Prof. Dr. Erdem Yeşilada ile balın günah keçisi mi gerçek bir şifa kaynağı mı olduğunu konuştuk. Yeşilada, “Gerçek balın kanseri engelleyici etkisi olduğunu söylerken, sahte balın tam tersi etki gösterdiğini vurguluyor.Bala çocukluğumdan beri düşkünüm. Annem tereyağlı ballı ekmeklerle büyüttü. 97 yaşına kadar son derece sağlıklı yaşayan anneannem balsız kahvaltıya oturmazdı. Dünyada bilimsel kongreler düzenleniyor; arı ürünleriyle (bal-polen, arı sütü, propolis) tedaviler, araştırma sonuçları üzerine... Sonra biri çıkıyor; ‘Bal sadece şekerdir’ diyor. Yüzyıllardır insanoğlunun şifa amaçlı kullandığı bir ürün var karşımızda, tamamen doğal üstelik. Kafamızdaki soru işaretlerini giderecek kişi Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi (Doğal kaynaklı ilaç bilimi) ve Fitoterapi ( Bitkilerle tedavi) Ana bilim Dalı Başkanı Prof. Erdem Yeşilada... Bala ‘sadece şeker’ diyenler var. Doğru mu? Balın yüzde 80-85’i glikoz, früktoz ve diğer şekerlerden oluşuyor. Yani genel olarak şekerli su gibi görünüyor. Ancak içerisinde bulunan fenolik bileşikler, proteinler, enzimler ve vitamin/mineraller balın farkını ortaya koyuyor. Araştırmanızdan çıkan sonuç: ‘Çaya bal eklemek antioksidan kapasitesini artırıyor.’Bitki çaylarına bal ilave edilmesi ile çayların antioksidan etkisinin 60 kata kadar arttığını tespit ettik. Çaya bal eklemek zaten yüksek antioksidan etkisi bilinen siyah ve yeşil çayın etkisini 4 misli, ıhlamur çayının antioksidan etkisini ise 60 kat artırdı. ARI SÜTÜ YAŞLANMAYA KARŞISon dönemlerde balın kanseri önleyici etkileri de konuşuluyor. Bal kanser hücrelerinin gelişimini engelleyebilir mi? Ülkemizde yapılan çalışmalarda gerçek balın meme kanseri hücrelerinin gelişimini deneysel olarak önlediği, buna karşılık sahte balın -tam tersine- kanser hücrelerinin gelişimini sağladığı gözlemlenmiş. Bu gerçekten çok önemli bir bulgu. Arılar nektar toplamak için dolaşırken nektarların içinde polenlerden gelen polifenolik bileşikleri de barındırıyor. İşte bu polifenolik maddeler balın kansere karşı etkisini sağlıyor. Halbuki piyasada arılara şekerli su verilerek ya da şekeri karamelize ederek hazırlanan çok sayıda sahte bal var.Peki arı sütünün içinde antiaging sağlayan başka maddeler de var, değil mi? Japon araştırmacılar arı sütü oda ısısında tutulduğunda bozulan madde olan protein yapısındaki ‘royalaktin’ in arı sütündeki yaşlanma önleyici temel bileşen olduğunu saptamış. Bu maddenin kraliçe arının yaşam süresini uzattığı (normalde 2-3 hafta yaşayan işçi arıların yaşam süresi arı sütü sayesinde 7 yıla kadar uzuyor). Arı sütünün cinsel gücü de artırdığı söylenir... Bilimsel açıdan doğru mu? Evet, tavşanlarda yapılan çalışmada erkeklik hormonu olan testosteron seviyesinde belirgin şekilde artırıyor. Sperm canlılığı ve sayısını artırdığı da görülmüş.Polen yiyerek yaşanabilir“Bir insan sadece arı poleni yiyerek yaşayabilir” diyorsunuz... Neden? Arı poleninin içerisinde vücut için gerekli amino asitlerin tümünü taşıdığı, ayrıca zengin vitamin ve mineral içeriğine sahip olduğu tespit edildi.Kür halinde tüketilmeli- “Arı sütü pahalı bir ürün olduğundan sahtekarlığı sık olarak yapılmakta, yoğurt, nişasta gibi benzer görüntüde materyaller ile karıştırılmakta. Arı sütü, arı poleni ve propolisin bal içerisinde hazırlanmış karışımları kür halinde tüketilmeli.”Belki de çare arı sütü!- “Arı sütü sperm canlılığı ve sayısını artırıyor. Yüksek antibiyotik etkisi ile enfeksiyonlara karşı etkili. Deney ortamında meme kanseri hücrelerini intihara sürükledi. Belki de kansere ilaç olacak.”
Besinlerden aldığımız vitamin, mineral, fotokimyasallar adapte olma yeteneğimiz diye tanımladığımız fenotipik esnekliği sürdürmemize yarıyor. Bilimsel sav şu; insanlar yaşlandıkça fenotipik esneklikleri azalıyor, belki de bu yüzden kansere daha çok yakalanıyorlar. HER RENK AYRI VİTAMİN Her ayrı renk bitkiden, sebze veya meyveden farklı bir koruyucu bileşik alıyoruz. Bu yüzden renkli beslenmek çok önemli. Beslenme şeklimiz gökkuşağının tüm renklerini içermeli. Yapılan çalışmalarda normal bir beslenme biçimi uygulayan batılı bir kişinin günde birkaç yüz mg ile 1 gram arası fenolik madde aldığı belirlenmiş. Ancak bu maddelerin vücutta birikmediği 4 saat içinde idrar yoluyla vücuttan atıldığı görülmüş. O zaman demekk ki sürekli yemek gerek! Kısacası antioksidan alımında süreklilik önemli.Beyazlar bağışıklığı güçlendiriyorKarnabahar, soğan, sarmısak, pırasa, turp, mantar... Karnabahar içindeki sulforafan ile kanserden korunmamızı sağlıyor. Soğanda ise kuersetin var; o da kanserin düşmanı. Artı; kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu. Soğan, sarmısak, pırasa bunlara karaba bitkiler, hepsi kükürtlü bileşikler içeriyor. Mikropları yanlarına yaklaştırmıyorlar.Mavi ve morlar gençlik aşısı