Başbakan Yıldırım, darbe soruşturmalarıyla ilgili “Bir sürek avına çıkmayacağız. Elimizdeki sağlam verilerle hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla izin vermeyeceğiz. Açığa alınanlarla ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor” dedi
Başbakan Binali Yıldırım, gazetelerin Ankara Temsilcileri ile buluştu. Başbakanlık Resmi Konutu’nun bahçesindeki kahvaltılı basın toplantısına Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay da katıldı.
‘Torunum kadar olamadılar’
Ak Parti’nin iktidara geldiği günden beri Cumhurbaşkanı seçimindeki 367 krizinden başlayarak müdahalelerle mücadele ettiğini ve bütün girişimleri püskürttüğünü anlatan Başbakan Yıldırım’ın bazı önemli açıklamaları özetle şöyle:
- Türkiye’nin artık bu gerek bölücü terör, gerek diğer isimler altındaki terör yapılanmalarının enerjisini azaltmasına artık izin vermememiz lazım. Bu süreci acı yaşadık, hakikaten milletçe her bir şehidimizin destansı bir öyküsü var. Her bir gazimizin o gün milletin evinde, külliyedeki kongre binasında yaşadıklarımız hakikaten sözün bittiği yer.
- Bakanlar Kurulu toplantısında laflar boğazıma düğümlendi. Hakikaten torunuma cevap veremedim. O kadar acze düştüm ki, “Dede bu askerler niye insanlarımızı öldürüyor” sorusuna cevap veremedim. Bu beyinsizler, bu çocuk kadar, bu çocuğun idraki kadar olamadılar. Bunlar beyinlerini, kafalarını kiraya vermiş asker kılığı içindeki teröristlerdir. Başka izahı yok.
- O kadar büyük zarar verdiler ki ülkeye, asırlık silahlı kuvvetlerimize... Tarifi imkansız. Ama milletimiz şunu iyi bilsin. Bizim silahlı kuvvetlerimiz dünyanın en güçlü orduları arasında. Avrupa’nın ikinci, dünyanın dördüncü gücüne sahip. Bu ordunun bu ve buna benzer olaylarla itibarının yok edilmesini asla ve asla tasvip etmeyiz. Asker kılığındaki teröristlerle silahlı kuvvetlerimizi, ülkesini, vatanını, milletini, bayrağını seven subaylarımızı askerlerimizi birbirinden ayırt etmemiz lazım. İkisi tamamen farklı şey.
Sapla saman ayırt edilecek
- İntikam duygusuyla değil, adaletle hareket edeceğiz. Darbecilere hesap soracağız. Şehitlerimizin, gazilerimizin hesabını soracağız. Bu rada FETÖ’ye katılan, onlarla birlikte hareket edenlerin tespitinde de kılı kırk yaracağız. Bir sürek avına çıkmayacağız. Elimizdeki sağlam verilerle hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla izin vermeyeceğiz. Bu çok titiz bir çalışma gerektiriyor.
- Bu dönemler karambol dönemleridir. Birbirlerine karın ağrısı olanlar piyasaya çıkar, haksızlığa neden olabilirler. Onun için Başbakanlık’ta kriz merkezi kurduk, bakanlıklarda kurullar oluşturuldu
- Açığa alınanlarla ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor. Haksız yere işlem görmüş olanlar olabilir, yoktur diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele alınacak, haklıyla haksız, suçluyla suçsuz ayırt edilecek.
Ankara ve İstanbul’a birer anıt
- Çanakkale şehitler anıtı gibi İstanbul ve Ankara’ya iki anıt yapıyoruz. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Anadolu tarafındaki çıkışına bir şehitlik yapıyoruz. Bir de Beştepe ile Jandarma Genel Komutanlığı arasında... Devlet mezarlığı ile Millet Camii arasındaki bölüme yine bir şehitler anıtı, bölgesi yapıyoruz.
- Onun dışında bu FETÖ ile doğrudan ilişiği, ilişkisi olan, bizzat terör örgütünün faaliyetlerine çeşitli şekilde katkı sağlayan hastaneler, sağlık tesisleri var, okullar var, vakıf ve dernekler var, sendikal organizasyonlar var, Bunların tamamı kapatıldı. Bir şeye dikkat edildi, buradan hizmet alanlar mağdur edilmedi, hizmeti verenler değişti. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK devreye girdi ve sistem tıkır tıkır işliyor. O terör örgütünün elinden bunlar alınmış oldu.
