Yaralar sarılır mı?
.
Ekonomi kurmaylarının açıklamaları ve kurumların önlemleri, piyasaları sakinleştirecek. Bu hafta bir toparlanma yaşanacak. Moody’s de aceleci davranmayıp, bekleyip görecek.
Modern tarihimizin en zorlu haftalarından birini geride bıraktık. Demokrasimize yapılan saldırı, başarısızlıkla sonuçlandı, demokrasi kazandı. Günümüz Türkiye’sinin bir darbeye “sığması” söz konusu bile değil. Bunca kazanımın darbe ile heba edilmesi kabul edilemezdi.
Başarısız darbe girişimi sonrasında geçtiğimiz haftanın başında “Kimse kriz beklemesin” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bazılarımız için geçtiğimiz hafta bir kriz olarak anılabilir. Ancak benim için değildi. Neden derseniz, kriz durumunda bazı kurumlarınız çalışmayabiliyor. Gerek finansal sisteminizde gerekse idari sisteminizdeki çarklar dönmeyebiliyor. Ancak geçtiğimiz hafta ekonomi tarafında başta Merkez Bankası ve Borsa İstanbul olmak üzere tüm kurumlarımız “normal faaliyetlerin” devam etti, bir sorun yaşamadık. Kurumlar ve “çarklar” olarak baktığınızda en azından “faaliyet” devam etti ve bu anlamdan bakıldığında bir “kriz yaşanmadı.”
5 Ağustos tarihi erken
Diğer taraftan böylesi bir durum sonrasında (Başarılı olsaydı darbe sonrasında da benzer bir dalgayı yaşıyor olabilirdik) yaşanabilecek bir “temizlik hareketi” yaşanıyor.
Geçen haftanın piyasalar açısından en önemli olayı S&P’nin (Türkiye’nin resmi olarak çalışmadığı bir kurum) Türkiye’nin kredi notunu BB+’dan BB’ye düşürmesi oldu. Acele alınmış bir karar bence. Evet, yaşanan darbe teşebbüsünün ekonomi üzerinde olumsuz yansımaları olabilecek. Ancak bunu izlemek için bir süre daha beklenebilirdi. Büyüme ve doğrudan yatırımlar konusunda henüz daha olumsuz yansımalarını görmeden alınan bu kararın aceleye getirildiğini düşünüyorum. Türkiye’nin yatırım yapılabilir olan notunu “olumsuz izlemeye” aldığını açıklayan Moody’s için
5 Ağustos “rutin” açıklama tarihi. Daha önceki rutin açıklama tarihlerini pas geçen kuruluş bu sefer de pas geçer mi? Bence geçebilir. Neden derseniz, olumsuz izlemeye aldıklarını açıkladıktan itibaren 35 gün ila 4 ay arasında beklemişler. 5 Ağustos bu yüzden çok yakın bir tarih. Ortalama olarak 75 gün içinde bir karar açıklamışlar ki bu da henüz daha vakit olduğunu, 5 Ağustos’ta bir şey açıklanmayabileceğini gösteriyor.
Bu arada Moody’s’in daha önceki rutin açıklama zamanlarının genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yakın zamanlara denk geldiğini, herhangi bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için de pas geçilmiş olabileceğini hatırlatmakta fayda var.
Merkez’in iletişimi pozitif
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek hafta sonuna doğru 900’den fazla yatırımcının katıldığı bir telekonferansta endişeleri gidermeye çalışmış. En fazla sorulan konuların başında gelen sermeye kontrolleri konusunun kesinlikle gündemde olmadığını ısrarla vurgulamış. Şimşek’in duruşu piyasaların normal seyrine devam edebilmesi adına önemli. Merkez Bankası da Başçı döneminden farklı olarak yatırımcı ve analistlerle teknik görüşmeler yapmaya başlayacağını duyurdu. Enflasyon raporu ile rutin toplantıların yanı sıra yatırımcılarla, ha keza sanayi, ticaret odaları ve reel sektör temsilcileriyle de müzakereler yapılacağı, iletişimin farklı kanallar aracılığıyla yürütüleceği açıklandı. Merkez Bankası’nın kapsayıcılığı adına pozitif adımlar.
