Şampiy10
Magazin
Gündem

Işık doğudan yükseliyor

Şu sıralar bolca erkek modası konuşuyoruz. Erkek stilinin rengarenk bir fuar eşliğinde kutlandığı Floransa’dan çıkan trendleri anlamaya çalışıyor, dünyaca ünlü markaların erkek koleksiyonlarını Londra ve Milano gibi şehirlerde sunuşlarına şahit oluyoruz. Sokak stili fotoğraflarını inceliyor, ardı ardına gelen röportajları okuyoruz.

Erkek modasını takip eden gözler Avrupa’nın batısına çevrilmişken, ışık doğudan yükseliyor. Rusya’nın küçücük bir şehrinden, Kaliningrad’dan Gosha Rubchinskiy rüzgarı esiyor. Her ne kadar Ocak ayında eksi bilmem kaç derece esse de, bu rüzgar, yıl boyu erkek modasına yön vereceğe benziyor.

Rubchinskiy, moda otoritelerini adı az bilinen bir Rus şehrine gelmeye ikna edebilecek kadar güçlü bir oyuncu. Her ne kadar defilesinin arkasında büyük prodüksiyon çalışmaları olmasa da, podyuma sürdüğü fikirler en büyük moda yayınlarına ‘son dakika’ başlığıyla haber oluyor. 2017 Sonbahar koleksiyonu da aynı şekilde pek çok büyük yayının, nice ünlü isimlere göstermediği ilgiyi görüyor.

Koleksiyon, doğal olarak Rus kültürü hakimiyetinde ancak sportif dokunuş henüz ilk bakışta hissediliyor. 2018 yılında Rusya’da düzenlenecek olan Dünya Kupası öncesi Adidas ile bir işbirliğine giden Rubchinskiy, belki de bu yüzden eski bir Alman şehri olan Kaliningrad’ı mesken ediniyor. Adidas’ın ikonik üç çizgili tasarımları, genç Rus tasarımcının Slav çizgisiyle kusursuz bir şekilde buluşuyor.

Beni bir hayli şaşırtan ve heyecanlandıran bu defile, gölgede kaldığını düşündüğümüz isimlerin doğru yer ve zamanda nasıl parlayabildiğini gösteriyor. Gosha Rubchinskiy, moda meraklıları tarafından yakından takip edilmeyi hak ediyor.

PETA atakta

Dünya çapında binlerce aktivist üyeye sahip olan hayvan hakları savunucusu grup PETA son hamlesiyle yeniden moda dünyasının gündeminde. Gelen haberlere göre aktivist grup, Loewe, Louis Vuitton, Fendi, Givenchy ve Christian Dior gibi pek çok ünlü moda markasını bünyesinde bulunduran LVMH grubunun bir miktar hissesini satın almış. Bu da gruba LVMH grubunun hissedarlarıyla gerçekleştireceği toplantılara katılma şansı veriyormuş.

PETA’nın bu toplantılarda grup yöneticilerine üretim süreçleriyle ilgili sorular yöneteceğine hiç şüphe yok. Çanta, ayakkabı ve diğer aksesuarlarda kullanılan egzotik derilerle ilgili sıkı araştırmalar yapan grubunun amacıysa lüks moda markalarının bu derileri kullanmasının önüne geçmek. Bakalım PETA’nın bu atağı yakın zamanda sonuç verecek mi?

Valentino’nun Amerikan rüyası

Son yıllarda pek çok moda markası ve tasarımcı arasında adeta bir köşe kapmaca oyunu oynanıyor. Hangi tasarımcının hangi markayla çalıştığını takip edemez hale geldik. Ancak bütün bu karışıklığın orta yerinde bir başarı hikayesi yazılıyor. 17 yıl boyunca Valentino’nun baş tasarımcı koltuğunu Maria Grazia Chiuri ile paylaştıktan sonra geçtiğimiz Ekim ayında Valentino’daki ilk solo koleksiyonunu sunan ve büyük beğeni toplayan Pierpaolo Piccioli, bir hayali gerçeğe dönüştürüyor.

Pre-fall 2017 koleksiyonunu geçtiğimiz günlerde New York’ta sunan Piccioli, tasarımlarını podyuma Nina Simone’un ‘Feeling Good’ şarkısı eşliğinde gönderiyor. Yeni başlangıçları ve büyük umutları simgeleyen New York, adeta tasarımcının hikayesinin henüz başladığına işaret ediyor. Tek bir tema yerine pek çok farklı renk, doku ve deseni sunarak bu koleksiyonda herkes için bir şeyler olduğunu vurgulayan tasarımcının maceralarını merakla takip ediyorum.

