Sosyetenin ilk ve gerçek ikoncanı Eda Taşpınar, bu yaz tatilini müdavimi olduğu Bodrum yerine Yunanistan’ın dünyaca ünlü adası Mykonos’da geçirmeyi tercih etti.Haksız sayılmaz.Eda, özentiden uzak, zevkli ve kaliteli yaşamdan iyi anlayan bir kız.Mykonos, Bodrum’dan hem daha ucuz hem daha eğlenceli.Dünyanın dört bir yanından gelen turistler Mykonos’da özgürce hareket ediyor.Bodrum’daki gibi çatılarda, ağaçların içinde pusukurupen uygunsuz anı bekleyen fotoğrafçı ordusu yok.Bodrum’daki gibi paralarıyla gösteriş yapan tatil magandaları yok.Bodrum’daki gibi, tekneleriyle hava atan, görgüsüzler takımı yok.Mykonos son derece rahat bir yer.Kimse hakkında önyargılı davranmıyor.Herkes herkesi olduğu gibi kabul ediyor.Bodrum’daki gibi millet orda kasılmıyor.Eda, çat pat Yunanca öğrenmiş.Komşularımızı çok sevmiş. “Yunanlılar 10 numara insanlar” diyor.Bodrum’da bu sezon şezlonglar ağlıyor.Dünya İkoncan’ımız Eda Taşpınar Mykonos’u renklendiriyor!Saç baş yolan hayranlarBizim genç kızlar bir alem.Televizyon dizilerinde oynayan yakışıklılara aşık oluyorlar.Ekran karşısında bir gün beraber olacakmış hayali kuruyorlar.Sonra da onu kendilerine ait sanıyorlar.Kimseyle paylaşmak istemiyorlar.Bir ara Kıvanç Tatlıtuğ’un böyle bir hayran kitlesi vardı.Sevgilisi rolüne hiçbir kadın oyuncuyu ona yakıştıramıyorlardı.‘Kurt Seyid ve Şura’ dizisindeki rol arkadaşı Farah Zeynep Abdullah’a söylemediklerini bırakmadılar.Şimdi de ‘Acil Aşk Aranıyor’ dizisinin Dr. Sinan’ı Serhat Teoman’ı sahiplenmişler.Oyuncu Leyla Feray ile olan ilişkisine tahammül edemiyorlarmış.“Ayrılın çabuk. Hiç yakışmıyorsunuz” diyorlarmış.“Saçını başını yolarız. Seni rahat bırakmayacağız” diye Leyla’yı tehdit bile ediyorlarmış.Ne oluyorsunuz ya?Sizin kendi hayatınız yok mu?Bu kadar mı çaresiz kaldınız?Bırakın istedikleri gibi yaşasınlar.Polisliğini yapmak size mi düştü?Yakışıklı biriyle olmak da kolay değil.Hayranları saç baş yolmaya hazır bekliyor!Vay Azra Vay2002 Dünya Güzeli Azra Akın bugüne kadar ilişkilerini hep dikkatli yaşadı.Göz önünde olmayı hiçbir zaman sevmedi.Kameraların olduğunu bildiği yerlerde hareketlerine dikkat etti.Aşkını görsel anlamda başkalarıyla paylaşmak istemedi.Zaman geçti.Azra değişti.Özel hayatıyla gündeme gelmekten hoşlanmayan dünya güzelimiz Çeşme’de bir beach’de sevgilisiyle denizin içinde sarmaş dolaş vaziyette objektiflere yakalanmış.Aslında buna yakalanmış demek doğru olmaz.Çünkü Çeşme’deki beach’lerde fotoğrafçıların kol gezdiğini Azra da çok iyi biliyor. Yani bunu isteyerek, bilerek yapmış.Kimseyi de umursamamış.Eski sevgilisi Kıvanç, reklamda ‘Vay Vay Vay’ diyordu.Ben de bu manzara karşısında ‘Vay Azra Vay’ diyorum!
