Şampiy10
Magazin
Gündem

Güzelliğin peşinde

Koskoca bir yıl, YouTube üzerindeki güzellik ve bakım videolarını izleyerek, paylaşarak ve bunlar hakkında konuşarak geçti. Yalan yok, moda dünyasının pabucunu dama attıracak kadar öne çıkan güzellik dünyası, küçük büyük demeden herkesin gündemindeydi.

Hayatımıza ‘vlogger’ kavramının iyiden iyiye dahil olduğu bu yılda dijital dünyadaki güzellik arayışı almış başını gitmiş. Google tarafından açıklanan arama eğilimleri, 2016’da kadınların hangi soruları kafaya taktığını anlamak için birebir.

Örneğin bu yıl en çok aranan şey, balık sırtı örgünün nasıl yapıldığı olmuş. Giderek kolay saç modellerini tercih eden kadınların kurtarıcısı olan bu saç modelinin popülerleşmesinde sosyal medya ünlülerinin de payı var diyebilirim. Bir diğer ‘çok aranan’ güzellik sorusuysa saçların nasıl hızla uzatılabileceği. Her şeyin anlık değiştiği günümüzde saçları kestirmek bir dakika, uzaması ise aylar alıyor. Haliyle kadınlarımız da bu durumdan dolayı sabırsızlanıyor.

Google’da en çok arananlar listesi kaşların nasıl şekillendirileceğinden tutun da makyajın nasıl temizleneceğine kadar farklı sorularla devam ediyor. Benim en çok dikkatimi çekense balyajın ne demek olduğunun hala bilinmemesi. Bu trendin üzerinden çok zaman geçmemiş miydi? Neden bu kadar çok arandığını, nasıl bu kadar bilinmediğini merak ettim doğrusu.

2016’da öne çıkan güzellik guruları

Özellikle Instagram’da milyonlarca takipçiye ulaşarak dikkat çeken, güzellik ve bakım paylaşımlarıyla genç kızları peşinden sürükleyen bazı isimlerse şöyle:

1. @styledbyhrush: Kylie Jenner ve Kim Kardashian gibi isimlerin makyajlarını yaptığı için bu aileden sayabileceğimiz, makyaj uygulama dersleri veren Hrush Achemyan

2. @makeupshayla: Kısa ve bilgi veren makyaj uygulama videoları sayesinde 2 milyonun üzerinde takipçiye ulaşmayı başaran Shayla Mitchell.

3. @iluvsarahii: MAC Cosmetics’te çalışırken kendisini 3 milyonun üzerinde takipçiye makyaj dersleri verirken bulan ve dünyanın en büyük markalarıyla iş birlikleri yapan Karen Sarahi Gonzalez.

4. @marianna_hewitt: Güzellik uygulamalarının yanı sıra yaşamın içinden stil dolu kareler paylaşan ve blog yazılarıyla güncelliğini koruyan Marianna Hewitt

5. @jamescharles: Lisedeki yıllık fotoğrafında uyguladığı makyaj nedeniyle internet dünyasında popüler olan, bu sayede Covergirl markasının yüzü olmayı başaran, kadınları kıskandıran makyaj yeteneğiyle konuşulan James Charles.

2016’da en çok arananlar

1. Balık sırtı örgü nasıl yapılır?

2. Saçlarımı nasıl hızla uzatabilirim?

3. Kaşlarımı nasıl şekillendirebilirim?

4. Saçlarımı nasıl kıvırcıklaştırabilirim?

5. Protez tırnaklar nasıl çıkartılır?

6. Makyaj fırçası nasıl temizlenir?

7. Kapatıcı nasıl uygulanır?

8. Göz altı torbaları nasıl yok edilir?

9. Kaşlarımı nasıl doldurabilirim?

10. Balyaj ne demek?

Yazının devamı...

Alışveriş psikolojisi

Kanada’da bir üniversite tarafından gerçekleştirilen son araştırma, insanların ölümü düşünmelerinin alışveriş yapmalarına neden olduğunu ortaya çıkartmış. Haberi okuduğumda çok da şaşırdığım söylenemez zira ne zaman bol sıfırlı bir parçaya elimi atsam “Amaaan, üç günlük dünya, alayım.” diye düşünürüm. Bu sayede de yıllar boyunca hayatımın bir parçası olacak keyifli bir ev veya diğer uzun vadeli yatırım planları için biriktirebileceğim parayı bir sezon sonra yüzüne bakmayacağım parçalara yatırırım.