Yazının devamı...

Körkütük aşkın peşinde

Moda dünyasında sezonların hızla gelip geçtiğini, koleksiyonların birkaç ay sonra unutulduğunu söyleriz. Facebook’ta canlı yayınlanan her defile, en yeni olmanın heyecanını yaşatırken bir anda eskimeye yüz tutar. Instagram’a düşen her yeni tasarım, bir öncekini unutturur. Bloglara düşen tasarımlar, kısa sürede gözden düşer.

Bu hızla değişen ve akıp giden düzen içerisinde kalıcılığı sağlayan araçlardan en önemlisiyse kadim dostumuz kitaplar. Moda dünyasının farklı yönlerini ele alan, marka ve tasarımların tarihlerini belgeleyen, tasarımcıların iç dünyalarına keyifli yolculuklar yapmamızı sağlayan eski dostlar.

Geçtiğimiz günlerde benim için başucu kaynağı olan, kitaplığımda her zaman ayrı bir yeri olan moda dolu kitaplara bir yenisini daha ekledim. Dünya çapında 1,000 adet üretilen ve Türkiye’de sınırlı sayıda bulunabilecek ‘Blind For Love ’ adlı bu kitabı yeni favorim ilan ettim.

Gucci’nin geçtiğimiz Haziran ayında Londra’da gerçekleştirdiği ve yılın en önemli etkinliklerinden birisi olarak kabul edilen ‘Cruise 2017’ defilesini konu alan kitap, İngiliz fotoğrafçı Nick Waplington imzasını taşıyor. Defile öncesinden anlar, podyumun en çok dikkat çekenleri ve kulis heyecanı gibi farklı yönleri ele alan kitabın Alessandro Michele yönetimindeki markanın ilk ‘kalıcı’ eseri olması da benim için bir hayli heyecan verici.

Kitabın Assouline online mağazasında çoktan tükendiğini söylememe gerek yok. Ancak Türkiye’deki sınırlı sayıdaki kopyadan birini ele geçirmek için Bebek’teki Assouline mağazasına bir göz atabilirsiniz.

Göz kapağında renkli dünya

Her ne kadar klişe olsa da ‘gözler kalbin aynasıdır’ cümlesi her devirde karşılığını bulur. Güzellik dünyasındaysa gözlerden daha fazla göz makyajı konuşulur. Son yıllarda iyiden iyiye ön plana çıkmaya başlayan farklı göz makyajı uygulamaları dikkatinizi çekmiştir. Eskiden bir kuyruk çekebilmek için onlarca yöntem deneyen kadınların günümüzde göz kapakları üzerinde sanat eserleri yaratmasına şahit oluyoruz.

Tal Peleg adlı makyaj sanatçısı da göz makyajı uygulamalarında hikayeler anlatan, tanıdık sanat eserlerini veya kahramanları yansıtan bir fenomen. Sosyal medya kanallarında yüzbinlerce meraklı göz tarafından takip edilen Tal Peleg’in uygulamalarıysa sıradan bir kadını şaşkına çevirecek türden.

Bir gün ‘Güzel ve Çirkin’ hikayesinden romantik bir dans sahnesi, bir gün ‘Sefiller’ müzikalinin en can alıcı şarkısı canlanıyor göz kapaklarında. Makas Eller, Küçük Prens ya da Ölü Gelin, kozmetik ürünleri sayesinde yansıtılıyor göz makyajına.

Eğer siz de kendi makyaj uygulamalarınıza renk katmak isterseniz, bu yaratıcı ve bir hayli maharetli makyaj sanatçısını takip etmenizi öneririm.

BALMAIN ordusuna taze kan

2016 yılında Olivier Rousteing’in BALMAIN dünyası yenilikçi adımlar sayesinde bir hayli genişledi. 2017 yılıysa eksik kalan parçaların tamamlanacağı yıl olacağa benziyor. Önümüzdeki hafta sunulacak olan BALMAIN aksesuar koleksiyonu, markanın sadık takipçileri için hem iyi hem de kötü haber diyebilirim. Zira ayakkabı, çanta ve daha farklı tasarımlara ulaşabilecekleri için kendilerini şanslı hisseden moda severler, cüzdanlarının ne kadar hızla boşalacağını da hesap etmek zorunda.

