Şampiy10
Magazin
Gündem

Sonbahar coşkusu

Eylül ayına girdiğimiz gün, hepimiz bir gerçekle yüzleştik. Sadece yeni bir ay, yeni bir mevsim değil; yeni bir sezon da gelip çattı. Hava durumunun anlık sürprizler yapmaya başlaması, gün içerisinde ne giyeceğimize karar verememek, bir gün içinde birkaç mevsim yaşamak gibi kavramlar yeniden kapımıza dayandı.

Bu geçiş süreci sadece bizler için değil, markalar için de ciddi problemler teşkil ediyor. Düşünsenize, Ağustos’un son günlerinde raflarda görmeye başladığımız Sonbahar/Kış koleksiyonları, havalar iyiden iyiye soğuyana kadar satışa dönüşmüyor. Dışarısı günlük güneşlikken hiçbir alışveriş severin eli kazaklara, paltolara gitmiyor. Koleksiyon tanıtımları, reklam kampanyaları ve özel çalışmalar aracılığıyla desteklense de bu süreç herkesi bir hayli yoruyor.

Ben, herkesin yorulduğu bu sürecin en ‘eğlenceli’ tarafından baktığım için bir hayli keyifli zaman geçiriyor, yeni koleksiyonların keşfiyle mutlu oluyorum. Sezonun açılışı sayılan 1 Eylül günü de birkaç ayrı koleksiyon tanıtımına ev sahipliği yaptığı için keşif ve heyecan doluydu.

Günün ilk durağında karşımızdaki isim Gigi Hadid kapsül koleksiyonuyla sosyal medyayı sallayan, denim ve spor koleksiyonlarıyla farklı ihtiyaçlara cevap verme konusunu bir hayli ciddiye alan Tommy Hilfiger’dı. Markanın ikonik kırmızı, mavi ve beyaz üçlüsünü denizci esintileriyle harmanlayan enerji dolu elbiseler ve erkek koleksiyonunda yer alan yıpratılmış görünümlü parçalar, en çok akıllarda kalanlar arasındaydı.

Sonraki duraktaki ev sahibimiz Kaliforniya esintisiyle bizi karşılayan Levi’s oldu. Klasik denim modellerini yeni yorumlarıyla sunan markanın benim için en eğlenceli dokunuşlarından birisi ‘Tailor Shop’ tasarımlarıydı. Seçili Levi’s mağazalarında karşınıza çıkan bu uygulamada Levi’s terzileri, en sevdiğiniz denim parçanızı modern pop-art grafiklerle baştan yaratıyor ve size özel hale getiriyormuş.

Sezona bomba gibi bir giriş yaptığımız günün üçüncü durağı, bir diğer ikonik marka Gap’in Sonbahar/Kış koleksiyon sunumuydu. Kadınları ‘boyfriend jean’ adlı geniş denim pantolon modelinin tahtını sallamaya aday ‘girlfriend jean’ ile tanıştıran markanın erkeklere sunduğu parçalarsa yüksek enerjili ve yine çok havalıydı.

Günün son durağı, Türkiye’nin önde gelen moda markalarından NetWork’ün koleksiyon sunumu oldu. Bugüne kadar pek çok dünyaca ünlü yıldızla çalışan, Elif Cığızoğlu ve Kudret Saka gibi iki başarılı tasarımcıyla yoluna devam eden markanın yeni sezon kampanyasının mimarıysa ünlü fotoğrafçı Cüneyt Akeroğlu. Koleksiyon kadın ve erkeklere doğaya dokunmalarını, kendilerini keşfetmelerini öğütlüyor ve bunu yaparken toprak tonlarından, deri parçalardan ve rahat tavırlardan destek alıyor.

Şöyle bir baktım da Sonbahar’a yakışan, coşkulu bir başlangıç olmuş; değil mi?

Tekrar, tekrar, tekrar

Tam da “Acaba Kate Middleton’a bir şey mi oldu? Kaç zamandır bir Kraliyet Ailesi haberi ortalığı kasıp kavurmuyor” diye düşünürken Prens George’un üçüncü yaş kutlamasına ait fotoğraflar gündeme bomba gibi düştü. Bu defa haberin hızla yayılmasının sebebi, küçük prensin tam bir blogger haline gelmesi.

