Tekno çağda terimler kılavuzu
.
Vatan Haber
Eğer siz de , “vallahi anlamıyorum bu yeni neslin yazdıklarını, acayip acayip bir şeyler” diyenlerdenseniz, bu kılavuza göz atarak şifreleri kırabilirsiniz.
Sosyal medyanın yoğun ve kalabalık ortamında aktif olarak varlık sürdürebilme isteği, insanların içinde bulunduğu durumu tarif etmek için kısa yollara başvurma ihtiyacını doğurdu. Kullanılacak karakter sayısının bile sınırlı olduğu sosyal ağlarda, az yazarak çok şey anlatmak gerekiyor. Onbinlerce etkileşim içindeyken, kullanıcıların, satır satır durumlarını tarif etmesine de, takip ettiklerini uzun uzun okumasına da imkan yok. “Gör-geç” dünyasında, bakar bakmaz karşısındaki ile ilgili bir fikir sahibi olabilmek için yeni kodlar gelişiyor. Eğer çocuklarınızın mesajlarına yabancı bir dil gibi bakıyor veya çevrenizdekilerin, özellikle de gençlerin konuşmalarının yarısına uzaylı kalıyorsanız, kendinizi güncellemenin zamanı gelmiş demektir. Hoşlanmama veya İngilizce kısaltmalar ile konuşmama hakkınızı kullanabilirsiniz. Ama size tavsiyem muhakkak tekno çağ kodlarını öğrenin. Aksi halde çok yakın zaman içinde yeni jenerasyonu anlamak ve takip etmek imkansızlaşacak . Unutmayın, günümüzde yaşlanmak demek, yaşın ilerlemesi değil, çağın diyaloglarının gerisinde kalmak demek! Eğer siz de, “Vallahi anlamıyorum bu yeni neslin yazdıklarını, acayip acayip bir şeyler” diyenlerdenseniz, bu kılavuza göz atarak şifreleri kırabilirsiniz. Eğer itirazınız varsa, Türkçeleştirmeye gayret ederek katkıda bulunabilirsiniz.
- 143: Seni Seviyorum. Açıkçası, tekno dilin ve ilişkiler sözlüğünün geldiği son noktaya dikkatinizi çekebilmek için hızlı bir giriş yapmak istedim. Evet artık çocuğunuzun birine attığı mesajda “143” görürseniz bunun bir ilanı aşk olduğunu anlayabilirsiniz. İngilizce kelimeleri, kısaltmaları geçtik, sayılarla konuşmaya başladık. Belki de en adil olan bu, en azından bir yabancı dilin hegemonyasından çıkıp evrensel dilde sayılarla iletişim... Bakın bunu kullanabilirim. Gerçi tamamen ingilizceden bağımsız değil bu kod. “Ne alaka” derseniz, İngilizce harflerin sayısal karşılıklarından türemiş.
- DTR: Eğer bir “what’s up” yazışmasında bunu görürseniz aklınızda bulunsun, “DTR” yazılır , “şu ilişkinin adını koyalım” olarak okunur. Açılımı nedir diye merak ederseniz söyleyeyim, “define The relationship”
- Bae: Hani etçi Nusret’in “salt bea”si gibi... Herkesten öncelikli kız ya da erkek arkadaş anlamına geliyor. Zaten, Bea ,” Before Anyone Else”in başharfleri.
- Stashing: Aslında kavram olarak yeni moda bir ilişkiyi tarif ediyor. Yani hem terim hem de ifade ettiği kavram yeni. “Zula” kelimesinden türemiş. İlişkiyi saklayarak, çevreye hiç yansıtmadan yaşamak anlamına geliyor. İki tarafın tercihi ise sorun yok ama bir taraf diğerini “böylesi daha iyi” diye ikna ediyorsa sıkıntılı, şu ara çok mağduru var, bilginize. Hatta “stashing mağduru olma” tekno lügata girdi bile.
- Breezing: Daha ilişkinin en başında her şeyi tüm netlikle, kıvırmadan ortaya koymak. Beklentileri sınırlamak.
- Catfishing-Kittenfishing : ”Başkası gibi görünüp, kandırarak birini tavlamak“ diye çevirebiliriz. Hatta bu tip hikayeleri anlatan “Catfish” diye bir televizyon programı var.
- Benching: Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek hayaller etrafında oyalanmak olarak tarif edilebilir.
- Thirst Trap: Sağ gösterip sol vurarak, takipçilerin ağzını sulandıran fotoğraflar paylaşmak. Kolye gösterirken dekolteye dikkat çekmek gibi...
- Ghosting: Hayalet olma... Sık görüştüğün birinin birden kayıplara karışıp seninle tamamen bağlantıyı kesmesi anlamına geliyor.
- Submarining: Türkçeleştirip “Karabataklar” şeklinde çevirebiliriz mesela. Ortadan kaybolup 2-3 gün sonra hiçbir şey olmamış gibi ortaya çıkanlara deniyor.
- Breadcrumbing: Bu kelime çok flörtöz olup da ilişkiyi ciddiyete dökmeden, oyalayarak takılanlar için kullanılıyor.
- Zombie-İng: Yıllar öncesinden çıkıp gelen, “bu zaman kadar aklın nerdeydi” dedirten kişiler için kullanılıyor.