etkisi yapıyorBöğürtlen çeşitleri, mor üzüm, mavi-mor meyveler; bunların hepsi renklerini içlerinde bulunan antioksidan bileşiklerden alıyor. Mavi-mor meyvelerde bulunan besinler damar sağlığını korumamıza yardımcı oluyor, kalp hastalığı riskini azaltıyor. Üzüm, böğürtlen, patlıcan, mor lahana, kuru erik... Bunlar ayrıca bizi yaşlanmaya karşı da koruyor. Bir tür anti-aging etkileri var. ‘Patlıcan’ der geçeriz değil mi? Patlıcandaki anthyocyaninler sayesinde kanserli hücreler yüzde 57 kadar düşürülmüş. (Gıda ve Toksikoloji dergisi/ 2007)Yeşiller: Görünmez kahramanVücudumuzu klorofille detokslamak mümkün. Klorofil ne mi? Bitkilere yeşil rengini veren doğal olarak oluşan molekül. Yeşil bitkilerdeki lutein ise sağlıklı gözelere sahip olmak için gerekli bir bitkisel bileşik. Katarakt riskini azaltıyor, yaşa bağlı görme yeteneğinde azalmayı önlüyor. Klorofilden faydalanmak için ıspanak, pazı, roka gibi tüm koyu yeşil yapraklı sebzeleri baş tacı edin. Klorofilin yararları:- Kanı temizliyor, kan yapıcı ve oksijen sağlıyor.- Bağışıklık mekanizmasını güçlendiriyor.- Enerjimizi artırıyor. - Kanseri önleyici etkisi var. Toksin atmaya yardımcı oluyor. - Kolonları temizliyor. - Cildi güzelleştiriyor.Kırmızılar: Kanseri önlemede yardımcıKırmızılar C vitamini deposu. C vitamininin bizi kanserden korumada çok güçlü etkisi var. Ayrıca cildimizin genç kalmasını da sağlıyor. Kırmızılar içerdiği bir başka önemli madde de likopen. Likopeni mercek altına alalım: - Domates ve papaya, pembe guava, karpuz gibi meyvelerde bulunuyor. - Kanseri önleyici etkisi üzerine araştırmalar yapıldı, olumlu sonuçlar alındı ve hâlâ deneyler sürüyor. - Bu önleyici etkinin potansiyel antioksidan ve yangı önleyici etkisine bağlı olduğu düşünülüyor. -İçlerindeki en güçlü antioksidan beta-karoten. Beta-karoten A vitaminin öncüsü. Bitkisel A vitamini de diyoruz. Hem bağışıklığı güçlendiriyor, hem de gözlerimizi!Diyabetlilere özel pilavİstanbul’un Karadeniz kıyısındaki Karaburun’daki Kayıkçı Restoran’da Yetkin Hanım diyabetli müşterileri pilavını yiyemiyor diye üzülüp harika bir tarif geliştirmiş. Pilavının tarifini beni kırmadı, paylaştı.Hamsili bulgur pilavıMalzemeler: - 1 kg hamsi (ayıklanmış, açılmış) - 2/3 bardak zeytinyağı - 1 yemek kaşığı tereyağı - Bulgur - Dere otu - Maydanoz - Kuru nane - Karabiber - Tarçın - Yeni bahar - 1 kase çam fıstığı - 4 soğan (kıyılmış) - Kuş üzümü - Kuru üzümHazırlanışı: - Tencereye zeytinyağı koyun. İçine kıyılmış soğan ve çam fıstığını da ekleyip kavurun. - Bulgur, otlar, tüm baharatlar ve tereyağını ekleyin. Üzerini geçecek kadar su koy. - Kısık ateşte ağzı kapalı olarak pişirin. - Bu sırada yuvarlak cam bir fırın kabına hamsileri sırtları kaba gelecek şekilde dizin. - Üzerine pişen pilavı boşaltın. Pilavın üzerini de yine hamsilerle kapatın. - 200 derece fırında 20 dakika kadar pişirin.
Sri Lanka Hindistan’ın güneyinde bir ada ülkesi. Eski adı Seylan. Uzun süredir listemdeydi, sonunda çay zamanına denk getirerek gittim. Bu kadar yeşil ülke görmemiştim! Sri Lanka dünyanın en ‘temiz’ çaylarının çıktığı yer olarak ünlü. Dünyanın en çok çay ihraç eden ülkeleri sıralamasında da en önde yer alanlardan. Konuştuğum kadınlar en iyi çayların ihraç edildiğini, yerli halkın aslında geriye kalan en kötü çayları içtiğini söylediler. Siyah, beyaz, yeşil, ismi ne olursa olsun tüm çay türleri, Latince adı “Camelia Sinensis” olan çay bitkisinden elde ediliyor. Bu hafta size özellikle yeşil çayın yararlarından bahsedeceğim. Kaynak olarak her evde bulunması gerektiğini düşündüğüm Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın ‘İyileştiren Bitkiler’ adlı kitabından yararlandım.Yeşil çay kilo kaybettiriyor!Tayland’da şişman kadın ve erkeklere 3 ay boyunca yüzde 65 karbonhidrat, yüzde 15 protein ve yüzde 20 yağ içeren standart bir diyet uygulanmış. Bir gruba sabah, ögle ve akşam yemeklerinden sonra 250 mg’lık yeşil çay yaprağı kapsülleri, diğer gruba ise aynı görüntüye sahip selüloz kapsülleri verilmiş. (Tıpta buna plasebo deniyor.) Denekler bu süreç içerisinde ortalama 5 kilo kaybetmiş. Boş ilaç kullanan grup ise diyete bağlı olarak sadece 2 kilo verebilmiş. Kilo kaybının yanı sıra yeşil çay kapsülü verilenlerde Vücut Kitle İndeksi, vücut yağ oranı ve bel çevresi ölçümünde de belirgin azalmalar görülmüş. Aslında yeşil çayıın içerisindeki EGCG (epigalllo kateşin galllat) ile kafeinin birlikte yağ yakıcı etki gösterdiği uzun süredir biliniyor. EGCG siyah çayda var mı peki? Var ama çok az; yüzde 20’lerde...Hafızaya iyi geliyorYeşil çayın içinde bulunan gama amino bütirik asit beynin kelime hafıza kapasitesini artıyor. 