Fotoğraflarda farklı kombinler içerisinde gördüğümüz prensin verdiği pozlar, blog dünyasında yıllarını harcamış bazı isimlerden çok daha iddialı görünüyor. Prens George sadece kaliteli fotoğraflarla değil, etkileşim gücüyle de blogger abi ve ablalarına meydan okuyor. Işık hızıyla internetin en uzak köşesine kadar yayılan fotoğraflardaki ürünler, birkaç saat içerisinde tükenmiş. Hatta öyle ki, pek çok müşteri, tükenen ürünlerin yeniden üretilmesini beklemek için sıraya girmiş.

Fazla söze gerek yok, Prens George şimdiden başlasa, yaratacağı blog sayesinde dünyayı parmağında oynatabilir. Katı kurallarıyla bilinen Kraliçe Elizabeth’in bu işe ne diyeceğiyse tam bir muamma.

Yazının devamı...

Yeni bir Fahriye

2015 yılından beri L’oreal Paris güzellik elçisi olarak reklam kampanyaları, kırmızı halılar ve pek çok farklı etkinlikte karşımıza çıkan sinema ve televizyon yıldızı Fahriye Evcen, bizi ‘yeni bir Fahriye’ ile tanışmaya davet ediyor.

Dünya çapında yüzlerce mağazaya sahip hazır giyim devi KOTON’un marka yüzü olduğunu açıklayan güzel yıldız bir ilke imza atıyor. Daha önce bir moda markası ile bu tür bir çalışmada yan yana gelmeyen Fahriye ve daha önce farklı ünlü isimlerle çalışmalar yapsa da bir ‘marka yüzü’ konumlandırmasına gitmemiş olan KOTON, iki sezon sürecek bu iş birliğinde bir araya geliyor.

Çekimleri önümüzdeki günlerde gerçekleşecek kampanya bize neler sunacak henüz bilmiyoruz; ancak, Fahriye’nin sosyal medya hesaplarında paylaştığı kampanya duyurusu gösteriyor ki milyonlarca Fahriye Evcen hayranının KOTON mağazalarını istila etmesi an meselesi.

Küresel adımlar atmaya devam eden KOTON’un, sadece Türkiye’de değil, dünyanın farklı ülkelerinde hayranları olan bir isim seçmesi de doğru bir stratejinin meyvesi.

L’oreal Paris ve KOTON iş birlikleri ile markaların aranan isimleri arasındaki yerini sağlamlaştıran ve bir süredir beyaz perdeden ve ekranlardan uzak kalan Fahriye Evcen’in bir sonraki sinema veya televizyon çalışmasını merakla bekliyorum.

Haydi Koşuya

Son zamanlarda şehir içinde düzenlenen farklı spor aktiviteleri hepinizin dikkatini çekmiştir. Siz köşedeki kafede en sevdiğiniz kahvenin köpüğünde hayallere dalarken yanınızdan saniyelerin hesabını yapan bir bisikletli geçebilir; manzaranıza alnından ter ve heyecan akan koşucular karışabilir.

Bu sene, şehirdeki aktivitelere bir yenisi daha ekleniyor: ‘Ignite Istanbul’. Dünyanın önde gelen spor markalarından PUMA tarafından 2015 yılında iki kere düzenlenen ve sonrasında bir daha haber alamadığımız bu şehir koşusu, 2 Ekim 2016 Pazar günü Caddebostan’da gerçekleşecek ve yıl boyunca sabırsızlıkla beklediğimiz etkinlikler arasına geri dönecek.

Şöyle bir araştırdım, bu seneki koşu için hazırlıklar çoktan başlamış. İstanbul’da ‘Rundamental’, Ankara’da ise ‘Ankara Koşuyor’ adlı ekipler, antrenman koşuları sayesinde Ignite İstanbul’a katılmak isteyenlere destek oluyormuş.

Moda dünyasındaki özgün yerini korumak için var gücüyle çalışan PUMA’nın şehirde gerçekleştireceği bu stil sahibi ve adrenalin dolu koşuya katılmak isterseniz elinizi çabuk tutmanızı öneririm.

M(arc Jacobs)TV Video Müzik Ödülleri

Evet, haberin başlığı kafanızı karıştırabilir. Ancak merak etmeyin, ortada herhangi bir hata yok. Bir süredir farlı markalara bölünmüş koleksiyonlarını tek bir çatı altında toplamaya çalışan Marc Jacobs, eski popülaritesini yakalayabilmek için gençliğe bir mesaj vermeye çalışıyor. Pazar gecesi gerçekleşecek MTV Video Müzik Ödülleri töreniyse tam da bu mesajın iletilebileceği türden bir fırsat.

