Yeni yıl isteklerinin başında kilo vermek geliyor. Her yıl yeni yeni diyetler türemesine rağmen -Atkins, Kan Grubu, Greyfurt, Taş Devri- hiçbiri işe yaramıyor. Yeni yıla İngiltere’de girdim; şu hep kafalarımızda yer eden ince uzun kemikli İngiliz modeli çoktan rafa kalktı! En işlek istasyonlarından Paddington’da etrafa kısa süre bakmak yeterli; özellikle gençlerde şişmanlık almış başını gitmiş! -Asıl suçlu kim?Sonunda suçlu bulundu! Eskiden yağ idi, şimdi değişti. Şeker! İngiliz sigorta kuruluşu NHS (Bizdeki SSK’ya denk) yaptığı araştırmada ortalama bir İngilizin haftada 700 gram; yani 140 çay kaşığı şeker tükettiğini belirledi. Oysa vücudumuz bunun yarısıyla yetinebilir. Uzun süredir ‘Dr. Yasemin Bradley ile Reçetesiz Hayat’ adlı bir program sunuyorum. Çekimler için ücra köyleri dolaşıyoruz. 90’ı aşmış pek çok kişinin beslenme biçimine tanık oldum. Her şeyi yiyorlar, kıstıkları bir şey yok. 90 yaşındaki Akhisar’lı nine bir oturuşta kaç incir yiyordu dersiniz? Güldü soruma 'İstediğim kadar!’ diye yanıt verdi. Ama bu çok uzun ve sağlıklı yaşayan insanların hepisinin ortak bir özelliği var: Çocukluklarından beri bedenen çok çalışmışlar. İleri yaşlarında bile hala aktifler. Bence bizim modern dünyamızda asıl suçlu aşırı hareketsizliğimiz. Bir düşünün bugün ne kadar hareket ettiniz? -Çok şeker tüketince ne oluyor?Vücudumuz müthiş bir iç dengeye sahip; kandaki şeker oranını da hep belirli bir aralıkta tutuyor. Kanda şeker yükselmeye başladığı zaman bunu dengelemek için pankreasımızdan insülin salgılanmaya başlıyor. Vücutta insulin seviyesi arttıkça da sağlığımız tehlikeye giriyor. Pankreas insulin salgılamaktan yoruluyor ve kesiyor. Hoşgeldin şeker hastalığı!-Ne kadar şeker tüketelim?Araştırmacıların belirlediği bir rakam var: 1 günde kadınlar 6 çay kaşığı, erkekler 8 çay kaşığı şeker tüketmeli, daha fazla değil. Çay kaşığıyla ölçüm çok kolay, ancak gramı nasıl çay kaşığına çevireceğiz diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Kolay; dörde böleceksiniz. Örneğin; satın aldığınız paket in üzerinde 28 gr şeker mi yazıyor? Demek ki 28 / 4 = 7 çay kaşığı şeker içeriyor. -Peki şekeri istemek kötü mü?Eskiden beri insanoğlunun şekerli bitkilere, meyvelere yönelmesinin nedeni doğada tatlı olanın daha güvenli olması. Acı olan birçok ot zehirli olabiliyordu. İnsanlar yiyeceklerini böylece ayırıp seçebildiler. Bu yönelim de belli ki katlanarak devam etti. Belki şekere düşkünlüğümüzü genetik olarak da devralıyoruz atalarımızdan, kimbilir?- Çaya şeker koymayı bıraktım. Çocukluğumdan beri çaya bayılırım. Tatlıyı çok sevdiğim için ‘hadi şu çaydan şekeri kaldırayım’ dedim. İlk birkaç gün zehir gibi bir içecekti benim için çay. Sonra hemen alıştım. Tatlı istiyorsam bal karıştıyorum. Antioksidan içeriği yükseliyor. (İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dilek Boyacıoğlu ve ekibinin araştırması sonucu) günde 2 demlik çay içiyorum. Bu da en az 10 çay kaşığı şeker tassarufu. Ama tatlımdan hiç vazgeçemedim. Nedeni için gerçek bir öyküm var:Jackie Kennedy’nin son tatlısıSuikaste kurban giden ABD başkanı John F. Kennedy’nin eşi Jackie stili ve zarafetiyle bir ikon. Erken yaşta hayata veda etti. Hayatının son yıllarında birlikte çalıştığı tasarımcı John Loring’in ağzından devam ediyorum: ‘Jackie’yi son gördüğümde Le Cirque’deydik. Öğlen yemeğinden sonra garson çeşitli tatlılardan oluşan bir tabak getirdi. Jackie’yi hiçbir zaman tatlı yerken görmediğim için garsona tabağı geri götürmesini söyledim. ‘Eğer bir tanesine bile dokunursan seni çatalımla oyarım’ dedi. Tabaktaki 6 tatlının hepsini yedi, bitirdi. O an artık havuçlara gerek kalmadığını bildiğini anladım.’ Bu öykü beni çok etkilemiştir, hiç unutmam. Yanlış anlaşılmasın lütfen; ‘aman 3 günlük dünya, ne istiyorsak yiyelim' demiyorum. Sadece aşırı kasmanın yersiz olduğunu birçok örneklerle yaşadım.Dr. Bradley’nin light mutfağıŞekersiz tatlımCanım aşırı tatlı istediği zaman hazırladığım çok pratik bir tatlı tarifi veriyorum bu hafta size. Kuru üzüm ve tarçın sayesinde müthiş tatlı hale geliyor. Aşuremsi bir tadı var, dinlenince daha da güzel oluyor.Malzemeler:- 1 avuç yulaf ezmesi - 1 avuç file badem- 1 yemek kaşığı kuru üzüm- 1 tatlı kaşığı tarçın- SütYapılışı:- Bir kaseye tüm malzemeyi koyun. Üzerini geçecek kadar süt ekleyin. - Buzdolabında 1-2 saat dinlensin.
