Amerikada miyadını dolduran ‘Desperate Housewives’ dizisinin yerli uygulaması ‘Umutsuz Ev Kadınları’nın reytinglerdeki başarısından sonra televizyonda yeni bir furya başladı.Popüler olmuş yabancı dizilerin yerli versiyonlarını çekmek...Nasılsa senaryo ve dizideki karakterler hazır... Bir iki değişiklikle kolayca bize uyaralanabilir... Son iki sezonun Fatmagül’ü Beren Saat geçen yılın başarılı ‘Revenge’ dizisinin yerli uyarlaması ‘İntikam’ ile ekrana dönmeye hazırlanıyor. Emmy ödüllü Lübnan asıllı Amerikalı aktör Tony Shalhoub’un 8 sezon boyunca başarıyla canlandırdığı takıntılı dedektif ‘Monk’ı bizde Engin Günaydın’ın oynayacağı söyleniyor.Bakalım yerli malı ‘Revenge’ ve ‘Monk’ başarılı olabilecek mi?‘Revenge’ dizisinin ikinci sezonu Amerikada yılın en kötü 10 televizyon programı arasına girdi.‘Monk’ karakteri ise o kadar Tony Shalhoub’a özgü bir diziydi ki ne kadar usta olursa olsun bir başka oyuncunun o rolü üstlenmesini düşünmek bile zor.Bu arada ne kadar başarılı olmuşsa olsun yerlisi asla yapılamayacak yabancı diziler de var. Örneğin, ‘Dexter’. Kurbanlarını parçalara ayırıp plastik torbalara dolduran seri katil bir anti-kahramanı bizde ne çeken yapımcı,ne oynayan oyuncu,ne de gösteren bir kanal çıkar. İki estetik cerrahın çarpıcı ve erotik maceralarını anlatan ‘Nip Tuck’ da bize uymaz. Hollywood’daki eşcinsel yaşamı idolize eden ‘The L Word’ ve yeni çıkan ‘The New Normal’ dizilerinin canım Türkiyem’e uyarlanması imkansız.Tarihi savaş sahnelerine ne kadar meraklı olursak olalım aşırı cinsellik içeren ‘Spartacus’un benzeri bir diziyi bizde çekemezler. ‘Weeds’ dizisi marijuanayı hayatın normal bir parçasıymış gibi gösterdiği için hiç şansı yok.‘Californication’ ve ‘Magic City’de başroldeki aktörlerin dudaklarının arasından sigara eksik olmadığı için aynısını bizde çekseler ekranın buzlanmasından oyuncuların yüzleri gözükmez. Gerçi yine de son söz dizi yapımcılarının ama...‘Metro Palas’ adıyla denedikleri ‘Sex and the City’ rezaletinde olduğu gibi aslının isminden başka hiçbirşeyini ekrana getiremeyecekleri dizlere hiç dokunmamayı öğrenmişlerdir diye düşünüyorum!Bafy kampanyası Süper Lig’in devre arasına girmesini fırsat bilerek kendi kendime bir kampanya başlatım. ‘Bir Ay Futbola Son’ ya da kısa adıyla BAFY olan bu kampanyanın amacı bir ay boyunca futbolu boykot etmek. Maç izlememek, transferleri takip etmemek, eski hakem ve futbolcuların yaptıkları yorumları dinlememek. BAFY’nin amacı 2. Yarı başlayana kadar futbolla her türlü ilişkiyi kesmek. Polemiklerden,tartışmalardan,kavgadan,gürültüden,patırtıdan uzak durmak.Ve de bir sezon boyu sürekli hayatımızı yönlendiren futbolu birazcık özlemek. Ne dersiniz?Kadınlar her zaman kazanır Hollywood’un gözde çifti Demi Moore ve Ashton Kutcher 1 yıldır ayrı yaşıyordu.34 yaşındaki Ashton kendisinden 16 yaş büyük eşi Demi’yi 6. evlilik yıldönümünde aldatmıştı.Bu olay dünya medyasında uzun süre tüm ayrıntılarıyla yer bulmuştu.Şimdi Ashton boşanmak için mahkemeye başvurmuş.Demi de kendisine 522 milyon liralık bir ‘aldatma faturası’ çıkarmış.Ashton’dan daha fazla malvarlığı olan Demi’nin aslında bu paraya ihtiyacı yok ama...Gururu kırılan kadınlar bu dünyada erkeklerle olan savaşlarını her zaman kazanırlar!En temiz para yıkanır mı? Şans oyunlarından kazanılan paraya bugüne kadar ‘temiz para’ denildiğini duyduk.Amerikalıların ‘money laundering’ dedikleri para aklamak için parayı yıkadıkları tabirini de duyduk. Ama bugüne kadar paranın pantolonun cebinde çamaşır makinasında yıkandığını ilk kez duyuyoruz.Hem de öyle böyle değil tam 21.7 milyon liranın...Süper Loto’nun 22 Kasım tarihinde büyük ikramiyeyi kazanan ‘talihsiz talihli’ kuponunu pantolunun cebinde unutmuş.Pantalon da sonra çamaşır makinasına atılınca kuponun ahı gitmiş,vahı kalmış.Neticede talih kuşunun getirdiği en temiz parayı yıkayıp değersiz hale getirmişler.Siz bu olaydan ne sonuç çıkardınız bilemem ama...Ben Yılbaşı Piyangosu için aldığım biletleri uğur olsun diye çamaşır makinasında yıkamaya başladım bile!