Geçtiğimiz aylarda sunulan ‘Marc Jacobs Resort 2017’ koleksiyonunda yer alan 80’ler esintili parçalar ve MTV logolu süveter aracılığıyla aslında çok önceden ipuçları verilen bu iş birliği için Marc Jacobs özel bir koleksiyon hazırlamış.

Markanın web sitesinde kısa bir süre boyunca satışta kalacak koleksiyon da en az 80’lerin müzik videoları kadar renkli ve eğlenceli. Ödül töreninde bu koleksiyon veya Marc Jacobs ile ilgili özel bir gösteri olup olmadığını bilmiyoruz ancak o geceyi en azından kırmızı halıdaki ünlülerin stil tercihlerini eleştirmek için ekran başında geçireceğimizden eminim.

Yazının devamı...

Hoooppala Çanta

Son günlerde nereye baksam o çantayı görüyorum. Sokakta karşılaştığım stil sahibi bir kadında, bir derginin stil önerisi sayfasında ya da Instagram’da takip etmekten hoşlandığım bazı hesaplarda, aynı markanın birbirinden şık modelleriyle karşılaşıyorum. Bangır bangır gelen bu markayı henüz keşfetmediyseniz radarınıza sokmayı borç biliyor ve sizi Hooop The Bag ile baş başa bırakıyorum.

Büyükannelerimizin sandığından fırlamış gibi hissettiren kasnaklar kullanılarak el işçiliğiyle hazırlanan Hooop The Bag çantaların temelleri Milano’da atılmış. Tasarımcı Gizem Yücelen’in uzun bir süre özel sipariş üzerine ürettiği bu çantalar 2016 yazıyla birlikte koleksiyon olarak karşımıza çıkmaya başlamış. Koleksiyonun yanı sıra özel siparişler almaya da devam eden Hooop The Bag’inizi isterseniz birbirinden eğlenceli desenlerle isterseniz isminizin baş harfiyle süsleyebiliyorsunuz.

Durun bir dakika, hemen heyecanlanmayın. Bu fikir daha önce sizin aklınıza gelmiş olabilir; ancak, tasarım tescili markaya ait. Bu da demek oluyor ki sandıklarda sararan kasnakları çanta gibi kullanmak için ilk adresiniz Hooop The Bag olmalı. Ne dersiniz, aranan “it-bag” bulunmuş olabilir mi?

STİL BLOGUNDAN SAHNE IŞIKLARINA

Kristina Bazan ismini bilmiyorsanız, yakın zamanda öğreneceksiniz demektir. Stil blogu sayesinde milyonlarca takipçiye ulaşan, hem moda dünyasının hem de dijital dünyanın yıldızları arasında yer alan İsviçreli Kristina Bazan’ın ünü ülke sınırlarını aşalı epey olmuştu. Ancak şimdi sıra, bambaşka bir sektörün sahne ışıklarını çalmakta. 22 yaşındaki genç stil ikonu, eğitimini aldığı işe yani şarkıcılığa soyundu.

‘Out’ adlı ilk parçasını bir müzik videosu eşliğinde yayınlayan Kristina Bazan, Kanye West gibi tasarımcılığa soyunan müzik yıldızlarının gittiği yönün tam aksine gidiyor ve moda dünyasındaki etkisini müzik dünyasına taşımaya çalışıyor. Kendisini müzik ödülü törenlerinde kırmızı halıdan farklı bir yerde yani sahnede ödül alırken görebilecek miyiz? Cevap için bir süre bekleyeceğiz.

GIGI İMZASI

Geçtiğimiz hafta genç pop yıldızı Zayn Malik’in tasarımcılık serüveninden bahsetmiştim. Birkaç gün geçmeden Malik’in bir süredir beraber olduğu süper model Gigi Hadid’in de aynı serüvene adım attığını öğrendim.