Dünyada beslenme, obesite, kansere karşı korunma, anti-aging, sağlık ile ilgili son gelişmeleri takip etmek için sürekli kongrelere katılıyorum, sonra da size bu köşeden aktarıyorum. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de arı ürünleriyle ilgili bir kongreye katıldım. Dünyanın dört bir yanından gelen bilim adamları araştırma sonuçlarını heyecanla açıkladılar. Apiterapi; yani arı ürünleriyle tedavide dev adımlar atılıyor, arı ürünlerinin birçok hastalığa ilaç olabileceği konuşuluyor. Açıkçası benim en çok ilgimi çeken bizden bir profesör oldu. Gördüm ki kendisi o uluslararası ortamda da çok saygı görüyor ve tanınıyor. Ülkemizin arı ürünleri konusunda en önemli araştırmacısı olduğunu belirledim. Erciyes Üniversitesi . Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sibel Silici ile yaptığım söyleşinin en önemli noktalarını yazdım...Açıkta satılanları almanız zararlı!- Tüm dünyada arı ürünleriyle tedavi gündemde. Siz de bu konuda ülkemizde en çok araştırması olan profesörsünüz. Arı ürünleri deyince neler aklımıza gelmeli?Arı ürünlerini bal, polen, propolis, arı sütü, arı ekmeği, arı zehri ve apilarnil olarak gruplayabiliriz. Her birinin kendine özgü kimyasal ve biyoaktif özellikleri var. Bal ; enerji kaynağı olup , fiziksel performansı artırıyor, sindirimi kolaylaştırıyor. Özelikle çocuklarda hem enerji, hem de besin desteği olması ile öne çıkıyor.Polen; protein içeriği en yüksek karbonhidrat ve yağ oranı en düşük arı ürünü. Karaciğeri koruyucu etkisi ve anemiyi (kansızlık) tedavi edici özellikleri en çok araştırılan konulardır.Arı ekmeği ; polenin petek gözünde depolanmış hali olup polenden daha yoğun vitamin ve mineral içeriyor. Çok iyi bir besin desteğidir.Propolis; ağaçların tomurcuklarından toplanan reçineye balmumu ilavesi ile oluşturulan reçine ağırlıklı bir karışım. Antibakteriyel, antioksidan, antikarsinojenik, antienflamatuvar etkileri uzun yıllardır araştırmacılarca ispatlanmıştır. Arı sütü; bal arısı yavrularının beslenmesi için 5-15 günlük arılarca salgılanır. Sindirim sistemi üzerine olumlu etkileri, antiaging özelliği ve sporcu beslenmesine protein desteği katkısı ile kendini göstermekte.Arı zehri tedavisi; başlı başına bir uygulama alanı olup özellikle romatoid artrit ve multiple sclerozis tedavisinde çok başarılı sonuçlar alınmıştır.-Propolisi nasıl kullanırsak daha faydalı?Propolis kullanılmadan önce mutlaka kimyasal yapısının aydınlatılması gerekir. Bazen reçine bulamadığında sentetik ürün de toplayabildiği için kimyasal analizi yapılmamış propolisler asla kullanılmamalı. Diğer önemli bir konu ise doz. Biliyoruz ki ilaç ve zehir arasındaki en önemli fark dozdur. -Genelde sıvı veya toz olarak aktardan alan pek çok kişi var. Marketlerde görüyorum. Açıkta satılıyor. Bu doğru mu? Açıkta satılması doğru değil. Çünkü propolis soğuk zincire uygun bir şekilde korunmalı, özel dolaplarda saklanmalı. Şu anda tüketiciler propolisi genellikle direkt arıcıdan ya da aktarlardan temin ediyorlar. Bu ürünler propolisi saflaştırmadan, sadece alkolde eritmek ve süzmek şeklinde hazırlanıyor. Hangi alkolde ne oranda çözüldüğünü, kullanılan propolisin kimyasal yapısını bilmiyoruz. Kovanın giriş deliğinden kirli propolisler toplanabiliyor. Ayrıca bu ürünlerde doz ayarlanması mümkün değil, öneri yok; 5 damla mı? 5 kaşık mı? Bir şişe mi? Günde ne kadar alınabilir? Bu soruların hiç birini cevaplayamıyoruz. Her bitkisel üründe olduğu gibi fazla miktarda propolis kullanmak sakıncalı olabilir. Bu nedenle arıcıdan ya da aktardan temin edilecekse kimyasal analizi var mı diye mutlaka sorulmalı, yoksa alınmamalı. Ben soğuk zincire uygun korundukları için arı ürünlerini eczaneden almayı tercih ediyorum. -Propolis gelecekte kansere ilaç olabilir mi? Kesinlikle! Beni en çok heyecanlandıran antikarsinojenik etkisi ile ilgili araştırmamız. 2005 yılında tamamlandı. Uluslararası “Phytomedicine” dergisinde basıldı. Bu araştırma Türk propolisinin antikarsinojenik etkisini ortaya koyan ilk araştırma olup, insan periferal lenfosit ( savunma hücrelerimiz) kültürlerinde yapıldı. Bu araştırmanın sonucunda araştırılan dozlarda propolis antikarsinojenik etki gösterirken yüksek dozlarda kullanılmaması gerektiğini de belirledik. Bu yolda araştırmalarımıza devam ediyoruz.-Bir de çok yeni bir araştırmanız var. Bizim Karadeniz kestane balının antioksidan aktivitesini Yeni Zelanda’lıların ünlü Manuka balından daha yüksek bulmuşsunuz.Evet bu doğru, kestane balı fenolik madde içeriği ve antioksidan etkisi yüksek bir bal. Manuka balından daha iyi değerler elde ettik, ön plana çıkarmalıyız. -En yüksek antioksidan akitivitreyi gösteren hangisi?Malezya’nın Malaluka’sı birinci sırada. İkinci sırada ise Karadeniz’in kestane balı var. -Yani ülkemizin çeşitli yörelerinden alınan kestane ballarının bile kimyası farklı...Aynen! Balın kimyası alındığı bölgeye göre değişiyor.
