Allah’ın eşyayı yaratma yöntemi
Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yedi kişi var ki Allah, arşının gölgesinden başka bir gölgenin olmayacağı kıyamet gününde onları arşının gölgesi altında bulundurur: Adil devlet başkanı, Allah’a kulluk ile yetişen genç, evinden çıkıp tekrar evine dönünceye kadar kalbi mescide bağlı kişi, Allah için birbirini severek buluşmaları ve ayrılmaları Allah sevgisiyle olan iki kişi, tenhada Allah’ı anarak gözlerinden yaş akan kişi, soyu ve yüzü güzel bir kadın kendisini sevişmeğe çağırdığı halde’Ben âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım’ diyen kişi ve Allah yolunda gizlice sadaka verip sağ elinin verdiğinden sol elinin haberi olmayan kişi” (Buhari, Ezan: 36; Müslim, Zekât: 91, 92). Fahreddin-i Razi şöyle der: “Cenabı Hak, eşyayı yaratmada iki yöntem kullanmaktadır. Biri aracısız, sebepsiz yaratmadır ki gökler ve ruhsal âlem, bu tür yaratmanın eseridir. Biri de aracıyla (sebeplerle) yaratmadır ki fizik âlem böyle yaratılmıştır. Bunu bilince bütün yaratıkların, ‘Allah için, Allah’tan ve Allah ile’ olduğunu, O’ndan başka düzenleyici ve etkileyici olmadığını anlarsın. İşte böyle düşünen insan, gönlünü mümkin varlıklardan çevirip sadece ilk etkileyici ve ilk yaratıcıya yönelir. Gönlü O’nunla meşgul olur. Çünkü Allah eğer ruhsal ve bedensel sebepleri, arzu edilene götürecek biçimde düzenlemişse o şey olur, bu sebepleri arzu edilen şeyi doğuracak biçimde düzenlememişse o şey olmaz. Bunu böyle bilen kulun gönlünde Allah’tan başkasına yönelme kalmaz.
O sadece ilk varlığa yönelir. Bir zaman ben bazı çocuklara namusu ve malı korumalarını öğütlüyordum. Biri bana, ‘Çalışıp çabalamaya dayanmak doğru değildir. Allah’ın kaza ve kaderine dayanmalıdır’ diyerek itiraz etti. Dedim ki: Bu söz doğru ama sen, anlamını bilmiyorsun. Kuşkusuz her şey Allah’tandır ama Allah, eşyayı iki çeşit yaratmıştır. Bir kısmının oluşunu belli sebeplere bağlamış, bir kısmını da sebeplere bağlamamıştır. Aşağı âlemin olayları, sebeplere bağlı olarak yaratılmaktadır. Sebepsiz olaylar, yüce âlemin olaylarıdır. Şimdi aşağı âlemin olaylarını, Allah’ın belirlediği sebeplere yapışmadan isteyen, Allah’ın yaratma yasasına ve hikmetine karşı gelmiş olur. Çünkü Allah, bu eşyanın oluşumunu belli sebeplere bağlı kılmıştır. Sen ise o sebeplere başvurmadan sonucun olmasını istiyorsun. Bu, Allah’ın yaratmasına karşı gelmek anlamını taşır” (Mefatihul-gayb: 26/258-260).