55 yaş üzeri kişilerde algılama sorunlarını azalttığı klinik olarak gösterilmiş. (Singapur’da yapılan bir araştırma)Gençlik aşısı: Beyaz çayBeyaz çay elde etmek için bahar ayının hemen başlangıcında henüz açmamış, tomurcuk haldeki üst yapraklar tek tek elle toplanıyor ve başka hiçbir işlem görmeden direkt kurutuluyor. Bu işlem sayesinde çay türlerinin faydalı kısmı olan kateşin adı verilen antioksidanlar muhafaza ediliyor. Yağmurlu ve ya çok nemli günlerde hasat yapılamadığından beyaz çay çok az elde ediliyor ve nadir bulunuyor. Sri Lanka’da en pahalı çay beyaz çaydı.Her gün 1-2 fincan tüketinBeyaz çay dünyada gençlik aşısı olarak adlandırılıyor. Aslında bu unvanı sonuna kadar da hak ediyor. Cilde destek olna kolajen dokusunun yıkımını sınırlandırıyor. Cilde esneklik veren elastin maddesinin yıkımını önlüyor, sıkı ve esnek cilt oluşumunu destekliyor. Yaşlanmaya karşı savaşımızda yardımcılarımızdan biri olabilir! Beyaz çayı keşfettiğimden beri her gün 1-2 fincan içmeye özen gösteriyorum. Genelde güne beyaz çayla başlıyorum. Sonra yeşil, öğle öncesi siyah çay, günün ilerleyen saatlerinde de yine yeşil ve beyaz çaylarla devam ediyorum.Diyabeti önlüyor, cildi güzelleştiriyor- Zengin kateşin içeriğiyle kanser oluşumunda en önemli etmenlerden olan serbest radikalleri azaltarak vücuda doğal koruma sağlıyor. - Cildi güzelleştiriyor. - Zayıflamaya yardımcı oluyor.- Yaşlanma, kırışıklık ve sarkmalara karşı olumlu rol oynuyor ve sıkı ve esnek cilt oluşumunu destekliyor.- Kilo vemeye, kilo korumaya yardımcı olup yağ yakımını hızlandırıyor. - Dişleri daha güçlü yapan az miktarda florid ve diğer besin elementleri içeriyor, nefes kokusuna sebep olan bakterileri öldürüyor. - Damarları genişleten etkisiyle beyaz çay iyi kolesterolü yükseltip, kötü kolesterolü düşürmeye yardımcı olarak damar sertleşmesi ve tıkanıklığını önlenmede katkı sağlıyor.- Tip 2 diyabete faydalı.Sri Lankalılar’ın sağlık sırrı: Yürümek- Sri Lanka’da şişman insan çok az gördüm. Çoğu ipince. Sürekli yürüyorlar. Okul çıkışlarında çocukların hepsi evlerine yürüdüklerine tanık oldum. Obez + fazla kilolu oranlarına baktığımda oran yüzde 30’larda. Türkiye’de ise bu oran yüzde 65’lerde! - Ağır tatlıları yok. Bol meyve ve yoğurtla şurup karıştırıp yiyorlar örneğin. Bizim kültürümüzdeki gibi bol şerbetli tatlılara düşkün değiller. - İnanılmaz bir floraları var. Bitkiler çok çeşitli. Hayatımda hiç görmediğim meyveleri, sebzeleri burada tattım. Mutfaklarına bayıldım. Coğrafi olarak Hindistan’a çok yakın olmalarına rağmen mutfak kültürleri çok daha çeşitli ve lezzetli. - Çok temiz insanlar. O kadar sıcak bir ülke olmasına rağmen kokmuyorlar. Baharattan zengin bir ada ülkesi olduğu için tarçın-karanfil gibi baharatlardan yapılmış doğal kokular, deodorantlar kullanıyorlar.Prostat kanserinden koruyorYeşil çayın içindeki EGCG (epigallokateşin gallat) adlı bileşen prostat kanseri hücrelerini öldürmüş, normal hücreleri etkilememiş. Ancak burada anahtar kelime: Süreklilik. Devamlı olarak tüketilmesi gerekiyor.
Bu hafta sağlıklı ve fit kalmanın en mühim aşaması olan kahvaltı etmenin öneminden bahsedeceğim. Nasıl bir düzeniniz var. Şıklardan birini seçin...a) Kahvaltı yapmadan evden çıkmam! b) Kahvaltı yapmaya zamanım yok!c) Kahvaltı yerine biraz daha fazla uykuyu tercih ediyorum. d) Aç uyanmıyorum ki kahvaltı edeyim!e) Diyetteyim, kahvaltısız daha kolay kilo verebilirim. Eğer ‘a’ şıkkıysa tercihiniz doğru yoldasınız, aynen devam! Nedenlerini açıklayacağım. Diğer şıklarda olanlara da kahvaltı etmeden güne başlmanın zararlarını belirtip, hayatlarını kolaylaştıracak alternatifler sunacağım.‘Kahvaltı yapmadan evden çıkmam’cılar!Aferin bize! Ben de sizlerden biriyim. Normalde ölçülüyüm, ama haftada 1-2 kez de enfes kahvaltı yapıyorum. Enfes kahvaltım ne mi? Yumurta, tereyağı, keçi peyniri, zeytin, 2 dilim tam ekmek veya 1 simit, bir kaşık bal, kiraz domates ve yeşil çay. Eğer yurt dışındaysam kurufasulye, mantar ve pişmiş domatesli İngiliz kahvaltısını hiç kaçırmam. Uzun uçuşlardan sonra tıkanan bağırsakları çalıştırıyor, haberiniz olsun. Kahvaltı güne başlamak için en sağlıklı yol. Araştırmalar kahvaltının önemini ortaya koymuş. 8-12 saatlik bir aradan sonra vücudumuzun şeker ihtiyacını karşılamamız gerekiyor. Özellikle beynimizin ana enerji kaynağı glukoz ve bunu depolamıyor. Sürekli yeni glukoz gerekiyor. Kısacası aç olunca onun için kafamız daha az çalışmaya başlıyor. Kaslarımızın da çalışabilmesi için enerjiye ihtiyacı var; bu da yine glukozda.‘Kahvaltı yapmaya zamanım yok’cularKahvaltım 10 dakika sürüyor. Malzemeyi haftalık alıyorum, hep dolabımda hazır. Kahvaltıyı atlarsanız daha gergin, huzursuz hissedersiniz. Kahvaltı yapanların çok daha üretken olduğu saptanmış. İşinizde başarılı olmak için kahvaltı etmek gerek.‘Biraz daha fazla uykuyu tercih ediyorum’cularKahvaltıyı hazırlamak ve yemek için toplam 10 dakika yetiyor. 