Bombanın fitilini “Bonus Sistemi” ateşledi!

24 Eylül 2008

Amerikan rüyasının modern zamanlardaki karşılığı yöneticilerin, kazandırdıkları kârdan aldıkları ikramiyeler, bedava yada indirimli alacakları hisse senetlerinden oluşan “bonus paketleri” olsa gerek.. Profesyoneller için “şeker sepeti” ya da önlerine konan “havuçtu” bu paketler. Ne kadar çok kâr, o kadar çok bonus! Yıl sonunda hesaplanan toplam kârın belli bir yüzdesi (hatta kâr arttıkça artan yüzdelerle) verilen yıl sonu bonusları, profesyonellerin altından kalkılamayacak büyük riskleri almalarına yol açtı. Yol açtı demekten çok, teşvik etti, hatta tahrik etti demek daha doğru olacaktır. “Kâr” tanımı da önemliydi. Yıl içinde realize edilen kârlarla yıl sonundaki pozisyonların, piyasa fiyatlarından değerlenmesiyle (mark-to-market) bulunan realize edilmemiş kârların toplamı olarak hesaplanıyordu. Şimdi piyasaların başına dert olan “fiyat dahi bulamama” durumu, işler yolundayken hiç de sorun olmuyordu. Amerika’daki birçok kurumun yıl sonu kapanışı olan Kasım ayı ya da Aralık ayında piyasaların genellikle yüksek ya da yatay seyretmesinin ardında hep bu kâr hesaplama ve bunun doğal türevi olan bonus sistemi yatıyordu.Alınan uzun vadeli riskler, subprime kredilere dayalı menkul kıymetler, büyük riskler içeriyormuş... Ne gam! Yaratılan sentetik finansal ürünler, türev ürünler ya da yapılandırılmış ürünler, işler ters giderse şirketleri bile batırabilirmiş... Kimin umurunda! Nasılsa piyasalar hep yukarı gidiyor! Ne türevler patlar, ne de subprime kredilere dayalı “süpersentetik” menkul kıymetleri patlar! Biz alacağımız yıl sonu bonuslarına bakalım denince “ölçüsüz, kontrolsüz” riskler fütursuzca alındı. İşin ilginci, alınan riskler hep ileriye “ötelendi”. Yeter ki yıl sonlarında alınan bonuslara bir şey olmasın. Bonuslar peşin alındı, riskler vadeye yayıldı! Tıpkı “’gelecek de bir gün gelecek” diyen sigorta reklâmındaki “vade de bir gün geldi” ve iskambil kuleler birbiri ardına devrildi. Lehman’ın işini kaybeden yatırım bankacılarının eşyalarını koymakta zorlandıkları Ferrari’ler, Porsche’ler hiç dikkatinizi çekti mi? Televizyonlarda yayınlanan bu görüntülerden daha iyi durumu bu denli net anlatan bir görüntü yok. Şirket iflâs etti bugünlere kadar “şişman bonusları” cebe indirmiş olan yöneticiler değil! Hatta batmakta olan ya da “kovulan” üst düzey yöneticiler bile “altın paraşüt” adı altında yüz milyon dolarlara varan “veda paketleriyle” ayrıldılar. Neden? Peşin anlaşılmış bonus paketleri yüzünden. (Bu veda paketlerinin şişkinliğinde yumuşak karnı olan bazı şirketlerin, bu zaaflarının ortaya dökülmemesi için ayrılanlara bir “sus payı” ödemeleri de bir etken olsa gerek!)Artık asr-ı saadet sona erdi!1.5 trilyon dolara ulaşacak (700 milyara onay bir türlü çıkmadığından şimdilik 800’de kalan) kurtarma paketleri, batan ya da batmanın eşiğinden satınalınma ya da birleşme yoluyla kurtulan finansal kurumlardaki “bonus sistemi” çok ciddi bir revizyona tabii olacaktır. Resmi düzenlemeler bir yana, batış ya da birleşmelerle bir çok bankacı ya da finans çalışanı işlerini kaybedecek, ya da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Kim ki “daha az bonusa” razı olacak ya o işini koruyacak ya da daha kolay iş bulacak. Son yıllarda en çok kazanan ve en rahat yaşayan yatırım bankacıları önümüzdeki dönemde daha dikkatli olmak zorundalar. Yoksa ya FBI, ya SEC ya da FED artık sistemi daha sıkı kontrol edecek. Hakettiklerinden “hızlı” gelen (bana Hollywood yıldızları ve futbolcular için de geçerliymiş gibi geliyor bu durum) kazançları bir daha kolay kolay bulamayacaklar. Zira kredi büyümesi sayesinde elde edilen bu fayda, kredi büyümesi durunca tarih oldu.

