Şampiy10
Magazin
Gündem

Giyilebilir sanat

Geçtiğimiz hafta şehri saran moda rüzgarları, bizi hala etkisi altında tutmaya devam ediyor. Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında nefes kesici bir sunum gerçekleştiren Başak Cankeş, moda haftasının sadece bir ‘giy-geç’ deneyimden ibaret olmadığını ispatlıyor.

Bergamot, karanfil ve vetiver kokuları eşliğinde, sislerin içerisinde giriyorum BASHAQUES sunumunun yapılacağı salona. Koleksiyon, sürrealist Salvador Dali ile geleneksel Türk kültürünü buluşturuyor: Gala’nın Hareme Girişi. Duvarlara asılmış el işlemesi yorganların üzerinde sunulan tablolar, bir sanat galerisinde olduğumu düşündürüyor. Sonra, odacıklara dağılmış modellerin üzerindeki ‘giyilebilir sanat’ olarak adlandırabileceğim parçalar takılıyor gözüme. Dali’nin ‘eriyen saatler’ fikri, tasarımların upuzun kollarında hayat buluyor.

Bir oda, bir oda daha derken sergi alanın ortasında, çatlamak üzere olan kocaman bir yumurta kesiyor yolumu. Işıklar kapanıyor ve yumurta, içindekini açığa çıkartıyor. Bir modern dans performansı birkaç dakikalığına bizi odacıklardan alıp sürrealizmin hüküm sürdüğü topraklara götürüyor.

Gözümü açtığımda, bütün bunların gerçekliğini sorguladığım bir anda buluyorum kendimi. İstanbul’da, bizim moda haftamızda, sadece moda değil, tasarım, canlı performans ve sanatı buluşturan böylesi bir çalışmayla karşılaşmanın hazzı, Başak Cankeş’i ayakta alkışlama isteğiyle buluşuyor.

Bir cinayet hikayesi

Moda dünyası göz alıcı tasarımlar, hiç bitmeyen partiler veya her zaman kusursuz görünen kadın ve erkeklerden ibaret sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Hafızalarınızı zorlarsanız, Alexander McQueen’in trajik intiharı veya Vittorio Missoni’nin uçağının kayıplara karışması gibi haberleri hatırlayabilirsiniz. Bütün bu haberler arasında bir tanesi var ki, üzerinden 20 yıla yakın zaman geçse de güncelliğini kaybetmiyor: Gianni Versace cinayeti. Bunca zaman sonra bu korkunç cinayeti yeniden dünya gündemine oturtansa, bu cinayeti konu alacak bir dizinin yolda olması. ‘American Crime Story’ adlı dizinin 2018’de yayınlanacak üçüncü sezonunda, ikonik İtalyan moda evi Versace’nin efsanevi ismi Gianni Versace ve o meşhur cinayet başrolde olacakmış. Bir grup modasever Donatella Versace rolü için son dönemde marka kampanyalarında gördüğümüz Lady Gaga’yı biçilmiş kaftan olarak görüyor. Bir diğer grupsa oyunu yıllardır gerçekleştirdiği başarılı Donatella Versace taklitleriyle bizi güldüren Maya Rudolph’tan yana kullanıyor. Kim hangi rolü oynarsa oynasın, moda tarihinin en gizemli hikayelerinden birisinin kapağını yeniden açmak kulağa çok çekici geliyor.

Sahneye blogger dokunuşu

İngiltere’nin en iyi giyinen erkekleri listelerinde hep üst sıralarda gördüğümüz, pek çok blog yazarına ilham veren Matthew Zorpas, Türkiye’de de bir hayli ilgi gören isimlerden. O kadar ki Tuba Ünsal’ın yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği ‘İsimsiz Yıldız’ adlı oyunda kostüm danışmanlığı görevi Zorpas’a verilmiş. Hatrı sayılır basılı yayınların bloggerlara yeniden savaş açtığı şu günlerde İngiliz bir bloggerın Türkiye’de başarılı bir işe imza atması bir hayli cesaretlendirici.