10 dakika daha fazla uyumak için aç aç güne başlamaya, sinirlenip etrafı haşlamaya, performansımızın düşmesine, düşman kazanmaya değer mi? Değmez! O zaman hadi bakalım azıcık daha erken kalkalım, güne kahvaltı ederek zinde bir şeklide başlayalım.‘Aç uyanmıyorum ki’ diye övünenlerBüyük olasılıkla fazla kilolu veya şişmansınız! Falcılığıma devam edeyim: Akşam yemeğinizi saat 9’larda yiyor, sonra da TV karşısında hababam atıştırıyorsunuz! Bildim mi? Sağlıklı kişi sabah aç uyanır, pars gibi olur! Akşam yemeğini geç ve fazla yiyenin ise iştahı olmaz, ağır uyanır. Güne isteksiz başlar. Önerim; çok hafif bir seçenekle kahvaltıya kendinizi alıştırmak. ‘Diyetteyim’ci olup öğünü es geçenlerİşte en kötü mantık! Kahvaltıdan gelecek kaloriyi büyük olasılıkla akşam yemeğinde fazlasıyla alacaksınız! Birçok kez kendimde de deneyerek gördüm ki; kahvaltıyı atlayınca insan gün boyunca daha fazla yemeye yöneliyor. Bir var olma-savunma güdüsü... Diyette zaten bir günde yediğiniz yiyecek miktarı, dolayısıyla da besin değeri yüksek yiyecek girişi azalıyor. Oysa araştırmalar kahvaltı yapanların besin değeri çok daha yüksek yiyecekler aldığını gösteriyor. Yani daha fazla vitamin, mineral, bitkisel bileşikler, antioksidanlar... Bu da daha sağlam bir beden demek.Hızlı kahvaltı önerilerimAlternatif 1- 2-3 kaşık ev yapımı granola- 1 kutu light yoğurt- 1 avuç çilek - 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi- Yarım su bardak suGeceden mikserden geçirin, buzdolabında beklesin. Veya sabah karıştırarak yeyin. Alternatif 2- 2 dilim light tost ekmeği- 2 ince dilim light kare kesilmiş hazır peynir- 1 halka domatesBundan 5 adet folyoya sarın buzdolabında dursun. Sabah sadece tost makinesinde basın veya iş yerine götürün. Orada makineye bastırın.Alternatif 3- 2 dilim tam ekmek- Bıçak sırtı tereyağı- 1 yemek kaşığı balAlternatif 4- 3-4 ceviz- 1 haşlanmış yumurta- 1 kaşık zeytinyağı- Bol kiraz domatesSiz giyinirken yumurta haşlanacaktır!Alternatif 5- 1 muz- 3-4 cevizServiste bile yenebilir! Alternatif 6- 1 elma rendesi- 2 kaşık yulaf ezmesi- 1/2 bardak süt- 1 çay kaşığı tarçın- Yarım avuç antep fıstığı, badem, fındık, cevizden herhangi biri Malzemeyi geceden taşınabilir bir kapta karıştırın. Buzdolabınızda dinlensin. Bekleyince tadı daha da güzelleşiyor. Sabah yanınızda işe götürün.Lezzetli güne başlama adresi MangerieMangerie Bebek, günün her saatinde benzersiz bir yeme içme deneyimi sunuyor. Mangerie’de kahvaltı, sadece Pazar günleri değil, haftanın yedi günü, tüm gün servis ediliyor. Mangerie kahvaltı istediğinizde masanıza; zeytinyağlı kekikli domates, peynir, tereyağı, kaymak ve kendi imalatları olan reçel, fındık ezmesi, ekmek geliyor. Ayrıca klasik kahvaltı dışında Mangerie’nin özel lezzetlerinden de denemelisiniz.Smoothie’lerim çözüm olabilirSabah kahvaltı hazırlamak, tabak-çanak koymak zor geliyorsa smoothieler de çözüm olabilir. Lezzetli ve pratikler. Özellikle yazın çok iyi gidiyor. Güne taze başlamak için ideal!Sabah bombası- 1 bardak süt (150 ml)- 1 küçük muz- 1 yemek kaşığı yulaf ezmesi- 10 bademTüm malzemeyi 30 saniye kadar karıştırıcıda çevirin. Bademler diri kalabiliyor. Bunları ıslanmış halde yemesi de çok keyifli...Doğal doping- 1 iri muz - 1 avuç çilek- 1 yemek kaşığı bal, polen, propolis, arı sütü karışımı - Yarım bardak suTüm malzemeyi çırpın. Bal, polen, arı sütü, propolis karışımının etkin maddelerini koruyabilmesi için özel bir dolapta ve derecede saklanması gerekiyor. Bu yüzden açıkta satılanı almayın. En doğrusu eczaneden almak. Parlak cilt- 2 havuç- 1 elma- 1/2 yumuşak avokado- Fesleğen yaprakları- Yarım limonun suyu Havuç ve elmaları sıkın. Fesleğen ve avokadoyu ekleyin. Yarım limon suyu ekleyin. Havuç içerdiği beta-karoten, avokado içerdiği tekli doymamış yağlarla cilde destek sağlıyor. Elma ise içerdiği pektinle kan şekerini dengeler. Limon suyu ekstra C vitaminiyle cilde destek veren kollagen lifleri güçlendirir. Fesleğenin içindeki iki önemli antioksidan bileşen; orientin ve vicenin yine cildi zararlı etkenlerden koruyor.Haftanın sözü‘Umut iyi bir kahvaltı, kötü bir akşam yemeğidir.’ Francis Bacon-İngiliz filozof, devlet adamı (1561-1626)
