Fatih’in resimleri
Alpay Kabacalı’nın hazırladığı “Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı Devleti’ni Avrasya İmparatorluğu’na Dönüştüren Hükümdar” kitabı, ünlü hükümdarı hem devlet adamı, hem asker hem de sanatçı olarak ele alıyor
Deniz Bank Kültür Yayınları’nca yayımlanan kitap, içerdiği gravür, resim, minyatür ve belgelerle de özel bir öneme sahip. Bunlar içinde en ilgi çekici olanı ise Fatih Sultan Mehmet’in henüz küçük bir çocukken defterine yaptığı karalamalar.
Hani, bir insanın hayat hikayesini bazen bir eşyasına, bazen yaşadığı bir olaya, bazen de yeteneklerine bakarak okuyabiliriz ya, işte küçük bir çocukken defterinin bir sayfasına yaptığı karalamalar onun “Doğu’nun ve Batı’nın” hükümdarı olacağının alameti gibiymiş. Sayfanın üst bölümüne imzasını çalışmış yani tuğrasını... Osmanlıca’nın her harfin bir figüre dönüşüveren formunu fark etmiş denemeler bunlar... Sayfanın altına yaptığı karalamalar ise onun ileride Avni mahlasıyla şiir yazacak şair ruhlu bir şehzadenin de ötesinde olduğunu gösteriyor... Çünkü çocuk Fatih, burada da bir at başı, az önce yere inmiş hissi veren leylekler ve bir erkek portresi karalamış... Üstelik tüm bunları Doğu resim sanatına göre değil de Batı resim sanatının kurallarına göre yapmış... Malum, İslam kültüründe perspektif kullanımı özellikle de suret, portre çizimi yoktur, yasaktır. Çünkü bir şeyin en gerçekçi halini çizmek yaratmaya eş koşmak anlamına gelir ki yaratmak Allah’a mahsustur. Bu yüzden minyatür resminde bir ağaç, bir hayvan, bir insanın kendisi değil manâsı resmedilir. Kitapta yer alan bilgiler tabii ki bununla sınırlı değil. İstanbul’un fethinden Yıldırım Beyazıd’ın tahta çıkışına kadar uzanan bir yelpazeyi kapsayan kitaptan anlaşılan şu ki, Fatih hakkında çok da bilgi yok elimizde. Gerek annesinin kimliği, gerekse Batı’yla olan ilişkileri ve en önemlisi düşünce dünyası hakkında boşluklar ve bol miktarda da tartışmalar söz konusu. Mesela eşcinsel olup olmaması gibi. Çünkü Fatih de Avni mahlasıyla divan şiirleri yazmış ve sevgiliye seslenmiştir. “Ama divan şiirinde seslenilen sevgili erkektir. Bu görüşü savununların dayanağı ise onun ‘Galata’yı gören cenneti istemez/ Orada o servi yürüyüşlü sevgiliyi gören/ Serviyi hatırına getirmez./ Orada işveli bir Hıristiyan güzeli gördüm./ Onu gören, Hz. İsa gibi dudaklarının hayat verdiğini anlatır” mealindeki dizeleri olmuştur.
Rumeli Hisarı’nın yapımı sırasında yaşanan bir olay ise Fatih’in kelimelerle arasının sadece şiir yazarken değil politika yaparken de iyi olduğunu gösteriyor: “Hisarın yapılacağı arazi Osmanlılar’a ait olmadığı için II. Mehmed, Bizans İmparatoru’na bir elçi gönderir ve Anadolu’dan Rumeli’ye geçerken güçlük çektiklerini ve aralarındaki dostluğa dayanarak bu hisara karşı çıkmayacağını umduğunu bildirir. İmparator da hisarın yapımını engellemek için arazinin Galata Cenevizlileri’ne ait olduğunu, yapımının aralarını bozacağını söyler. II. Mehmed’in yanıtı hazırdır: “Biz imparatorun hatırını istediğimiz için izin istedik. Bu yer Galatalılar’a ait olduğuna göre onların hatırını sayıp izin istemek gerekmez.”