Bu noktada araştırmaya geri dönelim ve bulgulara şöyle bir bakalım. Üniversite ekibi 500’den fazla üniversite öğrencisine alışveriş esnasında dürtülerini nasıl dizginledikleri, ölüm veya ağrılı bir medikal operasyon düşüncesinin onları etkileyip etkilemeyeceği gibi konuları sormuş. Gelen yanıtlar da katılımcıların ölüm gibi düşünceler nedeniyle kendine güvenlerini yitirdikleri ve bu güveni geri kazanabilmek için harcama yaptıklarını göstermiş. Bu arada bunu alışkanlık haline getiren bünyeler tabi ki normal bir günde bile alışveriş fikri akıllarına geldiğinde “Şu ölümlü dünyada alışveriş yapmayıp da ne yapacağım?” diyerek kendilerini haklı çıkartmaya çalışıyormuş.

Geldik mi yine benim ilk başta söylediklerime? Alışverişin ölüm düşüncesini bile geride bıraktıracak kadar güçlü olduğunu biliyorduk, şimdi de araştırmalarla ispatlamış olduk.

Kylie etkisi

Her hafta bir yenisini duyduğumuz Kardashian-Jenner-Hadid haberlerinden sıkıldınız mı? Görünen o ki Amerikalılar henüz sıkılmamışlar. Kozmetik markası Kylie ile kadınların gündeminden düşmek bilmeyen Kylie Jenner, kelimenin tam anlamıyla ‘ortalığı karıştırdı’ ve bir ‘Kylie Mağazası’ açtı.

Daha önce sadece online olarak ulaşılabilen Kylie kozmetik ürünlerini gerçek bir mağazada satın almak için gece yarısından itibaren sıraya giren genç kızlarsa deyim yerindeyse birbirini ezdi. Binlerce Kylie dudak kaleminden oluşan dev bir duvara da sahip olan mağaza son 24 saattir Instagram ve Snapchat dünyalarının en çok paylaşılanları arasında yer alıyor.

Kylie Jenner’ın, daha doğrusu Jenner familyasının başındaki deha Kris Jenner’ın, bu geçici mağazadan feyz alarak Kylie mağazalar zincirinin temellerini atacağındansa hiç şüphem yok.

Ayakkabı terapisi

Kadınların ayakkabı tercihlerinin ruh halleriyle bire bir ilgili olduğunu düşünürdüm. Anlaşılan yalnız değilmişim. Pek çok kadının hayallerini süsleyen ayakkabılara imza atan Aquazzura’nın başındaki isim Edgardo Osorio da benimle aynı şeyi düşünüyor olacak ki yeni kampanyasında bir psikoloğu canlandırmış.

Kendi alanlarında öne çıkan dört kadınla çekilen ve Farfetch adlı bir online mağaza için hazırlanan kampanya videosunda Osorio’yu kadınların dilinden çok iyi anlayan bir psikolog olarak görüyoruz. Osorio’nun koltuğuna sırayla oturan dört kadın, hayallerindeki ayakkabıları anlatıyor. Psikoloğumuz da bu kadınları dinliyor ve sonrasında onları en iyi şekilde yansıtacak olan ayakkabıları tasarlıyor.

Ünlü Browns mağazalarının CEO’su Holli Rogers ve Arabistan Vogue genel yayın yönetmeni Prenses Deena Al-JuhaniAbdulaziz gibi kadınların özel bir davette ışıldamak ya da günlük koşuşturmada rahat etmek için hayalini kurdukları ayakkabılar gerçeğe dönüşür dönüşmez Farfetch’te satışa sunulacakmış. Bakalım Osorio’nun bu ‘ayakkabı terapisi’ kadınlara iyi gelecek mi?

Yazının devamı...

