Secret’çılar lütfen sırrınızı benimle paylaşmayın
Bana “Secret” demeyin, mail atmayın, yorum istemeyin... Tüm ısrarlarınıza (baskı mı demeliyim) rağmen gönderdiğiniz mailleri köşemde de yayımlamayacağım ve hayır kitap ekinde “Secret” için özel bir sayı da düşünmüyoruz. Ve lütfen hastalığımı ve tedavi sürecimi bu kitapla ilişkilendirmeye de kalkmayın
Bana “Secret” demeyin, mail atmayın, yorum istemeyin... Tüm ısrarlarınıza (baskı mı demeliyim) rağmen gönderdiğiniz mailleri köşemde de yayımlamayacağım ve hayır kitap ekinde “Secret” için özel bir sayı da düşünmüyoruz. Ve lütfen hastalığımı ve tedavi sürecimi bu kitapla ilişkilendirmeye de kalkmayın.
Buradan da anlayacağınız üzere memlekette bir “Secret’ı sevip sevmeyenleri sevdirmeye sevk edenler topluluğu” oluşmuş durumda. Ben de bu durumda doğal olarak kitap aleyhindeki ilk iki yazıyı yazan kişi olarak her türlü tacizden payımı alıyorum. Bu yüzden bir kez daha ama son kez “Secret”ı neden eleştirdiğimi, bu kitabı neden tehlikeli bulduğumu yazmak zorunda kaldım.
Kimileri bu kitabın Evangelistler’in felsefesini yaymak için yazılıp pazarlandığını söylüyor. O kadarını bilemem ama bu kitabın bir ideolojiye hizmet ettiği bal gibi ortada. Çünkü kitapta anlatılan her türlü sır, bilinemezlik, mucize sadece ve sadece tek bir cümleye çıkıyor, o cümleyi destekliyor: “Sizce dünya nüfusunun sadece % 1’lik bir kısmını oluşturan bir kesimin tüm maddi gelirin % 96’sına sahip olması bir tesadüf mü?” İşte her şey kitabın arka kapağına da çıkarılan bu cümle ve onun meşrulaştırılması üzerine kurulu.
Propagandası yapılan söz ise tüyler ürpertici. Zira bu kez, dünya Hıristiyanlar ve Müslümanlar, Naziler ve Yahudiler, asiller ve halk olarak değil “Sırrı görenler ve görmeyenler” olarak ikiye ayrılıyor. Dahası bu öyle korkunç bir ayrım ki, tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmanızın nedenini bile bununla açıklıyor. Zira “sırrı gören kanser hastalarının iyileştiğini” söylemek aynı zamanda iyileşemeyenlerin sırrı göremediğini söylemektir. Yani bu durumda o kişiye “Sen hastasın çünkü sırrı göremeyecek kapasitedesin” demiş olursunuz ki, herhalde bu sözün ne derece insafsız olduğunu tartışacak değiliz. Dahası bu durumda Afrika’nın tüm zenginliğine rağmen göreceli özgürlüğünü, fakirliğini “Ne yapalım onlar da sırrı görseydi” diyerek doğrulayacak mıyız! Kusura bakmayın ama tüm bunlar deli saçması!
Ama beni asıl hayrete düşüren bana bu mailleri ve telefonları açanlar. Belli ki hiçbiri dünyanın o yüzde birinde değil... Zaten olsalar benimle ve bu kitapla işleri ne? Bu yüzden onlara bir mesaj iletmek isterim: “Arkadaşlar anladığım kadarıyla ‘Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti’ demeyi hayal edecek kadar durumunuz vahim. Ama inanın hiçbir kitap hayatınızı değiştirmez, sadece size ayna tutar. O da okumayı bilene. Ama illa sırlarla dolu bir kitap arıyorsanız, ‘Tüm sırlar Allah’ındır’ diyen Mevlana’nın Mesnevi’sini öneririm. Bu topraklarda böylesi muhteşem bir eser ve düşünür varken ‘Secret’ okumak biraz ayıp olmuyor mu?”