Devamını Oku

Amerika’da bankacılık tatil edilsin!

22 Eylül 2008

Amerika’nın diplomatik misyonları benim yazılarımı okur mu bilemiyorum ama başlıktaki ciddi bir öneri. Bu önerim ABD Hazine Bakanı Henry Paulson’a ve FED Başkanı Ben Bernanke’ye iletirlerse hem ABD, hem de dünya finansal sistemi daha rahat nefes alacak.İlk bakışta garip bir öneri gibi gelebilir. Bear Stearns’le başlayan hafta sonu mesaisi önceki hafta AIG’nin kurtarılması, Lehman Brothers’ın batışı, Merrill Lynch’in Bank of America tarafından alınması ve son olarakta geçtiğimiz hafta sonu Morgan Stanley ve Goldman Sachs’ı ticari banka haline getirilmesiyle sürdü. Önemli adımların hepsi hafta sonlarında atıldı. Madem Amerikalı yetkililer ve FED hafta sonu tatillerinde “daha verimli ve daha cesur” çalışıyorlar, neden daha uzun bir tatil kararı alıp, piyasaları bir düzene sokmuyorlar?Hem panik nedeniyle yaşanan “sürpriz servet transferlerinin” önüne geçilmiş olur, hem de sistemik risklerin azaltılması için “doğru ve radikal” adımlar atılabilir. Borsalar tatil ediliyor, bankalar neden tatil edilemesin? Tarihte bunun bir çok örneği yaşanmış durumda.Amerika’daki bankacılık sisteminin büyüklüğü, bir haftalık yada iki haftlık tatili ‘kabul edilebilir’ kılıyor. Sistem açık kaldığı hergün yeni tehdi ve tehlikeler üretiyor! Her ne kadar son açıklanan paket “tatil ihtiyacını” azaltsa da paketin içeriğinin netleşmemesi, etkisini azaltıyor. Alın size bankacılığın tatil edilmesi için bir neden daha. İyi hazırlanmamış, alevleri kontrol altına almak için açıklanmış olan paketler, içeriği netleşene kadar, yangının yeniden kontrolden çıkmasına yol açabiliyor. Son pakete kadar da böyle olmadı mı?Açıklanan her paket, akaryakıt yangınına suyla müdahale etmek gibi bir şeydi. Hiç bir işe yaramadı. Yangın neredeyse aynı hızla sürdü. İşin kötüsü, basınçlı suyun etkisiyle “yayıldı” üstelik.Daha fazla hata yapılmadan, açığı, gediği iyice kapatılmış, üzerinde uzun uzadıya düşünülmüş dört başı mağmur bir paket hazırlanmış olsaydı, bugüne kadar ortaya çıkan zararlar, hem ABD, hemde dünyanın geri kalanı için çok daha az olacaktı.ABD’li yetkililerin anlaşılan dört dörtlük olmasa da en azından yangını kontrol altına alabilecek böylesi bir paket için zamana ihtiyaçları var ve anlaşılan “hafta sonları” bunun için yeterli olmuyor.Gelin, bu öneriye kulak verin ve bankacılığı tatil edin. Bir haftayla başlayın, gerekirse iki haftaya da çıkarırsınız...Yeter ki işe yarayacak ayakları yere basan açığı, gediği iyi hesaplanmış bir planla ortaya çıkılsın!

Devamını Oku

700 milyar dolar yeter mi? Ya da ahlaki çöküntü önlenir mi?