- İlk KHK ile gözaltı süresi uzatıldı. Bu gözaltı süresi sadece bu işlerle sınırlı. Terör ve darbe.
Siyasette FETÖ üyesi yok mu?
Devletin her yerinde, her kurumda var, pekiyi siyasette yok mu deniliyor...
- Bu çok müşkül bir meseledir. Ama burada biz ölçüyü şöyle koyuyoruz. 17- 25 Aralık’tan sonra hala uyanmamış olanları masum kabul etmiyoruz. 17 Aralık buranın bir terör yapılanması olduğunun ortaya çıktığı tarihtir. Ondan sonra bunlara verilen destek hiçbir şekilde masum görülemez ve masum gibi muamele edilemez. (Bu noktada İçişleri Bakanı Efkan Ala, “17 Aralık’tan sonra gönül ilişkisi olanlar gitti, sadece çıkar ilişkisi olanlar kaldı” cümlesini kullanıyor.)
İstihbaratta değişim yolda
“İstihbarata da yeni düzenleme yolda mı?”
- Bu da gündemimizde var. Bunu da olgunlaştırıyoruz. Erken söylememeyim. Model olgunlaşınca açıklayalım. Ama OHAL sürecinde, KHK döneminde bununla ilgili adım atılacak. Bir sabah da o düzenlemeleri öğrenirsiniz, onu konuşuruz.
ABD’ye tepki: Bu iş başka yere gider!
- ABD’li komutanın açıklamalarını gördük. Zevzekliğin tarifesi yok ki ... Adam bir laf söyledi. Ertesi gün yaladı, “Ben söylemedim” dedi. Ben ona cevabımı verdim, “Bu bir itiraf mı acaba” dedim. Sayın Cumhurbaşkanımız çok sert tepki ortaya koydu. Bakalım konuk genelkurmay başkanı ne anlatacak yarın (bugün), bir de onu dinleyelim.
- ABD bizim stratejik ortağımız. NATO’da birlikteyiz. Biz onların resmi açıklamalarına itibar ederiz. Bizim dostluğumuzu sorgulatacak bir pozisyona düşmesini istemeyiz. Fethullah Gülen konusundaki şu 15 Temmuz’a kadar ayak sürüme işine devam ederlerse 15 Temmuz’dan sonraki olaylar ayan beyan ortadayken devam ederlerse, o zaman iş başka bir yere gider onu söyleyeyim.
- Ben Joe Biden’a da söyledim. “Bu 15 Temmuz’dan sonra delil istemeyi falan bırakın” dedim. Ne delili, adam darbe yapmaya kalktı, insanları öldürdü, siz hala delil diyorsunuz...
İzinler ne zaman normale dönecek?
- İzinlerin iptali, darbe girişimi sonrası, darbeye karışmış olan kamu personeli, asker, polis vesaire bunların bir şekilde kaçmasının önüne geçmek için aldığımız bir tedbirdir. Bu işlere bulaşmamış memurlara yönelik bir tedbir değil. Önümüzdeki birkaç hafta içinde işler normale döner. Bu arada Hacca gidecek olanlar bundan muaf tutuluyor.
Rakamlarla 15 Temmuz darbe girişimi
- 170’i sivil, 237 şehit, 2 bin 191 yaralı
- 18 bin 756 kişi gözaltına alındı, 10 bin 192 kişi tutuklandı
- 59 bin 467 kamu personeli açığa alındı
- 55 bin 978 pasaport iptal edildi
- 34 darbeci öldürüldü, 49 darbeci yaralandı
Devredilen öğrenci sayıları
Kararnameyle kapatılan askeri liseler ile öğrencileri sivil okullara devredilecek harp okulları ve astsubay meslek yüksek okullarındaki mevcut öğrenci sayısı şöyle:
Kara Harp Okulu (Ankara): 2 bin 862
Deniz Harp Okulu (İstanbul): bin 41
Hava Harp Okulu (İstanbul): bin 102
Kuleli Askeri Lisesi (İstanbul): bin 91
Maltepe Askeri Lisesi (İzmir): bin 359
Işıklar Askeri Lisesi (Bursa): 784
Deniz Lisesi (İstanbul): 724
Astsubay M. Y. O. (Balıkesir): bin 864
Jandarma Astsubay M. Y. O bin 997
Hava Astsubay M. Y. O bin 4
Deniz Astsubay M. Y. O 992
Bando Astsubay MM. Y. O 138
Bando Ast. Hazırlama Okulu (Ankara): 231
Gülhane Askeri Tıp Fakültesi: 791
Sağlık Astsubay Meslek Yüksekokulu: 177
Hemşirelik Astsubay M. Yüksekokulu: 418
‘Çok büyük bir reform’
- İkinci KHK’da Jandarma ve Sahil Güvenlik’i İçişleri Bakanlığı’na tam manasıyla bağladık. Personel alımı, terfi, tayin, görev değiştirmeleri vs her şey... Emniyet Teşkilatı gibi oldu yani... Jandarma ve Sahil Güvenlik’in tayin terfisi YAŞ’a gelmiyor yani artık.
