Memleketimizi değil, memleketimize bulaşmış mikrop zihniyeti değiştirirsek biz kadınlar bu ülkede cenneti yaşarız.
Washington Post’un yayınladığı bir araştırma listesine göre dünyanın en mutlu ve refah içindeki kadınları İzlanda’da yaşıyormuş. İlk 10 ülke şöyle sıralanıyor: İzlanda, Norveç, İsviçre, Slovakya, İspanya, Finlandiya, Kanada, Hollanda, İsveç, Belçika. Danimarka, Almanya, İngiltere, Avusturya, Lüksemburg, Fransa da ilk 20’deki ülkeler içinde. Türkiye tabii ki ilk 100’de yok! Togo ile Etiyopya arasında yerimiz. Listeye baktım da hiç öyle İzlanda’ya filan gitmeye niyetimiz olmadığına göre, eldeki malzemeyi harmanlayıp, çürük çarığı çöpe atarak, sağlıklı bir yemek çıkarmaktan başka çaremiz de yok. Bizim ülkemizin güzelliği bir yana, İspanya’yı saymazsak listenin üst sıraları hep soğuk ülkeler, bizim bünye oralarda yapamaz. Hani her eleştiriye “beğenmiyorsan git orda yaşa” diyen aklı eksik bir grup var ya, işte onlara sesleniyorum; ben baktım da ülkem kadınları adına, bu listedekilere memleketimin sınır çizgisini değişemedim. Kararımız kesin, biz memleketimizi değil, memleketimize bulaşmış mikrop zihniyeti değiştiriceğiz. Çok karışık değil durum! Kadını ve çocuğu, sapkın erkeklere doğratan, tecavüzü meşru kılan, kız çocuklarını evlendirip sofradaki yerini öküzden sonraya atan hukuk işle-me-yişimizi bir yoluna koyarsak, biz kadınlar bu ülkede cenneti yaşarız. Ülkeyi yönetenler listede ilk 50’yi hedeflese, biz mutluluğumuzu zirveye çıkarırız.
Taciz skandalları durmuyor
Geçen hafta da yazdığım gibi, çorap kaçtı, dominonun ilk taşı devrildi bir kere, artık kelebek etkisi ile her ülkedeki erkeklerin kirli çamaşırları dökülecek bu gidişle. Hollywood’un en ünlü yapımcısı Miramax’ın patronu Harvey Weinstein’ın taciz soruşturmaları sürerken, Oscarlı oyuncu Kevin Spacey için erkek oyunculardan gelen taciz suçlamaları başlamıştı. Bu haftaki yeni haber ise, Amerika’nın en güçlü kişileri iken birden hayatları duman olan ve sıfır noktasını boylayan bu iki ismin de kendilerini kurtarmak için bazı manevralarda bulundukları yönünde. Arkadaş olan taciz davalı ikili sex bağımlılığı terapisi için sırayla Arizona’da bir rehabilitasyon kliniğine yatmış. Bu arada taciz skandalları İngiltere Parlemontosu’na da sıçradı. Muhafazakar Parti’den 36 ismin karıştığı taciz davaları ülkeyi karıştırdı. İlk anda Savunma Bakanı Fallon istifa etti.
Dustin Hoffman’a da yıllar öncesine dayanan bir taciz suçlaması geldi ve aktör özür diledi. Şu aralar dizi piyasasına da sıçradı taciz suçlamaları ve davalar peş peşe sıralandı. Belli ki bugüne kadar keyfi yerinde olan erkek dünyasını sert bir kış bekliyor. Bizde hemen suç kadına atılacağı için şimdilik kimsenin sesi çıkmıyor belki ama kimse de çok rahat olmasın derim. Ne demiş atalarımız “yavaş atın tekmesi pek olur”.
Absürt bir dava...
Hayatımda duyduğum en absürt davalardan biri ünlü oyuncu Hale Soygazi’ye açılan “analık” davası! DNA testi ile babanın tespit edilmesi sıkça yapılan bir uygulama ama annelik için DNA testi yapılması sadece çocuğun hastanede karışması ihtimalinde yapılıyor bildiğim kadarıyla. Çünkü şu bir gerçektir ki çocuğun babasının kim olduğunu bir tek anneler bilir. Erkek bir çocuğun kendinden olmadığına dair şüphe duyabilir ama her kadın bir çocuk doğurup doğurmadığını bilir.
Edremitli Murat Şar ısrarla annesinin Hale Soygazi olduğunu ve 1 günlükken evlatlık verildiğini iddia ediyor.Soygazi de “saçmalık” olduğunu söylüyor.
Herhalde bir kadına açılabilecek en absürt dava bu olsa gerek.