Yurt dışında katıldığım konferanslarda şişmanlığın kanseri de tetiklediği, özellikle kadınlarda meme-rahim gibi kanser türlerinde riski artırıcı önemli bir faktör olduğu vurgulanıyor. Şişman kadın hastalarımı bu konuda uyarıyorum. Bakın bir başka cerrah Doç Dr. Orhan Çelen de aynı şeyi söylüyor.Şişmanlık meme kanseri riskini neden artırıyor? Tüm meme kanserlerinin yüzde 70-80’i hormon (östrojen) bağımlı. Meme kanseri vakalarının da 2/3’ü 50 yaşından sonra yani menopoz döneminde görülüyor. Menopozdan sonra östrojenin ana kaynağı yağ dokusu. Kadın bu dönemde ne kadar şişmansa meme dokusu o kadar fazla östrojene maruz kalacaktır. Bu da riski çok artırıyor. Menopoz döneminde bana başvuranların çoğu 5-10 kiloluk artışlardan söz ediyor. Hep söylüyorum; “Artık eskisi gibi yiyemezsiniz” diye. Çünkü metabolizma hızı bu yaşlarda çok azalmış oluyor. Akşam yemeğini çok hafif tutsalar bile yetecek! Kilo vermek, yağ dokusunu azaltmak gündemlerinin en üst maddesi olmalı. Bir de ince olup sonradan kilo alanlarda risk artıyor. Yani bir kadın genç kızlığından beri hep kilolu ise riski daha düşük. 8-10 kilo aldığında bu meme kanseri riskini yüzde 15-20 artırıyor. Beslenmeyle ilgisi nedir? Soya, soya yan ürünleri, keten tohumu bitkisel östrojen içeriyor. Meme kanseri olan bu ürünleri kullanmasın mı? Aslında soya ve soyalı ürünleri çocukluk-gençliklerinden beri tüketen toplumlarda (Güneydoğu Asyalılar) meme kanseri oranının düşük olduğunu biliyoruz. Ama bu ürünlerin özellikle hormon duyarlı meme kanserlerinde hormonoterapi sırasında kullanılmasını önermiyorum. Hormon reseptörleriyle etkileşerek ilaçların duyarlılığını azaltabilir. Bunların yanı sıra özellikle üzüm ve narın hormon bağımlı meme kanseri riskini azalttığına dair çalışmalar mevcut. Yine mangonun bazı laboratuvar çalışmalarında meme kanseri hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını engellediği gösterildi.Her yIl yaklaŞIk 30 bİn kadInIn yakalanacaĞI tahmİn edİlİyor İngiltere’de son katıldığım konferansta kırmızı eti kanser riskini artıran faktörlerde 1 numaraya oturtmuşlardı. Meme kanserli hastalarıma haftada 1-2 den fazla önermiyorum. Ya stres? Şimdiye kadar gördüğüm kişilerde hep ağır bir travma, stres sonrası ortaya çıktığını gözlemledim. Stres bağışıklık sistemini düşürüyor. Mutlaka etkisi vardır. Önemli bir veri daha; sosyal izolasyon meme kanseri ve tümör büyüme hızını artırıyor. Farelerde yapılan deneyler bunu gösterdi. Şaşırtıcı değil! Ne kadar sosyalleşirsek, sevdiğimiz insanlarla hayatı paylaşırsak o kadar iyi hissediyoruz kendimiz çünkü... Bu da direnci mutlaka artırıyordur. Erken adet görmek de riski artırıyor, biliyoruz. Günümüzde kız çocukları erken adet görmeye başladı. 9-10 yaşında adet görenler var. Evet, benim de iki kızım var ve bu konuda endişeliyim. Belki yiyeceklerdeki katkılar ve çevremizdeki kimyasalların etkisi olabilir. Kesin ispatı yok! Ne kadar erken yaşta adet görürse, o kadar fazla östrojene maruz kalıyor. Amerika, Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri meme kanserinin en fazla görüldüğü yerler. Bizde durum nedir? Yeterli veri yok. Türkiye’de sadece 8 ilden yeterli veri var. Her yıl 100 bin kadından 35’i yakalanıyor. Karşılaştırma yapmak için Amerika’ya bakarsak 100 binde 110!Bizde de kadınlarda en sık görülen kanser. Her yıl yaklaşık 30 bin kadının meme kanserine yakalanacağı tahmin ediliyor.Doç. Dr. Orhan Çelen kİmdİr?Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Genel Cerrahi Uzmanlık eğitimini Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. 1993-95 yılları arasında ABD Boston School of Medicine’de ziyaretçi asistanlık yaptı. 2008’de Doçent oldu. Şu anda İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde çalışıyor.Zuhal Olcay “Şölen” veriyor! Zuhal Olcay ekrana ilk çıktığı günden beri hayranlıkla izlediğim bir oyuncu. Güzelliği ve oyun gücü beni hep hipnotize etmiştir. Son oyunu “Şölen” kapalı gişe oynuyor! Şölen’de elit tabakadan bir İngiliz kadının kendisini aldatan kocası, sevgilisi ve arkadaşlarına verdiği çok özel bir akşam yemeğine, kişi- ilişki irdelemesine tanık oluyorsunuz. Oyun sonrası kuliste kendisiyle formunu nasıl koruyor, konuştum. Boyunuz ve kilonuz ne kadar?Boyum 1.70 ve kilom 64 ile 67 arasında gidip geliyor şu aralar. Çok güzel bir kadınsınız. Yine de takıntılarınız var mı; daha ince olayım, şuram şöyle olsun gibi? Güzel bulduğunuz için çok teşekkürler. Ama kilomun 62-63 olması için şu aralar dikkatliyim. Kilolu olmak düşüncesi bile beni mutsuz ediyor. Bu nedenle ara ara