Ermeni meselesini ele alan kitaplar
Cumhuriyet ideolojsi “Oku adam ol” der. Hz. Muhammed’e ilk emrin “Oku” olarak geldiği söylenir. Ama okumanın kültürümüzde böylesi önemli referansları olsa da biz okumayı sevmeyiz. Söz konusu Ermeni meselesi olunca durum daha da vahim... Bir-iki satır okumaya bile tenezzül etmeden konuyla ilgili bir kitap için hemen etiket yapıştırabiliyoruz.
Daha geçenlerde bir tanıdığım Fethiye Çetin’in “Anneannem” kitabını “Soykırım değil demiyor” diyerek okumayı reddettiğini söyledi. Oysa kitabın hiçbir siyasi söylemi yoktu, Çetin yıllar sonra Ermeni olduğunu öğrendiği anneannesinin hikayesini anlatıyordu bizlere. Aynı şekilde bazı arkadaşlarımın bazı kitapları “Onlar resmi tarihçi gözüyle yazılmış, onlardan öğrenecek hiçbir şeyim yok” diyerek reddettiğini de eklemeliyim. Ne yazık ki söz konusu Ermeni meselesi olunca kitaplar bile siyasi bir ayrıma tabii tutuluyor.
“TARİHÇİLERE BIRAKMAK” OLMAZ
Bu yüzden Ermeni meselesine ilişkin olarak “Tarihi tarihçilere bırakalım” sözünü duyduğumda, bu tavsiyenin okumaktan kaçmak için bir bahane olacağını anlamakta zorlanmadım. Tabii ki sokaktaki adamın bir tarihçi sorumluluğuyla davranmasını bekleyemeyiz ama ama bir şeyi savunmak ya da reddetmek için onu bilmek gerekmez mi?
Dahası gelişen olaylar gösteriyor ki biz bu meseleyi daha çok konuşacağız. İşte bu yüzden bu konu üzerine yayımlanmış birkaç kitabı okumak da fayda var.
İşe meşhur “Mavi Kitap”la yani “Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler’e Yönelik Muamele” (2 cilt, Pencere Yayınları) başlamakta fayda var. Soykırım iddialarının temellendirildiği bu kitabı pek çok tarihçi de “dezenformasyon aracı” olarak niteleyip reddediyor.
Gündüz Aktan’ın “Açık Kriptolar” adını taşıyan ve alt başlığı “Ermeni Soykırım İddiaları, Avrupa’da Irkçılık ve Türkiye’nin AB Üyeliği” adını taşıyan kitabı ise “Soykırım nedir, ne değildir” sorularından yola çıkarak Ermeni meselesini tarih yerine hukuki ve siyaset disiplini içinde tanımlamaya çalışıyor.
Sefa Kaplan’ın derlediği “1915’te Ne oldu?” adını taşıyan kitap ise Halil Berktay’dan Selim Deringil’e, Taner Akçam’dan Yusuf Halaçoğlu’na, Hrant Dink’ten İlker Türkmen’e, konuyla ilgili yirmiye yakın gazeteci-yazar-akademisyenin görüşlerinden oluşuyor. Emekli Büyükelçi Kamuran Gürün’ün “Ermeni Dosyası” yine emekli Büyükelçi Bilal Şimşir’in “Malta Sürgünleri ve Ermeni İddiaları” kitapları da okunması gereken kitaplar arasında. “Resmi tezi savunduğu” söylenen ve Türk Tarih Kurumu Başkanı olan Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun kitabının adı ise “Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları” adını taşıyor.
DAHA BİRÇOK KİTAP VAR
Ermeni meselesinden bahsedip de Mıgirdiç Margosyan’ın kitaplarını bilmemek olmaz. “Söyle Margos Nerelisen” meseleyi siyasi değil insani bir perspektiften anlatır. Nurşen Mazıcı’nın “Ermeni Sorunu’nun Kökeni” adını taşıyan kitabı ise bu “meseleye” dünya konjönktürü açısından bakıyor ve “diğer ülkelerde de benzer ölümler oluyor ama hiçbir ulus suçlu görülmüyor” diyerek “soykırım iddiaları” ndan değişen dünya düzenini yorumluyor. Tabii Ermeni meselesini ele alan kitaplar bunlarla sınırlı değil. Hagop Mintzuri’den Erhan Başyurt’a, Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian’dan, Nikolay Hovhannisyan’a kadar birçok yazar var...