Yeni yılın rengi belli oldu

Moda dünyasında trendleri tasarımcıların ve defilelerin belirlediğini söyleriz. Ancak bu defilelerde ünlü tasarımcıların bize sunduğu renklerin nasıl tercih edildiğini pek merak etmeyiz. Bir hayli titiz çalışılan ve işin içine pek çok araştırma şirketi ve trend avcısının girdiği bu süreçte hepimizin sık sık duyduğu isimse Pantone olur. Farklı sektörlere hizmet veren ve renk konusunda dünyanın önde gelen uzman şirketi olarak konumlanan Pantone, her yıl sonunda gelecek yılın rengini açıklar. Moda markaları için bu renk bir hayli önemlidir. Eğer bir markanın koleksiyonunda ‘yılın rengi’ mevcutsa öne çıkartılır. Koleksiyonda o yılın rengi yoksa hızlı bir şekilde o koleksiyonun güncellenmesi sağlanır. Pantone bundan birkaç gün önce 2017 yılının renginin ‘Greenery’ olduğunu açıkladı. Bizim kabaca yeşil diyebileceğimiz bu renk tonunu “Çalkantılı sosyal ve politik gündemde beklediğimiz güveni sunacak” bir araç olarak tanımlayan Pantone, yeni yılda doğayla bütünleşeceğimizi, yenileneceğimizi ve yaşamın değerini anlayacağımızı söylüyor. Yaşadığımız dönemin ne kadar yoğun ve yorucu olduğunu göz önünde bulundurursak, yeşilin her tonuna ihtiyacımız var diyebilirim. Hele de moda gibi milyonları etkileyen, ilham veren ve olumlu mesajlar yayması beklenen bir sektördeki bu ‘yeşillenme’ sayesinde daha keyif dolu bir yıl geçireceğimizden eminim.

Şimdilik Emilio Pucci, Michael Kors, Gucci, Balenciaga gibi markaların bize sunduğu bu rengi ve tonlarını 2017 boyunca her yerde görmeye hazır olun.

Alışverişin ‘Garage Sale’ hali

Birbiri ardına karşımıza çıkan alışveriş şenliklerini bir kenara bırakın; çünkü, sizi bütün bunlardan farklı bir etkinliğe götürüyorum. Blog yazarı Billur Saatçi’nin düzenlediği ve iki gün boyunca yüzlerce misafir ağırlayan ‘garage sale’ etkinliği, pek çok büyük markanın ve kurumun düzenlediği alışveriş şenliklerini gölgede bırakacak kadar dikkat çekti.

Altı yıldır yaşadığı evden başka bir eve taşınırken kıyafet, ayakkabı, aksesuar, kozmetik ürünü ve ev eşyası gibi yüzlerce parçayı satışa sunan Billur Saatçi, etkinliğin ilk gününde Bir Silgi Bir Kalem adlı yardım kuruluşuna, ikinci gününde ise Toplum Gönüllüleri Vakfı’na destek olmayı tercih etmişti. İhtiyaç sahibi ilköğretim öğrencileri ve 83 üniversite öğrencisi için 25 bin liraya yakın bağış toplamayı başaran bu ‘garage sale’ yeni yıl dönemindeki en özel alışveriş etkinliklerinden birisi oldu ve sosyal medyada beğeni topladı. Ben de hem Billur’u hem de bu etkinliğe destek olan yüzlerce bağışçıyı tebrik etmek istedim.

Kapalıçarşı’dan dünyaya

Yabancı moda dergileri veya online moda yayınlarını takip etmeyi çok sevdiğimi tahmin ediyorsunuzdur. Ancak daha çok sevdiğim bir şey varsa o da bu yabancı kaynaklarda çevremizden isimlerin başarılı işlerine rastlamak.

Genç fotoğraf ve video sanatçısı Fora Norman’ın Kapalıçarşı’da gerçekleştirdiği moda çekimini ‘Grand Bazaar’ başlığıyla önemli moda yayınlarından birisinde görünce çok heyecanlandım. Binlerce yıllık bir geleneğin sonucu olan Kapalıçarşı dokularını çarpıcı bir şekilde yansıtmayı başaran genç yeteneği yakın zamanda daha çok sık duyacaksınız; benden söylemesi.

Yazının devamı...