ipin ucu kaçsa da gözüm hep üzerimde. Onun dışında bakımlı olmak için rutin cilt bakımları dışında kendimle pek uğraşmam. Nasıl besleniyorsunuz?Olmazsa olmazlarım; sebze yemekleri ve salatalar. Et çok yiyemiyorum. Onun dışında sütlü tatlılara zaafımı dizginlemem gerekiyor, çünkü çok seviyorum. Ama sonuç olarak sağlıklı beslenmeye fazlasıyla özen gösterdiğimi söyleyebilirim. Kilo alınca nasıl önlemler alıyorsunuz? Kilo alınca porsiyonlarımı azaltmam ve tatlıyı kesmem yeterli oluyor.Pilates yapıyorum ve dolabımdan yoğurdu eksik etmiyorum Dolabınızda en çok hangi yiyecekler bulunur?Dolabımda en başta yoğurt, meyve ve salata malzemelerim var ve tabii vazgeçilmezlerimden olan peynir. Oyundan sonra, geç saatte yemek yiyor musunuz? Bu önemli bir kilo artış nedenidir çünkü. Oyundan önce çok hafif yiyorum ve oyun sonrasında yalnızca yoğurt ya da süt ve çok az karbonhidrat benim için yeterli oluyor. Oyun sonrası az yemek, yalnız ve sessiz olmak tercihimdir. Destek kullanıyor musunuz?Multivitamin, C vitamini, ara ara da Omega-3 kapsülleri alıyorum. Ya spor?Pilates ve yürüyüş yapıyorum. Daha ılık havalarda ve yaz aylarında da yüzmeyi ihmal etmiyorum.Haftanın Sözü“Vücudunuza özen gösterin. Çünkü yaşamak zorunda olduğunuz tek yer orası!”Jim Rohn -Amerikalı iş filozofu (1930- 2009)
2 yıl önce glokom (göz tansiyonu) tanısı konduğunda kendime çok kızdım. Kan tahlilim, mamografim, smearim, tiroid kontrolüm her şey düzenli olarak yapılıyor. Gözü atlamıştım! Şimdi başkaları atlamasın diye uğraşıyorum. Glokom uzmanı Doç. Dr. Şükrü Bayraktar’la konuştum. * Glokom nedir?Glokom kalıcı görme kaybı oluşturabilen önemli bir göz hastalığı. Sözcük ilk olarak Hipokrat tarafından “parlaklığını ya da canlı görüntüsünü kaybetmiş göz” anlamında kullanılmış. Göz içi sıvısının yaklaşık her iki saatte bir yenilenmesi gerekir. Glokom hastalığı olan kişilerde genellikle sıvının gözü terk etmesini sağlayan kanallar sisteminde tıkanıklık söz konusu, sıvı göz içinde birikir ve basınç artar. * Basınç artınca ne oluyor? Mükemmel bir görme için gözün kaydettiği görüntülerin beyindeki görme merkezine iletilmesi gerekir; bu da “görme siniri” dediğimiz ve içinde yaklaşık bir milyon adet ince sinir hücresi bulunan bir tür fiber optik kablo ile sağlanıyor. Glokom hastalığındaki artmış göz içi basıncı ya da tansiyonu bu sinir hücrelerini eziyor ve tahrip ediyor. Zedelenen sinir hücreleri de kendilerini yenileyemiyor.Hastalığa neden olan genlerİn tümü bİlİnmİyor * Kişi kendisinde göz tansiyonu olduğunu anlar mı? Belirti verir mi? Artmış basıncın ağrı oluşturacağı düşünülürse de bu genellikle doğru değildir ve kişinin kendinde glokom olduğunu anlaması erken evrede olası değil. Bu nedenle erken evrede glokomu teşhis etmek ve kalıcı görme kaybını önlemek için 30 yaşından itibaren göz tansiyonunu ölçtürmek ve “göz check-up”ı gerekiyor. * Genetik mi? Evet! Ancak hastalığa yol açan genler birden çok sayıda, henüz tümü belirlenmedi. Bu nedenle hastalık riskini anlamamızı sağlayacak genetik testler henüz kullanıma giremedi. Ailesinde ve özellikle birinci derece akrabalarında (anne, baba, kardeşler) glokom bulunanlarda hastalığın görülme sıklığı normal bireylere kıyasla 5 ila 10 kat artmaktadır. Ancak ailesinde glokom olmayan kişilerde de hastalığı görebiliyoruz, bu nedenle toplumdaki tüm bireyler glokom açısından risk altında.Glokomda erken tanı hayati önem taşıyor * Tedavisi nasıl? Tek yöntem göz tansiyonunun düşürülmesi. Tedavi ile hastanın bozulmuş olan görmesini düzeltemiyoruz, sadece sağ kalmış olan sinir hücrelerini koruyabiliyoruz. Bu nedenle erken tanı hayati önem taşıyor. Glokom hastalığının tedavisi için kullanılan yöntemler üç ayrı grupta toplanabilir: İlaç tedavisi, lazer tedavisi ve ameliyat. * Türkiye’de glokom yaygın mı? Glokom hastalığının toplumda görülme sıklığı yaklaşık yüzde 1. Yaklaşık 70 milyon nüfusu olan ülkemizde kesin oranları bilmiyoruz. * Göz sağlığı için hangi yiyecekleri yemeliyiz? Buna herhalde en sık verilen cevap havuç! Ancak yapılan araştırmalar bunu pek de desteklemiyor. Son yıllarda C, E ve A vitaminleri, çinko ile gözün hassas görmeden sorumlu olan özel bölgesinin yapısında bulunan Lutein ve Zeaksantin adındaki pigment molekülleri öne çıktı. Bu maddeleri hem doğal yollarla hem de tablet şeklinde alabiliriz. * Glokomluların kafeinli içecekten kaçınması mı lazım? Kafein kullanımı sonrasında göz tansiyonunun artığını gösteren araştırmalar olduğu kadar değiştirmediğini söyleyenler de vardır. Ben hastalarıma aşırı kafein almamalarını öneriyorum. Lutein ve Zeaksantin nelerde bulunuyor?