Sertap Erener, meslektaşı ve 18 yıllık hayat arkadaşı Demir Demirkan’dan sürpriz bir şekilde ayrıldıktan sonra hayatı değişti.Önce kısa bir süre için karalara büründü.“Bu da bana yapılır mı?” diye içinden söylendi.Çünkü Demir onu lisedeki aşkı için terketmişti.Sertab herkesin gözünde ‘Terkedilen Kadın’ haline gelmişti.Sonra baktı inzivaya çekilip üzülmek hiçbir işe yaramıyor.Gitti kendine 20 yaş küçük tıpkı Demir gibi müzisyen bir sevgili buldu.Daha “Aaa n’oluyor” demeden yeni sevgilisiyle nikah masasına oturuverdi.Şimdi de o 20 yaş genç üçüncü eşinden bebek sahibi olmak istiyormuş.Sertap iddiaya göre daha önce geçirdiği bir operasyon sırasında yumurtalıklarını dondurmuş.Demir ile birlikteyken anne olmayı düşünmüş ama sonra vazgeçmiş.Magazin basını böyle sansasyonel haberlere bayılır.Hemen ‘50 yaşında DOĞURACAK’ diye başlık atmışlar.Sadece ileri yaşlarda doğurmak da değil.Kadınlar her türlü zorluğun altından kalkar. İmkansız denileni başarır. Yaşamını toptan yeniler.Sertap tam gaz devam!Uçtu uçtu Ceceli uçtuMustafa Ceceli yetenekli bir müzisyen.Sesi ve şarkıları, güzel.Dinleyene ‘Limon Çiçekleri’ gibi huzur veriyor.Kendisi beyfendi görünümlü ağır başlı bir insan. Yaşam şekli, giyimi, davranışları, konuşması düzgün. Özel hayatıyla ön plana çıkmayı sevmiyor.Sadece işiyle anılmayı tercih ediyor.Mustafa Ceceli geçen akşam Açıkhava’da sahne almış. Dans performansıyla hayranlarını şaşırtmış. Kimse onun sahnede dansçılarıyla hoplayıp zıplayacağını tahmin etmemiş.Dahası da var.Aslında Mustafa Ceceli konserde havaya asılı şarkı söyleyecekmiş ama korktuğu için vazgeçmiş.“Halat kopar düşeriz rezil oluruz” diye düşünmüş. Korkunun ecele faydası yok. Bir şeyin olacağı varsa oluyor.Hande Yener’in canı yok mu? Sahneye uçarak geldiğinde ödü kopmadı mı? Onun için ya bu diyardan gidersin ya bu deveyi güdersin.Bir dahaki sefere mazeret dinlemeyiz.“Uçtu uçtu Ceceliuçtu” demek isteriz!Bizim Brady Bunch70’li yılların başında ABD televizyonlarında çok sevilen bir dizi vardı.5 sezon oynayan ‘Brady Bunch’ adındaki sitcom tam bir aile dizisiydi. 6 çocuklu geniş bir ailenin başından geçen komik olayları konu alırdı. Robert Reed, Mike Brady’i, Florence Henderson eşi Carol Brady’i canlandırırdı.Ancak hikayenin asıl kahramanları çiftin önceki evliliklerinden olan çocuklardı. Adamın üç oğlu ile kadının üç kızı gül gibi geçinip giderlerdi.Onun için de bunlara ‘Brady Bunch’ derlerdi.Bizde de bir Brady Bunch var.Ekranda değil gerçek hayatta.Tuba Ünsal ve Mirgün Cabas çifti kendi ve önceki evlililerinden olan çocuklarıyla hep birlikte tatile çıkmışlar.Tuba ‘3 cüceyle tatil’ diye son derece sempatik bir selfie çekerek bunu duyurmuş. Bizim Brady Bunch, eşlerinden ayrıldıktan sonra çocuklarını ihmal edenlere örnek olsun.Tuba ve Mirgün’e bravo!
