İman, sadece kuru bir söz değildir
DÜNDEN DEVAM
Kur’ân-ı Kerim, Allah’ın birliğine inanan ve yalnız O’na tapan insanların, birbirlerine destek olmalarını, tek Allah’a iman ve ibadette birleşmelerini istemektedir: “De ki: Ey kitap ehli, bizim ve sizin aramızda ortak olan söze gelin: Yalnız Allah’a tapalım, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birbirimizi Allah’tan başka rablar edinmeyelim” (Âl-i İmran: 64).
Kur’ân-ı Kerim, aşırı davranışlarıyla dinlerini bozan, dinin ruhundan ayrılan çıkarcı kitap ehlini kınar ama kitap ehlinin hepsini aynı kategoriye sokmaz. Peygamberlerini tanrılaştıran yahut Allah’ın oğlu mertebesine çıkaran veya Allah’ın üç varlıktan oluştuğunu söyleyen kitaplıları kâfirlikle nitelerken (Maide: 72-73), dinlerinin aslı olan tevhide bağlı kalanları övmektedir: Âl-i İmran Suresi’nin 112’nci ayetinde de ilahi mesaja, peygamberlere karşı olumsuz davranışlar içine giren Yahudilerin, Allah’ın gazabına uğradıkları belirtildikten sonra hepsinin bir olmadığı, kitap ehli içinde Allah’a ve ahirete inanıp, geceleri ibadet eden, hayır işlerine koşan salih kimselerin de bulunduğu ve öylelerinin ödüllendirileceği, üzüntüye uğratılmayacağı vurgulanmaktadır.
Yüce Allah’ın ilahi prensibi
Görülüyor ki Kur’ân-ı Kerim, bir milleti topyekün azaba mahkûm etmemiş, indirilen Hak kitabının ruhuna bağlı kalanların ödüllendirileceğini, onun yolundan ayrılanların da cezalandırılacağını belirtmiştir. Bu, Allah’ın genel yasası, ilahi prensibidir. Son Peygamber Hz. Muhammed’e inanmış olduklarını söyleyen herkesin cennete gideceğini söylemez ancak Allah’a ve ahirete inanıp salih amel yapanların cennete varis olacaklarını vurgular. Kur’ân’a göre iman, sadece kuru bir sözden ibaret değildir. Güzel eylemler biçiminde görünen kesin düşüncedir.
İyi yürekli, haksever insanlar
Rad Suresi’nin 19-24’üncü ayetlerinde cennetlik olan müminlerin vasıfları anlatılmaktadır. Bunlar sadece “inandık” diyenler değil, fakat sözlerinde duran, Allah’ın buyruğunu yerine getiren, Allah’a saygılı, ahiret hesabına inanıp bundan korkan, Hak yolunda çekilecek eziyetlere sabreden, namazlarını kılan, Yüce Allah’ın kendilerine verdiği rızıktan gizli ve açık sadaka veren, kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. Müminun Suresi’nin 1-11’inci ayetlerinde cennete girecek olan müminlerin vasıfları anlatılmaktadır. Bunlar, sözle inanmış olduklarını iddia edenler değil, fakat saygıyla namazlarını kılan, yalandan, boş sözlerden uzak duran, zekâtlarını veren, namuslarını koruyan, sözlerinde duran, emanetlere hıyanet etmeyen salih insanlardır. Eski ümmetler içinde böyle temiz kişiler olduğu gibi, bu ümmet içinde de vardır: “Çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerden (olan bu insanlar)” (Vakıa: 13-14). İşte cennete girecek olanlar bu iyi yürekli, haksever insanlardır.