Yazının devamı...

Moda haftasının unutulmazları

Beş güne yayılan defile, sunum ve etkinliklerden oluşan Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’u geride bırakırken ‘unutulmayacaklar’ listemi paylaşmasam olmazdı.

- Arzu Kaprol’ün Mercan Dede’nin müzikleri eşliğinde sunduğu dijital ağırlıklı çalışması, tasarımın sadece kumaşlara, kesimlere veya podyumda süzülen modellere bağlı olmadığını gösterdi. ‘Life Print’ adlı koleksiyon, üç boyutlu baskı teknolojisi kullanarak hazırlanmış tasarımların üzerine yansıtılan video aracılığıyla sunuldu. Yaşamı dijitalleştiren, dijitali yaşamın merkezine koyan böyle bir çalışmayı #MBFWI kapsamında izlemek çok keyifliydi.

- Duayen tasarımcı Bahar Korçan bu sezon ‘Mercedes-Benz Celebrates Bahar Korçan’ başlığıyla karşımızdaydı. Üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan ‘Toz’ adlı koleksiyonda resim, heykel ve modayı buluşturan tasarımcı moda haftası boyunca sergilenecek bir esere imza attı.

- Mercedes-Benz Otomobil Grubu Pazarlama ve Satış Türkiye Direktörü Şükrü Bekdikhan ve Bahar Korçan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen özel buluşma, duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Moda Tasarımcıları Derneği’nin kurucularından ve moda haftasının temellerini atan isimlerden olan Korçan’ın “Mercedes-Benz Türk ile birlikte sunduğumuz bu çalışma, bana bir ödül gibi geldi” sözleri davete katılanları hem gülümsetti hem de bir hayli duygulandırdı.

- Deniz Berdan ve Begüm Berdan’ın asi ve sıra dışı markası DB Berdan, moda haftasında en çok dikkat çeken şovlardan birisine imza attı. Cinsiyetçi moda algısına karşı bir tavır sergileyen ikilinin ‘aynı gökkuşağının altında yaşama’ fikriyle oluşturduğu koleksiyonun podyumunda Gonca Vuslateri ve Rüzgar Erkoçlar gibi isimleri izledik. Grafik çalışmaları, müzikleri ve enerjisiyle davetlileri ayağa kaldırmayı başaran defile, cinsel kimliğini özgürce taşımak isteyenler için önemli bir adım oldu.

-Moda Tasarımcıları Derneği başkanı Mehtap Elaidi’nin ‘Dear Diary’ adlı sunumu, bizi bir fantezi dünyasına davet etti. Yumuşak ve akışkan kumaşlarla rahat görünümler sunarken eğlenceli işlemelerle tasarımlara hareket katmayı başaran Elaidi’nin koleksiyonu hazırlarken çıkış noktası Wes Anderson imzalı ‘Moonrise Kingdom’ filmiymiş.

-Derya Açıkgöz’ün ünlü akınına uğrayan defilesinin bizi çok şaşırtacağını söylemiştim; haksız çıkmadım. Her sezon giderek daha güçlü siluetler yaratan Derya’nın önünde parlak bir moda yolculuğu olduğunu söyleyebilirim.

- Tuba Ergin’in 130 metrekare gerçek çim kullanarak stüdyo alanında kendi dünyasını yaratması ve şık bir performans eşliğinde sunduğu koleksiyonu, moda haftasındaki sunumlara verilen emeğin bir göstergesi niteliğindeydi. Her şey ‘ana sahne’ için değil, ‘en iyi şekilde sunmak’ için.

- Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un en duygusal koleksiyonlarından birisi Bora Aksu tarafından sunuldu. 1930’lu yıllara dönerek çok sevdiği anneannesine ‘hayal bile edemeyeceği’ bir gardırop armağan etmek istediğini söyleyen Aksu’nun romantik tasarımları ve uçuş uçuş renkleri, koleksiyonu izleyen kadınların gönlünü çaldı.