Başbakan Erdoğan, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisini yapanlara, yayınlayanlara ayar çektikten sonra etekler tutuştu. Dizinin yayın hayatının son bulmasından ve ondan da önemlisi Başbakan’ı daha fazla kızdırmaktan çekinen yapımcı ve kanal yöneticileri derhal olaya el koydu. Hikayeyi savaş alanlarına döküp Kanuni’yi at sırtında dolaştırmayı masraflı ve reytingler açısından riski yüksek bir değişim olarak gördüklerinden daha kolay bir yola başvurdular.Dizideki kadınları tepeden tırnağa bir güzel kapattılar.Yakında sırf gözlerini ve burun deliklerini görürseniz şaşırmayın.Dizinin yıldızlarından Meryem Uzerli bu değişimden en çok etkilenenler biri. Ünlü oyuncu son bölümde, ağırlığı görünümünden belli olan kostümü içinde zor hareket ediyor, yürümekte zorlanıyordu.Bir işi yapacaksan bildiğin gibi ve doğru dürüst yapacaksın.Kafanda sansür uygulamaya başladığında tadı tuzu kalmaz.Zavallı Hürrem’in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi!O hareket sıfır demekse...Fenerbahçe’nin Portekizli futbolcusu Meireles’in derbi karşılaşmasında hakeme yaptığı ve bizde ‘gay’ anlamına gelen yuvarlak el işareti meğer ‘sıfır’ demekmiş.Meireles’in hemşerisi ve meslektaşı Querasma öyle demiş.Biz de safız, daha dün doğduk ya, hemen inandık.Meireles, savunmasında yaptığı hareketle hakeme ‘korkak’ demek istediğini açıklamıştı.Yani tabir-i caizse hakeme ‘kıçın yemiyor değil mi?’ dediğini itiraf etmişti. Hatta hem suçlu hem güçlü olmasına rağmen hakkını mahkemede arayacağını söylemişti.Querasma’nın iddiasına bakılırsa Meireles, hakeme korkak bile dememiş sadece on üzerinden sıfır not vermiş.O hareket sıfır demekse...O zaman bizim ünlü ayıp el işareti de birin ikiyle üç arasına girmiş bir ifadesi... Ya da beşin yarısı iki buçuk demek... Yerse!Sergen futbolda rahatÜnlü emekli futbolcu Sergen Yalçın futbol yorumculuğunda son derece başarılı. Hiç sözünü esirgemiyor, taraf tutmuyor ve nerdeyse her aklına geleni söylüyor. Ayrıca futbolu çok iyi biliyor, saha içinde olduğu gibi saha dışından da oyunu çok iyi ve doğru okuyabiliyor.Kimseye müdanası yok.Ona buna yaranacağım ya da birilerini gocunduracağım diye kendini tutmuyor.Son zamanlarda eski hakem ve futbolcular arasından çıkan en başarılı yorumcu bence Sergen Yalçın.Ancak aynı Sergen, kankası Acun’un yetenek yarışmasında sığıntı gibi duruyor. Jüri koltuğunda futbolda olduğu gibi rahat değil.Acun ile Hülya’ya figüranlık yapıyor gibi bir durum var.Daha önce söylemiştim...Tekrar hatırlatayım...Sergen, kendi yeteneğinin farkında olsaydı Real Madrid’de oynardı!Jön dediğin 5 memeli olurPeople Dergisi tarafından ‘2011 yılının yaşayan en seksi erkeği’ seçilen ünlü Amerikalı aktör Bradley Cooper, bir televizyon şovunda vücudunda 5 meme olduğunu söylemiş. Cooper, ‘Ellen’ isimli programın sunucusu Ellen De Generes’ın şaşkın bakışları arasında fazladan olan 3 meme ucunu kameralara bile göstermiş.Herkes şok olmuş.Yakışıklı oyuncu programın sonunda gerçeği açıklamış.Talk şov için bir yeni yıl şakası yaptığını itiraf etmiş. Helal olsun Bradley Cooper’a.Özgüven dediğin budur işte.Bizim jönler karizmaları çizilmesin diye ekrana çıkmaya cesaret edemiyor.Cooper, olan 2 memesinin yanı sıra olmayan 3 tanesini gösteriyor. Jön dediğin 5 memeli olur!