* Lutein ve Zeaksantin nerede bulunuyor?Karalahana, yeşil ve göbek salata, ıspanak, maydanoz, kereviz, brokoli, bezelye, fasulye, nohut, bakla, kabak, Brüksel lahanası, mısır, yeşil biber, salatalık ve yeşil zeytin.* Çinko nerede bulunuyor?Yağsız et, deniz ürünleri, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi, badem, fıstık, tahıllar (özellikle kepekli) ve peynir.“İçimdeki obez kadın!” Belgin Şahin’in (gazeteci yazar Haluk Şahin’in eşi) dört kadın arkadaşıyla birlikte Gümüşsuyu’ndak Ormo Sanat galerisinde sergisi açıldı. Açılışta bir heykelin önünden ayrılamadım, sizin için de fotoğrafladım. Her kadın gibi zaman zaman kilolarıyla didişen Belgin şöyle dedi bana: “Bu içimdeki obez kadın! Onu düşünerek yaptım.” Hepimizin içinde birbiriyle didişen biri ince-biri şişman iki kadın var, değil mi?Haftanın sözü“Görmek için gözlerimi kapatıyorum!” Paul Gauguin - Fransız ressam (1848-1903)
İstanbul’da diz boyu kar varken ben Tayland’daydım. (Çok şükür!) İstanbul’un kışı uzun, gri, sıkıcı... Burada kışın en şiddetli zamanı yaşanırken Tayland çok iyi geliyor insana. Hava 30 derece, yazlık giysilerle dolaşıyorsunuz. Tekrar yaz ruhuna giriyorsunuz; ne keyifli bir duygu! Şiddetle öneriyorum; kış depresyonundan kurtulmak isteyenler için bir numara tatil yeri.Tayland’da hemen hemen hiç şişmana rastlamadım. Restoranlarda çalışanlar bile fit ve ince! İnsanları, yaşamı, yiyecekleri gözlemledim. “Nasıl ince kalıyorlar” sorusuna bulduğum yanıtlar şöyle: * Porsiyonlar küçük. * Et yemiyorlar. Çünkü pahalı. Eti daha çok sebzeyle birlikte yiyorlar. * Sofralarında süt ve süt ürünleri yok. Kaldığımız süre boyunca otelimiz dışında hiç süt, peynir ve yoğurt yemedik. * Trafik çok yoğun olduğu için bisiklet, motosiklet kullanımı çok yaygın. * Tatlıları çok hafif! Hindistan cevizi sütü içinde su kestanelerini deneyin. * Yurt dışına gittiğimde yanımda hep sağlıklı atıştırmalık taşırım. Bu ülkede gerek yok. Zaten sokaklarda bir sürü sağlıklı yiyecek satılıyor. Adım başı çeşit çeşit egzotik meyveleri bulabileceğiniz büfeler var. Aç kalmayacağınızı biliyorsunuz. Her yer yiyecek dolu! * Protein kaynağı olarak kuruyemiş, yumurta ve deniz ürünlerini kullanıyorlar. * Kadınların çoğu 0 beden. Ortalama 2-4 beden arasındalar. Dolaştığım butiklerde giysi kalıplarının çok dar olduğunu gördüm. * Yiyeceği paylaşıyorlar. Toplu halde yiyorlar. Yalnız yemek beraberinde daha çok yemeyi getirir.* Ekmek yok. Yemeklerin yanında servis edilmiyor. Sadece otellerde, restoranlarda Avrupalılara servis ediliyor. Ekmek yerine pirinci kullanıyorlar. * Bol bol yeşil çay içiyorlar. Yeşil çay ekstrası da her yere girmiş. Dondurmadan sorbeye, smoothieye kadar her şeyin içinde yeşil çay var. Yeşil çayın metabolizmayı hızlandırdığı, özellikle karıniçi yağlanmayı azaltmadaki etkisi bilimsel olarak da kanıtlandı. Şİmdİ Tayland zamanI!Biri küçükken kulağıma “Seyyah Ya Rab” diye fısıldamış olmalı. Gezmek, yeni yerler keşfetmek en büyük tutkum. İşte gezi meraklılarının işine yarayacak bilgiler. * Bangkok’ta mutlaka Mandarin Oriental Otel’de kalın. Ödediğiniz paraya değiyor. Servis muhteşem! Ünlü nehir Chao Phraya’nın kenarında. Bangkok’un en eski oteli. Nehre bakan odalardan birinde kalın. Bu otelde de kalmasanız bile restoranı Verandah’da mutlaka yemek yiyin. Önceden yer ayırtmanız gerekiyor. Otelin hemen kaşısında kendilerine ait Thai restoranı var. Sizi özel tekneleriyle karşıya geçiriyorlar. Öğlenleri çok uygun fiyata tüm Thai yemeklerini tadabileceğiniz bir yer. Orientalin SPA’sı dünyaca ünlü. Bir saatlik masajın bedeli 80 dolar.* Seafood Market’de yemek yeyin. Sloganları; “Eğer yüzüyorsa bizde vardır.” İstediğiniz deniz ürününü seçip, tarttırıyorsunuz, istediğiniz biçimde pişiriyorlar. * Jim Thompson Müzesi’ni gezin, dükkanından alışveriş yapın. Tayland ipeğinin hası burada. İpek veya pamuktan eşarplar, atkılar, masa örtüleri, yastık kılıfları, peçeteler, çantalar, gömlekler, deniz elbiseleri... * Narai Phand mağazasını atlamayın. Hükümetin desteklediği bir el sanatları mağazası. Mavi, beyaz seramikler o kadar güzel ki ağırlığına falan aldırmadan alıp taşıdım.