Yazının devamı...

Yeni stil ikonu: Harry Styles

Beklediğimize değdi, Harry Styles geri döndü. Another Man dergisinin yeni sayısında üç ayrı ikonik fotoğrafçının objektiflerinin karşısına geçen, üç ayrı kapak görselinde birbirinden çok farklı görünümlerle karşımıza çıkan ve sıradan fotoğraf çekimlerinin birkaç katı sayfalık yer kaplayan Harry Styles, rüştünü ispat etti diyebiliriz.

One Direction adlı müzik grubuyla tanıdığımız genç yıldızın moda dünyasında aranan taze kan olduğu bir süredir konuşuluyordu.

Hem kadınlar hem de erkekler tarafından beğenilen androjen yapısıyla ve moda markalarıyla sürdürdüğü yakın ilişkisiyle öne çıkan Harry Styles yeni stil ikonumuz olarak sıkça karşımıza çıkacak; benden söylemesi.

Bir telefon kılıfından fazlası

Genelde defileler şöyle işler: davetliler yerini alır, ışıklar kapanır, modeller podyumda süzülür, en çok dikkat çekenler paylaşılır. Ancak Louis Vuitton İlkbahar/Yaz 2017 defilesinde bu sıralamayı alt üst eden bir şey vardı: telefon aksesuarları.

Mini boy birer çanta gibi görünen bu telefon kılıfları, koleksiyonun sunulduğu alanın da pek çok tasarımın da önüne geçmişe benziyor. Markanın bu hamlesi, özellikle lüks segmentte bazı markaların yaşadığı kan kaybına uğramamak için daha erişebilir ürünler sunma ve genç kitleyi harekete geçirme gibi yönleriyle bir hayli dikkat çekici. Açıkcası bu telefon kılıflarını etrafta görmek (ve tabi ki bir veya birkaç tanesini kendi koleksiyonuma katmak) için sabırsızlanıyorum.

Kutlama zamanı

Geçtiğimiz hafta şehrin parti haftasıydı ve moda dünyasının sevilen yüzleri bir orada bir burada karşımızdaydı.

Haftanın en çok konuşulan partilerinden biriyse Dockers’ın 30. yaşının kutlandığı, Oben Budak’ın müzikleriyle dans edilen doğum günü partisiydi.

Bir yanda gecenin sunuculuğunu üstlenen Alp Kırşan, diğer yanda davetlilere stil önerileri sunan Alex Kokoskeriya, bir diğer yandaysa Dockers rahatlığıyla hazırlanmış bir yaşam alanı vardı.

Sonbaharın gelişine sadece yeni koleksiyonlarla buluştuğumuz için değil, moda dolu partilere kavuştuğumuz için de sevindiğimi söyleyebilirim.

#MBFWI Başlıyor!

11-15 Ekim tarihleri arasında Zorlu Center PSM’de gerçekleştirilecek Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul ile ilgili beklentilerimi ve birkaç tahminimi paylaşmak istedim:

- Bora Aksu, Bahar Korçan, Atıl Kutoğlu gibi isimleri yeniden takvimde görmenin yarattığı heyecan bütün hafta sürecek.

- Gizia Gate’in DB Berdan ve Mehtap Elaidi gibi seçili tasarımcıların yeni koleksiyonlarını anında satışa sunan “See Now Buy Now” konseptli bir haftalık özel etkinliği çok konuşulacak.

- Moda haftamızda ikinci kez koleksiyon sunacak olan Derya Açıkgöz moda severleri çok şaşırtacak.

- MUDO ve Kiğılı gibi markaların moda haftası takviminde yer almasıyla önümüzdeki sezonlarda daha çok markanın koleksiyonlarını moda haftasında sunduğu görülecek.

- Zorlu Center kafe ve restoranları görüntülenmek isteyen yüzlerce kadın ve erkekle dolup taşacak.