Üç gün sonra yeni bir yıla merhaba diyeceğiz. Hepinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum. Yeni yıl hepimizin üzerine altın tozlarını savursun, ışıtılar, pırıltılar saçsın!Hayatta bazı günler var ki tadını çıkarmamız gerekiyor.Yılbaşı akşamı artık ‘Yok ben yemeyeyim’ demenin anlamı yok! Sıkacağımız kadar sıktık yılbaşı elbisemizin içine girmek için değil mi? Şimdi keyif zamanı. Artık buraya kadar diyeceğiz ve anı yakalayacağız. Yemeğimizin, gecemizin keyfini yaşayacağız.Buradan şunu anlamayalım lütfen; aşırı yağlı, şekerli, kremalı yiyecekleri boca etmenin anlamı yok! Bu boş yere kalori almak olur. Akıllı yemek önemli. Nasıl mı, ben neler mi yapıyorum?İşte önerilerim:Ertesi gün ne yapmalı?Ertesi sabah geç kalkılıyor, malum tatil ve mutlaka birileri kahvaltıya bekliyor. Keyif yapmaya devam! Bugün de serbestiz, ama akıllı yemeye de devam şartıyla... Kahvaltıda yumurta, peynir, bol domates, otlar alın tabağınıza. Hiç dayanamadığınız simide de tamam. Ama bir simitte kalın. Veya yarım simit, 1 dilim ekmek yiyin örneğin.Öğlen yemeğini pas geçin. Acıkırsanız meyve yiyin. Akşamı erken yemeye çalışın. Balık ızgara ve bol salata iyi seçim olur. - Yeni yılın ilk günleri, yılbaşı akşamı kilo vermek için doğru zaman değil!Gerçekçi değil bir kere! O yüzden yılbaşı akşamı keyfinizi kaçırmayın, sonrasında da ailenizle arkadaşlarınızla mutluluğunuzu bozmayın. Bu süreçte amaç kilo vermek değil, almamak olmalı.- Yeni yılda daha ince olmak isteyin!Kimse için değil, kendiniz için isteyin ! Daha ince olunca tüm gardrobunuzu da kullabileceksiniz üstelik. Maddi tasarruf da sağlayacak yani. Kendinizi çok daha genç ve güzel hissedeceksiniz , bu kesin. Değmez mi?- Bir yılbaşı akşamı yemeğinde tüm günde tüketmemiz gereken kaloriyi alıyoruz. İngiltere’de yapılan bir araştırmada bir Noel yemeğinde 2 bin 300 kalori aldığı ortaya konmuş. Ve buna alkol, kuruyemiş ve çikolata dahil değilmiş! Sonrasında bu alınan kiloları vermek 2-3 ayı buluyormuş.- Hareketli olun. Evet biliyorum bu dönem kanepe patatesi olma dönemi. Ama bunun tersi de mümkün. Matematik devreye girmeli. Ne kadar kalori alıyorsak, o kadar çıkarmalıyız ki kilo almayalım. Öyleyse hareketli olmalıyız. Evinizde merdiven varsa üşenmeyin, bol bol çıkıp inin. Ev işlerini artırın.- Dans edinHer yerde söylüyorum şu hareket işini eğlenceli hale getirmezsek, ince kalmamız mümkün değil! Bunun en iyi yollarından biri de dans. 1,5 saat hareketli dans 450 kalori yaktırıyor. Ha dans edip, bir de sürekli alkol alırsanız veremezsiniz. İlla arkadaşlarınıza elinizde bir kadehle eşilk etmek istiyorsanız önerim yukarıda tarifini verdiğim, İngiliz kadınların pek sevdiği Wine spritzer.O geceden en az zararla kurtulmanın yolları- Saat 17 -18.00 gibi ufak bir ara öğün yiyip öyle dışarı çıkın.Eğer bu ara öğün yapılmazsa gidilen yerde aç karnına içilecek bir kokteyl bile insanı çarpabiliyor. İnsanın davranışlarını ,gecesini etkileyebiliyor. Aç gitmeyin, kan şekeriniz dengede olmalı. Bu amaçla kullandığım bir içeceğim var. İşte tarifim.Kan şekeri dengesi için içecek- Probiyotik yogurt(1 kutu)- 2 yemek kaşığı çekilmiş yulaf ezmesi- 1/2 bardak su- 1 çay kaşığı vanilyaveya tarçın- Malzemeyi elektrikli karıştırıcıyla çırpın.Hemen için.Kafanızı set edip partiye öyle gidin‘Partiye yemeye değil eğlenmeye gidiyorum’ diye kendi kendinize tekrarlayın. Çok işe yarıyor. Dayanması zor, güzel yemeklerin olacağını bildiğim yerlere kafamı böyle set ederek gidiyorum.Kendinizi fazla kiloya hazırlamayınÇoğumuz ‘En az 1-2 kilo alırım’ diye baştan kilo alma hedefi koyuyoruz. Bunu yapmayın. Bir şekilde vücudunuza daha fazla kilo için emir veriyorsunuz. Aksine’ Bu yılbaşı akşamı ve sonrasından hiç kilo almadan çıkacağım, kilom sabit kalacak’ diye düşünün. Zihin çok güçlü; vücudumuz üzerindeki etkisi büyük. Bu tür kendi kendine meditasyonun çok işe yaradığını görüyorum.Ana hedefiniz yemek yemek mi?Yılbaşı akşamı ana hedef yemek değil, arkadaşlarla, aileyle geçirilecek keyifli zaman olmalı!-Ordövr tabakları başlı başına kalori deposu: Bu tabaklarda genellikle zeytinyağlı dolma kısmını es geçiyorum. Yarım tabak pilavı önceden yemiş oluyorsunuz nerdeyse. Tabakta somon, ince kesilmiş etler, ince dilim peynir, sebzelere tamam. Ama bir de yağlı, mayonezli karışımlar, kızartmalar ekliyorlar. Bunlara dokunmayın.-Ana yemekteki pilav veya kremalı patatesi es geçin.Etinizin ve yanında gelen sebzelerin keyfini çıkartın. Yanındaki pilav veya patatese ya dokunmayın, ya da çatalın ucuyla tadına bakın.-Salataya hücum edin.Salata bilmediğiniz soslarla donatılmamışsa afiyetle yiyin.-Kekin üstündeki kremayı sıyırın.Genellikle hazır keklerin üst kısmı çok yağlı, kremalı olabiliyor. İç kısmındaki muhallebili olan kısmı ise daha uygun. Dışını kesip çık artın. İçini yeyin. Çoğu düğün pastasında da aynı uygulamayı yapıyorum.