Geçtiğimiz yıllarda ‘Eurovision Şarkı Yarışması’na kim gidecek, niye o kişi gidecek, hangi şarkıyla gidecek, şarkı Türkçe mi, İngilizce mi olacak’ saçmalıkları yaşamıştık. TRT bu yıl Eurovision’a katılmama kararı aldı saçmalama ama yine tüm hızıyla devam ediyor. Alınan karardan memnun olanlar var. Puanlamada oyun oynanıp hakkımızın yenildiği iddia ediliyor. Meğer yarışmada komplo teorisi üretmek için bunca yıl fırsat kolluyormuşuz. Ben Eurovison’a katılmamamız konusunda verilen kararı hiç desteklemiyorum. Bu yarışmayı her zaman gereğinden fazla ciddiye aldık. İstediğimiz sonucu alamayınca ‘şike var’ havasına yattık. Ama önemli olan canım Türkiyem’in medeni bir ülke olarak Avrupa’da ve dünya çapında kendini göstermesi.Dünya Futbol Şampiyonası ve Olimpiyat Oyunları’na talibiz ama Eurovision’da yokuz. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Eurovision’a katılmanın bize turizm açısında da müthiş yararı var. Ne yani şimdi “biz küstük oynamıyoruz’’ deyince çok mu iyi olacak?Siz bu satırları okuyorsanız... * Dünyanın sonu gelmedi. Palavralara inanıp Şirince’ye sığınmaya gidenler maddi ve manevi büyük kazık yemiştir...* Tarihi şaşırdık, günü, ayı, seneyi karıştırdık diyen şaklabanlar ortaya fırlamıştır...* Hasta yatağında klasik müzik dinleyen Müslüm Baba, kendine gelmiş ve arabesk özüne dönmüştür...* “Vartayı atlatık hayat çok kısa şu fani dünyada kaçırmadığım şey kalmasın bari’’ diye düşünen Fazıl Say, Arabesk müzik dinliyordur...* Rekabetteki psikolojik üstünlüğün Galatasaray’a geçtiği iddialarına “Onlar önce bizi 6-0 yensin!’’ karşılığını veren Fenerbahçe Başkan’ı Aziz Yıldırım, bundan böyle ezeli rakibine az farklı yenilmekten şikayetçi olamayacaktır...* Felaketten etkilenmeyeceği iddia edilen yeryüzündeki diğer tek yer Fransa’daki Bugarach Köyü bizim Şirince’yi ‘kardeş köy’ ilan etmiştir...* Erken Yılbaşı Piyangosu’nun talihlileri Şirince’de esnaf paralarını sayıyordur... Birçok kişinin evinin deposunda el feneri, pil ve pet şişe su fazlası duruyordur...* Son iki aydır 21 Aralık felaket senaryosuyla oyalanan Saba Tümer ve ekibi yeni bir konu araştırıyordur... Hz. Mehdi ve Hz. İsa gelmeden kıyamet kopmaz diyen Cübbeli Ahmet Hoca ‘’Bak nasıl da dediğim çıktı’’ diye övünüyordur...Messi, Kobe buraya yumruk havayaTürk Hava Yolları son reklamında futbolun süperstarı Barcelonalı Messi ile basketbolun efsane yıldızı Kobe Bryant’ı aynı kabin içinde bir araya getirmeyi başardı. Çok ses getiren reklamı izledikten sonra iki yeni şey hakkında da bilgi sahibi olduk.Birincisi uçakların ekonomi sınıfında millet nerdeyse kucak kucağa otururken ‘Business Class’ bölümünde çocuklar top oynayabiliyor, büyükler balon şişirip kağıttan evler yapabiliyor.