- Bloggerlar, stil editörleri, moda yazarları ve vloggerlar gibi farklı karakterler arasında yaşananlar kulaktan kulağa iletilecek.

- Kulisten podyuma, sokak stilinden kahve molalarına kadar her şey bol bol Instagram Story videosu ve Snapchat hikayesiyle paylaşılacak.

Yazının devamı...

Milano günlükleri: Aksesuar aşkına

Gözler Paris podyumlarında olsa da Milano moda haftasında keşfedilmeyi bekleyenler henüz bitmedi. Defileleri an an yaşadık ve hızlıca tükettik, sıra geldi özel davetlerde sunulan aksesuar koleksiyonlarına göz atmaya.

Önce büyülü bir dünyanın kapılarını aralıyoruz. Karşımızda masallardan fırlamış gibi duran bir odada çıplak ayaklı, smokinli erkek modeller tarafından sunulan Alberto Guardiani İlkbahar/Yaz 2017 kadın koleksiyonu var. Optik ilüzyonlar yaratacak şekilde farklı desenleri ve malzemeleri bir araya getiren ayakkabılar çağının bir adım ilerisinde bir kadını hayal dünyasından gerçekliğe davet ediyor.

Gözlerimizi ovalayıp adımlarımızın yönünü değiştirdiğimizde kendimizi Jimmy Choo’nun sanatı doğayla buluşturan davetinde buluyoruz. Gerda Steiner ve Jorg Lenzlinger tarafından yaratılan ‘Düşen Bahçeler’ adlı enstelasyonun içerisine yerleştirilen ayakkabı ve çantalar, bir an bu sanat eserinin ayrılmaz parçaları gibi görünüyor. Telefona gelen bir mesaj, geç kalmamız gereken bir partiyi hatırlatıyor.

La Posteria’nın önündeki kalabalık, içeride olup bitenlerin ipuçlarını veriyor. Büyük salonun ortasında kendi halinde ‘takılan’ modeller, HOGAN İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunu sergilerken bilardo masalarında sayı peşinde koşan erkek modeller de bu kulübün havasına farklı bir rahatlık katıyor. Otuzuncu yaşını kutlayan markanın lüksü ve eğlenceyi buluşturan havası, Milano sokaklarına kadar taşıyor.

Çılgın Türkler Londra’da

Artık Türk tasarımcıların başka ülkelerde yakaladıkları başarıları ve dahil oldukları projeleri şaşkınlıkla değil hayranlıkla karşılar olduk. Bu gelişmelere her gün bir yenisi ekleniyor, daha çok Türk moda tasarımcısı ve marka uluslar arası alanda kendisine yer buluyor. Posta kutuma en son düşen haberse daha önce Brandroom Nişantaşı mağazasında sergilenen ‘Jeanious Turks’ koleksiyonunun önümüzdeki günlerde Harvey Nichols Londra mağazasında moda severlerle buluşacağını müjdeliyor.

Peki nedir bu koleksiyon diye soracak olursanız; ‘Jeanious Turks’, alanında öne çıkan on bir Türk moda tasarımcısı tarafından denim parçaların yeniden yorumlanmasıyla ortaya çıkan bir koleksiyon. Dice Kayek, Lug Von Siga, T.A.G.G gibi yenilikçi ve güncel markaların da dahil olduğu bu projenin Londra’da sergilenecek olması, sadece tasarımcılarımız için değil, Türk moda sektörü için de bir hayli faydalı olacağa benziyor.

Biraz özgürlük

Milano’nun yaramaz ikizleri olarak bilinen Dean ve Dan Caten kardeşlerin hazırladığı DSQUARED2 koleksiyonu, her zamanki gibi ‘çok çok’ bir koleksiyon. Yani birbirine ‘çok’ benzeyen bol kesimli denim pantolonların farklı ceketlerle tamamlandığı, birbirine ‘çok’ benzeyen silüetlerin renk ve desenlerle farklılaştığı, ‘çok’ hareketli ve ‘çok’ detaylı bir koleksiyon.