-Kuruyemişler çabuk kalori İki dolu avuç karışık kuruyemişten çok rahat 400-500 kalori alabiliyoruz. 1 kapalı avuç alın. Bir daha da elinizi daldırmayın.-Ya çikolata?Bitteri tercih edin. Çikolatanın harika ama çok kalorili bir yiyecek olduğunu unutamayın. Kararında kalmak zor biliyorum, hele yılbaşı akşamı! Deneyelim.-Meyveler lif deposu, kaçırmayın.Hem tatlı ihtiyacınızı giderirler, hem de bol lif içerdiği için daha az atıştırmanıza yol açarlar.-Ya içki?Herkesin tolere edebildiği miktar farklı. Kararı siz verceksiniz. Ama alkol kesinlike kilo aldırıyor, kana çok çabuk karışıyor, kan şekerini çok hızlı yükseltiyor. Sağlıklı olan antioksidanlardan da zengin, ılımlı içildiğinde kalp-damar sağlığı üzerinde olumlu etkisi olan, iyi kolesterolü artıran kırmızı şarap.-Yavaş yiyin. Yavaş yediğinizde bu sizin daha çok tat almanızı sağlayıp 2’inci porsiyonu almanızı engelleyecek.Haftanın sözü‘Bir şeyleri düzeltmek için yeni bir şansa ve yeni yıla merhaba!’Oprah Winfrey/ Amerikalı sunucu(d.1954)Wine spritzer:- 1/ 2 kadeh beyaz şarap- 1/2 kadeh soda- Bol buz
Wing Tzun’un dünyaca ünlü ismi Emin Boztepe, neredeyse 40 yıldır bu sporla içiçe. Bruce Willis, Mickey Rouke gibi Hollywood starlarına da ders vermiş. Hobisi oyunculuktan ise vazgeçmiyor. Mart ayında vizyona girecek Panzehir filminde başrolde.Emin Boztepe, dünyaca ünlü bir Wing Tzun ustası. Şu an 50 ülkede 600 şubede, 20 bin öğrencisi var. Bu okulların 25'i Türkiye'de. Hobi olarak ise oyunculuk yapıyor. Daha önce rol aldığı yapımlardan bazıları; Pusat dizisi, Son Osmanlı Yandım Ali, Kanımdaki Barut, Alman yapımı Happy Birthday ve Amerikan yapımı Shoot Fighter filmleri. Mart ayında ise yeni filmi Panzehir vizyona girecek. Bu sefer başrolde. Cüneyt Arkın mafya babası, kendisi ise tetikçi rolünde. Peki kötü adamı mı canlandırıyorsunuz dediğimde "Hayır" diyor; "Yedi yaşındayken annesi, babası ve kardeşi öldürülmüş. O da tetikçi olmuş. Bir gün kör bir kıza aşık oluyor ama kız zehirleniyor. Onu kurtarmak için altı saati var... Filmin başında bana sinir olsanız da film biterken beni seveceksiniz."Boztepe aşk ve maceranın içiçe olduğu, yabancı oyuncuların da rol aldığı Panzehir için iddialı: "Türk film dünyasını değiştirecek bir film. Hem teknik hem konu olarak. Malum biz acıyı, dramı çok seviyoruz. Dizilere bakın çoğunlukla aynı konu, artık insanlar sıkıldı. Mesela Kurtlar Vadisi'nde de adam katil, mafya çetesi ama kahraman oluyor. O dizide işlenen konular çok klişe bana göre."Jacqueline’le çok iyi arkadaşızYaklaşık 13 yıldır beraber olduğu Jacqueline Bisset'le ayrılan Emin Boztepe, hâlâ görüştüklerini ve iyi arkadaş olduklarını söylüyor. Hatta geçen gün yemeğe çıkmışlar. Ancak Boztepe elini çabuk tutmuş, şimdilerde bir İspanyolla nişanlı ama henüz evlenmek istemiyor. Türk kadınlarıyla da geçmişte ilişki yaşamış ancak kıskanç olduklarını anlatıyor ve ekliyor: " Türk kadınlarında bir patronluk var; kontrolü ele almayı seviyor. Neredesin, nerede kaldın diye çok soruyorlar."
Dünyada sağlık profesyonellerinin araştırmalarını dikkate aldığı, sözlerini karar kabul ettiği bir kuruluş var: Avrupa Gıda Güvenlik Kurulu, kısa adıyla EFSA. (European Food Safety Authority) İşte EFSA 10 Aralık'ta aspartam konusunda çok önemli bir açıklama yaptı. EFSA’nın açıklaması şöyle: Aspartam ve parçalandığında ortaya çıkan yan ürünlerin insanlar için güvenli olduğu kararına varıldı. Aspartam sadece erişikinler değil, bebekler, çocuklar, hamile kadınlar için de güvenli. EFSA’nın panelini yöneten Dr. Alicja Mortensen: “Karar aspartamın risk ihtimali üstüne şimdiye kadar yapılmış en ayrıntılı incelemelerden sonra alınmıştır. Bu tüketicilerin Avrupa Birliği gıda güvenliği sisteminin bilimsel çalışmalarına güvenini artırmada bir adım daha öne atıyor bizi” dedi. -Aspartam nedir?Aspartam düşük kalorili bir tatlandırıcı. İki aminoasitin bileşiminden oluşuyor; aspartik asit ve metil ester bağlanmış fenilalanin. Bunların hiçbiri tek başına tatlı değil, ama birbirine bağlanınca son derece tatlı bileşik oluşuyor. Şekerden 200 kat daha tatlı. 1980’lerden beri kullanılıyor ve güvenilirliğiyle ilgili pek çok araştırma yapılıyor. - Nerelerde kullanılıyor?Masa üstü tatlandırıcılar, düşük kalorili içecekler, kuru karışımlar, sakızlar, jelatinler, tatlı miksleri, pudingler ve dolgular, donmuş tatlılar, bazı yoğurtlar, vitamin destekleri, öksürük şurupları, kilo kontro ürünleri.-Neden aspartam tercih ediliyor?Çünkü aspartam şekere göre 200 kat daha tatlı. 250 miligram aspartam 50 gram şekere eş tatlılık veriyor. Ama bu miktarda aspartamla 1 kalori alırken, aynı tatlılık derecesini sağlamak için kullanacağınız şekerden 200 kalori alıyoruz. Yani aspartamı çok az kullanmak bile yetiyor.