Halka arzı geçen hafta tamamlanan Halkbank, hem halka açık bölümü itibarıyla, hem de muhtemel işlem hacmi ile İMKB’nin ‘lider’ hisse senedi olacak. 21 Kasım'da işleme açılması beklenen Halkbank hangi fiyattan çıkarsa çıksın bundan böyle İMKB’de en yakından takip edilecek hisse senedi olacak. İsrail-Filistin gerginliği, Merkez’in faiz kararı, Avrupa ve ABD’deki gelişmeler bu hafta piyasaların izleyeceği diğer gelişmeler.Bu hafta finansal piyasalar yine birçok haberi, veriyi, olayı bekliyor olacak. Neler olduğuna geçmeden önce bu hafta İMKB’de önemli bir devir teslime tanıklık edeceğiz. Futbol Süper Ligi’nde; özellikle ligin ilk yarısında; değişik takımların lider olduğu gibi bugüne kadar İMKB’de de değişik hisse senetleri liderliği üstleniyordu. Piyasa değeri ve likiditeleri açısından bakıldığında bazen holdingler, telekom şirketleri ya da bankalar liderliği “ele geçiriyorlardı”. Salı gününden itibaren İMKB’de uzun süre “koltuğunu bırakmayacak” olan yeni bir lider geliyor: Halkbank!Bu yazı yazıldığında henüz daha Halkbank’ın halka arz sonuçları açıklanmamıştı. Bugün açıklanması beklenen sonuçlarla birlikte Halkbank, İMKB’nin en “büyük” kağıdı olacak. Hem halka açık bölümü itibarıyla, hem de muhtemel işlem hacmi ile İMKB’nin “lider” hisse senedi olacak. İkincil halka arz öncesinde bankanın yüzde 24.9’u halka açık görünüyor. Yeni durumla bu oranının 48.8’e yükselmesi söz konusu (ek satış ile birlikte 23.9’luk kısmının ikincil halka arza konu olacağı varsayımıyla). Yaklaşık 9.7 milyar TL’lik kısmının (15.9 TL fiyattan hesaplandığında) halka açık olacağı düşünüldüğünde tek başına “gösterge” hisse senedi olacak görünüyor. Diğer yandan Türkiye’nin MSCI endeksindeki ağırlığının arttırılacağı konuşuluyor. Böylesi bir durum hasıl olur ise Halkbank; bu endeksi alıp-satan, ya da bu endeksi “taklite eden” fonlar için en önemli hisselerden biri olmak durumunda. Gelen “yabancı” taleplerin bir bölümünün ardında bu sebebin olduğu konuşulanlar arasında. İkincil halka arz fiyatının; 16.90 TL ile tarihi en yüksek noktasına kadar çıktığı 9 Kasım’daki son kapanış ve aynı zamanda halka arzın üst sınırı olan 15.90’ının neresinde olduğu piyasa için önemli olacak. Bu fiyata oranla “iskontolu bir fiyat çıkarsa halka arzdan alamayanların ilgisi sürecektir.21 Kasım'da işleme açılması beklenen Halkbank hangi fiyattan çıkarsa çıksın bundan böyle İMKB’de en yakından takip edilecek hisse senedi olacak!Gelelim bu haftanın diğer önemli olaylarına...- İsrail-Filistin gerginliği: Gittikçe tırmanan ve bu hafta bir kara harekatına dönüşme ihtimalinin arttığı çatışmaların bölge ülkelerini de etkileyeceği daha geniş bir coğrafyaya sıçrayıp sıçramayacağı tartışmaları piyasalarca yakından izlenecek. Suriye’nin ya da Mısır’ın olaya “müdahil” olması durumunda işlerin “arap saçına” dönem olasılığı hızla artacak. Petrol fiyatlarından bu gerginliğin piyasalarca nasıl “fiyatlanacağını” izlemek mümkün olacak. 110 doların üzerine çıkılması orta vade için “iyi haber olmayacak!”- Yarın (20 Kasım’da) yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısı: Merkez Bankası Başkanı’nın döviz kurlarına yaptığı “sözel müdahale” sırasında belirttiği faiz indirimlerinden ilkini bu hafta görebiliriz. Politika faizinde (haftalık repo faizi) henüz bir değişiklik beklemiyorum. Ancak faiz üst bandının 50 baz puan indirilmesi olasılığı yüksek. Bana göre olması gereken; en azından Başkan’ın söylemlerinden sonra 100 baz puanlık bir indirim. Ancak MB büyük olasılıkla Halkbank ikincil halkı arzı için gelmesi muhtemel 2.1 milyar dolarlık döviz arzının piyasalarca nasıl “hazmedileceğine” ve Ortadoğu’daki gelişmelerin nasıl bir seyir izleyeceğine bakarak daha “tutucu” bir faiz indirimine gidecektir. “Adetten olduğu üzere” de zorunlu karşılıkların döviz ve altın bacağında minik artışlar gelebilir! Faiz indiriminin ya da zorunlu karşılık artışlarının zaten “teknik dip” seviyelerine inmiş faizler üzerinde düşürücü bir etki yapmasını beklemiyorum.