Hayvan desenleri, fıstık yeşili, abartılı omuzlar gibi farklı elementler de eklenince, işin bir hayli karıştığını söylemek yalan olmaz.

Ancak ne mutlu ki marka, sunduğu bunca farklı şeyi en uygun şekilde sadeleştiren ve stilize edebilen bir hayran kitlesine sahip.

Geniş bir sosyal çevreye ve sıkı çalışan bir ekibe sahip olan Dean ve Dan Caten kardeşlere düşense biraz daha özgür hissedip sınırlarını aşmak ve bütün düşünceleri tek bir koleksiyonda buluşturmaya çabalamayı bırakmak.

Yazının devamı...

Milano rengarenk

Milano Moda Haftası’nın en çok ses getiren defilelerini arka arkaya izleyince aklımdan geçen tek şey, kafamı nasıl toparlayabileceğim oldu. Bir yanda bir çizgi film karakterinden ilham alan saç ve makyaj çalışmaları, diğer yanda kağıttan bebekleri andıran tasarımlar, bir diğer yandaysa podyuma eşlik eden ekranlarda akan birbirinden ilgi çekici filmler...

O kadar çok sesli ve çok renkli bir moda haftası geçiriyoruz ki, neyi neresinden tutarak anlatacağımı şaşırıyorum. Belki de ilk defa... Ne mutlu ki anlık paylaşımlarım sayesinde çoğu anı tekrar yaşayıp neler olup bittiğini yeniden gözden geçirebiliyorum. Şimdi sizi benimle birlikte bu anları yeniden yaşamaya davet ediyorum. Bakalım katıldığım defile, davet ve partilerde neler olup bitmiş.

Gigi ve Bella fırtınası

Son birkaç sezondur genç kitleye ulaşmayı en iyi şekilde başaran markaların başında gelen FENDI, Karl Lagerfeld ve Silvia Venturini Fendi birlikteliğinin meyvelerini toplamaya devam edeceğe benziyor. Uçuş uçuş renklerin oyuncu desenlerle buluştuğu İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonu, atletik olmasına rağmen şık kalabilmeyi başaran bir FENDI kadını sundu. Bir çizgi karakterden ilham alan saç ve makyaj tasarımı da en az koleksiyondaki parçalar kadar ilgi çekmeyi başardı. FENDI’nin yeni sezondaki en güçlü silahlarından olan çantalara bir yenisi daha eklendi. ‘Kan I’ adlı model, Peekaboo ve DotCom gibi modellerin başarısını yakalayacak gibi duruyor. En azından sosyal medyadaki paylaşım ve yorumlara göre. Podyumunda Gigi ve Bella Hadid kardeşleri aynı anda ağırlayan Karl Lagerfeld’in defile davetlilerine dağıttığı koleksiyon çizimleriyse Lagerfeld’in tasarım dehasının bir parçasını daha keşfetme fırsatı sundu.

Defile sonrası kavga

Önceki gün Max Mara defilesinde boy gösteren Gigi ve Bella kardeşler defile sonrasında kavga etti. Aracına ilerlerken Gigi’yi bir anda kucağına alan bir hayranı nedeniyle neye uğradığını şaşıran Gigi, hayranına yumruk ve tekmelerle saldırdı. Güvenliklerin zor sakinleştirdiği model, kardeşi Bella ile aracına binip uzaklaştı.

Yeni bir umut

Podyumunu Insta-modeller yerine sektörün duayenlerine emanet eden Prada’nın defilesi bittiğinde, yeni bir umudun doğuşuna şahit olduk. Bir süredir devam eden ekonomik çalkantılar nedeniyle kafamızda soru işaretleri yaratan markanın sunduğu koleksiyon, belki de o şaşaalı günlere bir gönderme yapmış oldu.