En ‘zeki’ moda markaları

Moda markalarının bizden biri gibi davranıp insanlarla samimi bir ilişki kurmaya çalıştığı şu günlerde ‘benim gibi düşünen marka’ ya da ‘bana hep destek olan marka’ gibi tanımlamalar yapmaya alıştık. Kimi markalar bize asla ulaşamadığımız o popüler kadını hatırlatıyor, kimisi hep iyiliğimizi düşünen ama uzakta yaşayan tonton teyzemizi. Kimi markalardan alışveriş yapabilmek büyük heyecanken, kimisi sadece sıkıcı bir alışkanlık. Eh, kimi markalar da sınıfın en çalışkan çocuğu, en fırlaması, en zekisi.

Teknoloji çağında markaların zeki olarak adlandırılabilmesi için ‘dijital zeka’ sahibi olmaları gerekiyor. Bu da hangi dijital ortamları, ne sıklıkta ve nasıl kullanabildikleriyle doğru orantılı olarak gelişiyor.

Lüks bir markanın sadık bir müşterisiysem ve eğer markaya Facebook sayfası üzerinden ulaşamazsam, binlerce liraya pazarlanan bu deneyimin bir yanı eksik kalıyor. En son teknoloji ürünü bir cihazı denemeye karar verdiysem, o lüks markanın da bu cihazla bir şeyler yapmasını bekliyorum. Deyim yerindeyse moda markalarının, teknoloji çağında hep en önde olmasını bekliyorum. En geleneksel yöntemleri benimsemiş olanların bile.

Bir araştırma şirketi de benim gibi düşünen insanların aklındaki soruları bir araya getirmiş ve moda markalarının dijital zekalarını ölçümlemiş. Yapılan dijital projeler, farklı sosyal medya kanallarını kullanma şekli gibi kriterlere bakılarak puanlar verilmiş. Listenin başınaysa son dönemde pek çok farklı dijital projeyle öne çıkan GUCCI yerleşmiş.

Sonuç şaşırtıcı diyemem. Tasarımcı değişikliği sonrasında cesur adımlar atan markanın dijital stratejisi de bir hayli iddialı. Öyle ki GUCCI, uzun süredir ‘dahiyane’ bir dijital iletişim yürüten Burberry’yi bir puanla geçecek kadar sıkı çalışmış ve listedeki diğer ‘dahi’ marka olma hakkını kazanmış. Sıralama şöyle: GUCCI, Burberry, Ralph Lauren, Coach, Tory Burch, Kate Spade, Michael Kors, Louis Vuitton, Tommy Hilfiger, Cole Haan, Stuart Weitzman.

Torino’dan İstanbul’a

Bir kadın, bir erkek. Ortak noktaları, tasarıma olan tutkuları, İtalya’nın Torino şehrinden dünyaya yayılmaları ve İstanbul’da buluşmaları.

Nasco Unico markasıyla kişiye özel ceketler hazırlayan ve bu sayede şık kadınların radarına girmeyi başaran Andrea Francardo, tasarımların özgün ve özgür olması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle tasarım süreci, hazır giyim alternatiflerine göre çok daha detaylı bir çalışmayla hayat buluyor.

Kendi adını verdiği markasıyla erkekler için özel dikim gömlek ve takım elbiseler hazırlayan Edoardo G. Ristori ise İstanbul ve Torino arasında adeta mekik dokuyor. Stil sahibi erkekler önce Bebek’te ağırlanıyor, ölçüleri alınıyor. Sonrasında Torino’lu ustaların üretim süreci başlıyor. Birkaç hafta içerisinde üzerinize tam oturan, başka kimsede göremeyeceğiniz bir tasarım kapınızı çalıyor.

Bu iki Torino’lu tasarımcıyı buluşturansa koleksiyonlarını sundukları özel bir etkinlik. Geçtiğimiz günlerde Türk basını ile buluşan ve tasarım felsefelerini keyifli bir sohbet esnasında paylaşan ikili, hem kadın hem erkekler için kişiye özel ve farklı bir deneyim vadediyor.

Yazının devamı...

Insta-modellerin çağı

Sosyal medyanın hayatımıza soktuğu ‘insta-model’ kavramı, gün geçtikçe daha çok tartışılır hale geliyor. Hepimizin bildiği bazı isimler modellik yetenekleri yerine çok takipçisi olduğu için podyuma adım atabiliyor veya dergilere kapak olabiliyor. Şahsen henüz durumdan şikayetçi olan çok kişiyi görmedim. Markalar ve yayınlar, zaten bu durumun en büyük destekçileri. Defilesinde bu isimleri yürüten markaların ürünleri anında popüler oluyor; kapağına bu isimleri taşıyan dergiler yok satıyor.