- Yine yarın başlayacak Eurogrup Maliye Bakanları toplantısı: Yunanistan problemi için artık herkesin saymayı bıraktığı AB maliye bakanları Salı günü “bilmem kaçıncı kez” toplanacak. Almanya’nın “3 taksidi birden verelim, iki yılda zaman verelim” önerisi tartışılacak ve büyük olasılıkla kabul edilecek. The Economist tarafından “yeni hasta adam” ilan edilen Fransa tartışılırken, yeniden Yunanistan’ın ayakbağı olmasını istemeyeceklerdir. İspanya var daha sırada. Yunanistan’a yeni kredi imkanının tanınmasıyla euronun bu haftanın başlarında toparlandığını görebiliriz. Ancak 1.2830’un üstünde günlük kapanış gör(e)mez isek bu toparlanmanın oldukça sınırlı kalması ihtimali yüksek! - Çarşamba günü yapılacak Moody’s’in Kredi Risk Konferansı: İMKB’de S&P’nin not arttırımı sonrasında gözler Moody’s’e çevrildi ve bu kurumdan da bir artış gelebileceği “satın alınmaya” başlanmıştı. Yaklaşık 1 ay önce bu ihtimali neredeyse ortadan kaldıran Moody’s’in sırf bu konferans nedeniyle bir not arttırımına gideceğini beklemiyorum. Buradan “olumlu bir haber gelmez ise bunun bir miktar “satışını” bu hafta içinde görebiliriz. - ABD’den gelecek 2.el konut verileri ile AB’den gelecek PMI ve büyüme rakamları: Son gelen veriler küresel ekonomik toparlanma ümitlerini güçlendirici nitelite değildi ne yazık ki. Özellikle haftanın ikinci yarısında AB’den gelecek haberlerin ümitleri daha zayıflatması piyasalar için yeni “psikolojik” baskı getirebilir.Her şeye rağmen geçtiğimiz Cuma günü ABD’de Obama’nın parti başkanları ile yaptığı görüşmeden yıl sonunda “düşülmesinden korkulan mali uçurum” konusunda gelen “işbirliğine yakın” oldukları haberleri haftanın başında piyasaları olumlu etkileyecektir. (Ortadoğu’dan bir müdahale haberi gelmemişse!) Zira ABD piyasalarında son iki haftada ciddi gerilemeler yaşandı. Şimdi bunların “düzeltmesi” gelecek! Çok güçlü olmasa (ve sonrasında yeni düşükler görülecek olsa da) bile bu toparlanmalar özellikle Halkbank’ın işleme “pozitif” havada başlaması açısından önemli olacaktır!
Halkbank’ın 4 milyar liralık ikincil halka arzı yapılıyor. Bu arz sonrasında Halkbank İMKB’nin en ‘büyük’ hissesi olacak! Halka arzın yüzde 20’si yerli bireysel ve kurumsal yatırımcılara, yüzde 80’i de yabancı yatırımcılara ayrılmış durumda. Yüksek talep gelmesi durumunda ek talep ile birlikte 299 milyon lota çıkabilecek olan satış rakamının; 15.90’lık üst fiyattan 4.75 milyara ulaşması söz konusu. Yüzde 80’inin yabancılara satılması durumunda 2.1 milyar dolarlık bir döviz girecek ülkemize. Halka arz TL üzerinden yapılıyor ve yabancılar gerekli TL’yi alabilmek için dövizlerini satmak zorunda. Üstelik ilk satış rakamı 2.1 milyar dolardan da fazla olabilir. Yabancıların döviz işlemleri için kamu bankalarını ya da Halk Bankası’nı tercih etmeleri durumunda, Merkez Bankası ile bu dövizlerin ‘yönetimi’ konusunda müzakereler yapılmış olabilir. Müzakereler sonucunda bu dövizler ‘sterilize’ edilmiş bile olabilir. Hatta Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından satın alınması bile söz konusu olabilir. ÖİB bu kadar dövizi alıp ne yapar, ya da döviz alarak neden bir ‘kur riski’ yaratır, o ayrı bir tartışma konusu. Böylesi bir ‘düzenli ricat’ olmadığı durumda yani yabancıların kendi bankalarını tercih etmeleri durumunda; bugün-yarın; piyasalara önemli bir döviz arzı söz konusu. Bu durum kurlar üzerinde kısa süreli de olsa bir baskı yaratabilir. Hızlı gelen bu döviz arzının hızla ‘stabilize edilmesi’ sorunu Pazartesi günü Merkez Bankası (MB) Başkanı Erdem Başçı’nın açıklamalarının bir anlamda ilk ‘testi’ olacağa benziyor. Başkan Başçı piyasanın çok da fazla dikkate almadığı Reel Efektif Döviz Kurunu (REDK) yeni ‘gösterge’ olarak ilan etti. Son verilere göre 117.39 seviyesinde olan TÜFE bazlı REDK’nın 120’nin üzerine çıkması, yani TL’nin ‘değerlenmesi’ durumunda önlem alacaklarını söyledi. Alınacak önlemler 120-125 arasında ‘ılımlı’, 125’ten sonra ise ‘sertleşmeye’ başlayacakmış... 130’un üstüne çıkarsa bütün silahlar kullanılacakmış! Artık Merkez Bankası’nın; özellikle ROK uygulamasından sonra; piyasaya girip döviz alması, kurlara doğrudan müdahale etmesi olasılığı düştü. Halkbank’ın halka arzı sonrasında gelecek dövizle ilgili “sorun” da burada. Bu “hızlı” döviz girişi Başkan’ın Pazartesi günkü “sözel” müdahalesinin ilk pratik testi olabilir. Eğer MB bu ‘akım’ karşısında bir önlem almaz ise; kısa süreli olsa da; TL’nin yeniden 1.80’lerin (Başkan’ın söyleminden sonraki yeni ‘taban’ seviyesi) altına indiğini görebiliriz. MB, bu ‘geçici bir oynaklık’ diyerek piyasaları izlemekle yetinir ise ihtiyacı olup da döviz almayı ertelemiş olanlar için ‘akşam pazarı’ olabilir!