21 Eylül 2008

Pazar günü ABD Hazine Bakanı Paulson, açıklanan kurtarma paketinin kibar adıyla Restructuring Finance Corp’un (RFC-Finansman Yeniden Yapılandırma Şirketi yani batıkları çözümleyecek “finansal çöplük” şirketi) vergi ödeyenleri kurtarmak için kurulacağını açıkladı. (Yaman çelişki buna denir!) Paulson’un diğer bir açıklaması da krizden etkilenen diğer gelişmiş ülkelerin de benzer uygulamaları takip etmesi için davet ettikleri ve bazılarının da bunu takip edecekleriydi. (Gereksiz bir çaba!)Perşembe akşamı açıklanan, piyasaları “ipten alan” RFC çözümü, piyasaları “normallerine” (yani bir önceki zirvelerine-nasıl “normal” ise) götürecek mi? Cuma günkü haber, piyasalarda tarihi artış oranlarının yaşanmasına yol açabilecek kadar iyi bir haber miydi?Piyasalarda “kalp krizlerine” yol açabilecek “sürpriz haberlerin önünü alacağı kadar” iyiydi! Ancak ‘krizin dibine mi?’ gelindi sorusunun cevabı, bence hayır! Neden derseniz herhangi bir ülkenin ekonomisi sadece finans sektöründen ibaret değil. ABD’de finans sektörü şimdilik dibi görse de (ki bence halen daha yolu var), bunun reel sektöre etkileri henüz daha görülmedi. Borsalardaki sert düşüşlerin sonuna gelinmiş olabilir...Ama düşüşlerin sonuna gelindi demek için henüz erken! Düşüş eğimleri daha yumuşak olacak. ***Fannie ve Freddie ‘kardeşlerin’ portföyleri 5.4 trilyon dolar. 700 milyar dolar bunun neredeyse sekizde biri! Açıklanan kurtarma paketlerinin 800 milyar dolar civarında olduğunu düşünürsek, şimdiye kadarki 1.5 trilyon (dolarda trilyonları konuşur olduk. TL değil, dolardan söze ediyoruz) dolarlık rakam bile yetmeyebilir. Zira RFC’de sorunlu kredilerin 1 dolarını, yarı fiyattan alacağı açıklanıyor. Sadece kardeşler için gereken 2.7 trilyon dolar. Şimdiye kadar yapılan ve Kongre’den geçtikten sonra (geçecektir, hiç bir senatörün itiraz edebileceğini sanmıyorum) harcanacaklar teorik olarak ‘kardeşlere’ bile yetmiyor!Gamsızlık onlarda “paketin” bir parçası. Devlet garantisi var. Bundan sonraki asıl sorun “Nasılsa herkes kurtarılıyor, şimdilik ben de batayım, ya da batarmış gibi yapayım, beni de kurtarırlar nasılsa” diye düşünenlerin sayısının artması.Bunlar finansal sistemde yaratacakları “ahlaki çöküntü” sorununun daha da büyümesine yol açacaktır. Fatura daha da “kabaracaktır”. ABD Hükümeti’nin bu kadar bol keseden “sosyalist bir politika” izlercesine ‘kurtarma paketleri’ açıklaması (ki RFC’ye kadar hiç biri bir işe yaramadı, bu da zar zor bir fayda sağlayacaktır) ahlâki erozyonu körükler nitelikte.***Piyasalara gelince kısa vadede ‘taşıma suyu’nda desteğiyle toparlanma yaşanıyor. Ama bugün, ama yarın (ki bence hayli zor) son yaşanan “açgözlü” yükselişin sonuna gelinecek ve yeni diplere doğru yavaş da olsa bir hareket göreceğiz. Son günlerdeki “elle gelen coşku” Dow Jones’u 11.700 veya 12.100’den birine taşıyabilir. Ancak sonrasında önce 10 bin ardından da 9.660 resmin içine girecektir.O güne kadar “coşkunun” keyfini sürün!