İkincisi ne kadar ilgi gösterirsen göster, ne kadar idolü olursan ol çocuk sonunda seni bir tabak dondurmaya satabiliyor.Messi, Kobe buraya, yumruk havaya. Bütün çabalar uçtu gitti bir dondurmaya!Misafir dediğin böyle karşılanır Dansın kraliçesi Asena’nın dobralığını çok seviyorum. İçinden geldiği gibi konuşuyor ve dilediği gibi yaşıyor. Geçenlerde evine gelen misafirlerini jartiyerle karşıladığını itiraf etmiş.Kadın dediğin Asena gibi her zaman, her yerde bakımlı olacak. Muhteşem Yüzyıl’ın Valide Sultan’ı Nebahat Çehre gibi boxer’la uyumayacak. Evde olduğunda pejmürde bir vaziyette kendini salıp bırakmayacak.Pijamayla, eşofmanla, terlikle değil, ince yüksek topuklu ayakkabı ve jartiyerle dolaşacak. Yüzünden makyajı, saçından fönü eksik olmayacak. Helal olsun Asena’ya... Misafir dediğin böyle karşılanır!Haftanın Haramı‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisini Birleşik Arap Emirlikleri hava yolu şirketi Emirates Airlines gösterecekmiş. Dubai artık bize haram desenize!
‘Papa Loves Mambo’ diye artık klasikleşmiş çok güzel bir şarkı vardır. Şimdi sosyal medya patladı. ‘Papa Loves Twitter’ oldu. Papa Twitter’a girmiş. Katolik dünyasının dini otoritesi Papa 16. Benediktus, sosyal paylaşım sitesi Twitter’da ilk ‘tweet’ini attı. ‘’Sevgili dostlarım. Twitter aracılığıyla sizinle temasa geçmekten mutluyum. Yoğun ilginize teşekkür ederim. Hepinizi kalpten kutsuyorum’’ dedi.Antik Roma devlet dini kurumlarından Pontifex adıyla Twitter’a üye olan Papa mesajlarını 8 ayrı dilden veriyor.Papa’nın 8 hesabını 1 milyondan fazla kişi takip ediyor. Yani koskoca Papa’nın 8 hesabındaki toplam takipçi sayısı bizim ünlü pop şarkıcımız Demet Akalın Kurt’un tek hesabındakinin yarısı kadar.Kırk yılda bir aklına gelince tweet atan Cem Yılmaz’ın hazır olda bekleyen 3 milyonu aşkın takipçisiyle Papa’yı kıyaslamak bile mümkün değil.Kendisini Türkiş singer, Türkiş delight ve Başpsikopat, Kasımpaşalı Baş Panpiş olarak tanımlayan Hilal Cebeci’nin bile nerdeyse Papa kadar takipçisi var. Onun için Roma Başpiskoposu Papa’nın Twitter’ı sevmesi önemli değil bakalım Twitter Papa’yı sevecek mi?21 Aralık 2012’de Şirince’ye gitmemek için ‘Top Ten’ neden10) Şirince’de elektrikler kesilmese bile bütün gün ne yapacaksınız?9) Ya hesaplar tamamen ters yapıldıysa ve kıyamet sadece Şirince’de koparsa?8) Siz Mayalı birini tanıyor musunuz ki onların takvimine inanıyorsunuz?7) İstanbul’daki Maya sitelerinden birinde tanıdık bulup gidip oraya sığının.6) Koç’lar, Sabancı’lar, Özyeğin’ler, Şahenk’ler gitmiyorsa sizin Şirince’de ne işiniz var?5) Kıyamet kopmazsa rezil olmak var. Herkesin gözünde kendini kurtaran bencil ve duyarsız kişi durumuna düşüyorsunuz.4) Cebiniz delinecek! Yıldızı olmayan pansiyonlardaki minnacık, daracık odalar 7 yıldızlı lüks otellerdeki salon salamanje lüks daireler fiyatına gidiyor.3) Dünyanın sonu geliyorsa aileniz ve dostlarınızla birlikte olmak Şirince’de hiç tanımadığınız yabancılarla olmaktan çok daha iyi.2) Kıyamet Günü aslında 2012 değil de 21.1.2102’deyse siz Şirince’ye tam 90 yıl önce gitmiş olacaksınız!1) Tom Cruise geliyormuş. Kazayla ona rastlarsanız dünyanın sonu geliyor diye inançlarınızı değiştirebilirsiniz. Scientology tarikatının ona ne faydası oldu ki size olsun?