Bu haftanın en önemli olayı 14-16 Kasım’daki Halkbank’ın ikincil halka arzı. Böylesi büyük bir halka arz öncesinde İMKB’de kısa süreli bir ‘likidite temin etmeye yönelik’ satışlar görülebilir. Gerek Halkbank’ın halka arzı, gerekse diğer gelişmekte olan ülke piyasalarından ‘ayrışmış’ seyrine devam eden İMKB’de bu hafta içinde sırasıyla 70.750, 69.750 ve ardından da 68.750 seviyelerine kadar geri çekilmeler yaşanabilir.Yoğun bir haftayı geride bıraktık. Hem de ne yoğun... 5 Kasım’da Fitch Türkiye’nin notunu “yatırım yapılabilir” seviyeye yükseltti. 7 Kasım’da Obama ikinci kez ABD başkanı seçildi! Çin Komunist Partisi yeni genel sekreterini seçmek için toplandı.Hem yerel hem de küresel açıdan önemli kararların alındığı bir haftayı geride bıraktık. Bu “kararların” etkilerini önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz. Uzun vadede neler olacağını kestirmek hayli zor ama kısa vadede olanlara ve olacaklara kısaca bir bakalım. Fitch’in not artışı bizim piyasalarımızı olumlu etkilerken özellikle S&P’den yeni bir not artışı beklentisini arttırdı. Fitch’den gelen not artışı sonrası “beklenen” kâr realizasyonunu erteleten unsurların başında bu beklenti geliyor! Obama’nın ne yapacağı, yeni kabinesinde kimlerle çalışacağı önümüzdeki günlerde netleşecek. Ancak Dışişleri “sekreteri” Hillary Clinton ile Hazine “sekreteri” Geithner’ın yeni dönemde olmayacağı konuşuluyor. Bizde “Çuvalcı general” olarak bilinen CIA Başkanı Petraus’un evlilik dışı ilişki nedeniyle istifası da önümüzdeki dönemde ABD’deki yönetim kadrosunda bazı önemli değişiklikler olacağına delalet. Diğer yandan New York Times yazarı analist Thomas Friedman, Pazar günü Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan röportajında “İkinci dönemde Obama’nın gündeminde dünya yok! ABD önümüzdeki 4 yıl boyunca ekonomiyle yatıp, ekonomiyle kalkacak. Bu yüzden Suriye meselesini Türkiye’yi kullanarak çözecek” diyerek önümüzdeki dönemde bizi ve dünyayı nelerin beklediğine dair ipuçları veriyor!Piyasalar, Obama’yı “satışla” karşıladılar. Wall Street ve “beraberindekilerin” umudu Romney’in seçilmesiydi. Bu, daha fazla genişlemeci bir ekonomik politika anlamına gelecekti. Romney seçilseydi özellikle ABD borsalarının bunu “yükseliş ile kutlaması” bekleniyordu. Her ne kadar bu yükseliş kısa soluklu olması ve sonrasında yeni bir satış dalgasının gelmesi kaçınılmaz olsa da Obama seçilince kâr realizasyonu öne çekildi. Geçtiğimiz hafta ABD’de yaşanan düşüşler zatan yaşanacaktı, sadece şekli ve zamanlaması biraz farklı oldu.Bu hafta başında geçtiğimiz hafta yaşanan düşüşlerin bir düzeltmesini göreceğimizi düşünüyorum. ABD seçimi sonrasında Dow Jones Endeksi kritik eşiklerini aşağı yönde kırmış olsa da daha “harbi” olan S&P 500 Endeksi tam da teknik analiz anlamında kritik bir seviye olan 200 günlük Hareketli Ortalaması’ndan (HO) (1.380) kapandı. 200 günlük HO piyasa katılımcıları tarafından boğa/ayı piyasalarının hangisinde olduğumuzu göstermesi açısından dikkatle takip edilen bir endikatör. Bu hafta başında; geçtiğimiz haftanın düşüşlerinin bir kısmının “telafi” edildiğine şahit olacağız. Ancak orta vadede ABD borsalarında başlayan düşüşün süreceğini tahmin ediyorum. 12.827’den haftayı kapatan Dow Jones’un bu hafta başındaki düzeltmeleri sırasında 12.990 (+/- 50 puan) seviyelerine kadar çıkması ihtimaline karşın asıl hedefin bu yıl içinde 12.180 seviyeleri olduğunu öngörebiliriz. Bu haftanın asıl önemli olayı dışarıdan çok içeride. 14-16 Kasım tarihlerinde Halkbank’ın “ikincil halka arzı” yapılacak. Ufuk Korcan’ın haberine göre, 13.80-15.90 fiyat aralığında olması “hedeflenen” bu halka arz, şimdiye kadar yapılan en büyük halka arz olacak. Yüzde 20’si yerel, yüzde 80’i ise yabancı yatırımcılara ayrılacak bu halka arzda 260 milyon hisse (Halkbank’ın yüzde 20.8’i) halka satılacak. Talep gelmesi durumunda 39 milyon ek hisse daha satılabilecek. Fiyatın üst bantta, ayrılan hisselerin de tamamı satılacak olur ise, ÖİB halka arzdan 4.75 milyar TL’lik bir gelir elde edecek!Böylesi büyük bir halka arz öncesinde İMKB’de kısa süreli bir “likidite temin etmeye yönelik” satışlar görülebilir. Ne de olsa rakam büyük, Türklere ayrılan kısım da “küçük” olacak. (Bu arada neden Türk yatırımcılara daha fazla pay ayrılmadığı da ayrı bir tartışma konusu!) Bu durumda yerel yatırımcılar almak istiyorlar ise “yüksek talep bildirmek” zorunda kalabilirler! Böylesi bir durum da özellikle Salı ve Çarşamba günleri İMKB’yi baskı altında tutabilir.Gerek Halkbank’ın halka arzı, gerekse diğer gelişmekte olan ülke piyasalarından “ayrışmış” seyrine devam eden İMKB’de bu hafta içinde sırasıyla 70.750, 69.750 ve ardından da 68.750 seviyelerine (hatırlamanın kolaylığı açısından “750” anahtar seviye olacak) kadar geri çekilmeler yaşanabilir!
