Hadisin önemi ve geçerlilik şartları (10)
* DÜNDEN DEVAM
Peygamberimiz, savaşa veya sefere giderken kurayla kadınlarından birini beraberinde götürürdü (Buhari, Cihad: h. 1071). Peygamber zamanında kadınlar da erkeklerle beraber savaşa katılırlar, geri hizmetlerde çalışırlardı. Uhud Savaşı’nda Müslümanlar kayıp verince Peygamber’in zevcesi Ayşe ile Ümmü Süleym, sırtlarında su taşıyarak gazilerin ağızlarına dökmüşlerdir (Buhari, Magazi: 18; Müslim, Cihad: b. 47, h. 136). Bu savaşa katılan hanımlar arasında Peygamber’in öz kızı Fatıma da vardı. Babasının yaralandığını görünce boynuna sarıldı, yarasını yıkadı. Peygamber’in yarasından akan kan artıyordu. Fatıma bir parça hasır alıp yaktı. Külünü yaranın üstüne bastırdı. Kan durdu (Fethul-Bari: 7/286). Egemenliğin yabancı unsurlara geçmekte olduğunu fark eden Araplar, imamlığın (devlet başkanlığının) Kureyş’e veya Araplara özgü olduğu (Buhari, Ahkam: 2, 51; Müslim, İmamet: 4-9; Tirmizi, Fiten: 46; İbn Hanbel, Müsned: 4/421; Darimi, Siyer: 77) yolundaki hadisleri ileri sürerken yabancı kökenli kişiler de “Başınıza kara üzüm kadar küçük kafalı bir Habeşli köle de geçse dinleyin ve itaat edin” hadisiyle kendi durumlarını güçlendirmek istediler.
Abbasi döneminde halife Mutasım zamanında hilafet ordusuna Türk komutanlar ve askerler girmeye başladı. Onların kahramanlıkları Arapların ve öteki Müslüman olmuş ulusların kıskançlığını çekti. Bu yüzden Türkler öldürülmedikçe kıyametin kopmayacağı anlamında Türkleri öldürmeyi hedef gösteren hadisler üretildi. Tabii bu tür rivayetler, Türkleri savunan, onların üstünlüklerini anlatan rivayetlerle karşılandı. Peygamber’in, “Habeşliler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayın. Türkler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayın” (Ebu Davud, Melahim: b. 8, h. 4302; Nesai, Cihad: babu gazvit-Türk, h. 3178), “İstanbul elbet fetholunacaktır, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir” gibi sözler söylediği yayıldı. Eğer Peygamber, asırlar sonraki gayb olaylarını bildiyse (Kur’ân’a göre gaybı Allah’tan başka kimse bilmez) Türkler, Haçlı ordularına karşı göğüslerini siper etmese, yerleştirdiği dinden hiçbir eser kalmayacağını bilmedi mi ki, Türklerin aleyhine sözler söyleyip onları hedef gösterdi? Bu çelişkili rivayetler, maalesef hadis kitaplarında yan yana durmaktadır.