Gigi Hadid imzalı Tommy Hilfiger koleksiyonu önümüzdeki günlerde satışa çıkacakmış. Bu koleksiyon, moda dünyasını yakından takip edenler için sürpriz olmasa gerek. Geçtiğimiz sene Tommy Hilfiger’ın küresel marka elçisi olduğu duyurulan Gigi Hadid’in yeni bir adım atması gerekiyordu ve o adım kadın spor giyimi, ayakkabılar, saat, gözlük ve parfüm gibi pek çok parçadan oluşan #TommyXGigi koleksiyonu oldu.

Kampanya Gigi Hadid’in kendi tasarımlarından oluşan görünümleri taşıdığı bir çekimle duyurulurken benim en çok aklımda kalan, genç süper modelin şu sözleri oldu: “Bana bir kapsül koleksiyon yaratma teklifinin gelebileceğini hiç düşünmezdim. Hala bir hayalin içerisindeymişim gibi hissediyorum.” Ne diyebilirim ki? Umarım herkes bir gün kendi hayalini gerçekleştirme şansına erişir.

Yazının devamı...

Geleceğe Dönüş

Alışveriş söz konusu olduğunda geleneklerden vazgeçmeyenlerin tarafındaydım. Eğer bir gömlek alacaksam mağaza mağaza gezmeli, farklı renk, model ve kalıptaki gömlekleri denemeli, birkaç saatlik maceranın sonunda en beğendiğim gömleği satın almalıydım. Tabii alışveriş öncesi veya sonrasında bir kahve molası vermeli, aldıklarımı arkadaşlarımla paylaşmalıydım. Deneme kabini fotoğraflarından bahsetmiyorum bile; siz anladınız!

Ancak son zamanlarda sadece benim değil pek çok alışveriş severin alışkanlıkları değişmişe benziyor. Artık çok kıymetli hale gelen zamanımızı mağazalarda harcamak yerine alışverişimizi dijital hale getiriyoruz. En sevdiğimiz ayakkabı rafların arasında bir yerlerde değil, sadece birkaç tık uzağımızda. Kimi zaman ofiste kaçamak şekilde, kimi zaman vapurda bir yakadan diğerine geçerken, kimi zaman arkadaşlarla buluştuğumuz bir akşam yemeğinde telefonlarımız sayesinde alışveriş yapabiliyoruz.

Bize bu kolaylığın sağlanması, bir şeylerin de zorlaşması anlamına gelmeli değil mi? Alışverişin dijitalleşmesi ile ayağımızın alıştığı mağazaların bir bir kapanması eş zamanlı gerçekleşiyor gibi. Dijital mağazada yüksek kiralar, nitelikli personel veya dikkat çekici dekorasyon gibi pek çok harcama kalemine ihtiyaç duyulmadığı düşünülürse buna şaşırmak mümkün değil.

Bu eğilim sadece dünyanın uzak ülkelerinde değil, bizim ülkemizde de kendisini gösteriyor. Türkiye’de son dönemlerde pek çok mağazanın kapandığını, bu mağazaların yerini dijital satış kanallarının aldığını görüyoruz. Giderek artan e-ticaret bazı kapıları kapatırken yenilerini açıyor. Ben de alışveriş alışkanlıklarını yeni yeni dijitalleştiren biri olarak bu süreci yakından takip ediyorum.

Zayn gündemden düşmüyor

OneDirection adlı grupla tanınan ve sonrasında grubu dağıtma pahasına kendi kariyeri üzerine yoğunlaşma kararı alan genç şarkıcı Zayn’in moda dünyasıyla inişli çıkışılı bir ilişkisi olduğunu söyleyebilirim. Kız arkadaşı süper model Gigi Hadid ile kamera karşısına geçtiği çekimler, sektörün en önemli davetlerinde iddialı kombinlerle boy göstermesi ve pek çok erkek dergisinin kapağında yer alması sayesinde moda severlerin radarına giren genç yıldız, Giuseppe Zanotti ile bir araya gelerek moda konusunda şakasının olmadığını gösterdi. Kapsül koleksiyon duyurusu interneti sallayan Zayn’in tasarımcı koltuğunda neler yaptığını keşfetmek için 2017’yi bekleyeceğiz.

Bir rapçi, bir tasarımcı, bir araba

Şöyle bir bakınca, bir fıkranın başlangıcı gibi. Bir rapçi, bir moda tasarımcısı ve lüks bir araba aynı cümlede buluşunca devamında komik bir hikayenin geleceğini düşünebilirsiniz. Ancak bahsettiğimizisimler FUTURE, Giorgio Armani ve Bugattiolunca iş tahmin ettiğinizden de ciddi.