Uzun yıllar yüksek enflasyon, yüksek ülke riski ile yaşadıktan sonra ilk kez notumuz “yatırım yapılabilir” seviyeye yükseldi. Fitch; Moody’s’in 1992-94 arasındaki yatırım yapılabilir notundan sonra ilk notumuzu bu seviyeye yükselten ilk kuruluş oldu!Moody’s’in geçtiğimiz hafta olumlu algılanması zor bir değerlendirme notundan sonra bu haberin gelmesi piyasaları oldukça memnun etti. Haziran ayı başından bu yana piyasa katılımcılarının bir çoğu tarafından bu artış “satın alınıyordu.” Benim beklentim sıkça yazdığım ve dile getirdiğim üzere yatırım yapılabilir nota yükseltilmesinden çok görünümün pozitife değiştirilmesi yönündeydi, yanıldım.Piyasalar açıklamanın 8 Kasım’daki toplantı sırasında açıklanacağı yönündeydi. Dün öğlen saatlerinde gelen bu açıklama ile İMKB; 73.313 ile yeni rekorunu kırmayı başardı! Bono bileşikleri de yüzde 6.80 ile 5 Ocak 2011’deki seviyesine kadar geriledi. Bu arada kurlardaki hareket görece olarak daha “itidalli” idi. Dolar/TL kurları 1.7815 seviyelerine kadar sınırlı bir değerlenme görüldü.Şimdi soru bundan sonra bizleri nelerin beklediği.Bir anlamda yeni bir dönem başlıyor denebilir. Ancak bu dönemin meyvelerini çok kısa zamanda vereceğini düşünmemek gerek. Özellikle bu “haber” son 4-5 aydır “satın alınmışken”! 2010 yılında Ekonomist Şevin Ekinci ile birlikte hazırlamış olduğumuz bir çalışmada; notu yatırım yapılabilir seviyeye yükselen 8 gelişmekte olan ülkedeki borsa ve kur gelişmelerine bakmıştık. İlk hafta borsalar ortalama yüzde 5 yükselirken, bir ay sonrasındaki yükseliş yüzde 2’ye gerilemiş. Sonraki dönemde de küresel piyasalarla uyumlu hale gelmişler. Kurlardaki hareket daha sınırlı olmuş. Zira bizde de olduğu gibi bu haber o ülkelerde de çok daha önceden satın alınmış. Reel ekonomiye etki ise daha kademeli ancak “kalıcı” oluyor. Bu arada Türkiye’nin bir süreden beri “yatırım yapılabilir” ülke olarak “fiyatlanmakta” olduğunu da atlamamak gerek. “Kredi risk primi” (CDS) piyasasına bakıldığında 5 yıllık “sigorta primi” yıl başında 289 baz puan iken Ekim başında 160 baz puana gerilemiş, dün de bu piyasada önceki güne göre 8 baz puan düşerek yeniden 160 baz puana gerilemiş durumda. En düşük seviyenin dünkü haberden çok önce 14 Eylül’de 139 baz puana gerilediğinde görülmüş. CDS piyasası bir anlamda Türk bankalarının yurt dışındaki borçlanmada ödedikleri “risk primini” göstermesi açısından önemli!Önümüzdeki dönemde bu “risk primlerinin” hızla olmasa da kademeli olarak gerilediğini göreceğiz. Türk finans sektörü çok daha ucuza borçlanamasa da daha uzun vadeli kaynak temin etme şansı artacaktır. Bu aynı zamanda Türk reel sektörünün de daha uzun finansman imkânına ulaşabilmesi ve faizlerinin de kademeli olarak düşmesine yardımcı olacaktır.Fon temininin kolaylaşması, kurlar üzerinde bir baskı yaratabilecek. TL’nin değerlenmesi, ekonominin büyümesi beraberinde cari açık sorununu da yeniden gündeme getirebilir ki buradan sonra Merkez Bankası’na ve ekonomi yönetimine daha fazla iş düşecek.Bu arada faizlerin de kademeli olarak gerilemesi, hatta bu son haberle Merkez Bankası’nın da gerek faiz bandını daraltma, gerekse kademeli faiz indirimlerini (enflasyonun izin verdiği ölçüde) öne çekme ihtimali artacaktır. Böylesi bir hamle doğal olarak bankaların mevduat ve kredi faizlerini indirmelerine olanak yaratacak.Tüm bunlar yine de birkaç hafta ya da ay içinde olmayacak, zamanla ortaya çıkabilecek. Her ne vadede olursa olsun dünkü haber hepimiz için oldukça iyi bir haber.
