Bridget Jones’un 19’uncu yüzyıl erkek versiyonu
“Neden günlüğümü yayımlamayacakmışım ki? Her tür yayın organında daha evvel adlarını dahi duymadığım insanların hatırlarının basıldığını gördüm; sırf ‘önemli bir adam’ olmadığım için benim günlüğüm neden ilginç olmayacakmış, doğrusu bunu kesinlikle anlamıyorum. Tek pişmanlığım, defter tutmaya gençliğimde başlamamış oluşumdur.”
Kahramanı Charles Pooter’ın bu sözleriyle açılıyor; “Önemsiz Bir Adamın Günlüğü.”
Ama romanın tefrika edildiği 1888-1889 yılları arasında ne televizyon vardı, ne Andy Warhol ne de en trajik, en mahrem hatta utanç verici hikayelerini milyonlara anlatmaktan çekinmeyen yarışmacılar...
Zaten Charles Pooter da üst-orta sınıfı yeren Punch dergisinin burjuva değerlerini eleştirmek için yarattığı bir kahramandı.
En basmakalıp düşüncelere hemen inanan, hayattaki en büyük zevki evinin ufak bahçesi ve gündelik işleri olan, siyasi çalkantılara ilgi göstermeyen, aksine bu tür gelişmelerin kendi huzurunu ve güvenli hayatını bozacağı korkusunu taşıyan, en büyük derdi oğlunu çalıştığı şirkete aldırmak olan bildik, sıradan bu burjuvanın günlüğü bir süre sonra en muhaliflerin bile yapamadığını yaptı. Orta sınıfın değerlerini, sınırlarını ve duyarlılıklarını utanmadan ortaya döktü. Dahası bunun içinde sadece tüccarlar değil orta sınıfa mensup entelektüeller de yer alıyordu. Ama tüm konformistliğine, sıradanlığına, basmakalıp düşüncelerine rağmen romanın sonlarına doğru Charles bize kendini sevdiriyor. Çünkü roman saldırgan bir mizah anlayışına sahip olsa da acımasız değil. Olmasın da çünkü bu işin bir de ekonomi ve siyasi boyutu var ki bunu dikkate aldığımızda Charles Pooter fazlasıyla masum kalacaktır.
Grosmith kardeşlerin, 19’ncu yüzyılın sonlarında pek bir meşhur olan ünlülerin hayat hikayeleri modasıyla alay etmek için kaleme aldıkları bu günlük, Punch dergisinde tefrika edildikten sonra 1892’de kitaplaştırılmıştı. Bu nedenle bu romanda bir dönemin yaşam biçimini, değerlerini de bulacaksınız. Tabii İngiliz mizah anlayışını da...
Ne de olsa söz konusu olan 2002’de kapanana dek editör ve çizerlerinin bir lokantada buluşup yiyip içtikten sonra asıl buluşma amaçlarını hatırlayarak çalıştıkları efsanevi Punch dergisiydi. Öyle ki bu masa hiç değişmemiş ve çizerler bu masaya isimlerini kazımıştı.
Bu imzalardan biri de Prens Charles’a ait. Dahası derginin 150 yıllık tarihinde bu masaya oturan tek kadın da Margaret Thatcher. Ama o bu masada “Önemsiz Bir Adamın Günlüğü” nün yazarları olan Grossmith kardeşlerin imzası yok... Çünkü onlar vakitlerini opera ve komedilerde rol alarak geçirmeyi tercih etmişler.