Gülben Ergen ikinci evliliğinde aradığı mutluluğu bulmuşa benziyor. Eşiyle ve çocuklarıyla birlikte keyifli bir hayat yaşıyor. Neşesi yerinde, kendisiyle ve çevresiyle barışık gibi gözüküyor. Bir de hayattan ders almışcasına felsefi konuşuyor. ‘’Ananas yiyip avakado yağı sürmekle güzellik olmuyor. Artık içimi daha fazla süslüyorum. İnsan kendinin mücevher olduğunu anladığı anda mücevhere ihtiyaç azalıyor’’ gibi laflar ediyor. Bunu tam zamanında öğrenmem isabet oldu. Biricik kızım Cemile’nin bu ay sonunda düğünü var. Nikahta ne takayım diye uzun süredir kafa yoruyordum. Meğer bir şey almama gerek yokmuş. Kızımın gözlerinin içine bakacağım. ‘’Mücevher gibi kızsın. Bunu anlamanı istiyorum. Onun için mücevhere ihtiyacın yokmuş‘’ diyeceğim. ‘’Nereden çıktı bu saçmalık?’’ diye olumsuz bir tepki verirse, beni masraftan kurtaran Gülben Ergen’i hedef göstereceğim. ‘’Gulben Ablan öyle diyor’’ diyeceğim. Bir zamanlar ‘Sağolasınız hocam’ diye bir reklam sloganı yapmışlardı. Çok popüler olmuştu. Bu da benden olsun. ‘Sağolasın Gülben’’Kardeş protestosu ve kayınbirader vetosuYavuzBingöl ile sevgilisi Öykü Gürman evlenmiş. Eş-dost takımından 300 davetli düğüne gelmiş. Ama gelin ve damatın kardeşleri gelmemiş. Yavuz Bingöl’ün kardeşi Oğuz’la arası açıkmış. Yani onun düğüne katılmama mazereti varmış. Öykü’nün müzik dünyasına birlikte adım atttığı kardeşi Berki ise yurt dışında konseri olduğu gerekçesiyle düğünde yeralmamış. Onun mazereti de uydurmaymış. Yavuz ve Öykü, olanlara pek bozulmamış. Şarkılar söylemiş hatta nikah masasında düet yapmış. Bundan sonra evlilikleri sırasında ne olacağı bilinmez. İnşallah sonunda her şey tatlıya bağlanır. Ancak bunlar unutulana kadar ki manzara: Kardeş protestosu ve kayınbirader vetosu!Klima kültürü maalesef yokCanım Türkiyem bir süredir boğucu sıcaklarla savaşıyor. Yurdun dört bir yanı resmenkavruluyor. Nem oranını net kisiyle hava sıcaklığı bazı yerlerde 50 derecenin üstünde hissediliyor. Ama maalesef bu durumlarda imdada yetişmek için icat edilen klimalar kullanılmıyor. Ya yok, ya bozuk, çalışmıyor deniliyor. Ya yakıttan tasarruf için klima açılmıyor. ‘’Yokuşta araba çekmiyor’’ deniliyor. Zavallı halkımız bu havada kapalı bir tabutun içindeymişçesine işkence çekiyor. Çağ atladık diyoruz. Batılılara kafatutuyoruz. Klima kültürümüz yok.THY’nin hava şoförüTHY kabin görevlileri işlerini son derece profesyonelce yapıyor. Ulusal havayolu şirketimizin dünya çapında yükselen başarısı yer ve hava personelinin fedakarlığı ve özverili davranışından geliyor. Kabinin içinde yolcuların güvenliğini, konforunu biliyorsunuz her uçakta erkek host’lar ve kadın hostesler sağlıyor. Yolcular bazen onlara zor anlar yaşatabiliyor. Ama THY görevlileri her türlü zorluğun altından kalkmasını biliyor. Geçenlerde Yeni Delhi’den İstanbul’a giden uçakta 90 yaşında bir Hintli yolcu oturduğu koltuktan ‘’Çıkartın beni bu ormandan. Bana taksi çağırın gideceğim’’ diye haykırmaya başlamış. Kabin görevlileri bakmışlar adamcağız nerede olduğunun farkında değil hemen uçağın içinde Hintli bir doktor bulup yaşlı adamın yanına oturtmuşlar. Doktor adamı anladığı dilde oyalarken bizim kabin görevlilerinden biri de Hintli yolcunun önündeki boş kısma oturup taksi şöförü gibi davranmış. Yaşlı yolcu bir süre sonra sakinleşmiş ve durum normale dönmüş. Kabin görevlilerimizin sorun çözmedeki yaratıcılığına bakar mısınız? Bundan sonra aklınızda olsun. Önde pilot varsa sizin kabinde de hava şoförleri var!