Kendall Jenner’ın geçtiğimiz günlerde milyonlarca takipçiye sahip Instagam hesabını kapatması (ve sonrasında yeniden açması) da ‘insta-model’ kavramına dikkat çekmişe benziyor. Eğer Kendall Jenner hesabını tamamen kapatmayı başarabilseydi, bu yönde çok büyük bir adım atarak tarihe geçecekti. Anlaşılan o ki, milyonlarca dolar kazanabilmek için milyonlarca takipçi olması gerekliliği yeteneğin önüne geçti.

2016 yılında hayatımıza iyiden iyiye giren ‘insta-model’ genç kızlarımız, aynı zamanda moda dünyasında popülaritesini en hızlı şekilde arttıran isimler. Örneğin Gigi Hadid, bir yıl içerisinde 16 milyonun üzerinde yeni Instagram takipçisi edinerek sektör rekoru kırmayı başarmış. Bu rekorda, kendisini neredeyse her önemli defilede görmemizin katkısı epey büyük. Pek ortalıkta görünmemesine rağmen 14 milyon takipçi artışıyla radara takılan Cara Delevingne de dijital dünyanın ekmeğini en iyi şekilde yiyen isimlerden.

Kardashian-Jenner-Hadid aile yumağından fırlayan Hailey Baldwin ve Bella Hadid de milyonlarca yeni takipçiye erişip modellik kariyerini sağlamlaştıran modellerden.

Başka türlü bir kampanya

Moda markalarının alışverişe özendiren, hep daha fazlasını satabilmek için çabaladığı reklam kampanyalarıyla dolu dünyamızda MARNI, yel değirmenlerine karşı tek başına yürüyüşe geçiyor. Markanın “yılbaşı” kampanyası bolca yeni yıl hediyesi satabilmeyi değil, Hindistan’da bir yardım kuruluşuna destek olmayı amaçlıyor.

MARNI tarafından geliştirilen proje kapsamında çağımızın öne çıkan beş kadın sanatçısını sembolize eden kuş heykelleri satışa sunuluyor. Yılbaşı döneminde satışta olacak bu sınırlı sayıdaki el yapımı parçalardan elde edilecek gelirse göçmen kamplarındaki çocuklar için çalışmalar yürüten bir hayır kurumuna bağışlanıyor.

Birkaç çanta daha satabilmek için ünlü isimlerle milyonlarca dolarlık projeler üreten markalarla karşılaştırıldığında, MARNI’nin bu yılbaşı projesi kocaman bir alkışı hak ediyor. Proje bir yandan da markaların ellerindeki gücü hangi amaçlarla kullanabileceğini bir kere daha düşünmemizi sağlıyor.

Yaylım ateşi

Geçtiğimiz haftalarda Melania Trump’ın moda dünyasıyla olan inişli çıkışlı ilişkisinden bahsetmiş ve hiçbir tasarımcının yeni first-lady ile ilgili yüksek sesle yorum yapamadığını söylemiştim. Amerikalı tasarımcıların beni yanıltmasıysa çok uzun sürmedi.

“Melania Trump gibi bir ismi asla giydirmek istemediğini” açıklayan Tom Ford, ilk taşı atanlardan. Başarılı tasarımcı, bir başkan eşinin kendi tasarımları gibi pahalı parçalar tercih etmemesi gerektiğini düşünüyormuş. Tom Ford’a göre Amerika Birleşik Devletleri başkanının eşi, her kesimden Amerikalının örnek alabileceği şekilde giyinmeliymiş.

Ben bu hamleyi zekice buldum. Tom Ford gibi öne çıkan bir ismin açıktan Melania Trump’ın tartışma konusu zevkini veya Trump soyadının yarattığı gerginliği eleştirmek yerine markasını üst bir seviyeye konumlayarak bu konuşmalardan sıyrılıvermesi hayli başarılı bir taktik.

Yazının devamı...