Marka tarafındaysa işler hızlanmaya devam edecek gibi. Tasarım bir elbise almaktansa erişilebilir fiyatlarda aksesuarlar almayı tercih edecek bir kitle, mağazaları talan etmek için hazır bekliyor. Bu akıllı hareket sayesinde Olivier Rousteing’in BALMAIN ordusuna yeni neferler katılacağından eminim.

Yazının devamı...

Yeni yılın şaşırtan trendleri

2017 pek çok sürpriz trendi yanında getirerek bizleri şaşırtan bir başlangıç yaptı. Saçlarını kazıtan kadınlar, ‘choker’ takan erkekler ve sokaklarda boy gösteren kağıt bebeklerle dolu bir yıl bizi bekliyor.

Erkeklere ‘Choker’ sürprizi

2016 yılı boyunca ne zaman trendlerden bahsetsek listenin başında ‘choker’ vardı. Bu trende uyum sağlamak için birkaç farklı ‘choker’ almayan ya da en azından denemeyen kadın kalmadı.

2017’nin ilk günlerindeyse ‘choker’ trendini erkeklerin dünyasına taşımaya hazırlanıyoruz. Aslında geçtiğimiz yaz aylarında gerçekleşen erkek moda haftalarında, büyük moda markalarının koleksiyonlarında bu trendin ipuçlarını görmüştük. Pek çok koleksiyonda farklı şekillerde kolyeler, boyna sarılmış bandanalar ve ‘choker’ benzeri aksesuarlarla karşılaşmış, hazırlığımızı yapmıştık. Ancak iş uygulamaya gelince işler biraz karışmışa benziyor.

Ünlü İngiliz online satış sitesi ASOS’un erkekler için ‘choker’ satmaya başlamasıyla birlikte sosyal medya üzerinde pek çok yorum paylaşıldı. Bazı kullanıcılar bu aksesuarın sadece kadınlara özel olduğunu düşünürken bazılarıysa erkeklere özel bir ‘choker’ tipi olmadığını, bunun cinsiyetsiz ve herkesin kullanımına açık bir aksesuar olduğunu savunuyor.

Bakalım Türkiye’de günlük hayatta ‘choker’ kullanma cesaretini gösteren erkeklerle karşılaşacak mıyız?

Süper model ordusu

Moda dergilerinin kapaklarında şarkıcılar veya sosyal medya ünlüleri görmeye alıştığımız şu günlerde kapağına 15 süper modeli taşıyan Vogue Japonya, kocaman bir alkışı hak ediyor. Anna Dello Russo’nun yönetiminde aykırı işlere imza atmaya devam eden derginin kapağındaki isimler arasında Stella Maxwell, Agnes Akerlund ve Odetta Pavlova gibi süper modeller var.

Benim için bir derginin kapağı, o sayıda anlatılmak istenenlerin bir özeti niteliğinde. Olabildiğince çok sayıda modelle birbirinden farklı stilleri sunan kapaklarsa daha çok dikkatimi çekiyor. Kapağında 15 modele yer veren bir yayınsa doğrudan arşive kaldırılmayı hak ediyor.

Yeni yılda saçlar kazınıyor

Kimi zaman ufacık bir can sıkıntısı, bir kadının saç şekli ve rengini değiştirmesi için bahane olur. Kimi zaman ünlü bir isim yeni bir tarz dener, pek çok kadın peşinden gider. Kimi zamansa monotonluktan kopabilmek için cesur bir adım atılır. Her ne şekilde olursa olsun saçlarda ufacık da olsa bir değişiklik yapmak, büyük sonuçlar doğurur.

2017, kadınları bu değişiklikler konusunda cesur olmaya çağırıyor ve en yeni saç trendini bizlere sunuyor: saçları kazıtmak. Genellikle kadınların çekindiği bir model olan ‘buzzcut’ 2017 ile birlikte trend listelerine giriyor.

Eğer bu kesimi deneme cesaretine sahip trend öncüsü kadınlardansanız önerim saçlarınızı dikkat çekici bir renge boyatmanız, makyaj uygulamalarınızda sıra dışı denemeler yapmanız ve küpe gibi baş bölgenizde kullandığınız aksesuarlarda biraz daha iddialı modellere yönelmeniz.

Kağıt bebekler geliyor

Geçtiğimiz Eylül ayında, Milano’da izlediğim MOSCHINO defilesiyle ilgili yorumlarımı yazarken “Kağıt bebekler podyumda” demiş ve koleksiyonu bir hayli ilgi çekici bulmuştum. Aklımdaki tek soruysa bu tasarımların günlük hayatta nasıl giyilebileceğiydi. Markanın İlkbahar/Yaz 2017 reklam kampanyası gün ışığına çıktı; ancak, kafamdaki soru işaretleri henüz yok olmuş değil.