GS KAZANIR ÇÜNKÜ... - Fatih Terim, son olaylardan sonra Aykut Kocaman’a ders vermek istediği için... - 1461 Trabzon yenilgisinin utancını Fenerbahçe galibiyetiyle hafifleteceği için... - İki ezeli rakip arasında Arena’da oynanan maçlarda eşitlik sağlamak için.. - Futbolcuların Fatih Hoca’nın hışmına uğrayıp devre arasında gönderilmekten korktukları için...FB KAZANIR ÇÜNKÜ...- 90 dakika rakip kaleye bir kere gittiği maçlarda bile Galatasaray’ı yenecek şansa sahip olduklarını yıllardır kanıtladıkları için... - Ezeli rakiplerini nerede ne zaman olursa olsun yenebileceklerine inandıkları için... - Mutlak galibiyet isteyen Galatasaray’a oranla çok daha rahat olacakları için... - Aykut Hoca’ya yaranmak ve takımdaki yerlerini sağlamlaştırmak için...Haftanın gözlemleri - Bugün Ne Giysem programında ince uzun gösteren özel mercekler kullanıyorlar ve zaten ince uzun olan Çağla Şikel enden değil ama boydan ekrandan taşıyor... - Bonus Kafa Kasiyer Cansu’yu canlandıran Gülse Birsel’i izlerken insan yoruluyor, hatta beyni resmen dayak yemiş gibi darmadağın oluyor... - ‘’Türk erkeğinin aklı nerede?’’ sorusunun cevabını hâlâ merak edenlere en çarpıcı yanıtı ‘’Ben ayıyım, benimle yatağa girme’’ diye seslenen Ahmet Çakar verdi... - Bir Zamanlar Osmanlı dizisini yayından kaldıran TRT’yi şikayet etmek için Başbakan’a seslenen Özcan Deniz sayesinde canım Türkiyem’de tüm sorunları çözecek sadece tek bir yetkili olduğuna dair inancımız yinelenmiş ve yenilenmiş oldu... - 12-12-2012 unutulmaz diye evlenmek için sıraya girenler boşanmaya kalksalar tarih marih vız gelecek... Kimliksiz sokağa çıkmayın!Geçen hafta sonu akşam yemeğine giderken yolda bir çevirmeye takıldım.Arabayı ben kullanmıyordum. Trafik değil asayiş kontrolüymüş.Şöförden ehliyet, ruhsat, benden de kimlik istediler. Yanımda kimliğim yoktu. Kredi kartım var dedim.Sanki bir başkasının kartı olamazmış gibi ona bakalım dediler. "Yahu ben Cem Ceminay’ım tüm Türkiye beni tanıyor’’ diye haykırdım.Görevli gözümün içine bakıp ‘’Ben tanımıyorum’’ dedi. Bir yandan üzüldüm bir yandan beni dans yarışmasında görmediği için sevindim.Sonunda beni tanıyan başka bir memur çıktı da bizi bıraktılar. Diyeceğim şudur: Siz, siz olun sakın kimliksiz sokağa çıkmayın. Devir öyle bir devir!Hoşgörüsüz kraliyet ailesiKraliçe 2’nci Elizabeth ve Prens Charles’ın seslerini taklit ederek Cambridge Düşesi Catherine’ın sağlık durumuyla ilgili bilgi aldıkları hemşirenin intiharına neden olan Avustralya’lı radyocular gözyaşları içinde özür dilemiş. “Yaşananlarda payımız olduğu için üzgünüz’’ demiş.Kimsenin aklından bile geçiremeyeceği trajik olayın tek suçlusu telefon şakasını yapan radyocular olamaz.Hayatına son veren hemşire kadın, söz konusu radyoculardan çok İngiliz Kraliyet ailesinin son derece katı ve hoşgörüsüz davranışlarının kurbanı oldu.Kraliyet ailesi şaka olayını kınadı ve hemşirenin çalıştığı hastaneyi suçladı.Kamuoyunun önünde hastanenin ve hemşirenin ihmalkârlıklarını vurguladı.Bu gereksiz ve hazımsız davranış yüzünden hemşire çok zor durumda kaldı.Büyük bir olasılıkla psikolojik bir rahatsızlığı olduğu için çareyi hayatına son vermekte buldu.Sonuçta İngiliz Kraliyet ailesinin hoşgörüsüz tutumu hemşirenin intiharına yol açan olaylarda telefon şakasını yapan radyoculardan daha büyük bir rol oynadı. Gülüp geçselerdi bu facia yaşanmayabilirdi.Biz de İngilizler şakadan anlıyor sanıyorduk!