Piyasalar açısından bu yılın en kritik haftasına geldik. ABD’de başkanlık seçimlerinin sonuçları tüm dünya tarafından merakla beklenirken Perşembe günü Fitch’in İstanbul’daki semineri de özellikle bizim piyasalar tarafından yakından izlenecek. Malum toplantı öncesinde bir not artışı olup olmayacağı kısa vadede piyasaların seyrini belirleyecek.Bu yılın belki de en heyacanlı haftasına giriyoruz. “İki buçuk” önemli olay haftaya damgasını vuracak. İkisi kısa vadede çok önemli. İlki Salı günkü ABD’deki başkanlık seçimi, ikincisi ise Perşembe günkü Fitch’in düzenleyeceği toplantı. “Buçuk” olanı ise kısa vadede değil ama orta-uzun vadede önemli olacak Çin’deki yeni parti genel sekreteri (=Başbakan) seçimi. Dünya neredeyse son 3-4 aydır yeni ABD başkanının kim olacağını bekliyor. “Büyük abiyi” kimin yöneteceği belirlenecek! ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) tutun, Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) hatta Çin’e kadar sanki herkes Obama’nın yeniden seçilmesini istiyor gibi... Sandy Kasırgası krizini “iyi yöneten” Obama’ya son dakikada 2 iyi haber daha geldi. İlki 125 bin kişi artması beklenen “tarım dışı istihdamın” 171 bin kişi artmasıydı. Diğeri de varili 85 doların altına gerileyen ABD ham petrol fiyatlarıydı (Brent 106 doların altına indi). Sıradan Amerikalı için seçim öncesinde düşen petrol fiyatları Obama’ya “sempatiyi” artırabilir. Zira 2 aday arasındaki yarışta Obama burun farkıyla önde görünüyor. Reuters/Ipsos’un geçtiğimiz Cumartesi günü açıkladığı son ankete göre seçmenlerin yüzde 47’si Obama’yı, yüzde 46’sı da Romney’i destekliyormuş! Bu arada düşen petrol fiyatları petrol şirketlerinin hisselerini olumsuz etkilerken, Sandy nedeniyle son çeyrek kâr rakamlarının olumsuz etkileneceği kanısı Dow Jones Endeksi’ni Cuma kapanışında yüzde 1.05 geriletmiş. Dow Jones’ta düşen hisselerin yükselenlere oranı 7’ye 3 imiş. Seçimler öncesinde sert biri düşüş olması için çok da uzun bir zaman kalmadığından ABD borsalarının son günlerdeki performansı seçimler üzerinde çok da fazla etkili olmayabilir. Romney seçilirse...Seçim sonuçları bir yana teknik olarak bakıldığında bu hafta ABD endeksleri; özellikle de Dow Jones Endeksi için kritik bir hafta! Bizim bayram tatilinde olduğumuz hafta 50 günlük Hareketli Ortalama’nın (HO) altına inen Dow Jones Endeksi neredeyse 1 yıl önceden (4 Ekim 2011) gelen yükseliş trendini “korumaya çalışıyor”! Adeta endeksler de Obama’nın yanında... Ancak bu hafta seçim sonuçları bence ne olursa olsun bu trendin en azından bir kez olsun aşağı yönde kırıldığına tanık olacağız. Obama seçilecek olur ise bu ihtimal daha da artacaktır, zira piyasalar kendi dinamikleri doğrultusunda hareket edeceklerdir. Her ne kadar Obama gelirse Fed “bedava para paketlerine” devam edeceği teyit edilecek olsa da bu paketlerin ne kadar işe yaradığı; hele ki III.BPP’nin; gitiikçe daha fazla sorgulanır olacak. Romney gelir ise Wall Street ilk başta buna sevinebilir, ancak kısa bir süre sonra; özellikle de başkan yardımcısı Paul Ryan’ın muhtemel politikalarını düşününce “artık Fed olmayacak mı? diye sorgulamaya başlayınca trend daha da büyük bir tehdit altına girecektir. Eğer trend kırılacak olur ise bugünlerde 12.085’ten geçen 200 günlük HO bir sonraki destek olarak piyasaların karşısına çıkacak. Bu seviyenin kırılması durumunda ABD borsalarındaki satışlar daha da hızlanabilir. Bir başka deyişle yeni başkan kim olursa olsun ABD borsalarındaki düzeltme trendi; fasılalarla da olsa; devam edecek görünüyor.İMKB’de yeni rekorlar görülecek mi?Gelelim haftanın ikinci önemli olayına... Perşembe günü derecelendirme kuruluşu Fitch’in bir konferansı var İstanbul’da. Piyasa katılımcılarının çoğunun beklentisi bu toplantıda; ya da öncesinde; Türkiye’nin notunun “yatırım yapılabilir” seviyeye çıkartılacağı yönünde. Benim böyle bir beklentim olmadığını en başından beri yazdım, söyledim. Belki bir görünüm değişikliği olabilecek; ki son günlerde piyasa katılımcılarının bir çoğu bu çizgiye çikilmeye başladı. En azından “ben demiştim” diyebilmek, ya da yatırım yapılabilir seviye gelmezse çok da fazla hayal kırıklığına uğramamak için. Cumartesi günkü VATAN’ın manşeti de “yatırım yapılabilir” notunun gelmeyebileceğini söylüyordu bir anlamda. Ufuk Korcan imzalı haberde; Fitch’in paneldeki konuşmacılara gelebilecek muhtemel soruları ilettiği bir e-mail’den söz ediliyor. Haberde “Fitch’in konuşmacılara gönderdiği “Toplantıda karşılaşılabilecek muhtemel sorular” başlıklı e-mail’de “Türkiye, yatırım yapılabilir kredi notuyla değerlendirilmeli mi?” sorusu yer alıyor. Böyle bir soru konuşmalar bittikten sonra geleceği varsayımıyle “acaba not artışı gelmiyor mu?” diye bir düşünce uyanıyor. Notumuz “yatırım yapılabilir” seviyeye yükselirse yeni rekor gelir mi sorusu son zamanlarda sıkça sorulur oldu. Geçtiğimiz haftanın son gününde İMKB için 4.15 dolar seviyesinin önemli bir hedef/direnç olduğuna değinmiştim. Notumuz artarsa bu seviyeye (1.79 dolar/TL kurunda 74.285 ediyor) çıkılabilir. Yok eğer böylesi bir not artışı gelmez ve “görünüm” artışı ile yetinilr ise kısa vadede ABD borsalarındaki muhtemel düzeltme ile birleşen bir “hayal kırıklığı” bizi daha aşağılara çekebilir. Bu durumda 1 Kasım’da görülen 72.940 seviyesini zirve kabul ettiğimiz takdirde 68.500’lere kadar devam edebilecek bir “düzeltmeden” söz etmek mümkün olacak! Yeni zirve gelecek olur ise bu düzeltme seviyesi muhakkak ki değişecektir.Gelelim “buçuk” olaya... Çin’den hafta sonu 55.5 olarak gelen resmi “Satınalma Yöneticileri Endeksi” (PMI) verisi Çin’deki toparlanmanın ipuçlarını veriyor. Yeni “Başbakanın” seçilmesi ile teşvik paketlerinin de açılması beklendiğinden “doğudan” iyimser bir hava esebilecek. Ancak bu “ılımın rüzgarın” uzun soluklu olma ihtimaline karşın temkinli olmakta fayda var.Kritik haftanın “iki önemli olayı”, şimdilik kaydıyla “buçuktan” daha heyecanlı ve de kritik!
