Yaprak dökümü
İki gün ara ile iki sınıf arkadaşımı kaybettim. Ekonomi aniden gözüme çok önemsiz gözüktü. Hangi bilgeden duyduğumu hatırlamıyorum. Hayatın anlamı dört kelime ile özetlenir demişti: İnsan doğar, yaşar, ölür. Sonsuz evrende bir nokta, ebediyette bir an...
Esas hüner doğumla ölüm arasındaki süreyi iyi kullanabilmekte yatıyor. Bazen çok kısa oluyor. Sadece geride kalanların gönlünde izler bırakıyor. Diğerlerine daha uzun zaman tanınıyor. Onlar noktayı büyütmek, ölümsüzlüğe ulaşmak için debeleniyor.
Aslında bunun imkansızlığını bilmiyor muyuz? Pekala biliyoruz. Galiba insanı ilginç kılan da bu. Asla umudunu kaybetmiyor. Pes etmiyor. Ben yaparım, yapmalıyım diyor. Evrendeki hiçliğine karşı direniyor.
Sevgili Mehmet Ali
Mehmet Ali ile geçmişimiz neredeyse altmış yıla gidiyor. Galatasaray Lisesinde yatılı okuduk. Bir yıl önce başlamıştı. Sonra bize geldi. 12 Edebiyat’tan beraber mezun olduk. Son sınıf yatakhanesinde pencere kenarını almıştı. Aramızda iki yatak vardı.
Sosyal enerjisi o zaman da boldu: Okul dergisi, yıllığın ve son sınıf çayının organizasyonu, tiyatro kolu vs. Sahneyi severdi. Güzel ve ikna edici konuşurdu. Etrafına insan toplar ve onları çalıştırırdı. Lider özelliği o günden belirgindi.
Herhalde siyasete atılır diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Gazeteciliği seçti. İlginç şekilde, mesleğinin ve aile ilişkilerinin sağladığı bütün olanaklara rağmen aktif siyasete bulaşmadı. Sadece daha iyi gazeteci olmaya odaklandı. Bunu başardı.
İki kanıtı var. Biri meslektaşlarının yazdığı methiyelerdir. Gerçekleştirdiği ilkleri anlattılar. Diğeri son birkaç günde sıradan vatandaşın gösterdiği ilgi ve sevgidir. Gönüllerde böyle taht kurmak az faniye nasip olur.
Daha da önemlisi, bir zoru becerdi. Siyasete girmeden siyasi aktör olabildi. Benzer siyasi duyarlılıkları paylaştık. Türkiye’nin aydınlık yüzünü, Galatasaray Lisesi’nin güzel değerlerini temsil etti. Allah rahmet eylesin, sevgili kardeşim.
Sevgili Toktamış
1962 sonbaharında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi birinci sınıfına beraber başladık. Takip eden yirmi yılı aynı çatı altında geçirdik. Ben iktisat kürsüsüne asistan oldum. Toktamış siyaset ilmine geçti. Akademik ünvanlarımızı bile aynı tarihlerde aldık.
YÖK sonrasında ben üniversiteyi bıraktım. Ama İstanbul Bilgi Üniversitesi bizi tekrar biraraya getirdi. Kuruluşuna beraber katıldık. Kuştepe’de komşu odalarda oturduk. Hoş kahkahaları hâlâ kulağımda çınlıyor.
Siyasi görüşlerimiz uyuşmazdı. Hep farklı zihniyet dünyalarında dolaştık. Ama dostluğun sıcaklığını korumayı bildik. Son dönemde sağlığı çok bozulmuştu. Buraya kadarmış. Allah rahmet eylesin, sevgili arkadaşım.