Türkiye’de normal kilonun üzerinde olan insan oranı Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yüzde 60’tan fazla. Önümüz yaz, şimdi diyet zamanı. İşte size günlük hayata uygun pratik reçeteler...Hafta sonu Kıbrıs’ta bir toplantıda doktorlarla buluştum. Tıp fakültesinde gençliğimizde gülüşür şaka yapar, diğer fakültelerdeki arkadaşlarımızı kızdırırdık: ‘İnsanlar ikiye ayrılır; doktorlar ve diğerleri’ diye... Gerçekten doktorlarla biraraya geldiğim zaman kendi akvaryumumu bulmuş oluyorum. Tüm doktorların ortak konularından biri de ‘Hastaları nasıl zayıflatacağız’ idi. İşimiz zor, bunu biliyoruz. Türkiye hızla şişmanlıyor!Her yıl çarşaf çarşaf yazıyoruz, televizyonlarda anlatıp duruyoruz, yok! Yine dünyanın en şişman ülkeleri arasındayız. Dünya Sağlık Örgütü haritasında kıpkırmızı yanıp sönüyoruz. Türkiye’de 15 yaş üstü kadınlarda kilo fazlalığı oranı yüzde 65’in üzerinde. Bizim neyimiz eksik peki?... Söyleyeyim; motivasyonumuz!Son 10 yıldır besleme konusunda bilgimiz çığ gibi büyüdü. Çok değil; 2002’de kimse tam ekmek nedir bilmiyordu. Ekmek yapmak için tam un bulamamıştım. Şimdi girin bir markete; en az 4-5 çeşit un çeşidi bulursunuz. Günümüzde çoğu insanın öyle veya böyle fikri var. Evet bilgimiz artıyor, ama belli ki şişmanlık ondan daha hızlı artıyor!Çalışanlar için kolay uygulanan diyet listesiBüyükşehirlerde çalışanların kolayca uygulayabileceği bir diyet programı hazırladım. Birebir uyguladığınızda kiloların gitmeye başladığını göreceksiniz.1. Gün1.Sabah1.Kepekli tost1.Yeşil çay1.Öğle1.Izgara köfte( 4 adet)1.Çoban salata1.Ara Öğün1.Yarım paket diyet bisküvi ( max. 100 kalori)1.Yeşil çay1.Akşam1.Izgara balık1.Salata1.Ara Öğün1.1 kase çilek1.1 top vanilyalı dondurma1.2. Gün1.Sabah1.1 haşlamış yumurta1.Bol kiraz domates1.1 tatlı kaşığı zeytinyağı1.Öğle1.1 simit1.1 dilim peynir1.Domates-salatalık1.Yeşil çay1.Ara öğün1.1 kase erik1.Akşam1.Izgara tavuk1.Salata1.Gece1.1 kase çilek1.3. Gün1.Sabah1.Kepekli tost1.Yeşil çay1.Öğle1.1 porsiyon döner1.Çoban salata (yağsız)1.Ara Öğün1.1 kase kiraz1.Akşam1.Ton balıklı salata1.1 ince dilim ekmek1.Gece1.1 kase erik1.4. Gün1.Sabah1.1 elma1.1 kutu yoğurt1.Öğle1.Kepekli tost1.Light ayran1.Ara Öğün1.1 kase çilek1.Akşam1.Izgara tavuk1.Salata1.Gece1.1 armut1.5. Gün1.Sabah1.1 haşlanmış yumurta1.1 avuç kiraz domates ve maydanoz1.Yeşil çay1.Öğlen1.Izgara köfte1.Çoban salata1.1 küçük pide1.Ara1.1 elma1.Akşam1.Çorba1.Salata1.Gece1.1 kase çilek1.6. Gün1.Sabah1.1 küçük kutu probiyotik yoğurt1.1 elma1.Öğle1.Kepekli tost1.Ayran1.Ara Öğün1.1 kase erik1.Akşam1.Izgara somon1.Sebze1.Gece1.1 kase kiraz1.7. Gün1.Sabah-öğlen1.1 simit1.1 dilim peynir1.1 haşlanmış yumurta1.3 zeytin1.Domates-salatalık1.Yeşil çay1.Ara1.1 kase kiraz-çilek-erik1.Akşam1.Izgara balık1.Salata1.Gece1.1 çilek1.1 top dondurmaSize özel light dondurmama bayılacaksınız!Hazır dondurma yerine kendi light dondurmamı, en basit malzemelerle hazırlıyorum. Yemek yapmasını hiç bilmeyen bu tariften başlayabilir!Malzemeler:- 2 adet muz- Avuç içi kadar bitter çikolata- 1 yemek kaşığı file bademYapılışı:- Muzları 1,5 cm halkalar halinde doğrayın. Buzdolabı poşetine koyup buzluğa yerleştirin. Donsunlar. Dondurma yapmak istediğiniz zaman buzluktan çıkartın.- Buzluktan çıkardıktan sonra 5 -10 dk. kadar biraz çözülmesini bekleyin.- Çukur bir kasede el karıştırıcısıyla iyice çırpın. Dondurma kasesine alın.- Diğer yanda çikolatanızı kısık ateşte teflon bir tencerede eritin.- Doğradığınız muzları dondurmanızın üzerine dökün.- Üstüne file badem serpin. Uzun dondurma kaşığıyla servis edin.Dikkat!-Diyet listeleri tamamen sağlıklı, herhangi bir sorunu (diyabet, kan şekeri dengesizliği, insülin direnci, hipoglisemi gibi...) olmayan kişiler içindir.-Günde 2-3 fincan yeşil çay içebilirsiniz. -Gün boyunca en az 8 bardak doğal mineral ve pH seviyesi yüksek su için. Yiyeceklerle giren sıvı miktarı azaldığı için gerekli olanı yerine koymak zorundayız.-Bu diyetler akşam 21.00’den sonra hiçbir şey yemeyince başarıyı artırıyor.-Haftada en az 4 kez 30-40 dakika tempolu egzersiz başarıyı daha da artırıyor. Bilimsel araştırmalara göre günde sadece 30 dakika tempolu yürüyüş bile metabolik kontrol sağlıyor.Evdekiler için en pratik diyet listesiHerkesin bir yerden başlaması gerekiyor değil mi. Üstelik mayo mevsimi de geldi. Evde vakit geçirenler, bu reçetem tam sizlik!1. GünSabah2 dilim ekmek1 dilim peynirDomatesYeşil çayÖğleIzgara tavukÇoban salataAra ÖğünYarım paket diyet bisküvi(mks. 100 kalori)1 dilim peynirYeşil çayAkşamÇorbaSalataAra Öğün1 elma2. GünSabah1 haşlamış yumurta1 dilim ekmek1 dilim peynir3 zeytinBol kiraz domatesÖğle6-7 yemek kaşığı sebze yemeği1 küçük kutu light yoğurt1 dilim ekmekAra öğün1 kase erikAkşamIzgara balıkSalataGece1 kase kiraz3. GünSabahÇırpılmış yumurta2 yumurta1 dilim peynir1 tatlı kaşığı zeytinyağıMaydonoz1 dilim ekmekÖğle4 köfteÇoban salataAra Öğün1 kase çilekAkşamÇorba2 enginarGece1 havuç2-3 salatalık4. GünSabah2 dilim ekmek1 tatlı kaşığı bal2 cevizÖğle4 yk makarna6-7 yk sebzeAra Öğün1 kase çilekAkşamÇorba,cacıkSalataGece1 elma5. GünSabah1 yumurta1 avuç kiraz Domates, maydanozYeşil çayÖğlenIzgara tavukBuharda sebzeAra öğün1 elmaAkşamÇorba2 enginarGece1 kase çilek6. GünSabah2 d. ekmek1 d. peynirDomatesYeşil çayÖğleSebze yemeğiLight yoğurt1 d. ekmekAra Öğün1 kase erikAkşamIzgara somonSalataGece1 armut7. GünSabah-öğlen1 simit1 dilim peynir1 yumurta3 zeytinDomatesYeşil çayAra öğün1 kase kirazAkşamIzgara balıkSalataGece1 kase çilek,1 top dondurma.