En sevdiğim masal kahramanım büyümeyi reddeden, Peter Pan’dır.Ben de Peter Pan gibi kendimi hep haylaz bir çocuk olarak görürüm. Peter Pan, ‘Neverland’(Varolmayan ülke)adında hayali bir adada yaşar. Neverland’de yaşayanların özelliği sonsuza dek genç kalabilmeleridir. Peter Pan’ın en iyi arkadaşı Wendy’dir. Yaşı tam olarak bilinmemesine rağmen 12 veya 13 olarak tahmin edilir. Wendy, Peter Pan’ın aksine sonunda büyümeye karar verir ve Londra’ya taşınır. Açık hava konserine sahneye salıncak üstünde elinde gitarıyla çıkan, kafasında koca kulaklı tavşan başlığı olan Nil Karaibrahimgil bana Peter Pan öyküsündeki Wendy’i hatırlattı. Güneş gözüğü olsa efsane Energizer reklamındaki pembe tavşanı hatırlatırdı. Müzisyen bir babadan dünyaya gelen Nil, 12 yaşında ‘I see clouds rain is coming’ (Bulutları görüyorum, yağmur geliyor) diye bir besteyle müzik hayatına atıldı. Aradan 26 yıl geçti, reklamlarda Özgür Kız oldu, ünlü oldu, evlendi, çocuğu oldu, ama şarkılarında, konuşmalarında, yazılarında, giyiminde, halinde, tavrında Nil’in kendine özgü ‘o piti piti karamela sepeti terazi lastik cik cik cik’ çocukumsu duruşu değişmedi. Nil de Wendy gibi Neverland’den ayrıldı ve bir metropole taşındı.‘O piti piti Nil Wendy’ olarak hayatına devam ediyor.TOPUK KURBANI BURCUKadınlar yüksek topuklu ayakkabılar giyerek boylarını diledikleri kadar uzun gösterebiliyorlar. Erkeklerin böyle bir şansı yok. Gizli topuklu pabuçlarla üç, bilemedin dört santim uzun gözükebiliyorlar. Kadınlarda ise tavan yok. Ama boylarını tavana kadar uzatan gökdelen topuklu ayakkabılar var. Birlikte sunduğumuz yarışma programında 20 santim topuklu giyen Burcu Esmersoy’un yanında beyaz gömlek ve siyah pantolonumla‘penguen’ gibi kalmıştım. Çeşme’de Ozan Doğulu’nun Burcu’nun yanında fotoğrafını görünce aklıma geldi. Ozan zaten ufak tefek bir adam ama onun yanında daha da ufacık tefecik kalmış. Orta boylu erkeklerin ortak derdi nedir biliyor musunuz? Zaman zaman hepimiz ‘topuk kurbanı’ olabiliyoruz!BU ‘STAR’ ZOR ‘RİSE’ EDER‘Rising Star’ (Yükselen Yıldız) isminde yeni bir televizyon yarışması başladı. ‘O Ses Türkiye’nin yazlık versiyonu gibi.Zaten yapımcısı ve kanalı da aynı. Jüride Mustafa Sandal, eski can düşmanı yeni kankası Gülben Ergen, Demet Akalın ve M.F.Ö’nün ortası yani Fuat’ı var. Bundan daha uyumsuz bir dörtlüyü isteseler bulamazlardı. Ayrı ayrı baktığınızda belki hepsi tatlı ve karizmatik gelebilir.Ama nedense beraber 'selfie' çekerken bile sempatik değiller. Memlekette ne yetenek ne yıldız kaldı ama yarışmalar devam ediyor. ‘Rising Star’ın ise nereye kadar devam edeceği belli değil. Çekimler deseniz şahane. İçeriği tam takır kuru bakır. Ses yarışmalarının ‘Ütopya’sı gibi. Bu ‘Star’ zor ‘Rise’ eder!KENDİNLE KONUŞMANIN YARARLARIKendi kendine konuşanların psikolojik sorunları olduğuna inanılırdı. Hatta kendisiyle konuşanlara halk arasında resmen ‘deli’ denirdi. Meğer bir bildikleri varmış. Uzmanlar artık ‘Kendinle konuş stresten kurtul’ diyorlar. Kişi kendi kendine konuşurken durumun farkındaysa stres azalıyormuş. Bu mantığa göre her gün arabasının içinde trafikte boğuşanlar kendileriyle konuşurlarsa stresten kurtulabilirler. İkizler burcu olduğumdan ben zaten konuşmadan duramam. Onun için radyocu oldum. Kimseyi bulamadığımda da sürekli kendi kendime konuşurum. Bundan çok da mutluyum. Çünkü her sorduğum soruya hep duymak istediğim cevabı alırım. Size de tavsiye ederim. Stres mi dediniz? Kendinle konuş, kendini dinle. Gerisi hikaye!