Giorgio Armani tarafından tasarlanan, 2 milyon doların üzerindeki etiket fiyatıyla yürek hoplatan Bugatti Chiron ve eş zamanlı sunulacak aksesuar ve giyim koleksiyonu yakında sokaklarda olacak. Ancak öncesinde bize bir ısınma turu attırması için rapçi FUTURE ile birlikte Bay Armani’nin evini ziyaret ediyoruz. Bir erkek dergisi tarafından gerçekleştirilen bu buluşma bize gösteriyor ki Bay Armani, ilerlemiş yaşına rağmen havalı ve popüleri yakalayan duruşundan taviz vermiyor.

Yazının devamı...

Kıvrımlarla barışma zamanı

Bir dönemin en popüler tartışma konusu, modellerin ‘sıfır beden’ olmasıydı. Bu tartışmanın alevi hala sönmedi; ancak, moda markaları ve yayınlar farklı konularda duyarlılık gösterileri yapmaya başlayınca ‘sıfır beden’ konusu gündemden düşer gibi oldu.

Bir noktada bu meselenin bir sosyal sorumluluk projesi gibi algılanmasının ne kadar yanlış olduğu fark edildi. Etrafımızdaki kadınların pek çoğu sıfır beden değildi ve istisnasız hepsi bu moda markalarının müşteri potansiyelinin bir parçasıydı. Tam da bu noktada, büyük beden koleksiyonlar imdada yetişti.

Giderek genişleyen koleksiyonlarda elma, armut, kum saati gibi vücut tiplerine uygun kesimlerde parçalar görmeye başladık. İşin güzeli, bu parçaların en güncel trendleri yakından takip etmeleriydi. Büyük beden koleksiyonları genişledikçe de bu işin ‘büyük beden’ yerine kulağa daha hoş gelen ‘kıvrımlı vücut tipi’ üzerinden isimlendirilmesi gündeme geldi.

Bulmacanın bu noktasındaki eksiklik olan kıvrımlı süper modeller de yavaş yavaş hak ettikleri görünürlüğü yakalamaya başladı. Dergi kapaklarında, takvimlerde ve iddialı çekimlerde karşımıza çıkan kıvrımlı süper modeller sayesinde daha demokratik bir moda dünyasına doğru adım adım ilerliyoruz. Umarım bu yolculuk daha da hızlanır ve vücut tiplerinin değil, tasarımların, koleksiyon hikayelerinin, el emeği ve işçiliğin dikkat çektiği bir moda dünyasına ulaşırız.

Büyümüş de küçülmüş

Tavi Gevinson ile tanıştığımızda 12 yaşındaydı ve moda üzerine kendisinden beklenmeyecek laflar ediyordu. Blogunda fikirlerini paylaşan, moda çekimlerinde boy gösteren, ünlü tasarımcıların defilelerinden en ön sırada oturmayı hak eden bu ufaklığın artık genç bir kadın olduğuna inanmak pek kolay değil.

Kutsal moda ayı olan Eylül’de bir moda dergisinin kapağında yer alacak olan Tavi, 20 yaşına gelmesine ve ayakları yere basan bir kariyere doğru emin adımlarla ilerlemesine rağmen çekimde büyümüş de küçülmüş gibi görünüyor. Başarılı fotoğrafçılar Inez ve Vinoodh tarafından gerçekleştirilen çekimin yaratıcı sürecini efsane isim Grace Coddington yönetmiş. Bu da Tavi’nin gerçekten büyükler ligine girdiğini gösteriyor.

Calvin Klein’da yeni dönem

Hayır, Calvin Klein markasının Justin Bieber, Kendall Jenner ve Frank Ocean gibi isimlerle bir araya geldiği reklam kampanyaları eski haber. Yeni haberse tasarımcı Raf Simons’un markanın yaratıcı süreçlerinden sorumlu olarak atanması.

Kendi adını taşıyan erkek giyim markasıyla gönlümüzü çalan, DIOR’da yarattığı romantik koleksiyonlarla kadınların aklını alan Raf Simons, Calvin Klein’da bir süredir boş kalan birkaç koltuğu birden dolduracak. İkonik Amerikan markasının kadın, erkek, denim ve iç çamaşırı koleksiyonlarının hepsinden sorumlu olacak tasarımcının işi bir hayli zor olacağa benziyor. Ancak markanın bu taze kan sayesinde bambaşka bir yere geleceğinden de şüphem yok.