Son dönemin yıldız isimleri Gigi ve Bella Hadid kardeşlerin yer aldığı reklam kampanyasında tasarımlar yine podyumdaki gibi, yani iki boyutlu görünüyor. Giyilebilir bulmadığım bu tasarımları sokakta tanıdık yüzlerin üzerinde görüp de yakından inceleyene kadar koleksiyonun başarılı olup olmadığını anlayamayacağım, belli oldu.

Yazının devamı...

Pijamalarla sokağa

Lüks bir restoranda bir öğlen yemeğine davetlisiniz. Giyinip kuşanıyor, evladiyelik çantalarınızdan en havalısını kolunuza takıyorsunuz. Birkaç hızlı dokunuştan sonra bakışları kendinize çevirmek için hazırsınız. Restoranda size ayrılan masaya oturduğunuzda bir bakıyorsunuz ki yan masanızdaki kadınlardan birisi pijama takımıyla arzı endam etmiş. Yataktan çıkıp öylece yemeğe geldiğini düşünüyorsanız yanlışınız var. Çünkü artık renk renk, desen desen pijamalar, stil oyununun tam ortasındalar.

Geçtiğimiz sene birkaç öncü isim tarafından tercih edilen ve her seferinde yadırganan pijamalar, bu alanda fırsat gören butik markalar sayesinde hayatımızda kalıcı olacak gibi. Hem Türkiye’de hem de uluslararası moda arenasında lüks kumaşlarla özel desenleri buluşturarak özgün ve şık pijamalar tasarlayan markaların artışı da dikkate değer. Benim şimdilik favorim, Milano’dan doğan ve kısa sürede dijital dünyada konuşulur olan For Restless Sleepers yani F.R.S. adlı marka.

Sadece bir model ve birbirinin tekrarı birkaç desen yerine farklı kumaşları birbirinden şık kesimlerle buluşturan, bunu yaparken de renk ve desenler arasında eşsiz bir uyum yakalayan F.R.S. pijama trendini yakından takip etmek isteyenlerin ilk göz atacağı yer olmalı diyebilirim.

Aynı nakarat, aynı, aynı

Stefano Gabbana ve Domenico Dolce, abartı kelimesini bilmeyen, iş söz konusu olduğunda bir öyle bir böyle demeçler verebilen, bir şekilde spot ışıklarını üzerlerine çekebilmek için kırk takla atabilen bir ikili. Son 10 yıl içerisinde bu yazdıklarımı ispatlayabileceğim o kadar çok haberle karşımıza çıktılar ki, artık ‘pek şaşırtıcı’ bir gelişmenin ana kahramanı olamıyorlar. Daha doğrusu, biz artık kendileriyle ilgili haberleri şaşırtıcı bulmuyoruz. Markanın İlkbahar/Yaz 2017 reklam kampanyası da ‘şaşırtmayanlar’ arasında.

Artık neredeyse sıkıcı bir hal alan ‘kalabalık’ kadro, bu defa sosyal medyanın yıldızları kullanılarak oluşturulmuş. Yüzbinler hatta milyonlarca takipçisi olan Cameron Dallas, Thylane Blondeau gibi gencecik isimler, Capri sokaklarında, üzerlerinde markanın tasarımlarıyla bir o yana bir bu yana koşuştururken fotoğraflanmış. Dijital çağı ve özellikle 2000 sonrası doğan nesli yakalamak için bu kadar abartılı bir çaba gösterilmesi bir diğer tipik Dolce&Gabbana hareketi. Ancak tabii ki bu bir ilk değil, türünün bilmem kaçıncı örneği.

Bu ‘çok takipçili’ isimlerin etkisinden yararlanarak bir yerlere gelmeye çalışmak Dolce&Gabbana için ne kadar verimli olacak, zamanla göreceğiz.

Dilediğin gibi boya

Bundan birkaç ay önce, güzellik vloglarında pastel ve kuru boyalar kullanılarak nasıl makyaj yapılabileceğiyle ilgili videolar paylaşılmış hatta sosyal medyada bu konuda büyük bir yarışma başlatılmıştı. Kullanıcıların özellikle tercih ettiği boya markalarından Crayola duruma el koyarak bir açıklama yapmış ve ürünlerinin makyaj malzemesi olarak kullanılmaması gerektiğinin altını çizmişti. Ancak makyaj meraklıları bu alışkanlıklarını bırakmak istemiyordu ve bu trend çığ gibi büyümeye devam ediyordu. Tam da bu noktada güzellik ve bakım sektörünün devlerinden Clinique devreye girdi ve kullanıcı alışkanlıklarını kendi lehine çevirecek bir iş birliğine imza attı.

