Şampiy10
Magazin
Gündem

Piyasaların gözü büyük buluşmada

Moody’s’in pas geçmesi piyasaların elini rahatlatacak. Yarınki Erdoğan-Putin zirvesi gelecek için büyük önem taşıyor. İyi haberler gelirse dolar/TL, 2.95’e doğru çekilebilir.

Geçtiğimiz haftanın son günü, derecelendirme kuruluşu Moody’s’in mutat açıklama tarihiydi. 18 Temmuz’da Türkiye’nin notunu “gözden geçirmeye” aldığını açıklaması sonrasında 5 Ağustos önemliydi. Daha önceki örneklerinde olduğu gibi kuruluş sessiz kalarak değil bir açıklama yaparak pas geçti.

Açıklamada hâlâ etkileri hissedilmekte olan darbe girişimi sonrasında; “Türkiye’nin politika yapıcı kurumlarının ve iş yapma ortamına, yabancı yatırımcıların algısının önemli olduğu bir ortamda Türkiye’nin dış şoklara karşı dayanıklılığına, nihayetinde büyüme öngörülerinin ne kadar hayata geçirilip, geçirilmeyeceği konusundaki incelemelerin sürdüğü” belirtilmiş. 18 Temmuz’dan itibaren

90 gün içinde de gözden geçirme sonucunun açıklanacağı hatırlatılmış. Moodys’in pas geçmesi bu haftanın ilk yarısında piyasaların elini rahatlatacak.

Güvenli liman yükselişi

Diğer yandan ABD’den gelen Temmuz ayı tarım dışı istihdam verisi beklentileri aştı. 175-180 bin kişilik artış beklenirken gerçekleşme 255 bin kişi oldu. Son 2 ayda açıklanan veriler de 18 biner kişiyle yukarı yönde revize edilmiş. Fed’in faizleri artırması yönünde izleyebileceği politikayı destekleyici bir veri. Normal şartlarda böylesi bir ihtimalin ABD piyasalarını olumsuz etkilemesi beklenirken ABD borsaları yükseldi. Hatta S&P 500 tarihi rekorunu kırdı, Nasdaq ve Dow Jones tarihi zirvelerine oldukça yakın seviyeden haftayı kapattı. ABD tahvil piyasası, hisse senedi piyasalarından farklı bir seyir izledi. 5 yıllık tahvil getirileri gün içinde yüzde 1.144 seviyesini gördükten sonra günü yüze 10.4 yükselerek 1.138’den kapattı. Tahvil piyasaları Fed’in faiz artışı endişesini taşırken, hisse senetleri “güvenli liman” edasıyla yükseldi.

Ülkenin geleceği için önemli

Yarın St. Petersburg’da gerçekleşecek olan Rus-Türk liderler zirvesi çok önemli. Önemi sadece kısa vadedeki savaş uçağının düşürülmesi sonrası yaşananlar değil. Türkiye’nin Batı’ya dönük olan yüzünün; Doğu’ya dönmesi olasılığının ciddi olarak tartışıldığı, NATO ve AB üyeliklerinin geleceği konusunda yapılacak bu zirve büyük önem taşıyor. Zirveden sonra yapılacak olan açıklamalar kısa vadede piyasaları mutlaka etkileyecektir. Asıl önemli olan zirve sonrasında ‘açıklanmayanlar’ olacaktır. Bunları da zaman içinde öğrenebileceğiz. Özellikle Karadeniz, Boğazlar gibi stratejik; tazminat, turizm, ticaret ve özellikle de nükleer santral inşası/ortaklığı konusunda alınacak kararlar geleceğimiz için hayati öneme sahip. Hep birlikte yakından izleyeceğiz. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin de 24 Ağustos’ta Türkiye’yi ziyaret edeceği açıklandı. Kısa zamanda gerçekleşecek bu diploması trafiğinin sonuçları sadece piyasaları değil ülkemizdeki herkesi ilgilendirecek denli önemli olacak. Moodys’in St. RPetersburg zirvesi öncesi “pas geçmesi” alınabilecek kararlara gölge düşmemesi açısından önemliydi. Eğer notumuz düşürülseydi, ‘Rusya’nın kucağına mı itiliyoruz?’ sorusunu sorduracaktı. En azından pas geçilerek, diplomasiye zaman kazandırılmış oldu.

BIST’te kritik seviye 76.800 puan olacak

Geçtiğimiz hafta başında BIST 100 endeksinde, nereden kaynaklandığı anlaşılmayan bir iyimserlikle boşluklu bir açılış yaşandı. Sonrasında gelen haberlerle bu boşluk da hafta içinde kapandı. Önceki hafta başındaki yazımda “...76.000 (düz! +/- 150 puan) önemli olacak. Bu seviyeyi de yukarı geçersek önce 76.800, sonrasında da 77.150-350 bandı önemli olacak. İkinci seviyenin (50 ve 200 günlük BHO olması hasebiyle) geçilmesinin zor olacağını düşünüyorum” diye yazmıştım. En yüksek 76.843 görüldü, üzerine çıkıl(a)madı. Bu hafta içinde yukarıda benzer seviyeler önemini koruyor. Özellikle yukarıda ikinci seviye önemli olacak. Aşağıda ilk aşamada 75.100 ardından da 73.900 önemli destekler görünüyor.

Altın üzmeye devam eder mi?

ABD kamu tahvillerinden bile önce anılan diğer bir “güvenli liman (!)” altın da ABD tahvilleri ile aynı “endişeleri” taşıyarak , bir türlü aşamadığı 1.365 dolar/ons seviyelerinden 1.335 dolar seviyelerine kadar geriledi. Altın için 1.337.50 seviyesi önemli bir trend desteği idi. Bu seviyenin altında bir haftalık kapanış oldu. Bu hafta içinde 1.334 dolar/ons düzeyinin altında bir kapanış olmadığı takdirde, toparlanma ve yeniden 1.353 dolara kadar yükselme ihtimali var. 1.334 dolar seviyesinin altına inilmesi durumunda 1.308 dolar seviyelerinin test edilmesi olasılığı iyiden iyiye artacak.

Dolar/TL kuru gevşer mi?

Moodys’in kararından sonra “gün sonu piyasasında” dolar/TL kuru 3.00’ın altına geriledi. Hafta başında bir miktar daha gerilemesini ilk aşamada 2.9770-2.9680 bandının test edilmesi olasılığı bence yüksek. Bu bant aşağı yönde kırılırsa da yeni hedef 2.9380-2.9540 bandı olacaktır. İkinci bant aralığının görülmesi zor olabilir. Ancak Putin-Erdoğan zirvesinden sürpriz iyi haberler gelirse bu olasılık hızla artar. Değil ilk bant, 3.00’ın altında uzun süre kalamazsak (en azından zirve sonrasında kadar) kurlardaki gerilim devam edecek ve yeniden 3.0450’ler hedef haline gelebilecek.

Yazının devamı...

