Sosyetenin ilk ve gerçek ikoncanı Eda Taşpınar, bu yaz tatilini müdavimi olduğu Bodrum yerine Yunanistan’ın dünyaca ünlü adası Mykonos’da geçirmeyi tercih etti.
Haksız sayılmaz.
Eda, özentiden uzak, zevkli ve kaliteli yaşamdan iyi anlayan bir kız.
Mykonos, Bodrum’dan hem daha ucuz hem daha eğlenceli.
Dünyanın dört bir yanından gelen turistler Mykonos’da özgürce hareket ediyor.
Bodrum’daki gibi çatılarda, ağaçların içinde pusukurupen uygunsuz anı bekleyen fotoğrafçı ordusu yok.
Bodrum’daki gibi paralarıyla gösteriş yapan tatil magandaları yok.
Bodrum’daki gibi, tekneleriyle hava atan, görgüsüzler takımı yok.
Sertap Erener, meslektaşı ve 18 yıllık hayat arkadaşı Demir Demirkan’dan sürpriz bir şekilde ayrıldıktan sonra hayatı değişti.
Önce kısa bir süre için karalara büründü.
“Bu da bana yapılır mı?” diye içinden söylendi.
Çünkü Demir onu lisedeki aşkı için terketmişti.
Sertab herkesin gözünde ‘Terkedilen Kadın’ haline gelmişti.
Sonra baktı inzivaya çekilip üzülmek hiçbir işe yaramıyor.
Gitti kendine 20 yaş küçük tıpkı Demir gibi müzisyen bir sevgili buldu.
Daha “Aaa n’oluyor” demeden yeni sevgilisiyle nikah masasına oturuverdi.
Gülben Ergen ikinci evliliğinde aradığı mutluluğu bulmuşa benziyor. Eşiyle ve çocuklarıyla birlikte keyifli bir hayat yaşıyor. Neşesi yerinde, kendisiyle ve çevresiyle barışık gibi gözüküyor. Bir de hayattan ders almışcasına felsefi konuşuyor. ‘’Ananas yiyip avakado yağı sürmekle güzellik olmuyor. Artık içimi daha fazla süslüyorum. İnsan kendinin mücevher olduğunu anladığı anda mücevhere ihtiyaç azalıyor’’ gibi laflar ediyor. Bunu tam zamanında öğrenmem isabet oldu. Biricik kızım Cemile’nin bu ay sonunda düğünü var. Nikahta ne takayım diye uzun süredir kafa yoruyordum. Meğer bir şey almama gerek yokmuş. Kızımın gözlerinin içine bakacağım. ‘’Mücevher gibi kızsın. Bunu anlamanı istiyorum. Onun için mücevhere ihtiyacın yokmuş‘’ diyeceğim. ‘’Nereden çıktı bu saçmalık?’’ diye olumsuz bir tepki verirse, beni masraftan kurtaran Gülben Ergen’i hedef göstereceğim. ‘’Gulben Ablan öyle diyor’’ diyeceğim. Bir zamanlar ‘Sağolasınız hocam’ diye bir reklam sloganı yapmışlardı. Çok popüler olmuştu. Bu da benden olsun. ‘Sağolasın Gülben’’
Kardeş protestosu ve kayınbirader vetosu
YavuzBingöl ile sevgilisi Öykü Gürman evlenmiş. Eş-dost takımından 300 davetli düğüne gelmiş. Ama gelin ve damatın kardeşleri gelmemiş. Yavuz Bingöl’ün kardeşi Oğuz’la arası açıkmış. Yani onun düğüne katılmama mazereti varmış. Öykü’nün müzik dünyasına birlikte adım atttığı kardeşi Berki ise yurt dışında konseri olduğu gerekçesiyle düğünde yeralmamış. Onun mazereti de uydurmaymış. Yavuz ve Öykü, olanlara pek bozulmamış. Şarkılar söylemiş hatta nikah masasında düet yapmış. Bundan sonra evlilikleri sırasında ne olacağı bilinmez. İnşallah sonunda her şey tatlıya bağlanır. Ancak bunlar unutulana kadar ki manzara: Kardeş protestosu ve kayınbirader vetosu!
