Havada panik
.
Geçtiğimiz hafta Türk moda endüstrisinin gündeminde tek bir konu vardı; Türk Hava Yolları’nın İtalyan tasarımcı Ettore Bilotta tarafından hazırlanan yeni üniformaları.
Markanın sosyal medya hesaplarında paylaşılan ilk fotoğraflar, Türk moda severleri ikiye bölerek hararetli bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Bir tarafta ‘yerli ve mili’ vurgusu, diğer tarafta global marka duruşu derken tartışma hızla büyüdü. Peki yeni tasarımların beğenilen ve beğenilmeyen özellikleri nelerdi?
Önce bu tasarımlara olumlu yanından bakanların düşüncelerini aktarayım. Tasarımlara imza atan Ettore Bilotta, kariyeri boyunca Etihad Havayolları ve Alitalia gibi büyük havacılık firmalarının kabin ekiplerini giydirme fırsatı yakalamış. Bu da kendisini konuda deneyimli, global bir tasarımcı olarak öne çıkartmış. Ayrıca tasarımlarda tercih edilen kesimler ve kumaşlar, kabin ekiplerinin binlerce kilometre yüksekte rahatça çalışabilmelerini sağlayacak şekildeymiş.
Tasarımlarla ilgili olumsuz görüşler de iki başlıkta toplanıyor gibi. Birincisi, seçilen renkler ve kullanılan aksesuarlar. Türk Hava Yolları’nın simgesi haline gelen lacivert ya da adını bizden alan turkuaz yerine koyu bir kırmızı tercih edilerek sıra dışı bir yaklaşım ortaya konduğu söyleniyor. Kadın personel için hazırlanan tasarımlardaki opak gri çorapların yaşlı bir görünüm sergilediği düşünülürken tasarlanan çantalar da ‘kaba’ ve ‘estetik kaygıdan yoksun’ gibi tanımlamalarla anılıyor.
Olumsuz yorumların toplandığı ikinci başlıksa dünya çapında tanınan bir Türk markasının bu projeyi yabancı ekiplerle gerçekleştirmesi. Moda Tasarımcıları Derneği gibi kuruluşlar, personel kıyafetlerinin neden bir Türk tasarımcı tarafından hazırlanmadığını soruyor ve hatta Türk Hava Yolları’nı kınayan açıklamalar paylaşıyor.
Türk Hava Yolları’nın projesinde sadece tasarımcı değil, kampanya için birlikte çalışılan stilist ve fotoğraf ekibinin de yabancı olduğu vurgulanarak ülkemizde bunca yetenekli isim varken ‘yerli ve milli’ havacılık şirketimizin neden yabancı ekiplerle çalıştığı sorgulanıyor.
Bütün tartışmaları bir kenara bırakıp yayınlanan kampanya fotoğraflarına baktığımda hantal bir tasarım anlayışı görüyorum. Renk seçiminin de personeli diğer markalardan ayrıştıracak şekilde yapılmamasını yadırgıyorum. Personeli gerçek hayatta gördüğümüzde neler hissedeceğiz henüz bilemesem de havada panik yaratan bu tartışmanın bir süre daha moda gündeminin üst sıralarında olacağını düşünüyorum.
GERİ SAYIM BAŞLADI
Ünlü İngiliz moda markası Burberry, yeni baş tasarımcısı Riccardo Tisci önderliğindeki değişimin meyvelerini toplamak için gün sayıyor. Burberry’nin önümüzdeki günlerde Londra’da gerçekleşecek defilesi, moda dünyası tarafından merakla bekleniyor.
Heyecanı dorukta tutmak isteyen marka, koleksiyonun ilk parçası olan logolu tişörtü Instagram ve WeChat gibi sosyal medya kanalları üzerinden sadece 24 saat süreyle satışa çıkartarak farklı bir pazarlama yöntemi deniyor.
Üzerinde Thomas Burberry’ye ithafen T ve B harfleri bulunan siyah tişört, moda severler arasında pek tutulmasa da Rihanna gibi ünlüler şimdiden bu tişörtle görüntülenmeye başladı bile.
Unutmadan; RiccardoTisci’nin ilk Burberry koleksiyonu, 17 Eylül’de gerçekleşecek defilenin hemen ardından online mağazalar üzerinden satışa sunulacak. Bakalım bu koleksiyon, moda severler tarafından nasıl karşılanacak?