Ancak bugün yaşanan önemli bir sorunu var bu güçlü iktidar partisinin. O da Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hukuki problemleri nedeniyle milletvekili seçilememiş olmasından kaynaklanıyor. Bu durum, birçok bakımdan sıkıntı yaratıyor, iktidarın tadını buruklaştırıyor. Ve daha da önemlisi, Erdoğan ve partisini mecburen bir emanetçi arayışına itiyor.Erdoğan'ın milletvekili seçilemeyeceğinin açıklandığı günden beri, yani iki aydır kamuoyunu ve en çok da doğal olarak Tayyip Erdoğan'ın kafasını meşgul eden en önemli sorun, başbakan adayının, daha doğrusu geçici veya emanetçi başbakan adayının kim olacağı. Sorun sadece geçici veya emanetçi başbakanı bulmakla da bitmiyor. Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının gündeminde şu anda üç kritik makam için isim arayışı var. Birincisi kuşkusuz başbakan adayı, ikincisi Meclis Başkanı ve üçüncüsü de yine Tayyip Erdoğan milletvekili olmadığı için Grup Başkanı...***İşte bu üç önemli makam için Tayyip Erdoğan günlerdir hem Cumhurbaşkanı Necdet Sezer nezdinde hem de partisinin kurmayları arasında nabız yoklaması yapıyor. Bir yandan parti içi dengeler gözetilirken diğer yandan da özellikle Başbakan ve Meclis Başkanlığı için devlet kurumlarının hassasiyeti dikkate alınıyor. Bu iki önemli makama hem partinin kabulleneceği, hem de devlet kurumlarını rahatsız etmeyecek, gerilim yaratmayacak isimlerin getirilmesine özen gösteriliyor.AKP kulislerine bakılırsa başbakanlık için öne çıkan, ağırlık kazanan isim Abdullah Gül.Emanetçi başbakanlar listesinde yer alan Vecdi Gönül'ün ise Meclis Başkanlığı için ideal isim olduğu görüşü hakim.En geç 14 Kasım'da yapılacak olan yemin töreninin ardından Tayyip Erdoğan ve arkadaşları bu iki önemli makam için düşünülen isimleri kesinleştirecekler.AKP kurmayları, Erdoğan'ın Meclis grubundaki emanetçisi konumunda olacak olan Grup Başkanı'nın kim olacağı konusunda ise parti yönetiminin tek bir ismi işaret etmeyeceğini, bu görevin serbest yarışla belirlenmesi yoluna gidileceğini söylüyorlar.Evet, Erdoğan ve arkadaşlarınırı istişare"leri devam ediyor. Ancak Başbakan ve Meclis Başkanı şimdiden belli gibi; Abdullah Gül ve Vecdi Gönül. Grup Başkanı da muhtemelen serbest yarışla belirlenecek...
Seçim sonuçlarıyla seçmenin verdiği mesajların gerekleri dünden itibaren birer birer yerine getirilmeye başladı.Seçmen, basit bir hükümet değişikliği yapmadı. Gerçek anlamda iktidar değişikliği ve siyasette topyekûn bir tasfiye ve yeniden yapılanmanın önünü açü.Seçmenin mesajını alan parti ve siyasetçiler, dünden itibaren bunun gereklerini yerine getirmeye başladı. Seçmenin mesajına ilk tepki, seçimin mağluplarından geldi. Baraj altında kalan bütün partilerin genel başkanları çekileceklerini kamuoyuna ilan ettiler. Ki, MHP ve Devlet Bahçeli'nin belki şansı var ama diğerlerinin, DSP'nin, ANAP'in ve DYP'nin bu noktadan sonra artık mevcut liderliklerle ayakta kalabilmeleri zaten olanaksız. Bu partilerin lider değiştirerek dahi varlıklarını koruyabilmeleri çok zor.Ancak bu noktada ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz son bir çareyi gündeme getiriyor, merkez sağın yeniden yapılanmasını; ANAP DYP ve diğer küçük partilerin birleşmesiyle sağlanacak güçlü bir yeniden yapılanma modelini öneriyor. Genel Başkanlığı bırakacağını açıklayan Çiller'in de şimdilik buna itirazı yok. Ancak bu aşamadan sonra bu deneme sonuç verir mi, başarı sağlanabilir mi, kestirmek güç...AKP'nin kaygıları ve özeniÖzetle, seçim mağluplarının işi çok zor. Seçimin tek galibi olan, yüzde 34'lük bir oy çoğunluğu ve yüzde 60'in üstünde bir meclis çoğunluğu elde eden iktidar partisi AKP'nin de işi sanıldığı kadar kolay ve rahat değil. Şu anda ne yapacağını planlayan AKP'nin de önünde aşması gereken bazı tehlikeli virajlar var.AKP kurmayları, "Çok kolay aşarız, bizim iktidar hazırlıklarımız, programımız zaten hazır. Bunun için zaman kay-betmeyiz"diyorlar ama örneğin başbakan adayını belirlemekte bile zorlanıyorlar.AKP yönetimi bu konuda kafalardaki Abdullah Gül formülünün nasıl hayata geçirileceği konusunda dün ilk resmi toplantısını yap-ti. Muhtemelen bugün yeniden biraraya gelip isim konusu netleştirilecek ama şimdilik gizli tutulacak. Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile yapacağı görüşmede üzerinde mutabakata varılabilmesi halinde kamuoyuna açıklanacak.AKP şu anda her bakımdan çok büyük özen gösteriyor. Parti yöneticilerine, milletvekillerine ve taraftarlara gerilim doğurabilecek en küçük bir davranış veya açıklamadan kaçınmaları konusunda uyarı üstüne uyarı yapılıyor.Erbakan izleri silinecekGeçmişte FP ve RP'nin yaptığı hataların tekrarlanmaması için azami gayret gösteriyor AKP'liler ve partilerinin Erbakan'in damgasını taşıyan bu partilerle kıyaslanmasına, benzeşti-rilmesine de şiddetle karşı çıkıyorlar. "İlle de bir partiyle, bir siyasi hareketie kıyaslanacak-sak, 1950'lerin DP'siyle, 1960'ların AP'siyle, 1980'lerdeki Turgut Özal'ın ANAP'ıyla kıyaslayın, onlarla benzeştirin bizi diyorlar.AKP'nin bugünkü iddiası ve hedefi"Milli Görüş"ün devamı olmak veya öyle görünmek değil, merkez sağın patronluğu...AKP yönetimi, bugün kamuoyunda ve devlet kurumlarında kendileriyle ilgili varolan soru işaretlerini, cumhuriyetin temel değerleriyle çatışıp çatışmayacaklarına ilişkin kaygıları elbette biliyor. Bunları silebilmenin sözle olmayacağını, zaman içinde alacakları siyasal tutumlarla ve icraatla olacağının da farkındalar. O nedenle başbakan seçiminden bakan adaylarının saptanmasına, hükümet icraatlarına ilişkin önceliklerin belirlenmesine kadar hemen her şey bu hedefe uygun olarak kurgulanmaya çalışılıyor AKP'de.AKP bu hedefe doğru başarılı adımlar ata-bilirse, ekonomik krizi aşma yolunda mesafe alabilir, halka vaadettiği refah artışını, dürüst ve gerilimsiz yönetimi hayata geçirebilirse o zaman elbette merkez sağın büyük partisi konumunu pekiştirir. Seçmenin verdiği birleşin mesajını ancak iki dönem sonra ve baraja gömüldükten sonra farkeden ANAP ve DYP de tarihe karışır.Her şey Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının tutumuna, başarısına bağlı...
Seçimlerin kesin sonuçlan bugün belli ola cak ancak dün akşam saatleri itibariyle işin rengi belli oldu. Türkiye son 11 yıl dan beri devam eden ve hemen herkesin şika yetçi olduğu istikrarsız koalisyonlar dönemin den kurtuldu. Geçerli oyların yaklaşık yüzde 35'ini alan AKP parlamentoda neredeyse ana yasayı dahi değiştirebilecek düzeyde ezici bir çoğunluğa sahip oldu.Dün akşam saatleri itibariyle gelen sonuçla rın gösterdiği o ki, 3 Kasım seçimleri siyaset sahnesinde tam anlamıyla bir deprem etkisi yaratmış durumda.Yaşanan ağır ekonomik krizin, yolsuz luk ve usulsüzlük iddialarının faturasını oldukça ağır biçimde iktidar partilerine kesti seçmen. Koalisyonun her üç partisi de baraja gömüldü. İşin ilginç yanı DYP'nin de seçmenin öfkesinden payını alması oldu.En acıklı sonucu kuşkusuz Bülent Ecevit ve partisi DSP aldı. Türkiye'de olmadığı gibi muhtemelen dünyada da eşi benzeri görülme miş bir sonuç aldı DSR Geçen seçimde yüzde 22 oyla birinci parti olan DSP, bu kez yüzde l'ler düzeyinde bir oy oranıyla sıralama dışı kaldı. Seçimlerden önce genel başkanlığı bıra kacağını ilan eden karizmatik lider Bülent Ece vit, yarım asırlık siyasal yaşamını hazin bir so nuçla noktalamış oldu.Alınan bu seçim sonuçlan, Türkiye ve Türk siyasetinin bugünden itibaren yeni bir rotaya gireceğini gösteriyor.Emanetçi başbakan dönemiAKP seçimi kazandı, tek başına iktidar. Ama Başbakan'in kim olacağı hâlâ belli değil. Bu konu çiçeği burnunda iktidar partisi açısın dan aylar öncesinden bilinen ama seçim son rasına ertelenen ciddi bir sorundu. Tayyip Erdoğan bu sorunu parti içinde bir çalkantı yaratmadan uygun bir "emanetçi" formülüyle bugün yarın çözecek. AKP'den dün gece gelen ilk sinyaller başbakan adaylığı için en güçlü ismin Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün olacağı yönündeydi. Bugüne kadar "emanetçi genel başkan"lar dö nemini çok yaşayan Türkiye şimdi de ilk kez "emanetçi başbakan" dönemini yaşayacak.Evet bu noktadan sonra artik iktidar olma nın verdiği rahatlıkla AKP için ufak tefek pürüz leri gidermek o kadar zor olmayacak.Ama ya baraj altında kalan partiler ne ya pacak?Ecevit'in genel başkanlığını bırakacağını ilan ettiği DSP'si muhtemelen tarihe karışacak. Ama ya diğerleri?ANAP MHP ve DYP'de de önümüzde ki haftalarda olağünüstü kongre hazırlık larının hızlanacağı ve ciddi iç hesaplaş malar yaşanacağına hiç kuşku yok. Mesut Yılmaz'in da Tansu Ciller'in de genel başkanlık koltuklarını kendi iradeleri ile bırakmaları oldukça yüksek olasılık gibi gözüküyor...