Moody’s’i beklerken düzeltme sürer mi?

ABD Merkez Bankası Fed ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) geçen hafta var olan pozisyonlarını ve stratejilerini aynen korudular. Piyasalar BoJ’dan “bol kepçe” tabir edilebilecek yeni bir strateji açıklamasını bekliyordu. Bu beklentiyle Japon yeni, dolar karşısında 106.70 seviyesine kadar değer kaybetmişti. Parasal genişleme beklentisi, arzı artacak yenin değer kaybetmesi beklentisini destekliyordu. Ancak BoJ Guvernörü Kuroda’nın yeni bir parasal genişleme açıklamaması sonrasında yen, dolar karşısında 101.98 seviyesine kadar değer kazandı. Haftayı diplerine yakın bir seviye olan 102.08’den kapattı.

Fed toplantısı sonrasında yapılan açıklamada küresel riskler daha az yer bulurken, ekonomideki “makul” toparlanmanın devam ettiğine vurgu yapılmış. Bu vurgu henüz daha 20-21 Eylül’de yapılacak toplantıda faiz artışını işaret etmiyor. Ancak Eylül’de bir artış olasılığı halen daha masadan kalkmış değil. Beklentim, Brexit sonrasındaki olası gelişmeler konusunda daha net fikre sahip olmadan Fed’in Eylül’de faiz artışına gitmeyeceği yönünde.

Yurt dışında halen daha yaz tatili havası sürerken, içerideki gelişmeler piyasalarımız için daha fazla önem arz ediyor. Başarısız darbe girişimi sonrasında “mekanizmaların” normal çalışıyor olması piyasaları rahatlatmış durumda. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in geçtiğimiz hafta açıklamış olduğu halkın 9.2 milyar dolar satmış olması da bunun bir başka göstergesi. Dolar/TL kurlarının 3.09’lara yükselmesi, bir süreden beri dövizde bekleyenlerin satış yapmasıyla dolar/TL kuru hafta kapanışı itibariyle 2.99’un da altına indi. Her ne kadar DTH azalışı 9.2 milyar dolar olsa da bunun hepsi, TL’ye karşı satılmış değil.

Önemli bir kısmı TL’ye karşı satılmış olsa da bir miktar döviz, bankacılık sistemi dışına çıkmış durumda. Kurumların yeniden çalışır hale gelmesi, güvenin yeniden tesis edilmesi, demokrasi nöbetlerinin sona ermesi ve hayatın “normal rutinine” girmesi sonrasında sistemden çıkan dövizlerin yeniden sisteme geri dönmesi ihtimali artacaktır.

Moody’s daha bekler

Bu hafta 5 Ağustos’taki Moody’s açıklaması beklenecek. Bu haftanın bizim piyasalarımız içim “haftanın göstergesi” (yurt dışının görece sakin olacağının beklendiği bir ortamda) Moody’s açıklaması olacak. Benim beklentim Cuma günü herhangi bir açıklama yapılmayacağı yönünde. Geçtiğimiz hafta Moody’s analistlerinin BDDK Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Şimşek ile yapmış oldukları görüşmeler sonrasında bu haftayı “pas geçecekleri” ancak önümüzdeki 2-2.5 ay içerisinde nihai kararlarını verecekleri yönünde.

Olası bir not indirimi durumunda 7.5 milyar dolarlık Türkiye bazlı varlığın elden çıkarılması gerekebileceği hesaplanıyor. Bu rakamın bir kısmı darbe girişimi öncesinde ve bir kısmı da sonrasında satıldı. Geçtiğimiz hafta değil ama öncesindeki hafta Türk bonolarının fiyatlarının düşmesi de bu yüzdendi. Bu satışların yavaşlaması ile bono fiyatlarında bir toparlanma bile oldu. Bu hafta “toparlanma/düzeltme” devam edebilir.

Petrolde dip görüldü mü?

Geçtiğimiz hafta dış ticaret verilerimiz açıklandı. Merkez Bankası da enflasyon raporunu açıkladı. Merkez Bankası petrol fiyatlarında tahminini 40 dolardan 44 dolara çekti. Brent petrol de 42.49 ile 9 Haziran’da gördüğü 52.83’ten bu yana en düşük seviyesine geriledi. 42.50 seviyesi önemli bir düzeltme seviyesi idi (Fibonacci-43.30 ve 200 günlük BHO). Bu seviyenin korunması ihtimali yüksek. Bu seviyeden radikal bir yükseliş beklemiyorum. Ancak bu seviyelerde bir süre kalınabilir. Bu da cari açık ve dış ticaret açığına yardımcı olabilir. En azından Merkez Bankası’nın tahminini tutturmasına katkı sağlayabilir. Brentte bu seviyenin altına inilmesi ihtimali yok değil ancak öncesinde 46.50-47.50 seviyelerine kadar bir düzeltme/yükseliş yaşanabilir.

BIST’te 76.800 seviyesi kritik

Borsa İstanbul 100 endeksi geçtiğimiz haftayı 75.405 ile haftanın yükseklerine yakın kapattı. Geçen hafta başındaki yazımda 75.160 seviyelerine kadar bir düzeltme beklediğimi, bu sayede de geride bıraktığımız bazı boşlukların kapanacağını yazmıştım. Bu boşluklar kapandı hatta benim beklentimin de üzerine çıkıldı. Bu hafta için ilk aşamada 76.000 (düz +/- 150 puan) önemli olacak. Bu seviyeyi de yukarı geçecek olursak, önce 76.800, sonrasında da 77.150-350 bandı önemli olacak. İkinci seviyenin (50 ve 200 günlük BHO olması hasebiyle) geçilmesinin zor olacağını düşünüyorum.

Dolar 2.95’e iner mi?

Geçtiğimiz haftayı dolar/TL’de en düşük seviye olan 2.9890 seviyesinden kapattık. 3.00 psikolojik seviyenin altına inilmiş olması önemliydi, haftalık kapanışın bu seviyenin altında olması daha da önemliydi. Bu hafta için 2.9680 seviyesi kritik olacak. Bu düzeye kadar bir geri çekilme yaşanabilir. Önemli olan bu seviyenin korunup, korunmayacağı veya aşağı yönde kırılıp, kırılmayacağı. Ola ki aşağı yönde kırılacak olursa 2.9380-2.9540 bandının test edilme olasılığı artacaktır. (Dolar endeksindeki gerileme de bu olasılığı güçlendiriyor) 2.9680 seviyesi test edilir ve yeniden yukarı yönde bir hareket yaşanır ise yükselişler de 3.0360 seviyesi önemli olacaktır. Moody’s’den bir not indirimi gelmezse bu seviyelerin üzerine çıkma olasılığımız az görünüyor.

Yazının devamı...

Yaralar sarılır mı?

Ekonomi kurmaylarının açıklamaları ve kurumların önlemleri, piyasaları sakinleştirecek. Bu hafta bir toparlanma yaşanacak. Moody’s de aceleci davranmayıp, bekleyip görecek.

