Moda eğitiminde yeni dönem
.
Türkiye’de moda sektörünün görünür hale gelmesini, son on yılda gerçekleşen gelişmelere borçluyuz. Televizyon programlarından basılı yayınlara, özel etkinliklerden dijital dünyadaki yansımalara kadar giderek artan bu görünürlüğün en önemli destekçilerinin başındaysa moda eğitimi veren kurumlar geliyor.
Sadece moda tasarımı değil, stil danışmanlığından tutun da kalıpçılığa uzanan geniş bir yelpazede pek çok farklı alanda eğitim sağlayarak binlerce gencin kendini keşfetmesini sağlayan bu kurumlar sayesinde artık ‘okullu’ çalışanlar markalarda söz sahibi hale gelebiliyor. Moda eğitimi denince aklınız karışmasın; dilerseniz lisans seviyesinde eğitim alabiliyorsunuz, dilerseniz üç haftalık bir atölye programı ile yeni ufuklara yelken açabiliyorsunuz. Bazı kurumların yurt dışındaki moda okullarıyla olan köklü ilişkileri sayesinde dilerseniz eğitiminizin bir bölümünü Paris’te, Londra’da veya Şangay’da tamamlayabiliyorsunuz. Moda eğitimleri bir kariyer başlangıcı imkanı sağladığı gibi, kariyerini geliştirmek isteyenler için de keyifli bir fırsat. Profesyonel gelişim programları sayesinde monotonlaşan iş hayatınızda farklı bir yöne doğru adım atabiliyorsunuz.
Eğer bu yönde bir eğitim almayı düşünüyorsanız İstanbul Moda Akademisi, VAKKO ESMOD, LaSalleCollegeIstanbul ve Kariyer Eğitim Kurumları gibi öne çıkan eğitim kurumlarının adaylarla görüşme ve sınav süreçlerinin başlamak üzere olduğunu hatırlatayım.
‘Couture’ anneler ‘Couture’ kızları
Anneler ve kızları arasındaki ilişki, sadece uzun ve ağlamaklı romanların konusu olacak değil ya? Son birkaç sezondur pek çok farklı markanın defilelerinde, anneleriyle bir örnek giydirilmiş kızları görmeye devam ediyoruz. Aslında bu ilişkinin erken dönem örneklerinden birisi, 1920’li yıllarda logosunda bir anne ve kızına yer veren LANVIN Paris’ti. Dolce&Gabbana’nın günlerce manşetlerde kalmasını sağlayan Sonbahar 2015 defilesi de son zamanlarda anne - kız ikilisine dikkat çeken işlerden olmuştu. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Elie Saab Sonbahar 2016 ‘couture’ koleksiyon sunumuysa, bu özel ilişkinin en yeni ve havalı örneklerinden oldu. Lüks markaların çocuklar için ayrı koleksiyonlar oluşturması hatta ayrı mağazalar açması alışılmadık bir durum değil. Ancak bu işin ‘couture’ seviyesinde ne kadar tercih edilebileceği benim için soru işareti. Tabi eğer bir veliaht prensesten veya bilmem nerenin düşesinden bahsetmiyorsak.
Delirmek serbest
Hadi, hep birlikte 2017 yazına ışınlanıyoruz. Ancak bu öyle böyle bir yaz olmayacak, anlaşıldı. Birkaç gün önce gerçekleşen Roberto Cavalli İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyon sunumu gösteriyor ki önümüzdeki yaz erkekler ne yapsa kabulümüz. Bakınız, Roberto Cavalli erkeği sanki kendisini binlerce renk, desen ve dokudan oluşan bir dipsiz kuyuya atmış ve üzerine bulaşan her şeyi kendisiyle birlikte o kuyudan çıkartmış gibi görünmüyor mu? Çiçekler, hayvan desenleri, çizgiler, güller, dallar, boynuzlar, süetler, ipekler, denimler derken gerçeküstü bir koleksiyon, gerçeküstü erkekler. Anlaşıldı, biz erkeklere 2017 yazında delirmek serbest.