Malezya’daki Dünya Obezite Kongresi’ndeydim. Küresel bir halk sağlığı sorunu haline gelen obezite oranı Amerika’da yüzde 70’e, Avrupa’da yüzde 58’e çıkarken, Türkiye’de de yüzde 30’u geçti. Etrafımız lezzetli ve ucuz yiyeceklerle dolu, özetle modern yaşam şişmanlatıyor. İşte sorunun kaynakları ve çözüm yolları...Geçen hafta Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da dünyanın dört bir yanından bilim insanlarının toplandığı harika bir kongredeydim. 4 gün boyunca heyecanla yeni bilgileri kapmak için o salondan bu salona koştum; notlar tuttum, röportajlar yaptım. Tıpta öğrenmenin sonu yok; dünyada o kadar güzel araştırmalar yapılıyor, o kadar çok bilgi yağıyor ki! Bu kongreye Türkiye’den katılarak tıp doktoru -medikal gazeteci- sıfatıyla tek izleyen bendim. İşte Dünya Obezite Kongresi’nden sizin için seçtiklerim...Yediğiniz toksikler genetiğinizi etkiliyorProf. Lilienthal Heitmann Danimarka, Frederiksberg Hastanesi:- Toksik kimyasalların etkileri çok küçük dozlarda bile görülebiliyor. Hormonal yapımızı bozuyorlar.- Biz bu kimyasalları plastik, teflon, giysi, kozmetik gibi yerlerden alıyoruz. Ana giriş yerleri yiyecekler.Hamileler dikkat!- Toksik maddelere hayatımızın kritik bir döneminde maruz kalırsak etkileri çok daha fazla oluyor. Örneğin; anne karnındaki dönem. Bebeğin doğal kilosunda kalıcı etkiler yaratabiliyor.- Anne sütüyle beslenmenin bebeği ileride aşırı kilolu bir yetişkin olmaktan koruyor ve sağlıklı kılıyor.- Yediğimiz toksik kimyasallar vücudumuzun epigenetiğini de değiştirip diğer kuşaklara da kalıcı değişikliklere sebep olabiliyor. Gen değişikliği var- Toksikler nesiller boyunca gen değişikliği yapıyor. Yani torununuzun çocuğu siz toksik maddelere maruz kaldınız diye şişman olabilir!- Toksik maddeler kadınlarda erkeklere oranla daha çok toplanıyor.Stres ve diyet şişmanlığı tetikleyebiliyor!Prof. Andrew Steptoe Londra Kolej Üniversitesi:- Deney ortamında fareyi strese soktuğumuzda yaptığı ilk iş yemeyi kesmek! İnsanda öyle olmuyor. Aksine ‘Rahatlamak için yemeye yöneliyor. Genelde seçtiği de çok daha yağlı ve kalorili yiyecekler!- Stresle şişmanlığın ilgisi var mı? Evet, var! Stresle birlikte davranış ve fizyolojimizdeki değişiklikler de obeziteyi tetikliyor.- Aşırı diyete dikkat! Aşırı diyet sonrası strese giren kişi, diyetöncesine göre çok daha fazla yiyor.- Çalışma süresi uzayan kişi doymuş yağdan zengin, şekerli ve kalorili yiyecekleri artırıyor.Virginie Lecomte New South Wale Üniversitesi:- Bir büyükbabanın sürekli çok yağlı beslenmesi kız torununda pankreas hücrelerinin işleyişini bozuyor. Farelerle yaptığımız deneylerde bu genetik ilişkiyi rahatlıkla gözlemledik .- Ayrıca büyükbabanın yağlı beslenmesi kız torunda metabolizma sorunlarını programlıyor.- Dedesi kötü beslenen torunlarda beslenme problemlerinin yanı sıra yağlı beslenme sonucu gelişen metabolik hastalıklar da çok daha kötü seyrediyor.Fakir aile çocukları daha şişman oluyorTim Lobstein Obezite Çalışma Birliği Yöneticisi/İngiltere:- İngiltere, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde çocuk obezitesi 2003’lerden beri kontrol altında. V ar ama ilerlemiyor.- Yapılan araştırmalara göre zengin aile çocuklarında şişmanlık oranı azalmış. Fakir aile çocuklarında şişmanlık aynen devam ediyor.- Sosyal eşitsizliğin fazla olduğu ülkelerde (zengin fakir arasındaki fark artıkça) zenginler ve fakirler arasındaki obezite oran farkı da artıyor.- Zengin fakir arasındaki farkın az olduğu ülkelerde çocuklarda şişmanlık da daha az görülüyor.Diyet yaparken kaslarınızı zayıflatmayınProf. Jean Michel Oppert Piere ve Marie Curie Üniversitesi:- Kilo verebilmek için haftada 2,5 saat egzersiz ve 2 kez de ağırlıkla çalışma gerekiyor.- Kilo almayı önlemek içinse haftada 4 saatten fazla egzersiz yapmalısınız.- Şişman hastaları nasıl harekete yönelteceğiz? İşte bizim gerçek sorunumuz!- Diyet yaparken vücut kompozisyonunun nereye gittiği çok önemli. Kas dokusunu korumak için hareket etmek gerekiyor.- Diyet yaparken protein tüketimini de aynı şekilde artırırsak daha az kas kitlesi kaybederiz.- Pedometre ile egezersiz yapan insanlar daha fazla yürümeye başlıyor. Günlük adım sayısını artırıyor. İki şeye dikkat: Kalori ve enerji balansıProf. Wim Saris Maastricht Ün. Beslenme Araştırma Enstitüsü, Hollanda- Modern yaşam şişmanlamaya katkıda bulunuyor: Her yer lezzetli ve ucuz yiyecekle dolu. - Günde 30 dakika orta şiddette egzersiz diyabet ve kalp hastalığı riskini önlemede etkili, ama kiloyu önlemede değil.