Clinique tarafından sınırlı sayıda üretilen ve Crayola’nın klasik boyalarını andıracak şekilde tasarlanan bu özel set sekiz ayrı renkten oluşuyor ve boyalarla makyaj malzemeleri arasında tercih yapmakta zorlanan kadınların işlerini bir hayli kolaylaştırıyor.

Yazının devamı...

2016’yı geride bırakırken...

Yılın son günü, anlamsız bir romantizmle sarılıp sarmalanmışken, tabii ki dönüp 2016’ya şöyle bir bakmak istedim. Moda dünyası için bir hayli hareketli geçen bu yıl kimileri için uluslararası çapta başarı, kimileri içinse hayal kırıklığı oldu. Kırmızı halıda ışıldayanlardan gardıroplarımıza anında eklenen parçalara kadar 2016’da öne çıkanlara birlikte göz atalım.

En çok konuşulan markalar

Yıl boyunca gerek defile takvimlerindeki düzenlemeler gerekse dünya çapındaki ekonomik dengeler nedeniyle hafiften bir ‘karambol’ hissi hakim olsa da bazı markalar gündemden düşmemeyi başardı.

Gucci, Alessandro Michele ile takındığı yeni tavır sayesinde 2015’te olduğu gibi 2016’da da liste başında. Popülaritesini tek bir renk, desen ya da tasarıma bağlamaksızın geniş bir hayal dünyasında at koşturan Alessandro Michele’nin Gucci’si, 2017’de de en çok konuşulan markalardan olmaya aday.

Burberry, moda takvimini değiştiren öncü adımı attı ve bir dönemi kapattı. Defile sayısını yılda dörtten ikiye indiren ve koleksiyonları, sunuldukları dönemde satışa çıkartan yaklaşım, pek çok markanın uzun zamandır aklında olan bu modelin hayata geçmesini sağladı. Markanın ekonomik karnesi çok parlak olmasa da hala ‘havalı’ bulunduğunu söyleyebilirim.

COACH, Türkiye pazarında pek heyecan yaratmasa da yurt dışındaki moda takipçileri tarafından sevinç çığlıklarıyla karşılanıyor. Son birkaç yıldır köklü değişikliklere imza atan markanın 2016’da manşetlerden düşmemesi, bu değişikliklerin meyvelerinin toplandığını gösteriyor.

2016’da manşetlerden düşmeyen diğer markalarsa Fendi, Vetements, Public School, H&M ve Louis Vuitton oldu.

En Favori Parçalar

Ya sınırlı sayıda üretilip anında yok satıldılar ya da her yerde görebileceğimiz kadar çok. Karşınızda 2016’nın en favori parçaları:

JW Anderson’ın Pierce modeli çantası. Burun deliklerine takılmış bir halkayı anımsatan bu çantanın neden bu denli popüler olduğunu anlayamasam da kadınların 2016 boyunca bu çantanın peşinde koştuklarını söyleyebilirim.

Miu Miu’nun balerin ayakkabıları. Dışarıdan bakıldığında yaralı ayaklarınızı bandajlamışsınız gibi görünen ancak bir şekilde bütün sokak stili yıldızlarının dikkatini çeken bu ayakkabılar, uzun süren “Havalı mı? değil mi?” tartışmalarının da baş rolündeydi.

Marques Almeida puf kaban. Podyumda göründüğünden beri pek çok moda editörünün hayallerini süsleyen bu sıcak ve yumuşak parça, kış aylarına denk gelen defilelerde davetlilerden rol çalacak kadar iddialı.

Gucci’nin Princetown modeli terlikleri. Terlik mi? Ayakkabı mı? İçindeki kürk gerçek mi? Acaba rahat mı? Günlük yaşantıda giyilebilir mi? Onlarca soru, binlerce satış.