Modern tarihimizin en zorlu haftalarından birini geride bıraktık. Demokrasimize yapılan saldırı, başarısızlıkla sonuçlandı, demokrasi kazandı. Günümüz Türkiye’sinin bir darbeye “sığması” söz konusu bile değil. Bunca kazanımın darbe ile heba edilmesi kabul edilemezdi.

Başarısız darbe girişimi sonrasında geçtiğimiz haftanın başında “Kimse kriz beklemesin” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bazılarımız için geçtiğimiz hafta bir kriz olarak anılabilir. Ancak benim için değildi. Neden derseniz, kriz durumunda bazı kurumlarınız çalışmayabiliyor. Gerek finansal sisteminizde gerekse idari sisteminizdeki çarklar dönmeyebiliyor. Ancak geçtiğimiz hafta ekonomi tarafında başta Merkez Bankası ve Borsa İstanbul olmak üzere tüm kurumlarımız “normal faaliyetlerin” devam etti, bir sorun yaşamadık. Kurumlar ve “çarklar” olarak baktığınızda en azından “faaliyet” devam etti ve bu anlamdan bakıldığında bir “kriz yaşanmadı.”

5 Ağustos tarihi erken

Diğer taraftan böylesi bir durum sonrasında (Başarılı olsaydı darbe sonrasında da benzer bir dalgayı yaşıyor olabilirdik) yaşanabilecek bir “temizlik hareketi” yaşanıyor.

Geçen haftanın piyasalar açısından en önemli olayı S&P’nin (Türkiye’nin resmi olarak çalışmadığı bir kurum) Türkiye’nin kredi notunu BB+’dan BB’ye düşürmesi oldu. Acele alınmış bir karar bence. Evet, yaşanan darbe teşebbüsünün ekonomi üzerinde olumsuz yansımaları olabilecek. Ancak bunu izlemek için bir süre daha beklenebilirdi. Büyüme ve doğrudan yatırımlar konusunda henüz daha olumsuz yansımalarını görmeden alınan bu kararın aceleye getirildiğini düşünüyorum. Türkiye’nin yatırım yapılabilir olan notunu “olumsuz izlemeye” aldığını açıklayan Moody’s için

5 Ağustos “rutin” açıklama tarihi. Daha önceki rutin açıklama tarihlerini pas geçen kuruluş bu sefer de pas geçer mi? Bence geçebilir. Neden derseniz, olumsuz izlemeye aldıklarını açıkladıktan itibaren 35 gün ila 4 ay arasında beklemişler. 5 Ağustos bu yüzden çok yakın bir tarih. Ortalama olarak 75 gün içinde bir karar açıklamışlar ki bu da henüz daha vakit olduğunu, 5 Ağustos’ta bir şey açıklanmayabileceğini gösteriyor.

Bu arada Moody’s’in daha önceki rutin açıklama zamanlarının genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yakın zamanlara denk geldiğini, herhangi bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için de pas geçilmiş olabileceğini hatırlatmakta fayda var.

Merkez’in iletişimi pozitif

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek hafta sonuna doğru 900’den fazla yatırımcının katıldığı bir telekonferansta endişeleri gidermeye çalışmış. En fazla sorulan konuların başında gelen sermeye kontrolleri konusunun kesinlikle gündemde olmadığını ısrarla vurgulamış. Şimşek’in duruşu piyasaların normal seyrine devam edebilmesi adına önemli. Merkez Bankası da Başçı döneminden farklı olarak yatırımcı ve analistlerle teknik görüşmeler yapmaya başlayacağını duyurdu. Enflasyon raporu ile rutin toplantıların yanı sıra yatırımcılarla, ha keza sanayi, ticaret odaları ve reel sektör temsilcileriyle de müzakereler yapılacağı, iletişimin farklı kanallar aracılığıyla yürütüleceği açıklandı. Merkez Bankası’nın kapsayıcılığı adına pozitif adımlar.

Nasıl toparlanırız?

Geçen hafta piyasalarımız diğer tüm gelişen ve gelişmekte olan ülke piyasalarından olumsuz ayrıştı. Özellikle de tahvil piyasalarımız. Sadece TL cinsinden 2 ve 10 yıllık tahvillerimiz değil; Türkiye ve Türk şirketlerinin yurt dışı bonolarına, not indirim endişeleri ile birlikte satış geldi. 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 10.33’e kadar yükseldi, haftayı 10.04’ten kapattı. BIST 100 tarafında da hasar büyüktü. Tekrar etmekte fayda görüyorum: Darbe girişimi olmuş bir ülkenin borsası ve tahvilleri için böylesi hareketlerin yaşanması normal kabul edilmeli, ancak kurum ve piyasaların halen daha çalışıyor olmasından dolayı bunu bir “kriz” olarak adlandırmak şimdilik bir hata olacaktır. Bu bakış açısıyla piyasaların bu hafta içinde bir toparlanma yaşayacağını düşünüyorum. Ancak bunun bir ilk koşulu var: O da “Demokrasi Nöbeti” tutmak için sokaklardaki halkın artık eve dönmesi ve hayatın “normalleşmesi” gerekiyor. Yeni bir darbe endişesi ile halkın sokaklara çıkmaya devam etmesi, güvenliğin henüz sağlanamadığı endişelerini akıllara getiriyor.Güvenin bir an evvel tesis edilmesi ilk öncelik olmalıdır ve bu sayede piyasalarda “normalleşme/toparlanma” olabilir.

Dolar ve borsada kritik seviyeler

BIST 100 önceki haftalardaki yükseliş sırasında geride bıraktığı boşlukların hepsini kapattı. 70.500 seviyesi önemli bir destek idi, 70.426 görüldü ve kapanış 71.738 seviyesinde oldu.

Düşüş sırasında geride iki boşluk kaldı. Bunlardan ilki 74.902 ile 74.196 arasında. İkincisi de darbe girişiminin olduğu Cuma kapanışı ile sonraki Pazartesi arasındaki 82.825 ile 81.110. Düzeltme geldiğinde bunlardan ilkinin kapanması, hatta 75.160’a kadar yükseliş olması ihtimali yüksek. Dolar/TL tarafında 3.0925

önemliydi, 3.0963 test edildi, haftalık kapanış 3.0695’ten gerçekleşti. Bu hafta düzeltme gelmesi halinde 3.0125 ve sonrasında 2.9860’ın test edilme olasılığı var. 3.0925’in üzerinde 2 günlük kapanış görülmezse düzeltme olasılığı daha da artacak.