Tüm borsaları galebe çaldı İMKB. Yıl başından bu yana en çok kazandıran borsalardan biri, yılın ikinci yarısının getiride dünya şampiyonu. Fed ve ECB’nin (Avrupa Merkez Bankası) III. Bedava Para Paketleri’nin beklentileri ile başlayan, paketlerin açıklanmasıyla devam eden küresel likidite bolluğuna bir de “Türkiye’nin yatırım yapılabilir nota yükseleceği” beklentisi eklenince İMKB’nin rakibi kalmadı! Piyasa 8 Kasım’da Fitch’in İstanbul’da yapacağı toplantıya kilitlenmiş durumda. Bu tarihe kadar herkes; dün 72.940 ile güniçi tarihi rekorunu kıran; İMKB’nin yeni rekorlar kırmasını bekliyor.Bu beklentinin ardında İMKB’nin geçtiğimiz Ekim ayında dolar bazında gördüğü 5.10 dolar seviyesine yeniden çıkılacağı tahmini var! Bu konuya devam etmeden önce; tarihe not düşmek ba’abından; bu yıl içinde herhangi bir derecelendirme şirketinden bir not artışı beklemediğimi belirtmek istiyorum. Belki 8 Kasım; veya bir kaç gün öncesinden; Fitch’den “görünümün pozitife” yükseltildiği haberi gelebilir. Görünüm artışı tek başına beklentileri karşılamayacaktır. Yine de “not arttırımı havucunu” ileriye taşıyacağından ilk baştaki olumsuz hava çok da uzun sürmeyebilir. Hatta bu durum bazı piyasa katılımcılarının hoşuna bile gidebilir. Hem görece olarak daha düşük fiyattan alamadıkları bazı hisseleri alabilirler, hem de ileride “kullanabilecekleri bir mazeretleri” olacak. Dönelim asıl sorumuza... Hem 2007 hem de 2011 yıllarının Ekim aylarında 5.10 dolar ile iki kez zirve görülmüş. (not: Ekim ayına dikkat, her iki zirve sonrasında Kasım aylarında önemli düzeltmeler yaşanmış!) İMKB 100’ün dünkü 72.552’deki kapanış seviyesi 4.05 dolara karşı geliyor. Bu seviyeden 5.10 dolara bakıldığında daha gidilecek çok yol var gibi görünüyor! Bana göre bu seviyeye ulaşılmadan önce 4.15 dolar seviyesi önemli bir direnç olacaktır. Olaya endeks tarafından bakıldığında dünkü “rekor kapanış” itibariyle (72.552) yukarıdaki seviyenin görülebilmesi için dolar/TL kurlarının 1.7475 seviyelerine gerilemesi yeterli. Olabilir mi? Olanaksız değil. Hele ki bono bileşik faiz seviyesi yüzde 7’nin altını test etmiş, dolar/TL kurları 1.79’un altına gerilemişken... Ancak olaya dolar/TL kurları tarafından bakıldığında; kurların teknik analizi de 1.7850 seviyesinin önemli bir “destek” olduğunu söylüyor. Bu seviyenin korunacağını “varsayarsak” da bu sefer İMKB 100 Endeksi’nin 74.075 seviyesine kadar “yükselmesi” 4.15 dolar seviyesinin test edilmesi için yeterli olacaktır!5.10 dolar seviyesine ulaşılabilmesi ancak 4.15 seviyesinin özellikle “haftalık” bazda üzerine “kalıcı” olarak geçilebilir ise mümkün görünüyor. Bu arada Kasım ayına dair hatırda bulunması gereken bir kaç noktayı daha belirtmekte fayda var. Malumunuz önümüzdeki hafta Salı günü ABD Başkanlık seçimi, 8 Kasım’da (Fitch’den gayrı) Çin’de yeni parti sekreteri (=Başbakan) seçimi var. Çin değilse bile ABD seçim riskini almak istemeyenlerin bugün ve önümüzdeki haftanın ilk iki gününde pozisyonlarını azaltmayı tercih edebilirler. İMKB’nin dünkü hareketlerine bakıldığında; (bugün sonunda takaslar açıklandığında daha net olarak görülebilecek!) bazı “lider” kağıtlarda pozisyon değişimleri gözleniyor! Son bir hatırlatma daha... Not arttırımı v.b. sebeplerle yükselen İMKB’nin büyük pozisyon taşıyan “ağır topları” borsalar yükselirken büyük miktarda satış yapabilirler, düşerken değil! Bunların hepsini dikkate alarak haftayı kapatıp, ABD seçimlerini beklemekte fayda var!