Devamını Oku

Kalıcı çözüme doğru-RTC

19 Eylül 2008

Dün ABD’nin borsaları adeta “ipten” alan, “sorunlu varlıkları” kapsayacak yeni bir formül üzerinde çalıştığı konuşulmaya başlandı. Çözüm 1980’lerdeki tasarruf ve kredi krizi sırasında kurulan “Resolution Trust Company (RTC)-‘Çözümleme Şirketi’nin bir benzeri. Bankaların ve finansal kurumların bilançolarının aktifinde yer alan “Tahsili Gecikmiş Alacaklar (TGA)-Non Performing Loan (NPL)”ler belirlenen bir değer üzerinden kurulacak bu şirkete devrediliyor. Devre esas olacak “fiyat” genellikle müzakereler sonucunda belirleniyor ki genellikle devreden kurumu koruyacak seviyede olur.Sermayesine gelince, büyük oranda devlet tarafından konulacaktır. Yine de sistem içindeki sorunlu olan ya da olmayan tüm taraflar, ama az ama çok bir sermaye katkısında bulunacaktır.RTC veya benzerleri daha önceleri Amerika’da 1933, 1985 ve 1990’da kurulmuş. Bu emlak balonu ve arkasından gelen “çöküş” görüldüğü gibi yeni değil. Ama nedense hep olur. Aslında benzer bir yapı 2001 krizi sonrasında bizde de TMSF nezdinde de fiili olarak oluşturulmuştu. TMSF, çözümlemelerin bir kısmını kendi yaptı, bir kısmını da “varlık satışları” yoluyla özel sektöre devretti.Böylesi bir yapı kurulması piyasaların neden hoşuna gittiğine gelince... Çözüm uzun vadeye yönelik. Yeni RTC, sorunlu ya da tahsili gecikmiş olan aktifleri bir daha geri dönmemek üzere bankalardan ve finans kurumlarından alıyor. Kendi bünyesinde yapabildiği çözümlemeyi (tahsilatı) yapıyor, yapamadığını zarara atıyor.Böylesi bir uzun vadeye yönelik planın bazı avantajları var:1- Piyasalardaki “zombi” korkusunu sona erdirecek zarar/ziyan tespiti sonunda nihayet yapılabilecek. Sorunlu aktiflerinden kurtulmak isteyenler bunları RTC’ye devredince, RTC’nin almak zorunda kaldıklarının alt toplamı sistemdeki zarar/hasar toplamını ortaya çıkaracaktır. 2- Zararın ileriye ertelenmesi. Bilançolardaki bugünkü zarar azaltılarak toplam zararın bir kısmı ileriye ertelenecek. Böylelikle hasar daha az “görünecek”. Bilanço makyajları kolay olacak.3- Piyasalar ani arz verilmesinin önüne geçildiği için fiyatlarda (özellikle konut) sert düşüşler olmayabiliyor. Bu da zararı azaltıcı bir unsur.Az fayda mı?Bu “kemiğin” kokusunu alan piyasalardaki olumsuz hava dün akşam bir anda unutuldu.

Devamını Oku

Yatırım bankacılığı değişecek!