Nasıl toparlanırız?
Geçen hafta piyasalarımız diğer tüm gelişen ve gelişmekte olan ülke piyasalarından olumsuz ayrıştı. Özellikle de tahvil piyasalarımız. Sadece TL cinsinden 2 ve 10 yıllık tahvillerimiz değil; Türkiye ve Türk şirketlerinin yurt dışı bonolarına, not indirim endişeleri ile birlikte satış geldi. 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 10.33’e kadar yükseldi, haftayı 10.04’ten kapattı. BIST 100 tarafında da hasar büyüktü. Tekrar etmekte fayda görüyorum: Darbe girişimi olmuş bir ülkenin borsası ve tahvilleri için böylesi hareketlerin yaşanması normal kabul edilmeli, ancak kurum ve piyasaların halen daha çalışıyor olmasından dolayı bunu bir “kriz” olarak adlandırmak şimdilik bir hata olacaktır. Bu bakış açısıyla piyasaların bu hafta içinde bir toparlanma yaşayacağını düşünüyorum. Ancak bunun bir ilk koşulu var: O da “Demokrasi Nöbeti” tutmak için sokaklardaki halkın artık eve dönmesi ve hayatın “normalleşmesi” gerekiyor. Yeni bir darbe endişesi ile halkın sokaklara çıkmaya devam etmesi, güvenliğin henüz sağlanamadığı endişelerini akıllara getiriyor.Güvenin bir an evvel tesis edilmesi ilk öncelik olmalıdır ve bu sayede piyasalarda “normalleşme/toparlanma” olabilir.
Dolar ve borsada kritik seviyeler
BIST 100 önceki haftalardaki yükseliş sırasında geride bıraktığı boşlukların hepsini kapattı. 70.500 seviyesi önemli bir destek idi, 70.426 görüldü ve kapanış 71.738 seviyesinde oldu.
Düşüş sırasında geride iki boşluk kaldı. Bunlardan ilki 74.902 ile 74.196 arasında. İkincisi de darbe girişiminin olduğu Cuma kapanışı ile sonraki Pazartesi arasındaki 82.825 ile 81.110. Düzeltme geldiğinde bunlardan ilkinin kapanması, hatta 75.160’a kadar yükseliş olması ihtimali yüksek. Dolar/TL tarafında 3.0925
önemliydi, 3.0963 test edildi, haftalık kapanış 3.0695’ten gerçekleşti. Bu hafta düzeltme gelmesi halinde 3.0125 ve sonrasında 2.9860’ın test edilme olasılığı var. 3.0925’in üzerinde 2 günlük kapanış görülmezse düzeltme olasılığı daha da artacak.
Hisse alımı yerinde bir hamle
Geçtiğimiz haftanın “hassasiyeti” içinde açıklanan önemli kararlar da vardı. Bunlardan ilki şirketlerin genel kurul kararı olmadan da borsadaki hisselerini Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapacakları bir bildirimle sınırsız olarak hisselerini satın alabilmelerine imkan tanınmasıydı. SPK tarafından yapılan bu açıklama ile şirketler, çok düştüğüne inandıkları hisse senetlerini satın alabilecekler, böylelikle de piyasadaki düşüşü bir anlamda yavaşlatabileceklerdi. SPK tarafından yapılan bir diğer açıklamada da “açığa satış” ile ilgili prosedürün ‘harfiyen uygulanması’ yönündeki hatırlatmaydı. Açığa satışın dikkatli bir şekilde takip edileceği anımsatılıyordu.
50’den fazla personelin BIST’ten uzaklaştırıldığı bir ortamda finansal piyasalara yönelik bu açıklamalarla bir yandan borsadaki düşüşün yavaşlatılması amaçlanırken, açığa satış ile ilgili hatırlatma piyasalara “aba altından sopa göstermeye” yönelikti. Yukarıda belirtmiş olduğum avantajlarımızdan biri olan “kurumların çalışıyor olması” durumunu dezavantaja çevirmemeye gayret etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.