Raf Simons’un dokunuşuyla güncellenecek Calvin Klein ile ilk tanışmamız New York Moda Haftası’nda olacak. Bu ‘yeniden doğuş’ hikayesini kaçırmamak için şimdiden takvimlerinize not düşmeyi unutmayın.

Yazının devamı...

Olimpiyat şıklığı

Yaklaşan Rio 2016 Olimpiyat Oyunları farklı şekillerde radarımıza girmeye devam ediyor. Sadece spor severlerin değil, moda severlerin de bir gözü oyunlarda diyebilirim. Nasıl olmasın ki?

Öncelikle işin yayıncılık tarafına bakalım. En sevdiğimiz modelleri, birbirinden iddialı spor temalı çekimlerde görüyoruz. Sıkı takip ettiğimiz sporcuların röportajlarına dergi sayfalarında rastlıyoruz. Temmuz ve Ağustos aylarında olimpiyat ruhunu bu yayınların her yanında hissedebiliyoruz.

Gelelim tasarımcı ve ülke iş birliklerine. Ülke olimpiyat komiteleri, organizasyonun pek çok farklı yönünden sorumlu. Buna sporcu, teknik adam ve yöneticilerden oluşan ülke kafilesinin nasıl görüneceği de dahil. Rio 2016 Olimpiyat Oyunları öncesinde en çok öne çıkan iş birlikleri arasında DSQUARED2 - Kanada, H&M - İsveç, Birleşik Krallık - Stella McCartney var. Benim şahsi favorimse guayabera gömleklerden esinlenen parçaları ve yüksek enerjisiyle Christian Louboutin - Küba iş birliği.

Moda severlerin olimpiyat oyunlarını takip etmesi için şimdilik son nedense Gisele Bündchen. Geçtiğimiz yıl podyumlara veda eden süper model, Rio’da, açılış gecesinde podyumda olacak.

Bakalım spor camiasının en önemli etkinliklerinden olan olimpiyat oyunları, moda camiasına daha neler sunacak.

Küçük ‘Blogger’ Prens

Tam da “Acaba Kate Middleton’a bir şey mi oldu? Kaç zamandır bir Kraliyet Ailesi haberi ortalığı kasıp kavurmuyor” diye düşünürken Prens George’un üçüncü yaş kutlamasına ait fotoğraflar gündeme bomba gibi düştü. Bu defa haberin hızla yayılmasının sebebi, küçük prensin tam bir blogger haline gelmesi.

Fotoğraflarda farklı kombinler içerisinde gördüğümüz prensin verdiği pozlar, blog dünyasında yıllarını harcamış bazı isimlerden çok daha iddialı görünüyor. Prens George sadece kaliteli fotoğraflarla değil, etkileşim gücüyle de blogger abi ve ablalarına meydan okuyor. Işık hızıyla internetin en uzak köşesine kadar yayılan fotoğraflardaki ürünler, birkaç saat içerisinde tükenmiş. Hatta öyle ki, pek çok müşteri, tükenen ürünlerin yeniden üretilmesini beklemek için sıraya girmiş.

Fazla söze gerek yok, Prens George şimdiden başlasa, yaratacağı blog sayesinde dünyayı parmağında oynatabilir. Katı kurallarıyla bilinen Kraliçe Elizabeth’in bu işe ne diyeceğiyse tam bir muamma.

Şort meselesi

Erkeklerin yaz mevsimiyle imtihanında akla gelen ilk şey, şort meselesidir. Şehir hayatında bir garip durması, kimi mekanlarda yadırganması nedeniyle şortların kendini göstermesi için genellikle denizle buluşma beklenir. Eh, bir araya gelmek bu kadar zor olunca, şort seçimine biraz daha dikkat etmek gerekir.

Eskiden mayo şort denince akla gelen alternatifler, mayo markalarının erkeklerin hatırına ürettiği, tasarım ve teknoloji anlamında çok tatmin edici olmayan modellerdi. Günümüzdeyse hem moda markalarının ilgisi hem de özellikle bu alanda kafa patlatan markaların çoğalmasıyla seçenekler bir hayli değişti. Artık erkekler, birbirinden şık desenlerde, hızlı kuruma gibi özelliklere sahip mayo şortlara çok daha kolay ulaşabilir hale geldi. Son dönemde benim radarıma takılan şort mayoların etiketlerindeyse ya Orlebar Brown ya da Bluemint yazıyor. Bu iki marka da bir erkeğin deniz kenarında nasıl rahat edeceği ve şık görüneceği denklemini çözmüşe benziyor. Şort meselesine kafayı takmış erkeklere önermeden geçemedim.

