve Fen Bilimleri testlerinde adayların çok düşük netler çıkarması ve çok düşük puan aralığında sıkışmaları, bu iki alanda büyük sorun yaşandığının da bir göstergesi.Son yıllarda YGS ve LYS sonuçlarının bu iki alanda örtüşen ve birbirine yakın sonuçlar vermesi, bu yaklaşımın bir iki yıllık verilerle sınırlı olmadığını gösteriyor.Yıllara göre YGS sonuçlarını incelediğimizde, Matematik testinde yaklaşık 500 bin, Fen Bilimleri testinde de yaklaşık 1 milyon adayın ham puanının (net sayısının) sıfır ve sıfırın altında olması, bu derslerdeki başarısızlığın ne büyük boyutlarda olduğunun bir göstergesi. Bu yıl, bir milyona yakın adayın YGS’de Fen Bilimleri testin sorularına bakmaması, bu sorularla uğraşmaması olayın bir başka boyutunu gözler önüne seriyor. İşin ilginci, yıllar geçtikçe bu sonucun iyileşmediğini ve daha da vahim bir boyuta vardığını görüyoruz.***Sayısal alanlarda istatistik kurallarıyla uyuşmayan sonuçlar, ne yazık ki uluslararası sınav sonuçlarıyla uyuşuyor. Dünyada kabul gören PISA ve TIMSS gibi uluslararası çapta ‘bilgi yoklama’ sınavların sonuçları, dolayısıyla OECD ülkelerinde uygulanan uluslararası değerlendirmelerdeki sonuçlar, bizim üniversite giriş sınavlarıyla neredeyse tam örtüşüyor.14-15 yaşındaki Türk öğrencilerin başarısı, bu sınavlarda son sıralarda yer alıyor. 2012-PISA’da, Türk öğrencilerin yarıya yakının matematik performansı en düşük düzeyde veya onun da altında yer alıyor. Okuduğunu anlamada testlerinde de aynı başarısızlıkları görmek mümkün.***Öğrencilerimizin girdiği OKS, LYS, SBS, TEOG, ÖSS, YGS, LYS ve uluslararası alanda yapılan TIMSS ve PISA sınavlarında elde edilen sonuçların ve dağılımların pratik anlamı şudur:Türk eğitim sistemi, ancak küçük bir azınlığa nitelikli bir eğitim veriyor, milyonları kapsayan çok geniş bir öğrenci kitlesine de ‘sepet koluna, herkes yoluna’ diyor...
‘Oldu olacak kırıldı nacak’ diye bir deyim var; ‘olanlar oldu, iş işten geçti, olanlar geri dönülemeyecek bir dur um aldı, bunu kabul etmek gerek’ anlamında kullanılır. Bu deyim, MEB’in içinde bulunduğu durumu ne güzel özetliyor. Oturup beklemekten başka yapacak bir şeyleri yok, aczlerini fark etttikleri bir anda bulunuyorlar.Ne kadar acı, bir sınavın sonucunu bile öğrenemez duruma geldik. Puan belli değil, tercih yapılacak tarih belli değil, hatalı sorular belli değil; ama bir şey belli, sorumluluk sahibi olmayanlar belli! İşin ilginci, çocuklarımız da bunlara emanet…Hatalı soruları biz buluyoruz, evinden 136 km uzağa yerleştirilen çocuğu ilk biz duyuruyoruz, hangi soru olduğu açıklanmayan mahkemelik soruyu ilk biz biliyoruz; oldu olacak soruları da biz hazırlayalım, sınavı da biz yapalım…Gazetecilik açısından yapılması gerekeni biz yaptık, bütün gazetelerden önce mahkemelik soruyu ana sayfadan duyurduk. Bu yeter mi, yetmez; sadece biz işimizi iyi yaptık, ama herkesin işini iyi yapması gerekir, başta MEB’in…