Kırmızı Halının Yıldızları

Birbirinden ünlü isimlerin özenle hazırlandığı ve sosyal medyada öne çıkmak için çabaladığı kırmızı halı etkinlikleri 2016’da da hız kesmedi. Bana göre yılın öne çıkan kırmızı halı görünümleriyse şöyleydi:

- Met Gala gecesinde tercih ettiği Givenchy elbisesiyle Beyoncé

- Kırmızı halı dinamiklerini sarsan limon sarısı Louis Vuitton elbisesiyle Alicia Vikander

- Bütün bakışları üzerine çekme garantili Alexandre Vauthier elbisesiyle Bella Hadid

- Çılgınlık dönemini geride bırakıp sadeleşen, OSCAR gecesi için muhteşem bir Brandon Maxwell tasarımı tercih eden Lady Gaga

- Moda ödülleri gecesine damga vuran Atelier Versace tasarımıyla Gigi Hadid.

Yazının devamı...

Moda macerasına tam gaz devam

Raisa ve Vanessa Sason kardeşlerin stil dolu moda yolculuğu - deyim yerindeyse - tam gaz devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Ford Mustang iş birliğiyle bir otoparkta gerçekleştirilen özel Raisa&Vanessa defilesi dilden dile dolaşıyor.

Bazı parçalarla couture, bazı parçalarla hazır giyim koleksiyonu izlenimi veren 65 parçalık özel çalışma, Uzak Doğu esintileri ve transparan detaylarıyla şimdiden hafızalara kazındı bile. Küresel moda takvimlerine çalım atarak henüz hiçbir marka Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonlarını sunmadan düzenlenen defilenin takvimin açılışını yaptığını söylemek mümkün. Raisa ve Vanessa’nın sıra dışı defilelerine bir yenisini ekledikten sonra zaman kaybetmeksizin yeni bir maceraya atılacaklarından eminim.

Zac Efron etkisi

Genç kızların sevgilisi Zac Efron, Hugo Boss’un son reklam kampanyasında sıradanlığın zaferini kutluyor. Markanın genç nesillere ulaşma çabasının bir sonucu olarak görülebilecek iş birliği, oyunu dijital dünyanın kurallarına göre oynuyor.

Hayallerinin peşinden koşan, başarmak için elinden geleni ardına koymayan erkekleri anlatan reklam kampanyasında oldukça sade görünümler tercih eden Zac Efron ile yeni bir ivme yakalamaya çalışan markanın başarılı olup olamayacağınıysa zaman gösterecek.

Sade bir bomber ceket, dar kesimli bir pantolon ve beyaz tişört ile sade bir şekilde stil sahibi olmayı başaran Zac Efron’un bir sonraki hamlesi ise HUGO Man parfüm kampanyası. Muhtemelen üstsüz bir şekilde karşımıza çıkacak yakışıklı yıldız, genç kızların şimdiden sabırsızlanmasına neden oluyor, benden söylemesi.

Yeni ve popüler: Complét

Piyasaya çıkar çıkmaz tükenen, bekleme listesi Hermés ile yarışan ve pek çok taklidi üretilen Mansur Gavriel ‘bucket’ çantalara esaslı bir rakip geldi. Tel Aviv’den dünyaya yayılmaya başlayan Complét, ‘bucket’ çantalarıyla kadınların kalbini fethediyor.

Sezonun en öne çıkan parçası haline gelen ‘Helena’ adlı bu modeli henüz keşfetmediyseniz Instagram’da ufak bir arama yapmanızda fayda var. Pek çok stil ikonunun kombinlerini kolaylıkla tamamlayan bu şık çanta, yakında herkesin radarına girecek. Tek bir parçanın bir markayı moda dünyasının gündemine taşıması ve bir başarı hikayesinin baş rolünde olması, tanıdığımız ve sevdiğimiz bir hikaye. Bakalım Complét bu hikayeyi mutlu sonla tamamlayabilecek mi?

Timsah özgürlüğüne kavuştu

Dünyanın en popüler timsahı, efsanevi Fransız fotoğrafçı Jean-Paul Goude tarafından özgürlüğüne kavuşturuldu. Lacoste markasının simgesi olan yeşil timsah, yılbaşı dönemine özel bir kampanyayla yeniden yaratıldı. Goude’nin şaşırtıcı dokunuşuyla bambaşka bir kimliğe bürünen timsahın bu yeni ve eğlenceli hali, yeni yıl heyecanını sonuna kadar yansıtıyor.

Jean-Paul Goude’nin timsahla dansı sadece bir reklam kampanyasıyla sınırlı kalmamış. Baştan yaratılan timsahla süslenen ve sınırlı sayıda üretilen tişörtler, yılbaşı döneminde online mağazalarda ve belirli alışveriş merkezlerinde satışa sunulmuş. Eğer gardırobunuzdaki Lacoste koleksiyonunuza bir yenisini eklemek isterseniz acele etmenizde fayda var.