Alışverişin tam zamanı

Yeni yıl için geri sayım devam ederken birbiri ardına gelen alışveriş şenlikleri ve indirim fırsatları herkesin dilinde. Bunlardan en çok konuşulanı, Harvey Nichols tarafından Kanyon AVM’nin önünde kurulan dev indirim çadırı.

Sadece birkaç günlüğüne açık kalacak çadırda %70’e varan indirim olduğunu duyan kadınların telaşlı adımlarla alışveriş merkezinden çadıra koşuşunu görmeniz gerek. Henüz ilk gününde ziyaret ettiğim çadır tahmin ediyorum ki şimdiye kadar yağmalanmıştır; ancak, yine de şansınızı deneyin derim.

Eğer bu indirim çadırında şansınız yaver gitmezse, moral bozmak yok. Kanyon AVM içerisinde yer alan Harvey Nichols Concept Pop-Up mağaza da özel indirimler uyguluyormuş. Buradaki seçki, çadıra göre çok daha yüksek etiketli parçalardan oluşuyor ve ziyaretçilere kombin önerileri eşliğinde sunuluyormuş.

Benim için yılın en güzel zamanı, hediye alışverişlerinin tavan yaptığı şu günler. O yüzden alışveriş şenlikleri veya özel indirim günleriyle ilgili haberlerini sizinle paylaşmaya devam edeceğim.

Azalarak bitsin

Alışverişin tam zamanı demişken, her sene tekrarlanan ‘yılbaşı alışverişi kazaları’ bu sene de tekrarlanmasın diye azalarak bitmesini dilediğim hediyeleri sıralayayım dedim:

Çirkin Kazak: Eskiden büyükannelerimizin ördüğü ve bizim giymekten hiç hoşlanmadığımız o garip kışlık kazakları biz tarihe gömmeye çalışırken siz hediye alıyorsunuz. Yapmayın.

Parfüm: Evet, klasik bir hediyedir. Ancak klasikler, özel bir anlamı olursa güzeldir. Raflarda üst üste yığılmış, herkes kullandığı için satın alınan parfümlere boşuna para vermeyin. Tabi hediye almayı planladığınız kişinin en sevdiği parfümü biliyorsanız iş değişir.

Oyuncak Ayı: Hiçbirimizin ağzı bir yöne gözü bir yöne bakan oyuncaklara tahammülü kalmadığına eminim. Eğer bu ayıcık kışlık şık tasarımlarını giymiş bir Burberry ayıcığı değilse, alışveriş sepetinizi gözden geçirin.

Dijital dünyanın cesur adımları

Dijital dünyanın tanınmış simaları, moda dünyasında cesur adımlar atmaya devam ediyorlar. Yurt dışındaki örneklere bir hayli alışığız; sıra geldi Türkiye’nin en etkili sosyal medya kullanıcılarının yaptıklarına göz atmaya.

YouTube popülaritesini bir giyim ve aksesuar markasına taşıyan Duygu Özaslan ve kurucusu olduğu erkek butiği BEY Karaköy’ün yanında bir de kadın giyim markası ekleyen Nil Ertürk, son dönemin en çok göze çarpan başarı hikayelerinin yıldızları.

Türkiye’nin en çok takip edilen güzellik ve bakım kanallarından birisinin sahibi olan Duygu Özaslan, yeni markası DOIstanbul’u en popüler YouTube yayıncıları ve moda blog yazarlarının katıldığı bir partiyle tanıttı. Duygu’ya göre bu koleksiyon ‘sadece kendisi için giyinen’ genç kızlara hitap ediyor. Henüz ilk adımlarını atan DOIstanbul’un çok geniş bir ürün seçkisi olmasa da ürünlerin arkasındaki hikayelere sıkı çalışıldığı belli oluyor. Koleksiyonun yakın zamanda hızla genişleyeceği ve çok daha fazla genç kıza ulaşacağından eminim.

Uzun yıllardır hem Türkiye’de hem de yurt dışında ilgiyle takip edilen moda blogu yazarı Nil Ertürk ise kuzey Avrupa ülkelerinden ilham alan markası FREA ile çabasız ancak özenli parçalar sunma iddiasında. Klasiğe yakın ancak detaylarda farklılaşan parçalarla dolu askılar, FREA kızının henüz başlayan hikayesinin uzun soluklu olacağına işaret ediyor. Satışlarını online mağaza üzerinden gerçekleştiren markanın Amsterdam veya Kopenhag’da bir butiği açılsa da herkes bu tasarımlarla tanışsa diye sabırsızlıkla bekliyorum.

