En ‘zeki’ moda markaları
.
Moda markalarının bizden biri gibi davranıp insanlarla samimi bir ilişki kurmaya çalıştığı şu günlerde ‘benim gibi düşünen marka’ ya da ‘bana hep destek olan marka’ gibi tanımlamalar yapmaya alıştık. Kimi markalar bize asla ulaşamadığımız o popüler kadını hatırlatıyor, kimisi hep iyiliğimizi düşünen ama uzakta yaşayan tonton teyzemizi. Kimi markalardan alışveriş yapabilmek büyük heyecanken, kimisi sadece sıkıcı bir alışkanlık. Eh, kimi markalar da sınıfın en çalışkan çocuğu, en fırlaması, en zekisi.
Teknoloji çağında markaların zeki olarak adlandırılabilmesi için ‘dijital zeka’ sahibi olmaları gerekiyor. Bu da hangi dijital ortamları, ne sıklıkta ve nasıl kullanabildikleriyle doğru orantılı olarak gelişiyor.
Lüks bir markanın sadık bir müşterisiysem ve eğer markaya Facebook sayfası üzerinden ulaşamazsam, binlerce liraya pazarlanan bu deneyimin bir yanı eksik kalıyor. En son teknoloji ürünü bir cihazı denemeye karar verdiysem, o lüks markanın da bu cihazla bir şeyler yapmasını bekliyorum. Deyim yerindeyse moda markalarının, teknoloji çağında hep en önde olmasını bekliyorum. En geleneksel yöntemleri benimsemiş olanların bile.
Bir araştırma şirketi de benim gibi düşünen insanların aklındaki soruları bir araya getirmiş ve moda markalarının dijital zekalarını ölçümlemiş. Yapılan dijital projeler, farklı sosyal medya kanallarını kullanma şekli gibi kriterlere bakılarak puanlar verilmiş. Listenin başınaysa son dönemde pek çok farklı dijital projeyle öne çıkan GUCCI yerleşmiş.
Sonuç şaşırtıcı diyemem. Tasarımcı değişikliği sonrasında cesur adımlar atan markanın dijital stratejisi de bir hayli iddialı. Öyle ki GUCCI, uzun süredir ‘dahiyane’ bir dijital iletişim yürüten Burberry’yi bir puanla geçecek kadar sıkı çalışmış ve listedeki diğer ‘dahi’ marka olma hakkını kazanmış. Sıralama şöyle: GUCCI, Burberry, Ralph Lauren, Coach, Tory Burch, Kate Spade, Michael Kors, Louis Vuitton, Tommy Hilfiger, Cole Haan, Stuart Weitzman.
Torino’dan İstanbul’a
Bir kadın, bir erkek. Ortak noktaları, tasarıma olan tutkuları, İtalya’nın Torino şehrinden dünyaya yayılmaları ve İstanbul’da buluşmaları.
Nasco Unico markasıyla kişiye özel ceketler hazırlayan ve bu sayede şık kadınların radarına girmeyi başaran Andrea Francardo, tasarımların özgün ve özgür olması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle tasarım süreci, hazır giyim alternatiflerine göre çok daha detaylı bir çalışmayla hayat buluyor.
Kendi adını verdiği markasıyla erkekler için özel dikim gömlek ve takım elbiseler hazırlayan Edoardo G. Ristori ise İstanbul ve Torino arasında adeta mekik dokuyor. Stil sahibi erkekler önce Bebek’te ağırlanıyor, ölçüleri alınıyor. Sonrasında Torino’lu ustaların üretim süreci başlıyor. Birkaç hafta içerisinde üzerinize tam oturan, başka kimsede göremeyeceğiniz bir tasarım kapınızı çalıyor.
Bu iki Torino’lu tasarımcıyı buluşturansa koleksiyonlarını sundukları özel bir etkinlik. Geçtiğimiz günlerde Türk basını ile buluşan ve tasarım felsefelerini keyifli bir sohbet esnasında paylaşan ikili, hem kadın hem erkekler için kişiye özel ve farklı bir deneyim vadediyor.