Yazının devamı...

Franca Sozzani’ye Veda

Moda dünyası, yeri doldurulamayacak bir yeteneğin, Franca Sozzani’nin kaybının derin üzüntüsünü yaşıyor. Yaklaşık bir yıldır mücadele ettiği hastalığına yeni düşen ‘altın saçlı’ Franca Sozzani, 30 yılı aşan başarılı yayıncılık kariyeriyle herkesin kalbinde ayrı bir yere sahip olmayı başarmıştı.

1988 yılından beri Vogue Italia’nın genel yayın yönetmenliği görevini üstlenen, bu esnada da yayının moda dünyasında saygın bir konuma yerleşmesini sağlayan Franca’nın iş arkadaşları tarafından “kadife bir eldivenin içindeki demir yumruk” olarak tanımlanmasına şaşırmamalı. Dışarıdan bakıldığında bir Rönesans eserinden fırlamış gibi görünen bu çıtı pıtı, zarif kadın, işi söz konusu olduğunda bir hayli iddialıydı. Bir moda yayınının kadın bedeniyle ilgili tartışmaları, küresel petrol krizlerini veya ırkçılık konusunu cesurca ele alabilmesi de başka türlü mümkün olamazdı.

Bundan yıllar sonra şöyle bir dönüp bakıldığında, Meksika körfezindeki petrol sızıntısını prestijli bir moda dergisinin kapağında görenlerin aklına gelecek ilk soru “Bu ne cüret?” olacaktır. Dünyada bir ilki gerçekleştirerek yüzün üzerinde siyahi modeli fotoğraflayıp baştan aşağıya ‘siyahi’ bir sayı çıkartma cesareti de tıpkı sayı çıktığı zamanda olduğu gibi hep heyecanla karşılanacaktır.

Sozzani’nin felsefe ve edebiyat alanlarındaki eğitimi sayesinde şekillenen moda yayıncılığı anlayışının öncülük ettiği tartışmalar sayesinde pek çok kadının kendisini daha iyi ifade edebildiğini, bu nedenle kendisine borçlu olduğunu söyleyebilirim.

Milano’da, moda haftası davetlerinden birisinde tanıştığım, sonrasında defalarca birlikte defileler izleyip, etkinliklere katıldığım böyle etkili ve başarılı bir ismin ardından söyleyebileceğim tek bir şey var: Moda dünyası adına, gerçekleştirdiklerin ve hayal etmeye devam ettiklerin için teşekkür ederim.

Bir Efsanenin Ardından...

Marc Jacobs: “Moda dünyasına yaptığı olağan üstü katkıyı çok özleyeceğiz.”

Bella Hadid: “Güzel, sıra dışı, yetenekli Franca Sozzani, huzur içinde uyu.”

Giambatista Valli: “Bizi yepyeni bir maceraya yelken açmak için geride bıraktın. Kıymetli arkadaşım, ilham perim, en sevdiğim sarışın.”

Donatella Versace: “Elveda en yakın arkadaşım. Sonsuza dek kalbimde olacaksın.”

Edebiyat klasikleri moda dünyası ile buluştu

Edebiyat ve modayı farklı şekillerde buluşturan çalışmalara aşina olduğumuzu söyleyebiliriz. Çoğunlukla moda markaları, tasarımcılar veya moda dünyasında öne çıkan isimlerle ilgili hazırlanmış kitaplar, meraklı alıcılara sunuluyor ve hızla tükeniyor. Ancak bu defa edebiyat ve moda birlikteliğine bambaşka bir köşeden bakılmış.

Beymen Club ve Can Yayınları, edebiyat dünyasının ünlü klasiklerini moda dünyasıyla buluşturacak özel bir çalışma hazırlamış. Dostoyevski, Oscar Wilde ve Jane Austen’in eserlerinden yola çıkarak tişörtler hazırlanmış. Bu tişörtlerin yanına eserin kendisi ve bir kitap ayracı da eklenerek yine esere özel tasarlanan çantada buluşturulmuş.

Şimdilik ‘Beyaz Geceler’, ‘Mutlu Prens’ ve ‘Aşk ve Gurur’ gibi klasikleri içeren özel çalışmanın devamında hangi yazarlar ve hangi kitapların sunulacağını merakla bekliyorum.

Yazının devamı...

