Aşksız olur ama onsuz...
Şimdi de şöyle bir durum var: “Bir ilişki aşksız sürebilir ama sekssiz süremez...” Bütün olay, geçen gün benim “Âşıkken yapılan seks, zekâyı artırıyormuş!” araştırmasına yaptığım yorumla başladı.
Ben, “O zekâ için âşıkken ille de seks yapılması da gerekmiyor. Sadece âşık ol yeter! Seks de tek başına bir işe yaramaz. Hatta belki insanı daha da fena, kötü, duyarsız ve doyumsuz hâle getirir” diye yazmıştım.
Konu zekâdan, ilişkiye kadar geldi...
İlk bakışta mantıklı gibi duruyor
değil mi?
Ama oradaki büyük yanılgıyı görmezsen, mantıklı!
Yani amaç sadece ilişkiyi
sürdürmekse...
Bunun mantıklı mantıksız bir sürü yolu var. Hatta hem aşk hem de seks olmadan yürüyen ilişkiler ülkesinde yaşadığımız bile söylenebilir.
İçini doldurmak
Hadi bu durum evlililer için geçerli diyelim...
Peki diğerleri?
Aşksız ama seksli ilişki yürütenler...
Daha doğrusu yürütmeye çalışanlar çok!
Peki, üç-beş sevgili durumları tam da buradan çıkmıyor mu?
Aslında belki de, bunun adına “ilişki” dememek gerekiyor.
Peki ne demek gerekiyor?
Belki de bir isim koymadan ama içini doldurmak yeterlidir!
Tıpkı onun yazdığı gibi:
n “Öncelikle aşk zorlama ile oluşmaz... Arayarak, sevgiye/aşka muhtaç kalarak vs. yollarla gelmez. Biraz da nasip işidir, belki hiç gelmez:)
Ancak... Seks denen bir olgu daima vardır. Yabana atılacak bir olgu değildir, hayatidir...
Burada sorun nedir bilir misiniz? İnsanların âşık olsun olmasın birbirlerini ‘mal’ gibi görmeleridir. Saygı göstermemeleridir. Sekse de sadece boşalım ve ihtiyaç giderme olarak bakmalarıdır. Erkeği de öyle keza kadını da...
Âşık olsun olmasın bir çift, yatağa girdiğinde birbirini mal yerine koymayıp, insanca saygı gösterip ve bunun da üzerine seksi layığı ile yaparlarsa inanın zekâlar üst seviyeye gelir. Gelişkin olan toplumlarda herkes âşık mı? Ama zihinleri açık, pırıl pırıl... Daha doğrusu bizim insanlara göre çok daha berrak. Çünkü birbirlerine saygıları var ve sekse boşalım aracı olarak değil, bütünleşme/paylaşım olarak bakıyorlar ve doyumlu seks hayatı yaşıyorlar. İşte zihni açan da budur, tek başına aşk değil...”
Aşkçılar/seksçiler
Yani aşkçılar ve seksçiler diye ikiye ayrıldık galiba...
“Ben zihni açan, aşktır” diyorum.
Bazıları da:
“Zihnin açılması için ‘düzgün’ seks yeter” diyor, “aşka gerek yok!”
İşte işler de böyle karışıyor zaten...
Bu sorudan yola çıkarsak doğruya uluşabilir miyiz?
Aslolan hangisi?
Aşk mı, seks mi?
Hayati olan mı, ruhani olan mı?
Aşk mı, seks mi?
Belki önce aralarındaki farkı anlamak gerekiyor:
Her aşk aslında sekstir ama...
Her seks aşk değildir!
Buyrun, bu da bugünün lafı!