Dikkat aptallaşabilirsiniz!
Sizin için kitap okumak yatmadan önce bir-iki sayfa okumak demekse ya da okuduğunuz satırlarla kendi değer yargılarınızı onaylamayı amaçlıyorsanız, onaylamadı mı sinirlenip bir yargıç rolüne bürünüyorsanız dahası farklı fikirlere, kişiliklere, ahlak anlayışına açık biri değilseniz, hele hele iktidar sever biriyseniz en iyisi bu kitabı hiç okumayın.
Zira bu kitabın kahramanı için bir anti kahraman bile diyemeyiz. O hemen tüm ailelerin çocuklarını uzak tutmak isteyeceği ya da “Derslerine çalışmazsan böyle olursun” diyeceği bir “öcü.” Ama bana sorarsanız tüyleri tersine tersine tarayan, varolan ahlak anlayışı ve değerlerine çomak sokup altına sinmiş pis kokuları ortaya çıkaran istisnai bir şahsiyet.
John Kenndey Toole’un unutulmaz romanı “Alıklar Birliği”nden ve tarif edip tanımlamakta zorlandığımız kahramanı Ignatius’tan bahsediyorum. Hani dünya edebiyatının en tembel, en bencil, en obur, en bir türlü mennun olamayan, pasaklı, durmadan geğirip gaz çıkaran ünlü kahramanından... Annesinin çalışması, kız arkadaşı cinsel güdülerini serbest bırakması için zorladığı Ignatius’tan...
Oysa o bambaşka bir dünyanın adamı. Bir kere tüm gününü annesiyle yaşadığı New Orleans Constantinople Caddesi’ndeki facia evin arka odasında, yukarıda saydığım tüm sıfatlarını sırayla yerine getirerek ve her şeye ve herkese küfreden yazılar yazarak geçiriyor. Dahası tamamen eşcinsellerden kurulu ordularla dünyanın aradığı barışa kavuşacağını iddia edip eşcinselleri örgütlemeye kalkıyor. Yani neresinden bakarsanız bakın siyaseten imkansız biri...
Bu haliyle ünlü çizgi film kahramanı Homer Simpson’u hatırlatan Ignatius’u edebiyat tarihi için önemli kılan sadece onun bu tuhaf özellikleri de değil... Romanın yayımlanış öyküsü de çok çarpıcı. Çünkü “Alıklar Birliği” de yazarı öldükten sonra gün yüzüne çıkan eserlerden biri. Kafka’nın eserlerini nasıl yakın dostu ortaya çıkardıysa 32 yaşında “Hiçbir kitabı yayımlanmadan intihar eden bir yazar” olan John Kennedy Toole’u dünya edebiyatına takdim edense annesi oldu. Toole’un annesinin bu uğurda verdiği mücadele ise takdire şayan... Yıllarca kitabı yayımlatmak için mücadele eden annesi sonunda yazar Walker Percy’ye gider ve kitabı önüne koyar. Percy, “Niye bu kitabı okuyayım” dediğinde de hiç çekinmeden “Çünkü olağanüstü bir yapıt” yanıtını verir ve romanı adeta zorla okutur. Böylece 1981’de yani yazarının ölümünden tam 11 yıl sonra Pulitzer ödülü ilk kez ölmüş bir yazara verilir ve dünya “Alıklar Birliği” ile tanışır.
“Alıklar Birliği” sadece adından ötürü bile okunması gereken bir roman. Ama başta da dediğim gibi varolan ortalama değerlerle kendinize güvenli ve nezih bir dünya kurduğunuzu düşünüyorsanız ya da düşünmek istiyorsanız bu kitaptan uzak durun. Çünkü en inandığınız kutsal değerlerinize bile küfredecek, sizi adeta şamar oğlanına çevirecek, dahası canınızı acıtırken bile size kahkahalar attırıp kendinizden şüphe duymanıza neden olacak bir roman. Yani romanın adına bakıp karşınızdaki dahiyi sakın küçümsemeyin...