18 Eylül 2008

Bear Stearns’e 30 milyar dolar, Fannie ve Fredie “kardeşlere” 200 milyar dolar derken, son olarak AIG’ye 85 milyar dolarlık “koltuk çıkıldı”. Yine de Dow Jones dün 10.595 ile dip görüldü.Hafta başındaki Lehman’ın iflasına izin verilmesiyle kamu fonlarıyla kurtarmanın sonuna gelindiğini, Amerikan yönetiminin yol ayrımına geldiğini düşünmüştüm. Hatta FED’in faiz indirmemesi de bunun bir devamı niteliğindeydi.Hem beni hem de bir çok piyasa katılımcısını çok çabuk yanılttılar beni. Yine kamu parası kullanıldı. Parayı bu sefer Hazine vermedi de, FED verdi, sadece muhasebeleştirildiği yer farklı o kadar. Bu arada ABD Hazine’si FED’e kaynak sağlayabilmek için “yeni borçlanmalara” gideceğini açıkladı!Olan Lehman’a oldu! Kapağı Bank of Amerika’ya (BofA) atarak aradan en iyi sıyrılan Merrill oldu! Zira bağımsız büyük yatırım bankalarından geriye kalan Morgan Stanley ve Goldman Sachs (ki subprime krizinin başında bu tarz kredileri ilk elden çıkaran olmuştu) bile dün finansal tsunamiden nasibini aldı.Her iki kurumda adeta “kurunun yanında yanan yaş” gibiler. Onların da bu krizden büyük yara almaları Amerikan yatırım bankacılığı modelinin sonunu hazırlayacak! Bağımsız yatırım bankaları, mevduat tabanı olan “klasik bankalarla” birleşmek zorunda kalabilirler. Tıpkı Merrill Lynch’in BofA’nın kanatlarının altına girmesi gibi.Gelelim dünkü düşüşün asıl sebebine... Bakmayın siz Morgan ve Goldman “mazeretine” bence asıl sebep AIG planıydı. FED’in verdiği kredi için LIBOR üzerine 850 baz puan faiz talep etmesi asıl sorun. Baz faiz bile FED faizinden yüksek ki (FED faizleri yüzde 2 iken, dünkü üç aylık LIBOR 3.0625 idi) üzerine eklenen 850 baz puan AIG’nin çok da uzun ömürlü olamayacağını düşündürdü piyasalara. Kurtarma çok pahalıydı.İlk başta AIG’nin “göz önünden gitmesi” için kurtarma planını olumlu karşılayan piyasa, bunun o kadar da başarılı bir “çözüm” olamayacağını anladı. Bir de üstüne FED faizleri indirmeyince piyasaların adeta tutunacak dalı kalmadı. Bu halet-i ruhiyeye Goldman ve Morgan haberleri de eklenince yeni dip kaçınılmaz oldu. Nereye kadar?S&P Endeksi’nde 1.080 puan hedef. Dow Jones’taki aylardır söylediğim 10.600 hedefinin dün 5 puan altı görüldü. S&P’deki 1.080’e doğru giderken Dow Jones’un “yanlışlıkla” 9.750’ye gitmesi de şaşırtmayacak.İMKB 100’de 32.094 ile dün yeni bir dip görülürken, 32.250’deki destek seviyesinin üzerinde kapandı. ABD piyasalarının baskısıyla satışın devam etmesi durumunda 2.22 dolar seviyelerini görebiliriz. Seviye dolar bazında, zira kurdaki hareketlere göre hangi endeks seviyesinde duracağımızın hesabı değişecek! Dolar/YTL’de 1.2690’ın aşılması 1.29’un yolunu açmış durumda. (Dün gece bu seviyelerde elektronik ortamda işlem görmüş) Bugün ve yarın bu seviyenin üzerinde bir kapanış olması durumunda 1.35’lerin yolu açılabilir. Rusya’da son iki gündür yaşanan ve işlemlere ara verilecek denli sert düşüşler ve son dalgada en az değer kaybeden gelişmekte olan para birimlerinden birinin YTL olması bu ihtimali artırıyor. Bazı hedge fonların fonlama sorunları yaşaması ve pozisyonlarını kapatmak zorunda kalmaları kurlarda strese yol açabilir.