Elbise manşetleri, etek yırtmaçları ve sandaletler gibi pek çok farklı yerde karşımıza çıkan tüyler, koleksiyonun en akılda kalıcı detaylarıydı. Doğrusu bu yoğunlukta bir tüy kullanımı, pek tahmin edilebilir değildi. Gerçi, söz konusu Miuccia Prada olunca neyi tahmin etmek mümkün ki?

Aksesuar cephesindeyse bir yaz koleksiyonunun hakkını vermek istercesine sandaletlere ve rahat seçeneklere yönelen Prada’nın renk ve desen karması, koleksiyonun önümüzdeki yaz boyunca sıklıkla karşımıza çıkacağının garantisi denebilir.

Kağıt bebekler podyumda

Yaramaz ve sıra dışı tasarımlarıyla her zaman kendisinden söz ettirmeyi başaran Jeremy Scott, Moschino İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonuyla da moda dünyasını en azından birçok Instagram hesabını ele geçirecek gibi. Bir ilaç kutusu şeklinde hazırlanan davetiye elime ulaştığında defilenin de bu temaya uygun ilerleyeceğini düşünmüştüm ancak ışıklar kapandığında karşımda kağıt bebekler duruyordu. Modellerin kıyafetleri elle çizilmiş gibi görünüyor, açıkta duran katlama bölümleri ve kıyafetin dışına taşan iki boyutlu parçalarsa iyiden iyiye kafamı karıştırıyordu. Bu karışıklığı giderense gerçek üstü şekilde hazırlanmış gece elbiseleri oldu. Karşıdan bakıldığında bir hayli gösterişli duran elbiseler, önümden geçerken fark ettim ki aslında sade bir elbisenin ek parçalarla bambaşka bir görünüm alması sağlanmış. Milano’da bu kadar oyuncu başka bir tasarımcı var mı emin değilim. Olsa bile Jeremy Scott’ın Moschino’suyla yarışamayacağına bahse girerim.

Yazının devamı...

New York’ta parti zamanı!

Her ne kadar moda dünyası henüz işi gücü bırakıp, topukluları çıkartıp sabaha kadar partilemeye hazır olmasa da New York moda haftasında koleksiyonlarını sunan tasarımcılar hepimizi dev bir partiye davet ediyor. Özellikle Marc Jacobs ve COACH defileleri, gençlik yıllarını ‘sıkı’ partilerle geçirmiş kadınlara bir sonraki partinin davetiyesini ulaştırmışa benziyor.

Örneğin COACH , bir başkaldırı niteliğindeki koleksiyon sunumunda İlkbahar/Yaz 2017 defilelerinden beklenenin tersini yapıyor. Uçuşan pembe elbiseleri bir peri masalı anlatırcasına değil, rock’n roll bir müzikalde yanlışlıkla karşımıza çıkmış gibi sunuyor. Bir araba mezarlığını andıran podyumda sunulan bütün ürünler, izleyicisine “Acaba yanlış defileye mi geldim?” diye sorduruyor. Bu da COACH koleksiyonunun azılı New York defilelerinin arasından sıyrılıp bir adım öne çıkmasını sağlıyor.

Ralph Lauren yüzünden kafalar karıştı

Geçtiğimiz Şubat ayında bazı markaların koleksiyonlarını sunma şeklini değiştireceği haberi yayılmış, bu haberin üzerine de her kafadan bir ses çıkar olmuştu. Tabi ki topyekün bir değişikliğe gidilmediği için hangi defilenin ne zaman yapıldığı, hangi koleksiyonun sunulduğu ve ne zaman satışa çıkacağı gibi konular kafaları karıştırmaya devam ediyor. Örneğin New York moda haftası kapsamında bir ‘Eylül Koleksiyonu’ sunan Ralph Lauren ’in, İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonları ile eş zamanlı bir sunum yapması, sektörün önde gelenlerini bile şaşırtmışa benziyor.

Ralph Lauren’in bir diğer hamlesi ise podyuma çıkan her parçayı anında satışa sunmak oldu. En ‘geleneksel’ Amerikalı markalardan birisinin, modayı algılama ve tüketme şeklimizi değiştirme çabası gösteriyor ki önümüzdeki günlerde bu konu gündemimizden düşmeyecek.