Yazının devamı...

Stil sahibi deneyimlerle tanışın

Pek çoğumuzun yurt dışı seyahatlerini planlarken ilk uğradığı web sitesi haline gelen Airbnb, bizi kendine daha çok bağlamak için yepyeni bir özellikle karşımızda. Kurulduğu günden bu yana yüzbinlerce kullanıcının ev ve odalarını kiralamasını, milyonlarca gezgin ruhun da farklı bir konaklama deneyimi yaşamasını sağlayan web sitesinin yeni hedefi, deneyim pazarlamak.

Artık kullanıcılar, web sitesi üzerinden paket halinde sunulan deneyimleri de satın alabiliyor. Spordan sanata pek çok kategoride deneyim sunan Airbnb Experiences deneyimler listesinde ben tabi ki moda kategorisine ışınlandım. Gözüme çarpan ilk örnekler şöyle: Eğer yolunuz Paris’e düşecekse, deneyim uzmanınız Elodie ile üç günlük bir stil yolculuğuna çıkabilirsiniz. İlk gün bir butikte kişiselleştirilmiş stil önerileri alabilir, ikinci günü Le Marais’de VIP alışveriş deneyimiyle unutulmaz hale getirebilir, üçüncü gündeyse özel bir davete katılma şansını yakalayabilirsiniz.

Seyahat planınızda Tokyo varsa, Japon moda kültürü hakkında bilgi alabileceğiniz ve öne çıkan parçalara herkesten önce ulaşabileceğiniz bir alışveriş turu, kendi aksesuarlarınızı yaratacağınız bir atölye çalışması ve Japon moda dünyasının önde gelen isimleriyle bir çay partisine katılabilirsiniz.

Moda dünyasının tasarım ve üretim kısımlarına ilgi duyanlar da unutulmamış. Los Angeles ziyaretçileri için hazırlanmış bir deneyim, çok özel kumaşların satın alınabileceği mağaza ziyaretleri ve farklı türde materyallerin doğal yöntemlerle boyanıp kişiselleştirileceği atölye çalışmalarıyla yeni bir boyut kazanmış.

Airbnb tarafından birkaç gün önce duyurulan bu deneyimler, şimdiden büyük ilgi görmüş olacak ki liste uzayıp gidiyor. Ben de ilk yurt dışı seyahatimde bu tür bir deneyimi yaşamak için sabırsızlanıyorum.

Trend alarmı: Erkek bakımı

Erkeklere özel tasarım yapan terziler, sadece erkek tasarımlarının satıldığı butikler derken sıra geldi erkeklerin tıraş kültürünü yeniden canlandırmaya. Son trend, şık ve stil sahibi erkeklerin, klasik tıraş yöntemlerini benimsemesi.

Bebek’te geçtiğimiz günlerde açılan Frontier Barber Shop, sürprizlerle dolu bir şekilde yolu İstanbul’a düşen bir Amerikalının, Brandon Patton’ın, Türk erkeklerine armağanı. 30’lu yıllardan kalma klasik berber koltuklarıyla filmlerden fırlamışa benzeyen bu berber dükkanı, hem özenli dekoru hem de sahibinin nevi şahsına münhasır stili sayesinde önümüzdeki günlerde çok konuşulacak gibi. Erkek bakımı cephesindeki bir diğer gelişme de tıraş kültürüyle özdeşleşen Mühle’nin Türkiye pazarına resmi olarak girişi. Pek çok perakende markasının sıkıntılı günler geçirdiğini düşünürsek, erkeklerin yaşam stiline farklı bir şıklık ekleyecek Mühle’nin bu hareketi takdire şayan. Tasarımıyla öne çıkan, yüksek kaliteli tıraş fırçaları ve bakım setleri üreten markanın çok kısa sürede stil sahibi erkeklerin özenli dünyasına gireceğinden eminim.

Hazır böyle gelişmeler yaşanırken, erkek stilinin de bir adım öteye gideceğini umduğumu söylemeliyim. Ne de olsa yıllar öncesinde bıraktığımız ‘janti’ Türk erkeği, bir şekilde geri dönmeli; değil mi?