Devamını Oku

Bankaların birbirine güveni kalmadı Londra’da dolar faizi % 12’ye çıktı

16 Eylül 2008

FED faizi yüzde 2 iken, gecelik dolar faizleri dün Londra’da yüzde 12’lere kadar çıktı. Bankalararası piyasada faizlerin bu denli yükselmesinin ardında bankaların birbirine güvenmemesi yatıyor. Peki bu ortamda FED’in faiz indirimi işe yarar mı?Lehman Brothers’ın batışının ardından piyasalardaki sular durulmuyor. Durulacak gibi de gözükmüyor. Nakit sıkışıklığının arttığı Londra’daki para piyasalarında resmi gecelik dolar faizi dün yüzde 12’ye kadar çıktı ve yüzde 6.4375’ten (yıllık bazda) sabitlendi. Bu seviyeye Ocak ya da Mart ayında bile gelinmemişti. Üstelik o zamanlar ABD Merkez Bankası (FED) henüz faizleri indirmeye başlamamıştı. Şimdi FED faizi yüzde 2 iken, gecelik dolar faizlerinin yüzde 12’lere tırmanması çok önemli bir sorunun ifadesi. Merkez bankalarının hemen hepsi, piyasalara likidite verebilmek için ellerinden gelen herşeyi yaparken, her türlü kuralı “esnetirken” bankalararası piyasada faizlerin bu denli yükselmesinin ardında yatan “güven” sorunudur. Bankalar birbirine güvenmiyor! Finansal sistemdeki güven problemi aşılabilmiş değil. Bear, Lehman derken Merrill kurtarılıyor. AIG için adeta gün sayılıyor ve piyasalar “kurtuluşu” yine bir faiz indiriminde görüyor.Dünkü gecelik dolar faizindeki “ani yükseliş” bile bu senaryonun bir parçasıydı. Piyasalar FED’den 25 ya da 50 baz puanlık faiz indirimi istiyor. Bunu “koparabilmek” için de FED’e adeta şantaj yapıyorlar. İndirim çözüm mü?Daha öncekiler oldu mu da bu sefer olacak? FED’in faiz kararı her ne olursa olsun, bu faiz indirimi de işe yaramayacak. Tam tersine eğer siz bu yazıyı okuduğunuz sırada FED faizleri piyasa istedi diye indirmişse, olay FED’in yeni bir itibar kaybıyla karşı karşıya kalması anlamına gelecektir. Faiz indirimi yapılmasına rağmen piyasalar toparlanamazsa FED’in elindeki enstrümanlardan ileriye dönük şüphe edilecektir. Dünkü faiz hareketlerinin yanı sıra bir çok önemli olay vardı ancak bunlardan ikisi bence dikkat çekiciydi:İlki petrolün 90 dolara gerilemesi ve küresel likidite koşullarından etkilenen Rus Borsası’ndaki düşüşün yüzde 16.8’e ulaşması ve işlemlerin durdurulmasıydı. İkincisi ise ABD 10 yıllık bono getirilerindeki düşüştü. 17 Mart’taki yüzde 3.29 getiri seviyesinin de altına inilerek 3.26 seviyelerine kadar gelindi. Bunun ardındaki en önemli sebep tabii ki “kaliteye kaçış-güvenli limanlara sığınmaydı”. Yüreklere salınmış korku o denli büyük ki kısa zamanda sökülüp atılamayacak. ***Piyasalar ne zaman toparlanırAncak birkaç iyi haber de yok değil. Bu yazı yazıldığı sıralarda Dow Jones’ta 10.742 ile 15 Temmuz’daki 10.827’nin altına inildi ve 10.600 “hedefime” biraz daha yaklaşıldı. Eh birkaç banka battı. Birkaçı da yolda. Krizde dip henüz görülmedi ancak “dip platoya” yaklaşıldı. Dip platodan kastım, düşüşlerin hız keseceği ve toparlanma için güç toplayacağı bölge. Piyasada yaratılan beklenti, “hele bir dip görülsün, oradan hızla eski zirvelere doğru yükseliş olacağı” yönünde. Hayır böyle bir şey olmayacak! Düşüş her ne kadar hızlı olsa da, yükseliş çok daha uzun zaman alacak. İlk başta hızlı bir toparlanma görülse de yerini daha dingin ve aylara hatta yıllara yayılmış bir yükseliş hareketine bırakacak.

Devamını Oku

Lehman milattır!