ŞEHİR EFSANESİ OLMAK İÇİN 100 DOLAR YETİYORMUŞ!Büyük Saray’ı gezerken rehberimiz nerde kaldığımızı sordu. Oriental Otel deyince gözleri parlayarak. “Michael Jackson da orada kaldı. Bavullarını taşıyan adama 100 dolar vermiş!” dedi. Eşime fısıldadım, “Bilseydik 100 dolara şehir efsanesi olacağımızı, biz de verirdik!” (Tayland’da asgari ücret aylık 200 dolar civarında)Kansere karşı iyi geliyor: Kaffİr ve galangal Tayland mutfağını öğenmek için Samui Adası’nda SITCA’nın (Samui Institue of Thai Culinary Arts) kurslarına da katıldım. İngiliz, Avustralyalı ve Alman kadınların arasındaki tek Türk bendim. Bu kurstaki hocamız Natsuda kursuna ilk kez bir Türk’ün katılmasından müthiş memnun oldu. Benim doktor, beslenme uzmanı ve köşe yazarı olduğumu öğrenince “Kafir ve galangal kansere iyi geliyor. Bunu da yazın köşenizde” dedi. İşte yazıyorum: GALANGAL* Mavi zencefil de deniyor. Görüntü olarak zencefile benzese de tat olarak benzemiyor. * Limonumsu bir tadı var. * Kök, toz veya kesilmiş parçalar halinde satın alabiliyorsunuz. Sert bir kök; ancak keskin bir bıçakla kesiliyor. * Güneydoğu Asyalılar galangal ile lime (yeşil limon) suyunu karıştırıp tonik olarak kullanıyor. * Afrodizyak etkisi de olduğu söyleniyor. KAFFİR * Limona benzer bir meyve. Kırışmış limon gibi... * Tayland mutfağında hem kabuğunun rendesi, hem de yaprakları çok kullanılıyor. Güneydoğu Asya mutfağının vazgeçilmezi.* Taylandlılar, suyunun saç dökülmelerine iyi geldiğini söylüyorlar. * Laos, Endonezya, Malezya ve Tayland’da yetişiyor. * Catherine Zeta Jones’un bir aşçıyı canlandırdığı filmi seyredenler (2007- No Reservations) hatırlayabilir. Kimselere söylemediği ünlü sosunu hazırlarken kaffir yapraklarını kullanıyordu.
Bizde sütlü çikolata daha fazla tercih ediliyor. Oysa siyah (bitter) çikolatanın antioksidan gücü çok daha fazla. 8 yıl önce Londra’dan Türkiye’ye döndüğümde kaliteli yerli bitter çikolata bulmak zordu. Şimdi 2 büyük yerli firmanın da (Ülker ve Eti) çok başarılı yüzde 70 kakaolu çikolataları var. Bunları hem severek yiyorum, hem de keklerimde kullanıyorum. Bir çikolatanın içindeki kakao taneleri arttıkça, yani çikolata ne kadar koyuysa...1- Glisemik indeksi (kan şekerini yükseltme yeteneği) düşüyor. Böylece kilo korumaya yardımcı oluyor. Fazla yeme isteği uyandırmıyor. 2- Antioksidan değeri artıyor. Kansere karşı koruyucu etkisi yükseliyor. Beyaz çikolatadan 2 kat fazla antioksidan var2001 yılında Londra King’s College’dan bir araştırmacı grubu küçük bir tablet siyah çikolatanın 7 soğan, 6 elma, 4 bardak çay ve 2 kadeh şaraptakine eş değer antioksidan içerdiğini saptamışlardı. Glasgow Üniversitesi’nden Alan Croizer ve diğer araştırmacı arkadaşlarıysa çalışmayı daha da ileri taşıdı. Aynı kakao çekirdeklerinden siyah ve beyaz çikolata yaptılar ve yağını ayırdılar. Antioksidan seviyelerini ölçtüler. Siyah çikolatanın beyaza göre 2 kat fazla antioksidan içerdiğini gördüler. Bir gruba 100 gram siyah çikolata ve 1 bardak tam yağlı süt verildi. Diğer gruba ise 200 gram sütlü çikolata verildi. Bir saat sonra kanlarındaki antioksidan seviyesi ölçüldü. Sadece siyah çikolata yiyenlerin kanında antioksidan seviyeleri önemli oranda yüksek bulundu. Ancak sütle birlikte siyah çikolata yiyen veya direkt sütlü çikolata yiyenlerin kanında düzey artmadı. Araştırmacılar sütün çikolatanın içine girdiğinde belki de antioksidan etkisini engellediğini düşünüyorlar. Kısacası; siyah çikolata belki de bir sağlık desteği olarak bile düşünülebilir. Ancak bu yazımı okuyup her gün paket paket siyah çikolata tüketmeyin lütfen! Her şeyde olduğu gibi azı karar, unutmayın. Küçük paket bile kalorisi 500’lerden başlıyor!SEKSİ YİYECEKLERYarın Sevgililer Günü. Bu günde afrodizyak yiyeceklerden bahsetmek adet oldu. Bu adeti bozmayalım! Beslenme şeklimiz seksüel enerjimizi de artırıp, azaltabiliyor. İşte afrodizyak; seks isteğini artıran yiyecekler...* Çikolata n Muz n Çilek n Hurma * Elma n Nar n Keten tohumu * Susam n Balkabağı çekirdekleri * Ayçiçeği n Maydanoz n Enginar * Kuşkonmaz n Soğan n Sarımsak * Pırasa n Bakla n Badem * Fındık n Vanilya n Tarçın * Zencefil n Yulaf n Balkabağı * Domates n Yağlı balıklar (Somon, ton gibi...) * Arı poleni n QuinoaDr. Bradley’nin light mutfağıSevgililer Günü için size en gözde çikolatalı kek tarifimi veriyorum.Sevgililer Günü KekiMalzemeler* 3 yumurta* 100 gr tereyağı* 50 gr toz şeker* 5 yemek kaşığı esmer şeker veya 2 tatlı kaşığı Stevia tozu* 1 yemek kaşığı kepekli un* 2 paket bitter çikolataHazırlanışıYumurta, şeker ve unu karıştırıcıyla çırpın. Tereyağını eritip içine karıştırın. En son çikolataları eritip ekleyin. İyice karştırın. Tercihen kalp şeklinde küçük silikon bir kabı tereyağıyla yağlayın. İçine kek karşımınızı dökün. 170 derece fırında 50 dakika kadar pişirin. Soğuduktan sonra şık bir tabağa ters çevirin. Üzerine pudra şekeri serpip, süsleyin. Vanilyalı dondurmayla servis yapın. Sepetteki sağlık QUINOA* Anavatanı Güney Amerika Peru, And dağları.