- Kişi şişmansa yüksek proteinli diyet işe yarıyor; kilo veriyor. Ancak normalse aksine bu protein diyetiyle kilo alıyor.- İki grup 10 hafta süreyle 600 kalorilik diyete sokulmuş. Birine çok yağlı birine çok az yağlı beslenme biçimi uygulanmış. Sonuç: İkisi de aynı kiloyu vermiş.- Kalorinin nereden geldiği önemli değil. 1 kalori 1 kaloridir. Bu besin kaynağından bağımsız. Kilo almamak için dikkat edilecek nokta; fazla kalori almamak ve enerji balansını sağlamak.- Tekrar kilo almayı önlemek için günde 60-90 dakika orta şiddette egzersiz yapılmalı.- Şişmanlıkla mücadelede ilaçlarla destek gerekiyor. Yeni ilaçlar işimize yarayacak.Obezite ve diyet hapı geliyor!Prof. Dr. Max Lafontan Kalp-Damar Hastalıkları Enstitüsü, FransaProfesör Lafontan, yıllar önce Paris’te bir konferensta anlattıklarınızla beni büyülemiştiniz. Şişmanlığa gerçekten çare yok mu hâlâ?İnsanlar şunu anlamalı artık; yağ hücrelerimizi çok erken yaşlarda oluşturuyoruz. 20 yaşına geldiğimizde yağ hücrelerimizin neredeyse tamamı oluşmuş halde. O yüzden önemli olan mümkün olduğunca erken önlem almak. Her yağ hücresi 300 kattan fazla genişleyebiliyor. Bu nasıl bu kadar kilo alabildiğimizin açıklaması işte. Sığacak çok yer var!WHO’nun mart başında ‘1 günde aldığınız kalorinin yüzde 10’dan azı şekerden gelmeli' açıklaması çok tartışıldı. Çoğumuz buna ulaşılması zor , fazla zorlayıcı bir rakam olarak görüyoruz. İnsanların günde 12 çay kaşığından az şeker tüketmeleri zor, keyif kaçırıcı...Şişmanlıkta sorun yasaklı ürünü yemek değil. Sorun çok fazla yememiz. İçeriye giren kalori fazla. Obezite karmaşık bir sorun. Tek nedeni yok. Genetik, çevre, psikoloji, hareketsiz yaşam, aşırı kalori almak, sosyal durum... Hepsi etkiliyor.Önemli olan insanları sağlıklı alışkanlıklara nasıl yönlendireceğimiz. Anneler çocukları için yemek pişirmeli.BU HAP İNSÜLİNDEN ÇOK DAHA ETKİLİ!Sizce bu kongreden çıkan manşet, en bomba gelişme ne?Japonların buluşu! Ne yazık ki açıklama yapacak profesör gelip sunumunu yapamadı. (Malezya uçağının kaybolmasından ürktü, gelemedi haberi dolanıyordu.)Japonlar obezite ve diyabete bir hap bulmak üzere! Adiponektin bir hormone var; diyabete karşı gelen bir yararlı bir hormon bu... Şişman diyabetli kişilerde bu hormon azalıyor. Japonların geliştirdiği hap bu hormonu taklit ediyor.Şu anda kullanmaya başladılar mı?Henüz hayvanlar üzerinde deneyler yapılıyor. Bu deneylerde büyük ölçüde başarı sağlandı. İnsanlarda ne zaman kullanılabilir?3-5 yılı bulur. İnsülinden çok daha iyi bir tedavi yöntemi olacak elimizde. Tıp için çok önemli bir adım!En ideal beslenme Akdeniz tipi!Prof. Susan Webb Oxford Üniversitesi- Çok fazla şişman hasta var. Ne yazık ki bu kadar insanı tedavi edecek yeterli diyet ve spor elemanı yok.- Obeziteyle savaş konusunda uzun süreli başarı konusunda karamsarlık var.- Şişman insanların yedikleri yiyecekleri daha tatmin edici hale getirebilirsek fark yaratabiliriz.- Yağ fakiri diyetler ne yazık ki işe yaramıyor.- Deneylerde Akdeniz tipi beslenen insanların kilo kontrolünde çok daha başarılı olduğunu gördük.- Kilo vermek isteyen insanların kesinlikle motivasyona ihtiyacı var, daha fazla eğitime değil!- Bu işi ticari olarak yapan kişilere başvurmak kilo verme oranını artırıyor.- Diyet+ egzersiz her zaman daha çok işe yarıyor. İlk 2-3 ayda sadece diyet yapanla, diyet+ egzersiz yapan arasında çok fark yok, ama 12’inci ayda diyet + egzersiz çok büyük fark yaratıyor.- Belki de verilen kiloyu uzun süre korumak için 2-3 yılda bir veya 5 yılda bir programa girilmeli.Atıştırarak yemekten vazgeçin!Prof. Andrew Hill Leeds ÜniversitesiProf. Hill sizi Lizbon’daki Çocuk Obezitesi Kongresi’nde tanıdım.Bu konuda en önemli uzmanlardan birisiniz. Çocuklarda yeme bozluklukları yayılmaya başladı. Anne-babalar panikte. İlk belirtiler nedir?Yeme bozukluğu olan çocukta birçok saklı stres oluyor. Bozukluklar bu baskıyla ortaya çıkıyor. İlk belirtilerden biri çocuğun kendi kendine zarar vermesi... Örneğin; vücudunu çizmesi, yaralaması gibi...Kilo değişikliği oluyor mu?Eğer çocuk aniden çok fazla kilo alırsa bu da önemli bir işaret olabilir.Tedaviye ne zaman başlamalı?Belirtileri görür görmez!Şişmanlık bir zihinsel sorun mu aynı zamanda?Hayır. Şişmanlık yeme bozuklukları için bir risk faktörü. Çocuklukta ve erişkinlikteki şişmanlık atıştırırcasına yeme bozukluğu riskini artırıyor. Ayrıca genel olarak psikiyatrik bozukluk riskini de!Kime atıştırırcasına yiyor (binge eating) diyebiliriz?İki kriter olmalı: 1) Miktar çoktur ve yeme çok hızlıdır. 2) Kontrol ortadan kalkmıştır.