Dün Cumhuriyetimizin 89. yıldönümüydü. Coşkuyla kutlanması gereken bu gün bir yandan Ankara’daki görüntüler, diğer yandan da 50. gününe yaklaşan açlık grevleriyle gölgelendi. Her zaman olmasını arzuladığımız ulusla barışa bugünlerde daha da bir ihtiyaç duyar hale geldik. Halkın Cumhuriyet Bayramı’nın bu denli sertlikle yasaklanmasını anlamak mümkün değil! Gönüllerde kopan bir fırtınaydı... Suriye’deki kurban bayramı ateşkesi saatlerle sınırlı kalırken, çatışmalar tüm hızıyla sürüyor. Bir fırtına da güneyde...ABD’de Sandy fırtınası finans dünyasının “kâbesi” New York’a yaklaşıyor. Hayatı ciddi boyutta etkileyecek, New York’ta yaşayanların tedbir almalarını gerektirecek kadar etkili bir fırtına bekleniyor. NY Borsası dün işleme kapatıldı. 1985’teki Gloria fırtınasından sonra ilk kez doğal felaket sebebiyle işlemlere ara veriliyormuş. Bu zoraki tatilin bugün de devam etme ihtimali var. Finans piyasaları için bir anlamda “rehbersiz” kalmak gibi bir durum bu. Tam da başkanlık seçimleri öncesinde, risk almak istemeyenlerin sürelerini kısaltan bir durum ortaya çıktı. Malumunuz haftaya Salı günü yani 6 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimi. Bazı anketler Obama’yı bazıları ise Romney’i önde gösteriyor. Adaylardan birisinin “burun farkıyla” kazanma ihtimalinin ortaya çıkması piyasaları riskten uzaklaştırıyor. Bu arada bizim tatilde olduğumuz sırada Troyka’nın (ECB, AB ve IMF) Yunanistan hakkındaki raporunu tamamladığı ve bu raporda Yunanistan’ın aşırı borç yükünün azaltılması için yeni bir “saç traşına borçlarının silinmesine” ihtiyaç olacağı yer alıyormuş. (Ekim 2011’deki ikinci “saç traşından “ sonra, üçüncüsü için 18 ay ömür biçmiştim, halen daha 6 ay var ve 3.sü ufukta göründü!) Alman Maliye Bakanı Scheuble böyle bir ihtimal olmadığını söylese de AB’nin üçüncü bir borç yapılandırması yapmadan Yunanistan “belâsından” kurtulma olasılığı neredeyse yok. İster komşuyu euroda tutsunlar, ister atsınlar! AB’deki fikir ayrılığının devam ediyor olması; doğal olarak; İspanyol ve İtalyan bono faizlerini olumsuz etkiliyor. Dün ABD’de açıklanan tüketici harcama verileri beklentilerden iyi gelmesi de bu durumu kısa vadede değiştirebilecek gibi görünmüyor. Batı’nın önde gelen borsa endeksleri; S&P, FTSE, Dow Jones ve DAX; geçtiğimiz haftadan bu yana teknik analiz açısından kritik eşiklerden biri kabul edilen 50 günlük hareketli ortalamalarının altında işlem görmeye devam ediyorlar. Bizler; yazının başında belirttiğim sebeplerle çok da huzurlu geçmeyen; uzun bir tatildeyken dışarıda emtia cephesinden tutun, hisse senetlerine kadar varlık piyasaları yatay/aşağı yönlü bir seyir izledi. Bu seyir Sandy fırtınasının olası “yan etkileri” ve AB’nin Troyka raporunun açıklanmasıyla bu hafta da sürecektir. Yurt içindeki piyasalar bu fırtınalara da dayanmaya çalışacaklardır. Kısa haftada piyasalar açısından euro/dolar paritesinde 1.2835 ve altında da 1.690 seviyesi öncü göstergeler ve bir anlamda da “destek seviyeleri” olacak. Bu seviyelerin altına inilmiş ise yurt dışındaki bozulma şiddetlenebilir. Fırtınaların bize de “serpintileri” gelecektir!