* İnkalar ona “tahılların anası” adını takmışlar. * Diğer tahıllardan çok daha fazla protein içeriyor. Örneğin; pirinçte protein oranı yüzde 7,5 iken, quinoa’da bu oran yüzde 15’e varıyor. Buğday ve pirinç sağlıklı olmamız için gereken lysine adlı temel aminoasitten çok fakirken, quinoa’da zorunlu aminoasitlerin (yani proteinlerin en küçük birimi) tümünü içeriyor. Çok iyi bir protein kaynağı. * Hazmı çok kolay, güzel bir tadı var. Aynen bulgur veya pirinç gibi pişiriyorsunuz. * Kolesterolü yüksek olanlar, vejetaryenler veya et sevmeyenler için iyi bir protein kaynağı. Gluten içermiyor. * 100 gramında 368 kalori var.Marilyn Monroe formunu nasıl mı korurmuş? Calisthenics’le!Marilyn Monroe bir ikon; herkesin sevgilisiydi, herkesi sevgilisi ve öyle de kalacak belli... Mesleğe başladığı yıllarda ince, vücudu son derece düzgün, henüz kalçalı, göbekli haline daha çok var! Öncü bir kadın, daha kimseler düzenli egzersiz bilmezken o sabahları 6’da kalkıp koşuyormuş. Esnek ve sağlam vücudunu düzenli olarak yaptığı calisthenicse borçluymuş. Calisthenics nedir?Calisthenics’i tesadüfen keşfettim. Düzenli spor önerdiğim bir hastamın kas oranını kısa sürede inanılmaz artırması dikkatimi çekti. “Ne yaptınız ki bu kadar kısa sürede kasınız arttı?” diye sorduğumda bir gazetenin 1970’lerde promosyon olarak dağıttığı bir spor kitabından bahsetti. Getirmesini rica ettim: Karşıma Calisthenics çıktı! Basit hareketlerden oluşan bir egzersiz. Vücudun esnekliğini ve direncini artırıyor. Uygulanırken ağırlık veya alet kullanılmıyor. İlk kez Eski Yunan’da geliştirilmiş. Ispartalı ve Perslerin savaşında Perslerin gözcüsü Ispartalılıları toplu halde bu egzersizi uygularken görünce dans ettiklerini sanmış! Amerika’ya 19’uncu yüzyılda gelmiş ve kadınlar arasında çok yaygınlaşmış. Haftanın sözü’Aşk bir kum saatidir; kalp dolarken , beyin boşalır.’ Jules Renard- Fransız yazar ( 1864-1910)
Kışın taze meyve-sebze tüketimi azaldığı için kabızlık da artıyor. Bir de yaza göre çok daha az su içmeye başlıyoruz. Su içmeyi unutuyoruz. Bu da kabızlığı artıran önemli bir neden. Kış mevsiminde kilo aldırmayan, kabızlığı çözecek ne var derseniz; işte kalorisi düşük dörtlü: Portakal, mandalina, ıspanak, pazı... Ispanak ve pazıyı pişirirken öldürmeyin. Buhar tencereniz yoksa tencere içine yerleştirilen sebzeleri buharda pişirmeye yarayan süzgeçlerden bir tane edinin. Çok pratikler. Altta kaynayan suyun buharıyla sebzelerinizi parlak yeşil rengini kaybetmeden pişirin. Böylece vitamin değerini daha çok korumuş olursunuz. Eğer orta derecede kabızlığınız varsa; o gün mutlaka öğlen ve akşam yemeğinde bir tabak buharda pişmiş zeytinyağlı ıspanak veya pazı yiyin. Ayrıca gün boyunca 1-2 portakal, 2-3 mandalina yemeyi de unutmayın. Kabızlığınız şiddetliyse, 1 kase probiyotik yoğurdun içine 2 yemek kaşığı kepek karıştırıp ara öğün olarak ekleyin. Kabızlığın nedeni genelde liften fakir beslenmedir. Size tarif ettiğim beslenme şekliyle lifi önemli oranda artırmış olacaksınız. Lif nedir?Bitkilerin hücre duvarında bulunan bir tür karbonhidrat. Bitkilerin hücre duvarı birçok şeker molekülünün yan yana gelmesiyle oluşmuştur. Bunlar birbirine öyle sıkı bağlıdır ki, sindirim sistemi enzimlerimiz parçalayamaz. İşte sindirilemeyen bu karbonhidrat türüne lif denir.Pekİ lİften zengİn besİnler ne saĞlIyor? * Liften zengin besinler daha fazla çiğneme gerektirir. Bu da yeme hızımızı yavaşlatıyor ve daha çok tükürük salgılarız. Tükürük, yediğimiz yiyeceğin hacmini artırır. Bu da daha az yiyecekle yetinebilmeyi sağlar, dolayısıyla şimanlamayız. * Mideye ulaştığında liften zengin yiyecek suyu emer ve suda çözünebilen kısmı viskoz (yapışkan) hale gelir. Tüm bunlar midenin boşalmasını geciktirir. Böylece daha geç acıkmamızı sağlar.*Lifli besin ince bağırsakta yavaş hareket eder; böylece besinlerin rahatça emilebilmesi için zaman sağlanmış olur. * Kalın bağırsağa gelince çözünebilir lif bağırsaktaki bakterilerin büyümesi ve çoğalması için uygun ortamı sağlar. Çözünebilir lif burada suyu tutup şişer ve kalın bağırsak içeriğine daha çok hacim kazandırır. Dışkı büyür, yumuşar ve dışarıya çıkması kolaylaşır. Kabızlık önlenmiş olur.Yürüyüş bandını askılık olarak kullananlara...Yürüyüş bandı sahibi olanların sayısı hızla atıyor. Bu sevindirici bir gelişme. Ama yürüyenlerin sayısı pek artmıyor! Neden mi? Çoğu kişi bu bantları askılık olarak kullanıyor veya bir süre sonra yer kaplıyor diye depoya atılıyor. Yürüyüş bandını şiddetle öneriyorum. Çünkü İstanbul’da yaşayan ve yoğun çalışan profesyoneller için spor salonuna gitmek de bir iş ve yorgunluk olabiliyor. Eve gel, giysini değiştir, arabayla salona git, park yeri bul, karnın guruldayarak spor yap, sonra gece yarıları aç-aç eve gel... Bir de spor salonunda adeta yarışır gibi spor yapanları görünce beni de bir yarış duygusu alıyor ki, akşamları artık bu gömleği çıkartıyorum! Evde yürümek tercihim. Vakitten önemli tasarruf sağlıyor!