-Hakkında çok fazla şehir efsanesi üretildi Aspartam üzerine en çok araştırma yapılmış, ama aynı zamanda hakkında şehir efsanelerinin en çok üretildiği tatlandırıcıydı. Çocuklarda karaciğer hasarından, kansere kadar çeşitli söylentiler yayılıyordu. Birçok insan, özellikle diyabetliler kulaktan dolma bilgiler nedeniyle bu güvenli ve avantajlı ürünleri kullanmaya çekiniyordu.30 yıldır mercek altındaAspartam ve parçalandıktan sonra açığa çıkan yan ürünleri 30 yıldan fazladır bilim dünyasında araştırılıyor. Güvenli bulundu ve birçok ülkede yıllardır kullanılıyor. Peki zaten güvenli bulunmuştu niye yeniden araştırma yapıldı?EFSA’nın ana amacı bilimsel tavsiye için üreticilerden gelen istekleri tekrar değerlendirmekti. Aslında bu sadece aspartam için değil tüm yiyecek katkı maddelerinin yeniden değerlendirilmesi kapsamındaki bir çalışmaydı. Aspartamın güvenilirliği de yeniden masaya yatırırldı. Avrupa Komisyonu’ndan gelen istek üzerine araştırmayı 2013 yılında sonlandırdılar.Kim aspartam kullanamaz?Fenilketonürü hastaları. Bu genetik bir hastalık. Bu hastalar fenilalanin adlı aminosasidi içeren hiçbir şeyi yiyemiyorlar. Çünkü fenilalanin adı aminoasiti metabolize edemiyorlar.Aspartam çocuklarda ve hamilelerde ise güvenli bulunuyor.Bir günde ne kadar kullanabiliriz? Kabul edilebilir günlük alım miktarı dediğimiz bir miktar var. Uluslarası yiyecek otoritelerinin belirlediği bir düzey bu. Aspartam için günde vücut ağırlığı hesaplanarak kilo başına 40 mg. Bu ortalama bir erişkin için 2800 mg, 3 yaşında bir çocuk için 600 mg.Güvenilir doz için profesyonel tavsiye!Tatlandırıcıları çok tüketenlerde bile günlük aspartam kullanımının güvenli dozun altında olduğu saptanmış. - EFSA’nın son açıklamasıyla sağlık profesyonelleri artık gönül rahatlığıyla isim vererek aspartamı önerebilecekler.Ah şu çikolata gibisi var mı?Yılbaşı gecesinin soluğu ensemizde; biz kadınlar en iyi halimizle girmek istiyoruz yeni yıla. Ama etraf çikolata kokusundan yıkılıyor! Şu ara İngiltere’deyim, bulunduğum ortam kek-kurabiye yapma ilhamı veriyor. Gelin ben bu hafta sizinle herkesin bayıldığı iki çikolatalı tarifimi paylaşayım.Bitter çikolatalı unsuz yılbaşı kekiMalzemeler: - 3 yumurta- 4 yk toz şeker - 2 yk toz tatlandırıcı Â 100 gr tereyağı- 2 paket bitter çikolata Yapılışı: Â Yumurtaları toz şeker ve tatlandırıcıyla çırpın. Â Erittiğiniz tereyağını da ekleyin, çırpın. Â En son çikolatayı da eritip ekleyin ve iyice karıştırın. Â Silikon bir kek kalıbına alıp önceden ısıtılmış fırında 150 derecede 45 dak. pişirin. - Bu kek benim kurtarıcım. Tatlandırıcı sayesinde kaloriyi aşağıya çekiyorum, yoksa bol kalorili. Her seferinde yaratıcılığımı kullanıp başka bir şekilde süslüyorum. İnce dilimleyin, çok yoğun bir kek. Vanilyalı dondurmayla iyi gidiyor.Kestane püresiMalzemeler: - 1/2 kilo kestane - 2 paket bitter çikolata- Toz tatlandırıcı Süslemek için: File badem veya HindistanceviziYapılışı: Â Kestaneleri haşlayın ve ezin. Â İçine ne kadar tatlı seviyorsanız o kadar tatlandırıcı ve 4-5 yk kaynamış su ekleyin. Elinizle yoğurun, malzemeyi yedirin. - Tatlı tabaklarına küçük tepeler halinde yerleştirin. Â Üzerine eritilmiş bitter çikolatayı dökün. Â Soğuduktan sonra üstüne file badem veya Hindistancevizi serpin.
Yılbaşı için geriye sayım başladı. Kaldı iki hafta! İki haftada çok rahat2-3 kilo verilebilir. Önemli olan gerçekten kararlı olmak, ‘Ben bunu yapacağım’ diyebilmek, kendi beynimizi set etmek! Beyin hazırsa zaten her şey hazır oluyor. Yılbaşı önemli kararlar verdiğimiz, hedefler koyduğumuz bir zaman. Bu kararların önde gelenlerinden biri de kilo vermek. Hemen herkes yeni yıla daha hafif girmek veya yeni yılda eskisinden daha hafif olmak istiyor. Hedef kaç kilo olursa olsun, hafiflemek kesinlikle daha genç ve seksi hissettiriyor. Bu da hayatımızın her alanına ışıltı, pırıltı olarak geri dönüyor.Erkekler nispeten daha rahatlar. Çünkü takım elbise önemli oranda saklıyor kiloları. Ama biz kadınlar vücudu saran bir gece elbisesi içinde tüm kıvrımlarımızla ortadayız! Yılbaşı elbisemizin içinde kendimizden emin rahatça salınabilmek istiyoruz, değil mi? O zaman o çok sevdiğimiz tatlı ve çikolatalardan biraz uzak kalacağız. Bu hafta her akşam değişik salatalar içeren bir mönü veriyorum. Salatalarım hem lezzetli, hem de doyurucu, tatmin edici. Yerlerini değiştirebilirsiniz. Miktar yetmiyorsa biraz artırabilirsiniz veya yanına yağsız sebze çorbası ekleyebilirsiniz...Pazartesiden itibaren her gün için ayrı bir salata deneyerek incelin1- Lahana salatasıMalzemeler:- Yarım lahana.- 2 kutu probiyotik yoğurt.- 1 limon suyu.- 1 yemek kaşığı zeytinyağı.Hazırlanışı:- Lahanayı ince kıyın.- Yoğurt, limon suyu ve zeytinyağını karıştırıcıyla çırpın.