Hisse alımı yerinde bir hamle

Geçtiğimiz haftanın “hassasiyeti” içinde açıklanan önemli kararlar da vardı. Bunlardan ilki şirketlerin genel kurul kararı olmadan da borsadaki hisselerini Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapacakları bir bildirimle sınırsız olarak hisselerini satın alabilmelerine imkan tanınmasıydı. SPK tarafından yapılan bu açıklama ile şirketler, çok düştüğüne inandıkları hisse senetlerini satın alabilecekler, böylelikle de piyasadaki düşüşü bir anlamda yavaşlatabileceklerdi. SPK tarafından yapılan bir diğer açıklamada da “açığa satış” ile ilgili prosedürün ‘harfiyen uygulanması’ yönündeki hatırlatmaydı. Açığa satışın dikkatli bir şekilde takip edileceği anımsatılıyordu.

50’den fazla personelin BIST’ten uzaklaştırıldığı bir ortamda finansal piyasalara yönelik bu açıklamalarla bir yandan borsadaki düşüşün yavaşlatılması amaçlanırken, açığa satış ile ilgili hatırlatma piyasalara “aba altından sopa göstermeye” yönelikti. Yukarıda belirtmiş olduğum avantajlarımızdan biri olan “kurumların çalışıyor olması” durumunu dezavantaja çevirmemeye gayret etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Yazının devamı...

Kimse kriz beklemesin

Merkez Bankası’nın açıkladığı tedbirler piyasalardaki oynaklığı azaltacaktır. Kriz beklemiyorum ancak gerginlik olacaktır. Piyasalar kısa sürede kendi mecrasına dönebilir.

PPK’nın yarınki faiz toplantısına kadar dolar/TL’de 2.90’lı seviyelerin test edilme olasılığı fazla. Faizde 50 baz puan indirim garanti gibi. Üzerinde bir indirim de sürpriz olmaz.

Zorlu bir hafta sonu geçirdik. Sebepleri ile muhtelif söylentilerin olduğu, hazırlanış ve uygulamaya konuşu itibariyle birçok soru işaretinin halen devam ettiği darbe girişimi başarısızlığa uğradı. Demokrasi galip geldi. Darbe başarılı olsaydı, büyük ihtimalle bu yazı yayınlanmıyor olacaktı, piyasalar çok büyük olasılıkla kapanacaktı. Piyasaların açılması, ekonominin normal seyrine dönmesi 1-2 haftayı alacaktı. Hatta sermaye kontrolleri ile karşı karşıya bile kalacaktık. Neyse ki bunların hiçbiri olmadı.

Evet, yaşananlar küçümsenecek şeyler değil. Bundan sonraki dönem için belirsizlik artmış olsa da ordunun bir kez daha darbeye teşebbüs etmesi olasılığı önemli ölçüde azaldı. Muhalefet partileriyle birlikte ortak tavır alınması bundan sonraki çözümlerin demokrasi içinde üretilmesini zorunlu kılacak.

3.05’e yükselmesi normal

Cuma akşamı saat 22:30 gibi “garip” bir saatte başlayan darbe teşebbüsü sonrasında dolar/TL kuru 3.0510 seviyelerine kadar yükseldi. Normal iş günü sonunu 2.8950 seviyelerinden kapatan dolar/TL kurlarının “kalkışma” ile birlikte 3.05’lere yükselmesi anlaşılabilir bir durum. Yaşanan girişim sonrasında her şeyin eskisi gibi olmasını beklemek anlamsız.

Mutlaka bu durumun yarattığı tedirginliğin ortaya çıkaracağı ekstra bir oynaklık olacak. Ancak darbe girişiminin başarısız olması, bu girişimin hafta sonuna denk gelmesi, finansal piyasalardaki oynaklığın kısa süreli olmasını sağlayacak. Davutoğlu-Yıldırım “değişiminde” olduğuna benzer bir şekilde kısa sürede piyasalar kendi mecrasına dönebilir.

PPK’dan 50 puandan fazla indirim gelir mi?

Normal koşullarda dolar/TL’de 2.89’lu seviyeleri görür müyüz emin değilim. Ancak yarın (19 Temmuz) PPK toplantısına kadar düşük 2.90’lı seviyelerin test edilmesi olasılığı hiç de küçümsenmeyecek kadar fazla. Bunun ardından birçok sebep sayılabilir. Piyasa katılımcılarının “çoklu maliyet seviyeleri”, darbe girişiminin başarısızlığa uğraması sonrasında AK Parti iktidarının daha da güçleneceği bunlardan birkaçı... AK Parti iktidarının daha da güçlenecek olması bundan sonraki dönem için nasıl bir yol haritası izleyeceğine bağlı olarak önem kazanacak. Zira darbeyi de atlatmış bir iktidar olarak, “Ben tek başıma yoluma devam edeceğim” diyecek olursa; kısa vadedeki kazanımların bir süre sonra kayba dönme ihtimali ortaya çıkacak. Yok eğer “Bu demokrasi sınavından hep birlikte başarıyla çıktık” diyerek, muhalefeti de kapsayıcı politika izler, iç barışı temin edecek bir yol takip edecek olur ise kazanımlar tüm ülke adına kalıcı olacaktır.

Yarın yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından yeni bir faiz indirimi bekleniyordu. Kalkışma öncesinde 50 baz puanlık bir indirim fiyatlanmıştı. Ancak öncesinde gelen ve beklentilerin üzerinde kalan Haziran enflasyonu, yeni ortaya çıkan siyasi “gerilim” ile birlikte indirim 25 baz puanda mı kalır, yoksa PPK bu sefer “Bekleyelim” mi der? Ben bekleyeceklerini sanmıyorum. Asıl soru; indirim 50 baz puanın üzerinde olur mu?

Faiz koridorunun alt ve üst bandının “simetrik” olması adına 75 baz puanlık bir indirim de gelebilir. Yüzde 7.50’lik haftalık repo faizi sabit kalabilir, yüzde 9 olan gecelik fonlama faizi

75 baz puanlık bir indirim ile 8.25’e gelebilir. Böylelikle borç alma faizi yüzde 7.25, borç verme faizi de 8.25 ile artık faiz indirimlerinin sonuna da gelinebilir .

Merkez oynaklığı azaltacak

Kısa vadede Merkez Bankası’nın; Bankalar Birliği yönetim kurulu üyesi olan bankaların Hazine’den sorumlu genel müdür yardımcıları ile yaptığı toplantı sonrasında açıklamış olduğu önlemler paketi de bugün açılacak piyasalardaki oynaklıkları azaltmayı amaçlıyor.

Merkez Bankası bugün itibariyle oluşabilecek likidite sıkışıklıklarının ortaya çıkarabileceği “gereksiz oynaklıkları” azaltma çabasında. Yerinde bir çaba bu.

Piyasalarımızın kapalı olduğu günlerde yurt dışında yaşanan bu hareketler kısa zamanda bizim piyasaların “bıraktığı” seviyelere geri döndüğünü geçtiğimiz Brexit, Atatürk Havalimanı saldırılarında da görmüştük. Bu kez de benzer bir durum olabilir, bence de olacak. 3.00 seviyelerinin üzerinde özellikle yerli yatırımcıdan satış gelecek diye düşünüyorum.

BIST boşlukları kapatır mı?