- Rusya Devlet Başkanı Putin’in canım Türkiyem’e ziyareti için oturduğunda sırtı rahat ediyor diye özel olarak getirdiği eski model zırhlı arabası...- Gülben Ergen’in fotoğrafını çekip Twitter’da takipçileriyle paylaştıktan sonra bin pişman olduğu gayr-i müslimlerin yılbaşı simgesi çam ağacı...- Nev-i şahsına özgü stiliyle dikkatleri üzerinde toplamayı başaran şarkıcı Nil Karaibrahimgil’in, başkasının silah zoruyla bile takmayacağı mumlu başlığı..- Yeni albümü “Kraliçe’’ için fotoşopsuz poz veren popçu Hande Yener’in yanında ‘’Alacakaranlık’’ filminden fırlamış gözlerle bakan klip partneri...- Muhteşem Yüzyıl ve okullarda giyim özgürlüğü tartışmalarının unutulması...- 30 yaşındaki İngiltere Düşesi Catherine’nin eşi Prens William ile çıktığı ve üstsüz olarak görüntülendiği Fransa tatilinde hamile kalmış olması...- Fenerbahçe TV’nin Fatih Terim kasedine Galatasaray TV’nin Aziz Yıldırım’ın şike dosyası kasediyle her an karşılık verebileceğini duyurması..Brad Pitt çok şanslı adammış Amerikalı aktör Brad Pitt...Yakışıklı, sağlıklı, ünlü, varlıklı ve daha genç sayılır... Hala hayatta olmasını dünya eski boks şampiyonu Mike Tyson’un kendini yorgun hissetmesine borçlu. Pitt 80’li yılarda Tyson’un eski eşi Robin Given ile kırıştırıyormuş. Günlerden bir gün Mike Tyson bunları iş üstündeyken basmış. Bir yumrukla kapı gibi adamları nakavt eden ‘demir’ lakaplı Iron Mike, kendini yorgun hissttiği için olay çıkarmamış ve Brad’in ağzını burnunu dağıtmamış. Yıllar sonra bu anıyı bir röportajında paylaşan Tyson, Brad’e kızgın olmadığını da sözlerine ilave etmiş. Dedim ya... Brad Pitt çok şanslı adammış.Dünya kadınlarıyla buluşmaİtalyan kadınBirinci buluşma: Önce bir gösteriye sonra pahalı bir restorana götürüyorsunuz.İkinci buluşma: Evinde anne ve babasıya tanışıp köfteli spagetti yiyorsunuz.Üçüncü buluşma: 5 karatlık bir pırlanta yüzük ve nikah kıyma sözü verip seks yapıyorsunuz.5. evlilik yıldonümü : 5 çocuğunuz var ve seks yapmaktan nefret ediyorsunuz.6. evlilik yıldönümü : Kendinize bir metres buluyorsunuz.Çinli kadınBirinci buluşma: Pahalı bir yerde yemek ısmarlıyorsunuz ama bir şey olmuyor.İkinci buluşma : Daha pahalı bir yerde yemek ısmarlıyorsunuz ama yine bir şey olmuyor.Üçüncü buluşma: Üçüncü buluşma gerçekleşmiyor.Hintli kadınBirinci buluşma: Ailesiyle tanışıyorsunuz.İkinci buluşma: Nikah tarihini kararlaştırıyorsunuzÜçüncü buluşma : Düğün günüMeksikalı kadınİlk buluşma: Pahalı bir yerde yemek ısmarlıyorsunuz, tekila içip sarhoş oluyor ve arabanın arka koltuğunda seks yapıyorsunuz.İkinci buluşma: Hamile kaldığını öğreniyorsunuzÜçüncü buluşma: Evinize taşınıyor. Bir hafta sonra annesi, babası, kızkardeşi ve sevgilisi ve üç çocuğu da taşınıyor. Hayatınızın sonua kadar fasulyelı pilava talim ediyorsunuz.İrlandalı kadınİlk buluşma: Birlikte körkütük sarhoş olup seks yapıyorsunuzİkinci buluşma: Birlikte körkütük sarhoş olup seks yapıyorsunuzÜçüncü buluşma: Birlikte körkütük sarhoş olup seks yapıyorsunuzArtık hangi dünya kadınının size göre olduğuna kendiniz karar verin!