Sonbahardan bir öncesi

Şu günlerde markalar tarafından sunulan ‘pre-fall’ koleksiyonları, bizi 2017 sonbaharına hazırlamayı amaçlıyor. Her ne kadar mevsimin adıyla özdeşleşmiş sonbahar koleksiyonlarını birkaç hafta içerisinde Londra, Paris ve Milano gibi şehirlerde, yerinde inceleyecek olsak da, giderek hızla tüketen moda severleri boş bırakmamak için bu ara koleksiyonlar satışa sunuluyor.

Temmuz ayından itibaren raflara çıkan ‘pre-fall’ koleksiyonların en önemli özelliği, geçiş mevsimine uygun olacak şekilde çok amaçlı kullanılabilecek parçalarla dolu olmaları. Akıllı alışverişi seven kadın ve erkeklerin en büyük dostu sayılabilecek bu ‘yatırımlık’ parçalar, bizi sonbahara hazırlayan koleksiyonların alametifarikaları. Şimgi gelin birlikte 2017 Sonbahar sezonu öncesi raflara çıkacak ‘pre-fall’ koleksiyonlar arasında en çok konuşulanlara birlikte bakalım.

Public School

Herhangi bir mağazaya girdiğinizde karşınıza çıkma ihtimali bir hayli düşük olan Public School, moda dünyasının gizli yıldızı diyebilirim. Moda editörlerinin kalp atışlarını hızlandıran koleksiyonlarıyla sıkça konuşulan markanın koleksiyonuysa günlük görünümün en ihtişamlı hallerini sunmaktan çekinmemiş. Public School tasarımlarını 2017’de sokaklarda sıklıkla göreceğimizden eminim.

ETRO

Pek çok markaya göre az sayıda görünüm sunan ETRO, Meksikalı ünlü sanatçı Frida Kahlo’dan esinlendiği koleksiyonla sonbaharı karşılamaya hazırlanıyor. Markanın ikonik şal desenini çizgilerle buluşturan mini-koleksiyon, sezona güzel bir başlangıç olarak düşünülebilir.

Victoria Beckham

Her sezon bir öncekinden daha şık kadınlar yaratan Victoria Beckham, artık sadece bir ‘Beckham’ olarak anılamayacağını ispat etti ve tasarımcılar arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Koleksiyondaki favorim, desenli gömlek ve pantolonla zıtlık oluşturan düz renkli paltoyu buluşturan görünüm.

Coach

Bu sene 75. yaşını kutlayan marka, New York’tan yola çıkarak Amerikan rüyasını koleksiyonuna taşımış. Uzay çağına göndermeler yapan NASA logolu çantalar ve markanın yaratıcı yönünü yansıtan dinozor Rexy, sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasındaydı.

Missoni

Missoni arşivlerindeki ikonik tasarımları alın, 2017’ye uyarlayın. Örgüleri ve grafik öğeleri, günlük kıyafetler, gece kıyafetleri ve aksesuarlar arasında güzelce paylaştırın. İşte karşınızda, sonbahar öncesi gardıropları renklendirecek Missoni ‘pre-fall’ koleksiyonu.

GuccI

Alessandro Michele yönetiminde boyut değiştiren ve moda dünyasına başka bir alemden fırlamış görünümler sunan Gucci, neredeyse bir ana koleksiyon sunacak kadar çok sayıda parçayla karşımızda. Bel çantasını geri getiren, desen ve renk patlamaları yaratan koleksiyon paylaşıldığı anda en çok konuşulanlar arasında yerini aldı.

2017’nin Sonbahara Hazırlık Trendleri

Her ne kadar moda haftaları gibi bizi trend bombardımanına tutmasalar da ‘pre-fall’ koleksiyon sunumlarına yakından bakıp işinize yarayabilecek bazı tüyolar kapmanızda fayda var.

- Montları, kazakları ve süveterleri omzunuzun etrafına sarın veya tek omzunuzu açık bırakacak şekilde giyin. Tabi üşümezseniz.

- Her ne kadar 90’larda bıraktığınız için sevinseniz de bel çantalarını yeniden hayatınıza sokmayı düşünün.

- Pantolon ve ceket ikililerine yatırım yapın. Vücuda tam oturan, dar kesimli ceketleri ya bol paçalı pantolonlarla ya da midi boydaki dar pantolonlarla eşleştirin.

- Kürkü bir aksesuar olarak değil, görünümünüzün bir parçası olarak hayal edin. Etek uçları, ceket yakaları hatta kapüşon kenarlarında bile kürke yer açın. Sahte olmak koşuluyla.

- Katmanlar halinde giyinmeye özen gösterin. Bu sayede değişen hava şartlarına hazırlıksız yakalanmazsınız.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.