Kenan İmirzalıoğlu ile Sinem Kobal ikilisi magazincilerin cirit attığı ve 24 saat nöbet tuttukları Etiler’de aylar önce sabaha karşı aynı arabanın içinde yakalandıklarında ilişkilerini reddetmişlerdi.Sonra bir süre birlikte görülmediler.Derken mevsim değişti yaz geldi.Aşklarıyla birden bire gün yüzüne çıktılar.Magazin sayfalarını süslemeye başladılar.Haziran’da bir Londra kaçamağında Heathrow Havalimanı’nda öpüşürken görüntülendiler.Fotoğraf uzaktan ve cep telefonunun kamerasıyla çekildiğinden silik ve bulanıktı.Kim oldukları bile anlaşılmıyordu.Temmuz’da Bodrum’da yine öpüşürken görüntülendiler.Önceki akşam da Çeşme’de bir televizyon kamerasına öpüşürken takıldılar.Sinem, önce Kenan’ın kulağına bir şeyler fısıldamış, sonra saçlarını okşamış.Kenan da Sinem’i önce alnından sonra dudaklarından öpmüş.Muhabbet kuşları gibi maşallah her yerde öpüşüyorlar.Yeşilçam günlerindeki eski Türk filmlerindeki gibi.Öylesine romantikler ki karşılarına otur ağla yani.Durum böyle olunca da insan düşünüyor tabi.Bu aşk reklam mı yoksa gerçek mi?Sinan McQuennPopçu Sinan Akçıl koluna Hollywood’un efsane aktörlerinden Steve Mc Queen’in dövmesini yaptırmış.Nedenini soranlara da “Onun hayattaki duruşunu örnek alıyorum’’ demiş.1930 doğumlu Steve Mc Queen kendisini doğduğunda terk eden babasını hiç tanımamıştı.Annesi de onu küçük yaşlarda terk edince amcası tarafından büyütülmüştü.14 yaşında asi çocukların gönderildiği islah evine yollanmıştı.Uyuşturucu kullanırdı. Sigara tiryakisiydi. Öldürülmekten korktuğu için yanında silah taşırdı. Yarış arabalarına meraklıydı. Hızlı ve öfkeli yaşardı.50 yaşında da yakalandığı amansız hastalık için alternatif tedavi gördüğü Meksika’da hayata veda etti.Sinan’ın,Steve Mc Queeen’in hayattaki hangi duruşunu örnek aldığını çok merak ettim.‘Kutsal Kadın’ dediği sevgilisi Ebru Şallı’nın ona taktığı ‘Dahi Adam’ lakabı meğer isabetli bir teşhismiş.Kendisiyle tamamen zıt bir hayat yaşamış ve doğumundan 2 yıl önce vefat etmiş hiç tanımadığı bilmediği birini koluna kocaman dövme olarak yaptırmak için ‘dahi’ olmak gerekir.Justin Bieber’ın modası geçti.Hoşgeldin Sinan Mc Queen!İvana’nın hırsıİvana Sert son derece akıllı ve çalışkan bir kadın.Kendini sıfırdan yetiştirdi.İç çamaşırı mankeni olarak geldiği canım Türkiyem’de varlıklı bir ailenin veliahtı ile evlendi.Ondan bir erkek çocuk sahibi oldu.Daha sonra olaylı bir şekilde boşandı.Ancak yılmadı televizyon yıldızı olmayı başardı.Aksanı ve fotojenik yüzüyle kendini marka yaptı.İvana, yaz tatilinde bile boş durmuyor.Sevgilisinin teknesinden balıklama denize dalarken görüntüleniyor.Bikinisiyle yanında bir Türk kahvesi seksi pozlar veriyor.Bu sayede kendini unutturmuyor yeni sezona hazırlıyor.İvana hırsıyla herkesi kendine hayran bırakıyor!
