Onlar sizin evlatlarınız olsaydı
Geçen Salı (3 Nisan 2011) bu köşenin başlığını oluşturan iki isim vardı. Nadir Özgen ve Kemal Ekinci.
PKK’nın elindeki bir polis memuru ve bir uzman çavuş...
Biri altı, diğeri yedi ay önce terör örgütü tarafından kaçırılmış; geçen süre içinde de hepimizce unutulmuş iki güvenlik görevlisi.
Üç isim daha vereyim size..
Kenan Erenoğlu, Abdullah Söpçeler ve Zihni Koç.
Kenan Erenoğlu, kaymakam adayı... 12 Ağustos 2011 tarihinde, Diyarbakır Kulp ilçesi Muş karayolunda, Panak mevkiinde yol kesen PKK’lılar tarafından kaçırıldı.
Abdullah Söpçeler, astsubay... 9 Temmuz 2011 tarihinde Diyarbakır-Bingöl karayolunda teröristlerce kaçırıldı.
Zihni Koç, uzman çavuş... O da astsubay Söpçeler ile birlikte götürüldü teröristlerce.
Uzman Çavuş Kemal Ekinci: 6 (altı) aydır örgütün elinde.
Polis Memuru Nadir Özgen: 7 (yedi) aydır örgütün elinde.
Stajiyer Kaymakam Kenan Erenoğlu: 8 (sekiz) aydır örgütün elinde.
Astsubay Abdullah Söpçeler ve Uzman Çavuş Zihni Koç: 9 (dokuz) aydır örgütün elindeler.
Bu arada...
Tam liste kimsenin elinde yok!
Bu ülkede kaç kişi PKK’nın elinde rehin, kesin olarak bilen yok!
Varsa da, kamuoyuna açıklayan yok!
Bir milletvekili, “Medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla; PKK’nın kaçırdığı kaymakam adayı, uzman çavuş, astsubay, polis, korucu ve öğretmen, devlet görevlilerimiz ile sivil vatandaşlarımızın sayısı 40 civarında” dedi geçenlerde düzenlediği basın toplantısında.
“Medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla...!”
6 ay dediğiniz 180 gün.
7 ay 210, 8 ay 240, 9 ay 270 gün; hanımlar beyler.
270 gün ! 270 tane 24 saat !
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin;
6 evladınızdan birinden... Değil 270, sadece 2 gün ayrı kalsanız, 2 gün haber alamasanız, ne hissedersiniz?
Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz;
Siz Sayın Bakan, siz, 3 çocuğunuzdan birinden... Değil 270, sadece 2 gün ayrı düşseniz, bilemeseniz nerede olduğunu?
İçişleri eski Bakanı, Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay;
Siz efendim, 3 evladınızdan biri... Değil 270, sadece iki gün kaybolsaÖ Eşiniz ve siz nasıl geçirirsiniz o 48 saati?
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sayın Bekir Kalyoncu;
Siz Sayın Komutan, tek evladınızdan, değil 270 gün, 270 dakika haber alamasanız ne hale gelirsiniz?
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Sayın Hayri Kıvrıkoğlu;
İki çocuğunuzdan biri, değil 270, sadece bir gün kaybolsa...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Necdet Özel;
Sizin tek çocuğunuz, değil teröristlerin elinde 270 gün, sadece 24 saat, bilmediğiniz bir yerde tutulsa... Eşiniz, aileniz, siz ne duruma gelirsiniz?
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan;
4 evladınızdan birinin başına gelse böyle bir şey...
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül;
3 çocuğunuzdan biri yaşasa böyle bir durumu...
Nice olur haliniz; sizin, eşinizin, aile üyelerinin?
Bırakın 270 günü, 240 günü, 210 günü, 180 günü...
Sadece tek bir gün, hatta sadece birkaç saat yaşasanız böyle bir acıyı, ne hissedersiniz sayın yetkililer?
‘Yetkili’ olarak değil...
Bakan, komutan, genelkurmay başkanı, başbakan yardımcısı, başbakan, cumhurbaşkanı olarak değil; ‘baba’ olarak yanıtlayın lütfen bu soruları.
Bize vermeyin yanıtınızı. Aynadaki kişiye, sessizce, içinizden verin cevabınızı... Hatta onu bile yapmayın. Sadece düşünün yeter...
“Allah kimsenin başına vermesin” öyle değil mi?
Ama verdi...
Sizin değil ama birilerinin başına verdi Allah bu acıyı. Hâlâ da veriyor !
Bilmem anlatabildim mi?..
KEŞKE...
“Empati” denilen duyguyu sadece karşımızdakilerden, sadece başkalarından beklemesek...