- Bunun ilk denemesini 28’indeki YAŞ toplantısında yaptık. Jandarma’yı, Sahil Güvenlik’i görüşmedik.
- Bu çok büyük bir reformdur. Jandarma ve Sahil Güvenlik terörle mücadelede çok daha etkin, çok daha hızlı hareket edebilecek çünkü karar mekanizması, hiçbir tereddüte yer verilmeyecek şekilde netleşmiştir. Önceden de İçişleri’ne bağlı ama sizin sicil notunuzu başkası veriyorsa gerçekte işin sonunda oraya bağlı gibi oluyor, çok sürdürülebilir bir iş değildi, değişti. Teoride bağlıydı, uygulamada da bağlı hale geldi.
- Bugün (dün) yürürlüğe giren 669 sayılı KHK’yı, aslında TSK’nın 150 yıldır yapmaya çalıştığı değişimin, dönüşümün, reformun tamamlandığı bir süreç olarak görebiliriz. Malum dünya değişti, tehdit öncelikleri, tehdit türleri değişti. Tehdide karşı savunma teknikleri değişti, caydırıcılıkla ilgili ihtiyaçlar ortaya çıktı. Siber saldırılar, normal konvansiyonel saldırıların, tankın, topun bombanın oluşturduğu saldırılardan daha yakın tehdit haline geldi. Buna göre tabii silahlı kuvvetlerin kendini yenilemesi lazım. Bunun için ne yapması gerekiyor. Mutlaka asli işine yoğunlaşması gerekiyor. Mevcut yapıda Silahlı Kuvvetler harbe hazırlık, caydırıcılık, güvenlik gibi konuların yanı sıra başka bir sürü ilgisiz, ilgili mevzularla da meşgul olmak zorunda kalıyordu. Şimdi enerjisini azaltan bu yapıları, silahlı kuvvetlerden ayırdık. İşin özeti bu.
Genelkurmay Başkanı atamasında yenilik
- “Genelkurmay Başkanı kuvvet komutanları arasından seçilir” maddesini “Orgeneral ve oramiraller arasından seçilir” şeklinde değiştirdik. Or’luk rütbesi alan herkes Genelkurmay Başkanı seçilebilir.
- General sayısı konusunda şunu söyleyebilirim... Çok adam çok iş değildir. Çok adam az iş demektir, süreçlerin yavaşlaması demektir. Silahlı Kuvvetler gelişen teknoloji, tehdit türlerine göre uzun zamandan beri yeniden yapılanma hazırlıkları yapıyordu. Bu yaşadığımız süreçten hayırlı bir iş doğdu. Bunu hızlandıracaklar, profesyonelleşmeye, asli işlerine daha fazla kafa yoracaklar. Sadece konvansiyonel savunma, harp teknikleri değil, caydırıcılığı esas alan, modern, teknolojiyi, bilişimi esas alan bir savunma konseptine geçmiş olacaklar.
Askerlik kısalır mı?
- Askere, silah altına alma işi devam edecek. Orada bir aidiyet oluşması lazım ama bunun sadece askerlik iklimine alışmanın ötesinde bir rolü olmaması lazım. Onu da ayrıca değerlendireceğiz. Askerlik süresinin kısalması, sayıların azalması gibi konularda henüz bir karar vermiş değiliz.
- Belirli bir takvim içerisinde silah altına alınmış, askerlik hizmetin yapan hiçbir askeri, terörle mücadelede, güvenlik işinde çalıştırmayacağız. Artık uzman orduya geçiliyor.