Eski eşleriyle tatil yapanlara gerçekten şaşıyorum.Medeni davranışlarıdan dolayı onları kutluyorum.Ben asla bunu yapamazdım.Ama onlar zoru başarıyorlar.Boşandıkları kişiyle birlikte çocuklarının hatırına ailecek tatile çıkıyorlar.Rafet El Roman ile Tuba Altıntop, Yeşim Salkım ile Hakan Eratik, Cem Yılmaz ile Ahu Yağtu, Ebru Şallı ile Harun Tan, Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu hep birlikte çocuklarıyla tatil yapan ve bir zamanlar evli olan ünlü çiftlerimiz.Hele Kaya Çilingiroğlu bu konuda rakip tanımıyor.Hem Hülya hem daha sonra evlenip ayrıldığı Feraye ile ayrı ayrı ve peşpeşe tatile gidiyor.Ece Erken, alel acele evlenip, hem apartopar hem de son derece olaylı boşandığı eşiyle bebeğini alıp tatile çıkabiliyorsa herkes bunu yapabilir diye düşünüyorum.Ne konuşurlar, nelerden bahsederler, aralarında geçenleri tatil süresince unutup rafa mı kadırırlar, kafası karışan çocuklarına durumu nasıl anlatırlar?Birbirlerine bakarken ne hissederler?Zaman zaman nefretinden mi çalarlar?Bilemiyorum!Tatil mi işkence mi anlamadım, gitti!Kılıbık SerdarSerdar Ortaç evlendiğinden beri çok değişti.Eski çılgınlıklarını geri bıraktı.Çapkınlıkları bitti.Yabancı mankenlerle gezip tozmalar bitti.Kumar masalarında, gece kulüplerinde sabahlamalar bitti.Serdar bayağı evcil bir adam oldu gitti.Yılların haylazı Serdar evliliği çok sevdi.İrlandalı manken eşi Chloe Lougnan’ı gözünün içine bakıyor. Bir dediğini iki etmiyor.Artık bir çocuk sahibi olmayı arzuladığını ve Chloe’yi ikna etmeye çalıştığını söylüyor.Ayrıca Serdar, her akıllı evli erkek gibi eşinin suyuna gitmeye çalışıyor.Örneğin seksi dansçılarıyla samimi olup Chloe’yi kıskandırmak istemiyor.Jet-ski’siyle denizin ortasında biraz sürat yaptığında arkasında oturan eşi kızıp bağırmayabaşlayıncahemenyavaşlıyor. “Evlendim, mutluyum. Bekarlar evlensin’’ diye öğütler veriyor. Evli ve mutlu bir erkek olarak ben Serdar’ın ruh halini ve davranışlarını çok iyi anlıyorum.Kendisine sonsuz mutluluklar diliyor, ‘Kılıbıklar Kulübü’ne hoş geldin’’ diyorum.Emrah’ın komşularıEmrah ve ailesi Bodrum’daki komşularıyla kavgalıymış.Ünlü şarkıcının eşi Sibel Erdoğan “Sitedeki komşularımız toplum içinde nasıl davranılır bilmiyor. Havuzun içinde yemek yemeler, duş alanına çocuklarına çiş yaptırmalar, alkollü evimizin önünden geçmeleri çöp poşetlerinin suyunu akıtmalar” diye şikayetlerini sıralamış.Sibel Hanım’ın iddiasına göre Emrah’ın annesi geçen yıl saldırıya uğramış.Bu yıl da eli sopalı bir komşu bahçelerine girmiş.“Ev alma komşu al” derler.Gayrımenkul yatırımlarıyla rekorlar kıran Emrah’ın ev almayı bildiği kesin.Meğer komşu seçmeyi bilmiyormuş. O kadar kusur kadı kızında da olur!