Geçen hafta BIST 100 için 79.500 seviyesinin önemli eşik olduğunu, bu aşılmadan önce geride bırakmış olduğumuz 3 boşluktan en az ikisini kapatabileceğini daha sonra yükselişin gelebileceğini yazmıştım. Yanıldım, BIST Cuma gününü 82.825 ile hafta boyunca gördüğü en yüksek seviyeden kapandı.

Başarısız darbe girişimi piyasaların kendi mecrasında akacağı anlamına gelmiyor. Ortada yaşanmış bir gerilim var ve bazı fon yöneticilerinin ilerisi için görüşleri değişebilir. Piyasalarda bir kriz olmasını beklemiyorum. Ancak bu tek başına piyasaların; Cuma günü kaldığı yerden yola devam edeceği, yükselmeyi sürdüreceği anlamına gelmiyor.

Beklentim geçen hafta belirtmiş olduğum boşluklardan bir kısmının bu belirsizlik ortamında kapanması yönünde. Geçen haftaki yazımdan: “...ilk aşamada 76.817-77.177 arasındaki, sonrasında da 27-28 Haziran’da 75.161 ve 75.855 arasındaki “boşluğu” kapatacak bir düzeltme yaşanacaktır.”Bu seviyeler kapanır mı? İhtimaldir ki ilk seviye test edilebilir. Eğer yükseliş trendi devam ederse de 85.550 test edilebilir ancak bu olasılık şimdilik düşük.

Fonlar çıkar mı?

Hafta sonu yaşanan olayı kısa vadede sükunetle atlatabiliriz. Hatta bazı agresif fon yöneticileri için alım fırsatı bile olabilir. Ancak orta vade için aynı

iyimserliği korumak zor görünüyor. Turizm ile ilgili olarak bu yıla dair son kalan umutları da tüketmiş olabiliriz. Buna bağlı ya da benzer şekilde uzun vadeli doğrudan yatırımcılar “bekle-gör” davranış biçimini tercih edebilir.

Portföy tercihleri...

AK Parti’nin yukarıda belirtmiş olduğum politika tercihi, yurt içindeki yerleşiklerin portföy tercihlerinde etkili olacaktır. “Kapsayıcı” bir politika tercih edilmez, tersine “ayrıştırıcı” politikalara devam edilecek olur ise yerli yatırımcılar da portföy tercihlerini yurt içinden, yurt dışına çevirebilir. Yurt dışından fon girişinin azaldığı bir ortamda, fon çıkışları ekonomiye ek bir yük getirebilir.

Yazının devamı...

Piyasa dinlendi mi?

Türkiye’de piyasalar uzun bir tatil yaptı ama Brexit endişesiyle yurt dışı dalgalı geçti. Dolarda bu hafta için 2.9150 seviyesi önemli. Güvenli liman altının kaderi pounda bağlı olacak. Sürekli kan kaybeden pound 1.25’lere doğru giderse altında 1.395 ve ardından 1.450 dolar test edilebilir.

Türk piyasaları tatildeydi ama yurt dışı “tam kadro” çalışıyordu. Bizim için kısa olan geçtiğimiz haftada pek çok şey oldu. Haziran ayı enflasyonu; gıda tarafından gelen sürprizle yüzde 0.1’lik artışa karşın, yüzde 0.47 arttı. Yıllık bazda tüketici enflasyonu yüzde 6.6’dan, yüzde 7.64’e yükseldi. Merkez Bankası, önümüzdeki hafta Fed öncesinde yapacağı PPK’da faiz indirimlerini yavaşlatır mı, pek sanmam.

Zira Brexit; benim geçen haftaki yazımdaki tahminlerimin aksine kolay atlatılamayacağa benziyor. İngiliz politikasında Brexit’in bayraktarlığını yapanların (Boris Johnson ve Nigel Farage) istifa ederek veya aday olmayarak “araziye uyum sağlamaları” sonrasında pound 1.33’leri aşağı yönde kırarak son 30 yılın en düşük seviyelerinden biri olan 1.2800 seviyesine kadar değer kaybetti.

Londra’da konut fiyatı dipte

Brexit öncesindeki yazımda “1.3325’in altında günlük değil ama haftalık bir kapanış olduğu takdirde önce 1.2465 ve ardından 1.2140 seviyelerine kadar bir düşüş daha gelebilir ki böylesi bir hareketi bu “turda” beklemiyorum” diye yazmıştım. Aslında tam olarak benim de beklemediğim, teknik olarak gidebileceğini düşündüğüm seviyelerdi bunlar. Görünen o ki bu seviyeler gerçek olacak gibi... Soros da 1.15’leri işaret etmişken...

Poundun düşüşünde Brexit nedeniyle İngiltere’de gayrimenkule yatırım yapmış olanların bu fonlardan çıkma taleplerinin zirve yapmasının da payı vardı. Geçen haftanın ortasından itibaren

10 büyük gayrimenkul yatırım fonundan 6’sı alım-satımlarını durdurduklarını açıkladı. Aralarından Aberdeen Fund Managers fonlarını geri satmak isteyenlerin paralarını yüzde 17 iskonto ile ödeyeceklerini açıkladı. Brexit sonrasında Londra’daki konut fiyatlarında yüzde 20’nin üzerinde bir düşüş beklentisi yaygınlaşmaya başladı. Londra’da ev fiyatları ucuzlamaya başlayacak gibi.

ABD’de Cuma günü açıklanan Tarım Dışı İstihdam verisi 180 bin kişilik bir artış beklenirken 287 bin kişilik artış olarak açıklandı. Verizon’un biten grevini çıkarsak bile yine de beklentilerin üzerinde bir rakam geldi. Bu yüksek rakam; Brexit’in yarattığı belirsizlik nedeniyle; Fed’den faiz artışını tetikler mi endişesi yaratmadı. Hal böyle olunca Fed’in “neredeyse ahir vadeye kadar” faiz artıramayacağı fiyatlanmaya başladı. ABD devlet tahvilleri (özellikle 30 yıllıklar) yeni düşükler görürken, 50 yıllık İsviçre devlet tahvilleri “eksi” getirir hale geldiler. Bu ortamda bizim Merkez Bankası da faiz indirimlerine devam ederse çok şaşırmamak gerek.

İçeride açıklanan dış borç istatistiklerine göre; kamu ve özel sektörün; 2016’nın ilk çeyreğinde ki toplam dış borcu 13.6 milyar artışla 411.5 milyar dolara yükseldi. Kısa vadeli artışın önemli kısmı özel sektörden gelirken, uzun vadeli artışın önemli kısmı özel sektörden geliyor. Toplam dış borcun GSYH’ye oranı da 2002’den bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 58.1’e tırmanmış durumda.