Yazının devamı...

Gençlik ve güzellik

Bundan iki yıl önce #castmemarc projesiyle sıradan kullanıcıları marka kampanyalarına taşımaya başlayan Marc Jacobs, yeni sezonda gözünü güzellik ve makyaj vloggerlarına dikti. Son projesiyle markanın güzellik koleksiyonuna dikkat çekmeyi amaçlayan tasarımcı, dünyanın her yerinden gönderilecek videolar arasından seçeceği 10 kişiyi New York’a davet edecekmiş. Bu finalistlerden bir tanesiyse yeni sezon kampanyasında yer almak üzere seçilecekmiş.

Marc Jacobs’ın yeni nesle ulaşma çabası bununla da sınırlı değil. Efsane model Cindy Crawford’un kızı Kaia Gerber, bu güzellik kampanyasının başrolüne taşınmış.

Hem genç isimlerle reklam kampanyaları hazırlamak hem de gençlerin yakından takip ettiği vlog dünyasından yıldız yaratmak, şu dönemde yeni müşteri kazanmanın en hızlı yolu olarak görülebilir. Bu genç ve hızla tüketmeyi seven müşterilerin uzun yıllar boyunca markaya sadık kalacakları da düşünülürse, markanın önümüzdeki dönemde de bir hayli popüler olacağını söyleyebiliriz. Ne de olsa moda dünyasının en önemli iki konusu, gençlik ve güzellik söz konusu olunca ilgi çekmemek mümkün değil.

Diana’nın stil yolculuğu

Milyonlarca insanın sevgilisi haline gelen ve ölümünün üzerinden neredeyse 20 yıl geçmesine rağmen unutulmayan Prenses Diana, moda dünyasının manşetlerine taşınmaya devam ediyor. Instagram’ın henüz hayatımıza girmediği, sokak stilinin dijital dünyayı kasıp kavurmadığı zamanlarda bile stiliyle geniş kitlelere ulaşan Diana, bu defa bir sergiyle karşımızda.

Kensington Sarayı tarafından hazırlıkları sürdürülen ve Estée Lauder Şirketleri’nin desteğiyle gerçekleştirilecek olan sergide, prensesin en ikonik kıyafetlerini yakından inceleyebilecekmişiz. Sergi için Diana’nın resmi davetler veya ziyaretler için seçtiği kıyafetlerle moda dünyasının Diana ile olan ilişkisini yansıtacak parçalar bir araya getirilmiş.

80’ler ve 90’lar boyunca her gün daha da güçlenen stiliyle önce çıkan Prenses Diana’nın belki de konumu gereği halka açamadığı duygularını kıyafetleri aracılığıyla paylaştığı söyleniyor. Sergi bir yandan da Diana’nın ölümünün yirminci yılında eski evine dönüşünü simgeliyor. 24 Şubat 2017’den itibaren gezilebilecek sergi için şimdiden plan yapmakta fayda var.

Pokémon sürprizi

Pokémon fırtınasıyla yeniden karşılaştığımızda, işin tanınmış tasarımcılar boyutuna taşınacağını tahmin etmemiştim. Evet pek çok sitede bu sevimli karakterlerin moda dünyasında nasıl yer alabileceğiyle ilgili eğlenceli paylaşımlar gördüm hatta bununla ilgili bir yazı bile yazdım. Ancak, tanıdığımız bir moda evinin bu tasarımları gerçekten satışa sunması aklımın ucundan bile geçmezdi.

Yanlış okumadınız. Son birkaç sene içerisinde kadınların gözde tasarımcılarından biri haline gelen Prabal Gurung, Pokémon’lardan ilham alan bir kapsül koleksiyon hazırlamış. Tasarımcı, Charmender, Squirtle ve Pikachu gibi popüler karakterleri yetişkinlerin dünyasına stil sahibi bir şekilde sokmayı başarmış. Koleksiyonla aşk yaşadığımı söyleyemem. Yine de bu tür bir koleksiyon ilk olduğu için önemli olduğunu söylemem gerek. Bakalım bu ilginç adımı diğer ünlü tasarımcılar da takip edecekler mi?

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.