Hadisin önemi ve geçerlilik şartları (2)
DÜNDEN DEVAM
Peygamber, tebliğ ettiği yasaları çiğnerse inanılırlığını yitirir, halk onu dinlemez ve tebliğlerini de uygulamaz. Vahyi çiğneyen Peygamberin masumluğu da kalmaz. Çünkü onun masumluğu, vahye aykırı şeyler söylememesi anlamını taşır. Kur’ân, Peygambere vahyi olduğu gibi duyurma ve ona uyma dışında bir masumluk tanımamıştır. Onun masumluğu, kendisine verilen elçilik görevine asla yalan karıştırmaması, hıyanet etmemesi, onu olduğu gibi duyurması ve uygulamasıdır. Durum bu olduğuna göre, hadis diye rivayet edilen söz, eğer Kur’ân’ın ruhuna aykırı ise o, gerçekte hadis değildir. Asıl insanların uygulamakla görevli bulundukları hükümler, Kur’ân’ın hükümleridir. Sağlam hadisler de onların açıklaması niteliğindedir. Yani Peygamber’in, Kur’ân hükümlerini uygulamasının izahıdır. Ama bunlar dinin temeli olmadığı için Peygamber, bunları yazdırmamıştır. Eğer bunlar dinin temeli olsaydı, Hz. Peygamber Kur’ân ayetlerini yazdırdığı gibi kendi sözlerini de yazdırırdı. Ama o, bunları yazdırmak şöyle dursun, tersine bunların yazılmasını yasaklamıştır.
Sonradan eklenen sözler
Ebu Said el-Hudri, Peygamber’in şöyle dediğini saptamıştır: “Benden, Kur’ân’dan başka bir şey yazmayın. Kim, benden Kur’ân’dan başka bir şey yazmışsa onu yok etsin. Zararı yok, benim sözlerimi anlatabilirsiniz. Fakat her kim bana yalan atarsa (hadisin ravisi Hemmam, ‘Galiba kasten bana yalan atarsa dedi’ diyor), ateşteki yerine hazırlansın” (Müslim, Zühd: b. 17, h. 73; Darimi, Mukaddime: 42; İbn Hanbel, Müsned: 3/12, 21, 39). Bu müteammiden (kasten) kaydının olmadığı rivayetler de vardır: “Benim üstüme yalan atmayın. Kim benim üstüme yalan atarsa ateşe girsin” (Buhari, İlm: 39). Bu rivayette müteammiden yani kasten, bile bile kaydı önemlidir. Ravi, Peygamber’in kasten kaydını koyduğundan kuşkuludur. Aslında bu sözün, sonradan hadise eklendiğinde kuşku yoktur. Çünkü sonradan hadis uyduracak veya kendi sözlerini, düşüncelerini Peygamber’in sözleri arasına karıştıracak olanlar, işte bu müteammiden kapısından girmişler ve buradan kendilerine ruhsat bulmuşlardır. DEVAM EDECEK