Kati, yerini sağlama aldı
Şubat krizinin tüm ağırlığının çöktüğü bir dönemdi, hayal bile kurmaktan korkulan. Sanki her sokak çıkmaz, her çaba manasızdı. Ama hayat bu, anlamaya akıl yetmez
Şubat krizinin tüm ağırlığının çöktüğü bir dönemdi, hayal bile kurmaktan korkulan. Sanki her sokak çıkmaz, her çaba manasızdı. Ama hayat bu, anlamaya akıl yetmez. Çünkü pek çok kez aklın bir türlü içinden çıkamadığını hayat bir anda çözer, hem de hiç tahmin edilmeyen ayrıntılarla. Ama benim için o günlere daha vardı. Hemen her gün işten çıkıp eve dönüyor, yarını atlatacak gücü arıyordum kendimde. İşte o günlerde bir kitap neşe kaynağım olmuştu. Söz konusu öyle iri kelimeler barındıran, özlü tavsiyelerde bulunan, sık sık altı çizilen bir kitap değil bir polisiyeydi. Bir Türk yazarın ilk romanıydı, önce şüpheyle elime almıştım. Çünkü Ahmet Ümit’le birlikte yıldızı parlayan polisiye türüne hızla birçok isim girmiş ve beni hayal kırıklığına uğratmışlardı. Ama her şeyden önce bu kitabın adı beni çekiyordu; “Kitapçı Dükkanı.” Gerçi Türkçe’de “Kitabevi” gibi bir kelime varken bunun tercih edilmesine içerlememiş de değildim. Ama sonra romanın kahramanının, İstanbullu bir Alman kadın olduğunu öğrenince “Kitapçı Dükkanı”nı affettim hatta sevdim.
Tünel’de yaşayan, sadece polisiye romanlar satan bir kitabevi olan, her Beyoğlu sakini gibi Bambi’de tost, Kızılkayalar’da hamburger yiyen, Cihangir meydanda pazar kahvaltısını yapan yarı Türkleşmiş ama bir yanıyla hep Alman kalmış ve bu sayede yaşadığı yere ilişkin hep bir eleştirel bir bakış açısını koruyan orta yaşlarında bir kadındı kahramanımız; Kati Hirşel. Kati, meslek gereği dedektif olmadığı için maceralara tabii ki burnunu her şeye sokan meraklı kişiliği nedeniyle bulaşıyordu. Hal böyle olunca da devreye bazı yardımcı karakterlerin girmesi gerekiyordu. Çünkü detektifimizin emniyet, adli tıp bilgilerine ulaşması için onlar şarttı ki bunlar arasında benim favorim Batuhan’dı. Ama ne yazık ki hem yazarı hem de kahramanı, Batuhan için aynı şeyleri hissetmiyor. Çünkü Kati Batuhan’ı çekici bulsa da polis olduğu için ilişkiye girmiyordu. Burada Esmahan Aykol’u tanımamın avantajını sonuna kadar kullandığımı itiraf etmeliyim. Ne zaman oturup sohbet etsek, “ya şu Batuhan’a haksızlık etme, bırak aşk yaşasınlar” deyip durdum. Ama Esmahan her defasında “Kati bir Alman o yüzden bir polisle olması çok zor” diye direndi. Ben de formülü buldum, o zaman onlar da bir şey yaşarlar ve Kati, Batuhan’ın kafasındaki polis prototipinden çok farklı olduğunu anlar ya da Batuhan meslekten ayrılıp özel güvenlik elemanı olurdu! Şimdi bunları Esmahan’a kabul ettirme çabası içindeyim. Çünkü son macera “Şüpheli Bir Ölüm”de de bu iki kahraman arasında yine hiçbir şey olmuyor.
Bu yazdıklarımdan da anlayacağınız gibi Esmahan Aykol’un Kati Hirşel polisiyeleri, türünün en önemli görevini yerine getiriyor ve literatüre üzerinde konuşulacak bir detektif kazandırıyor. Zira polisiye romanlarda olay örgüsü kadar detektifin kişiliği ve kalıcılığı da önemlidir.
(Şüpheli Bir Ölüm/ Esmahan Aykol/ Merkez Kitaplar/ 14 YTL)