Dolar/TL’de 2.86 önemli destek

Bayramdan önceki Cuma gününü 2.9030 seviyesinden kapatmıştık. Bizlerin tatil olduğu, likiditenin sığ olduğu bir ortamda; yaşanan oynaklıkların da etkisiyle; 2.9555’e kadar bir yükseliş olmuş. Tatilden döner dönmez “Siz meydanı boş mu buldunuz” edasıyla, işlemsiz geçilen (bana göre boşluklu) bölgeyi geri toparladı piyasalar. Ancak geçtiğimiz hafta başı itibariyle 50 günlük BHO, 200 günlük olanı yukarı yönde kesmiş durumda. Bu TL’nin değer kaybetmesi olasığını artıran bir unsur. Bu hafta için ilk aşamada 2.9150, ardından da 2.9270 seviyeleri önemli olacak. Aşağıda 2.8650 önemli bir destek olmaya devam edecek. (Varlık Barışı bir süre için TL’yi koruyacaktır.)

Borsada boşluk kapanır

Geçtiğimiz hafta için BIST 100 endeksi için 78.200-350 bandı önemliydi. Bu seviyeler korundu. Bu seviyelerin üzerine çıkıl(a)mazsa ilk aşamada 76.817-77.177 arasındaki, sonrasında da 27-28 Haziran’da 75.161 ve 75.855 arasındaki “boşluğu” kapatacak bir düzeltme yaşanacaktır. Yukarıda 79.500 ilk hedef olmaya aday.

Altında yükseliş sürer mi?

Brexit kargaşasından; devlet tahvillerinden sonra en kârlı çıkan gümüş ve ardından da altın oldu. Teknik olarak 1.365-70 seviyesi önemliydi. 1.375’e kadar çıkmış olsa da kapanışlar bandın içinde gerçekleşti. Bu hafta bu bandın üzerinde kalıcı kapanışlar yapamayacak olur ise bir düzeltme gelmesi ve 1.310 (+/-10) dolar seviyesinin test edilmesi olasılığı artacak. Ancak poundun 1.25’lere doğru bir hareketin içine girmesi durumunda 1.370 seviyesinin yukarı kırılması ve ilk aşamada 1.395 ve ardından da 1.450 doların test edilmesi söz konusu.

Yazının devamı...

Brexit’i hızlı atlattık

Avrupa ve Türkiye, İngiltere’nin AB’den çıkış kararının şokunu çabuk atlattı. Rusya ve İsrail’le barış süreci, ekonominin normalleşme sürecine girmesini sağlayacak.

Avrupa borsaları ve İngiliz poundu hariç, birçok piyasa Brexit öncesine dönmeyi başardı. Hatta bazılarında; Londra Borsası ve altın gibi; yeni yüksekler bile görüldü. Brexit’in tozu dumanı içinde pek fazla yatırımcının dikkatini çekmemiş olsa da; başta bakır olmak üzere endüstriyel metallerde bile yükselişler görüldü.

Bakırın Haziran ayı başından bugüne kadarki yükselişi yüzde 10’un üzerine çıktı. Çin’deki büyüme endişelerine ve Brexit’e (Oylama sonrası kısa bir şok hariç) rağmen bunun yaşanıyor olması dünya piyasaları açısından önemli.

Tabii ki tüm bu yükselişlerde Brexit sonrasında Fed başta olmak üzere önemli merkez bankalarının yakın zamanda bir faiz artışına “yeltenemeyecekleri” beklentisi hakim oldu. Nitekim Brexit sonrasında İngiliz Merkez Bankası’nın gerekirse parasal genişlemeyi daha da “genişletebileceklerini” söylemesi Fed’den faiz artışı beklemeyen piyasaların ABD tahvillerine adeta hücum etmeleri bu beklentiyle oldu.

ABD 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 1.3840’lara kadar geriledi. Bu seviye 25 Temmuz 2012’de görülen yüzde 1.3790 dibine en yakın seviye oldu. Yeni bir “düşük rekoru” kırılır mı? ABD 30 yıllık tahvil getirisi yüzde 2.19 ile yeni düşük rekoru kırmışken, neden olmasın. 30 yıllıklarda daha önceki rekor 30 Ocak 2015’te görülen yüzde 2.22 seviyesiydi.

Ha keza Alman devlet tahvili (Bund) getirilerinde de yeni düşük rekorları kırılmaya devam ediyor. 10 yıllıklardaki “eksi getiri yüzde 0.14’e yükselirken” 30 yıllık tahvil getirisinde Cuma günü görülen yüzde 0.344 seviyesi tarihi rekor oldu.

Yılbaşında Fed 4 faiz artışı yapabilirken; “hiç faiz artışı olmaza” gelindi ve küresel piyasalar da bunu fiyatlıyor.

BIST boşluğu doldurur mu?

Yurt içinde Rusya ve İsrail ile “normalleşme sürecine” girilmiş olması ekonominin de “normalleşme” yoluna gireceği beklentisini güçlendirdi. Küresel ve yerel gelişmelerden de destek alan BIST 100 endeksi de Brexit kayıplarını geri alanlardan biri oldu. Üstelik bu yükselişini geride boşluklar bırakacak kadar “coşkulu” yaptı. Brexit korkusunun geçmeye başladığı 27-28 Haziran tarihlerinde 75.161 ile 75.855 arasında bir “boşluk-(gap)” oluştu. Ha keza 30 Haziran’daki 76.817’den gerçekleşen kapanış sonrasında 1 Temmuz’daki 77.177’deki açılış arasında da bir “boşluk” oluştu.

Bu hafta bugünkü yarım gün hariç piyasalarımız kapalı olacak. Bugün de işlem hacmi düşük olacaktır. Boşlukların kapanması için yeterli zaman yok. Bu gap’lerin kapanması önümüzdeki hafta ve sonrasına kalacak. Bugün için yukarıda 78.300-550 seviyesi önemli olacaktır. Bu seviye, derinliğin ve hacmin düşük olduğu bir dönemde yukarı yönlü; hele ki boşluklu; geçilecek olursa önümüzdeki haftanın bir “düzeltme haftası” olması ihtimali artacak.

Haftanın kazananı pound olabilir

Brexit oylaması sonrasında en ağır darbeyi alan pound, henüz daha kendine gelemedi. Ancak dolar karşısında 1.32-1.33 bandında konsolide olmayı başarmışa benziyor. 24-27 Haziran’da 1.3678 ile 1.3519 arasında oluşan “boşluk” 29 Haziran’da 1.3533’e kadar kapandı. Brexit’in en hararetli destekçisi konumundaki Boris Johnson’un Muhafazakar Parti Başkan adaylığından çekilmesi, 50. madde başvurusunun ileriye ötelenmesi, acaba İngiltere bu kararından bir yolunu bulup vazgeçer mi sorusunu sorduracaktır. Sorgulamanın başlaması bile pounda yarayacaktır.

Yazının devamı...

İngiltere depremi ne kadar sürer?

Para birliğinde olmayan İngilizler, 23 Haziran’da yapılan oylamada AB’den de “Ayrılalım” dediler. Kabul; ben dahil; herkes Brexit oylamasını hafife aldı. Kamuoyu yoklamaları, Jo Cox’un hunharca öldürülmesinden sonra “Bremain (kalalım)” cephesinin öne geçtiği sonucunu açıklamaya başladılar.