Önerim: Formunuzu korumak istiyorsanız evinize bir yürüyüş bandı alın, ama karşısına mutlaka televizyon da koyun. Yoksa sıkılıyor insan. Son zamanlarda favorim TRT müzikte “Nostalji Klip” programını izleyerek yürümek. Çocukluğumun, ilk gençliğimin şarkıları eşliğinde, bunları söyleyerek keyifle yürüyorum. Artık yürürken daha mutluyum. Bravo TRT’ye, aslında geç bile kaldılar bu arşivleri kullanmak için.Beyonce’u annesi ve stilisti uyarıyormuşTarih tekerrürden ibaret! Günümüzün siyah süperstarı Beyonce da aynı 1925-30’larda Avrupa’da kalçasıyla deprem yaratan Josephine Baker gibi iri yarı endamlı, etli-butlu... Josephine spordan hoşlanmazdı; ama günde 18 saat dans ederdi. Canı ne istiyorsa da yerdi! Beyonce da spordan hoşlanmıyor. Sahnede iyi görünmek için her gün 2,5 mil koşuyor. O da genelde canının istediğini yiyor; burgerler, pizzalar, kızarmış patatesler! Özel eğitmeni var. Arada dikkat ettiği dönemlerde sebze-meyve ağırlıklı besleniyor. Bir de yoğurt kaplı badem atıştırıyor. Haftanın sözü“Aşk sizi en güzel elbiselerden daha iyi giydirir. ”Josephine Baker (1906-1975)
Yıllardır kafeinin sağlığa zararlı olup olmadığı konusunda birçok araştırma yapıldı, hâlâ da yapılıyor. Kafein kansere yol açıyor mu? Meme kanserinde rolü var mı? Kalp hastalığı riskini artırabilir mi? Kemik erimesine yol açıyor mu? Şimdiye kadar kesin sonuç yok! Tansiyonu geçici olarak artırabiliyor. Bu da merdivenleri çıkarkenki tansiyon yükselişinden fazla değil! Ancak kesin olan bir etkisi var. Fazlası uykusuzluğa yol açıyor. Uykusunu iyi almayan da kendini sağlıklı, iyi hissedemiyor. Performansı düşüyor.Yiyecek veya içeceklerdeki kafein oranını etkileyen birçok faktör var. Ürünün cinsi, hazırlanma şekli, miktarı... Kahve ve çikolatada kafein doğal olarak bulunuyor. Meşrubata ise tat verme amacıyla ekleniyor. Kafeinin diüretik; yani idar söktürücü etkisi var. Su kaybını hızlandırabilir. Kafein idrar ve dışkıyla atılan kalsiyumu artırabiliyor. Her 1 bardak kahve 1 yemek kaşığı sütteki kalsiyumun atılmasına yol açıyor. Eğer hamile veya süt veriyorsanız: Hamilelikte kafeine duyarlılık artabiliyor. Ayrıca anne sütüyle bebeğe de geçiyor. Süt verirken ideali kafeinli içecekleri kaldırmak veya minimuma indirmek. Gebeler kesinlikle günde 300 mg’dan fazla kafein almamalı. Meşrubatın üzerini iyi okuyun. Kafeinli olanlardan kaçının. Renge aldanmayın. Renksiz olanlarda da kafein olabilir. Uyku sorununuz varsa saat 12.00, en geç 13.00’den sonra kafeinli içecek içmeyin.Ne kadar kafein alıyoruz?Kahve (226 gram)Normal 85 mgKafeinsiz 3 mgEspresso 40mgÇay demli 40 mgSallama 28 mgBuzlu 25 mg Gazozlar 24 mg Enerji içecekleri 80 mg Çikolatalı süt 5 mgSütlü çikolata 6 mg Siyah çikolata 20 mgKaynak: Amerika Gıda ve İlaç Dairesi ve Meşrubat BirliğiKerevİz çorbasIMalzemeler:-3 kereviz n 1 havuç n 1 soğan n 1 portakal-5 bardak su n Kereviz yaprakları n Limon suyu Hazırlanışı:Tüm malzemeyi doğrayın, hep birlikte kaynatın. Blenderdan geçirin. Limon suyu ve kereviz yapraklarıyla servis edin. Çorbalarıma yağ ve tuz koymuyorum. Diğer baharatları ekliyorum. İsterseniz 1 yemek kaşığı zeytinyağı da ekleyebilirsiniz. Kerevİz ve elma salatasIMalzemeler:-2 adet yumruk büyüklüğünde kereviz-1 adet iri kırmızı elma n 1 kase su n 2 yemek kaşığı sirke n 1 tatlı kaşığı zeytinyağı Hazırlanışı:Kereviz ve elmayı küp küp veya çubuklar halinde doğrayın.Kararmaması için sirkeli suyla karıştırın, süzün. Zeytinyağını ekleyin.Sepettekİ SaĞlIk- B ve C vitaminleri içeriyor. - Demir, fosfor ve potasyum mineralleri de var. - Diüretik etkisi var; iyi bir idrar söktürücü. - Sinir toniği olarak kabul ediliyor. - Gut ve romatizmaya iyi geliyor. - Yapraklarında daha çok aroma var, atmayın, tuz kullanmak yerine yemeklerinizi kereviz yapraklarıyla tatlandırın. -Kereviz tuzu yapmak için: Kereviz yapraklarını yıkayıp, kurutun. Deniz tuzuyla birlikte çekin. Makarna ve et üzerine çok iyi gidiyor. - Çin tıbbında tansiyon düşürücü olarak kullanılıyor. - Romalılar pek sever, hem sebze olarak yemeğini yapar, hem de diğer yemeklerinin üzerine kullanırlarmış. - 100 gramında 40 kalori var.
