Dizi setlerindeki kavgaların sorumlusu kim?
Magazin basınında sık sık dizi setlerindeki oyuncuların vurdulu kırdılı kavga haberlerini okumak beni utandırıyor. Türker İnanoğlu’nun disiplinli setlerini mumla arıyorum..
Oyuncular arasında çıkan vurdulu kırdılı kavga haberlerini okurken bile bir oyuncu olarak utanıyorum. İşin fenası, gittiğimiz otellerde, lokantalarda illa ki bir oyuncu kavgası dedikodusuna maruz kalıyorum. Eminim pek çok oyuncu arkadaşım benzer utancı yaşıyordur. İşletme sahipleri de karşısında tanıdık bir oyuncu görünce başlıyor dert yanmaya haliyle... "Falanca oyuncuyla filanca, burda bir kavga etti, camlar kırıldı...", "...dizisinde bir olay çıktı mekanım zarar gördü bir daha da vermem...", "... otel odasında rezillik çıkardı, bir daha ünlü filan demem oyunculara oda vermem", inanın bu muhabbetler gittiğim yerde karşıma çıkıyor ve uzayıp gidiyor. Yakında "oyunculara kiralık verilmez" tabelası görsem, şaşırmam. Sonra da "efendim tabii sözümüz size değil, sizi tanıyoruz" diye beni tenzih ettiğini söylüyor karşımdaki mekan sahibi ama benim için iş işten geçmiş oluyor. Mesleğime kara çalınmış hissediyor, hem utanıyor hem öfkeleniyorum. Yanlış anlaşılmasın, "kimse kimseye sinirlenmesin, dünya-dostluk-barış-kardeşlik içinde el ele çalışın" gibi ütopik bir söylem içinde değilim. Elbette ağır çalışma şartları içindeki dizi setlerinde gerginlik de kavga da normaldir. Ama her şeyin bir âdabı, sınırı, terbiyesi olmalı! Birbirinin boğazını sıkmak, setteki kadın oyuncuya tokat atmak, yumruklaşmak, birbirine kültablası fırlatmak da neyin nesi! Setler de, iş için konakladığımız oteller de bizim çalışma alanımızın dahilinde yerlerdir ve kontrolü elden bırakmayarak, "oyunculuk" mesleğinin hak ettiği saygınlık içinde davranmak gerekir.
Peki, gelelim asıl soruya; neden son yıllarda "set kavgaları" bu kadar arsızlaştı? Kanalların, yapımcıların gücünü zayıflatmış olması sebeplerden biri. Daha önceden, asıl patron yapımcılarken, artık televizyon kanalları karar mekanizması olarak çalışıyor. Zaten iş yapması gittikçe zorlaşan televizyon sektöründe, "aman şimdi giden işe zarar gelmesin" mantığıyla setteki her türlü taşkınlık hemen ört bas ediliyor. Eh böyle müsait bir ortamda da biraz terbiye defosu olanlar,meydanı boş bulup, çekinmeden olay çıkarıyor. "Eskiden biz", Türker İnanoğlu ile çalışırken, otoritesinden sıkılıp şikayet ederdik. Her an kontrol, her an düzen, en küçük bir olayda uyarı... 20'li yaşlarım hep İnanoğlu'nun disiplinli setlerinde askerlik gibi geçti. Ama siz hiç böyle vurdulu kırdılı, tokatlı kültablası fırlatmalı haberler okuyor muydunuz, çok değil 15-20 yıl öncesinde? Mümkün mü? Taşkınlık yapan olmuyor muydu o zaman da, ya da terbiye sınırını zorlayan oyuncular; geç gelen, asayişi bozan, içip sızan? Elbette oluyordu. Ama bir bölüm sonra, başrol bile oynasa bir bakıyorduk dizideki rolü kaza kurşununa kurban gitmiş? Kısaca hiçbir suç ve haksızlık cezasız kalmazdı. O zaman da ailesinden yeterli terbiyeyi almamış olanlar, zamanla setlerde meslek terbiyesi alırdı. Ve 20 yıl sonra itiraf ediyorum ki, o mesleğimin ilk yıllarında, hiyerarşisinden şikayet ettiğim setleri şimdi mumla arıyorum. İşinin saygınlığını, reytingin önünde tutan yürekli yapımcıları da, oyunculuk mesleğinin saygınlığına lâf getirmeden, edebini bozmadan çalışan tüm arkadaslarımı da saygıyla selamlıyorum.