Ata ilk biz Türkler bindik.Atları ilk kez biz Türkler ehlileştirdik.Binicilik sporunu ilk biz gerçekleştirdik.Amerika ve İngiltere’de ‘Turkey’ denildiği için bizi eş anlama gelen hindi ile anımsayan bazı cahiller vardır.Ama hayvanlar aleminde tarihten gelen gerçek simgemiz ‘’at’’tır.Savaşlarda ‘süvari’ denilen atlı askerlerin geçmişi M.Ö 2600 yılına kadar uzanır.Süvariler çıplak atın sırtına biner veya bir kilim ve battaniye atarak otururlarmış.‘Hayalet Süvari’, ‘Başsız Süvari’, ‘Maskeli Suvari’leri beyaz perdede görmüştük.Berdan Mardini sayesinde Bodrum’da bu yaz plaj süvarisini de gördük.Ünlü türkücü ailesiyle çıktığı tatilde sahilde ata binerken görüntülenmiş.Mardini, atıyla gezerken binici şapkasını da takmayı ihmal etmemiş.Bodrum’da üstsüzünü, silikonlusunu, şişmanını, zayıfını, kaslısını, kassızını, yanık tenlisini, güneş yüzü görmemişini, mayolusunu, bikinilisini, tangalısını, teknedekini, iskeledekini, şezlongdakini, locadakini hepsini görmüştük ama atlısına ilk kez tanık oluyoruz.Yaz sezonuna atıyla damgasını vuran Berdan’ı kutluyorum.‘Beach Süvarisi Mardini’ diyorum başka birşey demiyorum!Jane Birkin’in saflığıFransızların buğulu sesli efsane şarkıcılarından Jane Birkin, Hermes markasıyla olan 31 yıllık işbirliğine son vermis.Nedeni Hermes’in çanatalarını yapmak için timsahları katletmesiymiş.Jane’nin sözüm ona bundan haberi yokmuş.Binlerce Euro’ya satılan çantaların hayvan hakları koruyucusu PETA’cılar tarafından timsah derisinden yapıldığını açıklamasından sonra öğrenmiş.Bunun üzerine ‘Birkin Bag’ koleksiyonundan ismini çekmeye karar vermiş.Zararsız bir yöntem bulana kadar adını kullanmamalarını istemiş.Jane Birkin, hayvanseverlerden gelen tepkiler üzerine bu kararı almıştır.Bunca yıldır bu tür pahalı çantalarda timsah veya yılan derisi kullanıldığını bilmemesi için dünyadan haberi olmaması gerekir.Şayet gerçekten Jane Birkin’in böyle bir saflığı söz konusuysa o zaman adının önüne Fransızca ‘aptal’ anlamına gelen bir ilave yapsınlar ve ismini verdiği o dünyanın en pahalı çantalarını ‘Idiot Birkin Bag’ koleksiyonu diye satsınlar.Nasıl fikir ama?Hayat kurtaran aşkİnsan aşık olunca gözü bir şey görmez.Yemeden, içmeden kesilir.Hep sevgilisini düşünür.Mantık diye birşey kalmaz.Hisler ön plana geçer.Duygusallık doruğa çıkar.Fedakarlıklar tavan yapar.Aşk durumu devam ettikçe bunda sorun yok.Ama aşk biterse o zaman eyvah demek gerek.Çünkü o zaman nedense paylaşılan bütün güzellikler unutulur.“Ben aşk için meğer neler yapmışım” dedirten anılar akla gelir. Kimi şaşkınlıkla hatırlanır, kimi pişmanlıkla!Fenerbahçeli sevgilisi Burak Özçivit için Fenerbahçeli olan ve Shakhtar Donetsk maçına sarı lacivertli formayla giden Galatasaraylı güzel oyuncu Fahriye Evcen’in ileride böyle sorunları olmayacak.Fahriye’nin Burak’a olan aşkı devam eder mi etmez mi bilemem.Ama bildiğim bir şey var.O da Şükrü Saraçoğlu’na sarı kırmızılı formayla gitseydi; işte o zaman yaşayacağı şaşkınlıkla pişmanlığı hayatı boyunca asla unutamayacaktı.Aşk hayatını kurtarmış farkında değil!Yükselen değer LaleliBu yıl 4’üncüsü düzenlenen ‘Laleli Fashion Shopping Festival’ dünya çapında ses getirmeye başladı.Ünlü top model Bar Rafaeli festivalin sürpriz konuğu olacakmış.Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği’ne çalışmaları ve vizyonlarından dolayı bravo!Hiç de kolay olmayan bir sektörde, olumsuz piyasa koşulları ve ekonomik duruma rağmen son derece olumlu işler yapıyorlar.Diğer girişimcilerimize örnek olsun. Yükselen değer hiç şüphesiz Laleli!