Klima kültürü maalesef yok
Canım Türkiyem bir süredir boğucu sıcaklarla savaşıyor. Yurdun dört bir yanı resmenkavruluyor. Nem oranını net kisiyle hava sıcaklığı bazı yerlerde 50 derecenin üstünde hissediliyor. Ama maalesef bu durumlarda imdada yetişmek için icat edilen klimalar kullanılmıyor. Ya yok, ya bozuk, çalışmıyor deniliyor. Ya yakıttan tasarruf için klima açılmıyor. ‘’Yokuşta araba çekmiyor’’ deniliyor. Zavallı halkımız bu havada kapalı bir tabutun içindeymişçesine işkence çekiyor. Çağ atladık diyoruz. Batılılara kafatutuyoruz. Klima kültürümüz yok.
THY’nin hava şoförü
THY kabin görevlileri işlerini son derece profesyonelce yapıyor. Ulusal havayolu şirketimizin dünya çapında yükselen başarısı yer ve hava personelinin fedakarlığı ve özverili davranışından geliyor. Kabinin içinde yolcuların güvenliğini, konforunu biliyorsunuz her uçakta erkek host’lar ve kadın hostesler sağlıyor. Yolcular bazen onlara zor anlar yaşatabiliyor. Ama THY görevlileri her türlü zorluğun altından kalkmasını biliyor. Geçenlerde Yeni Delhi’den İstanbul’a giden uçakta 90 yaşında bir Hintli yolcu oturduğu koltuktan ‘’Çıkartın beni bu ormandan. Bana taksi çağırın gideceğim’’ diye haykırmaya başlamış. Kabin görevlileri bakmışlar adamcağız nerede olduğunun farkında değil hemen uçağın içinde Hintli bir doktor bulup yaşlı adamın yanına oturtmuşlar. Doktor adamı anladığı dilde oyalarken bizim kabin görevlilerinden biri de Hintli yolcunun önündeki boş kısma oturup taksi şöförü gibi davranmış. Yaşlı yolcu bir süre sonra sakinleşmiş ve durum normale dönmüş. Kabin görevlilerimizin sorun çözmedeki yaratıcılığına bakar mısınız? Bundan sonra aklınızda olsun. Önde pilot varsa sizin kabinde de hava şoförleri var!
En sevdiğim masal kahramanım büyümeyi reddeden, Peter Pan’dır.Ben de Peter Pan gibi kendimi hep haylaz bir çocuk olarak görürüm. Peter Pan, ‘Neverland’(Varolmayan ülke)adında hayali bir adada yaşar. Neverland’de yaşayanların özelliği sonsuza dek genç kalabilmeleridir. Peter Pan’ın en iyi arkadaşı Wendy’dir. Yaşı tam olarak bilinmemesine rağmen 12 veya 13 olarak tahmin edilir. Wendy, Peter Pan’ın aksine sonunda büyümeye karar verir ve Londra’ya taşınır. Açık hava konserine sahneye salıncak üstünde elinde gitarıyla çıkan, kafasında koca kulaklı tavşan başlığı olan Nil Karaibrahimgil bana Peter Pan öyküsündeki Wendy’i hatırlattı. Güneş gözüğü olsa efsane Energizer reklamındaki pembe tavşanı hatırlatırdı. Müzisyen bir babadan dünyaya gelen Nil, 12 yaşında ‘I see clouds rain is coming’ (Bulutları görüyorum, yağmur geliyor) diye bir besteyle müzik hayatına atıldı. Aradan 26 yıl geçti, reklamlarda Özgür Kız oldu, ünlü oldu, evlendi, çocuğu oldu, ama şarkılarında, konuşmalarında, yazılarında, giyiminde, halinde, tavrında Nil’in kendine özgü ‘o piti piti karamela sepeti terazi lastik cik cik cik’ çocukumsu duruşu değişmedi. Nil de Wendy gibi Neverland’den ayrıldı ve bir metropole taşındı.‘O piti piti Nil Wendy’ olarak hayatına devam ediyor.
TOPUK KURBANI BURCU
Kadınlar yüksek topuklu ayakkabılar giyerek boylarını diledikleri kadar uzun gösterebiliyorlar. Erkeklerin böyle bir şansı yok. Gizli topuklu pabuçlarla üç, bilemedin dört santim uzun gözükebiliyorlar. Kadınlarda ise tavan yok. Ama boylarını tavana kadar uzatan gökdelen topuklu ayakkabılar var. Birlikte sunduğumuz yarışma programında 20 santim topuklu giyen Burcu Esmersoy’un yanında beyaz gömlek ve siyah pantolonumla‘penguen’ gibi kalmıştım. Çeşme’de Ozan Doğulu’nun Burcu’nun yanında fotoğrafını görünce aklıma geldi. Ozan zaten ufak tefek bir adam ama onun yanında daha da ufacık tefecik kalmış. Orta boylu erkeklerin ortak derdi nedir biliyor musunuz? Zaman zaman hepimiz ‘topuk kurbanı’ olabiliyoruz!