Yılbaşında alınan bir sürü kararın başında genelde kilo verme gelir. Ben de bu kararı aldım. Çoğu kadın gibi evlendikten sonra kilo aldım. “Mutluyum, rahatım, evimi-düzenimi seviyorum kiloları” diyorum ben bunlara. 3 kilo fazla değil, ama benim gibi işinizse eğer, fazla! Bu yılbaşı karar listemin başına “eski kiloma geri döneceğim”i koydum. Sürekli kendime tekrarlıyorum. “1,5 ay sonra doğum günümde 54 kilo olacağım!” Çünkü biliyorum ki; beyin bu emri bilinçaltınıza iletiyor. Ve bilinçaltı da bunu yerine getirmek için var gücüyle uğraşıyor. Ama armut piş, ağzıma düş yok! Her gün spor da yapıyorum artık. *** Teri Hatcher koşuyor...46 yaşında ve muhteşem görünüyor... Umutsuz Ev Kadınları dizisinin yıldızı Teri Hatcher anne tarafından Suriyeli kanı da taşıyor. Amerikalılarda pek rastlanmayan o anlamlı kaş-göz ordan geliyormuş demek ki...Nasıl besleniyor? “Bir sürü şişmanlatıcı yiyecek de yiyorum” diyor. “Şarap, tekila, çikolata gibi... Ama daha çok sebze meyveyi tercih ediyorum. Aslında ne istersem yiyorum. Sonra birkaç gün çok dikkatli davranıyorum. Genelde sağlıklı besleniyorum.” Hangi sporu yapıyor?Streching yapıyor, egzotik dans dersleri alıyor. Ve de koşuyor, koşuyor! *** İşte BİR haftalIk yiyecek listem Hemen danışanlarıma da önerdiğim yiyecek listesi tutma işine başladım. Liste tutmak inanılmaz işe yarıyor, deneyin görün! Listeye sevdiğim yiyecekleri yine koydum ama abartmadan. Unutmayın bu benim listem, herkese uymaz. 5 Ocak Salı 57 kg! 1 elma + yeşil çay + filtre kahve Zeytinyağlı pazı 1 Activia sadeYarım muz, 10 fındık 1 kase Cocopops + K-flakes + süt Yarım muz 1 kase az pirinçli, çok tuzlu, domates çorbası 1 haşlanmış yumurta 1 portakal, 2 mandalina 4 avuç kabak çekirdeği 40 dakika bantta yürüyüş. 6 Ocak Çarşamba 57.6 kg. 1 kaşık Cocopops +2 kaşık Kellogs K- flakes +10 fındık + organik süt Şekersiz yeşil çay Zeytinyağlı pazı + ufacık pide (Yarım dilim ekmek gibi) Activia + coco + K-flakes 1 kase ev yapımı yağsız mercimek çorbası 40 dakika bantta yürüyüş 7 Ocak Perşembe 56.8 kg. 2 kaşık Activia +1 küçük avuç cocopops 1/4 simit Izgara tavuk - yağsız sebze 2 küçük muz +1 portakal Hamsi fırında + 3 adet fırın yağsız küçük patates - zeytinyağlı marul salatası 1 avuç Cocopops 40 dakika bantta yürüyüş 8 Ocak Cuma 56.2 kg. Activa + Yarım avuç K flakes + 1 küçük muz 2 minik şeker Fırın tavuk (el ayası kadar) 2-3 adet fırında yağsız pişmiş minik patates Az ıspanak + Yarım portakal + 4 çikolatalı badem şekeri 50 dakika bantta yürüyüş. 9 Ocak Cumartesi 55.8 kg. Activia + Yarım avuç K-flakes Çırpılmış yumurta + şekeriz çay 2 çatal mozaik pasta ve 1 tatlı kaşığı sakızlı dondurma 1 avuç zeytinyağlı ıspanak (pirinçsiz) Izgara et + 1 ince dilim hafif doğum günü pastası 1 kadeh kırmızı şarap 30 dakika bantta yürüyüş 10 Ocak Pazar 55.8 kg 1 portakal Yağsız mercimek yemeği + tavuk 1 kutu Activia + muz+ 1 yemek kaşığı K-flakes Cocopos (1 avuç) + 10 fındık 1 kutu sade Activia + 1 avuç noodle+ soya flizi ve haşlanmış 4-5 mantar 2 mandalina 10 fındık 2 parça bitter çikolata 50 dakika bantta yürüyüş 11 Ocak Pazartesi 55.8 1 kutu Activia sade + K-flakes+ 1 küçük muz + yeşil çay Fırın tavuk but + 3 yemek kaşığı kereviz 2 kare bitter çikolata 1 küçük yerli muz Yağsız domates çorbası + 4 kaşık zeytinyağlı pazı (pirinçsiz) 1 portakal 50 dakika bantta yürüyüş.