Yazının devamı...

Moda ve politika

Tasarımcılar, mesajlarını, hayallerini, dünya görüşlerini kıyafetler ve aksesuarlar üzerinden sunan düşünürlerdir. Toz pembe görünen moda dünyası, aslında çoğu tasarımcı için bir şeyler anlatma çabasının ete kemiğe büründüğü yerdir.

Kimi zaman kadın hakları savunulur podyumda, kimi zaman bir reklam kampanyasında doğanın dengesinin ne kadar bozulduğundan bahsedilir. Kimi zamansa işler daha da ciddiye biner; birkaç gün önce karşılaştığımız NOAH ve Donald Trump örneğinde olduğu gibi.

NOAH, erkekler için fonksiyonel tasarımlar sunan çok genç bir Amerikan markası. Donald Trump ise malumunuz, artık resmi olarak Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri adayı. Bu iki ‘markayı’ bir araya getirense NOAH tarafından Instagram üzerinden yapılan Donald Trump karşıtı paylaşım.

Trump’ın adaylığının şaka gibi olduğunu ve bundan utanç duyduğunu dile getiren marka, Trump’a oy vermeyi düşünen müşterilerinin ürünlerini koşulsuz olarak iade edebileceklerini de eklemiş. Paylaşılan fotoğrafın altındaysa bir moda markasının bu şekilde ‘ayarsız’ bir politik duruş sergilemesiyle ilgili hayal kırıklığını dile getiren yüzlerce kullanıcı yorumu mevcut.

Bu tabloya bir göz atınca sanırım ben hangi başkan adayının gardırobunu yenilemek için hangi tasarımcılarla çalıştığı ve kaç bin dolar harcadığı haberlerini daha ilgi çekici buluyorum.

Kraliçe Arı’nın gardrobu

Hayranları ona pek çok isim taksa da Beyoncé için en doğru yakıştırmanın ‘Kraliçe Arı’ olduğunu düşünüyorum. Yaptığı her işi en ince ayrıntısına kadar planlayan ve dev bir ekiple çalışan Beyoncé, müzikal kariyerinde sağlam adımlarla yürümeye devam ederken moda dünyasının imkanlarını da sonuna kadar kullanıyor.

Şu anda Formation World Tour ile dünyayı dolaşan sanatçının bu turne için hazırlanan gardrobunda pek çok ünlü markanın tasarımları yer alıyor. DSquared2, Balmain, GUCCI, Alexandre Vauthier, Roberto Cavalli ve Atsuko Kudo gibi farklı tasarımcı ve markaları buluşturan bu gardrobun oluşturulma hikayesi ise bir hayli havalı.

Beyoncé’nin kostüm tasarımı ekibi, seçtikleri moda markalarını sanatçı için uygun gördükleri tasarımları paylaşmaya davet ediyor. Markaların gönderdiği eskizler Beyoncé ile birlikte değerlendiriliyor ve sonrasında bir takım değişiklikler isteniyor. Yeni çalışmalar ulaştığındaysa Beyoncé bu tasarımları deneyerek kendisine en uygun olanları seçiyor. Kraliçe Arı’nın gardrobuna seçilen tasarımların ve bunları hazırlayan tasarımcıların ne kadar şanslı olduğunu söylememe gerek bile yok, değil mi?

Pokémon modası

Dünyayı kasıp kavuran Pokémon fırtınasının moda dünyasında da bir yansıması olması kaçınılmazdı. Hayır, henüz Jeremy Scott, Moschino için Pokémon temalı bir koleksiyon hazırlamadı. Ancak Francis Phommisai adlı bir blog yazarının yıllar önce hayata geçirdiği PokéxFashion adlı blog yeniden popülerlik kazandı. Ünlü moda markalarının reklam kampanyalarını ve moda dergilerinin çekimlerini sevdiğimiz Pokémon karakterleriyle buluşturan çalışmalar paylaşan bu blog, Pokémon GO adlı oyunun milyonları sokağa dökmesinin ardından yeni çalışmalar üretmeye başladı. Umarım blog çalışmalarına hız kesmeden devam eder, biz de en sevdiğimiz moda markalarını farklı Pokémon karakterleriyle yan yana görmeyi sürdürürüz.