16 Eylül 2008

Geçtiğimiz hafta sonu önce üç bankanın Barclays, Goldman Sachs ve Bank of America’nın Lehman’ı almak için biraraya geldikleri dedikodusu çıktı. Lehman’ı satın alacakları beklentisi de bu sayede kuvvetlendi. Ancak sonrasında aralarından Barclays zararlara karşı bir güvence alamayınca Lehman’ı almaktan vazgeçtiğini açıkladı. “Zoraki ortaklık” başlamadan bozuldu. Bir sonraki haber de ISDA’dan (International Swaps and Derivatives Association-Uluslararası Swap ve Türev İşlemleri Birliği) geldi. ISDA Lehman için Pazartesi itibarıyla gece 12’ye kadar bir iflâs başvurusu yapılması durumunda geçerli olmak üzere New York saati ile öğleden sonra saat 2-4 arasında özel bir ‘netting’ seansı düzenleneceğini açıkladı. Tüm swap ve türevlere esas olacak bu seans oluşacak rakamalar, iflâs durumunda kullanılacak. Bir iflas başvurusu olmazsa bu işlemler iptal edilecekti. Ancak zoraki ortaklığın bozulması ve FED ile ABD Hazinesi elini cebine atmayınca Lehman, Pazar akşamı itibariyle kaderine terkedildi ve dün iflâs başvurusunda bulundu. Bence bu başvuru finansal piyasalarda iki açıdan milât oluşturdu. İlki daha kısa vade için. ABD devleti artık kamu fonlarıyla özel sektörü kurtarmaktan vazgeçti. (Gördüler ki aslında hiç işe yaramıyor.) Devlet eliyle kurtarılan Bear Stearns ve Freddie & Fannie “kardeşlere” gösterilen “ayrıcalıklar” Lehman’a tanınmadı. Lehman sonrası piyasalarda yaşanan sarsıntının ardında bundan sonra kimsenin “kuratılmayacağı” endişesi yatıyor. Lehman’a yapılmayan “kıyak” AIG, Citibank ya da General Motors’a mı (Amerikan otomobil endüstrisi de hükümetten 26 milyar dolar talep etti) yapılacak? Amerikan hükümeti FED ve Hazine aracılığıyla bugüne kadar sağladıkları bunca desteğe rağmen “atlatılamayan” krizin faturasının, çok daha büyük olduğunu anlamış olsa ki, daha fazla yük almamaya karar verdi.Bu arada Lehman’ın en kuvvetli alıcı adaylarından Bank of America (BofA) Lehman’ı kurtarmayı başaramayınca (!) bir sonraki “iflâs” adaylardan Merrill’i “satın almaya=kurtarmaya” karar vermiş. Bu iş için de 50 milyar doları gözden çıkarmış. En azından Merrill yeni bir Lehman vak’asına dönmeden... (belki de ABD Hazinesi bu Merrill’i BofA aracılığıyla (!) kurtarmanın, Lehman’dan daha ucuza mâl olacağına karar vermiştir.) Bilinmez!BofA krizin başında ilk kurbanlardan Countrywide Financial Corp’u almasının ardından “dünyanın en büyük aracı kurumu” olarak anılan Merrill Lynch’ı alarak bu krizden yeni bir dev olarak çıkma yolında emin (?) adımlarla ilerliyor. Tanrı BofA’ya zeval vermesin, ona daha çok iş düşecek! Zira sırada ABD’nin en büyük sigorta şirketi AIG var, önde gelen ticari bankası Washington Mutual var...Lehman’ın milat olduğu ikinci ve asıl konu ise türev piyasaları. Türev piyasalarında özellikle opsiyonlarda olasılıklar ve volatiliteler önemli parametrelerdir. Her yıl katlanarak büyüyen türev piyasalarında düne kadar bu konuda çok ciddi sorunlar yaşanmamıştı. Yaşandıysa bile ya “yerel” kaldı, ya da rakamlar “sineye çekilebilecek” kadar küçüktü.Ancak Lehman hiç de küçük bir lokma değil. Wall Street’in 150 yıldan daha eski ve dördüncü büyük yatırım bankası. Özellikle Lehman’ın iflası üzerine ya da çıkarmış olduğu menkul kıymetler üzerine “yazılmış” olan bir çok swap ve opsiyon işleminde “koruma almış” olanlara milyarlarca dolarlık ödemeler yapılacak. Türev piyasaların bu boyuttaki ilk büyük “hasar ödemesi” olacak.Böylesine büyük bir yük türev piyasalarının kullandıkları hesaplama modellerinde, muhatap olduklara taraflara kadar birçok konuyu yeniden ele almalarına neden olacak. Öte yandan finansal otoritelerin de bu konudaki (çoktan yapmış olmaları gereken) denetleme fonksiyonlarını, yeniden gözden geçirmeleri için itici bir güç olacaktır. Lehman’ın ABD konut piyasası için yaratacağı ek bir sorun daha var. Finansal tarafları konut kredilerinin dayandığı konutların nakte döndürülmesi. İflâs noktasına gelmiş olan bir şirketin varlıkları bir an evvel nakte çevrilmek durumunda. Konutlarda bunlara dahil. Bu kadar büyük bir “stokun” piyasalara gelmesi, konut fiyatlarını sizce nasıl etkiler? Yeni fiyat seviyeleri (ki cevabınızın düşü olacağı varsayımıyla) yeni sorunlu bankalar yaratır mı? Bence yaratır. O nedenle de Lehman henüz son nokta değil. Sıradaki?