Süperstar Ajda Pekkan geçen hafta sonu bir gazetede köşe yazarlığına başladı.Kendisi mi yazdı yoksa başkasına mı yazdırdı anlaşılmadı.Sanki kendisi anlatmış başkası yazmış gibi bir hava vardı.Her neyse Ajda’nın artık bir köşesi varsa diğer ünlülerin de olmalı.Örneğin lafını hiç esirgemeyen Demet Akalın bu konuda çok başarılı olur.Üstelik attığı tweetlerden anlaşılacağı gibi bir başkasının yardımına da ihtiyacı yok.Türkiş singer ve Türkiş delight (lokum) Hilal Cebeci de köşe yazarlığı yapmalı.‘Oleyyyyy’leri, pampişleri ve balımmm’larıyla Twittar’da bir milyonun üzerinde takipçisi var.Bir ara galiba ‘Hepimiz Pampişiz’ başlığı altına denedi ama devamını getirmeli.Assolist Sibel Can da başarılı bir köşe yazarı olabilir.Başından geçenleri, evliliklerini, çocuklarıyla olan uğraşlarını anlatsa yeter.Bir başka assolist Seren Serengil’in neden köşe yazarlığına soyunmadığına bir anlam veremiyorum.Bırakın gencecik yaşından beri yaşadıklarını, belgesel çekmek için gittiği son Tanzanya gezisinden o kadar çok malzeme çıkar ki sütunlar yetmez.Megastar Tarkan’dan da mükemmel bir köşe yazarı olur.Hiçbir şey yazmasına gerek yok, fotoğraf albümünden anılarını paylaşsın razıyız.Ünlü komedyen Cem Yılmaz deseniz karikatürleri hazır, köşesi eksik.Modacı, televizyoncu, ikoncancı Ivana Sert’in köşesi bile herhalde ‘aksanlı’ olur.Kadırgalı Aysel, Sabahların Sultanı Seda Sayan’ın anlatacakları köşelere sığmaz.Sevgili Ajda örnek olsun, tüm ünlüler bir an önce kendi köşelerine kavuşsun.Simpsonlar’ın burada ne işi var? Dünyanın en ünlü ve uzun soluklu çizgi film dizisi The Simpsons (Simpsonlar) RTÜK tarafında cezalandırılmış.Böylece canım Türkiyem televizyondaki bir çizgi filme ceza veren ilk ülke olmuş.Bence geç bile kaldık.Simpsonlar’ın burada ne işi var?RTÜK üyeleri haklı olarak şeytanın tanrıdan kahve istediği sahneyi görünce oy birliğiyle diziyi oynatan kanala ceza vermiş.‘Konuşma ve görüntülerle inançlar aşağılanıyor’ demişler.Bir başka görüntüde Amerika’daki ekonomik krizin sona ermesi için Noel’de para harcanılmasına ve alkol tüketimine özendirici yayın yapıldığını söylemişler.Bu tür dizilerin halkımızın ruh sağlığına son derece zararlı olduğu aşikâr.Çünkü bizim toplumumuz özellikle çizgi filmlerden olumsuz etkileniyor.Bunun nedeni yaşadığımız hayatın bir çizgi filme benzemesinden kaynaklanıyor.Hepimiz birer Bart, Homer, Marge, Maggie veya Lisa’yız.American Dad, Family Guy gibi saçma sapan çizgi dizileriyle de işimiz olmamalı.Onları izlerken de kendimize göre bir şeyler yontup olumsuz etkilenebiliriz.Dünya bizim eksenimiz etrafında dönüyor ya...Onun için Simpsonlar’ı illa da göstermeye devam edeceklerse ekranı buzladıkları sigara sahnelerindeki gibi buzlayıp öyle göstersinler. Hepimiz rahat edelim!Keşke hep yaz olsa Geçen hafta sonu canım Antalya’daydım.Concorde Resort otelin davetlisi olarak gittim. Hava inanılmaz