Geçmiş bayram tatillerinde, yurtdışında yaşanan çalkantı bizim piyasalarda hissedilememişti. Yine dışarıda göstergeler bozulmaya başladı ve Kurban Bayramı tatili kapıda. Eğer dış borsalarda düşüşler hızlanırsa İMKB’nin pozitif ayrışmayı bayram sonrasında da devam ettirmesi olasılığı azalıyor.Uzun dini tatiller son 4-5 yılda enteresan zamanlara denk geldi. Krizin ‘pençesindeki’ küresel piyasaların tökezlediği zamanlarda biz uzun tatiller yapıyorduk. Yurtdışında düşüşler yaşanırken, bizim piyasalarımız tatil nedeniyle işlemlere kapalı olduğundan dışarıdan gelen olumsuz havadan etkilenmiyor, yaşanan olumsuz havayı neredeyse hissetmiyor, dışarısı yatıştığında da kaldığı yerden yoluna devam ediyordu.Bu bayram da aynı şey olacak mı? ABD borsaları geçtiğimiz haftayı kötü kapattı. 3 önemli endeksten NASDAQ özellikle Google ve Apple hisselerinde yaşanan sert düşüşler nedeniyle Perşembe günü, diğer ikisi; Dow Jones ve S&P 500 endeksleri de Cuma günü 50 günlük Hareketli Ortalamaları’nın (HO) altında kapandılar. Bu haftanın ilk iki gününde teknik olarak önemli olan 50 günlük HO’nun üzerine çıkamazlarsa; ki NASDAQ için hayli zor görünüyor ve dolayısıyla diğerleri için de hayat zor olacaktır; ABD piyasalarındaki satışlar sürecektir.Haziran ayından bu yana MSCI gelişmekte olan ülke endeksinin çok üzerinde performans gösteren, ABD endekslerini de performans bazında geçip, bu yılın en yüksek getiri sağlayan borsası olmaya aday İMKB’nin bu satışlardan “bağışık” kalması mümkün olabilecek mi?Bir başka deyişle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla birleşen ve 3.5 günlük bir “tatile” girecek olan finansal piyasalarımız bu performanslarını sürdürebilecek mi?Kur ve bono tarafında bir sorun görünmüyor. Her ne kadar gösterge bono faizleri; yüzde 7.26 ile Eylül ayındaki 7.15 bileşik seviyesinden sonraki en düşük seviyesine inse de bono cephesinde bir satış ihtimali az. Bir yandan Türk banka ve şirketlerinin yurtdışında ihraç ettikleri (döviz cinsinden) eurobondlara gelen talebe ve diğer yandan da bono yatırımcılarının uzun vadeli yatırımcı olmalarına baktığımızda tatil süreci onları etkilemeyecektir.Ancak bonolara göre çok daha iyi, diğer dünya borsalarına göre ise çok çok daha iyi performans göstermiş İMKB’nin yurtdışındaki sert düşüşlere ne kadar direnebileceği merak konusu. ABD’deki düşüşlerin temelinde; şirketlerin açıkladıkları bilançolardaki “gelir rakamlarının beklentileri” karşılamaması yatıyor. Dikkatinizi çekerim “kâr rakamları” değil. Tek seferlik maliyet azaltma, varlık satma gibi yollarla kâr beklentilerini üç aşağı-beş yukarı tuttursalar da satış rakamlarındaki düşüşler kârların sürdürülebilirliğini de sorgulatıyor!Bilançolarını açıklamış 116 şirketin yüzde 58’i satış beklentilerini karşılayamamış. Bunların en başında da “yıldız” şirketlerden biri olan Google geliyor. Google’ın Perşembe günü “hatalı (!)” olarak normal zamandan 4 saat önce açıklanan bilanço rakamları sonrasında yüzde 10 düşmesi ve işlemlerin durdurulmasına rağmen Cuma günü de düşüşe devam etmesi, iPhone 5’i halen daha kuyrukla satan Apple’ın da bunu takip ediyor olması ABD başta olmak üzere yurtdışında moralleri bozuyor! Dow Jones Endeksi’nin 50 günlük HO’sı 13.352’den geçerken kapanış 13.343’ten gerçekleşti. S&P için 50 günlük HO 1.433’teydi ve kapanış hemen tam da bu seviyeden gerçekleşti. Bilançolar “beklentilerden kötü” gelmeye devam edecek olur ise; ki bence bu ihtimal yükseldi; hafta başında 50 günlük HO seviyeleri korunmaya çalışılsa da haftanın ortasından itibaren satışlar devam edeceğe benziyor. 1.3045’in altında kapatan euro ve 1.733 dolar/ons’un altında kapatan altın da bu fikri büyük ölçüde destekliyor.Tüm bunlara bakıldığında cari seviyelerini “büyük çabalarla” korumaya çalışan İMKB’nin pozitif ayrışmayı bayram sonrasında da devam ettirmesi olasılığı azalıyor. İşin bir de “tatil riskini” almak istemeyenler boyutu olacaktır. 3.5 günlük tatil; araya bir de hafta sonu girdiğinde; çok da kısa bir süre değil!‘İtalya tehlikeyi atlatmış değil’İtalyan Ekonomi Bakanı Vittorio Grilli, ülkesinin ekonomik krizinin zirve yaptığı süreci geride bırakmayı başardığını ancak, bunun ‘tehlikenin atlatıldığı’ anlamına gelmediğini söyledi. Grilli, İtalya Başbakanı Mario Monti tarafından uygulamaya konan zorlu reformlardan geri adım atılmaması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Grilli, “Doğru yolu seçmiş olmamız, piyasaların bize kredi vermesini sağladı. Kemer sıkma planını ve yaptığımız fedakarlıkları takdir eden piyasalar, bu yoldan vazgeçmememizi talep ediyor” diye konuştu. İtalyan ve Alman devlet tahvilleri arasındaki getiri farkı Temmuz’da 540 baz puanıyken, geçtiğimiz günlerde yaklaşık 320 baz puana kadar geriledi. Grilli’ye göre hedef, bunu 200 puana çekmek.Alman DAX Endeksi’ne dikkat!Ola ki İMKB ayrışmasını koruyacak olur ise 71.875 seviyesi ilk hedef olacak. Ancak geçtiğimiz haftayı 70.774’ten kapatan İMKB yurtdışına “ayak uyduracak” olur ise bu durumda satışların hafta içinde 68.900 seviyesine kadar sürmesi olasılığı artacaktır.İMKB için bu haftanın indikatörü Alman DAX Endeksi olacak! 7.280 seviyesi önemli! Bu seviyenin aşağı kırılması durumunda 7.210 seviyesi (50 günlük HO) önemli bir destek olacaktır. Bu seviye de kırılacak olur ise İMKB’nin tek başına “direnmek” için her geçen gün daha fazla güç harcaması gerekecek.Eğer ki bu gücü kendinde bulacak olur ise; İMKB bu bayram tatilinden de çok fazla yara almadan çıkabilecek! Önümüzdeki haftanın 4 günü çok da “güçlü” durabilecek.