Çevrenize şöyle bir bakın. Alerjisi olmayan neredeyse yok gibi! Çocukların çoğunda nedeni belli olmayan öksürük var. Son olarak düzenli spor yapan, son derece sağlıklı duran arkadaşım müjdeyi verdi: “Tuhaf, geçmeyen bir öksürük vardı. Spor yaparken bir şey olmuyordu. Ama biraz merdiven çıkınca tıkanıyordum, öksürük başlıyordu. Astım çıktı!” Teknoloji hayatımızı bir taraftan kolaylaştırırken bir taraftan zorlaştırıyor. Sıradan bir gün boyunca neler kullanıyoruz bakalım:Sabun, diş macunu, ağız çalkalama suyu, saç spreyi, deodorant, tıraş köpüğü, çamaşır ve bulaşık deterjanları, yumuşatıcı, el kremi, yüz kremi, oje, makyaj malzemeleri... Liste uzatılabilir. Peki bunların içinde ne var? O güzel kokular, üstün temizlik güçleri vs. vs. nereden geliyor? Kokulu ürünlerde kullanılan kimyasalların yüzde 95’i petrolden elde edilen sentetik bileşikler. Bunların içinde benzen yan ürünleri, aldehitler ve birçok toksik oldukları bilinen maddeler de var. Bu maddelerin kansere, doğum anomalilerine, alerjik reaksiyonlara neden olduğu düşünülüyor. Örneğin; Amerika’da son 10 yılda astıma bağlı ölümler yüzde 30 artmış. Amerika’dan bir araştırma sonucu geçti elime, sizle paylaşmalıyım.İşte kokulu ürünlerin içinde bulunan kimyasal maddelerden birkaç örnek:AsetonNerede var? Kolonya, bulaşık deterjanı, deterjan, oje çıkarıcı. Neye yol açabilir? Koklamak ağız kuruluğu, bulantı, konuşmanın bozulması, koordinasyon kaybına yol açabilir. Benzaldehit Nerede var? Parfüm, kolonya, saç spreyi, deodorant, çamaşır suyu, kalıp sabun, bulaşık deterjanı, vazelin losyonu, şampuan. Neye yol açabilir? Lokal anestezik etkili, ağız, göğüs, gözler, cilt, mide, bağırsak ve akciğerlerde irritasyona yol açabiliyor. Böbreklere zarar verebiliyor. Benzyl asetatNerede var? Parfüm, kolonya, şampuan, yumuşatıcı, oda kokuları, beyazlatıcı, saç spreyi, tıraş losyonu, deodorant.Neye yol açabilir? Kansere yol açabilir. Pankreas kanseriyle ilişkilendiriliyor. Solunduğunda göz ve solunum yollarını irrite ediyor, öksürüğe yol açıyor. Ethanol Nerede var? Parfüm, saç spreyi, şampuan, sabun, oda kokuları, oje ve oje çıkarıcı, traş kremi, deterjan, yumuşatıcı. Neye yol açıyor? Halsizlik, gözlerde ve üst solunum yollarında irritasyon. Camphor Nerede var? Parfüm, tıraş kremi, oje, bulaşık deterjanı, deterjan, oda kokusu. Neye yol açıyor? Dokular tarafından emiliyor. Halsizlik, kafa karışıklığı, bulantı, kaslarda seğirme.Doğal sabun kullanınRoen Teşvikiye’de küçücük bir sabun butiği. Kurucusu ve sahibi İbrahim Yaşar ile konuştum. Sosyologluktan nasıl sabun imalatına geçtiniz? Uzun soluklu devam edemeyen kurumsal iş denemelerim sonrasında kendi işimi yapmaya karar verdim. Çocukluğumdan beri devam eden, cildimin alerjik sorunu nedeniyle kendime hazırladığım bakım ürünlerini, beğenenler çıkınca, satmaya karar verdim. Kötü bir şey, iyi bir işe neden oldu diyebiliriz. Sabunlarınız tamamen doğal diyorsunuz. Nedir üretimdeki fark? Biz nasıl anlayacağız? Sabunlarımız da dahil olmak üzere kullandığımız hammaddelerimiz yenilebilir (edible) hammaddelerden üretilmiştir. Sabun yapımında antik yöntem olan soğuk yöntemle sabun üretiyoruz. Bu yöntemle sabun üretimi sırasında oluşan doğal gliserin ve nemlendirici yağlar, sabun içinde homojen olarak kalabiliyor. Sabunlarımıza dokunduğunuz zaman yağlı olduklarını rahatlıkla fark edebilirsiniz.(Gerçekten dokununca parmak izim kalıyor sabunlarında.) Mavi, pembe, sarı sabun görüyoruz. Bunlar doğal sabunlar mı? Bizim sabunlarımız renklerini üretiminde kullandığımız yağların pigmentlerinden ve yine içlerine kurutulmuş olarak koyduğumuz meyve ve bitki parçalarından alıyor. Bu nedenle sabunlarımızın renkleri pastel tonlardadır, ayrıca herhangi bir renklendirici kullanmıyoruz. Sözünü ettiğiniz mavi-pembe renkte sabunların renklendirici kullanılmadan yapılması mümkün görünmüyor.Losyonlar Yenilebilir hammaddeden üretildiLosyonlarınız da var! Amberliye bayıldım. Bunu sürünce parfüme bile gerek yok. Nasıl üretiyorsunuz? Losyonlarımızın hepsi su bazlı. Cildimizin yağdan çok neme ihtiyacı vardır. Losyonlarımızda kullandığımız hammaddelerimiz yine sabunlar ve diğer ürünlerde olduğu gibi yenilebilir hammadelerden üretiliyor. Piyasada kokladıklarımız gerçek mi? Sakız kokluyorsak gerçekten sakız mı var? Yiyeceklerde kimyasal olarak üretilmiş aromalar kullanılıyor çünkü... Bazı ürün fiyatları aslında bize bu gerçeği anlatıyor, örneğin saf gül yağının gramı 34 dolar civarındadır, eğer 100 gram gül sabunu 4-5 liraya satılıyorsa, bu sabunda saf gül yağının kullanılmadığını rahatlıkla söyleyebilliriz. n İnternetten sipariş verebiliyor muyuz? İnternet sitemizden (www.roen.com.tr) hem ürünler hakkında daha detaylı bilgi edinebilir hem de alışveriş yapabilirsiniz. Stokta olan ürünler 24 saat içinde müşterilerimize ulaştırılıyor.