- Tüm malzemeyi karıştırın.2- Kereviz salatasıMalzemeler:- 1 kereviz - 1 elma - 1 yemek kaşığı zeytinyağı - 1/2 limon suyu - Ceviz - Kuru üzümHazırlanışı: Kereviz ve elmayı rendeleyin. Karıştırıp iri bir kaseye bastırın, düz bir tabağa ters çevirin. Üzerini ceviz ve kuru üzümle süsleyin.3-Karnabahar salatasıMalzemeler: - 1 küçük karnabahar - 1 demet dereotu - 3-4 sap yeşil soğan- 1 limonun suyu - 1 yemek kaşığı zeytinyağıHazırlanışı: Karnabaharları rondoda bulgur tanesi iriliğinde çekin. Dereotu ve soğanı ince kıyın. Hepsini karıştırın.4-Havuç salatasıMalzemeler: - 3 havuç - 1 yemek kaşığı zeytinyağı - 1 yemek kaşığı kuru üzümHazırlanışı: - Havuçları rendeleyin. - Geniş bir tavada zeytinyağında çevirin. (Az su eklenebilir)- Pişmesine yakın için kuru üzümleri de ekleyin.5-Avokado salatasıMalzemeler: - 1 iri avokado - 2 domates - 1 marul - 1 yemek kaşığı zeytinyağı - Limon - 1 dilim keçi peyniriHazırlanışı: - Avokadoyu bölün. - Domatesleri küp küp kesin, zeytinyağı ve limon suyu ekleyip avokadoların içine doldurun. - Üstüne küp peynirleri serpin.- Tabağı ince marulla döşeyip zeytinyağı ve limon gezdirin. - Avokadoları tabağa yerleştirin.6-Brokoli salatasıMalzemeler: - 3 avuç brokoli - 1 kutu probiyotik yoğurt - 1 tatlı kaşığı hardal - 1 limonun suyuHazırlanışı: - Brokolileri buharda pişirin. - Yoğurt-hardal-limon suyunu karıştırıcıya koyun. - Brokoliler sıcakken sosu üzerine dökün.7-Kabak salatasıMalzemeler: - 3 adet taze kabak - 1 yemek kaşığı zeytinyağı - Limon suyu - 1 kase light yoğurtHazırlanışı: - Kabakları rendeleyin. - Yoğurt limon suyu ve zeytinyağını karıştırıcıyla çırpın.- Kabak rendesiyle karıştırın.Pizza yiyerek de zayıflayabilirsiniz Kalın hamurlu, sosis, salam dolu pizzayla değil elbette! Size bugün herkesin gözdesi olan light kepekli pizza tarifimi veriyorum. İncecik, lezzetli bir pizza oluyor. Üzerine ıspanak yerine pazı da koyabilirsiniz.Light kepekli pizzaMalzemeler: - 1 adet kepekli lavaş - 4 avuç ıspanak - 2 yemek kaşığı lor peyniri - 1 tatlı kaşığı çam fıstığı - 1 yemek kaşığı zeytinyağıHazırlanışı: - Ispanağı tavada zeytinyağı ile çevirerek pişirin. Canlı yeşil rengini koruyun.- Pişirme kağıdı serdiğiniz fırın tepsisinin üzerine lavaşı yerleştirin. - Lavaşın üzerine pişmiş ıspanağı homojen biçimde yayın. - Üzerine lor peyniri serpin. - Çam fıstıklarını da ekleyin. - Fırında 170 derecede 20-30 dakika pişirin. - Servisten önce isterseniz üstüne acı kırmızı pul biber serpin.Diyet yaparken yağ kullanalım mı?Tabii ki! Yağ olmadan yağ yakamazsınız. Artı; A E D, K vitaminleri yağda eriyen vitaminlerdir. Bana çok sorulanlardan biri de ‘Hangi yağı kullanalım, en sağlıklı hangisi?’ Tabii ki zeytinyağı! Ülkemizin en uzun yaşayan insanlar Aydın’ın Nazilli ilçesinde ve ağızlarına zeytinyağından başka yağ sürmüyorlar. Dünyada katıldığım çeşitli kongrelerde de hep zeytinyağı ile beslenen insanların çok daha sağlıklı yaşadığı bilimsel bilgi olarak önümüze konuyor. Zeytinyağının içinde sindirime yardımcı bileşenler var. Gazsız, rahat rahat kilo vermek için ideal yağ zeytinyağı.İşte yılbaşı öncesi sizin için hazırladığımız yedi günlük diyet mönüsü! 1.günKahvaltıKepekli tostÇayÖğlenIzgara etBuharda sebzeAra1 elma10 adet bademAkşamLahana salatasıAra1 portakal2. günKahvaltı1 yumurta1 dilim peynir1 dilim ekmekÖğlenIzgara köfteSalataAra2 mandalinaAkşamKarnabahar salatasıAra1 armut2 ceviz3. günKahvaltı3 yemek kaşığı müsliSütÖğlen Balık ızgara1 adet orta boy haşlanmış patatesAra3 kuru kayısı2 cevizAkşamAvokado salatasıAra1 portakal4. günKahvaltı1 dilim ekmekTereyağı1 tatlı kaşığı balÖğlenIzgara tavuk SebzeAra1 elma10 bademAkşamKereviz salatasıAra2 kivi5. günKahvaltı2 kaşık yulaf ezmesi1 elma rendesiYoğurtÖğle1 simit1 dilim peynirDomatesÇayAra3 kuru kayısı10 fındıkAkşamBrokoli salatasıAra1 greyfurt6. günKahvaltıKepekli tostÇayÖğle4 ızgara köfteIzgara sebzeAra1 /2 ayvaAkşamHavuç salatasıAra2 kivi7. günKahvaltıOmlet1 dilim ekmekÖğleIzgara balık1 haşlanmış patatesAra2 kuru incir2 cevizAkşamKabak salatasıAra1 portakal
Unlu gıdaları çok seven bir toplumuz. Börekler, kekler, kurabiyeler, şerbetli tatlılar; bunlarla önemli oranda boş kalori alıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü haritasında dünyanın en şişman kadınları arasına girmişiz. Erkekler de nasibini alıyor. Şişmanlığa sürüklemenin dışında bu yiyecekler bir de diş çürüğü yapıyormuş! Diş Hekimi Ülkü Koloğlu’ndan öğrendiğime göre pastacı çürüğü diye de bir çürük bile varmış!Pastacı çürüğü nedir?Un ile çok temasta olunan ortamlarda, havadaki un partiküllerinin diş yüzeyine yapışması ve bu partiküllerin bakteri yoluyla aside dönüşmesiyle mine yüzeyinde çürük odağı oluşur. Buna pastacı çürüğü diyoruz.Diğer çürüklerden farklı mı?Diğer tip çürükler; arkada, temizlenemeyen fissürlerde ve ara yüzlerde oluşur. Doğal olarak dişin dudağa bakan geniş parlak, temizlenebilen yüzeyinde çürük nadir görülür. Dişlerin dudağa bakan yüzeyinde çürük gördüğümüzde unla meşgul olunan bir meslekle mi uğraşıldığını merak ederiz.Yani biz pasta-börek yaparken un havalanıp yapışıyor dişlerimize?Evet. Ya da un solunum yoluyla alınabiliyor. Eğer bulunduğumuz ortamda sürekli unla uğraşılıyorsa, havada un çoksa... Tabii bu çürük stili protein azlığına da işaret ediyor. Her ne kadar ortamda un partikülleri olsa da ardından tüketilen süt, yoğurt, peynir çürüğü nötralize eder. Pastacı çürüğünün varlığı bize bu gıdalardan da fakir beslenildiği bilgisini veriyor.Anadolu’da bazı köylerde çok genç yaşta insanların bile dişlerini kaybettiğini gözlemledim. Bunun nedeni nedir? Yeterli protein almamak mı, un mu?