Yazının devamı...

Moda eğitiminde yeni dönem

Türkiye’de moda sektörünün görünür hale gelmesini, son on yılda gerçekleşen gelişmelere borçluyuz. Televizyon programlarından basılı yayınlara, özel etkinliklerden dijital dünyadaki yansımalara kadar giderek artan bu görünürlüğün en önemli destekçilerinin başındaysa moda eğitimi veren kurumlar geliyor.

Sadece moda tasarımı değil, stil danışmanlığından tutun da kalıpçılığa uzanan geniş bir yelpazede pek çok farklı alanda eğitim sağlayarak binlerce gencin kendini keşfetmesini sağlayan bu kurumlar sayesinde artık ‘okullu’ çalışanlar markalarda söz sahibi hale gelebiliyor. Moda eğitimi denince aklınız karışmasın; dilerseniz lisans seviyesinde eğitim alabiliyorsunuz, dilerseniz üç haftalık bir atölye programı ile yeni ufuklara yelken açabiliyorsunuz. Bazı kurumların yurt dışındaki moda okullarıyla olan köklü ilişkileri sayesinde dilerseniz eğitiminizin bir bölümünü Paris’te, Londra’da veya Şangay’da tamamlayabiliyorsunuz. Moda eğitimleri bir kariyer başlangıcı imkanı sağladığı gibi, kariyerini geliştirmek isteyenler için de keyifli bir fırsat. Profesyonel gelişim programları sayesinde monotonlaşan iş hayatınızda farklı bir yöne doğru adım atabiliyorsunuz.

Eğer bu yönde bir eğitim almayı düşünüyorsanız İstanbul Moda Akademisi, VAKKO ESMOD, LaSalleCollegeIstanbul ve Kariyer Eğitim Kurumları gibi öne çıkan eğitim kurumlarının adaylarla görüşme ve sınav süreçlerinin başlamak üzere olduğunu hatırlatayım.

‘Couture’ anneler ‘Couture’ kızları

Anneler ve kızları arasındaki ilişki, sadece uzun ve ağlamaklı romanların konusu olacak değil ya? Son birkaç sezondur pek çok farklı markanın defilelerinde, anneleriyle bir örnek giydirilmiş kızları görmeye devam ediyoruz. Aslında bu ilişkinin erken dönem örneklerinden birisi, 1920’li yıllarda logosunda bir anne ve kızına yer veren LANVIN Paris’ti. Dolce&Gabbana’nın günlerce manşetlerde kalmasını sağlayan Sonbahar 2015 defilesi de son zamanlarda anne - kız ikilisine dikkat çeken işlerden olmuştu. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Elie Saab Sonbahar 2016 ‘couture’ koleksiyon sunumuysa, bu özel ilişkinin en yeni ve havalı örneklerinden oldu. Lüks markaların çocuklar için ayrı koleksiyonlar oluşturması hatta ayrı mağazalar açması alışılmadık bir durum değil. Ancak bu işin ‘couture’ seviyesinde ne kadar tercih edilebileceği benim için soru işareti. Tabi eğer bir veliaht prensesten veya bilmem nerenin düşesinden bahsetmiyorsak.

Delirmek serbest

Hadi, hep birlikte 2017 yazına ışınlanıyoruz. Ancak bu öyle böyle bir yaz olmayacak, anlaşıldı. Birkaç gün önce gerçekleşen Roberto Cavalli İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyon sunumu gösteriyor ki önümüzdeki yaz erkekler ne yapsa kabulümüz. Bakınız, Roberto Cavalli erkeği sanki kendisini binlerce renk, desen ve dokudan oluşan bir dipsiz kuyuya atmış ve üzerine bulaşan her şeyi kendisiyle birlikte o kuyudan çıkartmış gibi görünmüyor mu? Çiçekler, hayvan desenleri, çizgiler, güller, dallar, boynuzlar, süetler, ipekler, denimler derken gerçeküstü bir koleksiyon, gerçeküstü erkekler. Anlaşıldı, biz erkeklere 2017 yazında delirmek serbest.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.