Gelelim bu kadar kafa karıştıran ve konuşulan koleksiyona. Ralph Lauren, buram buram vahşi batı kokan ancak modern görünümden taviz vermeyen tasarımlarla sonbaharı karşılıyor. Defilenin Madison Avenue’deki Ralph Lauren mağazasının önünde gerçekleşmesi ve defile finalinde podyuma çıkan efsanevi tasarımcının davetlileri mağazaya az önce podyumda izledikleri koleksiyondan parçaları satın almaları için davet etmesi de bu ‘izle ve hemen satın al’ kararını destekliyor.

New York’ta en çok konuşulanlar

- Yeezy koleksiyon sunumu sırasında bazı modellerin susuzluktan bayılması, Kanye West’in ağır eleştiriler almasına neden oldu.

- Proenza Schouler koleksiyonu, pek çok otorite tarafından New York moda haftasının en iyi koleksiyonu olarak gösterildi.

- Tom Ford koleksiyonu özel bir akşam yemeği düzeniyle sunuldu. Tabi ki bu yemeğe sadece sektörün en üst seviyesindeki isimler davet edilmişti.

- Bella Hadid, Michael Kors defilesi için çıktığı podyumda düştü. Bu anı ölümsüzleştiren GIF’ler bir anda internetin her yanına yayıldı.

- Geçtiğimiz aylarda hayatını kaybeden efsanevi sokak stili fotoğrafçısı Bill Cunningham için bir anma düzenlendi. Moda fotoğrafçıları, Cunningham’ın ayrılmaz bir parçası haline gelen mavi ceketinin bir benzerini giyerek ustaya vefa borçlarını ödemiş oldular.

Yazının devamı...

Kararsız ve riskli!

Eski şarkıcı ve moda tasarımcı Victoria Beckham, İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunu New York Moda Haftası’nda tanıttı. Moda yorumcumuz Koray Caner, koleksiyonu fazla riskli ve kararsız buldu.

Eski Spice kızı Victoria Beckham, hayatına moda tasarımcısı olarak devam ediyor. Önceki gün New York Moda Haftası kapsamında İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunu tanıtan Beckham’ı, eşi David ve büyük oğlu Brooklyn yalnız bırakmadı. David ve Brooklyn, Vogue’un ünlü editörü Anna Wintour ile birlikte defileyi en ön sıradan izlediler.

Moda yorumcumuz Koray Caner, defile için “Sade, oyunlarla dolu ve şaşırtıcı. Bunlar, Victoria Beckham İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonuna ilk bakışta akla gelen ‘olumlu’ yönler. Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var: fazlasıyla riskli, ince bir çizgide yürüyen, kararsız.

Koleksiyon, alıştığımız keskin ve dar kalıplı Victoria Beckham silüetinden uzaklaşsa da gittiği yerde bizi neyin beklediğini kestirmek bir hayli güç. Mercan rengi ve lila gibi hafif tonları kadife gibi kışlık bir kumaşta tercih ederek risk alan Victoria Beckham koleksiyonunda devamlılığı sağlayan şeylerin sütyenler ve yine kışlık görünümlü ayakkabılar olması koleksiyon hakkındaki soru işaretlerini daha da çoğaltıyor. Dergilerde defalarca göreceğimiz ancak sokakta karşılığını bulurken zorlanacak bir koleksiyon olduğunu da ekleyeyim” yorumunda bulundu.

Victoria Beckham’ın defile sırasında giydiği kendi tasarımı kıyafeti karate kıyafetine benzetildi.

Brooklyn Beckham, defile boyunca yerinde duramadı.

Yazının devamı...