Çürük yaygınlığı ekonomik ve kültürel seviyeye göre de değişiklik gösteriyor. Çok fakir çevreler; şekere, pastahane ürünlerine, bakkal kültürüne erişemedikleri için, bunun yanında doğal beslenmek zorunda kaldıklarından (meyva ve sebzelerin işleme tabi olmadan doğal tüketilmesi, karbonhidratlı gıdaların en ilkel halleriyle kullanımları) çürük açısından şanslı gruba giriyorlar. Ekonomik seviye yükselip, bakkal, market, pastahane gibi yerlerdeki şekerli ve lezzetli ürünlere ulaşılabilirlik arttıkça çürük oranı da artıyor. Maddi zenginliği kültür ve bilinç desteklemezse ağız sağlığı tehdit altına giriyor.Bir de biberon çürüğü diye bir çürük varmış. O nedir?Biberon çürüğü de şu: Yatarken biberonla uyutma alışkanlığı yine ön dişlerin dudak yüzeylerinde çok erken zamanlarda çürümelere neden oluyor. Hele bir de süte şekerli gıdalar ilave edilmişse... Aynı etkiyi bebeği oyalamak için şekerli gıdalara batırılmış emzikler de yapıyor.Siz diyorsunuz ki ‘çürük bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır’Evet. Son yıllarda “çürük bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır” bilgisine erişildi. Dolayısıyla ailede birkaç kişinin çürük konusunda temkinli, duyarlı olması çürükten korunması için yeterli olmuyor. Yaygın çürüğü olan birey, diğer aile bireylerine de çürüğünü bulaştırıyor. İlk olarak annenin bebeğine verdiği emziği ağzına alması veya aynı kaşığı kullanmasıyla bebeğe çürük bakterisi ekilebiliyor. Sonra tüm aileye bulaşıyor.Diş çürüğü genetik midir peki?Diş çürüğü genlerle geçmez. Fakat yukarıda anlattığım yeme şekilleri, alışkanlıklar, davranışlar, kültür ve bulaştırma şekli aile içinde benzer olduğu için bir ailede çürük hiç yokken diğer ailede çok yaygın görülebiliyor.Son yıllarda moda olan diyetler var. Sadece sebze-meyve suyu içmeye dayalı programlar bunlar... Sadece sıvılarla beslenmenin diş üzerindeki etkisi nedir?Gıdaları çiğneyerek tüketmek; dişetleri ve dişler açısından çok gerekli. Dişler bulundukları ağız ortamında çene kemiği içinde bulunuyorlar. Çene kemiğine de ligamanlar (bağlar) vasıtasıyla tutunuyorlar. Çiğneme olmadığında bağlar kuvvet kaybediyor. Ardından kemik desteği ve dişeti desteği kalktığı için dişlerde sallanmalar başlıyor. Ayrıca çiğneme ağız ortamında mekanik temizlik sağlıyor. Lifli ve sert gıdalar bakteri plağı oluşumunu engellediği için çürük ve dişeti hastalığının da önüne geçilmiş oluyor. Kısaca; çiğnemek, ağız sağlığının vazgeçilmezi...Dişe en iyi gelen yiyecekler hangileri?Şekerden fakir, proteinden zengin, lif içeren gıdalar faydalı. Süt ve ürünleri, et çeşitleri (özellikle balık), çiğ sebze ve meyvalar (havuç, elma), işleme tabi olmamış karbonhidratlı gıdalar (doğal pirinç, bulgur ve un.) İşleme tabi olmamış gıdaların ağızda metabolize olma süresi uzayınca asit oluşumu mümkün olmuyor.Diş sağlığı için ‘Dikkat , uzak durun’ dedikleriniz?Yumuşak, yapışkan, çiğneme gerektirmeyen şekerli gıdalar (kek, pasta, şeker, lokum) Asitli ve kolalı içecekler. Asit ve şeker oranı yüksek meyveler (narenciye) Tüketildikten sonra mutlaka ağız çalkalanmalı. Asitli gıdalardan sonra hemen diş fırçalama yumuşayan minenin kaybına neden oluyor.Dişe en faydalı mineral kalsiyumlu gıdalar + florür mü?Evet. Örneğin; Türk çayı yoğun florür içerdiği için Karadeniz bölgemizde çürüğe daha az rastlıyoruz. Gıdalardan en yoğun olarak deniz ürünlerinde rastlıyoruz bu minerale. Özellikle de deniz ürünlerinin kabuğunda, kılçığında... Florürün diş çürüğünü önleyici etkisi nedeniyle bazı ülkelerde okul suları, sütleri florürleniyor. Bu ülkelerde neredeyse çürük unutuluyor.Sararmalara karşı dişlerimizi eskisi gibi karbonatla ovalım mı? Karbonatın ağartıcı etkisi var. Ama aşındırdığı için sonrasında daha derin kalıcı sarılık oluşuyor. Bu nedenle karbonat değil, diş macunlarını tavsiye ediyoruz.Tansiyonunuz yüksekse portakal suyu için!Portakal suyunun içinde bol hesperidin var. Bu özellikle narenciye grubu meyvelerde bulunan bir flavanoid; yani antioksidan bitkisel bileşik. Fransız araştırmacılar hesperidinin etkisini araştırmışlar. Orta yaşta kilolu erkekleri alıp portakal suyu içirmişler. Az da değil; her gün yarım litre! Dört hafta sonra tansiyonlarının düştüğünü görmüşler. Kanda hesperidin konsantrasyonu arttıkça küçük damarların mukozasının (iç duvarı) çok daha sağlıklı hale geldiğini saptamışlar. Hesperidin portakalın en fazla kabuğu ve kabuğun altındaki beyaz, halkımızın ekmek dediği kısmında var. O yüzden portakalı soyarken üzerinde bu beyaz kısımların kalmasına dikkat edin ve suyunu süzerek değil, bol posalı için.