Spor konusunda tembelim, itiraf ediyorum. Doğru, sağlıklı beslenerek kilomu hep belli bir aralıkta tutuyorum. Uzun bir süredir yürüyüş bandı bana, ben ona bakıyoruz. Sıkıldım bantta yürümekten, kendimi dışarı atayım diyorum. İstanbul öyle dışarıda rahat rahat yürüncek bir şehir değil. Bir de hep iş, okuma, kongre vs. derken spor gündemimin üst sıralarında yer almıyor. Spor salonlarından hoşlanmıyorum, kapalı ortamlara tahammülüm yok. Ancak yaşlarımız ilerledikçe vücudumuz eskisi gibi kalmıyor, spor yapmayınca yumuşamaya başlıyorsunuz. Kas kaybediyorsunuz, bu da metabolizma hızınızın düşmesi, eskisi gibi yiyememek demek. Kısacası uzun süredir ‘Spora bir yerden başlamalıyım’ türküsü dilimdeydi. Malezya’da Dünya Obesite Kongresi’nden yeni döndüm. Öğrendiklerimi bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım. Kongre salonu bile fazla kilolu-şişman birçok akademisyenle doluydu! Ofisime gelen bir kitap ve mektup adeta benim için yeni bir başlangıç oldu; tekrar spora başlamaya karar verdim! Kitabın adı: Egzersizle Kilo Verme Yöntemleri. Yazarı Mamak Askeri Cezaevi’nde Balyoz Davası nedeniyle 37 aydır hapis yatan genç bir kurmay albayımız; Kahraman Dikmen. Kitabın üzerinde basılı olan fotoğraflara baktığınızda ‘Arnold Schwarzenegger’ haltetmiş diyorsunuz. Kahraman Dikmen 14 yaşında Kuleli Askeri Lisesi’ne başlamış, Kara Harp Okulu’ndan ve ardından Foça Jandarma Komando Okulu’ndan mezun olmuş. 5 yıl önce de genç yaşta albay olmuş. Mesleki yaşamı boyunca hep sporla iç içeymiş. ‘Tutukevi koşulları nedeniyle spor salonundaki sınırlı donanımla ne yapabilirim, uykusuzluk canavarından nasıl kurtulabilirim’ diye düşünmüş. En önemlisi de bu süreçte ruh ve beden sağlığını nasıl koruyabileceğine kafa yormuş. Albay Kahraman Dikmen’in egzersizlerini uygulamak çok kolay, hepsini fotoğraflarla gösteriyor. Programların nasıl uygulanacağını da yazmış. Ben karın hareketlerine başladım bile! Bir de kendinde denediği bazı karışımları da kitapta yer alıyor. Hepsi sağlıklı, yararlı...Eğer hapis ortamında bile bir insan bu kadar sağlam , kaslı bir vücuda sahip olabiliyorsa, o zaman gelin biz dışarıdakiler bu hafta sonu artık tembelliği bırakıp hareket etmeye başlayalım. VÜCUDUN HAFIZASI KİLOLARI UNUUTMUYOR Evet, vücudumuz sürekli dolaştığımız kiloları biliyor ve bizi bir şekilde oraya sürüklüyor. Sadece diyetle kilo verdiğimiz zaman bu yüzden çok çabuk eski kilomuza dönüyoruz. Kitapta da katıldığım kongrelerde bilim adamları tarafından açıklanan pek çok gerçek yer alıyor. İşte bazı satırlar: ‘Egzersiz yerine sadece diyet programlarıyla kilo verdiğinizde vücudunuzun hafızasında olan eski kilonuza ulaşmanız büyük olasılık dahilindedir. İnsan vücudunun yapısı egzersizle geliştirilmez ve sağlıklı beslenmeyle desteklenmezse kısa sürede kilo almaya elverişli hale gelir. Eski kilonuza gelmemek için vücudunuzun yağ kas oranını kas lehine çevirecek, doğru ve amaca uygun egzersiz hareketleri yapmalısınız. Bu sebeple egzersizle yürüteceğiniz beslenme programı uygulanabilir olmalı, vücut direncini yitirmemeli, sağlıklı olmalı, ilave hap türü gibi maddelere ihtiyaç duymamalı, vücut forma girebilmeli ve bu formda uzun süre kalabilmelidir.Yağ yakıcı Hasdal Klasiği: Zencefil - Zerdeçal - Tarçın karışımıBir Hasdal klasiği olan zencefil-zerdeçal-tarçın karışımı kilo verme sürecinde yağ yakıcılar arasında en başta gelir. Bu karışımı her sabah uyandığınızda herhangi bir şey yemeden ve içmeden önce kullanın. Her birinden 100’er gram ile yapacağınız 300 gramlık bir karışım ise kullanım dozajınıza bağlı olarak 3 aya yakın bir süre gider. Günde 1 defa tüketin Kullanım şekli: Zencefil-zerdeçal ve tarçının her birinden toz halinde 100 ‘er gram alarak bir kaba koyun, iyice karıştırın. Ağzı kapalı cam kavanoz içerisinde saklayın.
Anne sütü inanılmaz! Tek başına ilk 4-6 ayda D vitamini dışında bebeğin tüm besin ihtiyacını karşılıyor. Düşünün hangi sıvı var ki doğal bir şekilde tüm ihtiyacımızı böyle karşılasın? Eğer anne sütü bir ilaç şirketi tarafından üretilseydi, mucize ilaç olarak piyasaya sürülürdü!Bebeğiniz hayatının ilk aylarında tek besinle beslenebiliyor: Anne sütü. Bu yüzden bu sütün içeriği çok, ama çok önemli. Bebekler bizlerin yediklerini yiyemez veya yedikten sonar düşüncelerini söylemezler.Bebek yaşamının ilk 4-6 ayında anne sütü veya anne sütüne benzer olarak formüle edilmiş sütle beslenmeli.Çok sorulan sorulanlarEmziren kadın günde ne kadar süt salgılar?700-800 ml. Emzikli anne ek olarak enerji ve besini diyetiyle almazsa kendi vücudundan harcayacaktır. O zaman hem kendi sağlığı bozulur, hem de süt veremez.Emzirirken ne kadar su içmeli?En az 10 bardak. 2 litre. Çünkü emzirmek sıvı ihtiyacını artırıyor.Anne sütü ne kadar süreyle verilmeli?Anne mümkün olduğu kadar ya da istediği kadar bebeği emzirmeli. Ancak anne sütü 6 ayda doğum ağırlığının iki katına erişen bebeğe yetmemeye başlıyor. Ama altıncı aya kadar bebeğinizin tek besini anne sütü olmalı.Sütüm yeterli mi? Nasıl anlayacağım?Kolay bir yolu var; 1-Bebeğiniz yeterli kilo alıyor mu ona bakın!2- Tok bebek rahat uyur. Huzursuz değildir.3- Sağlıklı bir bebek anne sütü yeterliyse doğumdan 6’ncı aya kadar ayda 400-800 gram kazanır. Altıncı aydan sonra yavaşlar. 6-12 ay arası ayda 300-500 gram alır.Sütüm azsa çocuğumun boyu kısa kalır mı?Beslenme durumundaki kısa süreli değişikliklerden çocuğun boyu etkilenmiyor. Uzun sürerse boyunun uzaması yavaşlıyor.Nezle-ishal olursam emzirebilir miyim?Evet. Bu sırada anne sütü ile geçecek antikorlar bebeği koruyor.Süt vermemi engelleyebilecek durumlar var mı?Ağır kalp yetmezliği, böbrek yetmeziliği, ağır depresyon (annenin olumsuz davaranışları bebeğe zarar verebilir).Emziririken sigara içebilir miyim?Sakıncalı! Çünkü sütünüzde bebek için zararlık toksik maddeler olacaktır.Çay-kahve içebilir miyim?Aşırı değil! Bunları yemeklerle değil, aralarda tüketin. Çayı açık içmeye gayret edin. Kahve günde iki fincandan fazla içilmemeli.Emzirirken diyet yapabilir miyim?Hayır! Yağda depo edilmiş toksinlerin hızlı kilo kaybıyla kana, oradan süte, oradan da bebeğinize geçme riski var.Adet görürken emzirebilir miyim?Evet, bir sakınca yok.Bebeğimi hangi sıklıkla emzirmeliyim?Doğumdan sonraki ilk 21 günde bebek istediği zaman emzirmelisiniz. İlk üç haftadan sonra düzene girer.