Kötüsünden “kitlelerin ortak aklı” veya “görünmez el” meseleyi halleder ve İngiltere AB’de kalır diye düşünüldü ve bu olasılık fiyatlandı. Yoksa oylama öncesinde dolar/pound paritesi 1.50’lere ya da FTSE 100 endeksi 6.380’lere yükselir miydi?

“Ayrılalım” kararından (Brexit) sonra pound, dolar karşısında 1.3230’a (1985 yılından bu yana en düşük seviyesine) kadar gerilerken, FTSE 100’de 5.789’a kadar indi. Referandum öncesi böyle bir sonuç beklenmediğinden fiyatlama çok sert oldu.

Bu arada belirtmekte fayda var: Referandum bağlayıcı değil ve parlamento tarafından 1972 anlaşması üyelik anlaşmasının iptali oylanarak, onaylanması gerekiyor. Avam Kamarası’nda veya Lordlar Kamarası çıkışı veto edebilir. Dünyanın en eski demokrasilerinden biri olan İngiliz demokrasisinde halkın istediği bir şeyin parlamento/meclis düzeyinde kadük hale gelmesi kabul edilebilir bir durum olmadığından referandum sonucu doğrultusunda adımlar gelecektir.

Cameron hatalı

Ancak oylamanın hemen ardından referandumun yenilenmesi için 2 milyon imza toplanmış olması, oylamanın yapıldığı gün İngiltere’de Google’daki

aramalarda en fazla arananlardan birinin “Brexit nedir”in araştırılmış olması iki yıllık süreçte bazı değişikliklerin olabileceğini gösteriyor.

Aslına bakarsanız referandum sürecini başlatan ve oylama sonrası istifa eden David Cameron’un bu süreçte hataları oldu. AB ile pazarlıklarda elini güçlendirmek için referandum kozunu masaya süren Cameron; istediklerinin önemli bir kısmını almasına rağmen seçimi geri çekmeyerek İngiltere’yi ve birliği belirsizliklerin hızla arttığı bir sürece soktu.

Belirsizliğin artmasında; yüzde 60’lara yakın “Ayrılalım” diyen 50 yaşın üstündeki “yaşlıların” yüzde 75 ile “Kalalım” diyen 18-24 yaş arasındaki gençlerin kaderini çizmelerinin de payı vardı.

“Brexit depremi” piyasaları bir süre daha sallamaya devam edecek. En azından “AB ile boşanma” sürecinin nasıl şekilleneceği, tarafların müzakerelere nasıl yaklaşacakları ile doğru orantılı.

Sırada yeni ülkeler var

Fransız ve Alman bakanlardan sürecin hızla sonuçlandırılması yönünde gelen tepkiler; olası İspanyol veya Yunanistan’ın çıkışı (Grexit) gibi yeni baş ağrılarıyla uğraşmak istememelerinden olsa gerek.

Yine de İngiltere’nin AB’den ayrılmasına daha en azından 2 yıl var. Bu süre içinde AB üyesi gibi davranılacak. Bu sürenin sonunda erteleme gelir mi ya da öncesinde bir erken seçim ile “kalalım” diyen bir parti seçimi kazanır da müzakereleri farklı bir boyuta taşır, “yenilenen bir referanduma” gider mi ya da ayrılık talebini iptal eder mi, henüz net değil.

Türkiye açısından kısa vadede değişecek çok fazla bir şey yok ancak 2 yıl sonrasındaki ticari anlaşmalar için şimdiden çalışmalara başlanmasında fayda var. Aksi takdirde Brexit’in kısa vadede katlanılabilir maliyetinden çok, İngiltere’nin GSMH’sine uzun süreli olumsuz etkileri olacaktır. Uzun vadeli hesaplamalar için henüz daha vakit var.

Altın rallisi sürer mi?

BrexIt’in neredeyse tek kazananı altın (Gümüş ile beraber) oldu ve Cuma günü ons bazında 1.358 dolara kadar yükseldi. Dolar/TL kurlarındaki yükselişle de gram bazında rekor kırdı. Ancak kapanışın teknik olarak önemli olan 1.315 seviyesinin üzerinde kal(a)maması nedeniyle bu hafta bir düzeltme gelebilir. (Pound’daki düzeltmeye bağlı olarak) Belirsizliğin devam edecek olmasından dolayı düzeltmenin; ilk aşamada 1.297, sonrasında da 1.280 dolar/ons ile sınırlı kalması olasılığı bu hafta için yüksek. 1.315 doların üzerinde 2-3 gün kapanış yaşanırsa; 1.355 yeniden test edilmesi olasılığı artacak. 1.367 doların üzerindeki kapanışlar 1.390’lı seviyelerin önünü açacaktır ancak bu olasılık şimdilik düşük görünüyor.

‘Pound’da 1.33 kritik

Bu haftanın göstergesi pound olacak. Oylama öncesinde de vurgulamış olduğum üzere; Brexit olması durumunda 1.33 seviyesi kritik idi. 1.3230’ye kadar inildi ancak bu seviyelerde uzun süre kalmadı. Kapanış 1.3678’den gerçekleşti. Bu hafta 1.3325 önemli. Bu düzeyin altında kapanış olmadığı takdirde pound/dolarda sırasıyla 1.3875, 1.4075 ve son olarak da 1.4275 seviyelerine kadar devam edebilecek düzeltme yaşanabilir. 1.3325’in altında günlük değil ama haftalık bir kapanış olduğu takdirde önce 1.2465 ve ardından 1.2140 seviyelerine kadar düşüş daha gelebilir ki, böylesi hareketi beklemiyorum.

BIST’in işi zor

ABD borsalarının Brexit sonrasında yüzde 3.5-4 düşüşle kapattığı, Avrupa’nın düştüğü ortamda yukarıda kalma çabaları çok başarılı ol(a)mayabilir.

Bu toz-duman arasında uzun bayram tatili riskini almak istemeyenlerin pozisyonlarını azaltma istekleriyle birlikte; BIST 100 endeksinin 74.850 seviyesinin altında kapanış yapması ihtimali artacak. İlk aşamada 71.750 ve ardından 71.000 düzeyini test edebilir.

Dolar bayram öncesi satışlarla 2.86 olur mu?

BrexIt’in küresel büyümeyi olumsuz etkileyeceği, düşen büyümenin emtia fiyatlarını aşağı çekeceği bunun da emtia ihracatçısı gelişen ülkelere ve dolayısıyla onların kurlarına olumsuz yansıyacağından; dolar/TL tahmini hayli zorlaşıyor. 2.9575-2.9650 seviyesi yukarı geçilmedikçe bayram arifesindeki bu hafta, dolar/TL kurlarının 2.8950-2.95 bandında dalgalanma olasılığı yüksek. Pound ve euro tarafında beklediğim düzeltmeler gelirse 2.8950 ve hatta uzun bayram tatili nedeniyle gelebilecek satışlar nedeniyle 2.8650 seviyelerinin dahi test edilme olasılığı var. Bayram öncesinde görülecek dip seviyelerin bayramdan sonraki dönemin en düşüklerinden birine aday olduğunu bir yere not edin lütfen ve buna göre pozisyonlarınızı ayarlayın...