Devamını Oku

Kore Wonu bizi bozar mı?

4 Eylül 2008

Kore Wonu son 10 günde yüzde 10.75 son bir ayda da yüzde 15’den fazla değer kaybetti. Bu hareketin ardındaki sebep olarak da bu ay içindeki 7 milyar dolarlık bir bono itfasının çevrilip çevrilmeyeceği konusundaki endişelerin yattığı konuşuluyor. Günlük döviz piyasası işlem hacminin 6-7 milyar dolar, Kore Merkez Bankası’nın rezervlerinin 243 milyar dolar ve tedavüldeki bonoların toplam hacminin 750 milyar doları aşan Kore piyasasında 7 milyar dolarlık bono itfası neden sorun yaratır ki?Bono getirilerinin yıllık yüzde 5.5-6 arasında seyrettiği, buna karşın çapraz faiz swap’larıyla yüzde 3.4’ten won yaratılabilen bir ortamda yabancıların itfayı yenileyip yenilemediği aslında çok önemli olmasa gerek. Anlaşılan Kore piyasasındaki yüzde 2’ye varan yıllık kâr marjı “bonoları yenilemeye” yeterli olmadığından, daha fazlası talep ediliyor. Bunu eğer faizleri yükselterek yapamıyorsanız, 1 dolarınıza karşın elde ettiğiniz won rakamını artırarak yaparsınız. Piyasadakilerde böyle yapıyor anlaşılan. Kore Merkez Bankası da elindeki rezervlere rağmen piyasalara müdahale etmeyince, won 8 günde yüzde 10’a yakın değer kaybetmiş.Bu durum bizi neden ilgilendiriyor derseniz... Birincisi elinizdeki rezervler ne denli yüksek olursa olsun, spekülatif bir atak karşısında para birimleri zaman zaman “savunmasız” yakalanabiliyor. İkincisi ise “kulaklara kar suyu bir kere kaçtı mı” atılabilecek adımların “sayısı” bir anda sınırlanabiliyor. Aslolan yatırımcı güvenini sarsmadan, onların kulağına kar suyu kaçırmadan “gemiyi yürütmekten” geçiyor.Dünkü kur hareketlerinde yaşanan hareketlerde her ne kadar önde görünen sebep euro paritesi olsa da gerideki sebeplerden biri won, diğeri de YTL’nin son iki günde artan “volatilitesiydi”. Haftalık volatiliteler 9.5’lerden 12.5’lere yükselmesi önemli bir sebep teşkil ediyor. Paritedeki hareket de tam olarak gelişmeleri açıklayamıyor. Zira 1.60’dan 1.48’lere hatta 1.46’lara gelinirken dolar/YTL kurları 1.1550’den 1.1950’lere yükseldi. Dün 1.46’dan 1.44’ün altına sarkarken yaşanan yükselişle kıyaslanmak hayli zor.Teknik olarak dolar/YTL kurlarında 1.1970’in üzerinde bir günlük kapanış olması 1.2190’a kadar bir yükseliş olabileceğini işaret ediyor. Burası kritik. İlk aşamada ve özellikle de enflasyon verisi sonrasında aşılması zor görünüyor. Aşılırsa 1.2390 ve 1.2680’nin yolu açılır. Bu arada paritede dün görülen 1.4385 kısa vadeli bir dip olabilir ve buradan bir düzeltme gelebilir. Dip görüldüğünü varsayarsak 1.4680-1.4740 aralığına kadar bir yükseliş olabilir ki bu da YTL kurlarındaki yükselişi sınırlayıcı olacaktır.

Devamını Oku