Modanın kutsal ayına merhaba

Dünyanın bir ucundan diğerine uzanan stil sahibi bir yolculuğa hazır mısınız? Işıklar kapanacak, podyumda süzülen modeller moda severlerin heyecanına heyecan katacak, fotoğraflar paylaşılacak ve önümüzdeki yılın ilkbaharında hayatımıza karışacak trendlerle buluşacağız. New York’ta başlayan ‘moda ayı’ Londra, Viyana, Paris, Milano ve İstanbul gibi şehirlerde devam edecek ve baş döndüren defile trafiğinde kendimizi kaybedeceğiz. Ben bu ayın Milano ve İstanbul duraklarını yerinde takip edeceğim. Diğer duraklardan da haberler getirmeyi ihmal etmeyeceğim. Merak edenler için notumu iliştireyim; moda haftamız Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul bu sezon 11-15 Ekim tarihleri arasında Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenecek.

New York’tan Viyana’ya

Moda dolu bu ayın ilk büyük haberi, Türk tasarımcılardan geldi. Nihan Topaloğlu imzalı L’atelier Cache’nin ‘Anecdot’ adlı İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonu, 12 Eylül’de New York’ta sunulacakmış. Kandinsky’nin Bauhaus döneminden ilham alan ve hafif deri, koton ve keten gibi materyallerle hazırlanan koleksiyonun yurt dışında sunulacak olması gurur verici.

Benzeri bir heyecan ve gururu yaşayan diğer isimse Ece Özalp. Bizi mitolojik bir kahramanın dünyasına davet eden genç tasarımcı, ‘Unicorns Are Real’ adlı koleksiyonunda yeni nesil ‘couture’ yaklaşımını benimsiyor. 17 Eylül’de Viyana’da gerçekleşecek defile de yakından takip edilmesi gerekenler arasında.

INSTAGRAM’A UYGUN KOCA

InstagramHusband’ yani Instagram dünyasında yaşayan, kadınların Instagram’da paylaşacakları fotoğrafları çekmelerine yardımcı olan erkek. Bu tanım, son birkaç ayda hayatımıza girdi ve pek çoğumuzun gerçekliği haline geldi. Eşlerinin fotoğraflarını çekerken şekilden şekle giren erkeklerin hafif bir tebessümle karşıladığı bu tanım, moda haftalarının da gündemine girdi. Kullanıcıların farklı hizmetler satın alabildiği bir web sitesi, dileyen moda severlerin New York moda haftası boyunca ‘Instagram Husband’ hizmeti alabileceklerini duyurdu. Defileden defileye koşturuyorsanız ve bu arada fotoğraflarınızı çekecek, sizin yerinize davetiyelerinizi teslim alacak, kıyafetlerinizi kuru temizlemeye götürüp getirecek birisine ihtiyacınız varsa, bu hizmet tam size göre.

EN ‘TEMİZ’ UYGULAMA

Instagram’dan anlayan erkekleri bir kenara bırakayım, akıllı telefonum bana yeter diyorsanız, bu işlemlerin kuru temizleme ve ayakkabımı bakımı gibi hayati önem taşıyan bir bölümünü kolayca halledebileceğiniz bir önerim var: Temiz.

Temiz, bir mobil uygulama. Tek amacıysa kuru temizleme, ütü, ayakkabı bakımı gibi ihtiyaçlarınızı en hızlı ve ‘temiz’ şekilde karşılamak. Ben uygulamayı, Apple Store’da gezinirken fark edip indirdim. Sonrasında bir deneyeyim dedim. Uygulama üzerinde belirlediğim adrese, istediğim saatte gelen bir valeye kıyafet ve ayakkabılarımı teslim ettim. Ertesi gün, yine istediğim saatte hepsini teslim aldım. Bütün süreci telefonumdan takip ettim ve yine mobil uygulama üzerinden ödememi gerçekleştirdim.

Sanırım bundan sonra ‘hiçbir şeye yetişemiyorum’ cümlesiyle başlayan sızlanmalarıma bir son vereceğim ve buna benzer farklı uygulamaları keşfederek gündelik hayatımı daha düzenli ve verimli hale getireceğim.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.