Yazının devamı...

Merkez faizleri ne kadar indirir?

Yarın Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Bu haftanın içerideki finansal göstergesi bu toplantıdan çıkacak karar olacak. Dışarıda Perşembe günü yapılacak Brexit oylaması kürenin kaderini belirleyecek.

Ben dahil piyasanın beklentisi politika faizinde değilse de bankalara borç verme faizinde 50 baz puanlık indirime gidilmesi yönünde. Politikacıların tercihlerine kademeli; biraz da finansal piyasaları hazırlama adına başkanın 50 baz puanlık indirim ile yanıt vereceği konusunda genel mutabakat var.

Alman 10 yıllık devlet tahvili getirilerinin geçtiğimiz hafta eksi yüzde 0.04’e gerilediği, ABD 5 yıllık tahvil getirilerinin yüzde 1.03’e indiği bir ortamda Türkiye’deki politika faizlerini indirmenin önünde büyük engeller yok.

Ortodoks yaklaşımı destekleyenler enflasyonun düşmesi için yüksek politika faizlerinin gerektiğini düşünse de yabancı yatırımcıların içinde bulundukları faiz ortamını göz önüne aldığımızda içerideki faizlerin düşmesi için kabul edilebilir bir ortam var. Bu ortamın bizden kaynaklandığını düşünmemiz hata olur.

Zira enflasyona baktığımızda, faiz indirimini haklı çıkaracak herhangi bir yapısal reform veya bu yolda atılmış bir adım yok. Ülke adına atılması gereken adımları henüz atmış değiliz. Evet, geçtiğimiz hafta açıklanmış olan program var. Ancak bu programın, daha önce açıklanmış olan programların akametine uğramayacağına dair elimizde yeterli kanıt yok.

İki farklı senaryo

Merkez Bankası’nın (TCMB) PPK toplantısından gecelik borç verme faizinin üst bandında 50 baz puanlık bir indirim gelirse ne olur, indirim 25 baz puanda kalırsa ne olur?

Normalde TCMB’nin faizleri indirmesi için politik baskılar hariç yeterli veri yok.

Ne enflasyonun kendisi, ne de beklentiler henüz enflasyonunun düşeceği yönünde değil. Son aylardaki enflasyon verileri düşüş yönündeydi ancak baz etkisini göz önüne aldığımızda bu sürecin sonuna gelindi. TCMB elindeki veri setine göre (Her hafta pazara giden biri olarak TCMB’den iyi veri topladığımı iddia etsem de birkaç haftadır gitmediğimden dolayı kararsızım) daha sağlıklı bir yorum yapabilir. Diğer yandan Merkez’in sadece enflasyona bakarak karar vermediğini biliyoruz.

Dolarda 2.89 test edilir mi?

25 baz puan indirim gelirse gecelik borç verme faizi 9.25’e, 50 baz puan indirim gelirse faiz 9.00’a gerileyecek. 25 baz puanlık indirim, ‘indirim sezonunun’ sonuna gelindiği mesajını verecektir. 50 baz puanlık indirim yapılması durumunda ‘sezonun’ uzayabileceği beklentisi devam edecektir. 25 baz puanlık indirim olması durumunda

10 yıllık tahvil getirilerinde düşüş ihtimali azalacak, önümüzdeki günlerde bileşik yüzde 10.20-30 bandına doğru bir yükseliş ihtimali doğar. Dolar/TL’de de çok önemli (yurt dışı gelişmelerden kaynaklananlar dışında) değişiklik olmasını beklemiyorum. Böyle bir karar sonrasında dolar/TL kurunun 2.9250’lerin altına inmesi ihtimali yükselecek. Bu seviyenin aşağı kırılması durumunda 2.8950-2.9050 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacak. İndirim 50 baz puan olursa Cuma günü yüzde 9.69 seviyelerinden kapatan 10 yıllık tahvil getirilerinde, kısa bir süre içinde bileşik yüzde 9.40 seviyelerine kadar geri çekilme yaşanabilir. Dolar/TL’de aşağı yönlü hareket sınırlı olacak, paritenin de desteklemediği ortamda 2.9450-2.9650 bandı test edilebilir.

Brexit şansı kaç?

PERŞEMBE günü yapılacak oylama öncesinde yapılan anketlerde ‘kalalım- ayrılalım’ diyenlerin oyları yüzde 44-46 arasında değişirken; yüzde 12’nin üzerinde kararsız oyların olması ve İngiliz anket kuruluşlarının son seçimde yaşadıkları fiyasko sonucun kestirilmesini zorlaştırıyor. Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda olası sonuçlara değinmiştim. O yazımda İngilizler’in AB’de kalmayı tercih edeceklerini belirtmiştim, halen aynı fikirdeyim. Dolar karşısında 1.4360’dan haftayı kapatan poundun ve haftayı yükselişle kapatan Londra Borsası’nın da bu fikrimi desteklediğini düşünüyorum. Brexit hayata geçecek olursa poundun 1.32-1.33 bandına kadar değer kaybedeceğini (sonra yükselecek olsa da) düşünüyorum. Özellikle Forex işlemi yapanların bu olasılığı hatırda bulundurmalarında illâ işlem yapacaklarsa da kaldıraç oranlarını düşürmelerinde fayda var. Cuma günü tüm piyasalarda İngilizler kalma kararı verse de çıkma kararı verse de oldukça oynak bir gün olacak. Öncesinden tedbirleri almakta fayda var.

Karardan BIST etkilenir mi?

MAYIS ayındaki PPK öncesinde bankacılık sektörü yukarı yönde hareket etmişti. Ancak bunda PPK kararından çok, yurt dışı piyasalar ve kurdaki gerilemeler etkili olmuştu. Bu kez de durumun çok farklı olmasını beklemek hata olacaktır. İçerideki faiz indirimleri bankaların fonlama maliyetlerini az da olsa indiriyor ve olumlu katkı sağlıyor olsa da daha önceki yazılarımda da paylaştığım üzere bankaların sermaye yeterlilik oranları nedeniyle kredi vermekte zorlandıkları, kredi talebinin de ekonomik koşullarda sınırlı kaldığı bir ortamda faiz kararının borsa üzerinde “anlamlı” bir etkisi olacağını beklemiyorum. Haa, indirim 100 baz puan gibi beklenmedik seviyede yüksek olursa, BIST 100 kısa bir süre için olumlu etkilense de kur tarafında yaşanacak yükseliş ve artan oynaklık nedeniyle bu etki kısa sürede olumsuza dönebilir.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.