güzeldi.Aralık ayının gelmesine rağmen Lara plajında yabancı turistler denize giriyordu. Bizimkiler de ‘Enayilere bak üşütüp hastalanacaklar’ diye cep telefonlarıyla suyun içinde kışa meydan okuyan cengaverlerin resmini çekiyordu. İstanbul’da da durum farksızmış. Best Model of The World finalistleri Kumburgaz’da bikinileriyle deniz kıyısında koşmuşlar, kumsalın üstünde şirin pozlar vermişler.Kıyıya yakın yerlerdeki balıkçılar da meraklı gözlerle onları izlemiş. Oltalarına bilemem ama gözlerine güzeller takılmış.Palto, pardesü ve çorap giymekten nefret ediyorum. Kışın bastırmaya başladığı bugünlerde keşke hep yaz olsa diyorum!
Eski manken Deniz Akkaya’nın kızının babası işadamı Efe Önbilgin’e olan öfkesi dinmek bilmiyor.Son olarak Twitter’da Efe Önbilgin’in şerefsiz, haysiyetsiz bir baba müsveddesi olduğunu söylemiş.“Kızıma verdiğin zararların bu dünyada hesabını sormazsam, anne olarak öbür dünyada iki elim yakamda olacaktır’’ şeklinde tehditler savurmuş.“İçtiğin, çektiğin maddelerin içinde boğulmanı temenni ediyorum’’ diye beddua etmiş. “Düşüp kalktığın kadınları evde tutuyor kızımın aklına hafızasına zarar veriyorsun. Allah’ın tez vakitte hesabını kesmesini diliyorum’’ diyerek de bitirmiş.Öfkeyle kalkan zararla oturur. Deniz’in öfkesi kendisine ve kızına zarar vermekten başka işe yaramıyor.İddiaları doğru olsa bile Deniz’in açıklamaları kızına babasına yaptıklarından çok daha büyük bir zarar veriyor. Kızının aklı, hafızası babasının evinde gördüğü kadınları unutur ama kendisinin ulu orta babası hakkında söylediği son derece ağır şeyleri istese de unutamaz. Efe Önbilgin baştan beri gönülsüz, isteksiz bir babaydı.Deniz’in baskısıyla babalığını üstlenmek zoruna kaldı.Tuzağa düşürüldüğünü sandığı bu durum hiç hoşuna gitmedi.Hatta gitti inat olsun diye eski bir sevgilisiyle nikâh kıydı. Ondan da bir çocuk yaptı ve 16 ay sonra ondan da ayrıldı. Yani Deniz Akkaya bu adamdan ne bekliyordu ki şimdi böyle feveran ediyor? Öfkesini yenmeli ve hayatına ‘kinsiz, nefretsiz’ devam etmeli.Hem kendisi hem de biricik kızı için bu tatsızlığı derhal bitirmeli.Derbi öncesi hocaların gerginliğiGalatasaray ile Fenerbahçe iki hafta sonra yılın son derbisini oynayacak. Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın “Arena Yıldırım’ın da stadı. Buraya kendi statları gibi gelip maç seyredecekler’’ diyerek Fenerbahçelileri davet etmesi örnek bir davranış.Ancak derbi öncesi hocalar arasında bir gerginlik yaşanmaya başladı. Aykut Hoca “Gerginliğe gerek yok” dese de Fatih Hoca’nın kendisine ismiyle hitap etmesinden hoşnut olmadığını açıkça belli etmiş.“Beni bozmaz, kişiyi, söyleyeni bağlar’’ demiş.Fatih Terim, Aykut Hoca’dan söz ederken “Aykut” dediyse bunu samimiyetinden demiştir. Aykut Hoca deseydi belki daha iyi olurdu. Ama burada kimseyi bozacak bir durum yok. Umarım olay fazla alevlenmeden kapanır ve derbide dostlu kazanır!