1-Sebze-meyve, çay poşetleri artıkları için.2-Kağıtlar için.3-Genel atık (teneke kutu vs.) için.İş adamı eşimi hiç üşenmeden yoğurt kaplarını elinde yıkayıp kurulayıp özenle çöp kutusuna yerleştirirken ilk gördüğümde “Ufff, amma uzun iş, kim uğraşır bununla” demiştim. Bana belediyeden gelen dergiyi gösterdi. Toplanan atıklarla neler kazanıldığını, ne kadar Pound kazanç sağlandığını fotoğraflarla anlatan, her eve yollanan aylık bir dergi. Bunu da görünce pes dedim: “Biz bu İngilizlerden daha mı zenginiz?” Adamların kişi başı milli geliri 39 bin dolar, bizimki 10 bin dolar. (2012 verileri!) Yani bizden dört kat daha zenginler! Bu refahı ülkeyi daha havadan gördüğünüzde bile anlıyorsunuz zaten... Ben böyle üzülürken imdadıma Ataşehir Belediyesi yetişti, yüzümü güldürdü!Kampanya başlatmışlar; Ataşehir’de çöpleri çiçeklere dönüştürüyorlar.“Çöpler Çiçek Olsun” kampanyası ile evsel atıkların organik kısımları ayrıştırılarak, bahçelere ve saksılara dikilecek çiçekler için organik gübreler üretiliyor. Bana da bu ürettikleri gübreden yollamışlar, hemen çiçeklerime serptim. Kampanya için yörede yaşayanlara seminer ve kapı kapı bilgilendirme çalışmalarıyla çöpleri ayrıştırmanın önemi anlatılmış. Ardından site sakinlerine evsel atıklarını ayrıştırabilmeleri için özel atık kutuları hediye edilmiş. İTÜ’den Doç. Dr. Orhan İnce, bu projeye özel bir kompost makinesi tasarlamış ve üretmiş. Site sakinlerine verilen kutularda biriktirilen organik atıklar, bu kompost makinesinde özel bir işlemden geçirilmiş ve gübre haline getirilmiş.Ne mi kazanmışlar? Bir ayda 76 adet yetişkin ağacı kesilmekten kurtarmışlar; bir arabanın temelli olarak trafikten çekilmesine eşdeğer oranda karbondioksit salınımını azaltmışlar. Bir ay boyunca ayrıştırılan metal atıklarla 73 bin 600 litre su tasarrufu sağlanmış. Darısı hepimizin başına!Oktay Usta'nın Omega 3 deposu Somon Güveci Oktay Usta’nın “Yeşil Elma” programına konuktum. Yaptığı somon güvece bayıldım. Hem çok lezzetli, hem çok pratik. Sunumu da çok şık, ortaya kocaman bir güveçle getiriyorsunuz. Aileye de misafirlere de gider. Somon yağlı bir balık; Omega 3’ lerden en zengin balıkların başında geliyor. Omega 3 yağları da kalp-damar hastalıklarından koruyor, kanı akışkan hale getiriyor, cildi güzelleştiriyor. İçindeki sebzelerden de bol C vitamini alıyorsunuz. Şu soğuk günlerde protein ihtiyacınızı da, C vitamini de, paket gibi Omega 3 yağlarını da alabileceğiniz harika bir yemek tarifi!Malzemeler: - 1 kg somon - 1 soğan - 5 diş sarımsak - 1 kase mantar - 2 domates - 3 yeşil biber - 1 kırmızı biber - 1 tutam biberiye - Tuz - Karabiber - ZeytinyağıHazırlanışı: - Somonu kuşbaşı doğrayın. - Sebzeleri iri kıyın.- Aynı anda somon ve sebzeleri ayrı tavalarda zeytinyağında çevirerek pişirin. - Hepsinin iri bir güveç kabına alın.- Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişirin. DR. BRADLEY’NİN LIGHT MUTFAĞIİş yerinde beş çayı için light kurabiye tarifimİstanbul trafiğinde çalışanların eve varması akşam saat 20-21’leri buluyor. Akşam yemeği için çok geç bir saat! Eğer ara öğünde bir şey yememişlerse bu saatte aç kurt gibi saldırıyoruz ve çok kilo alıyoruz. Bu yüzden eve geç varanlara özellikle beş çayını kaçırmamalarını öneriyorum. İşte bu saatte keyifle atıştırabileceğiniz sağlıklı light bir tarifim var. Hafta sonu bir tepsi yapın, tüm hafta yiyin.Malzemeler: - 15 yemek kaşığı yulaf ezmesi - 5yemek kaşığı buğday kepeği - 1 kase light yoğurt - 1/2bardak kaynamış su- 4 yemek kaşığı toz tatlandırıcı- 2 yemek kaşığı tarçın- 2 avuç kuru üzüm- Süslemek için fındıkHazırlanışı: - Tüm malzemeyi iyice yoğurun.- Dondurma kaşığıyla alarak fırın tepsinize dizin.- Üzerlerine birer fındık yerleştirin.- 150 derece fırında pişirin.Avusturya elçisinden notlar: TÜRKLER OBUR DEĞİLOgier Ghiselin de Busbecg Osmanlı’ya Avusturya sefiri olarak İstanbul’a gelmiş. 1554’den 1562’ye kadar kalmış. Gözlemlerini uzun mektuplar halinde arkadaşı Nicholas Michault’a yazmış. Busbecg’in mektupları ilk kez 1939’da yayımlanmış. Benim sahaflarda bulduğum kitap Tercüman Gazetesi Yayınları’ndan “Türkiye’yi Böyle Gördüm” adıyla çıkmış. İşte ilginç detaylar:"Türkler obur değillerdir. Gayet az yerler. Sofra zevkine pek az düşkündürler. Bir parça ekmekle beraber tuz, soğan ve yoğurt bulurlarsa yemek için başka şey aramazlar. Yoğurt bir çeşit ekşimiş süttür. Galen’in ‘oxsgala’ dediği şey. Süte nazaran akıcı değildir. Türkler buna su ilave ederek için ekmek doğruyorlar. Hararet için çok iyi bir sıvıdır. Hem besleyici hem de hazmı kolaydır. Kervan sarayların hepsinde bu yoğurt mutlaka bulunur. En mükellef ziyafetlerde bile hamur işi börek ve tatlılardan pahalı şeyler bulunmaz. Bir de pirinçten yapılan yemekleri vardır. Üzerine koyun ve kuzu eti de koyarlar. Hadım edilmiş horozu bilmedikleri gibi sülün ardıç kuşu gibi kuşlardan haberleri bile yoktur. Bal yahut şerbet onlar için mükemmel bir içkidir."