Güzel oyuncu Özge Özpirinçci, Erenköy Bağdat Caddesi’nde kiralık oturduğu apartmandaki komşularıyla başı dertteymiş.Sabahlara kadar arkadaşlarıyla partiler yapıp yüksek sesle müzik çalıyormuş.Çileden çıkan apartman sakinleri Özge’nin kaldığı daireyi boşaltması için imza topluyormuş. “Özge’nin buradan gitmesi için elimizden geleni yapacağız” diyorlarmış. Canım Türkiyem’de genelde toplum olarak olaylara fazla tepki göstermeyiz.“Böyle gelmiş, böyle gidecek” deriz.Şikayet ettiğimiz şeyleri değiştirmek için herhangi bir çaba göstermeyiz.Siyasette, ekonomide, eğitimde, trafikte, her şeyi olduğu gibi kabulleniriz.Ama başkalarının gülüp, eğlenmesine nedense asla tahammül edemeyiz.Hele bu başkaları tanınmış birileriyse hemen isyan bayrağını çekeriz.Ama kabahat Özge’de.Sabaha kadar parti verecekse Erenköy’lerde ne işi var?Reina’ların filan suyu mu çıktı?Bir zamanlar Beşiktaş eski başkanı Serdar Bilgili’ye tribünden bağırdıkları gibi.‘Özge bizi diskoya götür!’Bodrum eskisi gibi olmayacakDemet Akalın’ın eşi Okan Kurt, TIR filosu sahibiymiş.Ancak Demet’le birlikte olalı ister istemez müzik piyasasıyla içli dışlı olmaya başlamış. O kadar çok konsere ve gece kulübüne gitmek zorunda kalmış ki DJ’liğe merak sarmış. Sonunda da Okan Kurt’u ya Demet’in aşkı ya da Bodrum’un güneşi çarpmış.Ünlü bir beach’de yarın DJ’lik yapacakmış. DJ’lik yapmayan bir TIR’cımız eksikti. Okan Kurt da herhalde bunları görüp “Benim neyim eksik” dedi DJ’liğe soyundu. Bence eksiği yok fazlası var. Baksanıza popçu eşi Demet Akalın Instagram’dan “İlk DJ’lik işinde kocamı yalnız bırakmayın” diye milyonlarca hayranına çağrıda bulunmuş. Sonra da tevazu gösterip “Benimkiler gelse yeter” demiş. İlk işi demesinden anlaşılıyor ki kocası DJ’liğe devam edecek.Tabii kazayla bir Hande Yener parçası çalmazsa.DJ TIR ve Beach Party.Bodrum eskisi gibi olmayacak!Yıldız Tilbe’nin jönüŞarkıcı Yıldız Tilbe filmde oynamak istiyormuş.Kendisiyle başrolü paylaşacak bir jön arıyormuş.“Kenan İmirzalıoğlu ya da Kıvanç Tatlıtuğ fark etmez. Yaşıma uygun olsun yeter” demiş. Boşver Yıldız’cığım ne yapacaksın sen Kenan’ı, Kıvanç’ı?Piyasada herkes jön olarak yanlarına onları istiyor.Bir dolu farklı oyunculara da jönlük yaptılar zaten.İzleyici onları başkalarıyla gördü, heveslerini aldı.Sana senin gibi ilginç ve nev-i şahsına münhasır bir jön lazım. Yaşı, başı, tipi, şöhreti, deneyimi de aslında hiç önemli değil.Diğerlerinden farklı olsun yeter. Onun için ben diyorum ki ne Kenan, ne Kıvanç.Yıldız Tilbe’nin yanına jön olarak Halil Sezai yakışır.Birlikte bir müzikal filmde oynasalar olay olur olay!Money, Money, Money...İsveçli efsane grup Abba’nın para konusunu işleyen bir şarkısı vardır.‘Money, Money, Money’ adını taşıyan bu şarkı bir zamanlar çok popülerdi.Parçanın artık modası geçmiş olabilir ama paranın modası asla geçmiyor.İnsanlar para yüzünden tartışıyor, kavga ediyor, mahkemelik oluyor.Para yüzünden kanlı bıçaklı olduğu kişiyle işine geldiğinde barışabiliyor.Geçmişte olanları ve söylenilenleri bir anda unutuyor.Bunun son örneği Gülben Ergen ile Mustafa Sandal.‘Şıkır Şıkır’ isimli bir şarkı yüzünden birbirlerine girmişlerdi.Şimdi televizyondaki yeni bir yarışmanın jüri koltuğunu paylaşacaklar.Bitsin dargınlıklar. Gelsin şıkır şıkır paralar. Money, Money, Money!