BU ‘STAR’ ZOR ‘RİSE’ EDER
‘Rising Star’ (Yükselen Yıldız) isminde yeni bir televizyon yarışması başladı. ‘O Ses Türkiye’nin yazlık versiyonu gibi.
Zaten yapımcısı ve kanalı da aynı. Jüride Mustafa Sandal, eski can düşmanı yeni kankası Gülben Ergen, Demet Akalın ve M.F.Ö’nün ortası yani Fuat’ı var. Bundan daha uyumsuz bir dörtlüyü isteseler bulamazlardı. Ayrı ayrı baktığınızda belki hepsi tatlı ve karizmatik gelebilir.
Ama nedense beraber 'selfie' çekerken bile sempatik değiller. Memlekette ne yetenek ne yıldız kaldı ama yarışmalar devam ediyor. ‘Rising Star’ın ise nereye kadar devam edeceği belli değil. Çekimler deseniz şahane. İçeriği tam takır kuru bakır. Ses yarışmalarının ‘Ütopya’sı gibi. Bu ‘Star’ zor ‘Rise’ eder!
KENDİNLE KONUŞMANIN YARARLARI
Kenan İmirzalıoğlu ile Sinem Kobal ikilisi magazincilerin cirit attığı ve 24 saat nöbet tuttukları Etiler’de aylar önce sabaha karşı aynı arabanın içinde yakalandıklarında ilişkilerini reddetmişlerdi.
Sonra bir süre birlikte görülmediler.
Derken mevsim değişti yaz geldi.
Aşklarıyla birden bire gün yüzüne çıktılar.
Magazin sayfalarını süslemeye başladılar.
Haziran’da bir Londra kaçamağında Heathrow Havalimanı’nda öpüşürken görüntülendiler.
Fotoğraf uzaktan ve cep telefonunun kamerasıyla çekildiğinden silik ve bulanıktı.
Eski eşleriyle tatil yapanlara gerçekten şaşıyorum.
Medeni davranışlarıdan dolayı onları kutluyorum.
Ben asla bunu yapamazdım.
Ama onlar zoru başarıyorlar.
Boşandıkları kişiyle birlikte çocuklarının hatırına ailecek tatile çıkıyorlar.
Rafet El Roman ile Tuba Altıntop, Yeşim Salkım ile Hakan Eratik, Cem Yılmaz ile Ahu Yağtu, Ebru Şallı ile Harun Tan, Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu hep birlikte çocuklarıyla tatil yapan ve bir zamanlar evli olan ünlü çiftlerimiz.
Hele Kaya Çilingiroğlu bu konuda rakip tanımıyor.
Ata ilk biz Türkler bindik.
Atları ilk kez biz Türkler ehlileştirdik.
Binicilik sporunu ilk biz gerçekleştirdik.
Amerika ve İngiltere’de ‘Turkey’ denildiği için bizi eş anlama gelen hindi ile anımsayan bazı cahiller vardır.
Ama hayvanlar aleminde tarihten gelen gerçek simgemiz ‘’at’’tır.
Savaşlarda ‘süvari’ denilen atlı askerlerin geçmişi M.Ö 2600 yılına kadar uzanır.
Süvariler çıplak atın sırtına biner veya bir kilim ve battaniye atarak otururlarmış.
‘Hayalet Süvari’, ‘Başsız Süvari’, ‘Maskeli Suvari’leri beyaz perdede görmüştük.
Güzel oyuncu Özge Özpirinçci, Erenköy Bağdat Caddesi’nde kiralık oturduğu apartmandaki komşularıyla başı dertteymiş.
Sabahlara kadar arkadaşlarıyla partiler yapıp yüksek sesle müzik çalıyormuş.
Çileden çıkan apartman sakinleri Özge’nin kaldığı daireyi boşaltması için imza topluyormuş. “Özge’nin buradan gitmesi için elimizden geleni yapacağız” diyorlarmış. Canım Türkiyem’de genelde toplum olarak olaylara fazla tepki göstermeyiz.
“Böyle gelmiş, böyle gidecek” deriz.
Şikayet ettiğimiz şeyleri değiştirmek için herhangi bir çaba göstermeyiz.
Siyasette, ekonomide, eğitimde, trafikte, her şeyi olduğu gibi kabulleniriz.
Ama başkalarının gülüp, eğlenmesine nedense asla tahammül edemeyiz.
Hele bu başkaları tanınmış birileriyse hemen isyan bayrağını çekeriz.